Hergeçen gün daha da Araplaşan ve bir Ortadoğu memleketine dönüşen, adeta bir Arap Emirliği haline gelen Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlığının değeri de hızla düşüyor. Vatandaşlık satılan, Avrupa'nın mülteci deposu yapılan ve yeşil pasaportunu önüne gelen herkese dagıtan Türkiye'nin vatandaşları Yurtdışında istenmeyen vatandaş konumuna düştü.
Ülkenin değerlerinin para ve mezhepçilik uğruna bu kadar hor kullanılması, Türkiye'nin ve Türk vatandaşlığının artık saygınlığını yitirmesine yol açtı. İkinci sınıf vatandaş konumuna düşürüldük.
Umuyorum ki bir mucize olurda bu içine itildiğimüz Ortadoğu bataklığından bir biçimde kurtulabiliriz yoksa dünyada üstü kapalı izalosyonumuz artmaya devam edecek ve Türkiye'nin yenilen mirası bittiğinde alalade geri kalmış bir Ortadoğu devletiden öte birşey olmayacağız.
İngiltere'de taksici olmanız için öncelikle bu işe dair bir eğitim almanız ve bunu belgelemeniz, yahut bir sınavı geçmeniz gerekiyor. Merkezi Londra'daki tarihi siyah taksiler için bu testlein içeriği ve şartlar biraz daha ağır. Testlerinizi tamamladıktan sonra yıllık 150-250 pound arasında değişen bir harç yatırmanız gerekiyor, yerel yönetimden aldığınız taksici ehliyetiyle taksi şöforü olabiliyorsunuz. Taksi "hattı"nın sahibi olmak içinse, bir tüzel kişilik oluşturup, taksicilerinizin eğitim aldığını, lisanslı olduğunu belgeleyerek araçlarınızı kaydettiriyorsunuz, şirketinizin büyüklüğüne göre ödemeniz gereken harç yıllık 130 pound ile 750 pound arasında değişiyor. Evet, yalnızca bu kadar.
Almanya'da da düzenlemeler İngiltere'ye benzerlik gösteriyor. Bir tüzel kişilik kuruyorsunuz ve taksicileriniz sınava girerek taksici lisansına hak kazanıyorlar. Sağlık ve sigorta şartlarını yerine getiriyorsunuz, araçlarınızın güvenli olduğunu ispat ediyorsunuz. Bütün bunların belgelerini topladığınız kurumlara 100 ila 250 euro arasında değişen harç ödemeleri yapıyorsunuz. Çalıştırdığınız ilk taksi için 2.250 euro, her bir ek taksi için 1.250 euro sermayenizin olması gerekiyor, ancak bu parayı devlete yahut yerel yönetime ödemiyorsunuz, bankalardaki zorunlu karşılık gibi, şirket hesabınızda tutmanız gereken para. Gerekli izinleri alıp trafik kurumuna kayıt yaptırdıktan sonra taksici oluyorsunuz. Evet, Almanya'da da yalnızca bu kadar.
Amerika'da Türkiye'ye benzer bir sistem var. Taksi "plakası" yerel yönetimler tarafından veriliyor, buna medallion deniyor. Yerel yönetimler Türkiye'ye benzer bir şekilde rant oluşturmak adına plaka sayısını kısıtlı tuttukları için özellikle büyük şehirlerde bu plakalar pahalı. Ancak Uber gibi taksi uygulamaları ortaya çıktıktan sonra bu plakalar birkaç yüzbin dolar değer kaybettiler ve kaybetmeye devam ediyorlar.
Görüldüğü üzere Türkiye'deki sistem ABD'deki modeli esas almış durumda. Ancak ABD taksi alternatiflerine serbest piyasa şartlarında izin verir ve yalnızca sağlık, güvenlik ve şehir planlaması açısından düzenlemeler getirirken, Türkiye Uber'i uzun bir süre boyunca düşman görerek taksi rantını korumaya aldı. Düzgün işleyen ve makul yatırım alanlarına yapılan yatırımı ödüllendiren bir ekonomi-finans sistemimiz olmadığı için ortaya çıkan absürt taksi rantını korumak için vatandaşa eziyet etmeye devam ediyoruz.
...
...
Bim Para Sayma Makinesi Getiriyor
Eğer enflasyon böyle devam ederken yeni kağıt para çıkarmama inadı sürerse hepimizin bir tane alması gerekecek.
Ekmek yüzde 25 Zamlandı. 200 gr Ekmek 10 TL oldu
Osmanlı Neden Çöktü?
Rus Çarı Deli Petro ( Onlarda büyük) 1700lerde Rusya'da modernleşme hareketine baslıyor. Sakal bırakmayı bile yasaklıyor. O dönemin Rus Yeniçerileri ( geleneksel askerler) ve gericileri ayaklanıyor. Hepsini Moskova'nın önünde kurdugu ufak ancak modern ordusu ile yeniyor ve ardından kesip biçiyor, adeta imha ediyor. Ve Rusya'dan yenilik karsıtı herkesi kanlı biçimde bastırıp sindiriyor.
Ardından Petro'nun modernleştirdiği Rusya canımıza okuyor önümüzdeki yüzyıllarda.
Bizde 1620lerde 2. Osman ülkenin gerilediğini farkediyor. Modernleşme hareketine baslamak istiyor. Bunun sonunda gerici ve artık bozulmuş Yeniçeriler ayaklanıyorlar padişahı boğuyorlar. 1826'da 2. Mahmud ( Gavur Sultan olarak anılır, sarığı kaldırıp fesi getiren kişidir aynı zamanda) Yeniçerileri imha edip modernleşmeyi baslatana kadar Rusya'nın 126 yıl gerisinde kalıyoruz ve bunun bedelini çok ağır ödüyoruz koca imparatorluk dagılıp gidiyor gericiler sindirilmediği için.
Aynı süreç Japonya'da da yasanıyor. Meiji restorasyonu samuraylar direniyor ve direnenlerin hepsi öldürülüyor böylece Japonya aydınlanması ve ardından Japon imparatorluğu ortaya çıkıyor.
Deli Petro devlet içerisindeki gericleri bozguna uğratıp modernleşmeyi çok sert biçimde uyguluyor, bizde ise genç Osman gericilere karsı kaybediyor ve canından oluyor. Sonuç ise ortada...
Yapılan en büyük hata nedir biliyor musunuz ? Üniveristeleri zorunlu eğitimin bir parçası gibi düşünmek.
Eğitim sistemi üniversitelerde onların bir parçasıymış gibi düşünülerek hazırlanamaz , hazırlanmamalıdır. Eğitim sisteminin amacı gerekli tüm temel bilgiyi LİSE düzeyinde verip bitirmektir. Bir insan lise düzeyindeki bilgiyle meslek icra edecek nitelikte olmalıdır.
İnsanların düşünmediği, anlamadığı şey şu eğitim aynı zamanda zamana karşı bir yarıştır. Ne demek istiyorum ? Eğitim için sadece para ve emek değil aynı zamanda belkide farkına varmadıoğımız en değerli şey olan zamanımızı da harcıyoruz. Üstelik gençlerin en verimli , en iyi çağlarını buraYA GÖMÜYORUZ VE O GÖMÜLEN GÜNLER İNANILMAZ DEĞERLİ NİTEKİM İNSanın yaşı ilerledikçe verimi ciddi oranda düşer. Dolayısıyla 15 - 30 yaş arasındaki 1 günü daha sonraki günlerinden çok daha değerlidir ve biz bu günleri eğitimi sündürerek gereksiz yere çöpe atıyoruz.
Bir genç erken yasşında yazılım öğrenebilir. Yazılım öğrenmek için matematiğe pekbir ihtiyaç yoktur. Ancak matemetik bilen bir yazılımcının yapacağı işlerin karmaşıklığı ile pek bilmeyen birinin yapacağı işin basitliği arasında dağlar kadar fark vardır.
Dolayısaıyla milli eğitimin bazı konuları üniversiteye atma lüksü yoktur çünkü Üniversite temel eğitim kurumu değil ve kesinlikle olmamalıdır. Milli Eğitimin görevi lise son sınıfta temel eğitimi tamamen bitirmektir.
Bunun yolu ise eğitimin daha ciddi, daha yoğun ve daha disiplinli olması, üniversitelerin zehirli etkisinin kırılıp gençlere asıl önemli olanın lise olduğunu göstermektir. Ayrıca iş dünyasınıda liselerle entegre edip gençlerin üniversiteye gidip heba olmak yerine erken yaşta iş dünyasına girmeleri ve işleri yaparak öğrenmeleri sağlanmalı firmalarında bu insanları gerçek pratik bilgi ile eğitmeleri düşünülmelidir.
Şu anki anlayış inanılmaz derecede yanlış. Eğitimin seyreltilmemesi gerekiyor tam tersi eğitimin kısaltılıp daha disiplinli ve sert yapılması hatta çoğu öğrencisinin başarısızlık durumunda eğitimden çalışma hayatına geçişi- çıraklık vb sistemleri kurulmalı.
Not: Üniversitelerin bazı işlevleri özel olarak kurulmuş kaliteli liselere kaydırılmalıdır. Örneğin öğretmen liseleri gibi.
Bu tarz önemli ve bilimsel konular yerine daha eften püften dersler kaldırılsa iyi değil mi.?
Öte yandan gençleri üniversiteye sürmek yerine tam tersine iyi kaliteli ve yoğun bir ortaokul - lise eğitimi ile iş hayatına girebilecek hale getirmek daha doğru değil mi?
Bizde eğitim gitgide lastk gibi sünüyor, uzuyor fakat daha da sulanıp sığ hale geliyor. Bu kadar uzun ve sığ bir eğitim yerine daha kısa ve yoğun bir eğitim gerekli değil mi? Bu işin lisede bitmesi gerekiyor, üniversite zorunluluk olmamalı çoğu kişi lisenin ardından çalışma hayatına girmeli, şirketler insanları iş yerlerinde eğitmeli ve temel lisede alınmalı üniversiteye sarkmamalı.
Lise eğitiminin basitleştirilmesi sizce doğru mu?
Not : Gitgide bilim ve akıldan uzaklaşıyor muyuz?
Not :
2017 yılında Evrim Teorisi Müfredattan çıkmıştı.
2024 yılında ise integral, türev ve limit çıktı.
DEDAŞ belasına karşı kendi coğrafyamızda kendi enerjimize kavuşacağız.
DEDAŞ diye baş belası bir elektrik kurumu var, işi gücü Kürt illerinde kaçak elektrik var diyerek elektrikleri kesmek. İşi gücü buraya yoğunlaşmak. Aslında o da sömürge mantığı ile hareket ediyor. Yahu enerjiyi Kürt illerinden elde edeceksin, en büyük barajları Kürt coğrafyasında kuracaksın, yanıbaşımızda barajlar santraller olacak ama elektriğimizi keseceksin! Bunlara hesap soracağımız günler uzak değil. Kendi coğrafyamızda kendi enerjimize elektriğimize kavuşacağımız günler yakındır. DEDAŞ gibi yancı, iktidarcı, iktidarın direktifleriyle hareket eden, onların mantığı ile bize davranan kurumlardan da bir gün yargı önünde hesap soracağız.
Mantığa bak ! Bu ülkede üretilen herşeyden , bütün vatandaşlar eşit olarak yararlanır. Kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. İstanbul'daki adam harcadığı elektirğin parasını ödüyorsa sende ödeyeceksin. Toprak bu ülkenindir kimsenin tekelinde değildir !
Güneydoğu Anadolu bölgesinde yatırım yapan firmalar bölgede yoğun kaçak elektrik kullanımının bedelini ödemek zorunda kaldıkları için şikayetçiler.
Bu maliyeti sırtlanmanın kendileri üzerinde yük oluşturduğunu belirtmişler.
Malesef işte yozlaşma ve hırsızlık kültürü bölgeye uzun vadede fayda sağlayacak , yatırım ve iş yaratacak firmaların sırtına binerek aslında uzun vadede o hırsızlığın kanıksandığı toplumlara ve bölgelere daha ağır zarar veriyor ancak bunu anlamak için belli bir algı seviyesinin üstünde olmak gerekli.
"I thought what I'd do was, I'd pretend I was one of those deaf-mutes". |
Son Giriş: 5 sa. önce
Son Mesaj Zamanı: 10 sa.
Mesaj Sayısı: 10.855
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 24.476
İkinci El Bölümü Mesajları: 110
Konularının görüntülenme sayısı: 664.905 (Bu ay: 20.268)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 59.794 (Bu hafta: 47)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Konu Dışı / Off Topic