Şimdi Ara

Zaman kimi haklı çıkarıyor.... Atatürk'ü mü yoksa ucuz et peşinde koşup tarımı bitirenleri mi? (2. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
30
Cevap
0
Favori
579
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • emekli65 kullanıcısına yanıt
    Aynen öyle...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Türk kasabının yerine Sırp kasabını tercih edenler bizden değildir!
  • Zamanın ötesinde bir lider ! Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK
  • Peki gerçekte durum böyle mi?

    GSMH
    Amerika Birleşik Devletleri 18 Trilyon USD (2016)
    Almanya 3,467 trilyon USD (2016)
    İngiltere 2,619 Trilyon USD (2011)
    Fransa 2,465 Trilyon USD
    İspanya 1,232 Trilyon USD
    İtalya 1,850 Trilyon USD
    Kanada 1,530 Trilyon USD
    Japonya 4,939 Trilyon USD
    Türkiye: 857,70 Milyar USD

    Kişi başına düşen araç sayısı*
    (1000 kişi/araç)

    ABD:797
    ALMANYA: 572
    İngiltere : 519
    Fransa : 578
    İspanya : 593
    İtalya : 679
    Kanada : 607
    Japonya : 591
    Türkiye: 233

    Kişi başına düşen et tüketimi:
    AB / Dünya ortalaması: ABD: 298 gr/gün AB: 211 gr/gün
    Türkiye ortalama: 89,30 gr/gün

    Kişi başına düşen süt tüketimi
    İngiltere: 100 lt/yıl
    İtalya: 63 lt/yıl
    Finlandiya: 139 lt/yıl
    Fransa: 68 lt/yıl
    Romanya: 75 lt/yıl
    Türkiye: 24 lt/yıl

    Yaşam endeksi, gelişmişlik endeksi, kitap okuma, okuryazarlık, vs gibi birçok değere hiç girecek değilim. AB ve Dünyayı yakaladığımız hatta geçtiğimiz tek bir istatistik var. Cep telefonu, internet ve TV izleme. Google'da da hiç fena değiliz. Mesela 2016'da google'da en çok ne aramışız bir bakalım.

    1-Aleyna Tilki
    2-Oya Aydoğan
    3-Mustafa Koç
    4-Emre Mor
    5-Takdir Teşekkür hesaplama
    6-Trileçe
    7-OHAL
    8-Saat farkı
  • emekli65 kullanıcısına yanıt
    Bak sen Rus devrimi ile Türk devrimini kıyaslarken elma ile armutu kıyaslamak konusuna değinmişsin. güzel bir bakış açısı. sonrasında Türk toplumu ile Rus toplumu arasındaki farklılıkları sıralamışsın buda güzel bir bakış açısı.

    Ancak ben olayın başka tarafındayım; Hangi tarafında mı. sadece devrim kısmında.

    Şimdi durumu şöyle özetleyelim, Dünyada muasır medeniyetlere ulaşma hedefinin temeli neydi, Monarşinin çağ dışı bir yönetim biçimi olması sebebiyle, rejim değişikliği ile modernleşme hareketleri. Hem fikirmiyiz?

    Fransa: Fransız ihtilalini gerçekleştirdi, Peki bu ihtilalde ne oldu, Monarşi ve kilise yanlılıları bertaraf edildi.

    Almanya:Martin Luther Kilisenin ve din sömürüsünün önüne geçilmesi gerektiğini savundu Peki Almanya kendi devrimini nasıl yaptı? Reform ile ve bu reformda da kilise düzeni savunucuları bertaraf edildi

    Amerika: köle sistemini savunan doğulular ile modern emperyalizmin kurucusu batılılar arasında ki savaştı, doğu Amerikalılar bertaraf edildi.

    İngiltere: Derebeyliklerden oluşan feodal yapıya sahip, herkesin belli bölgesinde kendi tahtına oturduğu her bir mahallede yüksek surlarla çevrili kalelere sahip bir bölünmüşlükten, Kraliyet ailesi ve God Save The queen felsefesi ile bir imparatorluk olmaya yöneldiler, buna karşı çıkanlar bertaraf edildi.

    Rusya: ilk mesajımda da belirttim. çarlık rejimi ile idare edilen toplumda, özgürlük-eşitlik-kardeşlik kavramlarıyla yanan ateş, 1917 yılında Rusya ülke olarak en büyük hayali olan sıcak denizlere inme politikasına çok yaklaşmışken (Doğu cephesinde Osmanlı'nın Sarıkamışta tek kurşun harcamadan 75 bin askerini şehit vermesi, Karadeniz sahil hattının İstanbul'a kadar açık olması ve İstanbul'da da sağlam bir iradeye sahip yönetimin olmaması) adamlar kendini bir kapattı Çar'ın ailesi başta olmak üzere bütün Çar yanlıları bertaraf edildi.

    İtalya: Bir çok krallığa mensup ülke, İtalya toprakları üzerinde söz sahibi olması için, Fransız, İspanya, Portekiz ve İngilizlerle iş birliği yapıp bütünlüğün oluşmasını engellerken, Medici ailesi rönesans hareketi ile İtalya'da ulusal birliği sağlamıştır


    Japonya: Shogunluk üzerine kurulu düzen imparator Meiji ile önce bütün Şogun fraksyonları lağvedildi, ardından Japonya, geleneklerine, tarihine bağlı olarak yeniden yapılandı.

    Çin: geniş topraklar üzerinde küçük feodal yapıya sahip ülkede birliği oluşturmak adına Mao harekete geçti, ulus birlik çağrısı yaptı, bu çağrıya cevap vermeyenler bertaraf edildi, Bundan sadece 57 yıl önce siyasi iç hesaplaşmasını yapan Çin (diğer ülkeler daha önce yapmıştı) bugün dünyanın en büyük süper gücü olma yolunda
    Bu arada yukarıda ki ülkeler G7 ülkeleri yani muasır medeniyetler seviyesine çıkmış ülkeler.

    Bu örnekleri şu yüzden sayıyorum, siz demişsiniz ya

    Yine de sizin dediğinizi kabul edecek olursak Atatürk ölene kadar istediği her şeyi yapsa da yeni hedefler illa ki olacaktı
    Ondan sonra gelenlerin mevcut yapıyı bugün olduğu gibi yıkmayacağının bir garantisi var mı

    Saydığım ülkelerin bir tarihlerini kısacık özetçikler halinde sunarken 7 farklı kültürün, ülkenin 1 ortak noktası var, oda kurulacak yeni rejime, yeni düzene, yeni yapıya karşı çıkanın bertaraf edilmesi.


    Ruslar Çar yanlılarını, Almanlar dini duyguları sömüren kilise yapısını, Fransızlar monarşi taraftarlarını, İngiltere de yeni düzen Monarşiyi getirirken eski monarşi yanlılarını, kısacası bir iç savaş ile kendi hesaplaşmasını yapabilmiştir. özetle senin yukarıda yazdığın nokta da bizde devrimimizi 8 ülke gibi yapabilseydik Ondan sonra gelenlerin mevcut yapıyı bugün olduğu gibi yıkmayacağının bir garantisi olacaktı. Çünkü bugün bu 8 ülkede Çin ile Japonya'yı ayıralım çok farklı bir kültür çünkü, ama diğer 6 ülkede devrimin sebebi neydi? Kilisenin baskın olması, insanların manevi duyguları sömürülerek rant elde edilmesi, tek adam rejimi ve bu rejimin halkına göstermesi gereken özeni göstermemesi (aynı bizi anlatıyor değil mi)


    O şunları yaptı ve şu dediklerini yapamadı diye çocuk sakat doğdu demek tuhaftır
    Bu dediğiniz mantıklı ise bu dünya üzerinde prematüre doğmayan tek bir devlet yoktur


    Bu farklı kültürlere sahip ülkelerin yaptığı devrimin diğer bir ortak noktası da kandır. Rusya Kızıl devriminin o kızıl lafı kandan gelir. Fransız ihtilalinin adı Kanlı devrimdir. Peki sebebi neydi? rejimi koruma altına almak ve ilerde, gelecek neslin tekrar bu durumu hortlatmasına izin vermemek. O yüzden bu yukarıda saydığım ülkeler sağlıklı bir doğumla birlikte her geçen sene daha da güçlenerek ilerlemeye devam ediyor.


    O dini şartlanma ki bugün bile cumhuriyet ve çağdaş dünya hedefi önündeki en büyük engeldir.
    Sizde kabul edersiniz ki fikri sabit ile şartlanmış insanları ikna edip değiştirmek atomu parçalamaktan da zordur.

    Önünde 8 tane yaşanmış örnek varken ben farklı olacağım diye kara tahtanın başına geçmekle , başına şapka giymekle, eline tahta cetvel almakla, kadına seçme seçilme hakkı vermekle devrimi yapıp evrimi tamamlandığını sananlar var.

    Fikri sabit ve şartlanmış insanlara bir şeyi öğretmeye gayret edeceğine, onu toplumdan bertaraf edip, kalanlarla yapılsaydı bu iş bugün böyle olmazdık. Yukarıda saydığım 8 ülke bir daha aynı duruma gelmedi Neden? Çünkü o sabit fikirli şartlanmış insanların hepsi yok edildi. Kalanlarla yeni düzen kuruldu.

    İşte benim anlatmaya çalıştığım da tam bu. Sen bir bahçeye bir çiçek ekeceksen, önce bahçeyi temizler, toprağı beller, ilaçlar, zaarlı otları yolarsın ki yeni ekeceğin çiçek zarar görmesin.

    8 tane ülke kendi topraklarına ekeceği cumhuriyet çiçeğini, gerici asalaklara boğdurmamak adına bahçelerini komple arındırmış

    biz o bahçeye hiç bir şey yapmadan gidip cumhuriyet çiçeğini ekmişiz,

    şimdi ne kadar böcek, yabani ot varsa bürümüş boğmuş bu çiçeği.

    O yüzden zamanın kimseyi haklı çıkardığı yok, tarihten ders almamaktan tecrübelerden faydalanmamaktan, etüt etmemekten, doğan bir durum var ortada.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: winwin35

    Bak sen Rus devrimi ile Türk devrimini kıyaslarken elma ile armutu kıyaslamak konusuna değinmişsin. güzel bir bakış açısı. sonrasında Türk toplumu ile Rus toplumu arasındaki farklılıkları sıralamışsın buda güzel bir bakış açısı.

    Ancak ben olayın başka tarafındayım; Hangi tarafında mı. sadece devrim kısmında.

    Şimdi durumu şöyle özetleyelim, Dünyada muasır medeniyetlere ulaşma hedefinin temeli neydi, Monarşinin çağ dışı bir yönetim biçimi olması sebebiyle, rejim değişikliği ile modernleşme hareketleri. Hem fikirmiyiz?

    Fransa: Fransız ihtilalini gerçekleştirdi, Peki bu ihtilalde ne oldu, Monarşi ve kilise yanlılıları bertaraf edildi.

    Almanya:Martin Luther Kilisenin ve din sömürüsünün önüne geçilmesi gerektiğini savundu Peki Almanya kendi devrimini nasıl yaptı? Reform ile ve bu reformda da kilise düzeni savunucuları bertaraf edildi

    Amerika: köle sistemini savunan doğulular ile modern emperyalizmin kurucusu batılılar arasında ki savaştı, doğu Amerikalılar bertaraf edildi.

    İngiltere: Derebeyliklerden oluşan feodal yapıya sahip, herkesin belli bölgesinde kendi tahtına oturduğu her bir mahallede yüksek surlarla çevrili kalelere sahip bir bölünmüşlükten, Kraliyet ailesi ve God Save The queen felsefesi ile bir imparatorluk olmaya yöneldiler, buna karşı çıkanlar bertaraf edildi.

    Rusya: ilk mesajımda da belirttim. çarlık rejimi ile idare edilen toplumda, özgürlük-eşitlik-kardeşlik kavramlarıyla yanan ateş, 1917 yılında Rusya ülke olarak en büyük hayali olan sıcak denizlere inme politikasına çok yaklaşmışken (Doğu cephesinde Osmanlı'nın Sarıkamışta tek kurşun harcamadan 75 bin askerini şehit vermesi, Karadeniz sahil hattının İstanbul'a kadar açık olması ve İstanbul'da da sağlam bir iradeye sahip yönetimin olmaması) adamlar kendini bir kapattı Çar'ın ailesi başta olmak üzere bütün Çar yanlıları bertaraf edildi.

    İtalya: Bir çok krallığa mensup ülke, İtalya toprakları üzerinde söz sahibi olması için, Fransız, İspanya, Portekiz ve İngilizlerle iş birliği yapıp bütünlüğün oluşmasını engellerken, Medici ailesi rönesans hareketi ile İtalya'da ulusal birliği sağlamıştır


    Japonya: Shogunluk üzerine kurulu düzen imparator Meiji ile önce bütün Şogun fraksyonları lağvedildi, ardından Japonya, geleneklerine, tarihine bağlı olarak yeniden yapılandı.

    Çin: geniş topraklar üzerinde küçük feodal yapıya sahip ülkede birliği oluşturmak adına Mao harekete geçti, ulus birlik çağrısı yaptı, bu çağrıya cevap vermeyenler bertaraf edildi, Bundan sadece 57 yıl önce siyasi iç hesaplaşmasını yapan Çin (diğer ülkeler daha önce yapmıştı) bugün dünyanın en büyük süper gücü olma yolunda
    Bu arada yukarıda ki ülkeler G7 ülkeleri yani muasır medeniyetler seviyesine çıkmış ülkeler.

    Bu örnekleri şu yüzden sayıyorum, siz demişsiniz ya

    Yine de sizin dediğinizi kabul edecek olursak Atatürk ölene kadar istediği her şeyi yapsa da yeni hedefler illa ki olacaktı
    Ondan sonra gelenlerin mevcut yapıyı bugün olduğu gibi yıkmayacağının bir garantisi var mı

    Saydığım ülkelerin bir tarihlerini kısacık özetçikler halinde sunarken 7 farklı kültürün, ülkenin 1 ortak noktası var, oda kurulacak yeni rejime, yeni düzene, yeni yapıya karşı çıkanın bertaraf edilmesi.


    Ruslar Çar yanlılarını, Almanlar dini duyguları sömüren kilise yapısını, Fransızlar monarşi taraftarlarını, İngiltere de yeni düzen Monarşiyi getirirken eski monarşi yanlılarını, kısacası bir iç savaş ile kendi hesaplaşmasını yapabilmiştir. özetle senin yukarıda yazdığın nokta da bizde devrimimizi 8 ülke gibi yapabilseydik Ondan sonra gelenlerin mevcut yapıyı bugün olduğu gibi yıkmayacağının bir garantisi olacaktı. Çünkü bugün bu 8 ülkede Çin ile Japonya'yı ayıralım çok farklı bir kültür çünkü, ama diğer 6 ülkede devrimin sebebi neydi? Kilisenin baskın olması, insanların manevi duyguları sömürülerek rant elde edilmesi, tek adam rejimi ve bu rejimin halkına göstermesi gereken özeni göstermemesi (aynı bizi anlatıyor değil mi)


    O şunları yaptı ve şu dediklerini yapamadı diye çocuk sakat doğdu demek tuhaftır
    Bu dediğiniz mantıklı ise bu dünya üzerinde prematüre doğmayan tek bir devlet yoktur


    Bu farklı kültürlere sahip ülkelerin yaptığı devrimin diğer bir ortak noktası da kandır. Rusya Kızıl devriminin o kızıl lafı kandan gelir. Fransız ihtilalinin adı Kanlı devrimdir. Peki sebebi neydi? rejimi koruma altına almak ve ilerde, gelecek neslin tekrar bu durumu hortlatmasına izin vermemek. O yüzden bu yukarıda saydığım ülkeler sağlıklı bir doğumla birlikte her geçen sene daha da güçlenerek ilerlemeye devam ediyor.


    O dini şartlanma ki bugün bile cumhuriyet ve çağdaş dünya hedefi önündeki en büyük engeldir.
    Sizde kabul edersiniz ki fikri sabit ile şartlanmış insanları ikna edip değiştirmek atomu parçalamaktan da zordur.

    Önünde 8 tane yaşanmış örnek varken ben farklı olacağım diye kara tahtanın başına geçmekle , başına şapka giymekle, eline tahta cetvel almakla, kadına seçme seçilme hakkı vermekle devrimi yapıp evrimi tamamlandığını sananlar var.

    Fikri sabit ve şartlanmış insanlara bir şeyi öğretmeye gayret edeceğine, onu toplumdan bertaraf edip, kalanlarla yapılsaydı bu iş bugün böyle olmazdık. Yukarıda saydığım 8 ülke bir daha aynı duruma gelmedi Neden? Çünkü o sabit fikirli şartlanmış insanların hepsi yok edildi. Kalanlarla yeni düzen kuruldu.

    İşte benim anlatmaya çalıştığım da tam bu. Sen bir bahçeye bir çiçek ekeceksen, önce bahçeyi temizler, toprağı beller, ilaçlar, zaarlı otları yolarsın ki yeni ekeceğin çiçek zarar görmesin.

    8 tane ülke kendi topraklarına ekeceği cumhuriyet çiçeğini, gerici asalaklara boğdurmamak adına bahçelerini komple arındırmış

    biz o bahçeye hiç bir şey yapmadan gidip cumhuriyet çiçeğini ekmişiz,

    şimdi ne kadar böcek, yabani ot varsa bürümüş boğmuş bu çiçeği.

    O yüzden zamanın kimseyi haklı çıkardığı yok, tarihten ders almamaktan tecrübelerden faydalanmamaktan, etüt etmemekten, doğan bir durum var ortada.





    Dünya savaşından yenilgi ile çıkmış, bırakın silahı ordusu bile olmayan bir milleti örgütleyip hürriyet ateşini yakmış, girdiği savaş sonunda zaferle çıkıp bir cumhuriyet kurmuş, bu cumhuriyeti kurarken yüzlerce senelik saltanatı ve hilafeti kaldırmış bir adamın devrimci kimliğini ya da neler yapıp yapmadığını mı kıyaslayacağız
    Padişah, şehzade yada Sultanzadelerin ülkeyi terk etmesi yetmeyecek mi yani.
    Yüzlerce yıl boyunca din ile şartlanmış, padişahın ekmeği ile doyduğuna inanan insanları devrimin kendini tamamlayabilmesi için hayvan telef eder gibi telef mi edeceğiz yani
    1917 Rus devrimini gerçekleştirenler kaç milyon insanı bertaraf etmişlerdir mesela… O kadar insanın bertaraf edilmesi Sovyetler birliğinin yıkılmasını önleyebilmiş midir
    Çin devrimi tankların paletleri altında ezdiği yüzlerce öğrenci ve işçi adına mı yapılmıştır yoksa belli bir sınıfın varolabilmesinin savaşımıdır.
    Bertaraf etmekten kastınız nedir. Rejime isyan edenler ise kasıt zaten kafasını kaldıranını kafası alınmıştır, yok işi kökünden halletmek ise bertaraf etmekten kastınız yüzbinlerce insanın asılmasıdır.
    Fransız devriminden bir gün önce tanrısal krala inanların bir gün sonra demokrat mı oldu yani. Bu kadar kolay mı yoksa zamanla mı insanlar demokrasi fikrine alıştı
    Bugün Rusya’da 1917 devriminden geriye kalan kendini adapte etmeye çalıştığı kapitalizm midir yoksa hala kominizmden bahsedebilir miyiz
    Bugün Rusya kominist değilse bertaraf edilen insanlar hangi değerler ve rejim adına bertaraf edilmiştir.
    Dini afyon görenlerin almanlar kapıya dayanınca dinci ve milliyetçi kesilmesi midir devrim. Yoksa 1917 devrimi kendini korumak için bertaraf edemediği insanlara sığınmak zorunda mı kalmıştır.
    Aynı durumda olsak yarın düşman kapıya dayansa biz de bertaraf edemediğimiz fikri sabitlere sığınarak mı devam edeceğiz devrimi
    Menemen’de, Dersimde yada rejime karşı insanları isyana sürükleyene karşı devletin verdiği haklı tepki bile bugün tartışılırken Fikri sabit ve şartlanmış insanlara bir şeyi öğretmeye gayret edeceğine, onu toplumdan bertaraf edip, kalanlarla yapılsaydı bu iş bugün böyle olmazdık diyebilmek bugün artık esamesi bile kalmayan 1917 devrimi ve Sovyetleri göz önüne alınca gerçekten tuhaftır.


    Düşüncesini değiştiremiyorsan bertaraf et
    Ne zamana kadar ve nasıl bertaraf edeceğiz
    Düşünce ile olmuyorsa gerekirse milyonları asacak mıyız

    Devrimler yapılır insanlar için, devletler kurulur insanlar için
    Devletin devamlılığı tabi asıldır ama hiç bir devrim o millete rağmen yapılmaz
  • emekli65 kullanıcısına yanıt
    alman yazar georg büchner'in fransız ihtilali'nden kırk beş-elli sene kadar sonra yazdığı 'dantons tod' (danton'un ölümü) isimli başarılı dramasında sonunu sezen danton'a ettirdiği ve sonra binlerce defa alıntılanmış güzelim laftır, tam olarak şöyle der danton: "ihtilal saturn gibidir, kendi evlatlarını yer"

    Bu lafın en bilindik hali 'devrim evlatlarını yer' dir. Bakın ben size tek bir şeyle örnek vereyim, geçenlerde Bu müftülüklere nikah kıyma yetkisi veren yasa meclisten geçtiğinde Umut Oran 1935 yılı Türkiye genel seçimleri ve kadın milletvekili sayısını verip, aynı yıl Avrupa memleketlerinin sayılarıyla mukayese edip (gerçekten Türkiye'de 18 tane varken Almanya, Fransa, İtalya, İngiltere, Amerika başta olmak üzere hiç bir ülkede kadın mebus yok) kadına verilen değerden nereye geldiğimizi ima etti.

    Ama atlanan bir şey var, o dönemde ülkeler, mutlak monarşiden, cumhuriyete sert bir geçiş yaparken ilk etapta yeni rejimi net olarak oturtmak adına cumhuriyet ve demokrasi yerine iç savaş ve mücadele ile yaptılar. Bugüne baktığımızda Avrupa'da kadın bakanlar, başbakanlar, cumhur başkanları, görebiliyoruz.

    Biz ise kuruluşumuzun 12. senesinde kadına seçme seçilme hakkı verdik diye övünürken, bugün Türkiye'de yaşayan kadın nufusunun büyük kısmı cumhuriyet ile örtünme hakkının elinden alındığı için bir çok şeyden mahrum kaldığını iddia ederek, şükür ki tekrar eski haklarımızı veren bir lider doğdu ve şimdi sokakta da örtünebiliyorum, okula da gidebiliyorum, devlet kurumu başta olmak üzere çalışabiliyorum diyebiliyor.

    Hiç bir devrim o millete rağmen yapılmıyorsa, 'karşı devrim' kavramı nereden türedi? Dahası AKP iktidarının 15 senede yaptığı durum bir karşı devrim ise - ki evet öyle. burada yapılan cumhuriyetçi, Atatürkçü modern toplum yaşantısına sahip bir kesime rağmen yapılmış bir devrim değil midir?

    bir ülkede yaşam formunun ve insanın değeri gereği, eşit haklar sunmak, özgürce yaşamak, birey olduğunu hatırlatmak ve bireyin haklarının olmasını ve bu haklarında tüm bireylere eşit olmasını hedeflemek adına devrim yapılıyorken, toplumun büyük bir kesimi bunu reddetip sadece manevi ve dini inançlar doğrultusunda bir yaşam formunu istiyorsa, işte o zaman devletin devamlılığı ve bakası gereği bir devrim o milletin içindeki halka rağmen yapılır.

    Fransız ihtilali zamanında iç savaşla bu böyle oldu, Rus Devriminin iç savaşında bu böyle oldu, Amerikan Doğu-Batı savaşında da bu böyle oldu, Almanya reform hareketlerinde de bu böyle oldu.

    Ülke bağırsaklarını temizledi.

    Peki bu deyimi bu ülkede en son kim kullandı? Bülent Arınç. Ne için dedi cumhuriyet rejimini ve Atatürk ilkelerinin yılmaz bekçisi olan Şanlı Türk Subaylarına Ergenekon-Balyoz gibi, sonradan kandırıldıklarını itiraf ettikleri zaman. 2008 yılında.

    Yani durum şu aziz dostum, benim bertaraf tan kastım, tarihin sayfalarında yatmakta, eğer biz kurtuluş savaşından sonra, Menemen'deki Kubilay olayı ile irticai faaliyetle, Doğudaki Şeyh Sait sonrasında Dersim İsyanı sonrası etnik siyaset unsurları ile bir iç savaş, bir arınma, bir bağırsakları temizleme olayı yaşamış olsaydık, bugün bu etmenlerle uğraşmıyor olacaktık.

    Bugün Rusya’da 1917 devriminden geriye kalan kendini adapte etmeye çalıştığı kapitalizm midir yoksa hala kominizmden bahsedebilir miyiz
    Bugün Rusya kominist değilse bertaraf edilen insanlar hangi değerler ve rejim adına bertaraf edilmiştir.


    Rusya'da asıl olan durum, tek adam rejimliğinden sıyrılıp, sadece onun lüksü için yaşamak istemeyen, insan gibi yaşamak, eğitim, sağlık, adalet, güvenlik gibi temel konuları herkese eşit sunmak, halkın inançlarını manevi duygularını belli kişilere fayda sağlamak adına rant malzemesi yapmamak için bir devrim yapmaktı. Belki bugün Rusya kapitalizme kendini adapte ediyor, kominizmin eseri kalmadı ama yapılan devrimde Rus halkının verdiği mesaj netti, bir daha kimse bizi boyunduruğu altına alamaz, işte bu mesajı sahiplerine iletmek adına katledildi.

    Almanya'da kiliseler cadı avına çıkıp, kadınları katletledenlere, insanların dini duygularını sömürenlere karşı yapılan reform hareketleri kapsamındaki iç savaşta, bir daha kimsenin Almanya topraklarında böyle bir duruma kalkışmaması için bertaraf edildiler.

    Kısacası cumhuriyetin ilanından sonra bu ülkede bir daha kimsenin irticai faaliyetlerle insanların manevi duygularını sömürmemek, modern yaşam formunu, bilimi, ilimi, fenni, reddedip sadece kutsal kitaba ve dini vecibelere bağlı bir yaşam formu oluşmaması adına bir iç hesaplaşmayı yapmalıydık.

    Yapmadığımız için o günkü neslin bugünkü torunları şimdi, ılımlı islam yaşam formunu bu ülkeye adapte etmek için karşı devrimle, düzmece kanıtlar, illegal dinlemeler, fişlemeler, mahalle baskısı ile karşı devrim yapıyorlar.

    ve ben sana soruyorum, bu karşı devrimin utancı ile intihar eden şerefli subaylar, hiç bir sorunları yokken üzerine atılan iftiralar, baskılar sonucu sağlık problemleri sonrası hayatını kaybeden Çağdaş, cumhuriyetçi insanlar (mesela Türkan Saylan, Kuddisi Okkır) ne uğruna bertaraf edildi?

    ama bugün onlar gibilerin bertaraf edilmesinin altında yatan mesaj net ve bugün hiç kimse karşı devrime bir dur diyecek iradeyi gösteremiyor.

    İşte bu yüzden bizim için en acı durumda bu, karşı devrim tarafından yeniliyoruz, yutuluyoruz, yok oluyoruz.
  • winwin35 kullanıcısına yanıt
    Sevgili kardeşim

    Şüphesiz ki cumhuriyette öteki devrimler gibi kendi evlatlarını yemiştir
    Emrindeki kolordusu ile padişaha rağmen Atatürk'ün arkasında duran Kazım Karabekir o evlatlardan sadece biridir

    Payitahtı ve vatanı işgal altından kurtarmak için canlarını ortaya koyanların hiç birinin aklında olmayan cumhuriyetten bahsediyoruz
    Sonuç olarak daha iyi mi oldu yoksa daha kötümü diye bakıyorum ben olaya

    Daha insani bir düzen, seçme ve seçilme hakkı, demokrasi, çağı yakalamak penceresinden bakıyorum olaya
    O gün atılan adımlar bugün itibariyle başarılımıdır dersen bende sana tartışılır derim

    Bugüne bakınca geldiğimiz noktanın sokaklarda infazların yapıldığı ittihat ve terakki demokrasisinden bir farkı kalmadığını bende görüyorum
    İzmir suikasti gibi düzmece davalarda cumhuriyet karşıtı ve saltanat taraftarı pek çok insanın da kellesinin alındığını bende görüyorum

    Bu da şu anlama geliyor ki cumhuriyette kendisine karşı çıkan kendi evlatlarını yemekten çekinmemiştir
    İran devriminde Humeyni'nin yola çıktığı kim varsa devrim sonunda asması gibi olmasa da cumhuriyette kendine karşı çıkanları bertaraf etmiştir.

    Sorun devrimin karşısında duranları bertaraf etmekse gereken yapılmıştır yani
    Fakat bu topraklarda Bülent Arınç'ın ifadesi ile yapılması gereken bağırsak temizliği tarikatlar göz önüne alınınca tam bir başarısızlıktır

    Peki bu gerçekten kolay mıdır.
    Açıkçası o günde Türk insanı kendi dinini bilmiyordu bugünde bilmiyor

    Şevket Süreyya Aydemir'in Suyu Arayan Adam kitabını okurken bir yer çok dikketimi çekmişti

    quote:


    Derse başlarken istanbullu başçavuşa dersi sadece dinlemesini , sual cevaplara katılmamasını söyledim .
    Sonra da askerler e sordum :
    — Bizim dinimiz nedir? Biz hangi dindeniz?
    H e p birden :
    — Elhamdülülâh Müslümanız, diye cevap vereceklerini sanıyordum . Fakat öyle olmadı.

    Cevapla r karıştı . Kimisi «İmam-ı âzam dinindeniz » dedi .
    Kimisi «Hazret i Ali dinindeniz » dedi .
    Kimisi de hiç bir din tayin edemedi.


    — Peygamberimi z kimdir ? deyince, onlar da puslayı şaşırdılar. Akla gelmez peygamber isimleri ortaya atıldı .
    Hatta birisi :

    — Paygamberimiz Enver Paşadır ! dedi . İçlerinden peygamberin adını duymuş olan bir kaçına da :
    — Peygamberimiz sağ mı? Ölü mü? deyince iş gene çatallaştı.
    Herkes aklına gelen cevabı veriyordu . Bir kısmı sağ, bir kısmı ölüdür tarafını tuttu .
    Faka t birisinin kuvvetle konuştuğunu, yahut bir tarafın daha ağır bastığını görünce diğer tarafın da kolayca o taraf a kaydığı görülüyordu .

    Peygamberimiz sağdır diyenlere :
    — O halde peygamberimiz hangi şehirde oturur diye sordum .

    Cevaplar tekrar karıştı . Onu istanbul'da , Şam'da, yahut Mekke'd e yaşatanlar oldu . Hiç bir yer tayin edemeyenler daha çoktu .

    Peygamber ölmüştür diyenlere de :
    — Peygamberimiz ne kadar zaman evvel öldü ? denildiği zaman bu sefer onlar şaşırdılar.
    Yüz sene evvel, beşyüz sene evvel, bin sene evvel diye gelişi güze l cevaplar verenler oluyordu


    Bugün sokakta din iman diye atıp tutan bin kişiyi bana getirsen bir çoğunun bu insanlardan farkı yoktur
    Sorduğun zaman onlar da ilayı kelimetullah için savaşa giriyorlardı ama daha peygamberin yaşayıp öldüğünü bilmiyorlardı

    Bugün Tayyib'i tanrı yapanlar ama bunu din ve allah adına yaptığını zannedenlerin de o insanlardan farkı yok
    Anlatmak istediğim Atatürk cumhuriyeti işte bu insanlarla kurdu ve onların taassubunu bir yere kadar yıkabildi

    Bugün değişen bir şey yok
    Adam kuranın yüzünü açmamış, tecvitden haberi yok, bir mezhebe inanıyor ama mezhebin kurallarını bilmiyor
    Fakat iş gerçek islama gelince en iyi onlar biliyor ve gerçekten de gerektiği zaman daha kurallarını bilmediği o din için ölüyor

    Yaşadığı süre içinde Atatürk önce bu insanları onları sömüren yobazlardan kurtarmaya çalıştı ama bir yere kadar başırılı oldu
    Ondan sonra ise zaten Atatürk zamanında sinen yada bir yerde saklanan kim varsa yeniden baş oldu

    Ortada dine inanan, alnı secdeye deyen adamdan zarar gelmez diyen bir sürü cahil var
    Atatürk'ün yaşadığı sürece elinden gelenin de fazlasını yaptığına inanıyorum ki bunları burada sayacak yada kopyala yapıştır yapacak değilim

    Atatürk bir cumhuriyet kurdu, onun kurallarını koydu ve hedefini çizdi. Başarılı olmak için zamanla yapılması gerekenleri gösterdi, kendi başaramadıklarını ise arkasından gelenlerin yapmasını istedi ama olmadı

    Yeryüzünde baki hiç bir rejim yada din yok. İbrahimi dinler bile kendi içinde evrile evrile bu günlere gelmiş. Her insanın, her evin, her şehrin farklı farklı tanrıları varken bugün tek tanrı var denmiş

    Krallıklar, site şehirleri ve daha bir çok yapı kurulmuş ve yıkılmış. Yarınlarda bugün için en mükemmel denilen sistemin bile ilkel kalacağı gibi..

    Atatürk kendi yaşadığı dönem için geçerli olan en insani rejimin temeli atmıştır ki o rejimin ekonomik bağımsızlık olmadan bir anlamı olmayacağını da beyan etmiş, kendince de gerekeni yapmıştır.

    Konuyu okuyup büyük bir nezaket içinde cevap yazdığın için teşekkür ederim
  • quote:

    Orijinalden alıntı: helsloot

    Zamanın ötesinde bir lider ! Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.