z kuşağının tahmininden daha büyük bir sorumluluğa (?) sahip olması hakkında..

az önce şu https://forum.donanimhaber.com/8-ocak-2002-istiklal-caddesi-fotografi--150606873 konuya denk geldim forumda gezerken. fotoğrafı görünce nedense duygulandım, birkaç şey paylaşmak istiyorum.

x ve y kuşağının içindeki ılımlı islam görüşünü benimseyen, aşırı sağ, radikal islamcı insanların yine aynı vakitte yaşamış seküler türk milliyetçisi insanlardan daha üstün gelmeleri sebebiyle ülke şu anda bu halde. bu durumun farkında mısınız?

bu gidişatı değiştirmek mümkündü ancak bahsettiğim seküler türk milliyetçisi, kemalist kitle ne yazık ki diğer kitleye üstün gelemedi. bu üstünlük mevzusu her konuda geçerli. siyasetten ekonomiye eğitimden adalete her ama her konuda ülkemizi çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarabilecek kitle ne yazık ki karşıt kitleye göre zayıf kaldı.

bu yüzden akranlarımın yurt dışını bir amaç değil araç olarak görmeleri gerektiğini (bu yönde rahatsızlık duyanlardan bahsediyorum, aslında kimse zorunda değil) düşünüyorum. aksi takdirde bu gidişat, günümüz mülteci sorununun gelecekte bizi de içine almasıyla sonuçlanacak.

bizden sonrakilere temiz ve güzel bir sistem bırakmalıyız. tabii bu söylediklerim üzerinde herhangi bir sorumluluk hissedenleredir, herkes doğduğu yer için iyi bir şey yapmak zorunda değil. kimseye zorla aidiyet duygusu yükleyemeyiz.

Dinin ve milliyetçiliğin gücünü arkasına alanlar, bu değerleri kötüye kullandılar. Şimdi zaman bu duruma uyanma zamanıdır ve henüz uyanamayan epeyce bir yüzde var.

bu dediğini ancak nefsini terbiye etmiş bir yönetici yapabilir. aksi takdirde basit bir şekilde milyonlarca insan üzerinden para ve güç hazzı yaşamak varken kim, neden ülkesini düşünsün? herkes kendi cebine bakar.

zor hocam ya, bilmiyorum.

Evet, katılıyorum. Üstelik din zaman içinde çok şekil değiştirmiş. Mesela peygamber zamanında maaşlı imamlık diye bir meslek yokmuş. Şimdi bu durum yaygınlaştırılarak, dinin bir sömürü aracı haline dönüşmesine yol açtı. Bunu bir din savunucusuna söylediğin zaman "o adam ailesini nasıl geçindirecek?" diye yanıt veriyor. Eğer devlet maaş bağlayacaksa, tüm ihtiyaç duyanlara bağlamalı. Din diğer vatandaşları sömüren bir yapıya dönüşmemeli. İnancı başka türlü olan, imamlara ödeme yapmamalı. Çünkü zaten bu dinin ilk halinde de yok. İslamiyetin özünde cami de yokmuş mesela. Din kişiye özgü olmalı ve her insan kendi içinde yaşamalı. Ki zaten din kötü insanların kötülüğüne engel olmak için, ihtiyacın en çok olduğu bölgede ortaya çıkmış. Ama imamlık müessesesi adı altında toplumu sömürüp, içki içenin, ateistin arkasından konuşup, zoraki ödedikleri vergilerden maaş alıyorlar. Yani devlet bir sömürü mekanizması haline dönüşüyor ve sömürdüklerini de tukaka ilan edenlere prim veriyor.

Diğer konu ise şöyle. Biz şu an bu doğru fikirleri yayabiliriz ama şu an yeni kuralları belirleyecek güce sahip değiliz. Bunun için belki kitlelerin biraz daha acı çekmesi gerekiyor ki, uyanış tam olarak gerçekleşsin. Bu süreç ne kadar bir zamana yayılır o da belli değil. Uzayabilir de. Şu an yapabileceğimiz şey, doğruları insanlara öğretmek.