Beni de yaz hocam ülkemizde de keşke nükleer santral yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına önem verilse
Beni de yazabilirsin arkadasim. Ayrica yenilenebilir kaynaklardan bir digeri de odun hammaddesidir.Hatta en onemlilerinden biri bu konuda da insanlari bilgilendirmek lazim diye dusunuyorum.
Destekliyorum ekleyin beni de
Ekle beni, güneş enerjisi kullanıyoruz zaten evimiz mersinde olduğu için ama yalnızca sıcak su için
Beni de ekleyin arkadaşlar. Yenilenebilir enerji kaynaklarını ben de insanlık adına destekliyorum.
Benide ekleyin arkadaşlar. Yeşil enerji destekçisiyim sonuna kadar. Zira yakında yeşil enerji konusunda projelerim olacak. Şuanlık araştırma/geliştirme aşamasında.
destekliyorum ekleyin beni . nükleere hayır. nükleeri cahil insanlar sever .
benide yazın hocam
DOĞAL HAYATI KORUMA VAKFI
Çözüm Nükleerde Değil Temiz Enerjide Türkiye’nin enerji politikaları sosyal, ekonomik ve çevresel açıdan sürdürülebilir değildir. Nükleere dayalı çözümler pek çok tehlikeyi barındırmaktadır.
Japonya’da yaşanan korkunç deprem ve tsunami felaketinin ardından Fukuşima nükleer santralinin insan ve doğal çevre üzerinde yarattığı etkilerle ilgili kaygılar devam ederken, nükleer enerji projeleri de dünyada yeniden sorgulanıyor. Çok sayıda ülke, nükleer plan ve programlarını yeniden masaya yatırmaya, mevcut ya da plan aşamasındaki nükleer tesislerini gözden geçirmeye başladı. Japonya'da yaşanan felaket nedeniyle bir çok ülke nükleer santral planlarını yeniden değerlendiriyor. AB üyesi ülkelerin enerji bakanlarının Brüksel’de bir araya gelmesinin ardından Almanya, 1980 öncesi inşa edilen santralleri kapatma kararı alırken Belçika, Fransa, Hollanda ve Avusturya gibi birçok üye ülke yıl sonuna kadar ülkelerindeki mevcut nükleer santrallerini dayanıklılık testine tabii tutacak. İsviçre, İngiltere ve Çin’de de nükleer santral planları yeniden değerlendiriliyor.
Yaşanan acı olayların ortaya koyduğu gerçeklere, toplumsal ve çevresel kaygılara kulak tıkayarak, nükleer santral projelerinde ısrar etmek, sürdürülebilir olmamakla birlikte, olağanüstü tehlikelere açıktır. 1986’da Türkiye’nin yanıbaşında patlayan Çernobil, 1999’da Tokaimura ve en son Japonya’da yaşanan olay, bunun en somut örnekleridir. Teknolojisi ne kadar ileri olursa olsun hiçbir ülke, nükleer kazalardan ve radyoaktif sızıntılardan tamamıyla muaf değildir. Radyoaktif kirlilik, insanlar dahil yeryüzündeki bütün canlıların kitlesel olarak hastalanmasına ve yok olmasına yol açmakla kalmaz, mutasyon yoluyla kuşaktan kuşağa geçer. Dünya üzerinde radyoaktif atıkların güvenli bir şekilde depolanabileceği hemen hemen hiç bir yer yoktur. Yalnız ABD’de 50 bin ton, Almanya’da 12 bin ton radyoaktif atık birikmiş ancak güvenli bir şekilde depolanamamış durumdadır. Dahası, nükleer güç aynı zamanda olağanüstü pahalıdır. Teknolojisi, inşaat ve güvenlik maliyetleri çok yüksek olan nükleer tesislerin riski çok büyük olduğu için sigortalanamaz. Ayrıca, yapım süreleri çok uzun olduğu için başlangıçta öngörülen maliyetler süreç içinde katlanabilir. Enerji darboğazının aşılmasında düşük emisyonlu bir sihirli reçete olarak gösterilse de uranyum madenciliği ve zenginleştirme aşamaları yoğun enerji kullanımı gerektirmektedir. Sonuç olarak, nükleer teknoloji, “güvenlik”, “nükleer çoğalma” ve “toplumsal kabul edilebilirlik” ölçütlerine göre düşük-karbon enerji alternatifleri arasında en alt sırada yer almaktadır.
WWF tarafından yayınlanan Enerji Raporu’nda nükleer enerji “etik olmayan ve pahalı” bir seçenek olarak ele alınmaktadır. 2050 yılına kadar %100 temiz eneryiye geçişin mümkün olduğunun belirtildiği raporda, nükleer atıkların 10 bin yıl boyunca tehlikeli olduğunun altı çizilmektedir. Düşük karbon emisyonları nedeniyle enerji krizinin çözümünde bir seçenek olarak gösterilen nükleer enerjinin, yalnızca atık sorunu düşünüldüğünde bile girilmemesi gereken bir yol olduğu açıktır. Japonya felaketi, diğer ülkeler gibi Türkiye’nin de nükleer enerji politikasını yeniden masaya yatırmasını gerektirmektedir. Bir deprem ülkesi olması ve siyasi bakımdan istikrarsız bir coğrafyada sabotajlara açık konumda bulunması da, Türkiye’nin nükleer enerjiyle ilgili plan ve projelerini titizlikle yeniden ele alınmasını zorunlu kılmaktadır. Yol yakınken, nükleer enerji anlaşmaları iptal edilmeli ve enerji politikaları sürdürülebilir bir zemine oturtulmalıdır. Milyarlarca doları nükleer tesislere yatırmadan önce, bu paraların sürdürülebilir enerji teknolojilerine tahsis edilmesi gibi bir seçeneği de dikkate almamız gerekmektedir.
WWF-Türkiye Genel Müdürü Tolga Baştak, “Enerji talebinin karşılanması ve iklim değişikliğiyle mücadelede belirli çevrelerce bir seçenek gibi sunulan nükleer enerji, 21. yüzyılın temiz enerji paketinin bir parçası olmamalıdır. Çözüm nükleerde değil, güneş, rüzgâr ve jeotermal gibi temiz enerji kaynakları ve enerji verimliliğin hayata geçirilmesindedir.” dedi.
Bu dünyada nükleer santral kadar şerefsiz birşey yok
Biz dünyayı dedelerimizden miras almadık. Çocuklarımızdan ödünç aldık.
Kızılderili Atasözü
Benide eklermisiniz.
Rüzgar santralleri Türkiye’nin Elektrik İhtiyacını Karşılayabilir
Türkiye’nin ne enerjide dışa bağımlılık yaratan doğalgaza, ne de nükleere mahkum olmadığını söyleyen SoyutWind Proje Geliştirme Direktörü Ali Çolak, “Türkiye teorik olarak baktığınızda elektrik enerjisi ihtiyacının tamamını rüzgardan karşılayabilir. Türkiye’nin 98 bin megawatlık rüzgar potansiyeli var” dedi.
Elektrik üretiminin büyük bir kısmını doğalgaz ve kömürden sağlayan Türkiye, enerji açığını kapatmak için son çare olarak nükleer santrali görüyor.
İlk etapta Mersin Akkuyu ve Sinop’a kurulması planlanan nükleer santrallerin sayısının kısa sürede altıya çıkarılması bekleniyor. Tüm dünyada nükleer santrallerin güvenliğinin tartışıldığı ve sayılarının azaltılmaya başlandığı bir dönemde Türkiye’nin bu alanda yapacağı yatırımlar tartışma yaratıyor.
Türkiye’nin ne enerjide dışa bağımlılık yaratan doğalgaza, ne de nükleere mahkum olmadığını söyleyen SoyutWind Proje Geliştirme Direktörü Ali Çolak, “Türkiye teorik olarak baktığınızda elektrik enerjisi ihtiyacının tamamını rüzgardan karşılayabilir. Türkiye’nin şuanda 2 bin megawat kurulu gücü var. Cumhuriyetimizin 100. yılında yani 2023’te bunu 20 bin megawata çıkarmak için çalışmalar yapılıyor” dedi.
Türkiye’nin gerekli yatırımları yapması durumunda 98 bin megawatlık rüzgâr enerjisi elde edebileceğini ifade eden Çolak, “Rüzgar enerjisinin anavatanı aslında Anadolu. Çeşme, Alaçatı, Bodrum, Marmaris, Didim, Kuşadası, Antalya, Çanakkale, Gelibolu, Balıkesir, Bandırma, İskenderun, Çatalca ve Silivri rüzgar potansiyeli açısından son derece zengin yerler. Gerekli destekler verilir ve çalışmalar yapılırsa Türkiye 98 bin megawatlık kurulu güce çok kısa sürede ulaşır ve enerjide dışa bağımlılıktan kurtulur” diye konuştu.
Almanya rüzgara kucak açtı
Dünyada rüzgardan elektrik üretiminin yüzde 70’inin Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 15’ininse ABD’de gerçekleştiğini belirten Çolak, “Özellikle Almanya son dönemde yaptığı rüzgar santrali yatırımlarıyla bu alanda bir numara olan ABD’yi geride bıraktı. Tüm dünya yenilenebilir enerjiye doğru giderken Türkiye’nin Japonya’da yaşanan felakete rağmen nükleer enerjiye yatırım yapması çok ilginç” açıklamasında bulundu. SoyutWind’in Türkiye’nin ilk ve tek yerli rüzgar türbini üreticisi olduğunu belirten Ali Çolak, Ankara Temelli’de bulunan fabrikalarında 500 kW’dan 2 MW’ya kadar değişen güçte türbin ürettiklerini anlattı. Son derece hızlı ve ekonomik çözümler sunduklarını vurgulayan Ali Çolak sözlerini şöyle tamamladı:
“Siparişten sonra 3 ay ile 9 ay arasında değişen sürelerde montajı yapmamız, garanti sürelerimizin uzun olması ve Türkiye’nin herhangi bir noktasına en geç 48 saat içinde servis hizmeti ulaştırmamız bizi uluslararası rakiplerimizden avantajlı kılıyor.”
Beni de gruba eklemenizi istiyorum.Aynı zamanda bu konular üzerine blog adresimiz imzamda bulunuyor.Okul için ödev niteliğindedir.Gelip bilgilerinizi paylaşır yorumlarla zenginleştirirseniz çok sevinirim
Bu da benim yazın çektiğim resim.Didim-Akbük tarafında Akyeniköy tepelerine kurulmuş bi santral.
Beni de ekle.
türkiyenin engebeli arazisini rüzgar enerjisiyle çok daha fazla ve çevreci bir şekilde enerji sağlayabiliriz ama Özentilik ve devlet çıkarları
beni de eklerseniz sevinirim..
Beni de eklersen sevinirim
ekle kardeşim nükller enerji grubundan gördüm şükür akli başinda insanlar da varmiş forumda.