Şimdi Ara

Varlık bilinci ve içgüdü

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
190
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Kazanmak için çaba sarfetmediğin ya da öyle olduğunu sandığın bir kavram için fazla düşünmezsin. Ancak kavramların dualist çalıştığı yeryüzünde -en azından algimizla- elde etmediğin vergilerinin bile kayba uğrayabileceğini düşünmek bizler tarafından çok olası. Korkuların temel noktası, insanın varoluşsal düzeyinin içgüdüsel anlamda devamlılığını yitireceği kaygısına sahipliliğinden kaynaklanır. burada bu kaygıları oluşturan içgüdülerin varlığımızı neden sonsuz kılmak istediğini tartışmak bize birşey kazandırmaz. çünkü kaybedeceğimi kesin bildiğim bir süreci sonuçsuz bir vakit kaybına sürüklemek var olandan dahada ödünç almak gibi gelebilir. Ancak yazım bile bunla alakalı iken bu aranış istencinin kaynak noktasını umutsal bir çıkarım olarak mı değerlendirmek gerekir? yoksa hali hazırda içgüdüsel benliğin, aslında kabul ettiği somut düzeydeki varlık bilincinin sâfi olmayan aldatıcı bir korumaya bürünüp elde ettiği sahtelikle gizlediği gerçeklik arasında bir duvar olduğu söylenebilir mi? Eğer bunlar değilse bunu çelişki olarak mı değerlendirirsiniz? 

    Varlık bilincinin temel kaynağının somut korunumlu soyut bir algıya sahip olması, daha da ötesinde bu soyut zihniyetin somuta olan bağımlılığı, ancak arka planlı arayışı ve kavrayışına bile sahip oluşu buradaki çelişkinin ana odak noktası Düşünceleriniz neler?


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.