Şimdi Ara

Uzay-zamanı büken dev galaksiler, 'Einstein Halkasını' oluşturdu

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
23
Cevap
0
Favori
1.021
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  
    NASA'nın ünlü uzay teleskobu Hubble, Einstein'ın bundan yaklaşık 100 yıl önce tahmin ettiği 'kütleçekimsel merceklenme'nin en büyüleyici örneklerinden birisini görüntüledi. Yukarıda görmüş olduğunuz bu muhteşem fotoğraf, galaksiler gibi dev kütlelerin tıpkı uzay-zamanı büktükleri gibi ışığı da büktüklerinin en güzel kanıtlarından birisi.

    Fotoğrafta yer alan SDSS J0146-0929 isimli galaksi kümesinde, yüzlerce farklı galaksi kütleçekimi etkisiyle bir arada bulunuyor. Bu galaksi kümesinin kütlesi o kadar büyük ki dev kütlesi nedeniyle uzay-zamanda çok ilginç bir bozukluğun oluşmasına neden oluyor.

    Yerçekimsel kırılma olarak da bilinen bu ilginç fenomen, en basit anlamda evrenin dev objelerinin (bir galaksi kümesi gibi) devasa kütleçekimleri nedeniyle tıpkı uzay-zamanı büktükleri gibi ışığı bükmesi ve arkalarındaki cisimler için bir mercek görevi görmesi anlamına geliyor.
     
     
    Fotoğraftaki ilginç görüntüyle ilgili bazı açıklamalarda bulunan NASA ise, yayınlanan yazıda,"Einstein halkasını fotoğrafın arkaplanında bulunan bir galaksiden gelen ışınlar oluşturuyor. Dev galaksi kümesi, arkasından gelen bu ışınları büküyor, çeviriyor ve Dünya'ya doğru farklı yollar izlemeye zorluyor. Dolayısıyla galaksi sanki aynı anda birden fazla konumdaymış gibi görünebiliyor." ifadelerini kullanmış.

    Einstein'ın öngörüsü tutmadı


    Albert Einstein kütleçekimsel merceklenme fenomenini 1912 yılında, henüz genel görelilik kuramını yayınlamadığı zamanlarda öngörmüş. Einstein ayrıca o zamanların teknolojisini de göz önünde bulundurarak bu durumun asla kanıtlanamayacağını da eklemiş. İnsanoğlunun bu kısa zaman içerisindeki teknolojik gelişimi, Einstein'ın da beklentilerini aşmış gibi görünüyor.

    Einstein halkasının bu muhteşem görüntüsü elbette kütleçekimsel merceklenmenin en büyüleyici örneklerinden birisi. Ancak kütleçekimsel merceklenme, Einstein halkası haricinde de astronomide çok önemli bir yere sahip.

    Hatırlayacağınız üzere NASA'nın geçtiğimiz hafta duyurduğu evrenin en uzak yıldızı keşfi de yine aynı fenomen sayesinde mümkün olmuş ve tam 9 milyar ışık yılı uzaklığında bulunan yıldız, dev galaksi kümelerinin kütleçekimsel mercekleme etkisi yardımıyla keşfedilmişti. "İkarus" ismi verilen bu yıldızdan Hubble'a ulaşan ışınlar, milyarlarca yıl süren yolculukları sırasında merceklenme etkisiyle yaklaşık 2000 kat büyültülmüş ve keşif de bu sayede mümkün hale gelmiş.

    NASA'nın yazısı ve fotoğrafın orjinali için buraya tıklayabilirsiniz.
      







  • bu güzelliğe de bunu 100 yıl önceden tahmin edebilen akıla da hayran olmamak elde değil.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: kamil_3545

    bu güzelliğe de bunu 100 yıl önceden tahmin edebilen akıla da hayran olmamak elde değil.
    100 yil once ongordugunde nasil ki insanlar deli dedilerse simdide onun yolundan gidenler paralel evrenleri anlatirken bizler deli deyip konuyu kapatiyoruz.



    Dinleyenlerde inanilmazlari gerceklestirip insanoglunun evrenin ardindaki mantigi daha fazla anlamasini sagliyor.



    Brien Greenin harika evren kitabinda cok daha carpici denilecek bir ongorusu var.



    Insanoglu uzunca sure hayatta kalmayi basarir ve galaksiler giderek hizlanmaya devam ederse birbirlerine isiklari yetisemeyecek ve gecen zaman suresince o gunleri goren nesiller etrafimizda galaksiler oldugunu klasik yontemlerle kesfedemeyecek.



    Inanilmaz dizeyde agresif ve acimasiz bir ongoru



    Kendinden onceki nesillerin yarattigi bilgi havuzunda cahil kalmis insanogullari demektir bu.

    Hatta elimizdeki onca teknolojik cihaza ragmen evreni birakip samanyolu da gecin gunes sisteminde tekrar bogulmamiz dmeektir.

    Tum sistemin dunya etrafinda dondugunu sanan cahil dedelerinizden cok az fark demek olsa gerek.

    Hayalperest bir yaklasim gibi gelebilir ama 100yil dan kisa sure evvel atom bombasinin vahsi yuzunu deneyimledik ve o gunlere tanik olanlardan abzilari daha bir kac yil evvel hayata veda etti.

    Oysa su anda nucleer silahalrin kullanildigi savas senaryolarini birilerinin koltugu altinda ofis ofis dolasmaktalar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • "Yok beyim Aragorn biz yalnızız."


    Evrende tek hücreli canlılar dahil dünya dışı bir yaşam formu bulunacağını pek sanmıyorum. Yalnız insanoğlu aracılığı ile teknoloji geliştikçe iklimlendirme ve benzeri yöntemlerle Dünya'dan diğer gök cisimlerine yayılma olabilir. Bu gözlem ve keşifler de yerleşilebilecek (su, oksiyen, hidrojen vb...) en uygun alanları tespit etme açısından heyecan verici.


    Onun dışında uzaylı istilası, zombi-küresel hastalık salgınları, robotların yükselişi, nükleer savaş senaryoları... asla gerçekleşmeyecek apokaliptik-romantik kurgusal düşüncelerden ibarettir. Kitlesel olarak insanoğlu doğası gereği bir yaratıcıya inanma ihtiyacında, üst seviye yaşama iç güdüsüne sahip aynı zamanda bilimsel ve mantıklı bir canlıdır.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi al-ozaria -- 11 Nisan 2018; 5:1:1 >
  • Wi Fi kullanıcısına yanıt
    Hayırdır Troll.. Kopyala yapıştır yaparken önce bir yorumları oku... Neyin kafası bu. Kimsenin konu içerisinde AKP yada İslamdan bahsettiği yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Stephan hawking zamanın Kısa Tarihi kitabını tavsiye ederim. Hem Einstein hemde Uzay - Zaman konularında, basit ve anlaşılır bir dil ile evrenin işleyişini, Fizik Formüllerine ihtiyaç kalmadan anlamaya olanak sağlıyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Wi Fi kullanıcısına yanıt
    Şakaysa komik değil, ciddiyse trajikomik

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kopyacı arkadaş peşin peşin mağduru oynamaya çalışıyor evet yorumları okumadan.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Wi Fi

    Bu mesaj silindi.
    Geçmiş olsun kardeşim, dilerim hiç yaşayamadığın hayatını en kısa sürede yaşamaya başlarsın.
  • Wi Fi kullanıcısına yanıt
    Nick- Beyin uyumu.
  • güzel, bilgilendirici bir yazı olmuş. evrende daha keşfedemediğimiz neler vardır kim bilir.

  • Hocam konuya fazla vakıf değilim ancak bildiğim kadarıyla yorumlarsam eğer öyle olmuyor.
    Evren sürekli genişleyecek şekilde merkez etrafında dönüyor, çayı karıştırdığımızda ki dalgalar gibi düşünürsek, merkezden uzaklaştıkça mesafe artıyor evet ancak sürekli olduğu için dalgalarda kesinti olmuyor. Bu şekilde de süreklilik sağlıyor bence uzun yıllar sonra değişecek olan tek şey bazı galaksilerin bizden uzaklaşırken merkezden daha hızlı (güçlü) itilen galaksilerin yaklaşması olacak buda dünyanın evrendeki yerinin değiştirecek sadece.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: pr0gedys

    Hocam konuya fazla vakıf değilim ancak bildiğim kadarıyla yorumlarsam eğer öyle olmuyor.
    Evren sürekli genişleyecek şekilde merkez etrafında dönüyor, çayı karıştırdığımızda ki dalgalar gibi düşünürsek, merkezden uzaklaştıkça mesafe artıyor evet ancak sürekli olduğu için dalgalarda kesinti olmuyor. Bu şekilde de süreklilik sağlıyor bence uzun yıllar sonra değişecek olan tek şey bazı galaksilerin bizden uzaklaşırken merkezden daha hızlı (güçlü) itilen galaksilerin yaklaşması olacak buda dünyanın evrendeki yerinin değiştirecek sadece.
    Galaksi ve yildiz sistemlerindeki klasik merkezkac kuvvet etrafinda donus modeli ne yazik ki evren ocin pek konusulmamakta.

    Bundan ziyade tek noktadan 360 derece olacak sekilde bi genisleme varsayimi ve cesitli kanitlar soz konusudur.

    Klasik fizikte genislemenin gerek alan / madde / etkisini yitirmesi gereken guc gibi denklemlerden dolayi bu genisleme hizinin azalmasi dusunulurken tam tersine gittikce arttigi kanitlanmistir.

    Bu klasik gizikle ters dusmesinin yaninda hayret verici bir gercektir.

    Fakat gavur distlarimiz yilmadan calisarak tum bu ihtilaf argumanalrina ragmen domunant olan bir seylerin genislemeye etki ettigine kanaat getirip pesine dustuler ki.

    Biz allahin takduri dedik onlar kara madde ile adlandirdilar.

    Evrenin tum sirlarini cozduk mu

    Hayir

    Bazialrina gore asil is evrendeki kara madde oranini bulmayla basladi.

    Bu deger bilmem kac onlarca sifirin sonundaki 13 rakamidir.

    000000000000000000.............00013

    Bu denli az olan bi kara madde nasil oluyorda gordugunuz dokunabildigimiz duyabildugimiz evren ve yasalarina kafa tutup davranislarini etkileyebikiyordu diye dusunursek.

    Green in degindigi gibi paralel evrenler varsa acaba o evrenlerde kara madde oranlari nedir

    Sorusu ortaya cikmakta ve dunyada neden hayat oldugu sorusu ve cevaplarina benzer bir manzara cikmakta.

    Zira bilim kara madde oraninin farkli olmasi durumunda evrenimizde hayatin gerceklesmesinin mumkun olamayabilecehi gibi bir tezi savunmaktadir.

    Yani baska evrenler varsa kara madde miktari farkli olsa da evreninizle ayni oranda olmalidir ki yasam belirebilip gelissin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Son birseyde eklemek isterim.

    Bikimin kara madde ve oraninin varsa diger paralel evrenlerde evrenin kutlesiyle bizim evrendeki oranla ayni olmasi gerektigi gorusune gozu kapali katilmiyorum.

    Zira paralel evren varsa

    Yaratici varsa ayni yasalarla neden farkli mekanlar yaratsin?

    Ratsgele varoluyorsa ayni yasalara sahip mekanlar neden birlesmiyor?



    Sorusu ortaya cikiyor



    Buna cevabimda farkli yasalarla var olma ihtimallerinin yuksek oldugudur.

    Hatta yandaki evrende 2x2=5.5 ediyor olabilir ve bizde nasil 5.5 eder diyene delimisin diyorlarsa ortacagda bulunduklarindan dolayi 4 diyenide idam ediyor olabilirler.

    Belki ordaki gelsien akilli yasamda akilli varliklar tum protein ve mineralleri tarim gibi zahmetli islerle ugrasmaktansa toprak yiyerek vucutlarina aliyor olabilirler.

    Dunyada kismen yapan bir cok canli mevcut..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sonrasında zamanın daha kısa tarihi ve ceviz kabugundaki evreni tavsiye ederim.

  • Coco.Jambo kullanıcısına yanıt
    Hepsi var bende. Zamanın Kısa Tarihi ile başladım. Carl Sagan nin Cosmos kitabı vs. Kitapları E-Book formatında bulmak mümkün.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • hic gorulmemis, bilinmeyen hatta hayal bile edilemiyecek seyler kagit uzerinde matematik denklemleriyle kesfedilebiliyor. bilimin ve aklin gucune hayran olmamak mumkun degil.

  • al-ozaria kullanıcısına yanıt
    Insanoglu dogasi geregi yaraticiya inanma egilimindedir demissin ama ortadogu isinda boyle bir egilim yok. Hatta Amazon'daki yerli kabilelerinde "kutsal" a dair hic bir inanc yok. Bunlar hep Sumerlerin insanlari kontrol altinda tutabilmek icin uydurdugu yalanlarin sonucu. Evrimlese evrimlese gunumuzdeki halini almislar.
  • Tensi T kullanıcısına yanıt
    "Kitlesel olarak insanoğlu doğası gereği bir yaratıcıya inanma ihtiyacında" bunu ben demiyorum arkadaşım. Misal >> ben müslümanım, Allah'a, tekliğine, birliğine ve inancıma göre Hz. Muhammed'in (s.a.v.) kulu ve elçiliğine , Kuran'a inanıyorum. Bu benim inanç şeklim. Her şeyiyle bizle aynı olmasa da Hristiyanı'da Allah'a inanıyor Musevisi'de. Ancak ortadoğu dışında böyle bir eğilim yok demek mesajımı anlamadığın anlamına gelir.

    Dikkat edersen yaratıcı diyorum:
    Taihte ve coğrafyada farklı yerlerde birkaç örnekle:
    İslamiyetten önce Türkler Göktanrı'ya inannıyorlardı.
    Yunanistan'da Zeus, Poseidon...
    Mısır'da Ra, Osiris...
    İskandinavya'da Thor...
    Çin mitolojisi keza çok zengin
    Günümüzde Hindistan'da ineklerden,farelere çok geniş bir skala,
    Budizm, taozim, manizim,
    Kuzey Amerikadakızılderililerde çok güçlü bir kutsal ruh anlayışı
    Paganizm yada, Güneşe tapma, ateşe tapma, şeytana tapma, doğaya tapma, puta tapma...

    o kadar çok ki hem coğrafi hem tarihi boyutta. Kitlesel olarak tarihi ve coğrifi boyutta bir ihtiyaç var anlatabildim mi. Bu mesajdanda sen şirk mi koşuyosun sonucu çıkaran olursa gitsin okuma-yazma öğrensin diyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi al-ozaria -- 14 Nisan 2018; 2:0:45 >




  • al-ozaria kullanıcısına yanıt
    Nufusu belli bir sinirin uzerine cikan toplumlar halki kontrol etmek icin kurallar koymak zorunda kaldilar diyorum ben de. Gecmiste insanlari kontrol etmenin en kolay yontemi de bakin sonsuz guclu yaratiklar var, bizim soylediklerimizi dinlemezseniz bunlar cok feci kindardir sizi sonsuza kadar yakar demekti. Butun din kitaplarindaki tanrilar son derece vahsi ve kindar yaratiklar. Onlerine geleni katledip yakiyorlar. Bunlarin temel kurallarini koyanlar da Tanri-Krallar. Yoksa insanlar dogustan aman bizi kim yaratti derdinde degiller. 18 yasina kadar beynine aman kurallara uy, fakir yasamak erdemdir, yapmazsan bu tanri seni kizartir onyargilari islenmemis bir birey yetiskinlige ulastiktan sonra bunu kabul etmiyor genelde. Bu fakirlik edebiyati yapanlarin tamami dindar gorunen ama arastirdiginda mali hamuduyla goturen tipler. Gecmisteki Tanri-Krallarin soyu. Simdi Rahip- Sakalli- Haci-Hoca adlariyla emrimlestiler. En son cikan rezalette su sakalli Cubbeli Ahmet midir nedir herifin kitabinda penis uzatma duasi olmasi. Bunlarin tek derdi bedavadan nasil yasarim. Yoksa bir yaratici varsa bile sonsuz evrende bit kadar bir gezegendeki yarim akillilar icin bu evreni yaratmadi.




  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.