Şimdi Ara

++++TÜRKMEN TV'DE FİLM ZAMANLARI++++ (11. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2.411
Cevap
0
Favori
273.967
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 910111213
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Bilgi için çok teşekkürler

    quote:

    Orjinalden alıntı: OKANTÜRK

    Selam bu akşammın filmi ANGELA'NIN KÜLLERİ. FİLM HAKKINDA:Angela'nın Külleri

    Angela's Ashes

    Yönetmen : Alan Parker
    Müzisyen : John Williams
    Yapım : 1999, ABD
    Tür : Dram

    Oyuncular
    Emily Watson, Robert Carlyle, Joe Breen, Ciaran Owens, Michael Legge


    Konu
    1935 yılında Brooklyn'ın İrlandalı göçmenlerin yaşadığı kesimindeki ucuz kira evlerinden birinde yaşayan alkolik bir baba, hasta bir anne ve dört küçük çocuğun, yoksulluk yüzünden Amerika'da daha fazla kalamayarak anavatanları İrlanda'ya dönerler. Özgürlük Anıtı'na 'merhaba' yerine 'elveda' diyen tarihteki ilk ve tek İrlandalı ailesi olarak açlığın, işsizliğin ve sefaletin kol gezdiği 1930'ların İrlanda''sında yaşam mücadelesi verirler.
    Detay
    " Angela's Ashes ", iki büyük dünya savaşı arasındaki yıllarda Birleşik Amerika'da başlayıp İrlanda''da devam eden bir yoksulluk, çaresizlik öyküsünü konu alıyor. İrlandalı yazar Frank McCourt'ın aynı adlı anılar kitabından uyarlanan filmde, alkolik bir babayla hasta bir annenin çocuklarının yaşadığı sefalet ortamı gözler önüne seriliyor. Başrollerinde Emily Watson, Robert Carlyle, Joe Breen, Ciaran Owens ve Michael Legge'in oynadığı film, John Williams tarafından hazırlanan özgün müzikleriyle Oscar'a aday gösterildi.

    Filmdeki Angela karakterini canlandıran Emilly Watson, Lars Von Trier'in " Breaking the Waves " ( Dalgaları Aşmak ) ve Jim Sheridan'ın Kuzey İrlanda'da çektiği " The Boxer " filmlerindeki olağanüstü performansıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. " Breaking the Waves "in yanı sıra Jacqueline Du Pre rolünde oynadığı " Hilary and Jackie " filmiyle iki kez Oscar''a aday gösterilen Watson, Alan Parker'ın "Angela's Ashes" ( Angela'nın Külleri ) filmi için rol teklif edeceği sırada Tim Robbins'in, İstanbul Film Festivali kapsamında izleme fırsatı bulacağımız, " Cradle Will Rock " ( Beşik Sallanacak ) adlı filminde oynuyordu.

    Filmdeki alkolik ve beceriksiz baba Malachy Mc Court rolünü oynayan Robert Caryle, bu filme başlamadan önce Antonia Bird'in Slovakya ve Çek Cumhuriyetinde çektiği ve insan eti yiyen bir adamı canlandırdığı " Ravenous " adlı filmde yer aldı.

    " Trainspotting "de psikopat bir adamı canlandıran Caryle, İstanbul Film Festivali'nin ' Ustalara Saygı ' bölümünün konuklarından biri olan İngiliz yönetmen Ken Loach'un ülkemizde de gösterime giren " Carla's Song " ( Carla'nın Şarkısı ) ile " Riff-Raff " filmleriyle adını duyurdu.

    Frank McCourt'un aynı adlı kitabından uyarlanan "Angela's Ahes" ( Angela'nın Külleri )ın yönetmeni Alan Parker, kitabın özgünlüğünün, Frank''in kendi öyküsünü anlatırken oluşturduğu ' ses 'te yattığını özellikle vurguluyor. Parker'a göre, emekli bir öğretmenin bilgeliği, birinci tekil şahıs ağzından anlatım, şimdiki zaman kullanımı ve her şeyin küçük bir çocuğun gözünden verilmesi, Frank'in kitabının çok özgün olmasını sağlıyor.

    " Angela's Ashes " özellikle çok farklı yaş gruplarından olan genç oyuncuların bolluğu ile dikkat çekiyor. Ana karakter Frank'in üç farklı dönemini canlandıracak oyuncuların bulunması için gazete ve radyolara ilan verilerek çeşitli yarışmalar düzenlendi. Yarışmalar sonucunda en küçük Frank'i İrlandalı bir çiftçinin oğlu olan Joe Breen, ortanca Frank'i Ciaran Owens ve ergen dönemindeki Frank'i ise Michael Legge canlandırdı. Tabii olay sadece Frank ile bitmiyordu. Üçer tane de kardeşleri Malachy, Michael ve Alphie'ye ihtiyaç duyulmuştu.

    "Angela's Ashes"ı çekileceği mekanların belirlenmesi için prodüksiyon tasarımcısı Geoffrey Kirkland ile birlikte İrlanda'yı dolaşan yönetmen Alan Parker, İrlanda'nın içinde bulunduğu ekonomik krizin bir dönem filmi çekmeyi oldukça zorlaştırdığını belirtiyor. Özellikle 60-70 yıl öncesini simgeleyen tarihi yapıların yıkılması ya da modern tarzda yeniden inşa edilmiş olması, çekimlerin bir bölümünün romanın aslında yer almayan Cork kentinde yapılmasına neden olmuş. Limerick ve Cork'un yanı sıra kalabalık ve büyük kent yapısıyla mekan seçimi açısından geniş seçenekler sunan Dublin''de de çekim yapılmış.

    Yönetmen Alan Parker, yazar Frank McCourt ile oyuncular Emily Watson ve Robert Carlyle'ın "Angela'nın Külleri" filmi hakkında şunları söylüyorlar :

    "Bu kitabın kasvetli ve sıkıcı bir kitap olduğunu söyleyenlerle asla aynı görüşte olmadım. Belki bebeklik çağındaki insanların ölümüyle başlıyor ama Frank'in her kötü olay sonrasında nefeslenip kendisine gelebilmekteki çok özgün yeteneğine en zor durumlardan bile mizah payı çıkartma yeteneği eklenince bunun her sayfaya yansıdığını görüyorsunuz. Size çok üzücü bir şey anlatırken bile sanki biraz sonrasındaki iyi bir şeye hazırlıyor gibi...benim asıl amacım işte bu keyifli ve zor dengeyi filmde tutturabilmek oldu." (Alan Parker)

    " Filmin çekimlerinin yapıldığı sıralarda Dublin'e iki kez gittim ve sette sadece birkaç dakika kaldım. Orada kendimi davetsiz misafir gibi hissettim. Kendi yaşamınızın içine davetsiz misafir gibi sızmak çok tuhaf bir duygu..." (Frank McCourt)

    " Senaryo taslağı ilk elime geçtiğinde kendi kendime, "Yine mi acılı kadın öyküsü? " diye düşündüm. Ama okuyup da sayfalar ilerledikçe öykünün son derece güçlü ve sevgi dolu olduğunu anladım. Ayrıca Alan Parker gibi bir yönetmenle çalışma fırsatını kaçırmak olmazdı. O harika bir yönetmen. Kendinizi emin ellerde hissediyorsunuz." (Emily Watson)

    " Filmin mutluluk verici bir konusu yoktu ama Alan Parker'ın yaptığı en iyi şeylerden birisi, öykünün içine çok az ölçüde de olsa mizah katmak oldu. Yoksa böyle bir öyküde oynamak bile dayanılmaz hale gelirdi. Biraz mizah olunca ölüm ve çaresizlik yoluna çıkmak daha kolay oldu sanki. Bence insanların moralini düzeltici bir film oldu. Çünkü içinde zafere ulaşma unsuru var." (Robert Carlyle)






  • Dün de oyunca hikayesi vardı... Haber verme şansım olmadı.
  • bugün iyi bişey yoktu yarın pazar bakalım ne koyacaklar????
  • beyler konu aşağılarda sürünüyor hadi türkmen tv ciler konumuza sahip çıkalım aşağılara düşürmeyelim
  • mayısta güzel filmler var birisinin fragmanını verdiler ama hatırlamıyorum şimdi...
  • MAYISTA filmler var Benim görebildiklerim:
    ---Lethal Weapon 3
    ---Buzdan Hayaller
    ---Adım adım cinayet
    ---Dikey limit
    ----------------Bi kaç tane daha vardı ama hatırlayamadım şimdi....
    Belki arada bir sürpriz yapıp en yenilerden de yayınlarlar haa
  • Selam, bu akşam SON SAMURAY var. ( The Last Samurai )

    özet bilgiler :

    OYUNCULAR:

    Edward Zwick
    Ken Watanabe
    Tom Cruise
    William Atherton

    Savaş-Macera-Dram-Aksiyon

    ABD/ Yeni Zelanda / Japonya 2003

    154 dak.

    Yüzbaşı Nathan Algren (Tom Cruise) akıntıya kapılmış bir adamdır. Bir zamanlar katıldığı savaşlar artık uzak ve anlamsız görünmektedir. Kuzey-Güney Savaşı'ndan bu yana geçen yıllarda dünya değişmiştir. Cesaretin yerini pragmacılık ve kişisel çıkarlar almıştır ve onur kavramı hiç bir yerde yoktur; özellikle de, Batı'da, yüzbaşının Kızılderili Kampanyaları'ndaki rolünün hayal kırıklığı ve kederle sona ermesinden sonra.

    Bir evren uzakta, bir başka asker, yaşam şeklinin parçalanmakta olduğunu hissetmektedir. Bu kişi, eski savaşçı disiplininden gelen ve yaşamlarını imparator ve ülkelerine adayan savaşçıların son lideri Katsumoto'dur (Ken Watanabe). Tıpkı Batı Amerika'da modern yöntemlerin eskilerinin yerlerini alıp, Kızılderilileri köşeye sıkıştırıp yok etmesi gibi, yeni anlayış geleneksel Japonya'yı da yutmaktadır. İlerlemeyi getiren telgraf hatları ve demiryolu artık Samuray'ların asırlardır uğrunda yaşadığı ve öldüğü değer ve kuralları tehdit etmektedir. Ama Katsumoto savaşmadan yenilgiyi kabul etmeyecektir.
    Sonunda iki savaşçının yolları kesişir. Ama daha Batılı ve ticaret dostu bir hükümet kurma uğrunda samurayları ortadan kaldırma çabasında İmparator'a danışmanlık yapan Algren, hiç ummadığı halde samuraylardan çok etkilenir. Samurayların güçlü inançları ona kendi geçmişini hatırlatmıştır ve kendini şiddet yüklü ve destansı bir mücadelenin içinde bulur; bu yoldaki tek rehberi ise onur duygusudur.


    Ayrıca Mayıs'ta İNSAN LEKESİ adlı güzel bir film var. TANITIMI:
    İnsan Lekesi
    The Human Stain
    Türü: Dram
    Ülke: ABD, Almanya, Fransa
    Süresi ve yapım yılı: 106 / 2003
    Yönetmen: Robert Benton

    Oyuncular: Anthony Hopkins
    Nicole Kidman
    Ed Harris
    Gary Sinise

    Senaryo: Nicholas Meyer

    Vizyon tarihi: 02.04.2004

    Genç ve gelecek vadeden bir öğrenciyken ilk aşkı Steena (Jacinda Barret) onun hakkındaki bir sır yüzünden mahvolmuştu. Yıllar sonra itibar gören bir profesör olduğunda ise kariyeri asılsız bir suçlama sonucunda enkaza dönmüştü. Şimdi ise esrarengiz bir yabancı olan Faunia (Nicole Kidman) ile skandal denebilecek bir ilişki yaşıyor ve bu ilişki onu erotik bir yeniden uyanışla geçmişine geri götürüyordu. Onu yeniden hayata döndüren tutkusu Faunia'nın eski kocası (Ed Harris) tarafından tehlike olarak karşısına dikilecekti. Coleman çok geç olmadan gerçek kimliği ile yüz yüze gelmek zorundaydı.

    1998 yılında Clinton -Lewinsky skandalının en ateşli günlerinde geçen The Human Stain, bir Amerikalı'nın hırslar, bireysellik, hilekarlık, bir başka insan için yanıp tutuşmak, kimlik ve özgürlük arayışları, ırk ve önyargılar, duygusuzlaşmak, sevginin yitirilişine dair gelgitlerini en yalın hali ile ortaya koyuyor. Film özünde bir adamın kendisini yeniden keşfetmek için benliğine yaptığı yolculuğu anlatırken, bir yandan da geçmişinden kaçışını ve inkar ettiği gerçekleri biriyle paylaşmak için duyduğu derin isteği vurguluyor.

    CEHENNEM SİLAHI da mayıs'ta yayımlanıyor....




  • sevgili okantürk döktürdün yine
    teşekkürler
  • Buzdan Hayaller (Noi Albinoi)

    Yönetmen
    Dagur Kári
    Senaryo
    Dagur Kári
    Görüntü Yönetmeni
    Rasmus Videbek
    Müzik
    Orri Jonsson
    Dagur Kári
    Yapım
    2003 İzlanda Yapımı
    89 dakika
    Gösterim Tarihi
    27 Şubat 2004
    Türü
    Dram

    Oyuncular-Karakterler
    Tómas Lemarquis
    Noi
    Throstur Leo Gunnarsson
    Kristmundur
    Elin Hansdóttir
    Iris
    Anna Fridriksdóttir
    Lina
    Gérard Lemarquis
    Öğretmen

    KONU : 17 yaşında bir genç olan Noi, İzlanda'nın gözlerden uzak bir kasabasında yaşamaktadır. Deniz ile dağlar arasında adeta sıkışıp kalan bu kasabada hayat son derece monoton olarak devam etmektedir.

    Alkol sorunu olan babası yüzünden evde yaşadığı sorunlar Noi'nin okul hayatına da yansır. Bu esnada bir benzin istasyonunda, kasabaya yeni gelen Iris adındaki genç ve güzel kız ile tanışır ve bu gelişme sonucu tekrar hayata bağlanır.

    Artık Noi'nin tek amacı Iris ile birlikte kasabadan kaçmak ve daha güzel bir ortamda hayatının geri kalanını onunla birlikte yaşamaktır. Ancak kaderin onun için daha değişik planları vardır.

    ADIM ADIM CİNAYET: Filmi vcd 'den izledim güzel bir film.)
    Yön: Barbet Schroeder
    Oyn: Sandra Bullock / Ben Chaplin
    Murder by Numbers (Adım Adım Cinayet)

    Cinayet vakası mı, zeka oyunu mu?

    Kaliforniya'nın sahil kasabalarından birinde bir hendeğin içinde bir kadın cesedi bulunması üzerine cinayet masası dedektifi Cassie Mayweather ve onun yeni ortağı Sam Kennedy harekete geçer.

    Dedektifler olayı en ince ayrıntısına kadar inceler. Olay basit bir cinayet davası gibi görünse de Cassie hiç de öyle düşünmemektedir. İpuçları onu geçmişteki bir vakaya götürür. Cassie ve zeki ortağı Sam artık bu işin peşindedir.

    Deliller iki ortağı Richard Haywood'a götürür. Olaylar Richard'ın içine girmesi ile daha da karmaşık bir hal alır. cassie kendine mükemmel işlenmiş bir cinayet içerisinde bulur. Olay gitgide karmaşıklaşmaktadır.

    "Hadi cinayeti çözelim"

    DİKEY LİMİT:

    Yönetmen: Martin Campbell
    Oyuncular: Chris O'Donnell, Robin Tunney, Scott Glenn, Izabella Scorupco

    Usta bir dağcı olan Peter(Chris O'Donnell) kızkardeşini (Robin Tunney) ve arkadaşlarını kurtarmak için dünyanın en tehlikeli zirvelerinden biri olan K2'ye tırmanır. Soğuk başta olmak üzere doğa koşulları, zirvede mahsur kalanlar için her dakikaya hayati bir anlam kazandırmaktadır.




  • Süpersin OKANTÜRK


    Teşekkürler....
  • ooo bu akşam herkes türkmen tv ye şuan son samuray oynuyor gerçi türkçe dublajlı ama olsun genede bu film kaçırılmaz
  • Son samurayı izledim hatta misafir vardı onlarda ilk defa izlediler.Bu kanal bizde çekmiyo dediler
    bende bu kanal uydu da he he dedim onlarda bizde uydu alalım dediler ben de bravo dedim
    ha bu arada Bu akşam ne var
  • Bide Eğer Türkmeneli Tv den burayı takip eden birileri varsa onlardan bi ricam var Başka bi Topicde belirttiğim gibi Tamamen Sözde Ermeni Soykırımını destekleyen Arnold Schwarzeneggerin filmlerini kesinlikle yayınlamayın...
    Adam tamamen türk düşmanı yaa


    Tepkisiz kalmak istemeyen arkadaşlara
    http://forum.donanimhaber.com/m_2707174/tm.htm



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ebudak -- 27 Nisan 2005, 15:48:18 >
  • nede olsa nazi kanı var şerefsizde...
  • Ben şu an izleyemiyorum ama yazın ben de izlemeye başlayım uydudan. Ne filmler varmış bu kanalda.
  • D-TOX başladı Türkmen Tv de.

    İnglizce
    Arapça Altyazılı
  • dostum okantürk bu filmlerin gösterim tarihi bellimi acaba?
    belli olursa bi zahmet foruma yansıtalım, güzel flimler varmış önümüzdeki ay..
  • selam, tanıtımlarında Mayıs filmleri şeklinde. Kesin bir tarih verilmiyor. Verilirse paylaşırız inşallah. Yine Mayısta ZORO var.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: OKANTÜRK

    selam, tanıtımlarında Mayıs filmleri şeklinde. Kesin bir tarih verilmiyor. Verilirse paylaşırız inşallah. Yine Mayısta ZORO var.

    zoro ve geçen akşam verdikleri son samuray haricindekile pek işe yarar gibi durmuyor ama zorro izlenir
  • vışş ZORO MU hadi bakalım iyi seyirler


  • 
Sayfa: önceki 910111213
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.