Şimdi Ara

Türkiye'den İllallah ediyorum (8. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
154
Cevap
0
Favori
2.700
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: s£stavina

    Senay hangi maksatla yapmış olurlarsa olsunlar ;


    Hukukçular, Hazine yardımı alan ve bağış kabul eden siyasi partilerin ticari bir basın kuruluşuna kaynak aktarımının Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı olduğunu belirterek, paranın Hazine'ye iadesi ve taraflar aleyhine dava açılması gerektiğini söylediler.


    yapılan durum Siyasi partiler kanununa aykırı , kaldı ki Türkiyede sağıda soluda , prensiplerini yitirmemiş , siyasi çizgisini bozmayan tek bir parti bile kalmamıştır.


    Umudu partilerde aramak çare değil , umut halkın kendisinde .




    Ben zaten belirttim bunu.Dedim ki ;ülkeyi hiç bir partinin düzelteceğine inanmıyorum,üstyazımda var.Tabi ki halkın kendisi çaredir fakat bu ülke demokrasiyle yönetiliyor ve mutlaka bir parti seçmemiz gerekiyor.Şimdi güvenebileceğimiz bir parti olmadığına göre,yeni bir parti lazım bize.Tabi bu partinin de milletin sözcüsü olacak nitelikte olması gerekiyor.Umarım öyle bir parti çıkar ya da olan partiler kendilerini düzeltirler.


    Ayrıca sestavina bu dedikleri şeyler yasak olsa,herhalde bu Chpliler işi bilmeyen insanlar değil,yasak olan şeyi biz bile bile yaptık diye bir açıklama yapmazlardı.

    Şunu da koyayım okuyun lütfen.



    KANAL TÜRK’TEN KAMUOYUNA VE MEDYAYA AÇIKLAMA
    Bir süredir Maliye Bakanlığı eliyle, Cumhuriyet Halk Partisi ile Kanal Türk arasında “yasadışı” bir para alışverişi yapılmış,bu “ayıplı olay” saklanmak isteniyormuş da, maliyeciler bunu yakalamışlar gibi bir hava yaratılarak, kurumlara ve insanlara iftira atılmaktadır.

    Kamuoyuna bizzat bakan Kemal Unakıtan aracılığıyla da yapılan açıklamalarla yalan söylenilmektedir. Yalanlar şöyledir:

    1- Kanal Türk ile CHP arasında 4 milyon liralık bir alışveriş var. Bunun bir milyon lirası faturalı geri kalanı faturasız. Bağış yapmışlar, bu yolla Kanal Türk’ü desteklemişler...

    2- Maliye Bakanlığı memurları bu konuda hazırladıkları raporu önce Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na, savcılık da Anayasa mahkemesine göndermiştir. CHP için bir kapatma davası açma hazırlığı yapılmaktadır. CHP ile Kanal Türk arasında bu paranın karşılığında söz konusu edilen fatura kesilmemiştir. Yani vergi kaçırılmıştır.Hazırlanan bir belgesel de yoktur...

    Kanal Türk bu yalanları dile getirenleri hangi makam veya görevde olurlarsa olsunlar yalancı olmakla, namussuz olmakla, haysiyetsiz olmakla, devletin makam ve görevlerini siyasi ve maddi çıkarları için kullanmakla suçlamaktadır. Bu yalanlarını ispatlayamayanlar müfteridirler...

    Amaç 22 temmuz seçimleri öncesinde olduğu gibi aynı iddaları dile getirerek, Cumhuriyetimizin kurucu güçlerinden olan ana muhalefet partisi CHP yi kurultayı öncesinde etkilemek ve yönlendirmektir.Bunun için Fetullahçı ve Recep Tayyip Erdoğan’a bağlı yağdanlık medya, yalan makinesi olarak kullanılmaktadır. Gerçekler şöyledir:

    1- Kanal Türk ile CHP arasında faturasız hiç bir işlem yoktur. Bunu en iyi maliye memurları ve bakan Kemal Unakıtan bilmektedir. Çünkü iki yıl süren mali inceleme bitmiş ve incelemeyi yapanlar raporlarını yazmıştır. Bu raporda CHPile Kanal Türk ilişkisine dair bir tek satır yoktur. Çünkü yapılan işin faturaları daha ilk günden, geçtimiz yıl Kanal Türk’den maliye memurları tarafından alınmış ve yandaş medyada yayınlanmasını sağlamışlardır. Bunun üzerinden bir yıl geçtikten sonra tekrar aynı yalanları,iftiraları gündeme getirmeleri CHP kurultayıyla ilgilidir.

    CHP ile Kanal Türk arasına duvar örmek , ilişkileri kestirmek, arada sorunlu durum varmış gibi, hatta suç varmış gibi göstererek , CHP üzerinde etkili olmaya çalışanlar yanılacaklar.

    Söz konusu 4 milyon liranın tamamı iştir ve faturası kesilmiştir. Faturalar ekte bilginize sunulmaktadır.

    Bu faturalar elindeyken bilgileri saklayarak ve yalan söyleyerek CHP ile Kanal Türk’e saldıran Kemal Unakıtan’ın amacı nedir?

    Maliye Bakanlığı ve memurları Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na eksik ve yalan belge ile hazırlanmış rapor göndermeye nasıl cesaret ve cüret göstermişlerdir?

    2- Maliye memurları ellerindeki faturalarla ilgili olarak yalan işlem yapmak durumuna nasıl gelmişlerdir? Bu memurlar hazırladıkları mali rapora koymadıkları CHP ile Kanal Türk ilişkisini, tek satır olarak yazmadıkları ,eleştirmedikleri bir durumu, nasıl olmuş da raporla savcılığa göndermişlerdir. Böyle bir inceleme cumhuriyet tarihinde görülmüş müdür?

    Kanal Türke uygulanan mali terör sırasında ellerine geçirdikleri belgeleri yandaş medya aracılığıyla kamuoyuna açıklayan memurlar hakkında Kanal Türk suç duyurusunda bulunmuştur. Bununla ilgili olarak savcılığa, bu memurları görevlendiren bakanlık görevlisi yargılanmalarına izin verilmediği yazısını göndermiştir. Böylece suç işleyenler yargıdan kaçırılmak istenmiştir.Yargılama halen devam etmektedir. Bu memurlar hakkında yeniden suç duyurularında bulunulacaktır. CHP hakkında ne kapatma davası ne de bu konuda bir inceleme söz konusu dahi edilemez. Bu yalandır böyle bir işlem yoktur.

    CHP ile Kanal Türk ilişkisinde ne kesilmemiş bir fatura, ne alınmamış bir para ,ne hibe, ne de yardım söz konusu değildir. Bu iftiraları atanlar yargı önünde hesap vereceklerdir. Bu para karşılığı hazırlanan belgesel Cumhuriyet Halk Partisine teslim edilmiştir. Eser hakkı ve yayın izni CHP’ye aittir. Eger bu konuda Kanal Türk’e yayın izni verilerse 13 bölüm olarak hazırlanan belgeseli, büyük bir memnuniyet ve mutlulukla yayınlarız. Takdir CHP’nin dir...



    3- Yalanları yayınlayan gazeteler ve televizyonlar hakkında davalar açılmaktadır. Ayrıca Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na Maliye Bakanı Kemal Unakıtan ve memurları hakkında suç duyurusunda da bulunulacaktır.

    Kamuoyuna ve medyaya saygıyla duyurulur...




  • CHP'nin kayıp 3 trilyon'la imtihanı !

     Türkiye'den İllallah ediyorum


    CHP'nin Kanaltürk'e yasadışı aktardığı 3 milyon YTL'nin kapatma ve siyasî yasak dahil pek çok hukukî sonucu doğabilir. Benzer bir davada Erbakan'a siyaset yasağı gelmişti.

    CHP'nin bir TV kanalına yasadışı yollardan aktardığı 3 milyon YTL'nin parti yöneticilerini siyasî yasaklı duruma düşürebileceği belirtiliyor. Hukukçular, bir yıl önce Anayasa Mahkemesi'ne gönderilen dosya ile Refah Partisi'nin 'kayıp trilyon' davası arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Söz konusu davada Erbakan'a siyaset yasağı gelmişti.

    Anayasa Mahkemesi'nde görüşülmeyi bekleyen CHP'nin 'kayıp trilyon' dosyasıyla ilgili parti kapatma ve siyasî yasaklar dahil pek çok hukukî sonucun doğabileceği belirtiliyor. Yargıya intikal eden belgeler CHP açısından kritik gelişmelere gebe. Konunun, Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu (SPK) ve Türk Ceza Kanunu'nu (TCK) ilgilendiren yönleri var. Anayasa Mahkemesi, belgelendirilmeyen hesaplarla ilgili işlem yapılmasını isteyebilir. CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı 4 trilyonun yaklaşık 3 trilyonuna ait fatura yok. Yani Türkiye ikinci 'kayıp trilyon' vakasıyla da karşı karşıya. CHP hakkında kapatma davasının yanı sıra geçmişte Refah Partisi (RP) yöneticilerinin yargılandığı "kayıp trilyon davası"na benzer bir dava açılabilir. TCK hükümleri gereğince resmî ya da özel evrakta sahtecilik suçlarından parti yöneticilerine dava açılabiliyor. Bu suçlara, 2 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezaları öngörülüyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde CHP lideri Deniz Baykal, RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan gibi siyasî yasaklı hale gelecek. Yüksek Seçim Kurulu, 'kayıp trilyon' davasında aldığı 2 yıl 4 aylık ceza sebebiyle Erbakan'ın milletvekilliği adaylığına izin vermemişti. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kamalak, Refah Partisi'ne açılan kayıp trilyon davası ile CHP'nin yasadışı yollardan Kanaltürk'e aktardığı paralar arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Doç. Dr. Mustafa Şentop da malî işlemlerde kanuna aykırılığın kapatma sebebi olabileceğini belirterek, "Malî konularda yoruma ve Başsavcı'nın takdir yetkisini kullanmasına gerek yok." diyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek ise olayın tamamen asılsız olduğunu öne sürerek kapatma davasında AK Parti'ye 'ortak ara- ma çabası' güdüldüğünü savundu.



    Dosya 1 aydır Başsavcı'nın önünde: Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun birçok maddesine aykırılık taşıyan para aktarımı bir yıl önce Anayasa Mahkemesi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirildi. Dosya, bir aydır da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın önünde. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yazısında Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri hatırlatılırken Başsavcı'nın konuyu değerlendirmesi istendi.



    Tüm hesap hareketleri belgelendi: Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen dosyada, Kanaltürk'e aktarılan 4 milyon YTL'nin tüm ayrıntıları yer alıyor. Buna göre para aktarımı İş Bankası kanalıyla CHP Genel Merkezi adına yapıldı. Yaşam Televizyon Yayın Hizmetleri Anonim Şirketi'nin Finansbank'taki hesabına EFT yoluyla gönderilen paraların miktarları farklı. Aralık 2004'te önce 500 milyar lira, ardından 2 trilyon 245 milyon lira havale edildi. 2005 yılında 685 milyar 500 milyon, 268 milyar 200 milyon ve 403 milyar 230 milyon lira olmak üzere üç ayrı ödeme daha yapıldı.



    CHP yöneticileri de hapis cezası ile karşı karşıya. Siyasi Partiler Kanunu (SPK)'na göre, amacı dışında faaliyet göstererek 'yasak fiil' işleyenler en az 6 ay hapisle cezalandırılıyor. SPK'nın dördüncü kısmı, siyasi partilerle ilgili yasaklara ayrılmış. Bu bölümde siyasi partilerin amaç ve faaliyetleriyle ilgili yasakların sınırı çiziliyor. Siyasi partilerin tüzük, program ve faaliyetlerinin Anayasa ve SPK hükümlerine aykırı olamayacağı ve partilerin tüzük ve programları dışında faaliyetlerde bulunmayacakları vurgulanıyor. Siyasi partilerin faaliyetlerinin Anayasa ve SPK'ya aykırı olması durumunda ne gibi müeyyide uygulanacağına SPK 116. ve 117'nci maddede yer verilmiş. SPK 116. madde 'Kanuna aykırı bağış, kredi veya borç alınması, borç verilmesi' başlığını taşıyor. Bu hükümlere aykırı olarak bağışta bulunan kimse ve bağışı kabul eden parti sorumlusu hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası isteniyor. "Kanuna aykırı sair davranışları" başlıklı SPK 117. maddede ise şöyle deniliyor: "Bu kanunun dördüncü kısmında yazılı yasak fiilleri işleyenler, fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, altı aydan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılırlar."



    Olay, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı 4 milyon YTL'lik paranın yaklaşık 3 milyon YTL'lik bölümünü faturalandıramadığının ortaya çıkmasıyla gündeme geldi. Kanaltürk'ün de bu parayı başka kurum ve kişilerden almış gibi gösterdiği belirlendi. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Anayasa'nın siyasi partilerin durumunu düzenleyen 69., SPK'nın 67. ve 70. maddelerine aykırılık gördüğü için konuyu Anayasa Mahkemesi'ne iletti. Mahkemenin incelemesi 9 Mayıs 2007'den beri sürüyor. CHP ile söz konusu kanal arasındaki parasal ilişki resmî yazıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildi. Dosya, 20 Mart 2008 tarihi itibarıyla, siyasi partilere kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın da önünde duruyor.

    Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı paralarla ilgili dosyayı incelemesi için raportör Selim Erdem'i görevlendirdi. Raportörün SPK'nın 67., 70., 72., 74., 75. ve 76'ncı maddeleri uyarınca değerlendirme yapacağı ifade ediliyor. Maliye'nin başvurusunun ardından bir yıl geçmesine rağmen mahkeme konuyu henüz gündemine almadı. Alınan bilgiye göre, süreç siyasi partilerin her yıl yapılan mali denetim raporlarının birikmesi sebebiyle uzadı. Mali denetimler sırasıyla inceleniyor. Ancak Kılıç'ın talimat vermesi durumunda rapor, önümüzdeki günlerde görüşülebilecek.

    Mahkemenin vereceği karar CHP açısından önemli sonuçlar doğurabilecek. Belgelendirilmeyen parti giderleri miktarınca CHP'nin mal varlığına Hazine'ye irad (gelir ya da alacak) yazma kararı verilebilecek. Olayın mali boyutunun yanı sıra TCK yönü de bulunuyor. Buna göre, CHP'ye Refah Partisi yöneticilerine açılan "kayıp trilyon davası" benzeri dava açılabilecek. Savcıların, TCK'ya aykırı usulsüzlük tespit etmesi halinde, resmî ya da özel evrakta sahtecilik suçlarından parti yöneticilerine dava açılabilecek. Kanun, bu suçlara 2 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezaları öngörüyor. Usulsüzlüğün birden fazla gerçekleştiğinin tespiti halinde ceza artıyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde Baykal, Erbakan gibi milletvekili adayı olamayacak. YSK, "kayıp trilyon" davasında aldığı 2 yıl 4 aylık ceza nedeniyle Erbakan'ın milletvekili olmasına izin vermemişti. Kayıp trilyon davası, kapatılan RP'nin 1997 yılı Hazine yardımlarıyla ilgili harcamalarında usulsüzlük tespit edildiği iddiaları üzerine gündeme gelmişti. Harcamaların faturalandırılamadığı suçlamasıyla çok sayıda parti yöneticisi yargılanmıştı. Erbakan, bu davadan aldığı hapis cezasını yaşı ilerlediği için ev hapsi şeklinde çekiyor. Dava kapsamında, RP'nin çok sayıda il yöneticisi hapis yatmıştı.

    Prof. Dr. Kamalak (Anayasa hukukçusu):

    Sorumlular hakkında cezai işlem yapılmalı. Yargıtay Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması lazım. Başsavcı, savcıları göreve çağırmalı. Ardından adli makamlar konuyu inceler. Paranın kaynağına bakmak gerekir. CHP'den Kanaltürk'e aktarılan para Hazine'den gelen yardımlardan oluşuyorsa Anayasa Mahkemesi, usulsüz elde edilen geliri Hazine'ye irat (alacak) kaydeder. Eğer paranın kaynağı yabancı bir ülke ya da kişi ise, kapatma davası açılır. Usulsüz evrak düzenleyen, parti gelirlerini kanun dışı yollarla sarf eden kişiler hakkında da cezai işlem yapılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması lazım. Yargıtay Başsavcılığı, cumhuriyet başsavcılıklarını göreve çağırmalı. Ardından adli makamlar konuyu inceler. Refah Partisi yöneticilerine açılan 'kayıp trilyon' davasında bu hukuki prosedür beklenmedi. Başsavcılık, kısa yoldan 'kayıp trilyon' davasını açtı.

    Ahmet Gündel (Yargıtay eski savcısı):

    Yönetimin sahtecilikteki payı araştırılmalı. Kanaltürk'e aktarılan paralarda sahte belge hazırlandığı anlaşılıyor. Bu sahte belgenin hazırlanmasında CHP yöneticilerinin etkisi var mı, yok mu araştırılmalıdır. Gerçekte yapılmadığı halde yapılmış gibi belge düzenleniyor. SPK'ya göre Anayasa Mahkemesi, 3 trilyonu CHP'den alıp Hazine'ye kaydeder. CHP, Kanaltürk'e, hizmet vermediği halde hizmet vermiş gibi para aktardıysa bu suçtur. SPK'ya göre bir siyasi partinin hibe ya da borç vermesi söz konusu olamaz. Savcılık soruşturma başlatabilir.

    Doç. Dr. Mustafa Şentop (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi)

    Mali işlemlerde kanuna aykırılıkların görülmesi parti kapatmaya sebep olabilir. Başsavcı da- va açmalı, bu konuda takdir hakkı olamaz. Malî işlemlerde kanuna aykırılık kapatma sebebi. Siyasi partilerin mali denetimini Anayasa Mahkemesi yapar. Mali işlemlerde kanuna aykırılıkların görülmesi parti kapatmaya sebep olabilir. Kanaltürk'e para aktarılması Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı. Başsavcı, kanuna aykırı eylem gördüğünde dava açmalı, bu konuda takdir hakkı olamaz. AK Parti'ye açılan davadaki 'odak olma' meselesi tartışılabilir. Ama mali konular, teknik düzenlemeler. Bu konuda yoruma ve Başsavcı'nın takdir yetkisini kullanmasına gerek yok. Bu durumda Başsavcı'nın görevini yapmadığı ya da teknik tabirle ihmal ettiği ortaya çıkıyor. Kamuoyunda "Başsavcı, AK Parti hakkında siyasi gerekçeyle dava açtı" şeklinde bir görüş hakim. Başsavcı'nın bu iddiaları çürütmesi, CHP'ye dava açmasıyla mümkün olur.

    Nihat Ergün (AK Parti Grup Başkan Vekili)

    Kapatma davası açılmasını istemeyiz. Siyasi partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları. CHP'ye kapatma davası açılmasını istemeyiz. Demokrasilerde partilerden değil ama suç işleyenlerden vazgeçilmesi gerekir. Gerek mahkemeler gerekse de CHP yöneticileri gereğini yapmalı.

    Şeref Malkoç (Saadet Partisi)

    Millet bunun hesabını sandıkta soracak. Partilerin mali denetimini Anayasa Mahkemesi yapıyor. Yüksek Mahkeme, paranın CHP'den tahsili için Hazine'ye irat kararı verebilir. Anayasa Mahkemesi veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yasalara aykırılığı savcılığa intikal ettirecektir. TCK'ya aykırı husus varsa ilgili savcılıklara dosyayı gönderir. Bundan dolayı parti kapatılır mı? CHP'yi millet yargılayacak, Anayasa Mahkemesi değil. Meclis'in kapısına kilit vurulmayacak. Millet zaten sandıkta bunun hesabını CHP'ye soracak.

    CHP'li Hakkı Süha Okay

    Spekülasyon ve dedikodularla AK Parti'ye alternatif olarak CHP de tartışmanın içine çekilmek isteniyor. CHP'nin veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur.

    CHP, Kanaltürk Televizyonu'na usulsüz para aktardığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvurudan çekinmiyor. Parti kurmayları, konuyla ilgili haberleri ciddiye almadıklarını vurgularken, 'basının AK Parti'ye ortak arama çabası'na girdiğini iddia ediyor. CHP'nin veremeyeceği bir hesabı olmadığını savunan yönetim, kapatma davası açılmasına da ihtimal vermiyor.

    "Televizyonum CHP'nin emrinde." diyen Tuncay Özkan'ın başında bulunduğu Kanaltürk'e karşılıksız 3 milyon YTL aktardığı ileri sürülen CHP'nin durumu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde. Maliye Bakanlığı, konuya ilişkin yaptığı incelemenin sonuçlarını 9 Mayıs 2007'de mahkemeye gönderdi. Geçen ay ise durum ayrıntılarıyla başsavcıya aktarıldı. Hakkında her an dava açılması muhtemel olan CHP'nin kurmayları, dün Zaman'da yer alan haberden rahatsız oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, olayın tamamen asılsız olduğunu öne sürdü. Kapatma davasında AK Parti'ye 'ortak arama çabası' güdüldüğünü savunan Özyürek, "Haberi okuduğumuzda bir şey olmadığını görüyoruz. Başsavcı'nın Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğuna dair bir şey yok. Konu zaten geçen yıl çiğnene çiğnene sakız yapıldı." diye konuştu

    CHP Grup Başkan Vekili Hakkı Süha Okay, CHP'nin yasal çerçevede ödeme yaptığını ifade etti. Spekülasyon ve dedikodularla, AK Parti'ye alternatif olarak CHP'nin de tartışmanın içine çekilmek istendiğini iddia eden Okay, "CHP'ye çamur atılmak isteniyor. Bu doğaldır. Zaten siyasal iktidarın başı Başbakan'ın yapmak istediği de budur. CHP'nin veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur." ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de Kanaltürk'e aktarılan paralara ilişkin son gelişmelerden haberdar olmadığını belirtti; ancak partisinin hiçbir zaman yasal olmayan bir faaliyet içinde olmadığını ileri sürdü. Ankara, Zaman

    Eski Başsavcı Kanadoğlu CHP'yi savundu

    Meclis'i kilitleyen '367 şartı'nı ve AK Parti'ye açılan kapatma davasını savunan eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, CHP'nin kanun dışı işlemlerini 'normal' karşıladı. Kanadoğlu, CHP'nin Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı biçimde Kanaltürk'e para aktarmasını, 'reklam yapma hakkı' olarak değerlendirdi. Partilerin harcamaları ile gelir ve giderlerinin Anayasa Mahkemesi'nin denetiminde olduğunu hatırlatan Kanadoğlu, CHP'nin dosyasının bu sebeple Yüksek Mahkeme ve Başsavcı'ya gönderildiğini ifade etti. Bunun parti kapatma gerekçesi olmayacağını ileri sürdü. Kanadoğlu, şöyle devam etti: "Aktarılan parayı gider olarak göstermemişse, böyle bir tutarsızlık varsa, bunun incelenmesi için göndermiş olabilirler. Gider gitmez işlem yapılacak diye bir şey yok. Kendi reklamı için istediği gibi harcama yetkisi yok mu partilerin? Yani devletten aldığı yardımı kendi siyasi propagandası için kullanmaya bir sınırlama var mı? Yok. O halde ilgisi yok."

    İLK KEZ BUGÜN GAZETESİ DUYURDU

    İlk kez Bugün Gazetesi'nin geçen yıl manşetten duyurduğu CHP'nin, Kanaltürk'e yaptığı 3 milyon dolarlık yardımla ilgili yeni gelişmeler yaşandı. Bugün gazetesi 10 Nisan 2007 günü manşetten "CHP'den Kanaltürk'e 3 milyon dolar hibe" başlığıyla duyurduğu skandal CHP'yi kapanmanın eşiğine getirdi.

    CHP'nin yaptığı yardımların, Siyasi Partiler Kanunu'nun 67, 70 ve 72. maddeleriyle ters düştüğü için partinin kapatılmasının da gündeme gelebileceğini duyurduğumuz ikinci haberimizin ardından, yapılan yardımın yasadışı olduğu gerekçesiyle harekete geçen Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, durumu 9 Mayıs 2007'de Anayasa Mahkemesi'ne iletti. Yüksek Mahkeme, dosyayı CHP'nin 2004 - 2005 muhasebe kayıtlarıyla birlikte incelenmek üzere raportöre teslim ederken, başvuru sırası dikkate alındığında CHP davasının önümüzdeki günlerde sonuçlanası gerekiyor. Konuyla ilgili detaylı belgelerin yer aldığı dosya ise 20 Mart 2008 itibarıyla siyasi partilere kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya gönderildi. Yazıda, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri hatırlatılırken Başsavcı Yalçınkaya'nın konuyu değerlendirmesi istendi.

    FATURASI KESİLMEDİ

    2075 sayılı evrakta "SPK'nın 74. maddesinde 'Siyasi partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesi'nce yapılır. Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunu denetler. Siyasi partilerin genel başkanları, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan kesin hesap ile merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının kesin hesaplarının onaylı birer örneğini haziran ayı sonuna kadar Anayasa Mahkemesi'ne ve bilgi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermek zorundadırlar.' hükmü vardır. Bu itibarla Başsavcılığın bilgilendirilmesi ile konunun (Anayasa ve yasada yer alan) hükümler açısından Başsavcılığınızca değerlendirilmesi hususunda bilgi ve gereğini arz ederim" denildi. Bu arada CHP ile Kanaltürk arasındaki yasa dışı ilişki, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na da "resmi" bir yazıyla bildirildi. Partinin kapatılmasını gündeme getiren yasadışı yardımın 3 milyon YTL'lik kısmının faturası bulunmuyor. Kanaltürk'ün muhasebe kayıtlarında ise, başka kişi ve kurumlardan alınan avans olarak belirtiliyor ve borç halen devam ediyor.




  • T. Özkan askerliğini nasıl yaptı?

    Tuncay Özkan, herhangi bir eğitim engeli olmadığı halde, Ankara'daki ilişkilerini kullanarak 34 yaşına kadar askerliğini erteletti. Özkan'ın bu erteletmedeki gerekçeleri neydi? Ve en önemlisi, ulusalcı Özkan nasıl askerlik yaptı?


    Normalde bir kişinin askerliği geciktirebileceği şartlar belli. öğrenciliğin devamı ya da askere alım döneminde yaşanan ciddi sağlık sorunları gibi…

    Bu iki gerekçe yoksa asker kaçağı yakalanıp, askere cebren götürülüyor.

    Ancak Tuncay Özkan'ın ne öğrenciliği devam ediyordu ne de televizyon ekranlarından görüldüğü üzere ciddi bir sağlık problemi vardı. Aksine Tuncay Özkan o dönemde gazeteciliğinin en hızlı günlerini yaşıyordu.

    Aşırı milliyetçi ve vatansever açıklamalar yapan, “Cumhuriyet mitingleri” organize eden Tuncay Özkan, 34 yaşına kadar askerlikten bir şekilde kaçtıktan sonra 2000 yılında çıkan bedelli askerlik uygulamasıyla askere gitti.

    Bedelli askerlik süresi 28 gündü. Vatan evlatları yurdun dört bir yanında yaklaşık bir ay Türkiye için askerlik yapacaktı. Ancak tesadüfe bakın ki, Tuncay Özkan'a İstanbul çıktı. O, askerliğini Küçükyalı'da yani İstanbul'un göbeğinde yaptı. Yine ilginç bir tesadüf ; çanta gibi yanından ayırmadığı, kardeşi gibi sevdiği, gittiği her kurumda en hayati makama oturttuğu bilinen Kerimcan Kamal da onunla birlikte aynı yerde askerlik yaptı.

    Karısının düzenlediği dansözlü partiyle askere uğurlandığı medya dünyasında o günlerde çok konuşuldu.

    O dönem Kanal D Haber Merkezi çalışanları rahat bir nefes almıştı. çünkü çalışanlarına karşı hırçın tavırlar sergilediği bilinen Tuncay Özkan, 28 gün boyunca asker ocağına gitmişti. Haber Merkezi en mutlu günlerini geçirirken, 10 gün sonra büyük bir şok yaşandı. Sabah saatlerinde üzerinde kamuflajla bir asker giriverdi içeriye..

    Gençler ne olduğunu anlamaz, yaşı müsait olanlar ise ihtilal oldu zanneder. Ama gelen Tuncay Özkan'dı. Vatan görevini bırakıp gelmişti. Herkes bu gelişi ziyaret olarak düşündü, fakat öyle değildi. Askerliğin geri kalan 18 günü hep haber merkezinde geçti.

    “Sabah makam aracı nizamiyeden alıp haber merkezine getirir, akşam da aynı yere bırakır. Türk ordusunda Paşaların bile yapamadığı askerlik Tuncay Özkan'a nasip olmuştur.”

    Yani kendi kanalında her gün kahramanlık türküleri yayınlayan, şehit cenazeleri üzerinden vatan sevgisinden söz eden, her fırsatta ülkemizin tehdit altında olduğunu söyleyen Tuncay Özkan için askerlik 10 günde bitivermiştir. Hatta az uyuyup çok çalışmasıyla tanınan Tuncay Özkan, 10 günü nasıl geçirdiğini de askerlik anılarını anlatırken ağzından kaçırıvermiştir; “arkadaşlar ben uyur-gezermişim. Bunu da askerde farkettim. çünkü ancak orada uyuyabildim. Hatta kalkıp çavuşlara küfür etmişim ama ben hiçbirini hatırlamıyorum.”

    Şanlı Türk Ordusunun çavuşuna küfür etmesini alaylı bir dille anlatan Tuncay Özkan..

    Not: Anlatılanlara o dönemde Kanal D Haber Merkezi çalışanları tanıktır.




  • Her eve bir FAKE kampanyasından sizde yararlanın sizinde fake'iniz olsun!!

    Üstü çizilen arkadaşların böyle fake işler ve sallamasyon kurmacalarla karşımıza gelmesi ne ilginç dimi?..
  • Ülkemi çok seviyorum ama tabi ki yapılan yanlışlarıda dile getirmek lazım. Benim ülkemde en çok sinirimi bozan şey çoğu işin torpil le ahbbab la halayla dayıyla dönmesi ...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: ß.m.Ø

    Her eve bir FAKE kampanyasından sizde yararlanın sizinde fake'iniz olsun!!

    Üstü çizilen arkadaşların böyle fake işler ve sallamasyon kurmacalarla karşımıza gelmesi ne ilginç dimi?..


    Sizce fake nedir ?
    Karşılığı sahte demek oluyor.
    Oysa mesela ben android değilim yani bu okuduğunuz mesajı bir insan yazıyor.
    Veya şöyle diyelim. Elemanın bir hesabı vardır, o varken ikinci bir hesap açarsa ona fake muamelesi yapılıyor. Ben o kapsamda değilim.
    Şöyle de olabilir. Elemanın bir hesabı vardır ama kapalıdır, ceza almıştır, girmesi yasaktır o nedenle başka bir hesapla girer. ben o kapsamda da değilim. çünkü şu an başka bir üyeliğim yok ve ilk üyeliğimde cezadan dolayı kapanmadı.
    Tüm bunlara inanıp inanmamak size kalmış.
    Kaldı ki siz kimin yazdığına değil ne yazdığına yoğunlaşın bence. kanaltürk ve chp hakkındaki gerçekler sizi rahatsız etmiş olsa gerek ki böyle tepki verdiniz.




  • Akp'ye karşı yapılan her yolsuzluk iddiasına fake diyen, başbakanın cumhuriyet ve Atatürk karşıtı açıklamalarının hepsine fake diyen kişilerin, buna görür görmez inanması kafa karıştırıcı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Lokomatif Portakal -- 23 Nisan 2008; 20:25:56 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: taskebabı


    quote:

    Orjinalden alıntı: ß.m.Ø

    Her eve bir FAKE kampanyasından sizde yararlanın sizinde fake'iniz olsun!!

    Üstü çizilen arkadaşların böyle fake işler ve sallamasyon kurmacalarla karşımıza gelmesi ne ilginç dimi?..


    Sizce fake nedir ?
    Karşılığı sahte demek oluyor.
    Oysa mesela ben android değilim yani bu okuduğunuz mesajı bir insan yazıyor.
    Veya şöyle diyelim. Elemanın bir hesabı vardır, o varken ikinci bir hesap açarsa ona fake muamelesi yapılıyor. Ben o kapsamda değilim.
    Şöyle de olabilir. Elemanın bir hesabı vardır ama kapalıdır, ceza almıştır, girmesi yasaktır o nedenle başka bir hesapla girer. ben o kapsamda da değilim. çünkü şu an başka bir üyeliğim yok ve ilk üyeliğimde cezadan dolayı kapanmadı.
    Tüm bunlara inanıp inanmamak size kalmış.
    Kaldı ki siz kimin yazdığına değil ne yazdığına yoğunlaşın bence. kanaltürk ve chp hakkındaki gerçekler sizi rahatsız etmiş olsa gerek ki böyle tepki verdiniz.


    1.'si hesabı kapatılan bir fake olduğunuz aşikar, çünkü hemen "FORUM HAVASINA" girmişsiniz.
    Herkesi tanıma modları falan. Kaldıki forumda kimlere FAKE denildiğini hemende nasıl çözmüşsünüzki üstünüze alınmışsınız, orasıda ilginç!

    2'si CHP taraftarı değilim. Oyumu CHP'e vermedim. Kanaltürk kırkyılda bir seyrederim. Ne yaptığı ne yapacağı beni çok enterese etmez. Siyasi görüşlerim size 1-2 boy karışık gelir.
    Öyle bir adamın peşine takılıp "Kralım ne derse haklıdır" diyen adamlardan değilim kısacası..

    Bunlara ek olarak takıldığım nokta birilerinin kendi pislik çukurlarının üstünü örtmek için başkalarına çamur atması! Kendileri her türlü ihaleye fesat karıştırırken, memleketi satarken, ülkeyi bölerken, bizi gün ve gün dışa bağımlı hale getirirken , kendi yakınlarına gemiCiKler fabrikalar arsalar alırken, Cumhuriyetimize laf edip, "Elhamdülillah Şeriatçıyız" derken sonra bunları meşru kılmak için "Bakın X partiside şunu yapmış, Y kişiside şöyle" demesi...

    Arkadaşım, önce yaptıklarınızın hesabını verin! Sonra tertemiz bir şekilde millete laf atacaksanız atın!
    Ama temizlik sizin için sadece beyaz'ın eş anlamlısı olan isimden ibaret bir kavram değilmi.. Sadece laf!!





  • Diğer bir başlıkta bende konu ne zaman dine gelecek diye merak ediyordum diyorsun. Yeni katıldığın bir forumu bu kadar tanıman gerçekten çok ilginç Birde affet bizleri ama seninle aynı düşünceleri aynı üslupla paylaşan bir arkadaş yasaklanır yasaklanmaz forumda ortaya çıkman ve ne hikmetse ilk mesajlarının onun kaldığı yerden devam etmek şeklinde olması bizleri biraz şüphelendirdi.

    Bu arada ne kadar ilginç değil mi, daha bir gün önce anayasa mahkemesine zerre güvenim yok derken bugün chp hakkında hazırladığı rapora dört elle sarılıp buradan bizlerle paylaşmak. Gün ola devran döne dedikleri bu olsa gerek.

    Son olarak yolsuzluklardan söz açılmışken başbakanın belediye başkanı olduğu zamandan kalma davaları ne oldu? Bizde onları mı deşsek biraz acaba? O davada adı geçen dokunulmazlık kazananlar hariç herkesin hüküm giydiğini hatırlatmak isterim. Gerçi hatırlatsam ne işe yarayacak görmek istemeyene biz neyi nasıl anlatsak az.




  • quote:

    Orjinalden alıntı: ß.m.Ø


    quote:

    Orjinalden alıntı: taskebabı


    quote:

    Orjinalden alıntı: ß.m.Ø

    Her eve bir FAKE kampanyasından sizde yararlanın sizinde fake'iniz olsun!!

    Üstü çizilen arkadaşların böyle fake işler ve sallamasyon kurmacalarla karşımıza gelmesi ne ilginç dimi?..


    Sizce fake nedir ?
    Karşılığı sahte demek oluyor.
    Oysa mesela ben android değilim yani bu okuduğunuz mesajı bir insan yazıyor.
    Veya şöyle diyelim. Elemanın bir hesabı vardır, o varken ikinci bir hesap açarsa ona fake muamelesi yapılıyor. Ben o kapsamda değilim.
    Şöyle de olabilir. Elemanın bir hesabı vardır ama kapalıdır, ceza almıştır, girmesi yasaktır o nedenle başka bir hesapla girer. ben o kapsamda da değilim. çünkü şu an başka bir üyeliğim yok ve ilk üyeliğimde cezadan dolayı kapanmadı.
    Tüm bunlara inanıp inanmamak size kalmış.
    Kaldı ki siz kimin yazdığına değil ne yazdığına yoğunlaşın bence. kanaltürk ve chp hakkındaki gerçekler sizi rahatsız etmiş olsa gerek ki böyle tepki verdiniz.


    1.'si hesabı kapatılan bir fake olduğunuz aşikar, çünkü hemen "FORUM HAVASINA" girmişsiniz.
    Herkesi tanıma modları falan. Kaldıki forumda kimlere FAKE denildiğini hemende nasıl çözmüşsünüzki üstünüze alınmışsınız, orasıda ilginç!

    2'si CHP taraftarı değilim. Oyumu CHP'e vermedim. Kanaltürk kırkyılda bir seyrederim. Ne yaptığı ne yapacağı beni çok enterese etmez. Siyasi görüşlerim size 1-2 boy karışık gelir.
    Öyle bir adamın peşine takılıp "Kralım ne derse haklıdır" diyen adamlardan değilim kısacası..

    Bunlara ek olarak takıldığım nokta birilerinin kendi pislik çukurlarının üstünü örtmek için başkalarına çamur atması! Kendileri her türlü ihaleye fesat karıştırırken, memleketi satarken, ülkeyi bölerken, bizi gün ve gün dışa bağımlı hale getirirken , kendi yakınlarına gemiCiKler fabrikalar arsalar alırken, Cumhuriyetimize laf edip, "Elhamdülillah Şeriatçıyız" derken sonra bunları meşru kılmak için "Bakın X partiside şunu yapmış, Y kişiside şöyle" demesi...

    Arkadaşım, önce yaptıklarınızın hesabını verin! Sonra tertemiz bir şekilde millete laf atacaksanız atın!
    Ama temizlik sizin için sadece beyaz'ın eş anlamlısı olan isimden ibaret bir kavram değilmi.. Sadece laf!!



    Sizinle fake tanımı konusunda anlaşamayacağız. Yönetime başvurun ve onlar karar versin buna en iyisi.
    Görüşleriniz bana karışık gelecekse ve buna siz benim adıma karar vermişseniz zaten sizi muhatap alıp yazmak yersiz.




  •  Türkiye'den İllallah ediyorum



    Tesadüfe bakın ki sevgili başbakanımızın evinin tam oraya çıkmış askerlik,evinde yapmış askerliğini!





    Tayyip Erdoğan’ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan, kardeşlerinin aksine kamuoyunda pek görünmüyor. Ahmet Burak, bundan bir yıl önce gazetelerde kurduğu denizcilik şirketi için aldığı 5 milyon dolarlık gemiyle gündeme geldi. Ama daha önce, babası Belediye Başkanı’yken ciddi bir vukuatla gazetelerde haber olmuştu. Sanatçı Sevim Tanürek’e çarpmış ve ölümüne neden olmuştu. Aydınlık dergisi bu haftaki sayısında Başbakan’ın oğlu Ahmet Burak’ın çürük raporuyla askere gitmediğini ortaya çıkardı.

    Adı : Ahmet Burak.

    Baba Adı: Recep Tayyip.

    Ana Adı : Emine.

    Doğum Tarihi: 04.07.1979.

    Medeni Hali : Evli(23.02.2001).

    Askerlik Durumu : ÇÜRÜK…

    Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük oğlu Ahmet Burak Erdoğan’ın, aldığı çürük raporuyla askere gitmediği ortaya çıktı. Rize Güneysu Askerlik Şubesi’ne kayıtlı Ahmet Burak Erdoğan, 2000 yılında Kasımpaşa Deniz Hastanesi’nden verilen raporla çürüğe ayrıldı.

    Buraya kadar herşey normal görünüyor. Ancak çürük raporuyla ilgili ölçütler açısından Ahmet Burak Erdoğan’ın durumu biraz tartışmalı. Rapora göre, Ahmet Burak’ın hastalığı testis kanseri. Uzman hekimlerin verdiği bilgiye göre, testis kanseri tedavi edilebilir bir rahatsızlık. O nedenle, ciddi bir kanser türü olarak görülmüyor. Burası önemli, çünkü çürük raporu, asker adayı açısından ancak iş görme gücünün yüzde 60’ını yitirmesi durumunda veriliyor. Tedavi edilebilir hastalıklardaysa durum farklı. Hastalığın tedavi edilmesinin ardından kişi, askere alınıyor


    Tuncay Özkan yine 10 gün yapmış tabi haber doğruysa -Tuncay Özkan'ın bu konuda açıklaması yok- Bu sevgili başbakanımızın oğlu hiç yapmamış üstüne bir de çürük raporu almış Allah Allah tesadüfe bak yahu!

    TuncaY Özkan'ı kesinlikle korumuyorum ama başbakana kıyasla 10 milyon kere daha milliyetçidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sen@y -- 23 Nisan 2008; 20:48:41 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: taskebabı

    CHP'nin kayıp 3 trilyon'la imtihanı !

     Türkiye'den İllallah ediyorum


    CHP'nin Kanaltürk'e yasadışı aktardığı 3 milyon YTL'nin kapatma ve siyasî yasak dahil pek çok hukukî sonucu doğabilir. Benzer bir davada Erbakan'a siyaset yasağı gelmişti.

    CHP'nin bir TV kanalına yasadışı yollardan aktardığı 3 milyon YTL'nin parti yöneticilerini siyasî yasaklı duruma düşürebileceği belirtiliyor. Hukukçular, bir yıl önce Anayasa Mahkemesi'ne gönderilen dosya ile Refah Partisi'nin 'kayıp trilyon' davası arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Söz konusu davada Erbakan'a siyaset yasağı gelmişti.

    Anayasa Mahkemesi'nde görüşülmeyi bekleyen CHP'nin 'kayıp trilyon' dosyasıyla ilgili parti kapatma ve siyasî yasaklar dahil pek çok hukukî sonucun doğabileceği belirtiliyor. Yargıya intikal eden belgeler CHP açısından kritik gelişmelere gebe. Konunun, Anayasa, Siyasi Partiler Kanunu (SPK) ve Türk Ceza Kanunu'nu (TCK) ilgilendiren yönleri var. Anayasa Mahkemesi, belgelendirilmeyen hesaplarla ilgili işlem yapılmasını isteyebilir. CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı 4 trilyonun yaklaşık 3 trilyonuna ait fatura yok. Yani Türkiye ikinci 'kayıp trilyon' vakasıyla da karşı karşıya. CHP hakkında kapatma davasının yanı sıra geçmişte Refah Partisi (RP) yöneticilerinin yargılandığı "kayıp trilyon davası"na benzer bir dava açılabilir. TCK hükümleri gereğince resmî ya da özel evrakta sahtecilik suçlarından parti yöneticilerine dava açılabiliyor. Bu suçlara, 2 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezaları öngörülüyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde CHP lideri Deniz Baykal, RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan gibi siyasî yasaklı hale gelecek. Yüksek Seçim Kurulu, 'kayıp trilyon' davasında aldığı 2 yıl 4 aylık ceza sebebiyle Erbakan'ın milletvekilliği adaylığına izin vermemişti. Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Kamalak, Refah Partisi'ne açılan kayıp trilyon davası ile CHP'nin yasadışı yollardan Kanaltürk'e aktardığı paralar arasındaki benzerliğe dikkat çekiyor. Doç. Dr. Mustafa Şentop da malî işlemlerde kanuna aykırılığın kapatma sebebi olabileceğini belirterek, "Malî konularda yoruma ve Başsavcı'nın takdir yetkisini kullanmasına gerek yok." diyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek ise olayın tamamen asılsız olduğunu öne sürerek kapatma davasında AK Parti'ye 'ortak ara- ma çabası' güdüldüğünü savundu.



    Dosya 1 aydır Başsavcı'nın önünde: Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun birçok maddesine aykırılık taşıyan para aktarımı bir yıl önce Anayasa Mahkemesi ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirildi. Dosya, bir aydır da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın önünde. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı'nın yazısında Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri hatırlatılırken Başsavcı'nın konuyu değerlendirmesi istendi.



    Tüm hesap hareketleri belgelendi: Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilen dosyada, Kanaltürk'e aktarılan 4 milyon YTL'nin tüm ayrıntıları yer alıyor. Buna göre para aktarımı İş Bankası kanalıyla CHP Genel Merkezi adına yapıldı. Yaşam Televizyon Yayın Hizmetleri Anonim Şirketi'nin Finansbank'taki hesabına EFT yoluyla gönderilen paraların miktarları farklı. Aralık 2004'te önce 500 milyar lira, ardından 2 trilyon 245 milyon lira havale edildi. 2005 yılında 685 milyar 500 milyon, 268 milyar 200 milyon ve 403 milyar 230 milyon lira olmak üzere üç ayrı ödeme daha yapıldı.



    CHP yöneticileri de hapis cezası ile karşı karşıya. Siyasi Partiler Kanunu (SPK)'na göre, amacı dışında faaliyet göstererek 'yasak fiil' işleyenler en az 6 ay hapisle cezalandırılıyor. SPK'nın dördüncü kısmı, siyasi partilerle ilgili yasaklara ayrılmış. Bu bölümde siyasi partilerin amaç ve faaliyetleriyle ilgili yasakların sınırı çiziliyor. Siyasi partilerin tüzük, program ve faaliyetlerinin Anayasa ve SPK hükümlerine aykırı olamayacağı ve partilerin tüzük ve programları dışında faaliyetlerde bulunmayacakları vurgulanıyor. Siyasi partilerin faaliyetlerinin Anayasa ve SPK'ya aykırı olması durumunda ne gibi müeyyide uygulanacağına SPK 116. ve 117'nci maddede yer verilmiş. SPK 116. madde 'Kanuna aykırı bağış, kredi veya borç alınması, borç verilmesi' başlığını taşıyor. Bu hükümlere aykırı olarak bağışta bulunan kimse ve bağışı kabul eden parti sorumlusu hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis cezası isteniyor. "Kanuna aykırı sair davranışları" başlıklı SPK 117. maddede ise şöyle deniliyor: "Bu kanunun dördüncü kısmında yazılı yasak fiilleri işleyenler, fiil daha ağır bir cezayı gerektirmediği takdirde, altı aydan az olmamak üzere hapis cezası ile cezalandırılırlar."



    Olay, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı 4 milyon YTL'lik paranın yaklaşık 3 milyon YTL'lik bölümünü faturalandıramadığının ortaya çıkmasıyla gündeme geldi. Kanaltürk'ün de bu parayı başka kurum ve kişilerden almış gibi gösterdiği belirlendi. Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, Anayasa'nın siyasi partilerin durumunu düzenleyen 69., SPK'nın 67. ve 70. maddelerine aykırılık gördüğü için konuyu Anayasa Mahkemesi'ne iletti. Mahkemenin incelemesi 9 Mayıs 2007'den beri sürüyor. CHP ile söz konusu kanal arasındaki parasal ilişki resmî yazıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletildi. Dosya, 20 Mart 2008 tarihi itibarıyla, siyasi partilere kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın da önünde duruyor.

    Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, CHP'nin Kanaltürk'e aktardığı paralarla ilgili dosyayı incelemesi için raportör Selim Erdem'i görevlendirdi. Raportörün SPK'nın 67., 70., 72., 74., 75. ve 76'ncı maddeleri uyarınca değerlendirme yapacağı ifade ediliyor. Maliye'nin başvurusunun ardından bir yıl geçmesine rağmen mahkeme konuyu henüz gündemine almadı. Alınan bilgiye göre, süreç siyasi partilerin her yıl yapılan mali denetim raporlarının birikmesi sebebiyle uzadı. Mali denetimler sırasıyla inceleniyor. Ancak Kılıç'ın talimat vermesi durumunda rapor, önümüzdeki günlerde görüşülebilecek.

    Mahkemenin vereceği karar CHP açısından önemli sonuçlar doğurabilecek. Belgelendirilmeyen parti giderleri miktarınca CHP'nin mal varlığına Hazine'ye irad (gelir ya da alacak) yazma kararı verilebilecek. Olayın mali boyutunun yanı sıra TCK yönü de bulunuyor. Buna göre, CHP'ye Refah Partisi yöneticilerine açılan "kayıp trilyon davası" benzeri dava açılabilecek. Savcıların, TCK'ya aykırı usulsüzlük tespit etmesi halinde, resmî ya da özel evrakta sahtecilik suçlarından parti yöneticilerine dava açılabilecek. Kanun, bu suçlara 2 yıl ile 5 yıl arasında hapis cezaları öngörüyor. Usulsüzlüğün birden fazla gerçekleştiğinin tespiti halinde ceza artıyor. Mahkumiyet kararının kesinleşmesi halinde Baykal, Erbakan gibi milletvekili adayı olamayacak. YSK, "kayıp trilyon" davasında aldığı 2 yıl 4 aylık ceza nedeniyle Erbakan'ın milletvekili olmasına izin vermemişti. Kayıp trilyon davası, kapatılan RP'nin 1997 yılı Hazine yardımlarıyla ilgili harcamalarında usulsüzlük tespit edildiği iddiaları üzerine gündeme gelmişti. Harcamaların faturalandırılamadığı suçlamasıyla çok sayıda parti yöneticisi yargılanmıştı. Erbakan, bu davadan aldığı hapis cezasını yaşı ilerlediği için ev hapsi şeklinde çekiyor. Dava kapsamında, RP'nin çok sayıda il yöneticisi hapis yatmıştı.

    Prof. Dr. Kamalak (Anayasa hukukçusu):

    Sorumlular hakkında cezai işlem yapılmalı. Yargıtay Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması lazım. Başsavcı, savcıları göreve çağırmalı. Ardından adli makamlar konuyu inceler. Paranın kaynağına bakmak gerekir. CHP'den Kanaltürk'e aktarılan para Hazine'den gelen yardımlardan oluşuyorsa Anayasa Mahkemesi, usulsüz elde edilen geliri Hazine'ye irat (alacak) kaydeder. Eğer paranın kaynağı yabancı bir ülke ya da kişi ise, kapatma davası açılır. Usulsüz evrak düzenleyen, parti gelirlerini kanun dışı yollarla sarf eden kişiler hakkında da cezai işlem yapılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunulması lazım. Yargıtay Başsavcılığı, cumhuriyet başsavcılıklarını göreve çağırmalı. Ardından adli makamlar konuyu inceler. Refah Partisi yöneticilerine açılan 'kayıp trilyon' davasında bu hukuki prosedür beklenmedi. Başsavcılık, kısa yoldan 'kayıp trilyon' davasını açtı.

    Ahmet Gündel (Yargıtay eski savcısı):

    Yönetimin sahtecilikteki payı araştırılmalı. Kanaltürk'e aktarılan paralarda sahte belge hazırlandığı anlaşılıyor. Bu sahte belgenin hazırlanmasında CHP yöneticilerinin etkisi var mı, yok mu araştırılmalıdır. Gerçekte yapılmadığı halde yapılmış gibi belge düzenleniyor. SPK'ya göre Anayasa Mahkemesi, 3 trilyonu CHP'den alıp Hazine'ye kaydeder. CHP, Kanaltürk'e, hizmet vermediği halde hizmet vermiş gibi para aktardıysa bu suçtur. SPK'ya göre bir siyasi partinin hibe ya da borç vermesi söz konusu olamaz. Savcılık soruşturma başlatabilir.

    Doç. Dr. Mustafa Şentop (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi)

    Mali işlemlerde kanuna aykırılıkların görülmesi parti kapatmaya sebep olabilir. Başsavcı da- va açmalı, bu konuda takdir hakkı olamaz. Malî işlemlerde kanuna aykırılık kapatma sebebi. Siyasi partilerin mali denetimini Anayasa Mahkemesi yapar. Mali işlemlerde kanuna aykırılıkların görülmesi parti kapatmaya sebep olabilir. Kanaltürk'e para aktarılması Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı. Başsavcı, kanuna aykırı eylem gördüğünde dava açmalı, bu konuda takdir hakkı olamaz. AK Parti'ye açılan davadaki 'odak olma' meselesi tartışılabilir. Ama mali konular, teknik düzenlemeler. Bu konuda yoruma ve Başsavcı'nın takdir yetkisini kullanmasına gerek yok. Bu durumda Başsavcı'nın görevini yapmadığı ya da teknik tabirle ihmal ettiği ortaya çıkıyor. Kamuoyunda "Başsavcı, AK Parti hakkında siyasi gerekçeyle dava açtı" şeklinde bir görüş hakim. Başsavcı'nın bu iddiaları çürütmesi, CHP'ye dava açmasıyla mümkün olur.

    Nihat Ergün (AK Parti Grup Başkan Vekili)

    Kapatma davası açılmasını istemeyiz. Siyasi partiler, demokratik hayatın vazgeçilmez unsurları. CHP'ye kapatma davası açılmasını istemeyiz. Demokrasilerde partilerden değil ama suç işleyenlerden vazgeçilmesi gerekir. Gerek mahkemeler gerekse de CHP yöneticileri gereğini yapmalı.

    Şeref Malkoç (Saadet Partisi)

    Millet bunun hesabını sandıkta soracak. Partilerin mali denetimini Anayasa Mahkemesi yapıyor. Yüksek Mahkeme, paranın CHP'den tahsili için Hazine'ye irat kararı verebilir. Anayasa Mahkemesi veya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, yasalara aykırılığı savcılığa intikal ettirecektir. TCK'ya aykırı husus varsa ilgili savcılıklara dosyayı gönderir. Bundan dolayı parti kapatılır mı? CHP'yi millet yargılayacak, Anayasa Mahkemesi değil. Meclis'in kapısına kilit vurulmayacak. Millet zaten sandıkta bunun hesabını CHP'ye soracak.

    CHP'li Hakkı Süha Okay

    Spekülasyon ve dedikodularla AK Parti'ye alternatif olarak CHP de tartışmanın içine çekilmek isteniyor. CHP'nin veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur.

    CHP, Kanaltürk Televizyonu'na usulsüz para aktardığı iddiasıyla Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na yapılan başvurudan çekinmiyor. Parti kurmayları, konuyla ilgili haberleri ciddiye almadıklarını vurgularken, 'basının AK Parti'ye ortak arama çabası'na girdiğini iddia ediyor. CHP'nin veremeyeceği bir hesabı olmadığını savunan yönetim, kapatma davası açılmasına da ihtimal vermiyor.

    "Televizyonum CHP'nin emrinde." diyen Tuncay Özkan'ın başında bulunduğu Kanaltürk'e karşılıksız 3 milyon YTL aktardığı ileri sürülen CHP'nin durumu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ve Anayasa Mahkemesi'nin gündeminde. Maliye Bakanlığı, konuya ilişkin yaptığı incelemenin sonuçlarını 9 Mayıs 2007'de mahkemeye gönderdi. Geçen ay ise durum ayrıntılarıyla başsavcıya aktarıldı. Hakkında her an dava açılması muhtemel olan CHP'nin kurmayları, dün Zaman'da yer alan haberden rahatsız oldu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Özyürek, olayın tamamen asılsız olduğunu öne sürdü. Kapatma davasında AK Parti'ye 'ortak arama çabası' güdüldüğünü savunan Özyürek, "Haberi okuduğumuzda bir şey olmadığını görüyoruz. Başsavcı'nın Anayasa Mahkemesi'ne başvurduğuna dair bir şey yok. Konu zaten geçen yıl çiğnene çiğnene sakız yapıldı." diye konuştu

    CHP Grup Başkan Vekili Hakkı Süha Okay, CHP'nin yasal çerçevede ödeme yaptığını ifade etti. Spekülasyon ve dedikodularla, AK Parti'ye alternatif olarak CHP'nin de tartışmanın içine çekilmek istendiğini iddia eden Okay, "CHP'ye çamur atılmak isteniyor. Bu doğaldır. Zaten siyasal iktidarın başı Başbakan'ın yapmak istediği de budur. CHP'nin veremeyeceği hiçbir hesabı yoktur." ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen de Kanaltürk'e aktarılan paralara ilişkin son gelişmelerden haberdar olmadığını belirtti; ancak partisinin hiçbir zaman yasal olmayan bir faaliyet içinde olmadığını ileri sürdü. Ankara, Zaman

    Eski Başsavcı Kanadoğlu CHP'yi savundu

    Meclis'i kilitleyen '367 şartı'nı ve AK Parti'ye açılan kapatma davasını savunan eski Yargıtay Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, CHP'nin kanun dışı işlemlerini 'normal' karşıladı. Kanadoğlu, CHP'nin Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'na aykırı biçimde Kanaltürk'e para aktarmasını, 'reklam yapma hakkı' olarak değerlendirdi. Partilerin harcamaları ile gelir ve giderlerinin Anayasa Mahkemesi'nin denetiminde olduğunu hatırlatan Kanadoğlu, CHP'nin dosyasının bu sebeple Yüksek Mahkeme ve Başsavcı'ya gönderildiğini ifade etti. Bunun parti kapatma gerekçesi olmayacağını ileri sürdü. Kanadoğlu, şöyle devam etti: "Aktarılan parayı gider olarak göstermemişse, böyle bir tutarsızlık varsa, bunun incelenmesi için göndermiş olabilirler. Gider gitmez işlem yapılacak diye bir şey yok. Kendi reklamı için istediği gibi harcama yetkisi yok mu partilerin? Yani devletten aldığı yardımı kendi siyasi propagandası için kullanmaya bir sınırlama var mı? Yok. O halde ilgisi yok."

    İLK KEZ BUGÜN GAZETESİ DUYURDU

    İlk kez Bugün Gazetesi'nin geçen yıl manşetten duyurduğu CHP'nin, Kanaltürk'e yaptığı 3 milyon dolarlık yardımla ilgili yeni gelişmeler yaşandı. Bugün gazetesi 10 Nisan 2007 günü manşetten "CHP'den Kanaltürk'e 3 milyon dolar hibe" başlığıyla duyurduğu skandal CHP'yi kapanmanın eşiğine getirdi.

    CHP'nin yaptığı yardımların, Siyasi Partiler Kanunu'nun 67, 70 ve 72. maddeleriyle ters düştüğü için partinin kapatılmasının da gündeme gelebileceğini duyurduğumuz ikinci haberimizin ardından, yapılan yardımın yasadışı olduğu gerekçesiyle harekete geçen Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı, durumu 9 Mayıs 2007'de Anayasa Mahkemesi'ne iletti. Yüksek Mahkeme, dosyayı CHP'nin 2004 - 2005 muhasebe kayıtlarıyla birlikte incelenmek üzere raportöre teslim ederken, başvuru sırası dikkate alındığında CHP davasının önümüzdeki günlerde sonuçlanası gerekiyor. Konuyla ilgili detaylı belgelerin yer aldığı dosya ise 20 Mart 2008 itibarıyla siyasi partilere kapatma davası açan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'ya gönderildi. Yazıda, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nun ilgili hükümleri hatırlatılırken Başsavcı Yalçınkaya'nın konuyu değerlendirmesi istendi.

    FATURASI KESİLMEDİ

    2075 sayılı evrakta "SPK'nın 74. maddesinde 'Siyasi partilerin mali denetimi Anayasa Mahkemesi'nce yapılır. Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin mal edinimleri ile gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunu denetler. Siyasi partilerin genel başkanları, karara bağlanarak birleştirilmiş bulunan kesin hesap ile merkez ve bağlı ilçeleri de kapsayan iller teşkilatının kesin hesaplarının onaylı birer örneğini haziran ayı sonuna kadar Anayasa Mahkemesi'ne ve bilgi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na vermek zorundadırlar.' hükmü vardır. Bu itibarla Başsavcılığın bilgilendirilmesi ile konunun (Anayasa ve yasada yer alan) hükümler açısından Başsavcılığınızca değerlendirilmesi hususunda bilgi ve gereğini arz ederim" denildi. Bu arada CHP ile Kanaltürk arasındaki yasa dışı ilişki, Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na da "resmi" bir yazıyla bildirildi. Partinin kapatılmasını gündeme getiren yasadışı yardımın 3 milyon YTL'lik kısmının faturası bulunmuyor. Kanaltürk'ün muhasebe kayıtlarında ise, başka kişi ve kurumlardan alınan avans olarak belirtiliyor ve borç halen devam ediyor.






    Olumsuz yorum yapanların kim oldukları zaten neden böyle yorum yaptıklarını anlatıyor,hiç bir şey yazmama gerek yok...


    Dr.Kamalak: Saadet Partili

    Doç. Dr. Mustafa Şentop (Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi) :Sürekli Akp lehine yazılar yazan adam

    Nihat Ergün :AK Parti Grup Başkan Vekili

    Şeref Malkoç : Saadet Partili


    Bugun gazetesi sahibi Akın İpek: Gülen cemaati adamı



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sen@y -- 23 Nisan 2008; 21:27:12 >




  • [Deleted by Admins]
  • 
Sayfa: önceki 45678
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.