Şimdi Ara

Türkiye gerçekten Laik bi ülkemi (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
244
Cevap
0
Favori
9.363
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika


    quote:

    Orjinalden alıntı: oreilly


    quote:

    Orjinalden alıntı: canus

    quote:

    Orjinalden alıntı: kaotika

    Türkiye laik değil" diyen arkadaşlar, anlaşılan Arabistanı ve şeriat devletini hiç görmemişler.

    Sadece birşey sorucam.Onların laik bir devlet oldukları konusunda bir iddiaları var mı?Türkiye! gibi...

    zaten anca bir arabistani birde iran i biliyorlar

    bozuk plak gibi her ornekte iran iran diyip duruyorlar gonullu mason usaklari gibi mubarekler



    Böyle seviyesiz bir cevaba ancak uzaklaştırma yakışırdı.

    iyi olmuş bu iran aşığının uzaklaştırması belki humeyni babasının yanına giderde uzun uzun düşünür burasının TÜRKİYE CUMHURİYETİ OLDUĞUNU millete mason demişte bende jerma kampıyla onlarca askerimizi şehit ettiren iran yandaşlarına pkk lı diyorum tıpkı bu şahısa pkk lı dediğim gibi




  • Karışık işler bunlar.Tarih dersinde işlediğimiz osmanlı son dönemleri geliyor gözümün önüne artık memleketime bakıca.
  • quote:

    İslam ülkesi dahi olmayan Fransada da okullarda türban yasak.


    Şu cümlenin neresini tutsam elimde kalıyor.

    1. Terimleri doğru kullanmalısınız. Türkiye de "İslam ülkesi" değil. Resmi bir kanunu bu argümana dayandıramazsınız. Anayasamızda nasıl bil ülke olduğumuzun tanımı var.

    2. "Dahi" demenize gerek yok. İnsanların çoğu müslümansa, baş örtmek de müslümanlığın bir gereği ise böyle bir yasağın olması daha anormaldir. Devletler halkları için vardır. En azından örnek verdiğiniz Avrupa ülkelerinde öyle.

    3. Laikliğin en sert uygulandığı ülke olan Fransa'da üniversitelerde türban yasağı yoktur.

    quote:

    Ayrıca Avrupadada kimse rahibe kılığında okula gitmez.


    1. Türkiye'de de kimse müftü kıyafetiyle okula gitmiyor. Rahibe bir din görevlisidir. Kıyafetleri ise görevlerinin bir nevi üniformasıdır. Başörtüsünün kullanım alanıyla bu örneğin hiçbir bağlantısı yok.

    2. Avrupa'da bir insan istese rahibe kıyafetiyle üniveristelere girebilir. Çünkü demokrasi ve insan haklarını sindirmiş olan ülkelerde insanların kılık kıyafetini denetleyen bir mekanizma yoktur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 14 Temmuz 2009; 1:18:37 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    quote:

    İslam ülkesi dahi olmayan Fransada da okullarda türban yasak.


    Şu cümlenin neresini tutsam elimde kalıyor.

    1. Terimleri doğru kullanmalısınız. Türkiye de "İslam ülkesi" değil. Resmi bir kanunu bu argümana dayandıramazsınız. Anayasamızda nasıl bil ülke olduğumuzun tanımı var.

    2. "Dahi" demenize gerek yok. İnsanların çoğu müslümansa, baş örtmek de müslümanlığın bir gereği ise böyle bir yasağın olması daha anormaldir. Devletler halkları için vardır. En azından örnek verdiğiniz Avrupa ülkelerinde öyle.

    3. Laikliğin en sert uygulandığı ülke olan Fransa'da üniversitelerde türban yasağı yoktur.



    1 Türkiye Cumhuriyeti 'nin dini islamdır. Nüfus cüzdanınızda öyle yazar. Yazmasına gerek var mı:)) Dinimin veya milliyetimin çok da fazla önemli olmadığı düşüncesindeyim.

    2 "Başörtüsü yasağı" tüm insanlığın ayıbıdır sadece bizim değil...

    3 Laikliğin manasına bakmak gerekir. Bizim baktığımız şüpheli:)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 14 Temmuz 2009; 1:27:14 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Massaimassai

    1 Türkiye Cumhuriyeti 'nin dini islamdır. Nüfus cüzdanınızda öyle yazar. Yazmasına gerek var mı:)) Dinimin veya milliyetimin çok da fazla önemli olmadığı düşüncesindeyim.

    2 "Başörtüsü yasağı" tüm insanlığın ayıbıdır sadece bizim değil...

    3 Laikliğin manasına bakmak gerekir. Bizim baktığımız şüpheli:)


    Katılıyorum.

    Düzeltmenizde bir bakıma haklısınız. Nüfus cüzdanımızda dinimiz yazıyor. Demek ki biz "resmi" olarak müslümanız. Ama yine de "Türkiye Cumhuriyeti'nin dini islamdır" ifadesini kullanamayız gibi geliyor.

    Aslında konuşmamız gereken konu şu: Laikliğin tanımı nedir?

    Hukukçu adayı olan arkadaşıma da soruyorum: Dünya üzerinde onlarca farklı tanımı ve uygulaması olan bir genel bir kavramı Anayasaya koyarken neden tanımlamıyoruz? Bir çok yasağı, iptalleri, yaptırımları "tanımı olmayan bir kavrama" bağlıyoruz. Bu ne kadar doğru?

    Anayasa Mahkemesi üyeleri böyle büyük bir boşluktan dolayı genelde kendi ideolojileriyle karar veriyorlar. Yarın bir gün farklı ideolojiye sahip üç beş üye gelince ne olacak? Neden adam gibi herşeyi yasalara koymuyoruz? Rejimin sigortası kurumlar değil yasalar olmalıdır. Biz laikliğe takılıp demokratik bir hukuk devleti olmayı unutmuşuz...

    Ayrıca insanların şeriat düzeni falan istediği yok. Bir anket yapsanız şeriat isteyenlerin oranı %5'i geçmez. Bu milletin %50 sinin şeriat için birlik olup gizli gizli örgütlendiğini düşünmek paranoya değil de nedir? Hem de insan haklarında Avrupa'yı, ekonomi modelinde Amerika'yı örnek alan bir yönetim varken... Bunca yasa, bağımsız kurum ve en önemlisi ordu varken...Ve Kaotika'nın sorusu. Şeriat getirmek istesem ne mi yapardım: Bir an önce hayal dünyasından çıkıp boşa emek sarfetmezdim.

    Kimsenin dile getirmediği, kanıtı olmayan, resmi olarak var olmayan, sizin beyninizde varolan bir takım korkulardan ve baskılardan bahsediyorsunuz. Biz son derece somut, resmi olarak var olan, devlet tarafından yapılan bir insan hakkı ihlalini konu edince dikkate alınmıyoruz. Trajikomik.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 14 Temmuz 2009; 2:17:11 >




  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orjinalden alıntı: Massaimassai

    1 Türkiye Cumhuriyeti 'nin dini islamdır. Nüfus cüzdanınızda öyle yazar. Yazmasına gerek var mı:)) Dinimin veya milliyetimin çok da fazla önemli olmadığı düşüncesindeyim.

    2 "Başörtüsü yasağı" tüm insanlığın ayıbıdır sadece bizim değil...

    3 Laikliğin manasına bakmak gerekir. Bizim baktığımız şüpheli:)


    Katılıyorum.

    Düzeltmenizde bir bakıma haklısınız. Nüfus cüzdanımızda dinimiz yazıyor. Demek ki biz "resmi" olarak müslümanız. Ama yine de "Türkiye Cumhuriyeti'nin dini islamdır" ifadesini kullanamayız gibi geliyor.

    Aslında konuşmamız gereken konu şu: Laikliğin tanımı nedir?

    Hukukçu adayı olan arkadaşıma da soruyorum: Dünya üzerinde onlarca farklı tanımı ve uygulaması olan bir genel bir kavramı Anayasaya koyarken neden tanımlamıyoruz? Bir çok yasağı, iptalleri, yaptırımları "tanımı olmayan bir kavrama" bağlıyoruz. Bu ne kadar doğru?

    Anayasa Mahkemesi üyeleri böyle büyük bir boşluktan dolayı genelde kendi ideolojileriyle karar veriyorlar. Yarın bir gün farklı ideolojiye sahip üç beş üye gelince ne olacak? Neden adam gibi herşeyi yasalara koymuyoruz? Rejimin sigortası kurumlar değil yasalar olmalıdır. Biz laikliğe takılıp demokratik bir hukuk devleti olmayı unutmuşuz...

    Kısmi alıntı yaptım özür dilerim. Ama ülkemizde İslam ağırlığı inkar edilemez. Kimileri inkar etse de, biz aslen islam ilkelerinin çoğunlukla uygulandığı bir ülkeyiz. Gündelik yaşamımıza bakmanız yeterlidir. Örneğin cenaze defni, örneğin dilimizdeki Allah bilir, Allah kabul etsin söylemleri. Ramazan ayındaki inanmayan insanların sıkıntıları. En son örnek "Şarap" bağlantılı Alperen ocaklarının çıkışı. İslamiyet Türkiye de bir baskı unsurudur, üzülerek belirtirim ki bir başkasına yaşama hakkı tanımıyor. Yaşadıklarımla ve gördüklerimle sabit.

    Saygılarımla,



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Massaimassai -- 14 Temmuz 2009; 2:11:14 >




  • quote:

    Kısmi alıntı yaptım özür dilerim. Ama ülkemizde İslam ağırlığı inkar edilemez. Kimileri inkar etse de, biz aslen islam ilkelerinin çoğunlukla uygulandığı bir ülkeyiz. Gündelik yaşamımıza bakmanız yeterlidir. Örneğin cenaze defni, örneğin dilimizdeki Allah bilir, Allah kabul etsin söylemleri. Ramazan ayındaki inanmayan insanların sıkıntıları. En son örnek "Şarap" bağlantılı Alperen ocaklarının çıkışı. İslamiyet Türkiye de bir baskı unsurudur, üzülerek belirtirim ki bir başkasına yaşama hakkı tanımıyor. Yaşadıklarımla ve gördüklerimle sabit.


    Yüzyıllardır bu dini benimsememiz sonucunda İslam ağırlıklı bir kültüre sahip olmamız son derece normal. Diğer insanlardan farklı bir kültüre sahipseniz bulunduğunuz ortamda rahat edemezsiniz. Yurt dışına çıkıp herkesin günlük hayatı sizin gibi yaşamasını bekleyemezsiniz. Bahsettiğiniz sıkıntılar bu tarz dünyanın herhangi bir yerinde yaşanan genel sıkıntılar.

    Ramazan ayında bazı ortamlarda da inanan insanlar rahatsız oluyor. Oruç tuttuğunuzu söylediğinizde gerici muamelesi görüyorsunuz. Bunu kendimden biliyorum. Şarap konusunda da öyle. Özel sektörde bir kokteyl sırasında müdürün gelip herkesin bardağındaki içkiyi teker teker kontrol ettiğini, alkol olmayanları sorguya tuttuğuna şahit oldum.

    Bunlar da doğru şeyler değil. Ama bir de devlet tarafından resmi olarak uygulanan baskılar var ki diğer tüm baskılar solda sıfır kalıyor. Sadece inanışı yüzünden üniversite okumak isteyen bir genç kız tüm hayatını baştan sona etkileyecek bir engelle karşı karşıya kalıyor. Bu somut ve resmi bir baskı. Kaçışı yok. Ya inancınızdan vazgeçeceksiniz ya da eğitim hakkınızdan. Okudunuz diyelim, kamuda çalışamazsınız. Hatta en acayibi çoğunluğun başını örttüğü milleti başı örtülü biri "temsil" edemez. Askeriyede eşinizin başının örtülü olması ihraç sebebi olmuştur. Bunlar mahalle baskıları değil insan hakları ihlalleridir. Arada dağlar kadar fark var...

    Ve bu yasaklar, bu önyargılar, bu paranoyalar kutuplaşmayı destekliyor. İnsanlara özgürlüklerini bir verin bakalım önce. Önce birbirine düşman etmeyin onları. Belki o zaman biraz saygı biraz fedakarlıkla birlikte yaşamayı öğrenecek bu millet. Çok samimi söylüyorum başka çıkış yolumuz yok.




  • Türkiye'de inananların baskı gördüğünü iddia etmek sadece nalıncı keseri gibi kendine yontuculuğun ispatı olur. Laik insanların çoğunlukta olduğu yerlerde inancını göstermek isteyen(yaşamak isteyen demiyorum çünkü bunu zaten kimse hissetmez/fark etmez!) dinciler hiç bir kısıtlama ile karşılaşmaz. Bir siyah çarşaflı yaz sıcağında en çok kendisine acıyan gözlerle bakanları görebilir. Dilediği yerde haşemasıyla denize girebilir. Çimlere basılmaması gereken alanlarda namazını kılabilir. Sıradan insan girse tepki görür, o görmez.

    Oysa tutucu bölgelerde başı açık bir kadın tepki görür. okakta rahat yürüyemez. Dilediği gibi giyinmek zaten söz konusu bile olamaz. Mayo ile dereye girmeye kalksa taşlanma veya tecavüze uğrama ihtimali oldukça yüksektir. Ramazanda rahatça yenilip içilemez. Mahalle baskısı dindarlara değil dindar olmayanlara vardır. Bu nedenle Fransız tipi baskıcı laiklik zorunludur bizde. Güç fundamentalistlere geçerse laiklere yaşama hakkı tanımazlar çünkü. Mevcut durumda bile egemen oldukları bölgelerde tanımadıkları gibi...




  • quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35
    Türkiye'de inananların baskı gördüğünü iddia etmek sadece nalıncı keseri gibi kendine yontuculuğun ispatı olur. Laik insanların çoğunlukta olduğu yerlerde inancını göstermek isteyen(yaşamak isteyen demiyorum çünkü bunu zaten kimse hissetmez/fark etmez!) dinciler hiç bir kısıtlama ile karşılaşmaz. Bir siyah çarşaflı yaz sıcağında en çok kendisine acıyan gözlerle bakanları görebilir. Dilediği yerde haşemasıyla denize girebilir. Çimlere basılmaması gereken alanlarda namazını kılabilir. Sıradan insan girse tepki görür, o görmez.

    Oysa tutucu bölgelerde başı açık bir kadın tepki görür. okakta rahat yürüyemez. Dilediği gibi giyinmek zaten söz konusu bile olamaz. Mayo ile dereye girmeye kalksa taşlanma veya tecavüze uğrama ihtimali oldukça yüksektir. Ramazanda rahatça yenilip içilemez. Mahalle baskısı dindarlara değil dindar olmayanlara vardır. Bu nedenle Fransız tipi baskıcı laiklik zorunludur bizde. Güç fundamentalistlere geçerse laiklere yaşama hakkı tanımazlar çünkü. Mevcut durumda bile egemen oldukları bölgelerde tanımadıkları gibi...


    Türkiye'de inananların baskı altında olduğunu "iddia etmeye" gerek yok. Çünkü bu baskılar resmi olarak zaten kanun ve yönetmeliklerde var. Ve mahalle baskısıyla karşılaştırılamayacak kadar büyük baskılardır. Önceki mesajımı okuyun.

    Verdiğiniz örnekler tek taraflı. Yine yukarıda inanan insanların da bu tarz baskılara maruz kaldığını belirttim. Tamamen hangi bölgede bulunduğunuza bağlı. Hem plajlarımızın %99'unda insanlar rahatlıkla mayo ile denize giriyor. Ancak haşemalı birini görünce tüm gözler onlara çevriliyor ve birçok dalga geçen insan da oluyor. Ayrıca başı açık bir kadın hangi bölgede rahat yürüyemiyor? Ben büyük şehiri de gördüm anadolunun çoğunu da gördüm. Çok küçük bir kaç mahalle dışında başı açık insanlar rahat rahat dolaşıyorlardı. Ki o birkaç mahallede de başı açık kadın görmedim zaten. İstanbul Çarşamba gibi... Bu verdiğiniz örnekler yine Türkiye'nin %1'ini geçmez.

    Ve gelelim vardığınız sonuca. Öncelikle bizde Fransız tarzı laiklikten bile katı bir laiklik anlayışı var. Üniversitelerde baş örtüsü yasağı olan hiçbir Avrupa ülkesi yok. Ve en katı laikliği uyguladığınız halde mahalle baskısı her iki kesim için de devam ediyor. Kültür farklılığından dolayın olan bir baskıya çözüm olamaz zaten. Bunun tek çözümü hoşgörü kültürüdür.

    İnsanların özgür yaşama hakları yasalarla korunmalıdır. Diğer insanların özgürlüğünü elinden alan yasaklarla değil. Eğer plajda biri taş atarsa şikayet edersiniz gerisine bağımsız mahkemeler bakar. Üniversitelerde de başörtülü insanlar bir şeriat yanlısı bir eylem yaparsa buna da yargı çare bulur. Ki böyle bir sorun yok. Üniversitelerde baş örtülü ve açık insanlar gayet güzel arkadaşlık yapıyorlar. Asıl sorun tabanda değil tavanda. Önce lakikliğin tanımı yapılsın. Sonra yasaklar kalksın. Devleti insanına düşman olan bir ülkede zaten hoşgörüden bahsedilemez...




  • Türkiye'deki laiklik sistemi bir nevi yasakçıdır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Fetih

    Türkiye'deki laiklik sistemi bir nevi yasakçıdır.

    Cumhuriyet yapısında laikliğin yeri çok büyüktür,laikliğin anlamını biliyormusun?sanırım cüppeli Ahmet hoca tarikatındansınız?ya da Feytullah Gülen mi?
    Şeriat ile yönetilen ülkeleri hepimiz görüyoruz,bir insanın laikliğe laf edebilmesi için kör cahil olması gerekir.
  • Şu islamcıların kendi ülkelerinin %99 unun musluman olduğunu iddaa edip, yine kendi ülkelerinde vahabi misyonerliği yapması sert bir tepki doğuracaktır tabi ki.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kemomando -- 14 Temmuz 2009; 14:00:30 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    quote:

    Orjinalden alıntı: lehrer35
    Türkiye'de inananların baskı gördüğünü iddia etmek sadece nalıncı keseri gibi kendine yontuculuğun ispatı olur. Laik insanların çoğunlukta olduğu yerlerde inancını göstermek isteyen(yaşamak isteyen demiyorum çünkü bunu zaten kimse hissetmez/fark etmez!) dinciler hiç bir kısıtlama ile karşılaşmaz. Bir siyah çarşaflı yaz sıcağında en çok kendisine acıyan gözlerle bakanları görebilir. Dilediği yerde haşemasıyla denize girebilir. Çimlere basılmaması gereken alanlarda namazını kılabilir. Sıradan insan girse tepki görür, o görmez.

    Oysa tutucu bölgelerde başı açık bir kadın tepki görür. okakta rahat yürüyemez. Dilediği gibi giyinmek zaten söz konusu bile olamaz. Mayo ile dereye girmeye kalksa taşlanma veya tecavüze uğrama ihtimali oldukça yüksektir. Ramazanda rahatça yenilip içilemez. Mahalle baskısı dindarlara değil dindar olmayanlara vardır. Bu nedenle Fransız tipi baskıcı laiklik zorunludur bizde. Güç fundamentalistlere geçerse laiklere yaşama hakkı tanımazlar çünkü. Mevcut durumda bile egemen oldukları bölgelerde tanımadıkları gibi...


    Türkiye'de inananların baskı altında olduğunu "iddia etmeye" gerek yok. Çünkü bu baskılar resmi olarak zaten kanun ve yönetmeliklerde var. Ve mahalle baskısıyla karşılaştırılamayacak kadar büyük baskılardır. Önceki mesajımı okuyun.

    Verdiğiniz örnekler tek taraflı. Yine yukarıda inanan insanların da bu tarz baskılara maruz kaldığını belirttim. Tamamen hangi bölgede bulunduğunuza bağlı. Hem plajlarımızın %99'unda insanlar rahatlıkla mayo ile denize giriyor. Ancak haşemalı birini görünce tüm gözler onlara çevriliyor ve birçok dalga geçen insan da oluyor. Ayrıca başı açık bir kadın hangi bölgede rahat yürüyemiyor? Ben büyük şehiri de gördüm anadolunun çoğunu da gördüm. Çok küçük bir kaç mahalle dışında başı açık insanlar rahat rahat dolaşıyorlardı. Ki o birkaç mahallede de başı açık kadın görmedim zaten. İstanbul Çarşamba gibi... Bu verdiğiniz örnekler yine Türkiye'nin %1'ini geçmez.

    Ve gelelim vardığınız sonuca. Öncelikle bizde Fransız tarzı laiklikten bile katı bir laiklik anlayışı var. Üniversitelerde baş örtüsü yasağı olan hiçbir Avrupa ülkesi yok. Ve en katı laikliği uyguladığınız halde mahalle baskısı her iki kesim için de devam ediyor. Kültür farklılığından dolayın olan bir baskıya çözüm olamaz zaten. Bunun tek çözümü hoşgörü kültürüdür.

    İnsanların özgür yaşama hakları yasalarla korunmalıdır. Diğer insanların özgürlüğünü elinden alan yasaklarla değil. Eğer plajda biri taş atarsa şikayet edersiniz gerisine bağımsız mahkemeler bakar. Üniversitelerde de başörtülü insanlar bir şeriat yanlısı bir eylem yaparsa buna da yargı çare bulur. Ki böyle bir sorun yok. Üniversitelerde baş örtülü ve açık insanlar gayet güzel arkadaşlık yapıyorlar. Asıl sorun tabanda değil tavanda. Önce lakikliğin tanımı yapılsın. Sonra yasaklar kalksın. Devleti insanına düşman olan bir ülkede zaten hoşgörüden bahsedilemez...





    Ne % 1 i yahu? Siz nerde yaşıyorsunuz? Türkiye'nin batı bölgeleri, İç Anadolu'da da Alevilerin yoğun yaşadığı bölgeler hariç geriye kalan her yerde bu baskılar yaşanır. Sadece deniz kıyılarında kimsenin kimseye karışmadığından bahsedilebilir. Balıkesir, Kütahya, Uşak, Afyon, Denizli ve içeriye gidildikçe baskı artar. Baskı yaşanmayan coğrafyalar yüzölçümü titbarıyla % 10 bile değildir. Balıkesir'de içki içilecek mekan kalmamış. Kime ne anlatıyorsunuz? Dini bütün belediye hepsini kapatmış. Bu mudur özgürlük?

    Mahalle baskısı dindarlara değil sıradan insanlara vardır ve yoğundur. Bunu çarpıtmaya çalışmak kadar abes bir şey olamaz.




  • Sana gôre laiklik sistemi yasakçidir.Bana gôrede seriat sistemi yasakçidir.
    Bizde bas örtüsü ile dolasabilirsin.Ama Iran'da bas örtüsüz dolasamazsin.Veya afganistan,sudan gibi ulkelerdede birak basortusunu vucudunun her tarafini gorunmeyecek kadar kapamaya mecbursun.Kadinda erkekle esit degildir.halbuki bizde kadin ve erkek kanunlar karsisinda esittir.
    Sence hangi dûzen daha yasakçi?
    quote:

    Orjinalden alıntı: Fetih

    Türkiye'deki laiklik sistemi bir nevi yasakçıdır.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: 2000watts

    Sana gôre laiklik sistemi yasakçidir.Bana gôrede seriat sistemi yasakçidir.
    Bizde bas örtüsü ile dolasabilirsin.Ama Iran'da bas örtüsüz dolasamazsin.Veya afganistan,sudan gibi ulkelerdede birak basortusunu vucudunun her tarafini gorunmeyecek kadar kapamaya mecbursun.Kadinda erkekle esit degildir.halbuki bizde kadin ve erkek kanunlar karsisinda esittir.
    Sence hangi dûzen daha yasakçi?
    quote:

    Orjinalden alıntı: Fetih

    Türkiye'deki laiklik sistemi bir nevi yasakçıdır.



    Sayın 2000watts ezbere öğretilmiş fikirlere sahip insanların fikirlerini değiştiremezsin........maalesef.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kemomando -- 14 Temmuz 2009; 14:20:57 >




  • Zamanında Abdullah GüL ile aynı sıraları paylaşmış ve fakültemize dekanlık yapmı bir hocamız, Türk Devrim Tarihi final sınavında tek soru sormuştu: "Laiklik nedir?"

    Sanırım bu soru durumun görünenden ne kadar daha derin olduğunu çok güzel özetliyor.

    Ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yapılan genel bir hatadanda bahsetmek gerek. Çünkü konuda da aynı hata mevcut.

    Hristiyanlık ve Islam'ı aynı perspektifte inceliyorsunuz. Tamam, ikiside din. Ama biri reform görmüş ve hatta reformdan öncede temelinde laiklik olan bir din iken, diğeri günümüzde yanlış yorumlarla özünden saptırılmış bir din.

    İkisini laiklik parantezinde incelemek çok anlamsız.

    İkiside meyve ama biri elma biri armut.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: neverlate

    Ramazan ayında bazı ortamlarda da inanan insanlar rahatsız oluyor. Oruç tuttuğunuzu söylediğinizde gerici muamelesi görüyorsunuz. Bunu kendimden biliyorum. Şarap konusunda da öyle. Özel sektörde bir kokteyl sırasında müdürün gelip herkesin bardağındaki içkiyi teker teker kontrol ettiğini, alkol olmayanları sorguya tuttuğuna şahit oldum.




    Yanlış anlamayın ama "YUH!" demekten başka bir seçenek bırakmamışsınız bize..

    Demek alkol varmı yokmu diye kontrol ediyor öyle mi?.. Hadi canım. Abartınında bir sınırı var.




    =========

    Türkiye'de inananların baskı gördüğünü iddia etmek komediden öte değildir!

    Ama sokaklarda askılı bluz yada mini etek giyen bir kadının gördüğü baskı yada devlet dairelerinde farklı inanca ait olduğu bilinen bir kişinin yaşadığı baskıyı hayal bile edemezsiniz!

    Bu ülkede Islam, farklı inançlara yada hakim islam anlayışının dışında olan hiç kimseye yaşama şansı tanımamaktadır. Sokakta onlarca kez karşılaştığımız "dini baskılar"dan bir kaç örnek yazsam sayfalar tutar.

    Ama nolur, siz dersinizki Türkiye'nin %1'i böyle.

    Bende "tabii tabii" derim.

    Gidip Ramazan'da halka açık bir yerde alkol tüketin bakalım. Yada oruç vakti sigara için..?

    =========

    Kimse kendini kandırmasın. Bu ülkede kimin BASKI gördüğü açıktır. Kendinizde söylüyorsunuz, "çoğunluk" dindar kesim diye. Mantıklı düşünün, çoğunlukmu baskı yapar, azınlık mı?..




  • Artık gına getiriyorlar sn. Novarix. Gerçekleri tersyüz etmeye çalışmaları mide bulandırıyor. Bir akademisyen "mahalle baskısı" söylemini ortaya attığında böyle bir şey yok diye neredeyse popolarını yırtıyorlardı. Bugün kendileri mahalle baskısı gördüklerini iddia ediyorlar. Sadece bu konuda değil her konuda böyleler. Kendi marazlarını karşı tarafa yamamakta üstlerine kimse yok. Bu kadar cazgırlık fazla...
  • Hocam, herşeyin bir edebi adabı vardır. Birşeyi abartacak yada ajite edecekseniz bile bir sınırı vardır. Mazlum edebiyatı iyi para yapıyor ama dediğim gibi bununda belirli bir noktayla sınırlanması gereklidir; fazlası "insanlık" sıfatına sığmaz.

    Bu yüzdendirki yukarıda "YUH" dedim. Seviyeyi düşürdüysem affola.
  • @Lehrer eğer iddia ettiğiniz yaşta iseniz söyledikleriniz yaşınıza hiç yakışmıyor. Eğer itirazınız varsa mesajımı alıntı yapıp nerede yanlış var söyleyin. Bahsettiğim konunun üstünü üç-beş janjalnlı hakaret ile kapatmaya çalışmanız ya haksız olduğunuzun kanıtıdır ya da görgü seviyenizin sonucudur. Her iki durumda da sizinle tartışmam burada sona ermiştir.

    Zaten tartışmaya başlamam hata. Bir örnek veriyorsunuz aksini gösterince başka bir dala atlıyorsunuz. Onu çürütünce başka bir dala... Benim sorularım hep cevapsız kalıyor. Balıkesirde içki içilecek yer kalmadığı da yanlış. Resmi kaynaklar tarafından yalanlandı. Bir sürü içkili lokanta mevcut. Haydi başka bir dala atlayın.

    @Novarix: Beni "yalan söylemekle" itham ettiniz. "İnsanlık" sıfatıma laf ettiniz. Hiçbiri sorun değil. Daha önce şahsıma karşı çok daha saygısız ithamlarınız olduğu için bunu pek garipsemedim. Seviyeyi düşürmediniz merak etmeyin sadece kendi seviyenizi bir kez daha ortaya koydunuz.

    Söylediklerim gözümle şahit olduğum olaylardır. Söylediklerime isteyen inanır isteyen inanmaz. Ben de denize mayoyla girerken tecavüze uğrayan insanlar görmedim. Nerede denize girdiysem etrafımda mayolu bikinili hanımefendiler vardı. Ama kimseyi yalan söylemekle itham etmiyorum. Olabilir diyorum. Türkiye'nin yüzde kaçında hangi tür baskıların olduğu kanıtlanacak bir şey değil. İnsanlarımız arasında kültür farkı olduğu bir gerçek. Bunun çözümü hoşgörüden başka bir şey olamaz. Bu bilimsel bir gerçektir. Sosyolojinin söylediğidir.

    Ama kanıtlanabilen, somut baskılardan pek konuşmak istemiyorsunuz. Komikten öte değildir diyorsunuz. Demek ki birileri üniversite okumanızı, kamuda çalışmanızı, milletvekili olmanızı engelleseydi buna gülüp geçecektiniz. Bu yasaklar toplumun kutuplaşmasının da birinci sebebidir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi neverlate -- 14 Temmuz 2009; 17:29:30 >




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.