Şimdi Ara

TÜRKİYE 3. ÇEYREKTE BÜYÜMEDE ÇİN'İ VE HİNDİSTAN'I GERİDE BIRAKTI (6. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
113
Cevap
0
Favori
4.986
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
9 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Attığım ilk iki mesaj zaten senin bu yazdıklarına gayet güzel ve yeterli cevap veriyor, tekrar okumanı tavsiye ederim.

    Ki attığım ikinci mesajda da senin ne yazacağını senden önce yazdım ki boşuna aynısını yazıp da zaman kaybı yaşama diye.

    İlk mesajımda farkındaysan dedim ki muhalifler heralde ülkenin her çeyreğinde %80 büyüme bekliyorlar yazmıştım.

    Yani gerçekçi olmanı ve Türkiye'nin gerçeklerini anlamanız için biraz abartı katarak yazmıştım, çünkü adam ciddi ciddi bizi çinle karşılaştırıyor, bizim ticaret hacmimizi ciddi ciddi çinle ve almanyayla karşılaştırıyor. (Bak büyüme oranı demiyorum ticaret hacmi.)

    Sen de tekrar gelip diyorsun ki intel bi tane xeon işlemci satsa zaten bir tır sattığımız domatesin parası ediyor, ben de bunu yazacağını bildiğimden ötürü ikinci mesajımda böyle bir şey yazmaya yeltenmemeni söyledim çünkü bizim intelimiz yok, bizim domatesimiz var, bu son 15 seneye özgü bi durum değil, cumhuriyet tarihince bu böyle olmuştur, bi gecede cahil kaldık diyen sağ görüşlü insanlar gibi davranıp da AK parti geldikten sonra bi gecede cahil kaldık gibi bir tutum sergilemeyin, elimizde olan neydi ki AK parti ne yapsın ? Milletvekilleri toplanıp işlemci mimarisi üzerine oturum açıp 550 çekirdekli işlemci mi üretsin ?

    (Burada da diyeceksin ki piyasada dolar bol iken betona yatırım yaptı, onun yerine sanayiye yatırım yapabilirdi)

    Sen demeden ben cevap vereyim buna da, bir hükumetin elindeki parayı harcayabileceği yerler bellidir, eğitim, sağlık, altyapı, üstyapı, ulaşım uzar gider ancak ana kalemler bunlardır. Devlet sanayiye yatırım yapmaz, insanlara yatırım yapar, bu Türkiye'de değil dünyada da böyledir, bakma sen devletimizin şeker fabrikası, bez fabrikası gibi fabrikalarının olmasına.
    Bu fabrikaların devlet eliyle kurulmasının geçmişine de bakarsan şunu görürsün, Atatürk barış sağlanıp Cumhuriyet kurulduktan sonra bu gibi sanayi girişimlerin özel olarak halk tarafından yapılmasını istemiş, bi süre beklemiş ancak halkın bu işi yapamayacak derecede fakir olduğunu görmesinden sonra mecbur kalarak bu gibi kurumların kurulmasını sağlamıştır..


    Aynısı bu gün için de geçerli, Tayyip yıllardır yerli oto yerli oto, babayiğit diye geziyordu her yerde bunları dile getiriyordu, yerli otonun gelişim sürecine bakacak olursan cumhuriyet tarihiyle benzerlik olduğunu görürsün, adam bazı adımların atılması için elinden gelenleri sonuna kadar yapmaya çalışıyor, daha ne yapmalı ?


    Şimdii, gelelim tır kısmına, arkadaşım seni ne alakadar eder, nasıl bir veri istiyorsun ? Yani hangi veri seni tatmin eder gelişim adına ?

    Bak sana dedim ki para denen şey değişken bir olgudur, her an değişir, ama tır değişmez, bir tır domates hep bir tır domatestir.

    Bundan dolayı sana tır hesabı yaptım, ama sen yine diyorsun ki tır geçiş adetleri benim için bir şey ifade etmez.

    Tamam arkadaşım hangi veri seni tatmin edecekse o veriyi söyle onun üzerinden tartışalım, çünkü senin önüne ne sunsam farklı bir kulp takacaksın, senin söylediğin yoldan gidelim madem, daha manipule edilemez hangi birim varsa ben de merakla bekliyorum


    Not: İhraç ettiğimiz ürünlerin katma değer bakımından düşük ürünler olmasından şikayetçi olma hususunda mutabıkız, aynı konudan ben de şikayetçiyim, bu gerçektir, yoruma açık bir konu değildir.




  • "Madem bu kadar büyüdük, biz neden zam üstüne zam yiyoruz?" diye soranlara;








  • Akitler iyi çoşmuşlar.

    1404 TL (100 TL sigorta) askeri ücretin olduğu, yoksulluk sınırının ise +5000 TL olduğu.
    Borsa'nın ise son 2 haftada %2 değer kaybettiği ülkede %11.1'lik büyüme hangi tarafa doğru oldu.
    Ülke gelirinin %54'ünü cebe indiren %1'lik yandaş kesmin cebine %11 daha fazla mı para girdi yoksa???

    Malum enflasyon, rakamlarla oynanmasına rağmen kol gibi...
  • abdulrezakbinberrak A kullanıcısına yanıt
    Tabi forumdaki ergenler anlar ben anlamam seni :) cidden bir halt bildiğinizi sanıyorsunuz ve iktisadi yorum yaptım diyorsunuz, acınacak haliniz var.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • son cümlenızdekı kol u nasıl hissetmıyorlar
    anlam vememiyorum

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Şimdi devletin yatırım yapması ve teknolojik alanda gelişmek için teşvikler vermesi gerektiğini söylüyorsun.

    Ben bir makina mühendisliği öğrencisi olarak şunları söyleyebilirim; sürekli teknoparka gider gelirim, oradaki teknoloji transfer ofisi ve patent ofisinde takılırım, orada çalışanlarla samimiyim, eğitimlerine de giderim. Ve bunun ışığında herhangi bir siyasi görüş içermeden şunu çok rahatlıkla söyleyebilirim ki devletimiz uzun yıllardır gerçekten teknoloji ve teknik alanında gelişim için çok güzel imkanlar sağlıyor, kullanabilenler gerçekten çok güzel işler çıkartabiliyor ancak;

    Malesef bunca teşviğe bunca çalışmaya rağmen verimimiz malesef çok düşük, düşük olmasının sebebi de şundan kaynaklanıyor, özellikle üniversitelerimizdeki eğitim sistemi aşırı moktan, mesleki açıdan neredeyse hiçbir şey öğretmiyorlar, sanayide de mühendislere aptal gözüyle bakıyorlar ve hatta hiç saygı duymuyorlar. Duymamakta da haklılar çünkü sistemimiz yanlış, üniversitelerde bi torna atölyesinde 3 ayda öğreneceğin bilgiden daha azını 4 senede öğretmeye çalışıyorlar, orada öğrendiğin tecrübeden daha azını öğreniyorsun ama senden uzay mekiği tasarlayabilecek bir performans bekliyorlar, bunun da nedeni çok açık; Devlet kültürümüz.

    Zamanında Türkiye'de öyle bir sistem getirmişler ki o sistemin çalışabilmesi için her şeyin, ama her şeyin mükemmel olması lazım, yani mükemmellikten kastım şu;

    Fizikte bilirsiniz, sürtünmesiz ortamda diye sorarlar bazı soruları, sürtünmesiz ortamda parametreler azaldığından dolayı denklem her defasında aynı sonucu verir, ancak işin içine sürtünme girdiğinde denklem farklı sonuçlar verir, gerçeğe yaklaştıkça da sonuçlar çok çok farklılık gösterir.

    olayı şu şekilde bağlayacağım;

    Türkiye'deki her sistem sanki 'sürtünmesiz ortamda' olarak düşünülerek tasarlanıp önümüze konmuştur, yani her şey mükemmel olduğunda ancak denklem doğru sonucu verebilir, ancak işin doğru yanına baktığında böyle değil, Türkiye'nin şartları aşırı sürtünmeli bir ortamdır.

    İşin doğrusu da şudur; eğer yüzey sürtünmeli bir yüzey ise o yüzeyi taşlar ve daha az sürtünmeli bir hale getirir, vatandaşın işini kolaylaştırırsın.
    Batıda bu böyledir, zaman kaybetmeye tahammül yoktur, yüzeydeki pürüzler temizlenerek işlerin yürütülmesi ön görülür, batıda devlet akıllı vatandaş akılsızdır. Türkiye'de de tam tersidir, devlet ve devlet kurumları akılsız, vatandaşın akıllı olması mecburidir, vatandaş aklını kullanırsa işlerini halledebilir, yoksa halledemez. Bunu herhangi bir devlet dairesine gittiğinizde bir müşkülünüz olduğunda memurun 'bu beni ırgalamaz kendi sorunun' der gibi bakan bakışlarında görebilirsin.

    Ya da daha farklı bir örnek vermek gerekir ise;

    Batıda 13-14 yaşındaki çocuklara üniversite diploması, doçentlik vs. verilmektedir, yani ortamdaki pürüzler kaldırılmaktadır, ancak ülkemizde istediğin kadar zeki ol, istersen bir buluş yap ülkeye 150 milyon dolarlık likit girişi sağla, yine de üniversite diploması vermezler sana, çünkü sistem sürtünmesiz yüzeye göre tasarlanmıştır.

    Benim son referandumda evet deme nedenim de bu yüzdendir, açık konuşmak gerekir ise eski sistem pürüssüz ve sürtünmesiz yüzeyde dünyadaki en iyi sistemdi, ancak Türkiye'nin politik yapısı sürtünmesiz saf bir yüzey değil tam tersine olabildiğine çapaklı bir yüzey, bu yüzeyin geçilebilmesi daha rahat yol katedilebilmesi için bu sistemi getirdiklerine inandığım için referandumda evet verdim.


    Daha da devam edecek olursak;

    Malesef hem ayranım dökülmesin hem kimse beni öpmesin diye bir düzen yok dünyada, o vergileri mecburen paşa paşa kabullenmek zorundayız, gerçekten çok zor bir süreçten geçiyoruz, ekonomik olarak da politik anlamda da global politika anlamında da çok zor zamanlar yaşıyoruz, bunun en basit örneği Irakta Amerika ile müttefik olup Suriye'de Rusyayla müttefik olmamız, bu çok karmaşık bir politikadır, her devlet adamı bunun altından kalkamaz ki bu gibi politikaları başarıyla sürdürebilen nadir yöneticilerden birisi de Atatürk'tür, kendi iktidarı döneminde hiçbir zaman ne batı bloğuna ne de doğu bloğuna bağımlı olmadan kendi rotasını çizebilmiş, herkesi işine geldiği gibi kullanabilmiş bir liderdir.

    Şu anki vergilerden ben rahatsız değil miyim ? Rahatsızım, kim cebinden daha fazla para çıkmasına sevinir ? Kimse sevinmez, ancak şu anki durumumuzda buna mecburuz, eğer bazı şeylerin ceremesini çekmez isek iki gün sonra bunların karşılığını alamayız (bu kendi görüşümdür, siz farklı düşünebilirsiniz) şu an bir yatırım sürecinde olduğumuzu düşünüyorum, ondan dolayı bu vergi zamlarından ve ekonomik durumumuzdan dolayı muhalif bir tutum sergilemiyor, sabrediyorum. Bu tercih meselesidir ki günümüzde şu anki durumdan daha iyi bir şekilde kotaracak başka bir lider göremediğim için Ak partiyi savunuyorum&tutuyorum, Tayyip babamın oğlu değil, daha iyi birisinin olduğunu düşünürsem ona oy veririm ancak oyum şu an Ak partiye.


    Şimdi diyeceksin ki bu zamlar yapılıyor da nereye gidiyor, bi video ile cevap vereceğim, biraz uzun bir video ancak izlemenizi kesinlikle tavsiye ederim, Türkiye'nin teknoloji bakımından hangi noktada olduğunu ve bu işler için neler yapıldığını görmeniz açısından.

    TAI Genel Müdürü Doç. Dr. Temel KOTİL | İstanbul Düşünce Vakfı Konuşması

    Bu liknten Temel Kotilin konuşmasını dinlerseniz şunu göreceksiniz;
    Havacılık sektöründe yatırıma ihtiyaç olduğunu ve RTE'nin Temel beye yatırım için söz verdiğini göreceksiniz. Ki bu videodan bir kaç ay sonra buraya para aktarılmak amacıyla vergi zamları geldiğini görebiliriz.
    Ek olarak Temel Kotil'in en çok yakındığı nokta şurasıdır; kalifiye eleman sorunu. Hatta kendi aralarında 'Kağıt Mühendis' diye bir adlandırma da bulmuşlar ve o tanımı üniversiteden mezun ama iş hakkında hiçbir bilgisi olmayan mühendisler için kullanmaktadır, ki ülkemizdeki mezun olan mühendislerin %95'i kağıt mühendistir.

    Hani demiştim ya devlet sanayiye değil insana yatırım yapar diye, videoda bu dediğimi Temel Kotilin şu açıklamasından görebilirsiniz, kendilerine verilecek yatırımın büyük bir çoğunluğunu sadece insan kaynağına aktaracağını yani maaş olarak ödeyeceklerini söylemektedir, bi nevi insana yatırım yapacaklarını anlatmaktadır.

    Sırf bu bile (RTE'nin kendisi şahsi olarak bu konunun üstüne düşerek devasa bir yatırım sözü vermesi.) benim için onun desteklenebilir bir lider olduğunu gösterir.

    Diyeceksiniz ki ya hu teknoloji savunma sanayine yatırımla gelişir mi ?

    EVET, teknoloji en iyi savunma sanayiinde gelişir, öyle ki bugün Alman firmalarına baktığınızda (Siemens, porsche vs) bu firmaların zamanında Hitler'in sürekli baskı uyguladığı ve savaşta kullanılmak üzere teknolojiler geliştirmesi için çalıştırılmıştır. Almanya'nın teknolojik temelini de bu firmalar oluşturur, bunlar da birikimlerini savaş teknolojileri geliştirerek oluşturmaya başlamıştır.

    Diğer örnekler;

    İngiltere ikinci dünya savaşı yakınlarında yanlış hatırlamıyorsam 500 metre yakından bir adamı öldürebilecek güçte dalgalar yayacak bir makina üretebilen bir insana o zamanın parasıyla çok güzel bir ödül konmuş ve bu cihazı yapmaya çalışan mühendisler ar-ge sürecinde radarı keşfetmiş ve bu sayede radar teknolojisini geliştirmişlerdir. Motorola da Amerika'nın vietnam savaşında askerlerin aralarında iletişim kurabilmeleri için telsiz teknolojileri üreten bir firma olmasından ötürü o teknolojiyi günlük hayata iletip günümüz telefonlarının alt yapılarını tasarlamışlardır.


    İmamhatipler konusunda da mutabıkız, ben de imamhatiplerin bu denli yoğun olmasına karşıyım, her ile 1 imamhatip gayet yeterlidir, ya da nüfusa oranlarsak her 500.000 kişi başına bir imamhatip yeterli olacaktır, bu oranın aşılmasına gerek yoktur.
    Benim elimde olsa yapacağım ilk iş bütün Anadolu ve düz liselerini meslek liselerine çevirirdim. Bunun nedeni ise şu; ülkemiz şu anda koca bir 18 yaşında vasıfsız eleman üreten bir insan fabrikasına dönüşmüş durumda, 18 yaş meslek öğrenmek için çok geç bir yaş. Bu ülkeye ve bu ülkenin eğitim sistemine vurulmuş en büyük balta bence budur, yani zamanında meslek liselerinin önünün kapanmasıdır. Bu sayede meslek liselerine gerçekten iş bilmesi gereken insanlar değil, en vasat insanlar meslek liselerine gitmiştir ve meslek liselerinin sayısı olması gerekenin çok çok altındadır, inşallah bu konuya da en kısa zamanda el atarlar da Anadolu lisesi zulmünden kurtulur ülkemiz.

    Makam sahibi insanların lüksleri konusunda da şunu söyleyebilirim;

    Türkiye'de yaşadığımızı ve Türk olduğumuzu unutma, o makama gelince herkes en az şu ankiler kadar lüks isteyeceklerdir, ancak bir vatandaş olarak kendi düşüncem bir vekile Skoda Superb'den fazlasının verilmesine gerek yoktur.

    İşin bir diğer tarafı da; hocam bir büyükşehir belediye başkanı düşünün, o adam her gün milyoner iş adamlarıyla toplantı halinde, sürekli o insanlarla uğraşıyor ve o insanların karşısında devlet memurunun ezdirilmemesi gerekiyor (malesef durum böyle, Türk toplumunda ye kürküm ye mevzusu çok fazla var...) dediğim gibi hakettikleri en fazla superb ama bırakın şimdilik mercedese binsinler, gözleri bir miktar doysun, Türk siyasi tarihinde o mevkilere gelip de gözü doyanını ben okumadım görmedim bilmiyorum.




  • carpenokte kullanıcısına yanıt
    git kumda oyna 10 senedir mali müşavirlik yapıyorum 15 senedir sektörün içersindeyim ne üdüğü belirsiz lavuk gelmiş bana iktisat ve muhasebe anlatacak çobanı kırbaçlı koyun sürüsü hüloğğğğğğğğğğğğ
  • abdulrezakbinberrak A kullanıcısına yanıt
    mali müşavir olmuşsun ama adam olamamışsın, karşındakine ettiğin laflar seviyeni gösteriyor.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • hormonlu bir büyüme doğal değil dolayısıyla gerçek değil.
    quote:

    Geçen yıl aynı dönemde yaşanan darbe girişiminin oluşturduğu baz etkisi ve başta Kredi Garanti Fonu (KGF) olmak üzere hükümetin teşviklerinin etkisiyle büyümede güçlü bir artış bekleniyordu. Ekonomi, başta KGF olmak üzere istihdam ve vergi teşviklerinin desteğiyle iç talep öncülüğünde birinci çeyrekte yüzde 5.2, ikinci çeyrekte yüzde 5.1 büyüdü.
  • Hahahahaha

    AKP'nin göz göre göre batırdığı konularda (üstelik son aylarda bayağı fazla olunca) bir tane yoktu bu tiplerden...

    Nasılda hamam böceği iki kelam edebilecekleri konuyu görünce üşüşmüşler. 0 mesajlı troll üyelikler falan. Ağabey bunlar gerçek olamaz ya.

    Böyle bir parti bu müritlerle başta olamaz ya... İnanamıyorum, bu kadar düşük bir zeka seviyesi bu gün Türkiye'nin başında.
  • klasik akp yalanları milli gelir azalıp hemde %11 büyüyen tek ülke dolar enflasyon falan bunlar boşuna yükseliyor demekki işsizlik boşa artıyor bunlara inanan kekolara akpli denir yada çıkarcılara
  • İşin Aslı nedir diye merak edenlere özet geçeyim; büyüme rakamlarına bakılırken sadece % kaç büyüme olduğuna bakılmaz. Cari açık, istihdam, enflasyon ve gayrisafi milli hasıla rakamlarına bakılır. Bu 4 kalemde de gelişme varsa gerçekten ekonomi büyüyor, ülke kalkınıyor demektir !...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.