Şimdi Ara

Tüfekli döneme geçiş neden oldu ?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
21
Cevap
1
Favori
532
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Şimdi o zaman adamlar "Ya kardeşim şu tüfeği kullanalım 250 yıl sonra otomatik falan olur" demediler. Tamam bir "Musketman" (nasıl cevireyim bilemedim o yüzden böyle diyeceğim) kısa sürede eğitiliyor. Zaten nişan alsan yiv olmadığı için mermi gitmiyor hedefe. Bu yüzden silah doldurmayı öğret korkusuz yap falan bitti bunda tamamım. Ama neden kılıç kalkan gibi yakın dövüşte oldukça güçlü ve işlevsel olan silahlar, daha isabetli olabilecek yaylar, sağlam zırhlı ve korku veren veyahut hafif zırhlı ve kan kusturan süvariler yerine 20 saniyede ates eden bir silah, tek bir kılıçı ve piştovu olan süvariler tercih edildi ?
    Peki tarihte buna açıklık getirebilecek bir savaş var mı ? Kılıç kalkanla tüfekli bir orduya karşı ağır bir yenilgi alıp bunun böyle olmayacağını gösteren bi savaş ?
    Hani asıl tuhaf şey bu savaşlarda asıl amaç rakibi öldürmektense morali bozmak. Düşünün bi 20 kişi bi anda silahı ateşliyor. Önüne toplar düşüyor. Tam öndesin yani ölme riskin çok yüksek. Üstelik rakibin her an süvarileri hücum edebilir. Kim böyle bir ortamda savaşır ki ? Var mı buna bir açıklık getirebilecek bir babayiğit

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >







  • İlk tüfekler saldırı değil savunma amaçlı kullanılıyordu. Dolayısıyla ilk zamanlarda zaten senin dediğini yaptılar. Tamamen tüfekli ordular değil, yine kılıç kalkan, zırh taşıyan askerler kullandılar. Tüfekli birimler hat piyadesi olarak kullanılıyordu. Ordu mevzilerine gelen bir hücumda öne tüfekli askerleri koyarsın, atıyorum düşman 10 vuracaksa, ilk salvoyla 8'e düşürürsün onu. Sonradan onların tekrar doldurmasını beklemeden geri çeker ve saldırıyı kılıçlar ve mızraklarla göğüslersin, arkadan okçuların da boş durmaz tabi.
    Tüfeklerin daha da geliştiği dönemlerde bile doldurması uzun diye yayı tercih etmişliğimiz vardır mesela Türkler olarak.

    İstediğin örneğe gelirsek, Yunan isyancısı köylüler, yaylım ateşi sayesinde, profesyonel asker olan Yeniçerileri mahvetmişlerdir. Bu biraz daha geç örnek. Daha öncesinde Osmanlı-Safevi savaşında Osman ateşli silahları daha etkin kullandığı için Safevileri düdüklemiştir. Yine feodal Japonyada Cizvit misyonerlerin ülkeye getirdiği tüfekler, beyler arasında savaşları kimin kazanacağını belirlemiştir. Hatta bizde olduğu gibi tüfek mermisini ilk yiyen Japon yiğitleri, bunun onursuz bir silah olduğunu söylemiş ve kullanan top olsun demiştir. Tarihte örneği çok yani.

    Özetle; başlarda tüfekler savunma amaçlı isabetsiz silahlardı ve saldırı için kullanılmıyordu. Sonradan menzili ve gücü gelişti. Yan yana ve tüfeklerle donatılmış bir ordu artık daha güçlü tüfeklere sahip olduğundan hücuma kalkan düşmanı darma dağın edebiliyordu. Giyilen zırhlar işlevsiz kalmaya başlayınca bu sefer diğer milletler de meydanlara zırhsız ve tüfekli çıkmaya başladılar. Gereksiz yere hareket kabiliyetlerinin kısıtlanmasına gerek yoktu. Ancak işin dezavantajı tüfekler hala çok isabetsiz olduğundan onlar da yan yana durup tek bir yöne aynı anda ateş etmek durumunda kaldılar. İşte bu yüzden bile bile mermiye kafa atan ordular devri başladı. 1800 lere gelindiğinde ise artık yivli yarı otomatik tüfekler ortaya çıkmıştı ve bunlar çok daha isabetli olduğundan yanaşık düzende savaşmak anlamsız kaldı ve taraflar siper kazıp mermilerden bu şekilde korunmaya başladılar. 1. Dünya savaşı da dahil siper savaşları devam etti. 2. Dünya savaşıyla birlikte artık silah teknolojisi çok geliştiği ve Almanların yıldırım harekatları da siper taktiklerini etkisiz kıldığından( Etkili hava ve topçu bombardımanları, tam otomatik saldırı tüfekleri vs.) olay günümüz savaşlarına evrildi.

    Son olarak Eski Çağdan Modern Çağa: Ordular adlı güzide eseri okumanı tavsiye ederim.
  • İlk tüfekler saldırı değil savunma amaçlı kullanılıyordu. Dolayısıyla ilk zamanlarda zaten senin dediğini yaptılar. Tamamen tüfekli ordular değil, yine kılıç kalkan, zırh taşıyan askerler kullandılar. Tüfekli birimler hat piyadesi olarak kullanılıyordu. Ordu mevzilerine gelen bir hücumda öne tüfekli askerleri koyarsın, atıyorum düşman 10 vuracaksa, ilk salvoyla 8'e düşürürsün onu. Sonradan onların tekrar doldurmasını beklemeden geri çeker ve saldırıyı kılıçlar ve mızraklarla göğüslersin, arkadan okçuların da boş durmaz tabi.
    Tüfeklerin daha da geliştiği dönemlerde bile doldurması uzun diye yayı tercih etmişliğimiz vardır mesela Türkler olarak.

    İstediğin örneğe gelirsek, Yunan isyancısı köylüler, yaylım ateşi sayesinde, profesyonel asker olan Yeniçerileri mahvetmişlerdir. Bu biraz daha geç örnek. Daha öncesinde Osmanlı-Safevi savaşında Osman ateşli silahları daha etkin kullandığı için Safevileri düdüklemiştir. Yine feodal Japonyada Cizvit misyonerlerin ülkeye getirdiği tüfekler, beyler arasında savaşları kimin kazanacağını belirlemiştir. Hatta bizde olduğu gibi tüfek mermisini ilk yiyen Japon yiğitleri, bunun onursuz bir silah olduğunu söylemiş ve kullanan top olsun demiştir. Tarihte örneği çok yani.

    Özetle; başlarda tüfekler savunma amaçlı isabetsiz silahlardı ve saldırı için kullanılmıyordu. Sonradan menzili ve gücü gelişti. Yan yana ve tüfeklerle donatılmış bir ordu artık daha güçlü tüfeklere sahip olduğundan hücuma kalkan düşmanı darma dağın edebiliyordu. Giyilen zırhlar işlevsiz kalmaya başlayınca bu sefer diğer milletler de meydanlara zırhsız ve tüfekli çıkmaya başladılar. Gereksiz yere hareket kabiliyetlerinin kısıtlanmasına gerek yoktu. Ancak işin dezavantajı tüfekler hala çok isabetsiz olduğundan onlar da yan yana durup tek bir yöne aynı anda ateş etmek durumunda kaldılar. İşte bu yüzden bile bile mermiye kafa atan ordular devri başladı. 1800 lere gelindiğinde ise artık yivli yarı otomatik tüfekler ortaya çıkmıştı ve bunlar çok daha isabetli olduğundan yanaşık düzende savaşmak anlamsız kaldı ve taraflar siper kazıp mermilerden bu şekilde korunmaya başladılar. 1. Dünya savaşı da dahil siper savaşları devam etti. 2. Dünya savaşıyla birlikte artık silah teknolojisi çok geliştiği ve Almanların yıldırım harekatları da siper taktiklerini etkisiz kıldığından( Etkili hava ve topçu bombardımanları, tam otomatik saldırı tüfekleri vs.) olay günümüz savaşlarına evrildi.

    Son olarak Eski Çağdan Modern Çağa: Ordular adlı güzide eseri okumanı tavsiye ederim.




  • Güzel konu bu arada.
  • MANGUTAY kullanıcısına yanıt
    Çok açıklayıcı oldu sağol. 1800ler dediğin galiba 80 yılları falan galiba. Çünkü amerikan iç savaşında askerler hala musket kullanıyordu. Yani tüfeğin dediğim kadar basit değilde daha işlevsel ve gelişmiş olduğunu söylüyorsun.

    Kitap aklımda. Yine saolun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Amerikan iç savaşında musketlerin yanında Henry Repeating Rifle dediğimiz yarı otomatik tüfekler de kullanılmıştır. 70 lerde özellikle Amerikan yerlilerine karşı gelişmiş versiyonları kullanılmıştır.Tabi onların yaygınlaşması falan yüzyılın sonlarını bulur. Bir de o dönemlerde revolver dediğimiz şu yarı otomatik toplu tabancalar falan da çıkmıştır piyasaya.
  • MANGUTAY kullanıcısına yanıt
    Hacı ben normalde pek kitap okumazdım ama son zamanlarda bi ilgi geldi. Adı bile degistirdim yani. Sence bu kitap başlangıç için iyi mi yani savaş sanatı üzerine ? Ayrıca başka kitaplar önerir misin ? Dediğin kitap biraz pahallı geldi de belki ilgimi çekmeyen bi konu bile çıkabilir veya sıkılabilirim o yüzden basitten başlamak istiyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi General Tao -- 10 Haziran 2019; 20:0:46 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • savaş sanatının başlangıç kitabı niccolo machiavelli- hükümdar'dır. arkadaşın fikrini bilemem.
  • avcılarınavcısı kullanıcısına yanıt
    Neden bilmiyorum ama kitap felsefi değilde daha çok hikaye gibi geldi. Sun tzu nun kitabı 5 tl. Onla başlasam hata etmiş olur muyum ? Hem ucuz hemde gerçek bir askeri dehanın kitabı. Birde savaş üzerine vardı clausewitz'in yazdığı. O kitap da bayağı etkiliymiş.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: General Tao

    Neden bilmiyorum ama kitap felsefi değilde daha çok hikaye gibi geldi. Sun tzu nun kitabı 5 tl. Onla başlasam hata etmiş olur muyum ? Hem ucuz hemde gerçek bir askeri dehanın kitabı. Birde savaş üzerine vardı clausewitz'in yazdığı. O kitap da bayağı etkiliymiş.
    sun tzu'nun kitabı bir şeyime yaramıyor afedersin. mesela adam demiş; "büyük generaller arkasına bakmadan savaşmaz", "askeri harekatte lojistik çok önemlidir", "karşı tarafa güvenmeyeceksin" vs. bu gibi kısa kısa nasihatler veriyor ama hiçbir olay örgüsü ile anlattığı bir durum yok. böyle olunca da akılda yer etmiyor o anlattıkları. ama mesela machiavellinin kitabı olay örgüsüne dayalı. neyin ne olduğunu anlatıp sonra da karşısına nasihat veriyor bu çok faydalı oluyor. zira bu adamın hayatını kısmen okudum floransa'dan oraya buraya diplomatik işler için at sürmekle geçmiş hayatı. diğer kitabı bilmiyorum.




  • avcılarınavcısı kullanıcısına yanıt
    Saolun bakıcam o kitaba da. Peki taktikler içeren bi kitap var mı ? Yani nasıl desem "rakip eğer sizden fazla ve hücum eriyorsa siz savunmada şöyle yapın" diye. Bu tür bi kitap da işime yarar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bilgim yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Osman pamukoğlu'nun strateji kitabı var. Yarısına kadar okudum, yarısına kadar okudum pek beğenmedim. Yine 36 gizli strateji kitabı var, bunda olay örgüsü var ama çinlilerin savaşlarını anlatıyor, adamı bayıyor oktu kılıçtı nereye kadar 😤

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • avcılarınavcısı kullanıcısına yanıt
    Ha iyi o zaman ok kılıç bende sevmem pek. Belki romalılar ama ben daha çok 17. Ve 19. Yy savaşlarını seviyorum. Yine de saolun hocam tavsiyeleriniz için.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Tüfekler adamakıllı hale gelene kadar öyle çok yaygın kullanımda değildi zaten. Pratik değildi çünkü. Askeri devrime kadar silah teknolojisi çok daha ileride olan Osmanlı'da dahi ok yayı tercih ediyordu piyade. Bir defa üst başı berbat ediyordu. Doldur boşalt hiç pratik değildi. Süvari kullanımı çok sıkıntılıydı. Ok yaya dönmek istiyoruz diye olay çıkaran yeniçeriler var bu nedenle. Sonradan sonraya yaygınlaştı. Ha buna rağmen gerektiğinde çok etkili kullanılıyordu. Örneğin Mohaç'ta Osmanlı tüfeklileri o meşhur ağır zırhlı Macar süvarilerini silip atıyor yaylım ateşiyle. Buna benzer örnekler var. Ayrıca Türk ordularının tüfek kullanımıyla Avrupa ve diğer orduların geçişleri farklıdır. Örneğin bizde ok yay kullanımı üst düzey olduğundan tüfeğe geçiş bir nebze daha kolay olmuştur. Zira kullandıkları tüfekler arasında da fark var. Biri 2.5 kg ortalamalı daha pratik ve etkili tetik ve fitil sistemli tüfek kullanıyor. Öbürü havandan bozma 7-8 kg civarı ağır ve oldukça yavaş bir tüfek kullanıyor. Sonradan işler değişiyor. Nitekim özellikle ilk dönem tüfek ve toplarının doğrudan fiziki etkisi genel manada çok fazla yok. Bunlar daha çok psikolojik etki için kullanılıyor. Top piyadeye karşı etkili ama karşındaki gerizekalı olmadığı için o etkiyi fiziki olarak sürdüremiyorsun. Bunun yerine topun ve tüfeğin gürültüsü ve ihtişamından faydalanıyorsun. Örneğin Safevi ordusuna karşı tüfekle adamları indirdiğin için değil, top ve tüfek atıldığında ortaya çıkan gürültü nedeniyle adamların atları ürküp ordusu dağıldığı için böyle rahat kazanabiliyorsun. Çünkü Osmanlı ordusundaki atlar ve tabii asker küçüklükten beri bu sesle yetişiyor. Atların yanında atış yapılıyor alıştırmak için. Haliyle ne Safevi ne Memluk ordusu dayanamıyor düzeni koruyamadığı için. Bu öyle basite alınacak bir etki değil. En hafifinden 15 Temmuz'da İstanbul ve Ankara'da olanlar bir hatırlasın o geceyi. O derece alçak uçuş yapan jetlerin sesinden, süpersonik patlama seslerinden ödünüz patlamadı mı? Ben askeri uçuş, askeri jet, Türk Yıldızları yani askeri havacılık hayranı biri olarak iyi kötü alışık olduğum halde benim dahi sinirlerim bozulmuştu. Şimdi o şekildeki bir gümbürtünün sürekli tekrar ettiğini, topların ve fındık da denen tüfek misketlerinin oraya buraya düştüğünü düşünün. Gerideki develeriniz ve özellikle de ön saftaki atlarınız bu seslerden irkilip kaçışmaya başlıyor. E siz ne yaparsınız bu durumda?




  • Yani ben sana o kitabı askeri tarihe başlangıç diye değil daha çok antikten moderne ordular neymiş nereye gelmiş mevzusunu anlaman için önerdim. Orada çok kıymetli hocaların çok ciddi makaleleri var. Kitapyurdundan girip iç sayfalara göz at seçeneğinden içindekiler kısmına bakarsan ne demek istediğimi daha iyi anlarsın. Avcının önerdiğini de okuyabilirsin de bana göre bu konuda başlangıç kitabı diye bir olgu yoktur. Sana şimdi ben Sun Tzuyu önersem tek bir dönemin algısını okuyacaksın. Machiavelliyi oku bütün Dünya savaş tarihinin genelini kaparsın diye bir şey yok. Adam İtalya odağında yazmış bir şeyleri. Rönesans ordularıyla ilgili bilgi edinirsin o ayrı. Anlatabiliyor muyum? Daha geniş çaplı okuma yapman lazım eğer ilgi duyuyorsan.Kısacası herhangi bir kitaptan başlayabilirsin. Ben mesela "Türk Kültüründe Silah" tan başlamıştım gerisi öyle geldi. Bana kalsa git Timaş yayınlarından çıkma savaş tarihi kitaplarının alayını al oku derim ama ciddi para çıkar cebinden.




  • Adam dediğiniz kitapların hiçbirisini okumayacak. Boşa yazıyorsunuz.

    @MANGUTAY @Kraven
  • E-Nazmi E kullanıcısına yanıt
    Olsun reis, konuyu gören başkaları için belki vesile olmuş oluruz kaynak konusunda.
  • E-Nazmi E kullanıcısına yanıt
    neden böyle düşündünüz bilemem ama okuyacağım.
    https://tr.pdfdrive.com/h%C3%BCk%C3%BCmdar-niccol%C3%B2-machiavelli-e117508364.html

    mesela bedava okuyabilirim.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.