Kim kime destek vermiş zerre önemi yok bu tarikat lar dine en büyük zararı veren gerçekte din ve imanla alakası olmayan, kendi ve yakınlarının keyfi çıkarları için Allah kelamını ağızlarından düşünmeyen Allahsızlar dan teşekkül eden yapılar tümden kapatılmalı!!! < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
Daha güzeli var. Yakmayan kefen 😂😂😂 < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ottoman1538 -- 5 Eylül 2020; 18:55:26 > |
Hangi hadisi şerif ağa. Nerede sabit. Tövbe verme, el alma olayının dua ile alakası yok. Tövbe verme nasıl olur biliyor musun? < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
Bakmadım < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hobar -- 7 Eylül 2020; 10:25:14 > |
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı > |
Kesinlikle hayır hocam çok merak ediyorsanız söliyeyim Nakşibendi Tarikatındanım.( Menzil farklı koldur menzil değil bizim tarikat.) Tarikatım hakkında çok bilgi bulmak isterseniz Nakşibendi Hazretlerinin hayatını okuyabilirsiniz.En belirgin özelliği showdan gösterişden uzak olması sebebiyle (şuanki Mürşidin) internette boy boy fotoğraflar bulamazsınız.Abdurrahim Reyhan hazretlerinin oğlu Hüseyin Avni Reyhan Hazretleri İzmir Dikilide ikema etmektedir. Sık sık denetim yapılıyor her ay nerdeyse. Kapısı herkeze açıktır dergahın. Nakşibendinin bir çok kolu bulunmaktadır. Nakşibendi tarikatınının silsilesi soy olarak Peygamber efendimize dayanmaktadır. Tarikatın tasavvufun amacı yok etmektir.Varlıktaki kibirdeki insanın benliğini almasıdır aslında.Trt 1 deki Yunus Emre Hazretlerinin anlatıldığı dizi izleseniz aslında giriş seviyesinde anlatmaktadır hak tarikatlarının görevini. Çok derin bir konu.Mesele Kurani Kerim meselesi değil.Mesele eğitim görmektir. Burda birçok kişi bir soysuzun yaptığını tüm dine alime ulemaya sövüp sayarak yansıtmaktadır. Bilmezlerki bu istismarcı nakşibendi tarikatından kovulmuş kendi tarikatının (uşaki) ana kolunda görev alamamış kendi kendine ayrı bir kol açıp milleti sömürmüş. Parelel devlet mantığında. Ha bu zat ayrıca mürşid olarak geçmiyor.Halife olarak aslında geçiyor.Ama Mürşidi dünyada olmadığı için tek yetkili olarak kalabalığa başlık etmeye kalkıyor. Neyse burda yine bana sövüp sayacaklar.Doğru bildiğimi sölerim ve geçerim. < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hakan_harputlu -- 5 Eylül 2020; 20:33:5 > |
Tanrı ile kul arasına girerek herhangi bir çıkar elde eden herkes aşağılık mahluktur. Atatürk'ün bu konudaki sözünü hatırlatmak isterim: "Din, Allah ile kul arasındaki bağlılıktır. Softa sınıfının din simsarlığına müsaade edilmemelidir. Dinden maddî menfaat temin edenler, iğrenç kimselerdir. İşte biz, bu vaziyete muhalifiz ve buna müsaade etmiyoruz." (1930) Bademler, din tüccarları, gökten emir alıyoruz diyenler, kendilerini halife peygamberle bir görenler neden Atatürk'ü sevmiyor? Çünkü bunların gerçek yüzünü 100 yıl önce anlamış, ifşa etmiş ve pisliklerini engellemeye çalışmış. Çocuk istismarına çocuk tecavüzlerine kılıf bulmaya çalışanlar, bunları yapanları savunanlar, haber yapılmasını yasaklayanlar, doğruya doğru, yanlışa yanlış, hırsıza hırsız, haksıza haksız, haklıya haklı diyemeyenler, siz içinizde nasıl bir pislik ve karanlık var? Aynaya bakıp kendinize sorun bence. |
İstanbul eskiden tekkeler şehriydi. 1970'lerde artık nesli tükenen o edepli, şehirli beyefendiler ve hanımefendiler bu tasavvuf terbiyesinden yetişme adab bilen zatlardı. Bu eğitim kesildiği için, Batının edepsizliği örnek alındığı için o nesil tükendi. Bu gerçekleri görüp ifade etmek için tarikat mensubu olmaya lüzum yok. İnsaflı olmak yeterli. HA bir de bu milletin evladı olmak şart. Ecdat düşmanlarından hayır gelmedi, gelmez bu memlekete. Korkaklık mı :)) 5816 sayılı kanun ile bazı şeylerin tartışılmasının önüne geçerek kimler korkaklık sergiliyor acaba!?! |
Şuan Türkiye de çocuğunu imamhatipe göndermek isteyipte, şehrinde imamhatip okulu olmadığı için gönderemeyen var mı? Yok. İhtiyacın çok çok fazlası imamhatiplerimiz var. Ancak dediğin gibi olmuyor her ne hikmetse. Cemaatler müslümanları bölüyor, ayrıştırıyor. Bizim mahallede borbirone yakın iki cami var birisine A cemaati, diğerine B cemaati üyeleri gidiyor ya. Peygamber efendimiz 73 fırkaya ayrılacak benim ümmetim yalnız biri doğru yolda olacak demiş. Bu yüzden hepsi kendilerini doğru yolda görüp diğer cemaat üyelerini müslüman olarak bile görmüyor. Dinde olmayan pekçok şeyi de dine sokuyorlar. Dine en büyük zararı veriyorlar. < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
Osmanlının son döneminde eğitimi o tekkeler aldığı için malesef kos koca bir imparatorluk çöktü. Tasavvuf da kulağa hoş gelir ama dinimizle alâkası olmayan ve dini bozan bir oluşumdur. Celaleddin-i rumi yi inceleyin. Kitaplarını okuyun. Tasavvufun en ileri gelenlerindendir kendileri. Onun kitaplarını okuyun ve Kur-an ı Kerim ile karşılaştırın. Ne demek istediğimi anlayacaksınız. Diğer tasavvufcular da benzerdir. < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı > |
< Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı > |
Şimdi kardeş ben de rifailerin arasında büyüdüğümden bu mevzulara yabancı değilim. Tarikatlardaki ilişkileri sadece bir hoca öğrenci ilişkisi olarak tanımlayamazsın. Bağlılık bundan çok daha fazladır. PEygamber devrinde veya sonraki birkaçyüz yılda bu tip saçmalıklar ortaya çıkmamıştır. Sesli zikir veya toplu zikir diye bir ritüel islamda yoktur. Kefen terlik falan satan bir şahsın resmen ilim küpü olmasına rağmen "doğrudan Allah'a bağlanmaya çalışan şeytana bağlanır" şeklinde bir açıklama yapabiliyor olması (daha neler neler var bu şahsın yumurtladığı) bile adına ne dersen de tarikat denen düzenin en iyi ihtimalle sağlıksız olduğunu gözler önüne serer. Tarikat şirki falan diye saçmalıklar ortaya çıkar ondan sonra. Kimse kimsenin kapısına kapılanmamalıdır. Kapılanılacak tek kapı Allah'ın kapısıdır. O manyak müritlerden birinin ha şa "ete kemiğe büründüm mahmut olarak göründüm" şeklinde gördüğü rüyayı orada ballandıra ballandıra anlatırken kimsenin oradan sesini yükseltip "tövbe estağfirullah", "hoca kendine gel", "ne biçim rüya o" falan gibi tepkiler göstermiyor olması tarikat denen düzenin kişinin kendi aklını fikrini tamamen bir kenara bırakıp bedenen ve ruhen bir kula köpek gibi bağlanıp kulluk etmesine sebebiyet verdiğini ortaya koyar. Daha bunun menzil falan gibi iyice uçmuş halleri var. En akılcı diyebileceğin Türkiye rifaileri arasından gelip bunları söyleyebiliyorsam bence ortada üzerinde düşünülmesi gereken bir şeyler vardır. |
< Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 1881-1938 -- 5 Eylül 2020; 21:21:2 > |
Eğitimi o tekkeler almadı :) Eğitim kurumları ve ayrıca medreseler zaten mevcuttu. Tekke işi başka bir meslektir. Biraz tarihi incelemenizi öneririm. İmparatorluk çöküşü için incelemenizi önereceklerim: -Babıali Darbesi -Darbecilerin birkaç yılda imparatorluğu çökertmesi (1. dünya savaşı süreci) -Milli Mücadele sonrası Osmanlı'nın tasfiyesi -Tüm bu süreci başından sonuna organize eden Britanya Krallığının konumu Tasavvuf, her şeyi kapitalizmle hızlıca tüketip hızlıca bıkan endişeli laiklerin kulağına hoş gelir. Tasavvuf bir yaşam tarzıdır, moda değildir. Nasıl fıkıh, tefsir, vesaire gibi birçok alan varsa, Tasavvuf alanı da dinde sadece nefsin terbiyesi, ahlakın güzelleştirilmesi kısmıyla ilgilenir, o kadar. Ötesi fasa fisodur. Merdiven altı sözde oluşumları bu devrin ürünleridir. Hz. Pir Mevlânâ Celalleddin-i Rumi'nin (k.s.) yüzyıllara dayanan Tarikat-ı Aliyyeyi Mevleviyye geleneği, oluşumu vardır. Oğlu Sultan Veled (k.s.) tarikatın kurumsallaşmasını sağlamıştır. Mevlevîlik bir moda değil ciddi bir tarikattır. 1925'te Mevlevîlik tekkeleri Mevlevîhaneler de kapatılmıştır. Konya'da şu anda "sözde" müze olan Mevlevî Asitanesini gezebilirsiniz, derviş yaşantısı orada çok güzel canlandırılmıştır. Ayasofya nasıl "sözde" müzelikten çıkarıldıysa Cenabı Hakkın izniyle inşallah bu tekkeler de uyandırılır. Ayaklara düşürülen, itin kopuğun ağzına düşürülen bu meslek canlandırılır. Aişe Validemizin Peygamber Efendimizin (s.a.v.) için sözü şöyledir: "Onun ahlakı Kuran ahlakıydı" Hz. Ali (k.v.) karşısındaki ordu mızraklarına Kuran sayfalarını geçirip de kendi safındaki askerleri kandırmaya çalışınca şöyle der: "Nereye gidiyorsunuz? Canlı Kuran benim!" Sözün özü Kuran ahlakına insan ahlak-ı Kuran olanların eğitiminden geçerek sahip olur. Hangi görüşten olursa olsun eski İstanbullu insanların Türkçe'lerinden, edeplerinden adaplarından bu kokuyu duyabiliyoruz. Herkes kendi dedesine, ninesine, büyüklerine, eski nesillerine bakabilir. Hakiki medeniyet buydu. Batı'nın ahlaksızlığı değil. Medeniyet Medine şehrinden gelir. Peygamber Efendimizin (s.a.v.) Medine kurduğu o ahlaki Rasulullah kokusundan gelir. İnsan hakları da Magna Carta'dan değil, çok daha önce yazılmış olan Medine Sözleşmesinden gelir. Biz şahsiyetsizleştiğimiz için CHP eliyle aşırı bir eziklik, özgüvensizlik, Batı'ya özenme ile sadece gavur isimleri baş tacı ediyoruz maalesef. Ne vakit bunları fark ederiz, o zaman kendimize gelir, Medenî oluruz. İnşallah. |