Şimdi Ara

Suzuki Splash Türkiye yollarında...

Bu Konudaki Kullanıcılar:
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
565
Cevap
6
Favori
68.605
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Suzuki Türkiye Murahhas Azası Ali Savcı, Suzuki Splash modelinin basın toplantısında yaptığı konuşmada, Suzuki'nin global olarak 2003 yılından itibaren ciddi olarak gelişen ve büyüyen bir şirket olduğunu belirtti.

    Savcı, Suzuki'nin dünya çapında net satışlarının 2003 yılında 2 milyar yen seviyesindeyken, 2007 yılında bir zirve yaparak 3,5 milyar yen seviyesine ulaştığını dile getirerek, bu rakamın 2008 yılında ise 3 milyar yen seviyelerinde gerçekleştiğini, bu yılı ise 2,5 milyar yenin üzerinde bir satış rakamıyla kapatmasının beklendiğini kaydetti.

    Savcı, Suzuki'nin aslında bir küçük araç üreticisi ve küçük araç uzmanı olduğunu, özellikle Japonya iç pazarında Güneydoğu Asya'da, Hindistan'da ve Avrupa pazarındaki satışların önemli bir kısmının A ve B segmentindeki araçlardan oluştuğunu anlattı.

    Suzuki'nin ilk defa B segmenti bir araçta dizel versiyonunu Türkiye pazarına sunduklarını ifade eden Savcu, bugüne kadar hep benzinle modelleriyle Türk tüketicisinin karşısına çıktıklarını, Splash'la beraber ilk dizel aracı da Türkiye pazarına sunmuş olduklarını vurguladı.

    2010 yılında pazar

    Ali Savcı, 2010 yılında otomotiv pazarının en az bu yıl ki kadar, hatta daha üzerinde olacağını öngördüklerini belirterek, "2010 yılında otomotiv pazarı 450 bin adet civarında olacaktır. Biz de burada 3 bin 500'den daha az olmayacak şekilde 4 bin ve daha üstü adede yönelik bir planlama yaptık. Bu planlamamızın Splash'da en önemli ayaklarından birisi. Splash'da ise beklentimiz ise 900, bin adet civarında bir satış adedine ulaşmak. Pazar payımız, Suzuki'nin dünyadaki pazar payı beklentilerine paralel olarak yüzde 1,5 civarında gerçekleşecektir. 2010 yılı Mayıs ayı içerisinde Suzuki Auto'yu da Türk müşterisiyle buluşturacağız. Şu an piyasada olan SX4 modelimizin dizel versiyonu, Swift'in dizel versiyonu ve SX4'ün makyajlanmış yenilenmiş versiyonu müşterilerimizin beğenisine sunacağız. Yılın son yarısında da yine bizim stratejik modellerimizden bir tanesini de tamamen yenilenmiş versiyonunu göreceksiniz. Dolayısıyla 2010 yılı bizim 3 yeni versiyonumuzun ortaya çıkmış olacağı bir yıl olacak" dedi.

    Suzuki Kizashi modelinin Türkiye'deki ürün gamlarında bulunacağını belirten Savcı, bu aracın ABD'de ve Japonya'da satışa sunulduğunu bildirdi.

    Savcı, Kizashi modelinin 2,4 litrelik benzinli bir motorla ABD ve Japonya iç pazarına yönelik olarak pazarlandığını dile getirerek, "Bu araçlar vergilendirme sisteminden dolayı Türkiye'de bu motor hacmi yüksek vergiye giriyor. Buna rağmen gerçekten çok sportif ve heyecan verici bir araç. Biz de kesinlikle 2010 yılının sonunu beklemeden, bir satış adeti kaygısı olmadan, Türkiye'de satışa sunacağız" diye konuştu.

    25-40 yaş arası gençleri ve aileleri hedeflediklerini belirten Savcı, yeni modelin renkli ve hayat dolu kimliğini çok rekabetçi bir tanıtım fiyatıyla desteklediklerinin altını çizdi.

    Ali Savcı, "Kullanım maliyetleri açısından bakıldığında oldukça cimri olan yeni oyuncumuz, gelişmiş çevreci motoru sayesinde 119mg/km ile çok düşük bir karbon salımına imza atıyor. Ayrıca farklı olduğunu düşünenler ve fark yaratmayı sevenler için değişik desenlerle Splash'ı kaplayabiliyoruz" ifadelerini kullandı.

    Volkswagen-Suzuki ortaklığı

    Suzuki Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı N. Ural Hakverdi, otomotiv sektöründe 2010 yılında satışların gerileyeceğine inanmadığını belirtti. Hakverdi, 2010 yılında otomotiv pazarının 450 bin adetin altına inmeyeceğini vurgulayarak, 2010 yılı satışların, bu yıl ki satışların üzerine çıkabileceğini kaydetti.

    Bir gazetecinin, Volkswagen-Suzuki ortaklığını sorması üzerine de Hakverdi şunları söyledi:

    "Suzuki pazara düşmüş ve hemen alınabilecek bir firma değil. Suzuki kendi çapında Volkswagen gibi bir dev, küçük araçta dünya şampiyonu. Volkswagen'in esas amacı Suzuki'nin kendi spesiyalitesi olan küçük araçları üretmek. Yoksa Volkswagen Suzuki'yi yutmuş değil... Hindistan pazarına tamamıyla Suzuki hakim, Çin'e gelince Çin'de büyük bir fabrikası var. Sadece Çinlilerin kullanması ürettiği büyük bir otoparkı var. Burada iki devin kendi çaplarında kendi kendine birleşmesi gibi bir şey oldu. Japonya'da 7 tane büyük otomobil fabrikası var araç üreten. Bunlar hep birbiriyle yüzde 1-2 gibi ortaklıkları var. Bu Japon sisteminde daha fazla yan sanayiden faydalanmak için yapılan bir sistem. Birbirleriyle hem rakiptirler, hem de ortaktırlar. Volkswagen ortaklığı da aşağı yukarı böyle bir ortaklık, birbirlerinin gücünden faydalanıyorlar."

    Hakverdi, bu ortaklığın ardında yapılan basın açıklamasında da her iki şirketin de kendi kişiliklerine, pazarlama, üretim ve dağıtım kanallarına da saygı duyulacağının açıkladığını hatırlatarak, ortaklığın kısa ve uzun dönemde pazarlama kanallarında değişikliğe yol açmayacağını kaydetti.

    Suzuki Splash

    "Kim demiş şehirle oyun olmaz diye!" sloganıyla tanıtılan Suzuki Splash, kolay pratik ve oyuncu yapısıyla bunaltıcı şehir trafiğini renklendirmeyi ve daha keyifli kılmayı amaçlıyor. 28 bin 500 liradan başlayan tanıtım fiyatıyla Splash, gerek tasarımı gerekse teknik özellikleriyle gençlerin tercihi olacak. Suzuki Splash, 1,0 litre, 1,2 litre benzinli ve 1,3 litre dizel motor versiyonlarıyla satışa sunuluyor
     Suzuki Splash Türkiye yollarında...
     Suzuki Splash Türkiye yollarında...
     Suzuki Splash Türkiye yollarında...

    kaynak:cnn



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi KILIÇ -- 30 Aralık 2009; 23:17:40 >



  • 28.5 e 1.0 motor pahalı...
  • çok pahalı
  • 1.3 dizel motor?

    Agila'da da kullanılan Fiat-Opel ortaklığından doğan Cdti motor mu?

    Eğer öyleyse neden Swift'de yok? Ortak üretim olmadığı için mi?


    Edit: Tamamının cevabı evetmiş.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Quadrifoglio -- 5 Ocak 2010; 23:23:17 >
  • demek ki 2.0 motor olsa 60 milyar olacak..
  • 1.2 85 BG düz vites 28550TL
    1.2 85 BG otomatik vites 30500TL
    1.3 75 BG DDIS dizel düz vites 32550TL
  • Aracın fiyatları acayip şişik! Swift'e aynı dizel motor SX4 içinde 90 BG Peugeot motoru geliyor bu ay. Belkide geldi fiyatları belli çünkü. 40.000 TL fiyat çekmişler SX4 dizel için. 2 havayastığı için, C sınıfı dahi olmayan bir araca kimse bu paraları vermez. Suzuki fiyatları anlamsız yere uçurmuş. Neyine istiyorsun bu fiyatları adam gibi bir satış sonran yok, Araçların donanımları fakir. Splash'ın aynısı Chevrolet Spark olarak gelecek. O aracı bekleyin. Fiyatı çok daha düşük, Donanımı çok saha yüksek olacak (otomatik klima, opsiyonel ESP). Görünüm de çok daha iyi.
  • e yuh bu fiyata nasıl satacaklarmış ?
  • http://autochronicles.blogspot.com/2010_03_01_archive.html adlı siteden alıntıdır.

    quote:

    Kullanılan otomobil: Suzuki Splash 1.2

    Bugün Autocar dergisinde yayınlanacak bir haber için Gelibolu’ya gideceğiz. Organizasyon için yaklaşık 1 haftadır uğraşılıyor. Aslında amaç Türkiye’deki her markadan bir model alıp, 18 Mart gününü Gelibolu’da kutlamaktı. Yani bugünün anlam ve önemini otomobillerle birleştirmekti.

    Ancak her marka haberimize katılmak istemedi, ya da belli nedenlerden dolayı katılamadı. Bu yüzden ‘sadece’ 26 otomobillik bir konvoyla yola çıkmak zorunda kaldık. Daha önce kullanacağım otomobil konusunu Nihat’la görüşmüş, kendim için Opel Astra’yı ayırtmıştım.

    Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı ve sevgili organizasyon yetkililerinin verdiği kararlar doğrultusunda herkesin kullanacağı otomobil belirlendi. Böylece Yiğit’le benim kullanacağımız otomobil de belli olmuştu: Suzuki Splash. Aslında merak ettiğim bir otomobildi kendisi. Çünkü Suzuki’nin tüm model gamını kullanmış, geriye bir tek Splash kalmıştı. Yanımda getirmiş olduğum arkadaşlarım Evren ve Negin’de aslnda bizlere eşlik edeceklerdi ama muhteşem organizasyonumuzda bir sürücü eksik kaldığı için bu ikili Ford Focus TDCi ile konvoya katılmak zorunda kaldı. Olsun, onlar için de değişik bir deneyim oldu diye düşünüyorum, en azından bana söyledikleri bu şekildeydi.

    Minik sınıf, sevimli, modern tasarıma sahip, ekonomik ve ilginç bir şekilde keyifli bir otomobil Splash. Tasarımı bana göre şirin ve birçok rakibinden daha güzel. Ancak kilometrelerce öteden göze çarpan rengi ve öğrendiğime göre opsiyon olarak sunulan su damlaları motifleri pek gerekli değil. Kim satın alacağı bir otomobilin gövdesinde ve ön konsolunda su damlası motifi ister merak ediyorum doğrusu. Bana bedava verseler almam bu seçeneği.

    Her neyse, Yiğit’le önce otomobilimizi görünce hayal kırıklığına uğradık çünkü konvoyun en küçük motorlu otomobili bize düşmüştü. Bu da hızlı kullanım gerektiğinde gerilerde kalacağımız anlamına gelirken, sollama ve yokuş çıkmalarda bayılma demekti.

    Hızlı kullanım konusunda endişenlenmemize gerek kalmadı çünkü herkesin aynı hızla gideceği ve belli gruplar içinde yer alacağı söylendi. Grup içinde geçiş yapmak da yasaktı.

    Autocar’ın Davutpaşa’daki merkezinden sabah 7’de hareket ettik. Ben neyse ki ST’den CD çantamı almayı akıl etmiştim de canımızın sıkılmasını biraz olsun engelleyebildik. Böyle diyorum çünkü bir gece önce Yiğit’e şantaj yapıp benimle gelmesine ikna edince, kendisi bu kadar erken kalkamayacağı için uyumamayı tercih etmişti. Yani biraz sonra yanımda konuşan biri yerine horlama sesleri duyabilirdim. Bu yüzden CD’ler ve müzik çok önemliydi. Ama Yiğit’in de hakkını vermek gerek. Neredeyse Gelibolu’ya gidene kadar hiç uyumadı, valla helal olsun!

    Önümüzde Chevrolet Captiva, arkamızdaysa Skoda Superb olmak üzere yola çıktık. Yaklaşık 90- 100 km/s sabit hızda yol alıyorduk. Bu gibi hızlarda Splash beni çok şaşırttı. Hayır, ekonomik oluşuyla değil: 6.1 lt/100 km’lik ortalama yakıt tüketim değeri gayet iyiydi ama şaşırdığım bu değildi. İkimizin de şaşırdığı şey Splash’in bu hızlarda oldukça rafine bir sürüş ortaya koymasıydı. Bir kere çok sarsıntısız ve stabil bir sürüş çıkartıyor, yolcularını hiç yormuyor. Koltuklar çok rahat, üstelik Hyundai i20 sürücüsünün ‘benimli otomobilini değişmek isteyen var mı? Bel ağrısından ölüyorum’ demesi bu konunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Splash bu konuda oldukça iyiydi.

    Motor çok canlı, sanki 86 bg değilde 100 bg kullanıyor gibisiniz. Bu canlı karakter, fazla vites değiştirmeden yol almanızı sağlıyor. Ancak biraz gürültülü olduğunu söylemek gerek: Özellikle lastik gürültüsü biraz rahatsız ediyor, motor sesi de kabinde fazlaca duyuluyor. Ama bunlar dışında yürüyen aksam açısından çok başarılı.
    İlk molamızı verdiğimiz yerde Evren’le konuşuyoruz:

    “Nasılmış Splash?”
    “Valla çok başarılı. Özellikle motor özellikleri ve sürüşü. Evet, biraz sesli ama çok rahat. Kabin çok geniş, koltuklar çok rahat. Daha ne olsun.”
    “Rengi biraz tuhaf, sen arada sırada şerit değiştirirken çok uzaklardan bile seçiliyorsun.”
    “Sorma, renk konusunda aynı şeyleri düşünüyorum bende. Bi de şu damlalar var. Kim, neden böyle bir tema ister ki otomobilinde?”
    “Hahahah, üstelik kabinde de devam ediyormuş.”

    Yeniden yola koyuluyoruz. Hava oldukça güzel, sıcak ve açık. Yer yer klima bile açıyoruz. Keşke güneş gözlüğü alsaydım yanıma.

    Biraz karnımız acıktı. Verilen kumanyaları yemeye başlıyoruz. Su ve teneke kutular kabin içindeki bardaklıklardaki yerlerini alıyorlar. Sayıları fazla olduğu için herhangi bir sorun yok. Sorun akşama kadar bunlarla idare edecek zorunda olmamız...
    Herneyse Gelibolu’ya gelmek üzereyiz, yolda birçok yerde jandarma kontrolü yapılıyor. Sürekli duruyoruz ve bekliyoruz. Kimliklerimiz alınıyor ve kontrol ediliyor. Sonradan Evren ve Negin’in kimliklerini jandarmada unuttuğunu öğreniyoruz. Dönerken almak zorundayız. Önemli değil.

    Gelibolu’da ilk durağımız Anzak koyu oluyor. Burada toplu bir fotoğraf çektireceğiz. Bu koy, Anzak’ların yarımadaya çıkartma yaptıkları ilk bölgelerden biri. İlginç bir coğrafyası var, hemen arkamızda olan ve adeta burunu andıran tepeciğe Anzak’lar ‘Sfenks’ adını vermişler. Uzun süren çekim sırasında bol bol gülüyoruz.
    Ardından yine otomobillere binip Conk Bayırı’na doğru yola çıkıyoruz. Yollar biraz bozuk buralarda, yer yer gevşek çakıl zeminde ilerliyoruz. Toz, kir önümüzü görmeyi zorlaştırıyor. Direksiyonu sağa sola çevirerek gevşek zeminde Splash’in tepkilerine bakıyorum. Derli toplu, arkasını bırakmaya meyilli ama toplaması kolay. Ağırlık merkezi yukarıda, ani ağırlık değişiminde biraz yığılıyor ve buruluyor ama genel olarak sınıfına göre oldukça dinamik olduğunu söylemek gerek. Bu sırada yanımda uyuyan Yiğit’i de uyandırmamaya dikkat ediyorum.

    Conk bayırına tırmanan dik yokuşta ilk defa motorun gücünün yetmediğine tanık oluyoruz. Sık sık vites düşürmek zorunda kalıyorum.

    Yiğit uyandı sonunda.
    “Nereye gidiyoruz” diye soruyor.
    “Conk Bayırı’na tırmanıyoruz. Bu yolda yıllar önce, 2005 yılıydı sanırım, Alişan’la çok eğlenmiştik. Onda Mercedes E500, bendeyse Audi A8 Quattro vardı ve buradan yukarı çıkarken doksan derecelik bir viraja yaklaşık 80 km/s’yle girmiştim. Arkadaki Bora ve Emre küfür etmişlerdi bana. Tabii o zamanlar böyle trafik yoktu.”

    Tırmanışımız bitip otomobillerden indiğimizde o yıl bana küfredenlerden Bora gülerek yaklaşıyor yanıma:
    “Bu yolu hatırladın mı?”
    “Hatırlamaz mıyım! Biz de onu konuşuyorduk.”
    “Muhteşemdi, Audi’nin amortisörü tamamen kapanmıştı, hatta vurmuştu.”
    “Evet, çok hızlı gidiyorduk.Quattro sağ olsun.”

    Conk Bayırı Gelibolu’nun en etkileyici noktalarından biri. Atatürk’ün şarapnel parçasıyla yaralandığı, 57. Alay’ın düşmanı durduğu bölge. Oldukça yüksek bir tepe ve tüm yarımadayı görüyor. Anzak’ların buradan çıkabileceklerini düşünmesi tam bir çılgınlık, bir intaharmış.

    Siperlerde dolaşıyoruz. Hatta içine giriyoruz, biraz olsun o gün yaşananları hissedebilmek, daha yakından görebilmek için. Çok ama çok etkileyici, kim bilir ayağımızı bastığımız yerde kaç kişi can verdi?

    Bölge hepimizi çok etkilemiş olacak ki herkes ufka doğru, yarımadanın bitip denizle buluştuğu noktaya derin derin bakıyor.
    Ağzımdan şu sözcükler dökülüyor:
    “Buraya bakınca neden ele geçirmek istediklerini anlıyorum. Çok ama çok güzel...”

    Gerçekten muhteşem...
    Güneş yavaş yavaş alçalmaya başladı. Harekete geçip başka yerlere de gideceğiz. İstikametimiz Kilitbahir. Buradaki tabyaları dolaşacağız.
    Conkbayırından aşağı inerken maznara inanılmaz. Karşımızda Çanakkale boğazı, sağımız solumuz bomboş araziler alabildiğince... Yer yer çeşitli tabelaler görüyoruz, oraların önemini anlatan.

    Yiğit çeşitli fotoğraflar çekiyor. Müzik olaraksa Just Jack dinliyoruz. Belki bulunduğumuz yer için fazla neşeli ama biz de şu an için keyifliyiz.

    Kilitbahir için oldukça uzun bir mesafe kat ediyoruz, ama değiyor. Namazgah tabyasına geldik. Burası Türk askerinin geceleri mevzilendiği, boğaza sınıf konumda olan ve gemileri bombalamak için kullandığı bir yer. Tabyanın içi askerlerin çalışması ve barınağı olarak kullanılıyormuş. Boğaza bakan kısımlardaysa devasa toplar için açıklıklar var.

    Yaklaşık 1 saat burada vakit geçirdikten sonra geri dönüş yoluna geçiyoruz. Bu esnada Splash de acıktığını söylüyor ve benzin almak için benzinciye gidiyoruz. Ortalama tüketimimiz 6.5 lt/100 km. Splash’in karnını doyurduktan sonra kendimize geliyor sıra. Bu arada bulunduğumuz yere jandarma komutanını çağırıyoruz ve Evren kimliklerini alıyor.

    Yemek yedikten sonra İstanbul yolu için konuşuyoruz ve Evren’lerin Focus’u Mazda 3’le değiştireceklerini öğreniyoruz. Bu Evren’in hoşuna gidiyor çünkü Focus 88.000 km’de yıpranmış bir otomobilken, 3 oldukça diri yepyeni bir model.
    Geri dönüş yolunda Yiğit direksiyona geçiyor. Bende sağ koltuktan inceliyorum Splash’i. Baş mesafesi gerçekten iyi, diz mesafeesi de öyle ama sanırım bu oturuş pozisyonuyla arkamda birinin oturması biraz zor. Göstergeler de oldukça güzel görünüyor, özellikle de konsolun üzerine yerleştirilen devir göstergesi.
    Uykum geliyor yavaş yavaş. Göz kapaklarım ağırlaşıyor, bırakıyorum kendimi uykunun baskısına.

    Uyandığımda İstanbul’a gelmişiz bile. Yiğit bir ara 180 km/s’ya kadar çıktığımızı söylüyor. İlginç, sadece 1.2 lt’lik motorla hem de. Ortalamamızsa 6.8 lt/100 km.
    Autocar’ın otoparkında bekliyoruz geri kalan arkadaşlarımızı. Yarım saatlik gecikmeyle herkes sağ salim geri dönüyor. Çok keyifli ve güzel bir gün oldu. Splash uzun yolda beklenenden çok daha iyi bir performans sergiledi. Yakıt tüketimi, süspansiyon sistemi, motoru, direksiyonu... Sanki küçük sınıf gibi değildi. Bu kadarını beklemiyordum.


    Bende bu aracın otomatiğini bir avm'de görüp inceledim.Daha sonra test sürüşü yaptım.Yüksek olması nedeni ile içi çok geniş ve rahat(boyum 1.84 kilo 100),görüş problemsiz,Otobana çıktık hızlanması sollaması otomatik olmasına rağmen gayet başarılı.Şehiriçinde de ışıklarda gayet atak kalkışlar yaptı.Yol bilgisayarına göre 6.7lt tüketimi var.Otomatik olması ve motorun tam açılmamış olmasına rağmen bence gayet iyi bir tüketim değeri.Bayide de çok ilgililer,Renault,VW,Opel'e de gittim hepsinde de nasılsa biz satıyoruz havalarında burunlarından kıl aldırmıyorlar.Fiyatına da gelince bence Türkiye'deki fiyat ortalamarına bakınca çok yüksek değil.Tabi Splash için konuşuyorum.Maksimum 30-31bin TL seviyesinde "SIFIR,Tam otomatik vitesli,6 havayastıklı,sis farlı,yol bilgisayarlı,vergisi ve tüketimi düşük bir araç söyleyebilirmisiniz(i10,Getz ve yol bilgisayarı ve sis farı standart donanımında olmayan Corsa Essentia hariç).Donanımı ve performansına göre bence çok yüksek değil fiyatları ki zaten ciddi alıcıysanız liste fiyatından da epeyce indirim yapıyorlar!
  • bu aracı almayı ciddi ciddi dusunur oldum,dizel ile benzinli (1.2 85 bg oto) arasına kaldım,aralarında fiyat farkı 1500 tl gibi,alıp kullanan varmı hiç?
  • quote:

    bu aracı almayı ciddi ciddi dusunur oldum,dizel ile benzinli (1.2 85 bg oto) arasına kaldım,aralarında fiyat farkı 1500 tl gibi,alıp kullanan varmı hiç?

    Ben yaklaşık 2 ay önce otomatiğini aldım.Genel olarak memnunum.Tüketimi yol bilgisayarına göre 6,9-7Lt,ki şehiriçinde kullanıyorum,ve motor tam açılmadı.İçi çok rahat.Micra'ya falan bakmıştım,çok sıkışık gelmişti bana ama Splash bayağı geniş ve yüksek oturma pozisyonu olduğu için yolu daha iyi görüyorsunuz.Bagajı küçük ama altta trafik seti vs koymak için göz var,böylece asıl bagaj böülümünde yer kaplamıyor ıvır zıvır.Ses sistemini ben beğendim,cızırtı vs.yok.Şehir içinde yalıtım iyi ama otobanda 120 km hızdan sonra içeri ses alıyor biraz.120-130 a çok rahat çıktı,daha yukarısını denemedim.İç malzeme kalitesi sınıfı standartlarında.Başka sormak istediğiniz olursa yardımcı olmaya çalışırım.
  • merhaba,kullanıcı deneyimleri cok onemli benim için,otomatik vites geçişleri nasıl ? sarsıntılımı?,yani genel olarak oto vitesi konforlumu (4 ileri sanırım) yakıt tuketimi full sehir içi 7 lt ise bence makul,gidisi yol tutusu nasıl kararlımı,simdiden tesekkurler.
  • Vites geçişleri sarsıntılı değil,evet 4 ileri vites,gidişi yukarıda yazdığım gibi rahat yüksek süratlere çıkıyor,ama tabi aracın sınırlarını da bilmek gerekiyor,yüksek (1590mm) olduğu için virajlara süratli girilince azıcık heyecan yaratabilir.Bir de süspansiyonları çok yumuşak değil.Şahsen ben memnunum keşke şunu,bunu alsaymışım gibi birşey demiyorum.
  • -



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Pendo -- 11 Haziran 2011; 11:44:04 >
  • ufaklık

    velet

    bücür

    bücürük
  • cok sevimli,sizinkinin versiuonu nedir,sis farları var.
  • GLS-H versiyonu.İlk geldiği zaman lansman için sınırlı sayıda getirilen versiyonmuş.Şu anda satılanlardan farklı olarak sis farı,arka koyu cam,perde havayastığı,deri direksiyon farkları var sanırım.
  • (Son zamanlarda araba konusunu araştıran birisi olarak forumunuzu okudum ve bende bildiklerimi yazmak istedim)

    Suzuki'nin Türkiye'de hakettiği asıl yerini bulabildiğini düşünmüyorum. Belki de şu ana kadar markanın ülkemizde tanıtımını ve dağıtımını vs yapan büyük bayilerin eksiklikleri olabilir. Suzuki Diistribütörlüğünü Doğuş Grubunun alacağını duydum, eğer doğruya marka imajının ve değerinin çok daha fazla artacağını düşünüyorum. (Forumlarda arkadaşlar servis vs ücretlerinin de artacağını söylemişler, o da doğrudur belki)
    Avrupa ve Amerika forumlarında herkes markadan övgüyle bahsediyor, herkes çok memnun.
    Şöyle şeyler yazıyorlar:

    Yeni Swift modeli Suzuki motosikletlerinden esinlenerek tasarlanmış.
    Splash grubundaki en geniş araç olsun diye tasarlanmış. (Hele yukarıda arkadaştaki özel tanıtım modeli GLS-H versiyonu çok donanımlı ve güzel)
    Alto en az yakan arabalardan biriymiş.

    Selamlar.
  • Splash'ın bir iki fotoğrafını eklemeyi denedim, umarım olmuştur.

     Suzuki Splash Türkiye yollarında...


     Suzuki Splash Türkiye yollarında...
  • Yakıt tüketimi 7 lt fazla değil mi?
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.