Şimdi Ara

Su Arıtma Cihazları ve Damacana Gerçekleri

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
6
Cevap
0
Favori
4.023
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Son 30 yıl içersinde ABD, Fransa ve İtalya'da yaşadım. Temiz içme suyu pazarında gelecek gördüğüm için 2008 Yılında ABD Silikon Vadisinde yılda 150.000 USD kazandığım işimi bırakıp İzmir'e yerleştim ve yabancı ortaklar ile su arıtma firması kurdum.

    İlk seneler, üretiminde kendi patentimin kullanıldığı Nano Teknolojik filtre ile Türkiye’de 100'e yakın ambalaj su üreten fabrikayı dolaştım. Bunların içinde aklımıza gelen Türkiye’nin en değerli markaları ve en merdiven altı firmaları da vardı. Genel olarak filtremde kullanılan teknoloji ambalaj su sektörü için başarısızdı ve firmamı evsel kullanım cihazlara yönlendirdim.

    Son 1-2 haftadır damacana sularında çıkan haberlerden dolayı firmamızda telefonlar susmak bilmiyor. Geçen yıl bu sıralarda BPA haberleri çıktığı zaman da aynı yoğunluğu yaşamıştık. Ondan önceki yıl damacanaya tecavüz edilmişti. Ondan önce arsenik olayı vardı. Ondan önce kuraklık döneminde damacana fiyatları artmıştı.

    Bir yabancı gözüyle baktığımda sanki Türk halkının damacana ile aşk-nefret ilişkisi var. Aklınıza gelebilecek en klasik pembe dizi gibi her bölüm (yıl) aynı dram. Halkımızın bu kadar balık hafızalı olduğuna inanmak istemiyorum.

    İlk önce şunu belirteyim. Dünyada yüz binlerce farklı çeşit bakteri var. Hatta insanoğlu artık yeni bakteriler üretebiliyor. Aynı zamanda her yerde de bakteriler var. Bu yazıyı yazarken her 2-3 nefes alışımıda bir akciğerlerime hava ile beraber bakteri alıyorum. Yada ne bileyim klavyemdeki tuşların %90'ında bakteri bulunuyordur. Kısacası günlük hayatımızda yüzlerce kere bakteriler ile temas ediyoruz.

    Bu bakterilerin bir kısmı hiç bir işe yaramıyor. Bir kısmı işe yarıyor. Bir kısmı ise sıkıntılı.

    Örnek olarak damacanalar güneş görüp "yeşillenmeye" başladığı zaman o gördüğünüz yeşillikler yosundur ve en azından benim aklıma gelecek herhangi bir işe yaramıyor (biodizel?). Ama mesela süt ürünlerinde bulunan lactobacillus acidophilus bakterisi ağızımızda ve bağırsaklarımızda harikalar yaratabiliyor. Son olarak sularda bulunan koliform, e-coli, streptekok ve clostridium gibi bakterilerden uzak durulması gerek yoksa ishal, ateşli hastalıklar yada çok daha kötüsü olabilir.

    Gelelim geçen haftanın haberine. Bir haber organının 55 farklı marka ile yaptığı içilebilir su testinde 41 marka olumsuz rapor aldı. 41 olumsuz raporun nerdeyse hepsinde koliform çıktı ama ancak sadece 1-2 tanesinde e-coli gibi ciddi bakteri çıktı. Ancak klavyemdeki bakterileri analiz etmiş olsaydım onlarda testlerde koliform olarak çıkardı.

    ONE MINUTE! YANİ KLAVYEMDE İNSAN YADA HAYVAN DIŞKISIMI VAR?!

    Hayır. Konuşurken havadan yuttuğumuz veya klavyemde yada klima filtrelerimde kendisini barındıran bakteriler damacanada bulunan yosun bakterisine çok yakındır. Bu tip bakteriler koliform cinsidir ve toplam koliform bakteri ailesindendir. Ancak bu tip bakteriler dışkı değil, toprak, bitki yada çevreden gelebiliyor. Dışkı'dan gelen bakteriler de toplam koliform ailesindendir ancak onlara koliform değil FEKAL KOLİFORM deniliyor. Yani koliform testi yerine "fekal koliform" testi yapılmış osaydı 55 damacananın belki 50 tanesi olumlu rapor alacaktı.

    İşin doğrusu damacanalarda yosunlanmayı önlemek nerdeyse imkansız. Çoğu zaman damacananın içine giren su steril yada sterile yakın. Ancak dolum nemli bir ortamda nozeller ile gerçekleştiği için, ister istemez havada dolaşan işe yaramayan koliform bakteriler kendilerini dolum makinalarında barındırıyor. Damacanalarda bulunan bir çok bakteride burdan geliyor!

    Bu demek değildirki damacana firmaları suçsuz. Türkiye’ye ilk yerleşip damacana firmalarını gezmeye başladığımda gözlerimin gördüklerine inanmak zordu. En basiti yeşillenmesi muhtemel olan damacana yeşillenme gözle görülecek seviyeye gelmeden bir an önce tüketilmesi gerek. Ama bakterileri bitki gibi düşünün. Suda bakteri tespit etmek için ilk önce numune alıyorsunuz sonra numuneyi fırına atıp 3 gün bekliyorsunuz, yani bakteriyi ekiyorsunuz. Yani bakteri test sonuçlarını öğrenmek için 3 gün beklemeniz gerek. Sizce damacana firmaları her gün bakteri testimi yapıyor? Diyelim yapıyor, dolum yaptıktan sonra hızlı bir şekilde tüketilmesi gereken malı test sonuçları öğrenmek için 3 gün bekletiyor mu? Neyseki google yardımı ile forumlara bakarsanız bu soruların cevabı ile perde arkası yüzlerce bilgi edinebilirsiniz.

    Son olarak şunu belirtmek istiyorum. Balıkların suda nasıl nefes aldığını biliyormusunuz? Suyun içinde göz ile görülmeyecek kadar küçük karbondioksit (CO2) “hava” baloncukları bulunur. Balıklar solungaçlarından CO2 ile nefes alır, vücutlarında oksijen (O2) olan kısım kana karışır ve karbon olan kısım daha sonra kaka olur. Hatta akvaryum ortamını düşünürsek suya sürekli hava verilmez ise, balıklar sudaki tüm CO2'leri bitirip boğulur. Bu sebepden dolayı akvaryumlara hava veriliyor ve havada bulunan oksijen balık kakasın'daki karbon ile birleşip CO2 oluyor ve balıklar bunun sayesinde nefes almaya devam ediyor.

    Bunun damacana ile ne alakasımı var? Şu 3 senaryoyu düşünün:
    1. Damacana firması'nın kaynağındaki su talepe yetişemiyor, kuyu suyu ile takviye yapmak zorunda kalıyor
    2. Damacana firması'nın kullandığı kaynak bozuldu, tat bozukluğu yada suda kireç ve/veya sanayi kimyasallar bulunuyor
    3. Damacana firması kaynaktan kullandığı su üzerine vergi ödüyor, maliyeti düşürmek için kuyu suyu ile takviye yapıyor

    Bu 3 farklı senaryo için aynı ilaç var. Adı ters ozmos. Ters ozmos bir su arıtma teknolojisi/yöntemidir ve suyu yüksek oranda arıtır. Yani kuyu suyu ile kaynak su karışır ise, ters ozmos ile arıtıldıktan sonra kaliteli su eldetilebilinir. Ters ozmos aynı zamanda kireç ve binlerce farklı kimyasalıda arıtabilir. Peki ters ozmos neyi arıtamaz? Evet bildiniz karbondioksit (CO2). CO2 ters ozmos filtrelerin içinden rahatlıkla geçip arıtılmış su ile karışabiliyor. Merak etmeyin bu sağlık açısından sakıncalı bir durum değil. Ancak CO2, H2O ile karıştığı zaman (H2O + CO2 = H2CO3) karbonik asid'e dönüşür. Karbonik asid sayesinde suyun pH seviyesi 7'nin altına düşer (5,5 - 6,5 pH arası) ve hafif asidik su eldetilmiş olur.

    Yani ters ozmos ile arıtılmış su, suya imzasını bırakıyor.

    Doğada hiç bir yerde hiç bir şekilde doğal kaynak suyun pH seviyesi 7'nin altına düşmesi mümkün değildir. Eğer herhangi damacana/pet şişe içinden çıkan suyun pH seviyesi 7'nin altında ise, bu doğal kaynak suyu olmadığının kesin belirtisidir.Yani ters ozmos’un imzasını bulmuş oluyorsunuz!

    Ambalajın üzerinde "doğal kayank suyu" yazıyor , hatta etiketinde "7,8 pH" yazıyor ama içindeki suyu test etiğimde pH seviyesi 6,2 çıkıyor ise tüketici bakış açısından kendimi aldatılmış hissederdim.

    Ben bu testi yüzlerce defa yaptım, siz de kolayca yapabilirsiniz. Internetten pH kağıtı ısmarlayın (25 TL / 100 adet) ve ambalaj su markaları test etmeye başlayın. Sonuçlara bayılacaksınız.



    Bora Akgerman
    www.bmbsuaritma.com.tr







  • damacanayla ilgili haberler ilk çıktığında bu haberlerin arıtıcı firmaların işine yarayacağını söylemiştim. gerçi bunun için de alim olmaya gerek yok. şimdi su aıtıcılarına talep artacak, 10l liralık malı 15-20ye çıkaracaklar, epey bi satacakalr,, damacana satışları düşecek, aradan bi zmaan geçecek, depremi, selleri nasıl unutuyosak bu haberleri de unutucaz, tekra damacanaya talep artmaya başlayacak ve bu böyle sürüp gidecek....
  • Adam hakli beyler

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: cosef

    Adam hakli beyler

    Bencede, durum bu olunca.cuma günü açıklamalar yapılacaktı bakalım,insanları bilgilendirsinler,şehirler arası otobüs kaza yapar firmanın adını örterler, sucuk ,pastırma,salam,sosis gibi ürünlerde nallı ete rastlanır firma adı vermezler, suda koli basili var derler ama firmanın adını vermezler, bu durumda alternatif çözümlerin devreye girmesine kapı aralar bence.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: bmbsu

    Son 30 yıl içersinde ABD, Fransa ve İtalya'da yaşadım. Temiz içme suyu pazarında gelecek gördüğüm için 2008 Yılında ABD Silikon Vadisinde yılda 150.000 USD kazandığım işimi bırakıp İzmir'e yerleştim ve yabancı ortaklar ile su arıtma firması kurdum.

    İlk seneler, üretiminde kendi patentimin kullanıldığı Nano Teknolojik filtre ile Türkiye’de 100'e yakın ambalaj su üreten fabrikayı dolaştım. Bunların içinde aklımıza gelen Türkiye’nin en değerli markaları ve en merdiven altı firmaları da vardı. Genel olarak filtremde kullanılan teknoloji ambalaj su sektörü için başarısızdı ve firmamı evsel kullanım cihazlara yönlendirdim.

    Son 1-2 haftadır damacana sularında çıkan haberlerden dolayı firmamızda telefonlar susmak bilmiyor. Geçen yıl bu sıralarda BPA haberleri çıktığı zaman da aynı yoğunluğu yaşamıştık. Ondan önceki yıl damacanaya tecavüz edilmişti. Ondan önce arsenik olayı vardı. Ondan önce kuraklık döneminde damacana fiyatları artmıştı.

    Bir yabancı gözüyle baktığımda sanki Türk halkının damacana ile aşk-nefret ilişkisi var. Aklınıza gelebilecek en klasik pembe dizi gibi her bölüm (yıl) aynı dram. Halkımızın bu kadar balık hafızalı olduğuna inanmak istemiyorum.

    İlk önce şunu belirteyim. Dünyada yüz binlerce farklı çeşit bakteri var. Hatta insanoğlu artık yeni bakteriler üretebiliyor. Aynı zamanda her yerde de bakteriler var. Bu yazıyı yazarken her 2-3 nefes alışımıda bir akciğerlerime hava ile beraber bakteri alıyorum. Yada ne bileyim klavyemdeki tuşların %90'ında bakteri bulunuyordur. Kısacası günlük hayatımızda yüzlerce kere bakteriler ile temas ediyoruz.

    Bu bakterilerin bir kısmı hiç bir işe yaramıyor. Bir kısmı işe yarıyor. Bir kısmı ise sıkıntılı.

    Örnek olarak damacanalar güneş görüp "yeşillenmeye" başladığı zaman o gördüğünüz yeşillikler yosundur ve en azından benim aklıma gelecek herhangi bir işe yaramıyor (biodizel?). Ama mesela süt ürünlerinde bulunan lactobacillus acidophilus bakterisi ağızımızda ve bağırsaklarımızda harikalar yaratabiliyor. Son olarak sularda bulunan koliform, e-coli, streptekok ve clostridium gibi bakterilerden uzak durulması gerek yoksa ishal, ateşli hastalıklar yada çok daha kötüsü olabilir.

    Gelelim geçen haftanın haberine. Bir haber organının 55 farklı marka ile yaptığı içilebilir su testinde 41 marka olumsuz rapor aldı. 41 olumsuz raporun nerdeyse hepsinde koliform çıktı ama ancak sadece 1-2 tanesinde e-coli gibi ciddi bakteri çıktı. Ancak klavyemdeki bakterileri analiz etmiş olsaydım onlarda testlerde koliform olarak çıkardı.

    ONE MINUTE! YANİ KLAVYEMDE İNSAN YADA HAYVAN DIŞKISIMI VAR?!

    Hayır. Konuşurken havadan yuttuğumuz veya klavyemde yada klima filtrelerimde kendisini barındıran bakteriler damacanada bulunan yosun bakterisine çok yakındır. Bu tip bakteriler koliform cinsidir ve toplam koliform bakteri ailesindendir. Ancak bu tip bakteriler dışkı değil, toprak, bitki yada çevreden gelebiliyor. Dışkı'dan gelen bakteriler de toplam koliform ailesindendir ancak onlara koliform değil FEKAL KOLİFORM deniliyor. Yani koliform testi yerine "fekal koliform" testi yapılmış osaydı 55 damacananın belki 50 tanesi olumlu rapor alacaktı.

    İşin doğrusu damacanalarda yosunlanmayı önlemek nerdeyse imkansız. Çoğu zaman damacananın içine giren su steril yada sterile yakın. Ancak dolum nemli bir ortamda nozeller ile gerçekleştiği için, ister istemez havada dolaşan işe yaramayan koliform bakteriler kendilerini dolum makinalarında barındırıyor. Damacanalarda bulunan bir çok bakteride burdan geliyor!

    Bu demek değildirki damacana firmaları suçsuz. Türkiye’ye ilk yerleşip damacana firmalarını gezmeye başladığımda gözlerimin gördüklerine inanmak zordu. En basiti yeşillenmesi muhtemel olan damacana yeşillenme gözle görülecek seviyeye gelmeden bir an önce tüketilmesi gerek. Ama bakterileri bitki gibi düşünün. Suda bakteri tespit etmek için ilk önce numune alıyorsunuz sonra numuneyi fırına atıp 3 gün bekliyorsunuz, yani bakteriyi ekiyorsunuz. Yani bakteri test sonuçlarını öğrenmek için 3 gün beklemeniz gerek. Sizce damacana firmaları her gün bakteri testimi yapıyor? Diyelim yapıyor, dolum yaptıktan sonra hızlı bir şekilde tüketilmesi gereken malı test sonuçları öğrenmek için 3 gün bekletiyor mu? Neyseki google yardımı ile forumlara bakarsanız bu soruların cevabı ile perde arkası yüzlerce bilgi edinebilirsiniz.

    Son olarak şunu belirtmek istiyorum. Balıkların suda nasıl nefes aldığını biliyormusunuz? Suyun içinde göz ile görülmeyecek kadar küçük karbondioksit (CO2) “hava” baloncukları bulunur. Balıklar solungaçlarından CO2 ile nefes alır, vücutlarında oksijen (O2) olan kısım kana karışır ve karbon olan kısım daha sonra kaka olur. Hatta akvaryum ortamını düşünürsek suya sürekli hava verilmez ise, balıklar sudaki tüm CO2'leri bitirip boğulur. Bu sebepden dolayı akvaryumlara hava veriliyor ve havada bulunan oksijen balık kakasın'daki karbon ile birleşip CO2 oluyor ve balıklar bunun sayesinde nefes almaya devam ediyor.

    Bunun damacana ile ne alakasımı var? Şu 3 senaryoyu düşünün:
    1. Damacana firması'nın kaynağındaki su talepe yetişemiyor, kuyu suyu ile takviye yapmak zorunda kalıyor
    2. Damacana firması'nın kullandığı kaynak bozuldu, tat bozukluğu yada suda kireç ve/veya sanayi kimyasallar bulunuyor
    3. Damacana firması kaynaktan kullandığı su üzerine vergi ödüyor, maliyeti düşürmek için kuyu suyu ile takviye yapıyor

    Bu 3 farklı senaryo için aynı ilaç var. Adı ters ozmos. Ters ozmos bir su arıtma teknolojisi/yöntemidir ve suyu yüksek oranda arıtır. Yani kuyu suyu ile kaynak su karışır ise, ters ozmos ile arıtıldıktan sonra kaliteli su eldetilebilinir. Ters ozmos aynı zamanda kireç ve binlerce farklı kimyasalıda arıtabilir. Peki ters ozmos neyi arıtamaz? Evet bildiniz karbondioksit (CO2). CO2 ters ozmos filtrelerin içinden rahatlıkla geçip arıtılmış su ile karışabiliyor. Merak etmeyin bu sağlık açısından sakıncalı bir durum değil. Ancak CO2, H2O ile karıştığı zaman (H2O + CO2 = H2CO3) karbonik asid'e dönüşür. Karbonik asid sayesinde suyun pH seviyesi 7'nin altına düşer (5,5 - 6,5 pH arası) ve hafif asidik su eldetilmiş olur.

    Yani ters ozmos ile arıtılmış su, suya imzasını bırakıyor.

    Doğada hiç bir yerde hiç bir şekilde doğal kaynak suyun pH seviyesi 7'nin altına düşmesi mümkün değildir. Eğer herhangi damacana/pet şişe içinden çıkan suyun pH seviyesi 7'nin altında ise, bu doğal kaynak suyu olmadığının kesin belirtisidir.Yani ters ozmos’un imzasını bulmuş oluyorsunuz!

    Ambalajın üzerinde "doğal kayank suyu" yazıyor , hatta etiketinde "7,8 pH" yazıyor ama içindeki suyu test etiğimde pH seviyesi 6,2 çıkıyor ise tüketici bakış açısından kendimi aldatılmış hissederdim.

    Ben bu testi yüzlerce defa yaptım, siz de kolayca yapabilirsiniz. Internetten pH kağıtı ısmarlayın (25 TL / 100 adet) ve ambalaj su markaları test etmeye başlayın. Sonuçlara bayılacaksınız.



    Bora Akgerman
    www.bmbsuaritma.com.tr


    Hayırlı olsun, geçen ay karadeniz İl'lerinde idim, arıtma cihazlarının yaygın kullanımına şahit oldum,bir geçiş var gibi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi PERİSKOP -- 2 Ağustos 2012; 23:30:50 >




  • enyv modelini satın aldım bugün gelmesini bekliyorum umarım dedikleriniz gibidir.
  • Yapay Zeka’dan İlgili Konular
    su arıtma cihazları ev için
    12 yıl önce açıldı
    Daha Fazla Göster
    
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.