Öyle sanıyorum ki gece, bu kocaman dünyanın bütün evlerini birer birer dolaşarak ne kadar keder, ümitsizlik varsa hepsini toplamış, getirip benim göğsüme doldurmuş.
Yâr, demlendik bir kere hasretinle, artık gelsen de eyvallah gelmesen de.
Gariptir kadınlar, "Kendilerini güldüren erkekleri sadece severler, onları ağlatanlara ise aşık olurlar.."
Burada beni düşüncelerimden, kuruntularımdan, kafamda yaptığım hastalıklı tekrarlardan uzaklaştırabilecek tek bir şey yoktu..
Yaşadıklarımızdan çok yaşamadıklarımızın yorduğu bu hayatta, hiçbir yaşanan, "Acaba yaşasaydım, yapsaydım nasıl olurdu?" sorusu kadar ağır değildi.
Bir gün yaşlanacaksınız, bir gün bütün hayatı bambaşka anlayacaksınız, düşüncelerinizin çoğunu değiştireceksiniz. Tecrübenin size öğrettiği şeylerle adeta yeni bir dünyada yaşayacaksınız.
Bir adam tanıdım, kafasız bir kadına yaşamının yirmi yılını verdi, her şeyi feda etti ona, dostlarını, emeğini, dürüstlüğünü bile, ama bir akşam, kadını hiç sevmemiş olduğunu anladı. Canı sıkılıyordu, hepsi bu, insanların çoğu gibi canı sıkılıyordu. Böylece karmaşa ve dram dolu bir yaşam yaratmıştı kendine.
0 çünkü tıp için mezuna kalmıyorum
Reis bi ön yargını kapıda bırakırsan konuşalım
Ne yapacağını bulamıyordu; içinde her şey susmuş, yüreğinin anlamlı müziği, anahtarı kaybolmuş müzikli saat gibi ölmüştü.
Benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün Dağıtır gecelerim sarışınlığını Uykularımı uyusan nasıl korkarsın, hiçbir dakikamı yaşayamazsın. Aysel git başımdan ben sana göre değilim. Benim için kirletme aydınlığını, hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim
"İnsanlar vedalaşırken, genellikle olayın sürekliliğini inkâr eden sözler dile getirmeyi severler: Birbirlerinden ayrılırken 'Auf Wiedersehen', yani tekrar görüşene kadar, derler. Yeni bir araya gelme planları yapmakta çok aceleci davranırlar, ama bunu unutmakta daha da acelecidirler. Ben bu tür insanlardan değilim. Gerçeği söylemeyi tercih ederim ki gerçek de büyük bir ihtimalle bir daha karşılaşmayacak olduğumuzdur. "
"İnsanlar delidir" dedim. "Neyi, niçin yaptıklarını bilmezler. Beyinlerinde bir diktatör vardır, onları hormonları yönetir ama bunun farkında olmazlar, kendi iradeleriyle davrandıklarını sanırlar."
İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından Bebe dişlerinden güneşlerden yanab otlarından Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar Şu aranıp duran korkak ellerimi tut Bu evleri atla bu evleri de bunları da Göğe bakalım
Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım İnecek var deriz otobüs durur ineriz Bu karanlık böyle iyi afferin Tanrıya Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda Beni bırak göğe bakalım
Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum Bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor Seni aldım bu sunturlu yere getirdim Sayısız penceren vardı bir bir kapattım Bana dönesin diye bir bir kapattım Şimdi otobüs gelir biner gideriz Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç Bir ellerin bir ellerim yeter belleyelim yetsin Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat Durma kendini hatırlat Durma göğe bakalım
Bütün söylenecekler söylendi, bütün susulacaklar susuldu. Bütün bunlardan geriye de birşeylerin külü kaldı ama neyin külü derseniz Allah belamı versin ki bilmiyorum.
Sadece bir kez bakmıştı ona, bir tek kez bakmıştı –bir göle bakar gibi– ve gözlerinde dip akıntıların ışıltılarını yakalamıştı.
Semtimizin Bir Tanesiydi Müjgan... Saçları,Sırtına Kadar Sırma Sırma Dökülür, Elleri Ufacık,Gözleri Dört Defa Lacivertti Ve de, Her Ne Hikmetse O da Bana Gönüllüyüdü. Öyle Bir Sevdim ki Müjganı... Dünyamı şaşırdım, Haddimi Bilemedim, Evleniriz gibi geldi bana, Evimiz, Yuvamız Olur, Işığımız Yanar, Fakir Soframız Kurulur Gibi Geldi.