Şimdi Ara

SİGARAYI İLAÇ KULLANMADAN BIRAKMANIN YOLU...

Bu Konudaki Kullanıcılar:
3 Misafir - 3 Masaüstü
5 sn
73
Cevap
2
Favori
8.891
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar merhaba Kötü ve vazgeçilmesi çok zor öldürücü olduğu halde elim kolum bağlı peşinden sürüklendiğim bir şeytan tarafından ele geçirildiğimi düşünüyorum bu günlerde. Eskiden severek ve isteyerek peşinden giderken son yıllarda özellile bu son 1 yıldır peşinden sürüklendiğim şeyin nasıl bir şey olduğunu daha iyi anlıyorum. İstediğim zaman bağlarımı söküp atarak özgürlüğüme kavuşacağımı bilmeme rağmen beynimdeki asılsız korku bu bağları koparmama engel oluyor. Bir çoğumuzu esir alan aynı şeytan değimli*? Peşinden giderken, ben ne yapıyorum böyle ne işim var benim burada, salakmıyım ben deyip, kafamızı ondan çevirdiğimiz an gözlerimizin delice aradığı , vazgeçmeye çalıştığımız an sudan çıkmış balığa döndüren büyülü aldatmaca.... Evet sigaradan bahsediyorum....
    Her bırakmaya çalışışımda beliren ve beni deli eden bir şeylerden yoksun kalma duygusundan ve başarısızlıkla sonuçlanan her bırakma deneyimimden sonra bilinçsel irademe vurduğum darbelerden, giderek günlük hayattaki diğer konularda da iradesizleşmeye başlayışımdan , Normalde hiç kimseden hiç bir şey isteme alışkanlığım olmamasına rağmen Sigaram bittiğinde, samimi olmadığım birinden bile sigara istemek zorunda kalmaktan, Yemeğimi çayımı bile sigara içmek için yiyip içmekten, Sararmış dişlerden , Kendimi bilerek zehirlemekten bıktım.
    Sigara içmemin beni rahatlattığına inanmıyorum, Çünkü her sigara içişimde; lanet olsun seni biran önce bırakmalıyım, bugün son Diye düşünceler içerisinde oluyorum. Ve bu beni rahatlatmıyor aksine daha kötü bir hale sokuyor. Çünkü her sigaramda bunları düşünüyorum ve birtürlü o son gün gelmiyor. O son sigarayı hiçbir pakette bulamıyorum ne kadar bulmak için arasamda. Ve bağımlılığımın her geçen gün daha kalın zincir parçalarıyla birbirine bağlandığını düşünüyorum, Bu zinciri beynimde ve düşüncemde kıramazsam asla bırakamayacağımı da biliyorum. Can sıkıntısını giderdiğinede inanmıyorum. Çünkü canı sıkan zaten sigara, Nasılmı; Hani komşumuzun alarmı bütün gün çalar ve bunun gibi küçük bir şey sizi bir süre
    rahatsız eder, sonra birdenbire ses kesilir. Huzur dolu bir duygu kaplar içinizi. Fakat bu
    huzur gerçek anlamda bir huzur değil yalnızca rahatsızlığın sona ermesidir.

    Bazısı sigaranın büyük bir zevk olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Sigarayı yalnızca zevk için içtiğini sanan bir tiryakiye sigarası bittiğinde
    içtiği marka yoksa onun yerine hiç sevmediği bir markayı içip içmeyeceğini sorun. Sigara
    tiryakileri hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler. Bunun keyifle bir ilgisi yoktur.
    Ben ıstakoz severim ama hiçbir zaman günde yirmi tane ıstakoz yemek gereksinimi
    duymadım. Zevk aldığımız başka şeyleri yapmadığımız zaman çaresizlik içinde kıvranmayız.


    Bazısı el alışkanlığı, bazısı ağız alışkanlığı der. Öyleyse sigarayı neden yakarlar?
    Dumanın ciğerlere inerken verdiği duygu derler. Ne kadar iğrenç duygudur, adına
    tıkanmak derler.

    Şimdi ben bu mesajı neden yazdım , Bir aptal olduğumu artık ciddi ciddi düşünmeye ve buna inanmaya başladım da ondan. Sigaranın eroin bağımlılığından hiçbir farkı olmadığını sadece etkilerinin ve öldürme sürelerinin farklı olduğunu anladım. Sigaranın hayatıma zevk ve keyif getirme yerine kendimden nefret etmeme sebep olduğunu anladım. Ve benim gibi birçok sigara tiryakisinin olduğunu biliyorum ondan.

    Ve bugün hiçbir ilaç almadan kendi irademle Sadece elimdeki bir kitabın hergün bir kısmını okuyarak ve gün içinde hep bunu düşünerek sigarayı bırakmaya karar verdim. Ve bunu burayı okuyacak olan kişilerle paylaşmamın iyi bir başlangıç olduğunu düşünüyorum. Bu kitaptaki konuları hergün düzenli olarak burada paylaşmak istiyorum. Ve benimde sigarayı bırakmadaki gelişmelerimide hergün burada anlatmak istiyorum. Eğer bırakamazsam ve yarın veya öbür gün veya 5 gün sonra tek bir sigara içersem bunu burada paylaşıp iradesizliğimi tescilleyeceğimede söz veriyorum. :) Ayrıca 30 yaşındayım ve Müzik öğretmeniyim. Umarım bana ve burayı okuyacak tiryakilere faydası olur bu ve bundan sonraki yazılarımın.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi classsara -- 13 Kasım 2012; 20:13:57 >



  • Dünyaya bir defa daha gelsem,sigarayı bana ilk içiren kisinin kafasına sıkardım. Bu kadarki nefret ediyorum,ama fizyolojik bağımlıyım.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Allah yardımcınız olsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sigarayı bırakmak istiyorsanız biz spor salonuna yazılın ve spor yapin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bu kadar nefret ettiğinize göre
    ve daha da önemlisi bu kadar büyük bir bilinçle durumu kavradığınıza göre
    bence şimdiden bırakmış sayabiliriz sizi...
  • Arkadaşlar teşekkürler. Bugün Birinci günüm,Sigarayla ilgili ne varsa hayatımdan çıkardım. Sloganım < BEN SENİN AVIN DEĞİLİM< Buz devrini izleyenler bilir . inşallah kalıcı olacaktır. Kitabın ilk kısmını paylaşmak istiyorum. Gerçekten çok etkili sigarayı bırakmak isteyenlerin fakat bırakamayanların mutlaka okuması gerekiyor.Kitabın önsözünü okuduğunuzda zaten dünya çapında bilinen ve ne kadar etkili bir kitap olduğunu anlayacaksınız. Sigara hakkında önemli bir bilince ulaşacağımıza inanıyorum beraber. Bende daha okumadım burayı takip edecek tiryakilerle beraber hergün bir bölümünü okuruz umarım. Kitabın kendisini burada paylaşabilirdim ama hergün bir bölümünü buraya koymam daha etkili ve zevkli olacaktır. Önsözü ve birinci bölümüyle başlayalım okumaya ...

    Önsöz
    İşte sonunda bütün sigara tiryakilerinin beklediği mucize:
    - Etkisini hemen gösteren
    - En ağır tiryakilerde de aynı şekilde başarılı olan
    - Sigara özlemini hafifleten
    - Etkisi kalıcı olan
    - Güçlü bir irade gerektirmeyen
    - Şok tedavisi uygulamayan
    - Yardımcı maddelere ve gereksiz ıvır zıvıra başvurmayan
    - Kilo da aldırmayan bir yöntem
    Sigara içiyor musunuz? O zaman okumaya devam edin.
    Kendiniz sigara içmiyorsanız ve bu kitabı sevdiğiniz biri için aldıysanız o zaman onu
    bu kitabı okumaya ikna edin. Onu ikna edemezseniz kitabı kendiniz okuyun; son
    bölümdeki öğütler size hem sigaraya içenlere önemli noktaları aktarmak hem de kendi
    çocuklarınızı sigaraya başlamaktan korumak konusunda yardımcı olacaktır. Çocuklarınızın
    sigaradan tiksinecekleri yanılgısına düşmeyin. Bütün çocuklar tiryaki olana kadar öyle
    düşünürler.
    -

    Giriş
    “DÜNYAYI SİGARA DERDİNDEN KURTARACAĞIM” dediğimde karım
    çıldıracağımı sandı. Çünkü yaklaşık iki yılda bir sigarayı bırakmak için yaptığım ciddi
    atılımları biliyordu. Daha da önemlisi son kez sigarayı bıraktığımda altı ay azap çektikten
    sonra yine başladığım için küçük bir çocuk gibi ağladığımı biliyordu –o gün ağlamamın
    nedeni o kez de bırakmayı başaramazsam yaşamımın sonuna dek sigara içmeye devam
    edeceğimi sanmamdı, o kadar çok enerji tüketmiştim ki başaramazsam bir daha bu
    işkenceye katlanacak gücüm kalmayacağını biliyordum. En önemlisi de yukarıdaki cümleyi
    son sigaramı söndürür söndürmez söylememdi, yalnız kendimi değil bütün dünyayı
    kurtaracağıma inanıyordum.
    Şöyle bir geriye baktığımda bugüne kadarki yaşamım sanki sigara sorununu
    çözmek için bir hazırlıkmış gibi geliyor. O nefret ettiğim öğrencilik ve mali müşavirlik yılları
    bile sigara sorununu çözmek açısından çok değerliydi. Herkesi her zaman aldatamazsınız
    derler, oysa tütün endüstrisi yıllardır herkesi aldatmayı başarmış. Sigara tuzağının sırlarını
    ortaya çıkaran ilk insanın ben olduğuma inanıyorum. Kendini beğenmiş bir izlenim
    bıraktıysam bunu müthiş zekama değil, yalnızca yaşam tarzıma borçlu olduğumu hemen
    ekleyeyim.
    O tarihi gün 15 Temmuz 1983’tü. O gün son sigaramı söndürdüğüm an duyduğum
    özgürlük hissi herhalde hapisten kaçan birinin yaşadığı duygudan daha hafif değildi. O an
    bütün sigara tiryakilerinin düşlediği bir şeyi keyfettiğimi anladım: Sigarayı bırakmanın kolay
    yolunu. Bu yöntemi arkadaşlarımda ve yakınlarımda denedikten sonra bu konuda
    profesyonel bir danışman olup diğer tiryakilere bağımlılıklarından kurtulmalarında yardımcı
    olmaya başladım.
    Bu kitabın ilk baskısını 1985 yılında yazdım. Kendisinden 25. bölümde söz
    edeceğim başarısızlıklarımın birinden esinlenmiştim. Beni iki kez ziyaret etti ve iki
    görüşmemiz de karşılıklı göz yaşlarımız ile sona erdi. O kadar gergindi ki, onu
    söylediklerimi kavrayacak kadar bile rahatlatamadım. Birden aklıma bunları yazarsam ne
    zaman isterse okuyabileceği ve böylece önemli noktaları anlayacağı düşüncesi geldi. Bu
    giriş bölümünü kitabın yeni baskısı için yazıyorum. Elimdeki kitabın kapağındaki küçük
    kırmızı ok kitabın yıllardır satış listelerinin başında yer aldığını gösteriyor. Bu kitabı
    yazdığım için dünyanın her köşesinden teşekkür mektupları alıyorum. Ne yazık ki bu
    mektupların hepsini cevaplandıramıyorum ama her biri beni ayrı ayrı sevindiriyor ve
    aslında tek bir tanesi bile bütün bu zahmete değer.
    Sigara konusunda her gün yeni bir şey öğreniyor olmama hala şaşırıyorum. Yine de
    bu kitabın ana düşüncesi hiç değişmiyor. Hiçbir şey mükemmel olmayabilir ama kitabın en
    kolay yazdığım ve tesadüfen okuyucuların çoğunun en sevdiği bölüm olan 21. bölümünde
    kesinlikle değiştirme yapmam.
    Danışmanlık deneyimlerimin yanı sıra şimdi artık kitabın da verdiği beş yıllık bir
    birikim oluştu. Kitabın ikinci baskısında yer alan değişiklikleri daha kesin ve anlaşılır bir
    ifade sağlamak amacı ile yaptım. Bu değişiklikleri yaparken yöntemimin başarısızlığa
    uğradığı durumları göz önünde tutarak bunun nedenlerini ortadan kaldırmaya çalıştım.
    Bunların çoğu anne babaları tarafından benimle görüşmeye zorlanan ve kendileri aslında
    sigarayı bırakmak niyetinde olmayan gençlerdi. Bunların bile dörtte üçünü vazgeçirebilirim,
    fakat bazen 25. bölümde anlattığım, sigarayı bırakmak için umutsuzca çaba harcayan kişi
    gibi gerçek anlamda başarısızlıklar da oluyor. Başarısızlıklar beni çok üzüyor ve bazen
    geceleri bu insanlara nasıl yardımcı olabilirim diye düşünmekten gözüme uyku girmiyor.
    Bu durumlarda başarısızlığın sigarayı bırakamayan kişiye değil, bırakmanın ne kadar kolay
    olduğunu ve insanın sigaranın hapsinden kurtulur kurtulmaz yaşamdan ne kadar zevk
    alacağını kendisine anlatamadığım için kendime ait olduğuna inanıyorum. Biliyorum ki
    sigara içen herkes yalnızca kolaylıkla değil aynı zamanda büyük bir zevkle sigarayı
    bırakabilir fakat bazı insanlar o kadar sabit fikirli oluyorlar ki, hayal güçlerini çalıştıramıyor
    ve sigarayı bırakmanın verdiği korku yüzünde yerlerinde sayıyorlar. Bu korkuyu sigaranın
    yarattığı ve sigarayı bırakmaktaki en büyük kazancın bu korkudan kurtulmak olduğunu
    anlamıyorlar.
    Bu kitabın ilk baskısını sigarayı bırakmalarını sağlayamadığın insanlara adadım.
    Seanslarımda başarısızlık halinde parayı geri vermeyi garanti ediyorum. Yöntemim yıllarca
    eleştirildi. Yine de “Yönteminiz bende etkili olmadı” eleştirisini alıyorum. Yöntemimi nasıl
    uyguladıklarını anlattıklarında ise söylediklerimin yarısını yerine getirmedikleri ortaya
    çıkıyor ve de hala sigara içtikleri için şaşırıyorlar! Yaşamınızı bir labirentte çıkış yolunu
    arayarak geçirdiğinizi düşünün. Bende labirentin planı var ve size “şimdi sola dön, sonra
    sağa dön, vs.” Diyorum. Söylediklerimin birini atlarsanız diğerleri de anlamını yitirir ve
    labirentten dışarı hiç çıkamazsınız.
    Başlangıçta tek kişi ile seans yapıyordum. Yalnızca çok umutsuz vakalar bana
    geliyordu. İnsanlar bana bir tür deli diye bakıyorlardı. Bugün sigara bırakma konusunda
    öncü bir uzman olarak tanınıyorum ve seanslarıma dünyanın her köşesinden insanlar
    geliyor. Şimdiki seanslarım sekizer kişilik, reklam yapmadığım halde bana başvuran bütün
    insanlara yardımcı olamıyorum. Adımı rehberde ararsanız sigarayla ilgili hiçbir şey
    yazmadığını göreceksiniz.
    Hemen hemen her seansa eskiden alkolik veya eroinman olan yada birkaç
    bağımlılığı birden olmuş biri katılıyor. Yöntemimi alkoliklerde ve eroinmanlarda
    denediğimde (daha önce başka gruplara katılmamışlarsa) sigara tiryakilerinden daha kolay
    tedavi olduklarını gözledim. Benim yöntemim her türlü bağımlılık için uygulanabilir. Sigara
    tiryakisi, eroinman yada alkolik olsun beni en çok üzen şey eskiden bağımlı olanların
    bıraktıktan sonra tekrar başlamaları. En üzücü mektupları bu kitabı okumuş veya video
    filmimin yardımıyla sigarayı bırakmış fakat sonra yine başlamış insanlardan alıyorum.
    Önce özgürlüğe kavuştukları için çok mutlular derken bir ikinci kez aynı tuzağa düşüp artık
    bir daha kurtulmayı başaramayacaklarını fark ediyorlar. Bu sorunu çözmeyi, sigara
    tiryakilerine tekrar bağımlılık kazanmamaları için yardımcı olmayı ve alkol, diğer
    uyuşturucular ve sigara arasındaki ilişkiyi açıklığa kavuşturmayı çok istiyorum. Fakat bu
    konunun başlı başına bir kitap oluşturacağını fark ettim ve şu anda onun üzerinde
    çalışıyorum.
    En çok aldığım eleştiri kitapta birçok tekrarın yer alması. Bu yüzden özür
    dilemiyorum. İleride belirteceğim gibi asıl sorun bedensel bağımlılıkta değil beynimize
    işlenmiş asılsız inançlarda; bağımlılığın etkisi bunun yanında hiç kalıyor. Nedense bu
    tekrarlardan en çok şikayet edenler başarı gösteremeyen tiryakiler oluyor.
    Daha önce de söylediğim gibi hem bir sürü övgü hem de biraz eleştiri alıyorum.
    Başlangıçta doktorlar bana şüphe ile bakıyorlardı, şimdi bana en büyük destek onlardan
    geliyor. Şimdiye kadar aldığım en güzel övgü bir doktorun “bu kitabı keşke ben yazmış
    olsaydım” demesiydi.
    -
  • 1. BÖLÜM

    SİGARAYI BIRAKAMAYACAK TİRYAKİYE DAHA RASTLAMADIM

    Belki önce neden özellikle kendimi böyle bir kitap yazmaya uygun gördüğümü
    anlatmam gerekir. Hayır, ne doktorum, nede psikolog; benim niteliklerim çok daha uygun.
    Yaşamımın otuz üç yılını sürekli sigara içerek geçirdim. Son yıllarda bazı günler yüz
    sigarayı buluyor, ama hiçbir zaman üç paketten az içmiyordum. Sigarayı bırakmak için
    birçok girişimde bulundum. Bir kere altı ay boyunca sigara içmedim ve neredeyse
    duvarlara tırmanıyordum, küçük bir tütün dumanı yakalayabilmek için trenlerde sigara
    içilen kompartımanlara biniyordum.

    İş sağlık konusuna gelince sigara içenlerin çoğu “sağlığımı etkilemeye başlamadan
    önce bırakacağım zaten” derler. Ben öyle bir duruma gelmiştim ki sigarayla kendimi
    öldürdüğümü gayet iyi biliyordum. Sürekli öksürmenin yaptığı basınç kronik baş ağrısına
    neden oluyordu. Dikey olarak alnımın ortasına doğru yükselen sabit damar atışını
    hissediyor, kafamın içinde her an bir şey patlayıp beyin kanamasından öleceğimi
    sanıyordum. Bu düşünce beni rahatsız ediyor ama yine de sigarayı bırakmama neden
    olmuyordu. Artık bırakmayı denemiyordum bile. Aslında sigara içmek bana keyif
    vermiyordu. Sigara tiryakilerinin çoğu yaşamlarında bir zaman sigaradan zevk aldıkları
    hayaline kapılırlar oysa bende hiç öyle olmadı. Ben tadından da kokusundan da hep nefret
    ettim ama sigaranın beni rahatlattığına ve bana cesaret verdiğine inandırmıştım kendimi.
    Sigarayı bırakma girişimlerimde hep perişan olurdum ve sigarasız yaşam çekilmez gibi
    gelirdi.

    Sonunda karım beni bir hipnoz tedavisine gönderdi. İtiraf etmeliyim ki son derece
    kuşkuluydum, çünkü o zaman hipnotizmayla ilgili hiçbir şey bilmiyordum ve karşıma şeytan
    kılıklı gözleri fırıl fırıl oynayan birinin çıkacağını sanıyordum. Ben de bütün tiryakiler gibi
    kendime sigarayla ilgili çeşitli aldatmacalar yapıyordum, yalnız bir tanesi hariç: Kendimi
    hiçbir zaman iradesi zayıf bir insan olarak görmedim. Yaşamımdaki diğer her şey
    kontrolüm altındaydı. Sigara konusunda ise işler tam tersiydi. Hipnotizmanın iradeyi
    zorladığına inanırdım ve karşı koymadığım halde (çünkü birçok tiryaki gibi ben de sigarayı
    kesinlikle bırakmak istiyordum) kimsenin beni sigara içmenin gereksizliğine
    inandırabileceğini sanmıyordum. Bütün seans bana zaman kaybıymış gibi geldi. Hipnotist
    kollarımı kaldırıp bazı şeyler yapmamı istedi ama hiçbir şey doğru dürüst yürümüyordu.
    Bilincimi kaybetmedim. Trans haline geçemedim yada en azından yalnızca sigarayı
    bırakmadım sigarasızlığa alışma yöntemlerinden bile zevk aldım.

    Size şimdi bir hipnoz tedavisine koşmadan önce bir şeyi açıklığa kavuşturmak
    istiyorum. Hipnoz tedavisi bir iletişim aracıdır, yanlış bir şey iletilirse sigarayı
    bırakamazsınız. Gittiğim kişiyi eleştirmek istemiyorum çünkü ona gitmeseydim herhalde
    şimdiye kadar çoktan ölmüş olurdum ama sigarayı onun uğraşları sayesinde değil
    uğraşlarına rağmen bıraktım. Hipnoz tedavisini küçümsediğim izlenimini bırakmak
    istemiyorum, bilakis kendi seanslarımda ben de hipnotizmayı kullanıyorum çünkü
    hipnotizmanın iyiye yada kötüye kullanılabilecek çok kuvvetli bir yönlendirme gücü vardır.
    Size biri tarafından tavsiye edilmemiş ve kendisine saygı ve güven duymadığınız bir
    hipnotiste gitmeyin.

    Sigara içtiğim o iğrenç yıllarda yaşamımın sigaraya bağlı olduğunu sanıyor ve
    bırakmak yerine ölmeyi tercih ediyordum. Şimdi “bazen yine canınız istemiyor mu?” diye
    soruyorlar. Cevabım çok açık: “Asla, asla, asla. Gayet güzel bir yaşamım oldu, sigara
    yüzünden ölseydim yine de yakınmayacaktım.b Hayatta çok şansım oldu fakat başıma
    gelen en güzel şey bu kabustan, yani ömür boyu sistemli olarak kendime zarar verme ve
    bunun için bir de servet harcama tutsaklığından kurtulmak oldu.

    Bir şeyi başından açıklığa kavuşturayım. Gizem dünyasıyla bir ilgim yoktur.
    Büyücülere, perilere inanmam. Bilimsel bir beynim vardır ve büyü gibi şeyleler aklım
    ermek. Hipnotizma ve sigara hakkında bilimsel araştırmalar okudum. Okuduğum hiçbir şey
    bu gerçekleşen mucizeye bir açıklık getiremedi. Daha önceden haftalarca ağır
    depresyonlar yaşayan ben nasıl oldu da birden bire sigarayı bu kadar kolay bir şekilde
    bırakabildim? Bu sorunun cevabını sondan başa gitmeye çalıştığım için uzun süre
    bulamadım. Sigarayı bırakmanın neden bu kadar kolay olduğunu bulmaya çalışıyordum,
    oysa sorun sigara içenlerin bırakmakta neden bu denli güçlük çektikleridir. Hep o
    sigarasızlığa alışmanın felaketinden söz edilir ama şöyle geriye bakım bu felaketi
    anımsamaya çalıştığında silinmiş olduğunu fark ettim. Bedensel hiçbir şikayetim yoktu,
    demek ki her şey tamamen beynin ürünüymüş.

    Şimdi tüm zamanımı başka insanlara alışkanlıklarından vazgeçmeleri için yardımcı
    olmakla geçiriyorum. Benim sayemde binlerce tiryaki kurtuldu. Bir noktayı başından
    belirteyim: Sigarayı bırakmayacak tiryaki yoktur. Sigaraya benim kadar bağımlı (yada en
    azından o denli bağımlı olduğunu sanan) birine daha rastlamadım. Sigarayı herkes
    kolaylıkla bırakabilir. Aslında sigara içmeye devam etmemizin nedeni sigarasız yaşamın
    zevk vermeyeceği ve bir şeyden yoksun kalacağımız korkusudur. Bunun kadar gerçek dışı
    bir şey olamaz. Sigarasız yaşam hem aynı şekilde güzel hem de birçok yönden daha
    eğlencelidir, sağlık, enerji ve paraysa birçok avantajın yalnızca birkaçıdır.

    Sigarayı herkes kolaylıkla bırakabilir, -siz bile! Yapmanız gereken tek şey kitabın
    devamını açık kalplilikle okumak. İçindeki düşüncelerin ne kadarını anlarsanız sigarayı o
    kadar kolay bırakabilirsiniz. Tek bir kelime bile anlamasanız dahi, söylediklerimi harfiyen
    uygularsanız sigarayı kolaylıkla bırakabilirsiniz. En önemlisi sigara içmediğiniz için yas
    tutarak kendinizi bir şeyden yoksun bıraktığınız duygusuyla sürüklenip gitmezsiniz.
    Şaşıracağınız tek şey neden o zamana kadar sigara içtiğiniz olur.

    Önceden sizi uyarayım. Yöntemimi başarısızlığa uğratacak iki nokta var:

    1) Söylediklerimi Uygulamamak
    Kimileri benim bazı öğütler üzerinde inatla durmamı can sıkıcı buluyor. Örneğin size
    sigarayı azaltmak için uğraş göstermemenizi veya sigaranın yerine şeker, sakız vs. Gibi
    (özellikle nikotin içeriyorlarsa) başka şeyler kullanmamanızı söyleyeceğim. Bu konuda
    hiçbir şekilde ödün vermiyorum çünkü ne dediğimi iyi biliyorum. Birtakım taktiklerle sigarayı
    gerçekten bırakan çok insanın olduğunu inkar etmiyorum ama onlar sigarayı bu taktikler
    sayesinde değil bu taktiklere rağmen bırakmışlardır. Bir hamakta ayakta sevişen insanlar
    da vardır, işin en kolay yolu bu olmasa da... Söylediğim her şeyin bir nedeni var: Size
    sigarayı bırakmayı kolaylaştırmak ve başarıyı garanti etmek.

    2) Söylediklerimi tam olarak anlamamak
    Hiçbir şeyi garanti olarak düşünmeyin. Yalnızca benim söylediklerimi değil kendi
    düşüncelerinizi ve toplumun sigara konusunda size öğrettiklerini de sorgulayın. Sigarayı
    yalnızca kötü bir alışkanlık olarak görenler iğrenç bir tadı olan, bir servete mal olan ve
    ölüme yol açan bir alışkanlıktan vazgeçmek bu kadar zorken, başka alışkanlıkların neden
    kolaylıkla bırakılabildiğini kendilerine bir sorsunlar. Sigaranın bir zevk olduğuna inananlar
    hayatta çok daha fazla zevk veren başka şeyleri yapmanın ve bırakmanın neden kolay
    olduğunu acaba hiç merak etmişler mi? Neden kendinizi bir sigara yakmak zorunda
    hissediyor ve yakmazsanız paniğe kapılıyorsunuz?
  • 2. BÖLÜM

    KOLAY YÖNTEM

    Bu kitabın amacı alışılagelmiş diğer yöntemlerde olduğu gibi Everest Dağı’nı
    tırmanacakmışçasına bir duyguya kapılıp haftalarca sigara diye ölerek, sigara içenleri
    kıskanmak yerine, daha ilk dakikadan itibaren felaket bir hastalıktan kurtulmanın verdiği
    yüksek morali aşılamaktır. Zamanla sigaraya baktıkça “ben bunu nasıl içiyordum” diye
    şaşıracak, sigara içenleri kıskanmak yerine onlara acıma duygusu besleyeceksiniz.

    Sigara içmeyen veya sigarayı yeni bırakmış bir kişi değilseniz bu kitabı bitirene
    kadar sigara içmeye devam edin. Bu size şimdi bir çelişki gibi gelebilir. Sigaranın size
    hiçbir şey kazandırmadığını daha sonra anlatacağım. Çok ilginçtir, bazen sigara içerken
    sigaraya bakıp kendimize neden sigara içtiğimizi sorarız. Sigara sigarasız kaldığımız
    zaman değerli olur. Hoşunuza gitsin yada gitmesin bağımlı olduğunuza inandığınızı kabul
    edelim. Bağıllılığınızdan eminseniz sigarasız hiçbir zaman tamamen rahatlayamaz yada
    konsantre olamazsınız. Bu yüzden bu kitabı sonuna kadar okumadan sigarayı bırakmaya
    kalkışmayın. Okurken sigara içme isteğiniz zamanla azalacaktır. Kendinizden tam olarak
    emin olmadan bırakmayın, sonu kötü bitebilir. Unutmayın, benim söylediklerimi
    uygulamanız yeterli olacaktır.

    Kitabın ilk baskısından beri kazandığım birikimde beni 28. bölüm “Zamanlama”
    dışında en çok kahreden şey kitabın sonuna kadar sigara içmeye devam edin talimatı
    olmuştur. Ben sigarayı bıraktığım zaman birçok yakınım ve arkadaşım sırf ben bıraktım
    diye sigarayı bıraktı. Herhalde “o bırakırsa biz çoktan bırakırız” diye düşündüler. Sonraki
    yıllarda sigarayı bırakmamış olanları küçük mesajlarla özgürlüğün ne kadar güzel
    olduğuna inandırmayı başardım. Bu kitap çıkınca hala sigara içmeye devam eden çetin
    cevizlere hediye ettim. Dünyanın en sıkıcı kitabı bile olsa “bir arkadaş yazmış” diye okurlar
    sandım. Aylar sonra sonuna kadar okuma zahmetinde bile bulunmadıklarını duyunca çok
    şaşırdım ve kırıldım. O zamanki en iyi arkadaşımın kitabın ona hediye ettiğim imzalı orijinal
    baskısını okumadan başka birine hediye ettiğini öğrendiğimde çok kırılmıştım. Çünkü
    tiryakiliğin insanda yarattığı o inanılmaz korkuyu unutmuştum. Bu korku her arkadaşlığa
    baskın çıkabilir. Neredeyse bir boşanmaya neden oluyordu. Annem bir gün karıma “Neden
    ya sigara ya ben diye tehdit etmiyorsun?” diye sorduğunda karım “o zaman sigarayı seçer
    de ondan” diye yanıtladı. Utanarak itiraf etmeliyim ki sanırım haklıydı. İşte sigaranın
    insanlarda yarattığı korku bu denli büyüktür. Şimdi anlıyorum ki birçok tiryaki sigarayı
    bırakmak zorunda kalmamak için bu kitabı sonuna kadar okumuyor. Bazıları o korkunç
    günü ertelemek için özellikle günde bir satır okuyor. Anladığım kadarıyla birçok okuyucu
    kendilerini seven biri tarafından bu kitabı okumaya zorlanıyor. Şöyle bir düşünün:
    Kaybedecek neyiniz var? Kitabın sonunda sigarayı bırakmazsanız şimdikinden daha kötü
    bir duruma düşmeyeceksiniz. KAYBEDECEK BİHÇİB ŞEY YOK, kazanacak o kadar çok
    şey var ki! Birkaç gün veya haftadır sigara içmiyorsanız ve hala sigarayı bırakıp
    bırakmadığınızdan emin değilseniz kitabı okurken sigara içmemeye devam edin. Artık
    sigara içmeyen bir insansınız nasıl olsa. Bir de beyninizle bedeniniz bağdaşırsa bu kitabın
    sonunda sigara içmemekten mutluluk duyan bir insan olursunuz.

    Benim yöntemim temelde sigarayı bırakmanın alışılagelmiş yöntemlerinin tam tersidir.
    “Normal yöntemler” sigaranın dezavantajlarını sıralayıp” yeterince uzun bir süre sigarasız
    kalırsam sonunda sigara içme isteğim yok olur ve tütünün esiri olmadan yaşamdan zevk
    alabilirim” ilkesini savunur.

    Bu mantıksal bir yöntemdir. Her gün binlerce kişi bu yöntemin değişik bir türü ile
    sigarayı bırakmaya çalışıyor. Fakat bu yöntemi başarılı bir şekilde uygulamak aşağıdaki
    nedenlerden dolayı çok zordur.

    1. Asıl sorun sigarayı bırakmak değil. Her söndürdüğünüz sigarayla sigarayı
    bırakmış oluyorsunuz. Birinci gün size “artık sigara içmek istemiyorum” dedirtecek
    nedenler olabilir. Sigara içen herkes her gün bu tür nedenlerle karşılaşır ve bu nedenler
    insanları sigara içmemeye tahmininizden çok fazla zorlar. Asıl sorun ikinci, onuncu yada
    on birinci gündedir. Zayıf veya çakırkeyif yada güçlü bir anınızda bir sigara içtiğiniz zaman
    işin içine uyuşturucu bağımlılığı girdiği için canınız ikinci bir sigara isteyecek ve böylece
    tekrar sigara içmeye başlamış olacaksınız.

    2. Sağılığımıza verdiği zararın aslında bize sigarayı bıraktıracak bir etken
    olması gerekir. Aklımız: “Bırak artık aptal kafa” diyerek bir bakıma işimizi daha da
    güçleştirir. Örneğin sinirli veya heyecanlı olduğumuz zaman sigara içeriz. Sigara içen
    birine sigaranın kendisini öldüreceğini söylediğinizde ilk yapacağı şey bir sigara yakmak
    olur. İngiltere’nin ünlü kanser kliğini Royal Marsden Hospital’in önünde ülkedeki diğer
    kliniklerden çok daha fazla sigara tiryakisi beklemektedir.

    3. Bizi sigarayı bırakmaya zorlayan nedenler bırakmayı aslında aşağıdaki iki
    unsurdan dolayı güçleştirir. Birincisi insanda özveride bulunma duygusu yaratmaları.
    Sürekli o küçük dost, destek, günah yada keyif –yorumu kişiye kalmış- diye bildiğimiz
    nesneyi bırakmaya zorlanıyoruz. İkincisi insanı umursamazlığa itmeleri. Sigara içmemizin
    nedeni bırakmamızı gerektiren nedenlerden çok farklıdır. Asıl soru neden sigara içmek
    istediğimiz yada buna neden gereksiniz duyduğumuzdur.

    Benim yöntemimin temelinde neden sigarayı bırakmak istediğimizi tamamen
    unutarak sigara sorununu ele alıp aşağıdaki soruları sormak yatıyor:
    1. Sigara içmek bana ne veriyor?
    2. Gerçekten zevk alıyor muyum?
    3. Bu şeyleri yaşam boyunca ağzıma sokup kendimi zehirlemek ve bunun için
    bir servet harcamak zorunda mıyım?

    Sigaranın size hiçbir şey vermediği kesin bir gerçektir. İzin verin, bunu iyice
    açıklayayım. Sigara içmenin dezavantajları avantajlarından daha fazladır demiyorum,
    bunun öyle olduğunu her tiryaki bilir. Ben sigara içmenin size kesinlikler hiçbir şey
    vermediğini söylüyorum. Sigaranın bugüne kadar sağladığı tek avantaj bir zamanlar
    toplumun sigarayı “artı puan” olarak nitelendirmesiydi. Bugün ise tiryakiler bile sigara
    içmeyi anti-sosyal bir davranış olarak yorumluyorlar. Çoğu tiryaki neden sigara içtiğine
    mantıklı bir açıklama getirmek gereğini duyar fakat yaptığı açıklama aldatmaca ve
    yanılgıdan ibarettir. İlk olarak bu aldatmaca ve yanılgıları ortadan kaldıracağız. Sigarayı
    bıraktığınızda aslında hiçbir şeyden vazgeçmek zorunda olmadığınızı göreceksiniz. Hem
    bıraktığınız şeyin hiç bir şey olduğunu anlayacak hem de sigara içmeyen bir insan olarak
    bir sürü güzel ve olumlu şeylere kavuşacaksınız. Sağlık ve para bunların yalnızca ikisi.
    Yaşamın sigara olmadan bir daha o kadar zevk vermeyeceği yanılgısı kaybolur
    kaybolmaz, siz sigarasız yaşamın hiçbir eksiği olmadığı gibi daha anlamlı olduğunu fark
    eder etmez, yoksunluk ve özlem duygusu yok olur olmaz, sağlık ve tasarruf edilen para gibi
    sigarayı bırakmanın bir sürü haklı nedenini tekrar ele alabiliriz. Yukarıdaki noktaları
    kavradığınız zaman gerçek hedefinize ulaşmanız kolaylaşacak ve tütünün tutsaklığından
    kurtulup yaşamın tadını çıkarabileceksiniz.
  • 3. BÖLÜM

    BIRAKMAK NEDEN ZOR GELİYOR.

    Daha önce belirttiğim gibi bu konuya kendi bağımlılığım yüzünden ilgi duymaya
    başladım. Sonunda bıraktığımda mucize olmuştu sanki. Daha önceki bırakma
    girişimlerimde haftalarca ağır depresyonlar yaşardım. Arada bir nispeten keyfim yerine
    gelir sonra yine depresyona girerdim. Hani kaygan bir çukurdan dışarıya çıkmaya
    çalışırsınız; tam yukarıya çıkıp gün ışığını görünce birden ayağınız kayar ve tekrar aşağı
    düşersiniz ya onun gibi bir şey. Sonunda yine bir sigara yakarsınız, tadı iğrenç gelir ve
    neden o sigarayı yakmak gereğini duyduğunuzu anlamaya çalışırsınız.

    Tiryakilere seanslarımdan önce yönelttiğim sorulardan biri “sigarayı bırakmak istiyor
    musunuz?” sorusudur. Bir yerde aptalca bir soru. Bütün tiryakiler sigarayı bırakmaya can
    atarlar. En koyu tiryakiye bile “sigaraya başlamadan önceki zamana geri dönme şansınız
    olsaydı şimdiki aklınızla tekrar sigaraya başlar mıydınız?” diye sorduğunuzda “kesinlikle
    hayır” cevabını alırsınız. Sigaranın sağlığına zarar verdiğini kabul etmeyen, sosyal baskıya
    aldırmayan ve sigaraya para ayırabilen (bugünlerde artık fazla kalmadı) bir tiryakiye
    “çocuklarınızı sigara içmeye teşvik eder misiniz?” diye sorduğumuzda yine “kesinlikle
    hayır” cevabıyla karşılaşırsınız.

    Bütün tiryakiler şeytani bir gücün etkisi altında olduklarının farkındadırlar. İlk
    zamanlar insan kendini “yakında bırakacağım, bugün değil ama yarın” düşüncesiyle
    avutur. Sonunda öyle bir noktaya gelir ki, ya iradesinin olmadığını yada sigaranın
    yaşamdan tat alabilmek için gerekli bir şey olduğunu düşünmeye başlar.

    Daha önce söylediğim gibi sorun bırakmanın neden kolay olduğunu değil, neden
    “zor” olduğunu açıklamaktır. Aslında gerçek sorun insanların neden sigaraya başladıkları
    veya bir zamanlar dünya nüfusunun yüzde altmışından fazlasının neden sigara içtiğiydi.

    Bu sigara konusuna akıl sır ermez. Sigaraya başlamamızın tek nedeni binlerce
    insanın sigara içiyor olması. Oysa her biri başlamamış olmayı dilediklerini belirtip sigaranın
    para ve zaman kaybı olduğunu söylerler. Sigaradan zevk almadıklarına bir türlü
    inanamayız ve yetişkinlere özenti olarak başlayıp bağımlılık kazanana dek bir sürü çaba
    harcarız. Sonra yaşamımızın geri kalan bölümünü çocuklarımıza sigara içmemelerini
    söyleyerek, kendimizi ise bu alışkanlıktan kurtarmaya çalışarak geçiririz.

    Ayrıca yaşam boyu bu dert için bir servet harcarız. Günde ortalama yirmi tane
    sigara içen bir tiryaki sigara için yaşamı boyunca 30.000 pound harcar. Bu parayla ne
    yaparız? Pencereden dışarı atsak daha iyi olur. Oysa biz sistemli olarak ciğerlerimizi
    kansere yol açan bir katranla doldurmak ve damarlarımızı yavaş yavaş tıkayıp zehirlemek
    için kullanırız. Her geçen gün bedenimizin kas ve organlarını daha fazla oksijenden yoksun
    bırakır giderek iyicene uyuşuk oluruz. Kendimizi pislik içinde bir yaşama, kötü kokan
    nefese, sararmış dişlere, yanık izlerine, kirli küllüklere ve durmuş sigaranın o iğrenç
    kokusuna mahkum ederiz. Yaşamımızın yarısını ya toplumun bize sigara içmeyi
    yasakladığı yerlerde (hastaneler, okullar, otobüsler, tiyatrolar, kiliseler vs.) yada sigarayı
    azaltmaya veya bırakmaya çalışırken yaşadığımız çaresizlik içerisinde geçiririz. Ne biçim
    bir hobi bu böyle? Yaparken keşke yapmasam dedirten yapmazken ise kendini özleten.
    Toplumun insana yaşam boyu cüzamlı bir hasta olarak bakmasına daha da kötüsü aslında
    akıllı, mantıklı bir kişinin ömür boyu aşağılanmasına yol açan etken sigaradır. İnsan
    farkında olmadan sigara paketinin üzerine ufacık yazılmış uyarıyı okuduğunda, sigara
    içmeyenlerden oluşan bir grubun içinde bulunduğunda yada kansere veya ağız kokusuna
    karşı bir kampanya sırasında kendisini yine aşağılanmış hisseder. Aklının bir köşesinde bukara lekeler varken yaşamdan ne bekleyebilir? HİÇBİR ŞEY! Eğlence? Keyfi? Rahatlama?
    Destek? Enerji aşısı? Çıkardığınız zaman rahatlama duygusu verdiği için dar ayakkabı
    giymekten hoşlanan bir insan değilseniz, bunların hepsi aldatmacadır!

    Söylediğim gibi asıl sorun tiryakilerin sigarayı bırakmakta neden bu kadar güçlük
    çektikleri değil insanların neden sigara içtiklerini bulmaktır.

    Herhalde !İyi, güzel biliyoruz ama alışınca bırakmak zor geliyor” diyorsunuzdur. Peki
    ama bırakmak neden bu kadar zor ve neden sigara içmek zorundayız? Sigara tiryakileri
    yaşamları boyunca bu soruların cevaplarını bulmaya çalışırlar.

    Bazısı sigaranın eksikliğini şiddetli bir şekilde duymaktan korkar. Aslında nikotin
    eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar hafiftir ki birçok tiryaki uyuşturucu bağımlısı
    olduğunu fark etmeden yaşayıp ölür (6. Bölüm)

    Bazısı sigaranın büyük bir zevk olduğunu söyler. Bu doğru değildir. Sigara pis ve
    iğrenç bir şeydir. Sigarayı yalnızca zevk için içtiğini sanan bir tiryakiye sigarası bittiğinde
    içtiği marka yoksa onun yerine hiç sevmediği bir markayı içip içmeyeceğini sorun. Sigara
    tiryakileri hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler. Bunun keyifle bir ilgisi yoktur.
    Ben ıstakoz severim ama hiçbir zaman günde yirmi tane ıstakoz yemek gereksinimi
    duymadım. Zevk aldığım başka şeyleri yapmadığımız zaman çaresizlik içinde kıvranmayız.

    Bazısı nedenleri psikolojinin derinliğine inip Freud sendromu veya anne kucağındaki
    bebeklik döneminde arar. Aslında durum tam tersidir. Sigara içmeye başlamamızın asıl
    nedeni yetişkin ve olgun olduğumuzu göstermek istememizdir. Herkesin önünde
    ağzımızda bir emzikle otursak utancımızdan ölürüz.

    Bazısı burun deliklerinden duman yada ateş çıkarmanın tam tersine maço izlenimi
    verdiğini düşünür. Bu düşüncenin de aslı yoktur, çünkü kulak deliğinde yanan bir sigara
    komik olurdu. Kansere yol açan katran maddelerini ciğerlere doldurmak ise daha da
    komiktir.

    Bazısı el alışkanlığı, bazısı ağız alışkanlığı der. Öyleyse sigarayı neden yakarlar?
    Dumanın ciğerlere inerken verdiği duygu derler. Ne kadar iğrenç duygudur, adına
    tıkanmak derler. Birçok kişi sigara içmenin can sıkıntısını geçirdiğini savunur. Bu da bir
    yanılgıdır, çünkü can sıkıntısı beynin bir ürünüdür.

    Ben otuz üç yıl boyunca, beni rahatlattığına bana güven ve cesaret verdiğine
    inandım. Aynı zamanda beni öldürdüğünü ve bana bir servete mal olduğunu da biliyordum.
    Neden bir doktora gidip beni rahatlatacak, güven ve cesaret verecek bir alternatif
    sormadım? Çünkü bir alternatif önereceğini biliyordum. Benimki bahaneden başka bir şey
    değildi.

    Bazıları sırf arkadaşları yüzünden içtiklerini söylerler. Gerçekten o kadar aptal olup
    olmadıklarını merak ederim. Dua etsinler de arkadaşları istiyor diye, baş ağrısından
    kurtulmak için başlarını kesmeye kalkışmasınlar!

    Bu konuya biraz kafa yoran tiryakilerin çoğu sonunda bunun bir alışkanlık olduğu
    sonucuna varır. Bu gerçek bir açıklama değildir ama bütün mantıklı nedenleri eledikten
    sonra geriye kalan bir tek budur. Fakat korkarım bu açıklama da saçmadır. Yaşamımızın
    her günü alışkanlıklarımızı değiştiririz, bunların bazıları çok da eğlencelidir. Benim yemek
    alışkanlıklarım sigara içtiğim günlere dayanır. Sabah ve öğle yemek yemem, yalnızca bir
    öğün yemek yerim o da akşam yemeğidir. Tatilde ise en çok sevdiğim öğün kahvaltıdır.
    Eve geldiğimde en ufak bir çaba harcamadan normal alışkanlığıma dönerim.

    İğrenç bir tadı olan, bizi ölüme sürükleyen bir servete mal olan, aslında bırakmak
    için can attığımız ve istesek bir anda keserek kurtulabileceğimiz bu pis ve tiksindirici
    alışkanlığa neden bu denli bağlıyız? Bırakmak neden bu kadar zor geliyor? Oysa hiç zor
    değil, bilakis çok basit. Sigara içmenin gerçek nedenlerini anlar anlamaz kolayca
    bırakacaksınız. Ve en geç üç hafta sonra bu kadar yıl neden sigara içtiğinize
    şaşıracaksınız.
    OKUMAYA DEVAM EDİN
    -
  • 4. BÖLÜM

    SİNSİ TUZAK

    Sigara kadar sinsi ve kurnaz bir tuzak yoktur. Akıl almayacak kadar zekice
    düşünülmüştür. Bizi başlangıçta bu tuzağa düşüren, tuzağın içindeki binlerce yetişkindir.
    Bize sigaranın dünyanın parasına mal olan, ölüme yol açan pis, iğrenç bir alışkanlık
    olduğunu söylemelerine rağmen biz hiçbir keyfi olmadığına inanamayız. Sigara
    alışkanlığının acıklı yanlarından biri de alışana kadar birçok uğraş vermemizdir.

    Yemi, peyniri olmayan tek tuzak sigaradır. Ağzımızın suyunu akıtan sigaranın enfes
    değil iğrenç tadıdır. İlk içtiğimiz sigaranın tadı güzel olsaydı alarm çanları çalardı ve zeki
    bir insan olarak yetişkinlerin yarısının büyük paralar harcayarak kendilerini neden
    zehirlediklerini anlayabilirdik. Ama o ilk sigaranın tadı iğrenç olduğundan acemi beynimiz
    hiçbir zaman bağımlılık kazanamayacağımız kanısına varır ve zevk almadığımızdan dolayı
    ne zaman istersek o zaman bırakabileceğimizi sanırız.

    İnsanı hedefine ulaşmaktan alıkoyan tek uyuşturucu sigaradır. Genç erkekler sert
    bir izlenim bırakmaya, Humphrey Bogart yada Clint Eastwood’a özenerek başlarlar. Oysa
    sertlik ilk sigaranın verdiği en son duygudur. İnsan içine çekmeye cesaret edemez ve çok
    içtiğinde önce baş dönmesi sonra mide bulantısından yakınır. O anda yapmak istediği tek
    şey diğerlerinden ayrılıp o pis sigaraları atmak olur.

    Kızlar deneyimli, modern genç kadın olma amacındadırlar. Sigaralarını içerken ne
    kadar komik olduklarını hepimiz görmüşüzdür. Erkekler sert, kızlar da deneyimli ve modern
    görünmeyi öğrendikten sonra sigaraya hiç başlamamış olmayı dilerler.

    Böylece yaşamımız boyunca neden sigara içtiğimizi açıklamaya çalışır.
    Çocuklarımızı bu tuzağa karşı uyarır ve ara sıra kendimiz bırakmaya çalışırız.

    Tuzak öyle ayarlanmıştır ki sigarayı ancak sağlık ve para sorunu olduğunda yada
    cüzamlı muamelesi görmekten rahatsızlık duyduğumuz stresli, sıkıntılı anlarda bırakmaya
    çalışırız.

    Bırakır bırakmaz da sıkıntımız artar (o korkunç sigara özlemi) çünkü stres anında
    rahatlamak için kullandığımız eski arkadaşımız artık yoktur yanımızda.

    Birkaç gün eziyet çektikten sonra yanlış bir zaman seçtiğimize karar verir daha az
    stresli bir anı beklemeye başlarız. O an geldiğinde ise bırakma nedenimiz ortadan kalkmış
    olur. Tabii o an hiç gelmez çünkü kendimizi yaşamımızın giderek daha stresli olduğuna
    inandırmışızdır bir kere. Anne babamızın korumasından çıktığımızda yaşamımızın doğal
    akışı ev kurmak, borçlar, çocuk, daha fazla sorumluluk isteyen görevler vs. Olur. Bu da bir
    yanılgıdır. Aslında yaşamımızın en stresli dönemleri çocukluğun ilk yılları ve ergenlik
    dönemidir. Biz genellikle sorumluluğu stresle karıştırırız. Sigara içenlerin yaşamları
    otomatik olarak daha çok stres doludur. Çünkü tütün toplumun ileri sürdüğü gibi bizi
    rahatlatmak yada sıkıntılarımızı hafifletmek yerine tam tersine daha sinirli ve gergin
    olmamıza neden olur.

    Sigarayı bırakan tiryakiler bile (bir çoğu yaşamlarında bir veya birden daha çok kez
    denerler) gayet mutlu bir yaşam sürerken birdenbire tekrar bağımlılık kazanırlar.

    Bu sigara konusu büyük bir labirente dönüşmeye benzer. Girer girmez kafamız
    dumanlanır, aklımız karışır ve yaşamımızın geri kalan kısmını kurtulmaya çalışarak
    geçiririz. Bir çoğumuz başarırız fakat bir süre sonra tekrar aynı tuzağa düşeriz.

    Ben otuz üç yılımı labirentin çıkış yolunu aramakla geçirdim. Bütün tiryakiler gibi bir
    türlü işin içinden çıkamıyordum. Sonunda kendime mal edemeyeceğim bazı ilginç
    durumların bir araya gelmesi sonucunda başardım. Sigarayı bırakmakta daha önce neden
    bu denli güçlük çektiğimi, bıraktığımda ise bırakmanın neden bu denli kolay ve eğlenceli
    olduğunu merak etmeye başladım.

    Sigarayı bıraktığımdan beri sigaranın sırlarını çözmeyi önce hobi, sonra meslek
    edindim. Sigara Rubik küpü gibi çözülmesi neredeyse olanaksız karışık ve büyüleyici bir
    bilmeceye benzer. Fakat bütün karmaşık sabır oyunları gibi cevabı bilindiğinde çözümü
    çok kolaydır. Ben sizi labirentten dışarıya çıkarıp bir daha oraya girmemenizi
    sağlayacağım. Yapmanız gereken tek şey talimatlarımı uygulamaktır, yalnız bir kez yanlış
    yola saparsanız diğer talimatların anlamı kalmaz.

    Bir kez daha vurgulamak istiyorum ki sigarayı herkes bırakabilir. Yalnız önce
    gerçekleri ortaya koymak gerekir. Hayır bizde korku yaratan gerçekleri demiyorum, onları
    bildiğinizi biliyorum. Sigaranın doğurduğu kötü sonuçlarla ilgili yeterli enformasyon var
    zaten. Bu sizi sigaradan vazgeçirseydi şimdiye kadar çoktan bırakırdınız. Benim söylemek
    istediğim sigarayı bırakmakta neden bu denli güçlük çektiğimiz. Bu soruyu yanıtlamak için
    neden hala sigara içtiğimizin nedenini bulmamız gerekir.
    -
  • Bir arkadaşım birkaç günde uyuşturucu bağımlılığından kurtulmuştu. Hem de en bağımlılık yapanıymış, hangisiyse artık.

    Tiryaki arkadaşları buna bir türlü inanmayıp yine sürekli partilere davet etmelerine rağmen.

    Nasıl yaptığını sorduklarında bırakmak için Allah'a çok fazla dua ettiğini söylüyordu.

    İsteyen psikolojik etki de diyebilir tabi.
  • Allen Carr'ın kitabı bu, gerçekten güzel bir kitap. Sigaranın yarattığı sanal boşluğu anlatıyor. Sigara içmeyenlerin hiç yaşamadığı yoksunlukları yaşadığımızdan bahsediyor. Champix + Allen Carr= sigarasızlık..
  • 5. BÖLÜM

    NEDEN HALA SİGARA İÇİYORUZ

    Hepimiz sosyal baskı, sosyal zorunluluk gibi saçma sapan nedenler yüzünden
    sigaraya başlıyoruz. Fakat bağımlılık kazandığımızı fark ettiğimizde neden hâlâ sigara
    içmeye devam ediyoruz?

    Sigara içenlerin çoğu neden sigara içtiğini bilmez. Gerçek nedeni bilselerdi sigarayı
    bırakırlardı. Seanslarımda binlerce tiryakiye neden sigara içtiklerini sorarım. Gerçek neden
    hiç değişmese de yanıtlar çok farklıdır. Bu, benim seanslarda en komik fakat aynı
    zamanda en acıklı bulduğum bölümdür.

    Sigara içen herkes kalbinin derinliklerinde aptal olduğunun farkındadır. Bağımlılık
    kazanmadan önce sigara içmeye gerek duymadığını bilir. Birçok tiryaki ilk sigarasının
    tadının ne kadar iğrenç olduğunu ve bağımlılık kazanabilmek için ne denli çaba
    harcadığını hâlâ anımsar. Tiryakiler sigara içmeyenlerin kaçırdıkları hiçbir şey olmamasına
    ve kendileriyle alay etmelerine çok kızarlar.

    Yine de tiryakiler mantıklı ve zeki insanlardır. Sağlık konusunda çok büyük risk
    aldıklarını ve sigara için ömür boyu bir servet harcadıklarını bilirler. Bu yüzden
    alışkanlıklarını haklı çıkarmak için mantıklı bir açıklama yapmak gereksinimi duyarlar.
    Tiryakilerin sigara içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni önümüzdeki iki
    bölümde anlatacağım faktörlerin kurnazca bileşimidir.
    1. NİKOTİN BAĞIMLILIĞI.
    2. İNANDIRILDIĞIMIZ ALDATMACALAR
    -
  • 6. BÖLÜM

    NİKOTİN BAĞIMLILIĞI.

    Tütünün içindeki renksiz yağlı bileşim nikotin bizi sigaraya bağlayan uyuşturucudur.
    İnsanlığın bildiği uyuşturucuların hepsinden daha fazla bağımlılık sağlar; bazen tek bir
    sigara bile bağımlılık için yeterli olur.

    Sigaradan çekilen her nefes ciğerlerden beyne ufak bir doz nikotin taşır ve bu doz
    etkisini bir eroinmanın damarlarına sıktığı eroinden daha çabuk gösterir. İnsan bir
    sigaradan ortalama olarak yirmi nefes çekerse bir tek sigaradan yirmi doz uyuşturucu
    almış olur.

    Nikotin etkisini çabuk gösteren bir uyuşturucudur ve kandaki nikotin miktarı sigara
    içtikten yarım saat sonra yarıya, bir saat sonra ise dörtte bire düşer. Bu da birçok tiryakinin
    neden günde yaklaşık yirmi tane sigara içtiğini açıklar.

    Sigaramızı söndürür söndürmez nikotin hızla vücudumuzu terk etmeye başlar ve
    canımız tekrar sigara istemeye başlar.

    Bu noktada tiryakilerin sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu konusunda
    düştükleri yaygın yanılgıyı düzeltmek istiyorum. Tiryakiler sigaranın eksikliğinin yarattığı
    özlemin sigarayı bırakmaya çalışırken yada zorlanırken yaşanan o korkunç sarsıntı
    olduğunu sanırlar. Aslında bu özlem duygusu öncelikle ruhsal bir şeydir, tiryaki zevk yada
    destek diye bildiği şeyden yoksun kaldığını düşünür. Sonra bu konuya daha ayrıntılı olarak
    değineceğim.

    Nikotin eksikliğinin yarattığı özlem duygusu o kadar zayıftır ki çoğu tiryaki
    uyuşturucu bağımlısı olduğun fark etmeden yaşar ve ölür. “Nikotin bağımlısı” dediğimizde
    alışkanlığa “daha yeni” başladığımızı düşünürüz. Çoğu tiryakinin uyuşturucudan ödü
    kopar, oysa kendileri uyuşturucunun bağımlısıdır. Gerçi bırakılması kolay bir uyuşturucu
    fakat insan önce bağımlı olduğunu kabul etmek zorundadır.
    Nikotini kesmek hiçbir fiziksel ağrı vermez. Yalnızca bir şeyin eksildiğini anımsatan
    boş, huzursuz bir duygu belirir. Bu yüzden birçok tiryaki sigaranın ellerle bir ilgisi olduğunu
    sanır. Bu huzursuz duygu uzun sürerse tiryaki sinirli, gergin, güvensiz ve hassas olur. Bu
    NİKOTİN zehrine duyulan açlıktır.

    Bir sigara yaktıktan yedi saniye sonra vücuda taze nikotin girer ve özlem sona erer;
    böylece sigaranın tiryakiye verdiği rahatlama ve güven duygusu sağlanmış olur.
    Sigaraya başladığımız ilk günlerde sigara eksikliğinin yarattığı özlem duygusu ile
    sigaranın verdiği rahatlama duygusu o kadar hafiftir ki varlıklarını fark etmeyiz bile. Düzenli
    olarak sigara içmeye başladığımızda ya sigaradan tat almaya başladığımızı yada
    alışkanlık edindiğimizi sanırız. Aslında bağımlılık kazanmış oluruz. Biz fark etmesek de o
    küçük nikotin canavarı kanımıza girmiştir ve artık zaman zaman onu beslememiz gerekir.
    Tiryakilerin hepsi hiç gereği olmadığı halde saçma sapan nedenlerden dolayı
    sigaraya başlar. Az sigara da içsek çok sigara da içsek devam etmemizin tek nedeni o
    küçük canavarı beklemektir.

    Sigara konusu bir dizi bilmecedir. Bütün tiryakiler aslında aptal olduklarını ve bir
    şeytanın tuzağına düştüklerinin farkındadırlar. Benim için sigara içmenin en üzücü yanı
    insanın bağımlılık kazanmadan önce sahip olduğu iç huzura ve öz güvene bundan böyle
    ancak sigara sayesinde kavuşmasıdır.

    Hani komşumuzun alarmı bütün gün çalar ve bunun gibi küçük bir şey sizi bir süre
    rahatsız eder, sonra birdenbire ses kesilir. Huzur dolu bir duygu kaplar içinizi. Fakat bu
    huzur gerçek anlamda bir huzur değil yalnızca rahatsızlığın sona ermesidir.

    Nikotinin hapsine girmeden önce fiziksel açıdan hiçbir eksiğimiz yoktur. Derken
    vücudumuza nikotin vermeye başlarız. Her sigara söndürüşümüzde nikotinin etkisi
    kaybolur ve bedenimiz bir eksiklik duyar –bu fiziksel bir ağrı değil beynin yarattığı bir
    yoksunluk duygusudur. Biz bu duygunun farkına bile varmazken o bedenimizi damlayan
    bir musluk gibi yavaş yavaş doldurur. Mantığımız bunu anlayamaz, anlamak zorunda da
    değildir. Bildiğimiz tek şey bir sigara istediğimizdir, sigarayı yaktığımızda açlığımız gider ve
    kendimizi o an için hoşnut ve güvenli hissederiz –sigaraya başlamadan önceki gibi. Fakat
    bu doyum geçicidir, çünkü artık açlığımızı gidermek için vücudumuza sürekli nikotin
    vermek zorundayız. Bir sigarayı bitirir bitirmez açlık yeniden başlar ve kısır döngü devam
    eder. KIRMADIĞINIZ TAKTİRDE bu kısır döngü yaşam boyu sürer.

    Sigara içmek dar ayakkabı giymeye benzer, çıkardığınızda rahatlarsınız. Bir
    tiryakinin olayların nasıl geliştiğini anlamamasının öncelikle üç nedeni var.

    1. Bedeninde fark edilebilir bir ağrı yoktur. O yalnızca bir duygudur.

    2. Her şey tersten yürür. Uyuşturuculardan kurtulmak bu yüzden çok zordur.
    İnsan sigara içmediği zaman o usandırıcı duyguyu yaşar ve sigarayı
    suçlamaz. Bir sigara yakar yakmaz rahatlar. Bu yüzden sigaranın ona zevk
    verdiği yada destek olduğu yanılgısına düşer.

    3. Yaşamı boyunca beynine bir sürü asılsız düşünce işlenir. Sigaraya
    başlamadan önce hiçbir şeyi eksik olmadığı halde zor bir öğrenme
    sürecinden sonra sigaranın insana zevk ve güven verdiğine inanmaya
    başlamasına şaşırmaz. Neden sorgulasın ki? O artık en mutlu tiryakiler
    topluluğuna girmiştir.

    Bu noktada sigara hakkındaki bazı yanılgıları gidermem gerekecek. Sigara içmek
    alışkanlık değildir. Yaşamımızda her türlü alışkanlığımız olur, bazıları çok da eğlencelidir.
    Fakat iğrenç bir tadı olan, bir servete mal olan, pis ve tiksindirici bulduğumuz ve zaten
    kurtulmak istediğimiz bir alışkanlığı kolaylıkla bırakmamız gerekirken neden bu kadar
    zorlanırız? Çünkü bu bir alışkanlık değil, bir uyuşturucu bağımlılığıdır. Bununla başa
    çıkmasını öğrenmemiz gerekir. Daha nasıl olduğunu anlayamadan yalnızca düzenli olarak
    sigara almakla kalmaz aynı zamanda sigaraya gereksinim de duymaya başlarız.
    Sigaramız olmadığında paniğe kapılır, giderek daha fazla sigara içeriz.

    Sigarayı artırmamızın nedeni vücudun her uyuşturucuda olduğu gibi nikotinin
    etkisine bağışıklık kazanması ve sonuç olarak giderek daha fazla nikotine gereksinim
    duymamızdır. Kısa bir süre sonra sigara doğurduğu açlık duygusunu tam anlamıyla
    dindirememeye başlar; öyle ki bir sigara yaktıktan sonra kendimizi bir an öncesine göre
    daha iyi hissetmemize rağmen sigara içerken bile içmeyen bir kişiden daha sinirli ve
    gerginizdir. Bu dar ayakkabı giymekten daha da komiktir, çünkü ağrının bir kısmı ayakkabı
    çıktıktan sonra bile sürer.

    Aslında durum daha da kötüdür, çünkü nikotin vücuttan çok çabuk –sigara biter
    bitmez- çıkar. İnsanların sıkıntılı anlarda bir sigarayı söndürüp öbürünü yakmalarının
    nedeni budur işte.

    Daha önce de söylediğim gibi sigara içmek alışkanlık değildir. Tiryakilerin sigara
    içmeye devam etmelerinin gerçek nedeni içlerindeki küçük canavardır. Onu sürekli
    beslemek zorundadırlar. Tiryaki bu anı dört durumdan biri yada bunların bir araya gelmesi
    anında kendisi seçer. Bu dört durum şunlardır:

    CAN SIKINTISI / KONSANTRASYON – İki büyük Çelişki STRES / RAHATLAMA – İki
    büyük çelişki.

    Hangi olağanüstü uyuşturucu yirmi dakika önce yarattığı etkiyi birdenbire tam
    tersine çevirebilir? İnsan şöyle bir düşündüğünde bu yukarıdaki dört durumdan başka
    yaşamda uyku dışında ne kalıyor ki Aslında sigara ne can sıkıntısı veya stresi geçirir nede
    konsantrasyonu veya rahatlamamızı sağlar. Bunların hepsi aldatmacadır.

    Nikotin yalnızca bir uyuşturucu değil aynı zamanda sineklerin yok edilmesinde
    kullanılan etkisi çok güçlü bir zehirdir (ansiklopediye bakabilirsiniz). Bir sigaranın içerdiği
    nikotin miktarı doğrudan doğruya DAMARLARINIZA VERİLDİĞİNDE ÖLÜRSÜNÜZ. Tütün
    aynı zamanda karbonmonoksit dahil başka birçok zehir de içerir.

    Pipo yada puroya geçme hayalleriniz varsa bu kitabın tütünün her türünü hedef
    aldığını belirteyim.

    İnsan vücudu yeryüzündeki en karmaşık şeydir. Amipler ve solucanlar dahil hiçbir
    canlı türü besinle zehir arasındaki farkı bilmeden yaşayamaz.

    Binlerce yıldır devam eden doğal bir gelişme sürecinde insan vücudu ve beyni
    yemekle zehir arasında ayrım yapacak teknikler ve zehri dışarıya atacak yöntemler
    bulmuştur.

    Bağımlılık kazanmadan önce kimse tütünün kokusundan ve tadından hoşlanmaz.
    Bir çocuğun yada hayvanın yüzüne tütün dumanı üflediğinizde öksürmeye ve tükürmeye
    başladığını görürsünüz.

    İlk sigaramızı içtiğimizde içimize çektiğimiz duman öksürmemize neden olur. Çok
    içersek başımız dönmeye başlar ve kendimizi iyi hissetmemeye başlarız. VÜCUDUMUZ
    BİZE BU MESAJI YOLLAR “BANA ZEHİR VERİYORSUN YAPMA” der. İşte tiryaki olup olmama
    kararı bu noktada alınır. Sigaraya genellikle fiziksel ve ruhsal bakımdan zayıf insanların
    başladığı doğru değildir. İlk sigaralarından nefret edenler çok şanslıdır, ciğerleri dumanla
    başa çıkamayanların yada bu zor öğrenme sürecini, dumanı öksürmeden içine çekmeyi
    öğrenmeyi göze alamayanların yaşamları kurtulmuş olur.

    Benim için sigara konusunun en üzücü yanı bağımlılık kazanmak için birçok çaba
    harcamamızdır. Gençleri durdurmak bu yüzden çok zordur. Sigara içmeyi öğrenme
    aşamasında oldukları için sigaranın tadını hala iğrenç bulurlar ve ne zaman isterlerse
    bırakabileceklerini sanırlar. Neden bizden öğrenmezler? Biz neden anne babamızdan
    öğrenmedik ki?

    Birçok tiryaki tütünün tadını ve kokusunu gerçekten sevdiğini sanır. Bu bir yanılgıdır.
    Sigara içmeyi öğrendiğimizde nikotin alabilmek için vücudumuza kötü kokuya ve kötü tada
    karşı duyarsız olmayı öğretiriz, tıpkı kendilerine şırınga yapmaktan hoşlandığını sanan
    eroinmanlar gibi. Eroin eksikliğinin yarattığı kriz oldukça şiddetlidir ve eroinmanların zevk
    aldıkları tek şey bu krizin dinmesidir.

    Tiryaki nikotinine kavuşabilmek için kötü tat ve kötü kokuyu aklından çıkarır.
    Tütünün tadından ve kokusundan zevk aldığı için sigara içtiğine inanan bir tiryakiye “hep içtiğiniz marka yerine hiç sevmediğiniz bir marka sigara bulduğunuzda sigarayı bırakır
    mısınız?” diye sorun. Asla. Tiryakiler hiçbir şey içmemektense kenevir otu bile içerler;
    sarma sigara, mentollü sigara, puro yada pipo hiç fark etmez. Başlangıçta tadı iğrenç
    gelse de biraz inatla onları içmesini de öğrenirler. Tiryakiler soğuk algınlığına, gribe, boğaz
    ağrısına, bronşite veya amfizeme rağmen sigara içmeye kalkışırlar.

    Bunun zevkle bir ilgisi yoktur. Eğer olsaydı kimse birden fazla sigara içmezdi.
    Sigarayı bırakmış binlerce kişi doktorların verdiği o iğrenç nikotinli sakızlara bağımlıdırlar,
    bir çoğu hala sigara içtiği halde.

    Seanslarım sırasında bazı tiryakiler uyuşturucu bağımlısı olduklarını öğrendiklerinde
    paniğe kapılırlar, bu durumun bırakmalarını daha da zorlaştıracağını sanırlar. Aslında
    gerçek durum iki nedenden dolayı o kadar kötü değildir:

    1. Sigaranın dezavantajlarının avantajlarından çok daha fazla olduğunu
    bilmemize rağmen bir çoğumuzun sigara içmeye devam etmesinin nedeni
    sigaranın bize gerçekten zevk verdiğine yada bir şekilde yardımcı olduğuna
    inanmamızdır. Sigarayı bırakırsak bir boşluk doğacağını ve yaşamımızın
    belirli kesimlerinin bir daha eskisi gibi olamayacağını sanırız. Bu bir
    yanılgıdır. Gerçek, sigaranın bize hiçbir şey vermediğidir; bizden alır götürür
    ve ancak kısmen geri verir, bu da yanılgıyı doğurur. Bunu sonra başka bir
    bölümde daha ayrıntılı olarak anlatacağım.

    2. Nikotin çok kısa süre içinde bağımlılık kazanılması açısından dünyanın en
    güçlü uyuşturucusu olarak bilinse de bağımlılık derecesi o denli güçlü
    değildir. Etkisini çok çabuk yarattığından yalnızca üç hafta gibi kısa bir süre
    içinde vücut nikotini atar ve nikotinin eksikliğini beden o kadar az duyar ki,
    birçok tiryaki farkında bile olmadan geçirir.

    Çok haklı olarak “o zaman bir sürü tiryaki sigarayı bırakmakta neden o denli
    zorlanıyor, aylarca eziyet çekiyor ve yaşamının geri kalan bölümünde ara sıra hâlâ sigara
    özlemi duyuyor?” diye soracaksınız. Vereceğim yanıt aynı zamanda sigara içmemizin
    ikinci nedenini de açıklayacak –beynimize sürekli olarak işlenen asılsız düşünceler
    yüzünden. Kimyasal bağımlılıkla baş etmek kolaydır.

    Çoğu tiryaki bütün bir geceyi sigara özlemi yüzünden uyanmadan sigarasız geçirir.
    Birçok tiryaki ilk sigarasını yakmadan önce yatak odasından çıkmış olur, birçoğu önce
    kahvaltı eder, birçoğu ise önce iş yerine gitmeyi bekler. On saat boyunca rahatlıkla
    sigarasız kalabilir, fakat gündüz on saat sigara içmese deliye döner.

    Birçok tiryaki yeni aldığı arabasında sigara içmez. Birçoğu tiyatroya, süpermarkete,
    kiliseye vs. Gider ve oralarda sigara içememek onları hiç rahatsız etmez. Metroda bile
    şimdiye kadar bu yüzden ayaklanma çıkmadı. Tiryakiler sigara içmelere kısıtlandığında
    neredeyse sevinirler.

    Bugün birçok tiryaki sigara içmeyenlerin evlerinde yada onlarla beraberken büyük
    bir sıkıntı çekmeden sigarayı unutabilir. Aslında tiryakilerin çoğu fazla eziyet çekmeden
    uzun süre sigarasız kalabilir. Ben bile bütün akşam mutlu bir şekilde sigarasız
    rahatlayabiliyordum. Tiryakiliğimin son yıllarında akşam olsun da kendimi zehirlemekten
    kurtulayım diye beklerdim (ne kadar gülünç bir alışkanlık).
    Kimyasal bağımlılıkla baş etmek kolaydır. Ara sıra sigara içen binlerce kişi uzun
    süre sigarasız kalabilir ama aslında ardı ardına sigara içenler kadar bağımlıdırlar. Sigarayı
    bırakmayı başarmış fakat ara sıra puro içen eski koyu tiryakiler vardır, o puro
    bağımlılıklarını devam ettirir.

    Daha önce belirttiğim gibi asıl sorun nikotin bağımlılığı değildir. O aklımızı karıştırıp
    gerçek sorunu –beynimize işlenmiş boş inançları- anlamamızı engelleyen bir katalizör
    görevi görür.

    Yaşamı boyunca koyu bir tiryaki olmuş kişiler sigarayı kendilerinin de ara sıra
    içenler kadar kolaylıkla bırakabileceklerini öğrendiklerinde belki biraz avunurlar. Onların
    durumu bir yerde daha bile kolaydır. Sigara içmeye devam ettikçe daha kötü bir duruma
    düşer, bıraktığımızda da daha çok şey kazanmış oluruz.

    Başka bir avuntu da etrafta ara sıra dolaşan söylentilerin (örneğin “en son pisliğin
    vücudu terk etmesi yedi yıl sürer” yada “insanın içtiği her sigara yaşamından beş dakika
    götürür”) doğru olmamasıdır.

    Sigaranın kötü etkilerinin abartıldığını sanmayın. Abartı değil tam tersine az bile
    anlatılıyor. Fakat o “beş dakika kuralı” belli ki kaba bir tahmin ve ancak ölümcül bir
    hastalığa yakalandığınızda yada atardamarlarınızı kalbiniz duruncaya dek
    doldurduğunuzda geçerli olabilir.

    Aslında “pislik” bedeninizi hiçbir zaman tam anlamıyla terk etmez. Etrafta sigara
    içenler olduğunda sigara içmeyenler de havadaki pislikten nasiplerini alırlar. Yine de insan
    vücudu olağanüstü bir makinedir ve çaresiz bir hastalığa yakalanmadıysa kendi kendini
    tedavi edecek büyük bir güce sahiptir. Şimdi bırakırsanız vücudunuz birkaç hafta içinde
    sanki hiç sigara içmemişsiniz gibi dinç olur.

    “Sigarayı bırakmak için çok geç” diye bir şey yoktur. Ben elli, altmış yaşına gelmiş
    birçok tiryakiye yardımcı oldum, bazıları yetmişinde sekseninde bile vardı. Bir süre önce
    kliniğe doksan bir yaşındaki bir kadınla altmış beş yaşındaki oğlu geldiler. Kadına neden
    sigarayı bırakmaya karar verdiğini sorduğumda “oğluma örnek olmak için” dedi.
    Sigaranın verdiği zarar arttıkça bıraktıktan sonra yaşayacağınız rahatlama da artar.
    Sonunda sigarayı bıraktığımda içtiğim sigara sayısı birdenbire yüzden SIFIRA düştüğü
    halde sigarayı hiç aramadım. Sigarasızlığa alışma zamanından bile zevk aldım.
    Fakat önemli olan yıllardır inandırıldığımız aldatmacaların izlerini silmektir.
    -
  • 7.BÖLÜM

    İNANDIRILDIĞIMIZ ALDATMACALAR VE İRADE DIŞI HAREKET

    Sigaraya nasıl ve neden başlarız ki? Bunu tam olarak anlayabilmek için bilinçaltının
    benim deyişimle “uyuyan partnerimizin” olağanüstü gücünü incelemek gerekir.

    Hepimiz kendi yolunu çizen zeki, üstün varlıklar olduğumuzu sanırız. Aslında
    yaşamımızın yüzde doktan dokuzu önceden belirlenmiştir. Biz içinde yaşadığımız
    toplumun ürünüyüz. Nasıl giyineceğimizi, ne tür evlerde oturacağımızı, yaşam tarzımızı,
    değişik olduğumuz yönleri bile (örneğin politikada turuncu mu yoksa açık görüşlü mü
    olduğumuz) toplum belirler. Son verdiğim örnek rastlantıya değil, içinde bulunduğumuz
    sınıfa bağlıdır. Bilinçaltının üzerimizdeki etkisi çok büyüktür ve düşünceler yine gerçek söz
    konusu olduğunda bile milyonlarca insan yanıltılabilir. Kolomb dünyanın çevresini
    gezmeden önce çoğunluk dünyanın düz olduğuna inanıyordu. Bu gün bir küre olduğunu
    biliyoruz. Bir sürü kitap yazıp sizi dünyanın düz olduğuna inandırmaya çalışırsam bile
    başarılı olamam, oysa kaçımız uzayda bulunup dünyanın küre olduğunu gözleri ile gördü?
    Dünyanın çevresini uçakla yada gemiyle gezmiş olsanız bile düz bir yüzey üzerinde daire
    çizmediğinizi nereden biliyorsunuz?

    Reklamcılar bilinçaltının yönlendirme gücünü çok iyi bilirler; bu yüzden yollar bizi
    adım adım takip eden büyük posterlerle, gazetelerin her sayfası ilanlarla doludur. O kadar
    para boşuna mı harcanıyor sanıyorsunuz? O reklamlar size sigara aldırtmıyor mu sanki?
    Yanılıyorsunuz! Kendiniz deneyin! Soğuk bir günde bir bara yada restorana gittiğinizde
    yanınızdaki kişi ne içmek istediğinizi sorduğunda “bir viski” (yada herhangi başka bir şey)
    yerine “canım bugün ne istiyor biliyor musun? Bir viskinin o yumuşacık sıcaklığını.” Deyin.
    Viski sevmeyen birinin bile size katıldığını göreceksiniz.

    Çocukluğumuzdan beri her gün sigaranın bizi rahatlattığına, bize cesaret ve güven
    verdiğine ve dünyadaki en değerli şeyin sigara olduğuna dair mesajlar alırız. Abarttığımı
    mı sanıyorsunuz? Filmlerdeki bütün idam sahnelerinde idam edilecek kişilerin en son
    arzuları bir sigaradır. Bunun bizde bıraktığı etki çok derindir. Bilincimiz fark etmese de
    “uyuyan partnerimiz” mesajı alacak zamanı bulur. Buradaki mesaj: “Dünyadaki en değerli
    şey, en son düşüncem ve en son yaptığım şey bir sigara içmektir.” Bütün savaş filmlerinde
    yaralılara bir sigara verilir.

    Bu son zamanlarda değişti mi sanıyorsunuz? Hayır, kocaman reklam panoları ve
    gazete ilanları çocuklarımızın beynine işlemeye devam ediyor. Sözüm ona televizyonda
    sigara reklamı yapılması yasaklanmış. Televizyonun en çok izlendiği zamanlarda
    gösterilen filmlerde artistlerin büyük bir keyifle sigaralarını yaktıklarını görüyoruz. Bugünün
    reklamcılığının en sinsi yanı sigarayı spor olayları ve jet sosyeteyle bağdaştırmaktır. Bunu
    da doğal olarak tütün devleri finanse ediyor. Yarış arabaları model ve isimlerini sigara
    markalarından alıyor –yada tam tersi mi? Çıplak bir çiften seks sonra yatakta bir sigara
    paylaştığı reklamlar gördüm. Bunun ne tür bir çağrışım yaptığı bellidir. Asıl şu sigarillo
    reklamlarına bayılıyorum: Konuları yüzünden değil kampanyanın mükemmelliğinden
    dolayı. Hepsinde bir adam ölüm veya felaketle karşı karşıyadır; birinde balonu yanıyor ve
    düşmek üzere, diğerinde motosikleti bir nehre uçmak üzere, bir başkasında kendisi
    Kolomb kılığında ve gemisi dünyanın ucundan aşağı düşmek üzere. Hiçbirinde konuşma
    yok. Hafif bir müzik çalıyor. Adam bir sigarillo yakıyor ve yüzüne kendinden geçmiş bir
    ifade yerleşiyor. Sigara içen bir kişi reklamı gördüğünü belki fark etmez bile fakat “uyuyan
    partner” amacı çok açık olan bu reklamı sabırla sindirir.

    Doğal olarak diğer taraftan da reklam yapılıyor: Kanserin tehlikesi, kesilmiş
    bacaklar, kötü kokan nefes vs. Bunların hiçbiri sigara içenleri sigaradan vazgeçirtemiyor.
    Mantıklı düşünürsek vazgeçirtmesi gerekir, ama vazgeçirtemiyor. Gençleri sigaraya
    başlamaktan bile alıkoyamıyor. Sigara içtiğim yıllar akciğer kanseri ile sigara içmek
    arasındaki bağlantıyı bilseydim kesinlikle sigaraya başlamazdım diye düşünüyordum.
    Aslında değişen hiçbir şey yok. Tuzak dün ne idiyse bugün de o. Sigaraya karşı olan bütün
    kampanyalar bir tek aklımızın daha da fazla karışmasına yarıyor. Sizi içindeki şeyleri
    içmeye iten o şirin parlak paketlerin üzerinde bile uyarı yazısı var. Hangi tiryaki okuyor ki o
    yazıyı, nerede kaldı o yazıdan sonuçlar çıkarmak.

    Öncü bir sigara firmasının o uyarı yazısını ürünlerini satmak için bile kullandığını
    sanıyorum. Reklamların çoğu örümcekler, kocaman böcekler ve Venüs sinek tuzağı gibi
    korkunç örneklerle dolu. Uyarı yazısı artık o kadar büyük ve dikkat çekici ki, insan
    bakmamaya çalışsa bile görmemesi olanaksız. Tiryakilerin yaşadığı korkular yaldızlı parlak
    paketlerle çağrışım yaptırıyor.

    Bu beyin yıkama olayında en etkili etken tiryakilerin kendileridir. Sigara içen
    insanların zayıf iradeli ve zayıf bedenli kişiler oldukları doğru değildir. O zehirle başa
    çıkmak için iyi bir kondisyon gerekir. Tiryakiler sigaranın sağlığa zararlı olduğunu ısrarla
    ortaya koyan istatistikleri bu yüzden görmezlikten gelirler. Herkesin günde iki paket sigara
    içen, yaşamı boyunca bir gün bile hastalanmamış ve seksen yaşına gelmiş bir amcası
    vardır. Kimse genç yaşlarda ölen diğer yüzlerce tiryakiyi ya da o amcanın sigara içmeseydi
    hala yaşayacağını aklına bile getirmez.

    Arkadaşlarınız arasında bir küçük anket yaptığınızda çoğu tiryakinin güçlü kişiliklere
    sahip insanlar olduğunu görürsünüz. Çoğunlukla serbest çalışan, yönetim pozisyonlarında
    bulunan yada doktor, avukat, polis, öğretmen, hemşire, sekreter gibi belli bir eğitim
    gerektiren mesleklerde çalışan diğer bir deyişle yaşamları stres dolu kişilerdir. Tiryakilerin
    düştüğü en büyük yanılgı sigaranın stresi hafiflettiğidir. Bu yüzden sigara sorumluluk sahibi
    olan ve stresli bir yaşam süren aynı zamanda hayranlık duyulan ve taklit edilen dominant
    insan tipi ile sık sık bağdaştırılır. Can sıkıntısı sigara içmenin ikinci nedeni olarak
    bilindiğinden bağımlılığın yaygın olduğu bir başka grup da tekdüze iş yapan kişilerdir.
    Korkarım sigaranın can sıkıntısını geçirdiği düşüncesi de bir yanılgıdır.

    Beynimize işlenen aldatmacaların boyutları inanılmayacak kadar büyüktür.
    Toplumumuz eroin bağımlılığını dışlar oysa yılda eroinden ölenlerin sayısı yüzü bulmaz.

    Fakat nikotin adında başka bir uyuşturucu vardır ki, yüzde altmışından fazlamız
    yaşamında bir kez bağımlılık kazanır ve çoğu, yaşamının sonuna dek bu yüzden çok para
    harcar. İnsanlar harçlıklarının büyük bir kısmını sigaraya harcarlar ve sigara her yıl
    binlerce kişinin yaşamını mahveder. Batı toplumunda trafik kazaları, yangınlar dahil bir
    numaralı ölüm nedeni sigaradır.

    Bir servete mal olan ve bizi gerçekten öldüren bir uyuşturucu bir süre öncesine
    kadar hiçbir sakıncası olmayan sosyal bir davranış olarak değerlendirilirken şimdi eroini
    neden büyük bir dert olarak görüyoruz? Son yıllarda genel kanı biraz değişti ve sigara
    içmek sağlığa zarar verebilen biraz anti sosyal bir alışkanlık olarak nitelendirilmeye
    başladı. Fakat hâlâ her bakkalda, büfede yaldızlı paketler içinde yasal olarak satılmaya
    devam ediyor. Bunda en çok çıkarı olan devlettir. Sigara içenlerden trilyonlarca tütün
    vergisi alınıyor ve tütün endüstrisi yalnızca reklam için yılda yüzlerce milyar harcıyor.

    Bir galeride elden düşme bir araba alırken galeri sahibini nezaketle dinler ama
    söylediklerinin bir kelimesine bile inanmazsınız ya, aynı şekilde sigara konusunda
    beynimize işledikleri bu boş düşüncelere de tepki göstermeniz gerekir.

    Öncelikle o parlak yüzlü paketlerin içine bir bakın da orada ne kadar pislik ve zehir
    gizli bir görün. Kristal küllükleri veya altın çakmaklar yada kandırılmış milyonlarca kişi
    yüzünden aklınızın karıştırılmasına izin vermeyin ve kendinize şu soruları yöneltin:

    Ben niye sigara içiyorum ki?
    Gerçekten içmek zorunda mıyım?

    HAYIR, TABİİ Kİ İÇMEK ZORUNDA DEĞİLSİNİZ.

    Beynimize işlenmiş asılsız inançların açıklamakta en çok güçlük çektiğim yanı diğer
    her bakımdan mantıklı, akıllı bir kişinin bağımlılığı yüzünden nasıl bu denli aptallık
    etmesidir. Hiç istemeyerek itiraf etmeliyim ki alışkanlıklarından vazgeçmelerinde yardımcı
    olduğum binlerce kişinin içinde en aptalı bendim.

    Günde bazen yüz tane sigara içiyordum. Babam da koyu bir tiryakiydi. Boylu poslu
    bir adamdı ve tam gençlik yıllarında sigara yüzünden durulmuştu. Küçücük bir çocukken
    onu öksürür ve balgam tükürürken izlediğimi anımsıyorum. Görüyordum ki o da halinden
    memnun değildi. Kötü bir ruh tarafından ele geçirilmiş olduğunu düşünürdüm. Anneme
    “sakın hiçbir zaman sigara içmeme izin verme” dediğimi hâlâ anımsıyorum.

    On beş yaşımdayken spor hastasıydım. Bütün hayatım spordu ve kendine güvenen
    yaşam dolu bir insandım. Bana o zamanlar biri bir gün, günde yüz tane sigara içeceğimi
    söyleseydi, bunun hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği üzerine ömür boyu kazanacağım
    maaşımla bahse girerdim.

    Kırk yaşıma geldiğimde fiziksel ve ruhsal açıdan sigaranın esiri olmuştum. Artık
    hiçbir fiziksel hareketi yada düşünsel olayı bir sigara yakmadan yapamıyordum. Birçok
    tiryaki bir stres halinde hemen sigaraya uzanıyor, örneğin telefon çaldığında yada toplum
    içinde hareket etmek zorunda kaldığında. Ben artık sigara yakmadan ne televizyonun
    kanalını nede bir ampulü değiştirebiliyordum.

    Sigaranın beni öldürdüğünü biliyordum. Bu konuda kendimi aldatmam olanaksızdı.
    Ama ruhsal açıdan beni ne hale getirdiğini nasıl oldu da anlayamadım bilmiyorum. Oysa o
    kadar belliydi ki, burnumun dibindeydi. İşin en gülünç tarafıysa birçok tiryakinin bir süre
    sigaranın bir keyif olduğuna inanmasıdır. Ben bu yanılgıya hiç düşmedim. Benim inancıma
    göre sinirlerime iyi geliyor ve konsantrasyonumu artırıyordu. Artık sigara içmiyorum ve
    yaşamımın bir dönemini sigara içerek geçirdiğime inanamıyorum. Bu sanki bir kabustan
    uyanmak gibi bir şey –hem de ne kabus! Nikotin insanın tat ve koku duyularını da
    değiştiren bir uyuşturucudur. Sigaranın en kötü yanı sağlığa ve cüzdana verdiği zarar değil
    insanda yarattığı psikolojik etkidir. İnsan sigara içmeye devam edebilmek için akla
    gelebilecek her tür açıklamayı arar.

    Başarısızlıkla sona eren bir sigarayı bırakma girişiminden sonra zararının daha az
    olduğuna inandığım için pipoya geçişimi anımsıyorum.
    Pipo tütünlerinin bazıları gerçekten iğrençtir. Kokusu gayet hoş olabilir ama içimi bir
    felakettir. Dilimin ucunun üç ay boyunca yara olduğunu anımsıyorum. Piponun ucunda, alt
    kısımda kahverengi bir su birikir. İnsan yanlışlıkla pipoyu eğdiğinde daha farkına varmadan
    o pis suyu yutuverir ve içinden kusmak gelir.

    Pipo içmeyi öğrenmem tam üç ay sürdü. Yalnız anlamadığım şey bu üç ay içinde
    neden bir gün oturup da kendime bu işkenceyi niye yaptığımı sormamamdır.

    Pipo içmeyi öğrenen bir sigara tiryakisi dünyanın en mutlu insanı olur. Bir çoğu
    pipoyu tadını sevdiği için içtiğini sanır. Daha önce piposuz gayet mutlu bir şekilde yaşarken
    bu zevki öğrenmek için neden bu kadar eziyet çekerler acaba? Çünkü nikotine bağımlılık
    kazanır kazanmaz beynimize işlenmiş boş inançların etkisi iki katına çıkar. İnsan
    bilinçaltından küçük canavarın beslenmesi gerektiğini bilir ve diğer her şeyi aklından
    çıkarır. Daha önce belirttiğim gibi insanların sigara içmeye devam etmelerinin nedeni
    vücuttaki nikotin miktarı azalır azalmaz ortaya çıkan yoksunluk ve güvensizlik
    duygusundan korkmalarıdır. Bu korkunun farkında değilseniz korkunuz yok demek değildir.
    Bir kedi için önemli olan oturduğu yerin sıcak olmasıdır, yerin altındaki kalorifer borularının
    nerelerden geçtiğini bilmesi gerekmez, siz de aynı şekilde bu mekanizmayı anlamak
    zorunda değilsiniz.

    Sigarayı bırakmamızı güçleştiren ana unsur beynimize işlenmiş asılsız inançlardır.
    İçinde büyüdüğümüz toplumun beynimize işlediği bu inançlara bir de bağımlılığımızın
    yarattığı diğer boş inançlar fakat en önemlisi arkadaşlarımız ve yakınlarımızın beynimizi
    yıkayarak inanmamızı sağladıkları aldatmacalar eklenir.

    Sigaraya başlamamızın tek nedeni sigara içen diğer insanlardır. İçmezsek bir
    şeyden yoksun kaldığımızı sanırız. Alışmak için o kadar zahmet çektikten sonra o yoksun
    kalınan şeyin ne olduğunu kimse bilmez. Ne zaman sigara içen bir insan görsek “bu işte
    kesin bir şey olmalı, yoksa içmezdi” diye düşünürüz. Sigarayı bıraktığımız zaman bile bir
    parti yada toplantıda sigarasını yakan birini görünce içimizi bir yoksunluk duygusu kaplar
    “o kendini güvenli hissediyor, yakıveriyor bir tane” diye kıskanırken sigaraya yeniden
    başlayıveririz.

    Bu aldatmacaların etkisini hafife almamamız gerekir. Savaş sonrası radyoda
    yayınlanan Paul Tample adındaki polisiye diziyi anımsıyorum. Çok sevilen bir diziydi. Bir
    bölümünde “ot” diye de bilinen haşhaş bağımlılığı konu edilmişti. Kötü adamlar sigaraların
    içine gizlice ot koyup satıyorlardı. Bu sigaraların kimseye bir zararı olmadı. İnsanlar
    bağımlı oldular ve sigaralardan almaya devam ettiler. (Seanslarımda yüzlerce kişi
    yaşamlarında bir kez haşhaş içmeyi denediklerini itiraf etti. Fakat hiçbiri bağımlı olmamış.)
    Ben o programı dinlerken yedi yaşımdaydım. Bu benim uyuşturucu bağımlılığı konusunda
    edindiğim ilk bilgiydi. Bağımlılık, zorunlu olarak uyuşturucu almaya devam etmek
    düşüncesi beni o kadar dehşete düşürmüştü ki bugün haşhaşın bağımlılık
    yaratmadığından neredeyse emin olmama karşın haşhaşlı bir sigara içmeye dünyada
    cesaret edemem. Uyuşturucudan bu denli korkarken bağımlılık yaratmakta bir numaralı
    uyuşturucunun esiri olmam ne büyük bir çelişkidir. Paul Temple beni keşke sigaraya karşı
    uyarmış olsaydı! Kırk yıl sonra insanlık kanser araştırmalarına milyarlar harcarken sağlıklı
    gençleri iğrenç sigaraya itmek için trilyonlar harcanıyor ve bu işte en büyük kâr devlet
    kasalarına giriyor!

    Beynimize işlenmiş o asılsız inançları aklımızdan çıkarmak üzereyiz. Bir şeyden
    yoksun kalan sigara içmeyen değil, zavallı tiryakidir. Bütün yaşamı boyunca aşağıdaki
    unsurları tüketir:
    SAĞLIK
    ENERJİ
    VARLIK
    İÇ HUZUR
    ÖZ GÜVEN
    ÖZ SAYGI
    CESARET
    MUTLULUK

    Bu verdiği şeylerin karşılığında ise ne alır?

    Hiç sigara içmeyenlerin sürekli sahip oldukları iç huzur ve özgüvene kavuşma
    hayalinden başka KESİNLİKLE HİÇBİR ŞEY.
    -
  • 8.BÖLÜM

    SİGARA ÖZLEMİNİ HAFİFLETMEK.

    Daha önce belirttiğim gibi tiryakilerin çoğu sigaranın verdiği keyif, rahatlama yada
    başka hoş bir nedenden dolayı sigara içtiklerini sanır. Aslında bu bir yanılgıdır. İnsanların
    sigara içmelerinin gerçek nedeni sigaranın özlemini gidermek zorunluluğudur.

    Sigarayı başlangıçta toplumda bize destek veren bir nesne olarak kullanırız.
    İstediğimiz zaman sigara içer istemediğimiz zaman içmeyiz. Aslında kısır döngü
    başlamıştır bile. Bilinçaltımız sigaranın bazı zamanlar keyif verdiğini çoktan öğrenmiştir.

    Bağımlılığımız arttıkça sigara özlemini giderme gereksinimimiz de artar, böylece
    sigara bizi daha çaresiz bir duruma düşürürken biz giderek sigaranın bunun tam tersini
    yaptığına inanırız. Her şey o kadar yavaş gelişir ki farkına bile varmayız. Bir önceki gün ne
    hissettiysek ertesi gün de onu hissederiz. Birçok tiryaki bağımlı olduğunu ancak sigarayı
    bırakmaya çalıştığında fark eder ve o zaman bile bağımlılığını itiraf etmez. Birkaç inatçı,
    yaşamları boyunca kafalarını kuma gömüp kendilerini ve başkalarını sigaranın keyifli
    olduğuna inandırmaya çalışır.

    Yüzlerce gençle aşağıdaki konuşmayı yaptım.
    Ben: Nikotinin bir uyuşturucu ve sigara içmenizin tek nedeninin bırakamamanız
    olduğunun farkında mısınız?
    Genç: Ne kadar saçma! Ben zevk alıyorum. Almazsam bırakırım.
    Ben: İstediğiniz zaman bırakabileceğinizi kanıtlamak için bir haftalığına sigarayı
    bırakın o zaman.
    Genç: Gerek yok. Zevk alıyorum. İstersem bırakırım.
    Ben: Kendinize bağımlı olmadığınızı kanıtlamak için bir hafta sigara içmeyin.
    Genç: Neden bırakayım ki? Zevk alıyorum.

    Dediğim gibi tiryakiler stres veya can sıkıntısı halinde yada konsantre olmak veya
    rahatlamak istediklerinde yada bu faktörlerden birkaçı bir araya geldiğinde sigara
    özlemlerini gidermek isterler. Bu konuyu önümüzdeki bölümlerde detaylı olarak
    anlatacağım.
    -
  • 9.BÖLÜM

    STRES

    Stres derken yalnızca yaşamın çeşitli trajedilerini değil aynı zamanda telefon
    görüşmeleri gibi sosyal olayların yarattığı veya bir annenin çocukları yüzünden girdiği
    stresli durumları ele almak istiyorum. Örneğin telefon görüşmeleri. İnsanların çoğu fakat
    özellikle iş adamları telefon görüşmelerini hafif stresli bir olaya olarak görürler. Telefonların
    çoğu memnun müşterilerden yada sizi kutlamak isteyen patronunuzdan değildir. Genellikle
    ya bir sorun vardır -bir şey ters gitmiştir- yada biri bir şey istiyordur. Sigara içen bir insan o
    anda ağzında sigara yoksa bir tane yakar. O sigarayı neden yaktığını bilmez ama bir
    şekilde kendine iyi geldiğini sanır.

    Aslında olay şudur. Farkına varmadığı halde bir stres içine girmişti zaten -bir süredir
    içmediği için sigara özlemi çekiyordu. Bu özlemi giderdiğinde diğer stres azalır ve insan
    rahatlar. O anki o rahatlama duygusu aldatmaca değildir. Sigarasını yakan bir tiryaki
    kendini bir an öncesine göre gerçekten daha iyi hisseder. Fakat daha o sigarayı içerken
    sigara içmeyen bir insandan daha fazla gergin olur, çünkü bağımlılığı arttıkça durumu
    çaresizleşir ve sigaranın verdiği rahatlama duygusu giderek azalır.

    Size şok tedavisi uygulamayacağıma söz vermiştim. Şimdi vereceğim örnekle sizi
    şok etmek değil yalnızca sigaranın sinirlerinizi yatıştırmak yerine yıprattığını vurgulamak
    istiyorum.

    Öyle bir duruma geldiğinizi düşünün ki doktor size sigarayı bırakmazsanız
    bacaklarınızı kesmek zorunda kalacağını söylüyor. Şöyle bir oturup düşünün bacaksız
    yaşam nasıl olur diye. Kendinizi bu uyarıya rağmen hâlâ sigara içen ve sonunda bacakları
    kesilen bir kişinin yerine koymaya çalışın.

    Bu tür hikayeleri çok duyar ve saçma bulurdum. Keşke bana böyle bir şey dense de
    sigarayı bıraksam diye düşünürdüm. Her gün beyin kanaması geçirmeyi, yalnızca
    bacaklarımı değil tüm yaşamımı yitirmeyi bekler olmuştum. Kendimi deli olarak değil
    yalnızca koyu bir sigara tiryakisi olarak görüyordum.

    Bu tür hikayeler saçmalık değil, bu iğrenç uyuşturucunun insanın başına neler
    açabileceğini kesin olarak ortaya koyan gerçeklerdir. Sigara yıllar geçtikçe sistemli bir
    şekilde enerjinizi ve cesaretinizi çalar ve o cesaretinizi çaldıkça siz sigaranın tam tersini
    yaptığına inanırsınız.

    Tiryakilerin akşam bir yere giderken sigaraları biterse diye korkudan girdikleri paniği
    hepimiz görmüşüzdür. Sigara içmeyenler bunu bilmezler çünkü bu duyguyu sigara yaratır.

    Siz yaşamınıza devam ederken sigara yalnızca enerjinizi çalmakla yetinmez aynı
    zamanda güçlü bir zehir olduğu için giderek sağlığınıza da zarar verir. Tiryaki nikotin
    yüzünden gerçekten ölüme sürüklendiği bir düzeye geldiğinde yalnızca sigaranın ona güç
    verdiğini ve sigarasız yaşayamayacağını sanır.

    Şunu artık anlayın ki, sigara sinirlerinizi gevşetmek yerine yavaş ama kesin bir
    şekilde yıpratır. Sigarayı bırakmanın en büyük kazançlarından biri geleceğe ve kendinize
    olan güveninizin geri gelmesidir.
    -
  • 10.BÖLÜM

    CAN SIKINTISI

    Şu anda sigara içiyorsanız herhalde ben anımsatmasam sigaranızı unutmuştunuz
    bile. Sigarayla ilgili bir başka yanılgı da sigaranın can sıkıntısına iyi geldiğidir. Sigara
    içerken sürekli "ben sigara içiyorum" diye düşünmezsiniz. O, ancak uzun süre sigarasız
    kaldıktan sonra veya sigarayı azaltmaya çalışırken yada başarısızlıkla sona eren bir
    sigarayı bırakma girişiminden sonra içtiğiniz ilk sigaralarda olur.

    Aslında durum şudur: Bağımlıysanız sigara içmediğiniz zaman bir eksiklik
    duyarsınız. Kendinizi sizi strese sokmayacak bir şekilde oyalarsanız uzun süre nikotin
    eksikliği duymadan dayanırsınız fakat canınız sıkıldığında hiçbir şey size sigarasızlığın
    verdiği sıkıntıyı unutturamaz ve canavarı beslersiniz. Sigaraya şu anda çok düşkünseniz
    (yani sigarayı bırakmayı yada azaltmayı düşünmüyorsanız) sigara yaktığınızı bile fark
    etmezsiniz. Pipo içinler ve sigara saranlar bile hazırlıklarını otomatik olarak farkında
    olmadan yaparlar. Bir tiryaki o gün içtiği sigaraları anımsamaya çalıştığında yalnızca küçük
    bir bölümünü anımsayabilir -örneğin günün ilk sigarası yada yemek sonrası sindirim
    sigarası.

    Sigara aslında dolaylı yoldan can sıkıntısını arttırır çünkü sigara insanı zamanla
    uyuşuk bir hale getirir. Sigara içenler enerji veren aktivitelere zaman ayırmak yerine can
    sıkıntısı içinde oturup sigara özlemlerini giderirler.
    -
  • 11. BÖLÜM

    KONSANTRASYON

    Sigaranın konsantrasyona yardımcı olduğu bir yanılgıdır.

    Bir şeye konsantre olmaya çalıştığınızda aklınızı başka bir yere çekecek her şeyden
    otomatik olarak kaçınmaya çalışırsınız, örneğin üşüdüğünüzü yada sıcak geldiğini fark
    etmezsiniz. Oysa sigara içenler özlem çekmeye başlarlar: Küçük canavarı beklemeleri
    gerekir. Konsantre olmaya çalıştıklarında düşünme gereği bile duymadan otomatik olarak
    sigaralarını yakarlar, böylece özlemleri biraz giderilmiş olur, yapmaları gereken işi yaparlar
    ve bu arada sigara içtiklerini unutmuşlardır bile.

    Sigara konsantrasyon yeteneğini artırmaz. Tam tersine yok bile eder, çünkü bir süre
    sonra sigara özlemi başlar, tiryaki daha çok sigara içer ve sorun artar.

    Konsantrasyonu azaltan bir başka unsur ise yavaş yavaş doldurduğumuz zehirle
    damarlarımızın tıkanıp beynimizin yeterli oksijen alamamasıdır. Bu işlemi tersine
    çevirdiğinizde konsantrasyonunuz ve hayal gücününüz önemli bir ölçüde artacaktır.

    Benim sigarayı "irade yöntemi" ile bırakma çabalarım konsantrasyon yüzünden
    başarısızlığa uğruyordu. Gerginlik ve moral bozukluğuyla başa çıkabiliyordum ama güç bir
    şeye konsantre olmaya çalıştığımda sigarayı çok arıyordum. Muhasebecilik sınavlarımda
    sigara içemeyeceğimi öğrendiğimde girdiğim paniği çok iyi anımsıyorum. Daha o zamanlar
    bir biri ardına sigara içiyordum ve üç saat boyunca sigarasız konsantre olamayacağıma
    inanıyordum. Bunlara rağmen sınavların hepsini geçtim ve sınav süresince hiç sigara
    düşündüğümü anımsamıyorum. Demek ki zorunlu olunca sigarasız yapabiliyormuşum.

    Tiryakilerin sigarasızlığa alışma süresinde konsantre olmakta çektikleri güçlükler
    nikotin eksikliğinden kaynaklanmaz. Sigara içEn bir kişi konsantre olmaktan beyni durduğu
    zaman ne yapar? Daha yakmamışsa hemen bir sigar yakar. Fakat sorununu bu şekilde
    kesinlikle çözemez; o zaman ne yapar? Yapması gereken şeyi: Sigara içmeyen insanlar
    gibi sorununa bir çözüm yolu bulmaya çalışır. Bir tiryaki sigaraya hiçbir zaman toz
    kondurmaz: "Tiryakiler sigara yüzünden değil üşüttükleri için öksürürler." Sigarayı bırakır
    bırakmaz yaşamında ters giden her şeyin sigara içmemesinden kaynaklandığına inanır.
    Kafası durduğu bir anda uğraşmaya devam edeceğine "bir sigara içebilseydim sorunum
    çözülürdü" diye düşünür. Derken sigarayı bırakma kararını sorgulamaya başlar.

    Sigaranın konsantrasyonu artırdığına gerçekten inanıyor ve sigarasızlıktan dolayı
    sıkıntı çekiyorsanız hiçbir zaman konsantre olamazsınız. Sorun nikotin eksikliğinin yarattığı
    fiziksel bir şeyden değil güvensizlikten kaynaklanıyor. Unutmayın: Sigaranın eksikliğini
    sigara içenler duyar içmeyenler değil.

    Son sigaramı söndürüp günlük sigara tüketimimi bir gecede yüzden sıfıra indirdiğim
    zaman konsantrasyon konusunda hiçbir güçlükle karşılaşmadım.
    -
  • 12. BÖLÜM

    RAHATLAMA

    Tiryakilerin çoğu sigaranın kendilerini rahatlattığına inanır. Oysa nikotin kimyasal bir
    uyarıcıdır. İki tane sigara içtikten sonra nabzınızı tuttuğunuzda yükselmiş olduğunu
    görürsünüz.

    Çoğu tiryakinin en çok sevdiği sigaralardan biri yemek sonrası içilen sindirim
    sigarasıdır. Yemek zamanı işimizi bırakır, oturur, dinlenir, bir şeyler yer, içer her bakımdan
    rahatlar ve tatmin oluruz. Fakat zavallı tiryaki rahatlayamaz, o bir de başka bir açlığı
    dindirmek zorundadır. O sigarayı pastanın kreması olarak görür oysa aslında küçük
    canavar yemek istiyordur.

    Sigara içen bir kişi hiçbir zaman tam olarak rahatlayamaz ve yıllar geçtikçe durumu
    daha kötüye gider.
    Bu dünyadaki en gergin insanlar sigara içmeyenler değil elli yıl devamlı sigara içmiş
    sık sık öksüren, balgam tüküren, yüksek tansiyonlu ve sürekli gergin olan yöneticilerdir. Bu
    noktada sigaranın yarattığı açlığın bir kısmını bile doyuramaz olur.

    Genç bir muhasebeciyken aile kurduğum yılları anımsıyorum. Çocuklarımdan biri
    ters bir şey yaptığında yaptığı şeyle kıyaslanamayacak kadar çok sinirlenirdim. Kötü bir
    ruh tarafından yönetildiğime inanırdım. Bugün biliyorum ki o kötü ruh sigaraymış. O
    zamanlar dünyanın bütün sorunlarını omuzlarımda taşıdığımı sanırdım. Bugün dönüp
    yaşamıma baktığımda o büyük stresin nereden kaynaklandığını anlamıyorum.
    Yaşamımdaki her şey kontrolüm altındaydı, beni kontrol altında tutan tek şey ise sigaraydı.
    En çok üzüldüğün şey çocuklarımı o gerginliğime sigaranın neden olduğuna bugün bile
    inandıramamam. Ne zaman bir tiryakinin sigara içmesini haklı çıkarmaya çalıştığını
    duysalar beni iğnelerler: "Ah, sigara beni o kadar çok rahatlatıyor ve sakinleşmemi sağlıyor
    ki!"

    İngiltere'deki evlat edinme büroları birkaç yıl önce sigara tiryakilerine çocuk
    vermeme tehdidinde bulunduğunda öfkeli bir adam telefon etti. "Büyük bir hata
    yapıyorsunuz. Ben çocukken anneme onaylamayacağı bir konu açmak istediğimde hep bir
    sigara yakmasını beklerdim, çünkü o zaman daha sakin olurdu." dedi. Acaba annesiyle
    neden sigara içmediği bir zaman konuşmuyordu? Tiryakiler bir restoranda hoş bir yemek
    yedikten sonra bile sigara içmedikleri zaman neden o kadar gergin olurlar? Sigara
    içmeyenler neden genellikle sakindirler? Tiryakiler neden sigarasız rahatlayamazlar?

    Bakkalda çocuğuna bağıran genç bir anne gördüğünüzde dışarıya çıkmasını bekleyin.
    Çıkar çıkmaz bir sigara yakacaktır. Tiryakileri özellikle sigara içmedikleri zamanlarda
    izlemeye başlayın. Ellerinin ağızlarının yakınlarında olduğunu, parmakları veya saçları ile
    oynadıklarını, ayaklarıyla tempo tuttuklarını yada ağızlarını sıkı sıkıya kapattıklarını
    göreceksiniz. Tiryakiler sakin değillerdir. Tam anlamıyla sakinleşmenin ne olduğunu
    unutmuşlardır bile. Sizi bekleyen birçok keyiften biri de budur.

    Bütün bu sigara konusu, et yiyen bir bitkinin içine sıkışmış bir sineğe benzetilebilir.
    Sinek önce nektarı içer, farkında olmadığı bir anda çiçek sineği yemeye başlar. Çiçekten
    dışarı çıkmanın zamanı gelmedi mi?
    -
  • 
Sayfa: 1234
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.