Şimdi Ara

sanki bugünler

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
157
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) bir hadislerinde şöyle buyuruyorlar: “İhtimal bir gün Fırat’ın suyu çekilir. Ve altından hazineden bir dağ zuhur eder. Kim orada bulunursa bir şey almasın.” (Buhari, Fiten, 24; Müslim Fiten, 30; Ebu Davud, Melahim, 12, 13) Bu hadis, Efendimiz’in gaybî haberlerindendir.

    Yani bu haber de Peygamberimiz’in kıyâmete kadar olacak hadiseler hakkındaki net, parlak ve ayn-ı hakikat beyanlarından bir tanesidir. Bugüne kadar Fırat’ın başında dünya kadar katliamlar meydana geldi. Yakın tarihten başlayacak olursak, Fırat’a yakın yerde Irak-İran savaşı oldu. 1958’de yine Fırat’a yakın bir yerde çok ciddî kıyım yapılarak Allah Resûlü’nün torunları katledildi.. Ancak, yukarıdaki hadîsten, bu iki hâdiseyi çıkarmak uygun olmasa gerek..

    Hadis âlimleri, hadiste ifade edilen Fırat nehrinin suyunun çekilmesi hadisesini kıyamet alameti saymışlardır. Fırat nehrinin suyu çekilince dibinden bir kısım hazinelerin çıkacağını belirten bu hadisin manası, hem bu ifadelerin hakikatine hem de mecazına hamledilmiştir. Hakikaten Fırat nehri çekildiği zaman onun dibinde bir kısım altın madenlerinin çıkması muhtemeldir. Bu düşünce akıldan uzak değildir. Böyle bir şey olmaz diyenlerin Fırat havzasının her tarafını iyice araştırıp incelemeleri gerekir. Şimdilerde, sözünü ettiğimiz olayın bu şekilde araştırılması lazım ki, bu sözün doğru olup olmadığı ortaya çıksın. Bu itibarla konuya ihtiyatlı yaklaşmak gerekir. Zira belki bir gün Fırat’ta olan böyle bir hazine insanımızın karşısına çıkabilir.. ve o zaman hadis-i şerif açıktan açığa ne ifade ediyorsa ona hamledilir ve hiçbir tevil ve tefsire girmeye de gerek kalmaz.

    Hadisi anlama adına şunu da bilmemizde fayda var: Bazen Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) kıymetli bir meseleyi, yine kıymetli başka bir sembol ile anlatır. Mesela biz, altına altın dediğimiz gibi sarı madene de altın diyoruz. Bazıları da petrole siyah altın diyorlar. Aynen bu nazarla bakıldığında ihtimal Fırat havzasında belki suyun çekilmesiyle belki de suyun bir havuzda toplanıp bazı yerlere aktarılmasıyla Cenab-ı Hak oradaki mevcut petrol ve cevheri ortaya çıkaracaktır. Bugün bir kısım ilim adamlarının, sözünü ettiğimiz havzada petrol olabileceğini bildirmeleri de bunu teyit etmektedir. Tabii orada bulunan değerli nesne petrolden veya altından başka bir şey de olabilir.

    İhtimal hadiste Efendimiz (aleyhissalatü vesselam), insanlık için uzun zaman yararlı olabilecek böyle bir meseleyi “altın” sözüyle ifade buyurmuş olabilir. Eğer bugün bunun emareleri görülmüyorsa yarın görülebilir. Ayrı bir bakış açısı olan bu mülahazayı da akla uzak görmemek lazım.

    Bir diğer husus da şudur: Tarihî bir gerçektir ki Fırat üzerinde bir baraj kurulmuştur. Bundan sonra daha başka barajlar da kurulabilir. Netice itibarıyla Efendimiz (aleyhissalatü vesselam) Fırat’tan bu ve benzeri şekilde elde edilecek semereyi “altın” olarak tavsif etmiş olabilir. Çünkü bu da bir altındır ve Fırat bugün değeri açısından altın olarak akıyor dense doğrudur.

    Ayrıca şu husus üzerinde de durulabilir: Günümüzde çevre ve çevre temizliği ile alakalı çalışma ve araştırmalarda bulunan ilim adamları ve uzmanlar, gelecekte bazı bölgelerde temiz su kalmayacağını ifade etmektedirler. Fırat nehri ise, Türkiye ile beraber birkaç devletin istifade ettiği bir nehirdir. İş böyle olunca bir gün Fırat’ın suyunun altın gibi değer kazanması söz konusu olabilir. Bugün bile bazı ülkelerde bir şişe suyun çok pahalıya satıldığını biliyoruz. İhtimal gelecekte, bir şişe su birkaç şişe petrolden daha kıymetli hale gelebilir.

    “Kavganın bir tarafında siz olmayın!”

    Hadis-i şerifin diğer rivayetlerinin sonunda Fırat’ın başında ciddi muharebeler olacağından ve o esnada tamah edip de el uzatmamak gerektiğinden bahsedilir. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ümmetinden kendisine inanan bir cemaati, öyle bir mücadeleden el çekmeye ve müstağni davranmaya davet etmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, bu mücadele mümin iki topluluk arasında meydana gelecektir. Zira inanmayan bir topluluk ile böyle bir kavganın olması düşünüldüğünde Efendimiz’in kendi ümmetini istiğnaya davet etmemesi gerekirdi. Çünkü malı, ırzı, nefsi ve dini uğrunda ölen, şehit olur. Bundan da oradaki kavganın iki mümin zümre arasında olacağı anlaşılmaktadır. Bu açıdan meseleyi ele aldığımız zaman; orada ister hakikaten bir altın çıksın, ister iki Müslüman topluluk birbirlerine karşı bir vaziyet alsınlar, isterse de orada çok cazip bir petrol olsun veyahut da bazı ülkelere giden petroller oradan geçsin, Fırat’ın başında ileride ciddi bir kavga olacağı anlaşılmaktadır. Bu mücadele doğrudan doğruya suyun başında da olabilir. İşte Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) böyle bir kavgada, kendine inananları (biraz) istiğnaya davet etmekte ve bu kavganın bu suretle durdurulabileceğini bildirmektedir.

    Nasıl ki Efendimiz, Hazreti Hasan’a, “Benim şu evladım var ya! İki zümre arasındaki kavga bununla sulha dönüşecektir.” demiştir. Ve Hazreti Hasan nasıl ki Hazreti Muaviye devrinde hilafetten ferâgat etmek suretiyle, iki mühim İslam cemaati arasında hakikaten sulh oluşmuştur ve o Cedd-i Emced’ine yakışır bir davranış içinde bulunmuştur, aynen öyle de Efendimiz (aleyhissalatü vesselam), müminler arasındaki böyle bir kavgada, çok sevdiği kendi ümmetine istiğnayı tavsiye etmektedir.

    Her şeyin en doğrusunu Allah bilir.







  • Katılmamak elde değil şimdi bile baraj kapaklarında az bir oynama yapılsa suriye bağırmaya başlıyor ki israil in gözü Antalya da ki akarsuda ahir zaman elbet bilinmez ama işaretleri gayet açıktır...

    Keşke elimizdeki altının kıymetini bilsek...
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.