Şimdi Ara

Sanatçıların emekleri mi kutsaldır yoksa işçilerin mi? (2. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
28
Cevap
0
Favori
515
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • senin bu konuyu açmadaki emeğin hepsinden kutsaldır

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Steven Wilson


    quote:

    Orijinalden alıntı: Bilgisayar Bağımlısı


    quote:

    Orijinalden alıntı: Steven Wilson

    Sanat özel yetenek ve ilham gerektirdiği için gözümde daha değerlidir, işçilik daha basittir. Herkes işçi olabilir ama herkes bir besteci, yazar, ressam olamaz.

    Özel yetenek değil azim ve sevi gerektirir.

    Sevgi ve azim, birbirlerini destekleyen kavramlar ve hayattaki iş kollarında gerçekten başarılı bireylerde temel kıstas budur. Eğitimsiz zenginlerinde, eğitimli zenginlerinde, yüksek tahsilli doçentlerinde, yüksek rütbeli bir askerinde, orta-giriş seviyesi uzman rütbeli bir askerinde, polisinde.

    Alanında iyi olmanın en iyi yolu o işe sahip olmayı istemek değil o işe sahip olan insanların yaptığını severek yapmak gerekir. Severek yaptığın bir işte, sevdiğin bir alanda artan sevgin ile kendi gelişimini kısıtlamaz zamanını,varını,yoğunu sevdiğin şeye harcarsın.

    Bunlarla beraber fikrine katılırım ama bazı şeyler yetenektir. Bir insan istediği kadar sevgi duysun, azimli olsun eğer gerekli yeteneğe sahip değilse büyük bir sanat eseri çıkaramaz.

    Normal bir iş içi katılıyorum o işi sevmek ve kolay pes etmemek insanı o iş için önemli konuma getirir ve yaptığı iş iyi olabilir.

    Yetenek kısmını gereklilik diye tanımlayacak olursak bu gereklilik , azmin karşısında meslek liselilerin eskiden üniversite sınavındaki puanlarını düşüren kat sayı problemi gibi bir değişkendir. Gereklilikler ne kadar yüksekse azim değişkeninin üstüne düşen sorumluluğu,yükü o kadar hafifletir veya yüksek gereklilik değişkeni yüksek azim ile inanılmaz bir iş ortaya çıkartabilir.

    Şimdi misal: futbolcu olmak yetenek ister dersek. Burada yeteneği ne olarak tanımlayacağız? Bacak,ayak kasları,eklemleri esnek olan ayaklarını hızlı kullanabilenler mi? Bacakları olanlar mı? Omuriliği sağlam olan mı?

    Tekerlekli sandalye ile kendi liginde şampiyon olanda var, değnek ile kendi liginde şampiyon olanda var iki bacağı ile kendi liginde şampiyon olanda var. Tekerlekli sandalye ile oynayanı her organı sağlam olan şampiyon ile oynatsak bugün sağlam şampiyon kazanacak. E tekerlekli sandalyelilere el ile çevirme değilde sandalyeye elektrikli motor taksak elektrikli sandalyeliler yenecek. Veya elektrikli sandalye ile süren kol kasları ile sürdüğü üstünde oturduğu sandalyayeyi elektrik motoru,akü vb. olmadan özel olarak tasarlasa üstüne üstlük vücut geliştirme, biyoloji konusunda kol kaslarını boksörlerden de öteye götürse belki yine avantajlı olabilecek.

    Bilinç kaybı, bitkisel hayat gibi durumlar dışında her şey bireylerin elindedir ve kendi kabiliyetleri,doğru planları ile istediğini elde edebilir. Vücudu komple felç olan biri , sağlam bir bireyin yardımı ile inanılmaz bir resim çizdirebilir. Diyeceksiniz ki kim yardım edecek herkese adam mı tutacağız. O da o felç bireyin konuşma yeteneğine bağlı. ( Konuşabildiğini varsaydık eğer zihni ve bilinci yerinde olmasına rağmen konuşamasa nasıl yapacak diyebilirsiniz. İçten çıkarılan anlamsız sesler ile de yönlendirmeler yapabilmek mümkün. Resim çizdirmeye bu şekilde tanık olmamışsamda vücudunu komple kontrol edemeyip üstüne üstlük konuşamamasına rağmen çok zor bir şekilde de olsa basit,temel isteklerini iletişim yoluyla iletebilen bir bireye tanık oldum )




  • quote:

    Orijinalden alıntı: DnzIrmk

    Sanatta yetenek çalışma süresini ve verilen emeği kısaltır-azaltır. Tek başına asla yeterli değildir. Ayrıca yetenek çalışma ile geliştirilebilir. Aynı şekilde köreltilebilirde. (her çocuğa aynıymış gibi davranan eğitim sistemi mesela, çocukların farklı farklı yeteneklerini körelten en büyük düşmandır)

    Sırf sanatta değil hayatın her konusunda belirli bir hedefe koşulmak isteniyorsa, ciddi zaman ve/veya emek tasarrufu sağlar temel gereksinimler,sahip olunan fonksiyonlar,kabiliyetler.

    Bu aynı 100 beygirlik arabanın tork x devir sayısı denklemi gibi. Tork ne kadar yüksekse o kadar az devir ile 100 beygir gücü üretebilir ve aracı istenen hızda istediğin noktaya taşıyabilirsin. Fakat bu demek değil ki torku rakiplerinden %95 düşük olan yapamaz. Yapar ama çok çok çok yüksek devir çevirmesi gerekir ,isterse çok kafa yorması, emek vermesi gerekir.

    Akademik alanda başarı da böyledir. Biri 1 kerede öğrenir, biri 10 kerede. 10 kerede öğrenen 1 kerede öğrenenden daha başarılı olabilir.

    Diyelim ki 1 kerede öğrenen biri de çok çalışıyor çok azimli, 10 kerede öğrenende aynı oranda çok çalışıyor ve aynı oranda azimli. Hedefe ulaşma konusunda 1 kerede öğrenen daha başarılı olacaktır . Senin yapman gereken hem onun 1 kerede öğrenebildiğini 10 kere okuyup öğrenebilmek hemde o nasıl 1 kerede öğrenebiliyor , bende nasıl bu hale gelirim bunu düşünmek bunu uygulamak. Çok ekstrem,fantazi olacak ama gerekirse kendine yardımcı yapay beyin tasarlayacaksın. Futuristik oldu ama bugün ki sahip olduğumuz araçlarda 50 yıl öncesine göre futuristik.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Bilgisayar Bağımlısı -- 29 Aralık 2017; 16:34:22 >




  • Emeğe sözel karşılıktan başka bit şeyi ifade etmiyor.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • bu zamanda herşey para olduğu için en kutsal şey paradır. sanatcı bile bedava konser vermiyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi scooting2563 -- 31 Ocak 2018; 23:11:28 >
  • Muhammed Ali, hepimizin bildiği kelebek gibi dans edip arı gibi sokan Muhammed Ali şüphesiz büyük bir sporcu, milyonların arasından sıyrılmış, dünyanın en iyilerine kafa tutup, boks tarihinin en büyük boksçusu olmuş, deli gibi paralar kazanmış bir insan. Muhammed Ali'yi izlemek, bir sanat eserini izlemek gibi bişeydir. Ben pek çok dövüşünü izledim. Adam resmen dans ederek, uçarak dövüşüyor. İzlemek büyük keyif.



    Şimdi bu adam ben dövdüm, herkesi yere serdim, paranın anasını ağlattım, ben üstün insanım mı demesi lazım? Diğer insanları küçük görmesi mi lazım?



    Ama Muhammed Ali bir röportajında diyor ki, benim var oluş amacım dövüşmek değil. Evet ben dünyanın en iyilerini yendim, yenilmez oldum ama benim dünyaya geliş amacım insanları dövmek olamaz. Allah bana öteki dünyada, aferin Frazier'ı ne güzel de dövdün demiyecek. Şüphesiz Allah, benim bu dünyada yaptığım iyi şeyleri görecek ve ben Allah'ın huzuruna iyi şeyler yapmış olarak gitmek istiyorum. İşte benim varoluş amacım bu. Dövüşüp çok para kazanmak değil.



    İşte Muhammed Ali'nin takvası bu. Büyük adam olmak bu, efsane olmak bu. İnsanın değeri kesirli sayı gibidir. Üst kesir senin gerçek değerini, alt kesir ise kendini ne sandığını gösterir. Kendini ne kadar büyük bir halt sanırsan, gerçek değerin o kadar düşer. Nr kadar mütevazi olursan da değerin o kadar yükselir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Allah bilir :)
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.