Şimdi Ara

Psişik Yetenekler : Telekinezi / Telepati / Durugörü / Levitasyon / Hipnoz vb.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
47
Cevap
17
Favori
21.227
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Durusezi Ve Durubiliş Açma Teknikleri

    Öncelikle bu tür yetilerin doğuştan açık olduğunu söylemek isterim. Daha sonraki zamanlarda ya kendi isteğimizle ya önyargılardan dolayı yada negatiflikten dolayı kapanır bu çakralarımız. O yüzden öncelikle bu tür iletişimlerden önce kişisel olarak kendinizi daha iyi duruma getirin. İyilik dolu, sevecen, hoşgörülü olun. Nefsi arzularınızı öreslemeye en azından o arzuların farkına varıp kibir, öfke gibi şeylerden uzak kalmaya veya savaşmaya çalışın. (mesela Mevlana'nın dediği gibi öfkede ölü gibi olun.) Ondan sonra bu yetilerin daha kolay ve çabuk açılacağını farkedeceksiniz

    DURUGÖRÜ

    Ruhsal Görünüzü açmak için meditasyon

    1.Rahatsız edilmeyeceğiniz bir odada rahat bir yer bulup oturun. Telefonun zilini kapatın.

    2.Odanın güzel altın rengi, metalik bir ışıkla dolduğunu hayal edin. Bu ışık bu güzel, ışık-dolu, altın rengi aura'ya sahip meleklerden gelmektedir. Bu ışığı birlaç kere derin bir biçimde içinize çekip ciğerlerinizi onunla doldurun. Işığı içinize çekerken bedeninizin yenilendiğini ve gevşediğini hissedin. İçinize mümkün olduğunca çok ışık çekin ve sonra onu yavaş yavaş dışarıya verin.

    3.Şimdi dikkatinizi iki gözünüzün arasındaki alanda toplayın. Önünüzde, gözlerinizin arasında bir başka göz görün yada hissedin. Bu sizin üçüncü gözünüzdür. Bu gerçek benliğinizin gözüdür, tüm yaşam-tarihinizi kaydeden ve siz öbür tarafa geçtiğinizde yaşamınızın bir özetini gösterecek olan gözdür.
    Üçüncü gözünüzün kapağının açık mı, kısmen açık mı yoksa tamamen kapalı mı olduğunu görün yada hissedin. Eğer göz kapağı açık değilse, altın ışıktan çok derin bir nefes çekin. Bu ışığı başınızın içine getirin. Şimdi, nefesiniz ve niyetinizle, bu ışığı üçüncü gözünüzden geçirip odaya verin. O içinden geçen temizleyici ışığa karşılık verirken üçüncü göz bölgenizde hafif bir baskı hissedebilirsiniz. Nefes alıp vererek altın ışığı üçüncü gözünüzden dışarı yollamayı sürdürün.

    4.Üçüncü gözünüzü temizlerken, ruhsal görünüzü engelleyebilecek her türlü düşünceyi de salıverebilirsiniz. Melekler sınırlayıcı inançları temizlemeniz için size yardıma hazır biçimde beklemektedirler. Yapmanız gereken tek şey bu inançları temizlemeyi istemektir. Onlar tüm işi sizin için yapacaklardır.
    Birkaç derin nefesle birlikte, gerçeği yada geleceğinizi görme konusunda barındırdığınız korkuları meleklerinize bırakmayı isteyin. Meleklerinize, onları görme konusunda barındırdığınız korkıları bırakmayı isteyin. Onlara, ruhsal görünüzü yeniden uyandırmanızın sonucunda eleştirilme, baskı yada zarar görme korkunuzu bırakmayı isteyin. Kendiniz dahil, herhangi bir zamanda ve yerde ruhsal görüye sahip olduğunuz için size zarar vermiş olanları bağışlamayı isteyin

    5.Kesin bir karar ve niyetle, üçüncü gözünüzün kapağını açın. Lütfen bunun için çok zorlamayın yada çabalamayın. Sadece onu açmaya karar verin, onun yapmaya karar verdiğiniz herhangi bir bedensel hareket kadar doğal ve kolay bir biçimde açılmasına izin verin. Onun açıldığını gördüğünüzde, hep böyle açık kalmasına karar verin. Onu istediğiniz zaman kapatabileceğinizi bilin.

    6.Ruhsal görünüzü doğru haline dönecek şekilde temizlemenize yardımcı oldukları için meleklere teşekkür edin.

    Ruhsal Görü Alıştırması

    1.Yakınınızdaki bir nesneye bakın. Bu nesnenin ayrıntılarını otuz saniye kadar inceleyin.

    2.Sonra gözlerinizi kapayın ve bu nesneyi zihin gözünüzde inceleyin. Zihninizden bu nesnenin görüntüsünün, parlaklığını, ayrıntısını ve büyüklüğünü artırmasını isteyin. Bu nesneyi zihninizde evirip çevirin ve ona farklı açılardan bakın. Bu alıştırmayı günde iki kez yapın, o zaman görüşünüzün keskinliği muazzam derecede artacaktır.

    3.Ziyaret ettiğiniz yerlerin fiziksel çevrelerine dikkat etmeye başlayın. Sıradan görüntülere dikkat etmeye başlayın ve çok geçmeden çevrenizdeki görsel sunuların zenginliğini ve çeşitliliğini fark edeceksiniz. Kitabınızdaki her sahnenin ayrıntılarını kataloğunu çııkaran bir romancıymışsınız gibi davranın. Bakkaldaki tezgahtarın yüz ifadeleri, otel lobisindeki koltuğun kumaşının rengi ve dokusu, yerel çiçekçinin papatyalarındaki sarı rengin tonu gibi önemsiz ayrıntılara dikkat ederek ilahi rehberliğinizin ayrıntılarını da daha iyi elde edebilirsiniz.

    DURUİŞİTİ

    Tıpkı durugörü gibi, duruişiti de onunla ilişkili çakraları temzilediğimizde gelişir. Kulak çakraları başın içinde ,sağ ve sol kulakların yakınındadır. Onlar başın ortasına, içeri doğru otuz derecelik bir açıda bulunur, enerji frekansaları -durugörü yoluyla- menekşe kırmızı olarak görünür.

    Kulak Çakralarını Temizlemenin Yöntemi

    1.İki-üç kez çok derin nefes alın.

    2.Kulaklarınızın hemen içinde bir menekşe-kırmızı disk imgeleyerek kulak çakralarınızı gözünüzde canlandırın yada hissedin. Bu disklerin içe ve yukarı doğru, otuz derecelik bir açıda bulunduklarını görün yada hissedin

    3.Derin bir nefes daha alarak parlak-beyaz bir ışığın kulak çakralarınızın içini temizlediğini imgeleyin. Onları aynı anda yada sırayla temizleyebilirsiniz

    4.Beyaz ışık çakraları içeriden ovalayarak temizlerken, içinizden meleklerinizden başınızı kuşatmalarını isteyin. Sonra meleklerin kulak çakralarınızda bulunan tüm acı verici anıları alıp götürmesine izin verin. Sizin onlara yardım etmeniz gerekmez, sadece yardım edilmeyi isteyin yeter. Aslında, bizim çabalarımız çoğunlukla onların yolunu kestiğinden, melekler sizin onlara yardım etmeye çalışmamanızı tercih ederler. Onun yerine, onlar sizin Tanrı'nın sesini işitmenizi engelleyen eski duyguları, düşünceleri ve anıları temizlerken sadece meleklerin şifalandırıcı gücüne açık olun.

    5.Meleklerden ilahi rehberliği işitmekle ilgili her türlü korkunuzu temizlemelerini isteyin. Buna bir ses tarafından ürkütülme korkusu, Tanrı tarafından kontrol edilme korkusu ya da Tanrı'nın zamanını yada dikkatini hak etmediğiniz korkusu dahildir.

    6.Derin bir nefes daha alarak, meleklerin kulak çakralarınızı sevgiyle ve çok parlak bir ışıkla aydınlattıklarını görün yada hissedin. Sonra, yardımlarından dolayı onlara teşekkür edin.
    Kulak çakralarınızı temizledikten ve korkularınızdan kurtulduktan sonra, semavi alemden aldığınız duruişiti mesajlarında belirgin bir artış göreceksiniz. İlahi rehberliği egonuzun sesinden ayırt etmenize yardımcı olan tipik özellileri hatırlayın. Hatırlayacağınız gibi, gerçek rehberlik daima olumlu, yüceltici, tekrarlamalı ve sevencidr. Egonun sesi ise olumsuz, eleştirile, zorlayıcı ve kötümserdir.

    Duruişitide kulakta çınlamalar, uğuldamalar yükseğe çıkınca olduğu gibi tıkanıp düzelmeler, radyo frekansı gibi cızırtılar duyabilirsiniz. Baskı hissedebilirsiniz yine. BUnlar başlangıç belirtileridir



    Hipnoz ve Hipnoz Yöntemleri

    Hipnoz, yapay hareketlerle meydana getirilen bir ruh halidir. Başlıca karakteri, sadece, bu hal sırasında arzu edilen herhangi bir telkinin yerine getirilmesidir. Bu fikir yavaş yavaş hazırlanıp ortaya çıkmıştır. Dupau, Durand (de Gros), Joly gibi araştırıcılar, deneklerin uykudaki görünen irade azlığını, taklit ve baş eğmeyi ve kendilerinde oluşturulmuş fikirlere göre hareket eden denekleri tanımladılar. Diğer taraftan, kelime anlamının uyku olması sebebiyle hipnoz, genelde uyku ile özdeşleştirilmiştir. Aslında uyku, şuurumuzun nasıl değişik bir hali ise hipnoz da şuurumuzun daha değişik başka bir halidir.


    Uyanık halde, herkesin bildiği ve farkında olduğumuzu sandığımız bir şuur hali yaşamaktayız. Uykuda geçirdiğimiz zaman içinde ise pek farkına varmamakla beraber değişik şuur hali yaşadığımızı hissederiz. En azından rüyalarını hatırlayanlar, rüyaların, gerçek olarak kabul ettiğimiz kavramlardan hiç de farklı olmadığını kolaylıkla kavrayabilirler. Uyanık yaşam ile rüya arasında gerçeklik açısından hiçbir fark yoktur. Hipnoz, uyku hali olmadığı gibi bir uyanıklık hali de değildir. Ancak, her iki hali de kapsayan komple bir kavramdır.



    Hipnozun Şartları


    1- Yetenek ve durum: Uyutulmak istenen kişinin sinir sistemi ve düşünme yetisinin özel bir haline, deneğin ani yetenek ve durumuna bağlıdır. Ani yetenek ve durumlara ters olan nevrastenikler, ruhsal çöküntüye uğramışlar, sararlılar, hipnotize edilemezler.

    2- Yorgunluk: Ruhsal gerilimin düşmesi ile beliren bu hal, dikkatin devamlılığından doğar. Parlak noktalara baktırmak, derin dalma halleri, monoton sesler gibi uzun bir dinleme, dikkat çabasını sağlar. Dikkatin bir noktada toplanması ve devamlı oluşu ani zihin yorgunluklarını doğurur.

    3- Heyecan: Heyecan çok defa büyük bir karışıklığı meydana getiren aksaklıklardan doğmuş doğal uyurgezer hallerinin çoğuna karışır. Başı şiddetle geriye çevirmek, enseye tokat atmak, başı sertçe sağa sola döndürmek suretiyle sersemletmek, bilinen heyecanlandırma ve zihinsel dengeyi bozma yollarıdır.

    4- Eğilimlerin gelişmesi: Hipnozun meydana gelmesi için çökme anında, hipnotizmle terslik oluşturmayacak olan, her şeyi konuşmakta rahat bırakan ve kendisini hipnotize eden kişiyi dinleyen ve onunla konuşmaya izin veren eğilimlerin olması gereklidir. Önceden hipnotize edilmiş deneğin sonraki hipnozlarının kolay olması, bu durumun gelişmesiyle sıkı sıkıya bağlıdır.

    5- Çökme: Hipnotik halin en gerçek nedeni çökmedir, bu ise normal kişisel şuurun, yani uyanıklıkta göz önüne aldığımız ama bu deneklerde kararsız dengeler halinde çökebilen ve heyecanla yorgunluğun etkisi altında kaybolan özel zihin halinin durması demektir.

    Hipnozda önemli üç yöntem vardır: Bakış, Söz ve Düşünce

    Bakış: Hipnotik etkilerin çok önemli bir yardımcısı ve birçok ünlü hipnozcunun deneklerinde uykuyu oluşturabilmek için kullandıkları bir yöntemdir. Bakışın gerçek amacı, gözlerden çıkan manyetik etkileri düzenli, sürekli ve uzun süre devam ettirmektir.

    Söz: Hipnotizmde gerçekten bir güçtür. Hipnoz yapan kişi, bu yolla deneğin beynine sokmak istediği fikirleri yollar. Bu bir fikir ya da hareket olabilir. Telkinde göz önünde tutulacak iki şey vardır; "sözlerin seçilmesi ve konuşma tarzı".

    Düşünce: Hipnotik deneylerde bakış, söz kadar önemli olan düşünce, arzu edilen bir olayın olması için o yöne doğru yönelmesi ve ısrarla o nokta üzerinde tutulması anlaşılmalıdır. İnsanın zihin gücünün devamlı olarak bir fikir ya da davranış üzerinde durması, yoğunlaşması ve bunu şiddetle arzu etmesi, diğer zihinlere etki ettiği, bugün deneylerle açıklanmış ve müspet sonuçlar elde edilmiştir.

    Etkili bir düşünce gücü için ilk şart, konsantrasyondur. Konsantrasyon yoluyla meydana getirilen güç o kadar kuvvetli ve o kadar şaşılacak olaylar ve etkiler meydana getirir ki, bugün bile insanlık bunları keramet veya birtakım mucizeler diye adlandırır. Hint fakirleri, İslam aleminin derviş ve şeyhleri, Tibet'in lamaları güçlerini konsantrasyondan ve psişik güçlerin yardımlarından almaktadır. Telepati, psikokinezi gibi psişik fenomenlerin, kendi kendine telkin ve hipnoz gibi kişisel çalışmaların dayandığı temel, konsantrasyon olayıdır.



    Hipnoz halinde yaşanan fenomenler ne kadar gerçektir ?

    Hiçbir gerçek yoktur ki, tam karşıtı da en az onun kadar gerçek olmasın. Bu açıdan bakıldığında her şey gerçektir. Gerçekler arasındaki fark insanların bakış açılarıdır. Önemli olan hangi pencereden ve nasıl baktığınızdır. Görüntüler, duygular, hisler bakış açılarına göre değişikler arz eder. İnsanlar aynı ortamlarda, aynı şartlara sahip etkilerde bile algılarına göre değişik tepkiler verir. Mesela, aynı şiddette verilen bir acı her insanda aynı şiddette hissedildiği halde, kişinin algılama farklılığından dolayı tepkisi farklıdır. Kimi insan hiç sesini çıkarmaz, kimi sadece inler, kimi bağırır. İşte burada, acı aynı olmasına rağmen tepkiler farklı olduğundan izleyenler kendi algılarına göre farklı acılar yaşandığı ve hepsinin farklı şekilde acı çektiği kanısına varırlar.



    Aslında, acıyı yaşayan kişiler de acının aynı olduğunu bilseler dahi kendi algıları çerçevesinde o acıyı daha az veya daha çok yaşadıkları kanısındadırlar. Her halükarda ortadaki acı herkes tarafından farklı algılanmaktadır. Ancak bu durum acının tek olduğu gerçeğini değiştirmez.

    Hipnoz fenomenlerinin gerçekliğini daha iyi anlayabilmek için bu kavrama bir örnek: Karşımızda hipnoz olabilecek on kişi olduğunu varsayalım. 1. Kişiyi uyutuyoruz. Uyandıktan sonra sağ eline bir ateş değdireceğimizi söylüyoruz ve uyandırıyoruz. Denek tamamen uyandıktan, uyanıklık haline geçtikten sonra sağ eline herhangi bir şey değdiriyoruz.


    O anda denek, gerçek bir ateş değmiş gibi acıyla kıvranacaktır. Deneğin yaşadıkları, hissettikleri gerçek bir ateşle sol elini yaktığımızda yaşayacakları ve hissedecekleri ile kesinlikle aynı olacaktır. Onun için sol elinin gerçek dediğimiz ateşle yakılması veya sağ elinin hayali olarak yakılması arasında gerçeklik bakımından hiçbir fark olmayacaktır. Seyreden 9 kişi için ise algılamaları farklı olduğundan durum daha farklı değerlendirilecek ve hayali olarak kabul edilecektir. Ancak 9 kişide uyutulup 1. kişinin yaşayacağı deney onlara da aynı şekilde telkin edilirse, hepsi birden 1. kişinin elinin yandığını görürler. Herkes elin yandığını gördüğüne göre el gerçekten yanmış mıdır, yoksa yanma olayı sadece bir hayal midir? Sözü geçen 10 kişi için olayın gerçek olduğundan kesinlikle emin olabilirsiniz. Hatta yanma olayı o derece etkili olabilir ki, yanan sol eldeki kızarıklık, yandığı düşünülen sağ elde de oluşabilir.

    Bu durum için şöyle söyleyebiliriz; İlk gurup için gerçek olan algılar, ikinci gurup için sadece bir hayaldir. Ancak ikinci gurubun hayal kabul ettiği bütün o algılar, ilk gurup için tartışmaya bile mahal vermeyecek kadar gerçektir.



    Psişik Yetenek Türleri

    Aerokinesis: Rüzgarı Kontrol Etmek...
    Atmokinesis: Hava olaylarına etki etme...(?)
    Audiokinesis: Seslgalarını Kontrol etme...
    Biokinesis: Vitakinezi olarak da bilinir..açıklaması bioenerjiyi kullanarak şifa wermek...
    Chlorokinesis: Bitkiler üzerinde etki...
    Chronokinesis: Zaman üzerinde etki etme
    Cyrokinesis: Buz we soğuklaştırma etkisi....
    Elektrokinesis: Elektriği manipule etmek...
    Geokinesis: Terrakinesis olarakta bilinir...Fiziksel olarak yeryüzüne etkiyi kapsar...
    Gravitakinesis: Yerçekimi etkisini kontrol etme...
    Hydrokinesis: Aquakinesis olarakta bilinir..Suyu manipule etme...
    Lygrokinesis: İç enerji kontrol etme..Psi-Ball,Güç Kalkanı gbi özellikleri wardr...
    Magnetokinesis: Magnokinesis,Ferrokinesis olarakta bilinir...Her türlü Manyetizma kontrolü sağlar
    Photokinesis: Luminokinesis olaraka bilinir...Foton,Işık kontrolü,(belki üretimi)sağlar....
    Pyrokinesis: Bildiğimiz gibi ateş kontrolü...
    Telekinesis: Anlatmama gerek yok sanırım...Pschokinesis olarakda bilinir...
    Thermokinesis: Cyrokinesisin tersidir..sıcaklık arttırmaya ısıtmaya yarar..
    Umbrakinesis: Buda Photokinesisin tersidir...Işığı nötrolize etmeye...karanlık oluşturmaya yarar...
    _______________________________________________________________________________________________________________________

    TELAPATİ

    Telepati, ya da Uza Duyum, düşünceler arasında doğrudan doğruya bağlantı kurulması, iki bilinç ya da ruh arasında görüntü, fikir, simge biçiminde ortaya çıkan etki alış verişidir.

    Telepatiyi, ünlü metapsişikçi ve ruh araştırmacısı J. L’homme’nun ağzından şöyle tanımlayabiliriz: Kendisinde bir içgüdü, bir görüntü, bir koku ve ara sıra sesler biçiminde olan, bir fikri alma yeteneği. Uza duyum, akla dayanan birçok ruhsal olayların, olguların gerçeğe dayalı olmasından dolayı önemlidir. Ruhsal bağlantılar, -ruh ötesi celse çalışmalarında olduğu gibi- derin telapatik bir birleşmedir. Uza duyum, evrensel bir bilgi iletişim aracıdır.

    Telepatide, alıcı ve verici olmak üzere en az iki kişi vardır. Uza duyum sırasında düşüncesini yayan, gönderen kimseye Ajan (Agent) yani verici denir. Alıcı ise telepati deneylerinde süje olarak geçer. Parapsikolojide DDA kapsamında araştırma konusu olan uza duyum, insan bilincinin ve ruhunun varlığının zamanla körelmiş bir yeteneğidir. Sürekli çalışmak yoluyla bu yetenek gelişebilir.

    Uza duyum yeteneği nerdeyse tümümiüzde bulunmasına karşın, daha başarılı sonuçların alınmasında kişiler arasındaki coşkusal uyumun olumlu etkisi olduğu saptanmıştır. Birbirlerine aşık olan insanların, anne ve çocukların, çok yakın dostların, kardeşlerin veya buna benzer birbiriyle sempati bağları bulunan insanların birbirlerini, konuşmaksızın daha kolaylıkla anlaşabilmelerinin bir nedeni de budur.

    Dr. I. Kogan’a göre: “Telepatik alış veriş sırasında telepatik verici, bir fikri kendi bilincinden alıcının bilincine yansıtırken daha çok bu görüşü içeren bir bilgiyi aktarmaktadır. Bu bilgiler, alıcının bilincine bir ruh alanı aracılığıyla aktarılır.” Ruh alanı aracılığıyla aktarılan bilgi özel dalgalar olarak yayılmaktadır; uza duyum olayını bilimin daha bilemediği, keşfedemediği bir güç sağlamaktadır.

    Telepati zamanla ve konumla sınırlnamaz. Telepatik etkiler bilinçsel ve ruhsal güçlerin kapsamları oranında, uzay ve zamansızlık içinde her yere ve her yöne yönlendirilebilir. Örneğin, radyo dalgaları, televizyon dalgaları, eski çağlarda da vardı. Ancak, her ikisi de keşfedilip ortaya çıkarılıncaya değin yok gibiydiler. Kulaklarımızla algılayamadıklarımızın bir bölümünü, örneğin telsiz ve radyo gibi araçlarla; gözlerimizin algılayamadıklarının da bir bölümünü de, yine örneğin televizyon gibi araçlarla algılayabiliyoruz.

    Nitekim hayvanlarda algılama sınırları insanlardan değişik olduğundan, bir araca, bir gerece gerek duymadan, örneğin bir köpek, bizlerin kulaklarımızın duymadığı tiz bir düdük sesini duyup, ona uyabilir. Yine çoğu evcil hayvalanlarımızla, kimi başka hayvanlar, depremlerden önce, deprem etkilerini algılayıp, bir takım huzursuzluk belirtileri sergileyebilirler. İşte bunlar gibi, beş duyumuzla algılayamadığımız ruhsal etkilerden biri de, 'uza duyum'dur.

    Ruhsal yetenekler insanla ilgili olduğuna göre, tümünün tarihini insanlığın başlangıcına değin indirmek olanaklıdır. Ancak yazılı kayıtların tümünde, değişik değişik zamanlamalara rastlanmaktadır. Örneğin 19. yüzyıla değin telepati için “düşünce nakli (aktarımı), bilinç okuma, bilinç iletişmesi” gibi adlar kullanılagelmiştir.

    Belki de parapsikoloji terimleri içerisinde en çok tanınan, en çok bilinen olgu telepati olgusudur. Birçok kişi uza duyumla ilgili şöyle veya böyle birtakım bilgiler bilir. Türlü alanlarda bu olgu değişik biçimlerde kavramlaşmıştır. Örneğin bu yetenek için “zihin okuma, bilinçler arası iletişme, düşünce aktarımı” gibi sözler kullanılmaktadır. Rusya ve eski Doğu Bloğu ülkeleri de "Bio Enformasyon" terimini kullanmayı tercih etmişlerdir.

    İngiliz Ruhsal Araştırmalar Derneğinin kurucularından olan F. Myers Yunanca tele (uzaktan) ve pathos (duygu, düşünce) sözcüklerinden telepatiyi türetmiştir. Benzer bir şekilde Türkçe'de de uzak ve duyum sözcüklerinden Türkçe karşılığı olan uza duyum türetilmiştir.

    İçrek bilgilere göre telepatinin kökeni insanoğlunun başlangıcına değin geriye gider ve o zamanlar uza duyum bir olgu olarak kabul edilmezdi. Bugün çağdaş dünyanın sakinleri olan bizler, nedense aklımızın ermediği ve alışamadığımız her şeye ‘acayip’ veya ‘doğaüstü’ damgasını vuruveriyoruz. Bu olgu bir kez incelendiğinde, ilkelerinin bütünüyle mantıksal olduğu görülür.

    Araştırmacılar Avusturalya’daki bazı orman kabilelerinin bir tür bilince dayanan bir iletişim yöntemini kullandıklarını bildirmektedir. Bu araştırmacılardan biri olan Alexander Markey, Yeni Zelandalı Maoris’lerin günümüzde hala telepati kullanarak iletişim sağlayabildiklerini yazmış olduğu bir kitabında dile getirmektedir. Ormanda bir kabileden diğerine yolculuk yaparken, sözlerinin daha önce iletildiğini ayrımsamıştı. Gideceği yere varınca tüm kabilenin, kendisini beklediğini görmekteydi. Oysa bu haberin kabileye fiziksel bir araçla ulaşması olanaksızdı. Gizemli deneyimleriyle tanıdığımız Hindistan halkı, uza duyum ve benzer ruhsal yeteneklere çok yabancı değildir. Buradaki fakir, yogi ve keşişlerin kendilerini tanıma yolunda keşfettikleri yeteneklerini kimi zaman insanlara da sergilediklerini biliyoruz. Bu kimseler, odaklanma üzerine yaşamları boyunca çalışmaktadırlar. Dolayısıyla birtakım olguları uygulamada oldukça başarılı olmuşlardır.

    Afrika'da kimi boyların, DDA yeteneklerini kullanarak iletişmelerini sürdürdükleri bilinmektedir. Büyük Sahra Çölü’ndeki vahalarda yaşayan bu boylar, bulundukları vahaya yaklaşmakta olan kervan konvoylarını 1000 mil (yaklaşık 1600 km.) ötelerden, içindeki canlılar ve öteki ağırlıklarıyla birlikte algılayabilmektedirler. Araştırmak isteyenler için bu boylara örnek olarak Tabu yerlilerini örnek verebiliriz.

    Yine, gizli bilimlerle uğraşanlarda (okültistlerde), teozofi ve tasavvufta ustalaşmak isteyenlerde, uza duyum yeteneğini geliştirip kullanmak, öteden beri yaygındır. Bu değişik öğretileri telapatları kendi bölgelerinde, “olgun ve keramet ehli” olarak değerlendirilirler.

    ____________________________________________________________________________________________________________________

    TELEKENİZE.

    Medeniyet tarihinin bilimden önceki dönemlerinden itibaren, insanların oldukça fazla ilgisini çeken bir konu olan telekinezi; nesneleri düşünce gücü sayesinde ve nesnelerle herhangi fiziksel bir temas kurmadan hareket ettirebilme yeteneğine verilen isimdir. Bakıldığında insanlarda merak uyandırabilen bir konu olan telekinezi, üzerinde bugüne kadar birçok araştırma ve alıştırma yapılmasına neden olmuştur. Yapılan bu araştırmalar, fiziksel temas olmadan sadece düşünce gücüyle hareket ettirebilmenin bilimsel açıklamalarla mümkün olmadığını ortaya çıkarmıştır. Var olduğu yüzlerce bilimsel deney sonucunda kanıtlamayan düşünce gücüyle nesneleri hareket ettirebilme yeteneği, buna rağmen araştırılan bir konu olmayı sürdürmeyi bilmiştir. Öyle ki, 2006 senesinde dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan 380 adet bilimsel deney neticesinde telekinezi olayı gerçekleşirken yalnızca oldukça küçük bir etkinin varlığı kanıtlanabilmiştir.

    tel

    Yüzlerce yıldır araştırmalar neticesinde 2006 senesinde bilimsel bir kanıt bulunması, telekinezi konusunun daha fazla araştırılmasına neden olmuştur. Nitekim bilimsel araştırmalarla bir cevap bulunmak istenen telekinezi konusunda bilim adamları birbirleri ile fikir ayrılıkları da yaşamaktadırlar. Bilimsel kanıtlar bulunduğu konusunda pek de emin olmayan bazı bilim adamları bu tür kanıtların ön yargılar sonucunda üretildiğini ve bilim adamlarının inançlarına göre hareket ettiklerini söylemektedir. Herhangi bir nesne, olay veya durumun bilimsel olarak sayılabilmesi için, yapılan deneylerde bir tekrarlılığının olması gerekmektedir. Yani düşünce bir kuram haline getirilir ve bu kuram yapılan deneylerde tutarlı bir durum gösterir. Bilimselliğin koşullarından birisi bu iken telekinezi için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.

    Telekinezinin varlığı toplum tarafından pek de mümkün olarak görülmemektedir. Bundaki en büyük neden ise düşüncenin nesneleri hareket ettirebilmesi olayının bilimsel dayanağının bulunmamasıdır. Tekrarlanıp aynı sonuçlar da alınamadığı için bilimsel bir yönü bulunmayan telekinezinin varlığı bu nedenle bilim adamları tarafından kabul edilmemektedir. Daha çok gerçek dışı olarak görülen telekinezi soyut bir konu olduğundan dolayı kanıtlanması oldukça güçtür. Kanıtlamaya çalışan bilim adamları ise, meslektaşlarından sonuçların görülmesi istenen şeklinde gösterme şeklinde ithamlarına maruz kalmaktadır.


    Telekinezi konusunda dünyanın çeşitli bölgelerinde tartışmalar devam ederken, bazı kişiler psişik güçlere sahip olduklarını iddia etmişler ve bilim dünyasına telekinezinin varlığını ispatlamak istemişlerdir. Fakat bu da bilimsellik yolunda yetersiz kalmıştır. Telekinezi, paranormal olay olarak görülmektedir. Aynı zamanda telekinezi için fenomen olarak görülme durumu da söz konusudur. Telekinezi konusunda yapılan bilimsel türdeki araştırmalar devam etmektedir. Telekinezi yeteneği olan insanlar bilim dünyasını şaşırtmak için uğraşmaktayken, bilim çevresinde bu konuya ait bazı komplo teorileri mevcuttur. Bu teoriler içinden en önemlilerden bir tanesi ise, gerçekten telekinezi yeteneği olan bir kişinin bu yeteneği insanlara göstermek istemeyeceği düşüncesidir. Oldukça kabul gören bu teoride, insanların yeteneklerini diğer insanlarla paylaşmayıp kendilerine saklamak isteği düşünülmektedir.
    _____________________________________________________________________________________

    Levitasyon ve Levitasyon Alıştırması

    Hafif eşyaların fiziki bir etki olmaksızın hareket ettirebildikten sonra onları,hatta onlardan daha ağırlarını havalandırabilirsiniz de...Eşyaların fiziki bir etki olmaksızın havalandırılmasına Levitasyon denir.

    Levitasyon çalışmaları tek kişiyle de yapılabilir ancak bireylerinin uyum içinde olduğu ve daha önce telekinezi çalışmalarında başarı sağlamış bir grupla elde edilebilecek başarılar daha fazla olacaktır.

    LEVİTASYON ALIŞTIRMASI

    Masanızın üzerine tahtadan yapılmış küçük bir cisim koyun.Rahatça oturup gevşeyin...Dikkatinizi cisminize yoğunlaştırın...Onun ağırlığını zihnen hissedin...Cismin ağırlığının gittikçe azaldığını,giderek hafiflediğini hissederken,şuurunuzun daha çok yoğunlaşmasına ve derinleşmesine izin verin...Cismin ağırlığını kaybettiğini hissettikçe daha derin nefes alın ve nefesinizi verin...Ve siz bunu hissdiyorsunuz...İçinizden gelen kuvvet yer çekimini kolaylıkla yenmeye başlayacak...Cismin iyice hafiflediğini hissettiğinizde,onunj yavaş yavaş yükselmesi için kesin bir emir vermeye başlayın.Eğer imajinasyonunuz tam şekillendiyse ve konsantrasyonunuzu gerektiği kadar yapabildiyseniz düşünce gücünüz havalanmasını sağlaycaktır.





    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi xhacker09x -- 20 Temmuz 2013; 1:55:54 >







  • vip den.Emeğine saglık kardes yazmıssın o kadar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi dhfade -- 20 Temmuz 2013; 1:27:10 >
  • önlerden okurum
  • Tamamı saçmalık uydurma inanmayın itibar etmeyin böyle şeylere,
  • levitasyon hariç diğerlerine kısmen inanıyorum
  • Sen yazdiysan helal olsun

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Stara arefin cikmasi yetti konu acilmasi icin

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • bulunsun
  • Bir aralar TELEKENİZE ile uğraştım ama başarılı olamadım.Sonrada pek inandırıcı gelmedi.Yinede takip
  • Yıl olmus 2013...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • telekineze değince hep aklıma bu adam gelir

     Psişik Yetenekler : Telekinezi / Telepati / Durugörü / Levitasyon / Hipnoz vb.
  • Önlerden
  • scroll barı yazıların üzerine getirip birden yukarı aşağı yukarı aşağı yapınca çok hoş oluyor,
  • sabaha karşı okurum artık..
  • yıllarca uğraştım yapan da görmedim yapamadım da. Hep ergen fenomenleri
    edit, daha TELEKİNEZİ yi düzgün yazan yok. Kime anlatıyorsam



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sayin itadakimasu -- 20 Temmuz 2013; 1:51:53 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Meditasyon için bu konuyu inceleyebilirsiniz..

    http://forum.donanimhaber.com/m_78162104/tm.htm
  • Psiwhell yaptım hemde kardeşimle aynı anda ve kap içerisinde, sadece bir kere yapabildim ve inanın mühtiş bir duygu.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Tunç*

    Psiwhell yaptım hemde kardeşimle aynı anda ve kap içerisinde, sadece bir kere yapabildim ve inanın mühtiş bir duygu.

    Ben 8 -9 yıl önce uğraşıyordum lisedeyken Psi-whell hem kapalı kapta hemde açıkta süresiz döndüre biliyordum. Ampul üzerinde pipetten sonra ampul üzerinde kaleme geçtim kalemi pipet gibi döndüremiyordum ama oynatıp düşüre biliyordum. Daha sonra vaktimi harcıyorum diye bıraktım. Gerçekten telekinize uğraştıkça yapılıyor ama uzun uğraşlar istiyor. Zaman kıymetli olduğu için uğraşmaya değmez diyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Tayyi_mekân -- 20 Temmuz 2013; 2:32:14 >
  • Konu Dışı'nda tartışılmıyor bu konular, hala öğrenemediniz.

    edit. Öyle madde madde şunu yap bunu yap diyince de millete nur inip herkes telekinetik olacak zaten.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sirkadyen -- 20 Temmuz 2013; 2:40:32 >
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.