Qualys Ücretsiz Fidye Yazılımı Risk Değerlendirme ve Düzeltme Hizmeti Sunuyor
Qualys araştırmacılarından analizleri kullanan yeni hizmet, kuruluşların riski azaltmasına yardımcı olmak için fidye yazılımı odaklı, önleyici bir planı düzeltme eki dağıtımıyla birlikte sunuyor
FOSTER CITY, Calif. Ekim 2021 - Yıkıcı bulut tabanlı BT, güvenlik ve uyumluluk çözümleri alanında öncü ve lider sağlayıcı olan Qualys, Inc. (NASDAQ: QLYS), bugün şirketler için fidye yazılımına maruziyetlerine yönelik görünürlük sağlamak ve riski hemen azaltmak üzere gereken düzeltme ekleri ve yapılandırmaların uygulanmasını otomatikleştirmek için Fidye Yazılımı Risk Değerlendirmesi Hizmeti'nin kullanıma sunulduğunu duyurdu. Qualys, Siber Güvenlik Farkındalık Ayı'nın bir parçası olarak ve kuruluşların fidye yazılımlarıyla etkin bir şekilde mücadele etmesine yardımcı olmak için çözümü 60 gün boyunca ücretsiz olarak sunuyor.
Fidye yazılımları yükselmeye devam ediyor: FBI, 31 Temmuz'da biten dönem için yıldan yıla %62 artış raporlarken Başkan Biden ekonomik ve ulusal güvenliği korumak için dünya liderleriyle bir araya geldi. Düzeltme eki uygulanmamış güvenlik açıkları, cihaz yanış yapılandırmaları, İnternet'e yönelik varlıklar ve yetkisiz yazılımlar tutarlı olarak en üst saldırı vektörleri arasında gösteriliyor. CISA ve NIST gibi yetkililer, kuruluşların proaktif bir şekilde fidye yazılımı riskini değerlendirip ilişkili güvenlik açıklarına hızlıca düzeltme eki uygulayarak savunmalarını güçlendirmelerini öneriyor.
Cloud Security Alliance ortak kurucusu ve CEO'su Jim Ravis "Fidye yazılımlarını önlemek için garantili bir yöntem olmasa da, şirketler sağlam siber güvenlik hijyeni, bilinen fidye yazılımı güvenlik açıklarına düzeltme eki uygulama, yapılandırmaları değiştirme ve güvenlik ilkelerini ayarlama dahil proaktif önlemlerle kontrolü ellerine alabilirler," diyor. "Qualys Fidye Yazılımı Risk Değerlendirmesi, hükumet kılavuzlarını işletimsel hale getirerek ve bir risk alanını ortadan kaldırıp saldırı yüzeylerini küçültebilmeleri için şirkete özgü fidye yazılımı ısı haritaları sağlayarak kontrolü siber güvenlik ekiplerine verir."
Qualys güvenlik açığı ve tehdit araştırmacıları son beş yıldaki fidye yazılımı saldırılarını analiz ederek fidye yazılımı tehdit aktörleri tarafından sıklıkla kullanılan yaklaşık 100 CVE'yi belirledi. Araştırmacılar CVE'leri Locky, Ryuk/Conti ve WannaCry gibi fidye yazılımı aileleriyle ve genel olarak tehdit aktörleri tarafından kullanılan belirli yapılandırmalarla eşleştirdi.
Qualys, kuruluşların fidye yazılımı saldırılarına karşı savunmasız varlıkları proaktif bir şekilde belirlemesi, izlemesi ve düzeltmesine yardımcı olmak için araştırmadan yararlanarak VMDR platformu tarafından güçlendirilen Fidye Yazılımı Risk Değerlendirme Hizmeti'ni geliştirdi. Güvenlik açıkları belirlendikten sonra, ek araç veya VPN gerektirmeden doğrudan hizmetten dağıtılarak şirketin fidye yazılımı maruziyetini azaltan kullanılabilir düzeltme eklerine eşlenir.
Qualys Fidye Yazılımı Risk Değerlendirme Hizmeti aşağıdakiler dahil fidye yazılımı risk maruziyetinizin açık ve kapsamlı bir görünümünü sağlamak için tek bir dinamik panodan yararlanır.
İnternet'e Yönelik Varlıkların Belirlenmesi
Çözüm, kapsamlı varlık bulma ve güvenlik kör noktalarını ortadan kaldırmak için İnternet'e yönelik varlıkları ve yetkisiz yazılımları belirleyen ve vurgulayan genel bir varlık yazılımı envanterini içerir.
Fidye Yazılımı Maruziyetine Yönelik Açık İçgörüler
Uzmanlar tarafından araştırılıp seçilen fidye yazılımına özgü güvenlik açıkları ve hatalı yapılandırmalar eylem yapılabilir içgörüler sağlar, böylece güvenlik ekipleri iş yüklerini önceliklendirerek fidye yazılımı riskini azaltmak için adımları hızlıca gerçekleştirebilir. Ekipler ayrıca açık ölçümler sağlayan canlı panolar aracılığıyla düzeltme ilerlemesini izleyebilir.
Tümleşik Düzeltme Eki Dağıtımı
Tek tıklama ve sıfır dokunuşla çalışan iş akışları, varlığın konumundan bağımsız olarak uzaktan güvenlik açığı düzeltme eki uygulama işlemini başlatır. Çözüm bulut tabanlı olduğundan, VPN gerektiren şirket içi düzeltme eki uygulama araçlarına gerek kalmaz.
Qualys Fidye Yazılımı Risk Değerlendirme panosu
Qualys başkanı ve CEO'su Sumedh Thakar, “Fidye yazılımları, tepkisel araçlar ve genel kılavuzlardan artık memnun olmayan CISO'ların aklındaki en önemli konudur. Riski proaktif olarak azaltmak için işlem yapılabilir bilgiler istiyorlar,” diyor. “Qualys güvenlik ekibi geçmiş fidye yazılımı saldırılarını ve CISA, MS-ISAC ve NIST kılavuzlarını kapsamlı bir şekilde araştırdı ve bunları önleyici, işlem yapılabilir bir plan olarak işletimsel hale getirdi. Böylece şirketler proaktif bir şekilde düzelterek tehdit yazılımlarının önüne geçebilir ve genel risklerini azaltabilir.”
Kullanılabilirlik
Qualys Tehdit Yazılımı Risk Değerlendirme hizmeti hemen kullanılabilir. 60 günlük ücretsiz hizmet için kaydolmak üzere şu adresi ziyaret edin: qualys.com/forms/ransomware/
Daha fazla bilgi edinmek için, 28 Ekim'de Tehdit Yazılımı Saldırılarından Riskle Mücadele Etme adlı web seminerimiz için Qualys'e katılın veya Tehdit Yazılımı Saldırılarından Riskle Mücadele Etme blogunda araştırma bulgularımızı keşfedin.
Ek Kaynaklar
· videosunu görüntüleyin
· VMDR hakkında bilgi edinin
Aruba, Anahtarlama Mimarisinin Bir Sonraki Evresini Sunar.
Aruba, Anahtarlama Mimarisinin Bir Sonraki Evresini Sunar
Pensando İş Birliğiyle Aruba CX 10000 Serisi Anahtar Çözümleri Kurumsal Veri Merkezleri İçin Gelişmiş, Ölçeklenebilir Ağ ve Güvenlik Hizmetleri Sunuyor
SAN JOSE, Kaliforniya. – 19 Ekim, 2021 – Bir Hewlett Packard Enterprise şirketi Aruba (NYSE: HPE) bugün, verinin yaratıldığı ve işlendiği yazılım tabanlı durum bilgili hizmetlerin kurumlarda uygulanmasını sağlayan sektörün ilk Dağıtık Hizmetler Anahtarlama çözümünü duyurdu. Bu çözüm sayesinde modern uygulamaların ve BT organizasyonlarının gerektirdiği hibrit bulut sistemini sağlayan eski yazılımlar ile uygulamalar devre dışı kalıyor.
Pensando’nun Başkanı, JC2 Ventures CEO’su ve Cisco Systems’in eski CEO’su John Chambers; “Geçiş dönemindeki piyasalar, gelişim için yeni fırsatlar yaratıyor. Dağıtık hizmetler buluttan kenar teknolojilerine doğru geçiş yaparken, yapay zeka/makine öğreniminden 5G’ye ve sanallaştırmaya kadar her şeyi yıkıyor. Pensando’nun geliştirdiği Dağıtık Hizmetler Anahtarlama yeni kategorisi, önceleri sadece AWS gibi hiper ölçekleyiciler için mümkün olan dağıtık hizmetlerin uygulanmasını, kurumlar için hem basit hem de bütçe dostu hale getiriyor. Bu çözüm, eski uygulamalar ve ana yazılımları ortadan kaldırarak, geleneksel yaklaşımların toplam sahip olma maliyetinin (TCO) üçte biriyle 100 kat ölçeklendirme ve 10 kat daha yüksek performans sunuyor.” dedi.
Aruba’nın CX 10000 Serisi Anahtarlama çözümü, türünün en iyisi Aruba veri merkezi L2/3 anahtarlama çözümüyle sektörün tek, Pensando’nun tamamen programlanabilir veri işleme ünitesini (DPU) bir araya getirerek, veri merkezi anahtarlamalarında yeni bir kategoriyi temsil ediyor. Böylece hem kablo hızı performansı hem de toplam sahip olma maliyetlerindeki kırılımla geleneksel veri merkezi L2/3 anahtarlarına performans iyileştirmelerini, büyüklük mertebesini ve durum bilgisi veren yazılım tabanlı hizmetleri ölçeğine göre sunuyor.
650 Group’un kurucusu ve teknoloji analisti Alan Weckel, “Kurumların tıpkı hiper ölçekli altyapı hizmeti sunan dev şirketler gibi performans gösteren ve ölçeklenen ağ altyapıları oluşturmasını ve çalıştırmasını sağlayan sektörün ilk dağıtık hizmetler mimarisi, Aruba ve Pensando tarafından devreye alındı. Bu alanın zaman içerisinde büyüyecek ve diğerlerinden ayrışacak gelişmekte olan bir sektör kategorisi olduğunu düşünüyoruz. Yapay zeka ve makine öğrenimi gibi yeni ve gelişmekte olan iş yükleriyle ekosistem, hem inovasyona hem de dağıtık hizmetler prensiplerine dayalı kıyaslanabilir çözümlere yönelecek” dedi.
Günümüzün Ağ Hizmetler Modelini Yeniden Tasarlamak
Veri merkezi ağları geçtiğimiz 10 yılda gelişmekte olan uygulama mimarilerinin hacmini ve hızını karşılayan daha yüksek performanslı 25/100/400G spine leaf topolojilerine dönüşürken, güvenlik ve hizmet mimarileri ise bu dönüşümden payını alamadı.
Veri merkezindeki doğu-batı trafiğinin şiddetli büyümesiyle merkezileştirilmiş güvenlik uygulamaları verimsiz, pahalı ve yönetmesi zor bir hale geliyor. Basit bir ifadeyle, veri merkezinde uç noktalara hizmet verecek şekilde bir güvenlik donanımları konumlandırmak yoğun ölçüde performans, maliyet ve operasyonel zorluk anlamına gelmektedir.
Buradaki sorun, trafiğin bir hizmetten diğerine gitmek için fiziksel bir ana bilgisayardan ayrılma ihtiyacı doğurmayacağı mikro hizmet tabanlı uygulamalar tarafında daha da yoğunlaşır. Bu, bazı uygulama trafiklerinin donanımsal güvenlik duvarı, IPS ya da diğer güvenlik cihazları tarafından tespit edilemeyeceği anlamına gelir ve kurumları kendi içlerinden gelebilecek saldırılara karşı savunmasız bırakır.
Yeni, Dağıtık Hizmetler Mimarisine Taşınmak
Pensando’yla birlikte geliştirilen Aruba CX 10000 Serisi Anahtarı, eski mimarilerin getirdiği kısıtlamaların üstesinden gelen tamamen yeni nesil bir anahtarlama çözümü sunuyor. Aruba CX 10000, operatörlerin durum bilgili dağıtık mikro segmentasyon, doğu-batı trafiğini kapsayan güvenlik duvarı ve uzaktan ölçüm hizmetleriyle birlikte sektör standardı spine leaf ağlarını genişletmesini sağlıyor. Tüm bunlar, kritik kurumsal uygulamaların her nerede çalışıyorsa yakınında, her bir erişim noktasında ve tüm zaman dilimlerinde gerçekleşiyor.
Bu çözüm, trafiği ağ üzerinden bir merkezi politika uygulama noktasına doğru sürmenin elverişsiz ve maliyetli olduğu durumlarda, gelişmiş ağ oluşturma ve güvenlik hizmetlerini dağıtmak için performans, ölçek ve otomasyondan meydana gelen benzersiz bir karışım sunuyor. Kurumlar artık bu tür hizmetleri, uygulamaların çalıştığı ağ erişim katmanı ucunda yürürlüğe koyabiliyor. Ana kullanım senaryoları aşağıdakileri içeriyor:
· Şirket İçi Kurumsal Veri Merkezleri ve Özel Bulut
Donanım tabanlı güvenlik uygulamalarıyla donatılmış merkezi çalışan, geleneksel veri merkezi mimarileri performans, çeviklik ve maliyette yarattığı yüklerle sürdürülebilir olmaktan çok uzakta ve artık süresini dolduruyor. Aruba CX 10000 aynı çatı altında toplanan ağ ve güvenlik otomasyonunun yanı sıra politika yönetimiyle gelişmiş hizmetleri veri merkezi ucuna dağıtan etkili bir mimari sunuyor. Bu yeni çözümle yerel trafiği merkezi bir dar geçitte sabitleme ihtiyacı olmaksızın ağ bant genişliği ve performansını optimize ederek, uygulama yayılımı, karmaşıklığı ve maliyeti sınırlı ölçülerde tutarak güvenlik omurgası iyileşiyor.
· Uçta Ortak Yerleşim – Bulut Tedarikçilerini Güvenli Bir Şekilde Birbirine Bağlama
Geleneksel uygulamaları kullanarak genel buluta erişimi şifrelemek aşırı maliyetli bir işlemdir. Birçok müşterinin genel bulut kaynaklarına tüm erişimi şifreleme zorunluluğu vardır. Aruba CX 10000, şirket içi veya ortak yerleşimdeki veri merkezlerinden genel buluta tam erişim için uçtan uca uzaktan ölçümle kenar ağda yönlendirme, hat hızında şifreleme, güvenlik duvarı ve NAT sağlar. Bu çözüm toplam sahip olma maliyetini önemli ölçüde düşürür, optimize edilmiş bir güvenlik mimarisi sunar ve BT’deki hatalı yapılandırmaları ve buna bağlı riskleri azaltır.
Aruba ESP (Kenar Servisleri Platformu) uzaktan erişim, şube, kampüs ve veri merkezinin de dahil olduğu tüm alanlardaki kenar hizmetleri birleştirmek, otomatize hale getirmek ve güvenliğini tesis etmek için tasarlanmıştır. Aruba CX 10000 müşterilerin Sıfır Güven’e dayalı ağ mimarisini veri merkezinin daha derinlerine, ağ ve sunucu ucuna genişletmelerine yardımcı olarak, her bir anahtar bağlantı noktasında 800G E-W Durum Bilgisi Hizmetleri’ni sunar ve kritik uygulamalar ile iş yüklerinin güvenliğini ciddi anlamda ölçeklendirir ve güçlendirir.
Aruba’nın platinum iş ortağı Dasher Technologies’in satıştan sorumlu Başkan Yardımcısı John Galatea, “Aruba’nın Dağıtık Hizmetler yaklaşımını sunucudan ağın en üst seviyedeki katmanına yükselterek bir sonraki seviyeye taşımasından heyecan duyuyoruz. Müşterilerimizin ağ ve altyapı kaynaklarını optimize ederken Aruba CX 10000’in sağladığı iyileştirilmiş seviyeye göre ayrıntılandırılmış güvenlik ve görünürlükten faydalanacağına inanıyoruz. Bu mimari, uygulamaların ve iş yüklerinin işlendiği noktalara güvenlik çözümünü daha da yakın bir hale getirerek, eski çözümlerin getirdiği kısıtlamaların aşılmasını sağlıyor.” dedi.
HPE/Pensando İş Birliği Genişliyor
Bu yeni çözüm, HPE’nin ProLiant sunucularında, HPE Apollo sistemlerinde ve HPE Edgeline Converged Edge sistemlerinde fabrika çıkış seçeneği olarak sunulan, daha önce açıklanan HPE Sunucuları İçin Pensando Dağıtık Hizmetler Platformu’nu (DSP) bütünleştiriyor.
Aruba CX 10000, SmartNIC uygulamalarını bütünleştirmek ya da artırmak için halihazırda kullanılan eski uygulamaları veya altyapıdan bağımsız/heterojen ortamların da dahil olduğu kullanım senaryolarını içeriyor ve bu akıllı hizmetlerin uygulama alanlarını, veri merkezi ağ yapısına kadar genişletiyor.
Pensando Systems CEO’su “Bugün yapılan duyuruyla Pensando’nun Dağıtık Hizmetleri’nin sektör lideri Aruba’nın anahtarlama platformuna dahil edilmesi, HPE ve Pensando arasındaki iş birliğini daha da genişletiyor. Sıfır Güven’e dayalı özel bir bulut oluşturmak için gerekli eski teknolojilerin ortadan kaldırılması daha önce hiç bu kadar kolay ve düşük maliyetli olmamıştı” dedi ve ekledi: “İlişkimizi sürdürmeyi ve pazara ek çözümler getirmeyi dört gözle bekliyorum.”
İş birliğinin bir parçası olarak Pensando, Savunma Patent Satın Alım Programı aracılığıyla HPE’nin geniş patent portföyüne ayrıca erişiyor.
Pensando’yla Aruba’nın CX 10000 Serisi Anahtar çözümüyle anahtarlama mimarisinin bir sonraki evrimi hakkında daha fazla bilgi edinmek için çevrim içi etkinliği izleyin.
Satış Tarihi
Hızlandırılmış durum bilgisi veren güvenlik duvarı, Sıfır Güven’e dayalı segmentasyon, ERSPAN, uzaktan ölçüm hizmetleri ve DDoS korumasının da dahil olduğu Aruba CX 10000, Ocak 2022’den itibaren satışta olacak.
Ek Kaynaklar
- Veri merkezi modernizasyonu hakkında daha fazla bilgi öğrenmek için buraya tıklayın
- Blog: Anahtarlama Mimarisinin Gelecek Evrimi Burada
https://hpe.events.cube365.net/hpe/aruba-pensando
Dünyayı Değiştiren Yonga.
Dünyayı Değiştiren Yonga
Intel 4004 mikroişlemcisi, bilgi işlemin temelini attı ve gezegendeki her hayata dokundu.
Intel Corporation Tarihçisi Elizabeth Jones
"Cebinizde her zaman hesap makinesi olmayacak, kendiniz hesaplayın."
Eğer cebe sığan dijital bir hesap makinesinin bilimkurgu öğesi olduğu 20. yüzyılın ilk üç çeyreğinde doğduysanız, muhtemelen yukarıdaki cümleyi birçok kez duymuşsunuzdur. Ancak 2021 yılında, bunu sınıfta bile nadiren duyuyoruz. Artık çoğumuz cebimizde bir hesap makinesi taşıyoruz. Aynı zamanda telefon, kamera, MP4 oynatıcı, canlı haritalama sistemi de... Cebimizde neler olduğunu saymakla bitiremem.
Çoğumuz, bu araçların her zaman her yerde yanımızda olmasını kanıksadık bile. Fakat ticari olarak bulunur ilk mikroişlemci olan Intel® 4004 ve sonraki yarım asırda ilk kıvılcımını çaktığı teknolojik evrim olmasaydı bunların hiçbirine sahip olamazdık.
Günümüzde, mikroişlemciler aşırı hava koşullarında elektrik şebekesini koruyarak, kesintileri engellemeye ve hayatımızı alıştığımız şekilde sürdürmemize yardımcı oluyor. Bir sırt çantasının içerisinden, görme engelli kişilerin dünyayı dolaşmalarına, engellerden kaçınmalarına ve yaya geçitlerinden güvenli bir şekilde geçmelerine yardımcı olmak için yapay zekâyı yönetenler de yine bu mikroişlemciler. Ve yüz ifadelerini gerçek zamanlı tekerlekli sandalye komutlarına tercüme ederek, bireyin fiziksel kısıtlamaları her ne olursa olsun bireysel özerklik de sağlıyorlar.
Bunların tümü, bir hesap makinesiyle başladı. 1969 yılında, Japon üretici Nippon Calculating Machine Corp., mühendislik hesap makinesi prototipi Busicom 141-PF için entegre devreler dizisini tasarlaması için Intel'e başvurdu. Orijinal planlara göre 12 özel yonga gerekliydi fakat, Intel çalışanları Marcian "Ted" Hoff, Stan Mazor ve Federico Faggina, bu tasarımı 1971 yılı Kasım ayında resmi olarak tanıtılan 4004 merkezi işlem birimi (CPU) dahil dört yongalık bir sete uyarladı.
Tırnak büyüklüğündeki 4004 mikroişlemcinin öncesinde, eşdeğer işlem gücüne ulaşmanın tek yolu, tüm odayı kaplayan bilgisayarları kullanmaktı ve bu, pratik olmamasının yanında alanın etkin kullanımı anlamına gelmiyordu.
"Bu, küçülen şeyler hikâyesi," diyen Intel Kıdemli Araştırmacısı Genevieve Bell şöyle ekliyor: "Onları küçülttükçe, bir yerlere gitme ve bir şeyleri aşma potansiyellerini de artırırsınız."
4004, bu yolun başlangıcıydı; yavaş bir başlangıç. Intel mühendisleri merkezi işlem biriminin nasıl kullanılabileceğini gösterir göstermez, geliştiriciler bu büyük mirası oluşturmaya başladı. Böylece yonga boyutları giderek küçülürken bilgi işlem gücünü katlanarak arttı. Mucitlerden biri olan Mazor bu süreci şöyle anlatıyor: "4004, o kadar büyük bir devrim yarattı ki, Intel'in geliştiricileri mikroişlemciler tabanlı yeni ürünler geliştirmek konusunda eğitmesi yaklaşık beş yıl sürdü. Intel, sonunda bu çabalarında çok başarılı oldu ve gerisi tarih oldu."
"Çok başarılı"; bu büyük atılım ancak bu kadar hafife alınabilirdi.
2021'de mikroişlemci dünyanın her yanından insanların gündelik hayatının neredeyse her alanına nüfuz etmiş durumda; dizüstü bilgisayarlar, akıllı telefonlar, oyun bilgisayarları, bağlı akıllı cihazlar... Intel 4004'ün kıvılcımını çaktığı mikroişlemci teknolojisi, pandemi sırasında arkadaşlarımız, ailelerimiz ve meslektaşlarımızla bağlantımızı sürdürmemize, coğrafi engelleri aşmamıza ve boş zamanlarımızda büyük bir değişiklik yapmamıza olanak tanıyor.
Ve bunun da ötesine geçti. Örneğin COVID-19 pandemisini düşünün.
Intel, daha hızlı ve daha uygun maliyetli koronavirüs testleri tasarlamak için Hindistan Bilimsel ve Endüstriyel Araştırma Konseyi ve Haydarabad'da bulunan Uluslararası Bilişim Teknolojisi Enstitüsü ile birlikte çalıştı. Teknoloji, ayrıca epidemiyolojinin anlaşılmasına yardımcı olmak için koronavirüs genom diziliminin çözülmesine de yardımcı oldu. Intel, nüfus ölçeğinde COVID-19 tanılamayı sağlamak için bir uygulama ekosistemi ve çoklu bulut arka ucu oluşturmak üzere Hindistan Ulusal Yazılım ve Servis Şirketleri Birliği ile de işbirliği yaptı. Bu işbirliği, biliminsanlarının salgınların ortaya çıkışını tahmin etmesine ve tıbbi bakım yönetimi ve idaresini iyileştirmesine katkıda bulundu.
Peki tüm bunları neye borçluyuz? Bildiniz: Tüm bunları, farklı ihtiyaçlar ortaya çıktıkça esneyen mikroişlemci teknolojisine borçluyuz.
"İlerlemenin hangi yönde olacağı her zaman bariz değildi," diye belirten Faggin ekliyor: "Sözgelimi işitme cihazı olarak inanılmaz kapasiteli bir mikroişlemciye sahip olmanın getirdiği yetenekler, 1971 yılında bilinmiyordu." Ama şu anda biliyoruz.
4004, bir masaüstü hesap makinesi için ticari olarak bulunur ilk CPU'nun tasarımı ve üretimi yoluyla modern bilgi işlem çağını başlatırken, en son 12. Nesil Intel® CoreTM ve 3. Nesil Intel® Xeon® Ölçeklenebilir işlemcilerse eğlence, iş, yapay zekâ, bulut bilişim, 5G iletişim ve uç yetenekleri tesis eden mimarileri sağlıyor. İşlemi optimize ediyor ve uygulamaları masaüstünü bilgisayarınızdan, dizüstü bilgisayarınızdan, buluttan, uçtan ya da cebinizden çalıştırabilen silikon olarak karşımıza çıkıyorlar.
Intel 4004'ün sayesinde bugün cebimizde hesap makinesinden çok daha fazlasını taşıyoruz.
Intel Corporation Tarihçisi Elizabeth Jones.
Sparkle, Global Carrier Ödülleri’nde Yılın Projesi Ödülünü Aldı
Sparkle’ın pan-Akdeniz optik ağı “Nibble”, küresel telekomünikasyon sektörünün en prestijli ödül etkinliği olan Global Carrier Ödülleri'nde karasal bağlantı kategorisinde yılın projesi seçildi.
Roma / İstanbul, 3 Kasım 2021
İtalya’nın ilk uluslararası ve dünyanın en büyük 10 operatöründen biri Sparkle, Londra’da gerçekleşen Capacity Europe 2021 organizasyonu kapsamında düzenlenen ve tüm telekom sektöründe geçtiğimiz yılın en iyilerini belirleyen Global Carrier Awards (GCA) töreninde karasal bağlantı kategorisinde "Yılın Projesi" ödülünü aldı. Bu yıl 17. kez düzenlenen GCA ödülleri dünya çapında telekomünikasyon sektörünün en büyük ve prestijli ödül etkinlikleri arasında başı çekiyor.
Sparkle’a yılın projesi ödülünü getiren Nibble, şirketin “Yazılım-Tanımlı” teknolojiye dayanan yeni Avrupa ağı. 12 bin 800 km'lik bir fotonik omurga üstüne inşa edilen ağ, Sparkle'ın Sicilya'daki iki büyük denizaltı iniş istasyonu olan Palermo ve Catania'yı, batıda Milano, Marsilya, Amsterdam, Brüksel, Frankfurt ve Paris ile doğuda Atina, İstanbul ve Tel Aviv ile birbirine bağlayarak Akdeniz havzasından Avrupa'ya kesintisiz bağlantı için yedekli bir ağ mimarisi sunuyor.
Farklı fiber optik omurgalar üzerine kurulu bağlantı, 400G'ye kadar ölçeklenebilir ve garantili hizmetlerle maksimum güvenilirlik, yüksek performans, düşük gecikme süresi ve piyasadaki en yüksek hızları sağlıyor. Nibble ayrıca; ağ, altyapı, hizmetler ve müşterilerin entegrasyonunu sağlayan Sparkle'ın Global Ağ Yönetim Merkezi tarafından 7/24 denetleniyor.
Nibble entegrasyonu ile birlikte yakın gelecekte Blue & Raman Denizaltı Kablo Sistemleri’nin inşasının da tamamlanması, Sparkle'ın İstanbul'daki veri merkezinde barındırılan işletmeler ve telekom operatörleri için bağlantı teklifini zenginleştireceği gibi, Türkiye'nin Avrupa ve Orta Doğu arasında stratejik konumunun önemini bir kez daha teyit etmiş olacak.
Yenibosna'da 4 bin 350 m2'lik bir alana yayılan Sparkle'ın İstanbul veri merkezi, toplamda 600 kabin ve 2 MW güç kapasitesi yanında sunduğu gelişmiş teknolojiler ve izleme sistemleri ile Türkiye'nin en büyük ve en önemli açık barındırma tesislerinden biridir. Veri merkezi en katı anti-sismik kriterlere göre inşa edilmiştir ve son teknoloji ürünü enerji tasarruflu güç ve soğutma sistemlerinin kullanılması ile çevresel sürdürülebilirlik ve verimlilik açısından güvenilirliğini artırmak için tasarlandı.
Sparkle’ın Tier-1 düzeyindeki global IP Transit servisi Seabone’un yanı sıra Nibble ile olan entegrasyonu, yüksek hızlı bağlantı hizmetleri sunmasına ve büyük bulut sağlayıcılarına erişim sağlamasına olanak tanıyor. Ayrıca, açık ve esnek yapılandırmaları sayesinde Sparkle'ın veri merkezi, yerel ve uluslararası bağlantılar için birbirine bağlı oyunculardan oluşan zengin bir ekosistem sunuyor. Tesis, 2024 yılına kadar Blue ve Raman Denizaltı Kablo Sistemlerine de bağlanacak ve Avrupa, Afrika, Orta Doğu ve Güney Asya'ya yönelik internet erişimi ve kapasite hizmetleri açısından yeteneklerini daha da artıracak.
GCA’da kazandıkları ödül hakkında konuşan Sparkle CEO'su Elisabetta Romano, "Nibble'ı ilk pan-Akdeniz optik ağı olarak tanıyan ve Sparkle'ın küresel telekom endüstrisindeki rolünü yeniden teyit eden bu prestijli ödülü almaktan onur duyuyoruz" dedi.
Fiziksel Ofislerin Yeniden Tasarlanması.
Fiziksel ofisleri çalışanların ve paydaşların erişim
ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlamak
Ersin Uyar
Ülke Müdürü
Aruba, a HPE company
Bir çoğunuz gibi ben de ofise dönmeye hazırım; ya da en azından ev veya ofislerde çalışabileceğimiz yeni hibrit çalışma modeli ile birlikte ofise geçme imkanım var diyebilirim.
Artık kesinlikle değişmesi gereken fiziksel ofisin bu yeni model altında neye dönüşeceğini görmek ilginç olacak. Yaşama, çalışma ve iletişim kurma, önceliklerimizin ve beklentilerimizin hepsi geri dönülemez bir şekilde pandemi tarafından değişime uğradı. Peki, ofislerimizde hiçbir değişiklik yapmadan yeni ihtiyaçlarımızın karşılanmasını bekleyebilir miyiz?
Yeni gerçekliğimize ve yakın geleceğimize uygun bir ofis tasarlamak, ağ altyapılarından fiziksel mimarilere kadar her bir noktayı yeniden düşünmek şirketler için zorlayıcı olacaktır. İşte, önümüzdeki döneme ilham vermek ve rehberlik etmek için son birkaç ayda gördüğüm en revaçtaki trendleri sizinle paylaşmak istiyorum.
Daha küçük ama daha verimli ofisleri bekleyin
2020 yılının büyük bir çoğunluğunda boş duran ofislerle birlikte birçok şirket masraflarını önemli ölçüde kısma ve gayrimenkul maliyetlerinde tasarrufa gitme fırsatı buldu. Şirketlerin çalışma alanlarını pandemi sonrası daha iyi düzenleyeceklerini ve bu durumun ise çalışanlara çok iyi geleceğini düşünüyorum.
Ardı ardına sıralanmış masalar ve küçük bölmeler yerine, kısa süreliğine birlikte çalışılacak ortak alanlar ve toplantı alanları için sınırlar ortadan kalkıyor. Evden çalışmanın değeri her ne kadar kanıtlansa da, bir yıldan uzun bir süredir birbirlerinden ayrı kalan çalışanlar yüz yüze çalışmak için can atıyorlar ve şirketler ise bu talebi karşılamak için hazır olmalılar.
Konu sadece sosyalleşmekten ibaret değil. Şirketlerin, bilhassa genç çalışanlar ve çalışan ebeveynlerin işlerine yoğunlaşmalarını sağlamak ya da etkili öğrenmeyi kolaylaştırmak için ofise gitmeye ihtiyaç duyduklarını kabul etmeleri gerekiyor.
Bu amaca uygun olarak birçok şirket, çalışanlarına telefonla konuşabilmeleri ya da uzaktan çalışan iş arkadaşlarıyla video konferans yapmaları için ses geçirmeyen “kapsül” şeklinde özel bir çalışma ortamı sunuyor. Bütün çalışanların bu alanlara yer ayırtmaları gerektiğinden, bu durumun çözümünü bir sonraki trend ile sağlayabileceğimizi söyleyebilirim:
Tahsis edilmiş alanlara elveda deyin
Gelecek nesiller kübik ofisleri artık başarının anahtarı olarak görmeyecek. Çalışanların daha hareketli olmasıyla birlikte kübik ofiste (ya da masada) kim önceden yer tutarsa, çalışma alanı ona ait (kısıtlı bir süreliğine) olacak.
Şirketler için bunu sağlamanın en verimli yolu dijital bir çözümden, bir mobil uygulamadan geçiyor. Böylece çalışanlar hangi çalışma alanının müsait olduğunu bilebilecek, belirli bir süre için yer ayırtabilecek ve diğer toplantı katılımcılarıyla konumlarını paylaşabilecekler.
Kısıtlı alanla birlikte bu rezervasyon sistemi daha da önem kazanıyor. Çalışanlar dönüp dolaşıp çalışacak yer ararken, şirketler de değerli vakitlerinden olma ve verimliliğin etkilenme riskiyle karşı karşıya kalabilirler. Buradaki amaç, çalışanların masa ya da toplantı odasını kolaylıkla ayırtmalarını sağlamak olmalı.
Ofis ortamındayken, verimliliği ve üretkenliği artırmak adına konum bilgisi ve Bluetooth özellikleri hem çalışanlara hem de ziyaretçilere yol göstermek için kullanılabilir.
Kuşkusuz, bu teknolojiyi uygulamaya geçirmek önemli, fakat şirketlerin de kullanılan her yeni aracın bir eğitim ihtiyacını doğurduğunu unutmamaları gerekiyor. Çalışanlara bu konuda zaman ayırmak, işlerin amaçlandığı gibi yürümesini sağlayacaktır. Bunu yapabilmenin yolu ise doğru verilerden geçer. Çalışanın yer ayırtmasına rağmen gelmediği ‘hayalet rezervasyonlar’ ilk aşamada kulağa ufak bir sorun gibi gelse de, sistemin etkinliğini sarsabilir ve yeni hibrit çalışma alanlarında sorun yaratabilir.
Hiper farkındalığa ulaşacak binalar
Dijital dönüşüme açık şirketler sayıları her geçen gün artan Nesnelerin İnterneti (IoT) cihazları ve sensörleri kullanıyorlar. Böylece binanın sıcaklığı, nem seviyesi, enerji ve kaynak tüketimi, hava ve sıvı akışı, doluluk ve çok daha fazlası hakkında büyük miktarda verilere erişebiliyorlar.
Tüm bu verilerin operasyonel maliyetler, verimlilik ve aynı zamanda çalışan deneyimi gibi konular üzerinde büyük etkisi var. Işıkların saat kaçta açılması gerekiyor? Odaları gereğinden fazla mı soğutuyoruz yoksa içeriyi pencereler açıkken mi ısıtıyoruz? Çalışanlar ortak alanları kullanıyor mu yoksa daha çok özel alanlara mı ihtiyacımız var? Kimsenin kullanmadığı alanları temizliyor muyuz? İsrafı en az seviyeye indirmelerine ve maliyetleri azaltmalarına yardımcı olacak, daha iyi alan ve tesis kullanımı için şirketlerin bu sorulara yakın gelecekte verecek cevapları olacak.
Zamanla, hem kullanıcılarına hem de çevresine karşı tamamen farkındalığa ve duyarlılığa sahip, otomasyondan yararlanan binaları devreye sokmak için bu verileri geliştiren şirketleri de göreceğiz.
Ağın geleceği
Bu trendleri keşfederken, yeniden tasarlanan ofislerin her ölçekteki cihazları, kullanıcıları ve platformları destekleyecek kablosuz ağ altyapısına ihtiyaç duydukları da gün yüzüne çıkıyor.
Bunun yanı sıra, yapay zekayla güçlendirilmiş ve öngörüler sunan bir ağa da gereksinim duyulacaktır. Ağ performansını, operasyonel verimliliğini sağlamanın ve eşi benzeri görülmemiş büyüklükteki verilerden iş anlamında katma değer yaratmanın tek yolu da budur.
Bu yöntem aynı zamanda herhangi bir dağıtık ağın doğasında yer alan güvenlik risklerine verilecek tek cevaptır. Bir dizi Nesnelerin İnterneti ve yönetilmeyen kullanıcı cihazları için BT ekiplerinin bunlara ayıracak zamanları ya da bu riskleri manuel olarak yönetecek görünürlükleri yok. Ortak alanda bir araya gelme ve sosyalleşmenin artışı, daha fazla müşteri ve ziyaretçinin de ofisi tercih edeceği anlamına gelir ve bu, yönetilmesi gereken farklı erişim düzeyleri yaratır. Otomasyon çözümü, ziyaretçilerin hem ağ üzerinde yapabileceklerini hem de görebileceklerini sıkı bir şekilde yöneten güvenlik politikalarını ve erişimlerini basitleştirir.
Dönüşen ihtiyaçlar ve davranışlarla yeni teknolojilere, bütçelere cevap verebilecek çalışma alanlarındaki verilerden beslenen ağların ölçeklenebilir olması gerekiyor.
Hatta, kurumsal ağların işlevi o kadar büyük ki, altyapı yatırımlarının hibrit çalışma alanlarını devreye sokmakla değil, geleceğin değişimlerine hazır ve çevik şirketler yaratmakla ilişkili olduğunu düşünüyorum.
Fakat tüm bu yatırımlar finansman gerektirir. Buradan hareketle, Aruba’nın hibrit çalışma modeli şirketlere, bütçelerini stratejik bir şekilde nasıl kullanabilecekleri ve geleceğin çalışma ortamını sağlayacak bir ağı nasıl oluşturabilecekleri konusunda yol gösterecektir.
Basın Açıklaması
Sparkle, Google İş Birliğiyle Blue ve Raman Denizaltı Kablo Sistemlerini İnşa Ediyor
Yeni sistemler Avrupa, Afrika, Ortadoğu ve Güney Asya arasındaki iletişim rotalarında çeşitlilik, ölçeklenebilirlik ve gecikme süreleri bakımından yeni kurallar getiriyor
Sparkle BlueMed Blue sistemin ıslak bileşenlerini paylaşarak ve Akdeniz’de yeni noktalar ekleyerek daha fazla genişliyor
Roma, 4 Ağustos 2021
İtalya’nın ilk uluslararası ve dünyanın en büyük 10 operatöründen biri Sparkle, Blue ve Raman adlarındaki deniz altı kablo sistemlerini inşa etmek üzere Google ve diğerleri ile yaptığı iş birliğini açıkladı: Blue İtalya, Fransa, Yunanistan ve İsrail’i bağlayacak, Raman ise Ürdün, Suudi Arabistan, Cibuti, Umman ve Hindistan’ı bağlayacak.
Her biri 16 fiber çiftle donatılmış ve açık kablo inovatif konseptlerini benimseyen, çoklu fiber kiracılarını ve açık iniş istasyonlarını destekleyen bu iki sistem, kablo sonlandırma noktalarına rekabetçi erişimi mümkün kılıyor. Böylece, iki sistem bu coğrafyalar üzerinde çeşitlendirme, ölçeklenebilirlik ve gecikme süreleri açısından yeni bir referans belirliyor. .
Özellikle Blue, Sicilya Kanalı üzerinden geleneksel rotayı takip etmektense, Akdeniz’de Messina Boğazı’nı geçerek kuzeye doğru yol alan yeni bir rota üzerinde konuşlandırılacak. Bunun sonucunda internet servis sağlayıcılar, taşıyıcılar, telekom operatörleri, içerik sağlayıcılar, işletmeler ve kurumlar yüksek hızlı internet ve eşi benzeri olmayan çeşitlilik ve performans sağlayan son teknoloji kapasite hizmetlerinden yararlanacaklar.
Blue Sistem içinde, BlueMed denizaltı kablosu artık Sparkle’ın ıslak bileşenlerini dört ek fiber çifti ve 25 Tbps’dan fazla ilk tasarım kapasitesi ile paylaşan kendi özel etki alanıdır, ve Fransa (Korsika), Yunanistan (Chania – Girit), İtalya (Golfo Aranci – Sardunya ve Roma), Cezayir, Tunus, Libya, Türkiye, Kıbrıs ve gelecekteki diğer özel ek noktalarıyla Ürdün’e (Aqaba) kadar uzatıldı.
BlueMed’in esnek tasarımı benzersiz gecikme süreleri ve spektral verimliliği, Akdeniz Havzası boyunca hem kesintisiz hızlı bağlantı hem de spesifik müşteri gereksinimlerini baz alan gelişmiş alt sistemlere olanak tanıyor.
Buna ek olarak Sparkle’ın Cenova Açık İniş Platformu, Avrupa’ya dağıtılmış bir giriş arayan, Milano’nun zengin dijital pazaryerine taşınan ve böylelikle Afrika, Ortadoğu, Asya ve Avrupa arasında yeni bir geçiş noktası getirmek isteyen gelecek denizaltı kabloları için alternatif öncelikli erişim haline gelmeye hazırlanıyor. Blue ve Raman’ın 2024’te faaliyete geçmesi beklenirken, BlueMed’in Tyrrhenian kısmının 2022’de kullanıma hazır hale gelmesi planlanıyor.
Sparkle CEO’su Elisabetta Romano, “Bu son teknoloji kıtalararası altyapı hamlemizle Google’la olan iş birliğimizi bir üst seviyeye taşımaktan son derece gurur duyuyoruz” diyor ve ekliyor: “Blue ve Raman denizaltı kablo sistemleriyle Sparkle Asya, Ortadoğu ve Avrupa arasındaki stratejik rotalardaki yetkinliklerini artırıyor ve geliştirilmiş BlueMed’le Akdeniz bölgesindeki varlığımızı güçlendiriyoruz.”
Sparkle, Nibble’ı Kuzey Avrupa'ya Genişletiyor.
Sparkle, Nibble’ı Kuzey Avrupa'ya Genişletiyor
Londra, Amsterdam ve Brüksel'e uzanan Nibble, kendisini ilk pan-Akdeniz optik ağı olarak tanıtıyor.
Roma / Palermo, 22 Haziran 2021
İtalya'nın ilk uluslararası servis sağlayıcısı ve ilk on küresel operatör arasında yer alan Sparkle, Sparkle CEO'su Elisabetta Romano ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Manlio Dİ Stefano arasında Palermo'daki Sicilya Hub'da düzenlenen toplantıda Nibble ağının kuzey Avrupa'ya genişletildiğini duyurdu.
Nibble, Sparkle'ın “Yazılım-Tanımlı” teknolojiye dayanan yeni Avrupa ağı. 6.500 km'lik bir fotonik -omurga üzerine inşa edilen ağ, bugün Sparkle'ın Sicilya'daki iki büyük denizaltı iniş istasyonunu, Palermo ve Catania'yı, batıda Milano, Marsilya, Frankfurt ve Paris ile doğuda Atina, İstanbul ve Tel Aviv ile birbirine bağlıyor.
Farklı fiber optik omurgalar üzerine kurulu bağlantı, maksimum güvenilirlik ve en son DWDM teknolojileri sayesinde, yüksek performans, düşük gecikme süresi ve piyasada mevcut olan en yüksek hızlar ile hem şirketlerin hem de operatörlerin artan talebini karşılamak için ölçeklenebilir ve garantili hizmetler sunuyor.
Temmuz 2021- itibari ile Nibble, Londra, Amsterdam ve Brüksel'i birbirine bağlayarak kuzey Avrupa'ya 6.300 km daha genişleyecek ve böylece Akdeniz havzasından Avrupa'ya kesintisiz bağlantı için yedekli ağ mimarisi ile toplam 12.800 km uzunluğa ulaşacak.
Sparkle CEO'su Elisabetta Romano, "Sparkle, İtalya'nın Avrupa ve Akdeniz'deki liderliğini yeniden teyit ederek küresel telekom sektöründe öncü rolünü bir kez daha kanıtlıyor" dedi ve ekledi, "Bugün müşterilerimize kesintisiz, güvenli ve yüksek güvenilir kapasite hizmetlerinin anında etkinleştirilmesini sunabiliyoruz." diye belirtti.
İş ve dijitalden sorumlu Dışişleri Müsteşarı Manlio Di Stefano, “Sparkle gibi bir İtalyan mükemmelliğinin konuğu olmaktan memnuniyet duyuyorum ve ülkemizin giderek daha fazla rağbet gören bu stratejik alanda Avrupa ve uluslararası pazarın ön saflarında kalması için onlarla ve tüm İtalyan ICT sektörüyle çalışmaya devam edeceğiz.” dedi.
Sicilya Merkezi'ndeki toplantı, aynı zamanda Nibble için 24 saat denetim merkezi olarak da hizmet veren ve yakın zamanda yenilenen Ağ İşletim Merkezi'ni (NOC) ziyaret etmek için bir fırsat oldu.
Böylece Sicilya Merkezi, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'ya yakınlığı ve Sicilya'da sonlanan tüm uluslararası kablolarla bağlantısı sayesinde Sparkle ağının teknolojik kalbi, zekası ve Akdeniz'deki İnternet trafiğinin ana değişim noktası olduğunu doğrulamaktadır.
2022’ye kadar Sicilya Merkezi aynı zamanda, karasal kablolara kıyasla %50’ye varan gecikme azalması ile Sicilya’yı Cenova ve Milan ile bağlayarak Tiren Denizi’ni geçecek olan yeni çoklu fiber denizaltı kablosu BlueMed’in de iniş noktası olacak.
Aruba ESP, Yeni İş Gerçekliklerine Uyum Sağlayan Kurumların Ağdaki Çevikliklerini Geliştiriyor
Yeni cloud native yapay zeka operasyonları, IoT operasyonları özellikleri ve yeni kenar anahtarları, dağıtık ağ yapıları bulunan kurumlara COVID sonrasında yol gösteriyor
SANTA CLARA, Kaliforniya – 22 Haziran 2021 – Bir Hewlett Packard Enterprise şirketi Aruba (NYSE: HPE), bugünkü HPE Discover 2021: Kenar Teknolojilerden Buluta Konferansı’nda kurumların ağ operasyonlarını kolaylaştırmaları ve BT’den aldıkları verimi en üst düzeye çıkarmaları için tasarlanan Aruba Kenar Servisleri Platformu’na (Aruba ESP) getirdiği bir dizi yeni yetkinlik ve çözümü duyurdu. Getirilen güncellemeler, Aruba ESP’nin tam kalbinde yer alan yapay zeka destekli ağ yönetim ve analiz platformu Aruba Central için yapay zeka operasyonları (AIOps), Nesnelerin İnterneti (IoT) ve güvenlik özelliklerinin yanı sıra, Akıllı Kenar’a özgü oluşturulan Aruba CX Anahtarlama portföyüne eklentileri içeriyor. Bu gelişmeler sayesinde BT ekipleri ağlarını kenardan buluta genişletebiliyor. Böylece günümüzün bir hayli dağıtık kurumsal ağ ortamında bilhassa önemli hale gelen çeviklik ve basitlik, yepyeni seviyede mümkün kılınıyor.
Geçtiğimiz yılın getirdiği koşullar kurumlar üzerinde kalıcı izler bıraktı ve geleneksel iş modellerini köşeye sıkıştırdı. Başlarda, iş sürekliliğini sağlamak için işletmelerin değişen gereksinimlere ayak uydurmaları gerekiyordu. Günümüzde ise geçtiğimiz yıldan alınan dersler ışığında kurumlar yeni iş gerçekliklerine uyum sağlamak ve bu koşullar altında büyümekle yetinmekle kalmıyor. Aynı zamanda, gelecekte meydana gelebilecek iş anlamındaki yıkıcı değişikliklere hazırlanacak, daha esnek ve dirençli BT altyapısını mümkün kılacak teknolojilere de yatırım yapmaya devam ediyorlar[1]. Bir diğer ifadeyle kurumlar, çalışma koşullarına uygun ve değişkenlik gösterebilen BT mimarilerini kurmak ve devamlılığını getirmek istiyorlar.
Günümüz iş dünyasının dağıtık ağ yapısı, kurumların sınandığı bir diğer önemli konudur. Uygulamalar ve iş yüklerinin veri merkezi ile bulut üzerinde dağıtık bir halde bulunmasının yanı sıra, kullanıcılar da kampüs, veri merkezi, şube ve uzaktan çalışma noktalarına dağılmış vaziyettedirler. Bu esnada, birbiriyle uyumsuz çalışan yönetim araçları ve çoklu mimariyle birlikte BT hizmetini bu dağıtık konumlar üzerinde sunmak daha da zorlaştı ve bunun sonucunda ağ daha da parçalı bir hale büründü.
BT’deki bu karmaşıklık Nesnelerin İnterneti (IoT) ve bulut teknolojilerinin getirdiği kazanımları baltalayarak hem çalışan verimliliğini hem de son tüketici deneyimini olumsuz etkileyebilir. Dijital dönüşüm içerisindeki kurumların BT ekipleri, iş operasyonlarını düzene koyan ve BT karmaşıklığını azaltan teknolojileri uygulamak ve otomatize hale getirmek için her zamankinden daha fazla baskı altındalar.
Birleşik Bir Altyapı İçin Cloud Native Yönetim Yetkinlikleri
Tek bir kontrol noktası aracılığıyla merkezi yönetilen birleşik bir altyapıyı uygulamaya koymak, BT karmaşıklığını azaltmanın bir yoludur. WLAN ve SD-Branch yetkinliklerini bir araya getiren birleşik ağ işletim sistemi Aruba Central ve ArubaOS 10’daki süregelen iyileştirmeler, müşterilere basitleştirilmiş bir ağ sunar. Böylelikle mikro şube, şube ve kampüs ortamları üzerinde dağıtık bir ağ ortamını etkin bir şekilde yönetebilen BT, tek bir yönetici konsolundan tek bir mimari kullanarak yüksek kalitede bir kullanıcı deneyimi sağlayabilir.
HPE’nin bugün duyurduğu Bulut Bilişim Konsolu’nun temelinde de hizmet veren Aruba Central’ın yeni cloud native yetkinlikleri şunları içeriyor:
· Kendi kendini iyileştiren yapay zeka operasyonları (AIOps) kapalı döngü onarımı vaadini yerine getirir. Bu, son kullanıcıların ya da iş performansının etkilenmeden sorunların otomatik olarak ortaya çıkması ve düzeltilmesi anlamına gelir. Böylece BT operatörleri meydana gelen sorunlar karşısında herhangi bir manuel çaba göstermez.
· Sensörleri, bağlayıcıları ve diğer IoT altyapısını ağda takip edebilme yetkinliği sunan yeni IoT operasyonlarına müşteriler, birkaç tıkla Aruba IoT iş ortaklarının türünün en iyisi çözümlerine entegre bir uygulama mağazasından ulaşabilir.
· SIM etkin sunucular dahil olmak üzere geniş bir ölçekteki cihazlarda son kullanıcılara otomatize edilmiş, güvenli bir ağ bağlantısı sağlanır. Ağ erişimini yöneten BT yöneticilerinin operasyonlarını kolaylaştıran bu çözüm, kesintisiz bir kullanıcı deneyimini mümkün kılar.
Birbiriyle uyumlu bu gelişmeler, birleşik bir altyapı ve iş operasyonlarına getirdiği basitlikle Aruba’nın vizyonunu bir adım daha öteye taşıyor ve BT ekiplerinin değerli zamanlarını iş anlamında kritik alanlara yönlendirmelerini sağlıyor.
Santa Barbara Birleşik Okul Bölgesi'nde sistem yöneticisi olan Jesus Orozco, "14.000 öğrenciye hizmet veren 16 bölgeye yayılmış okulların öğrencilerine eğitim amaçlı tahsis edilen 17.000'den fazla cihazla, organizasyonumuz sınırsız bir şekilde yayılmış durumda" dedi ve ekledi, "Cihaz bağlantısının eğitim için kritik bir unsur olduğu gibi bir okul bölgesinde, aynı bizimki gibi, ağ kesintisi bir seçenek değil. Aruba teknolojisi bize tüm ağı tek bir merkezi konumdan proaktif olarak yönetme yeteneği vererek, öğrencilerin eğitimleri aksamadan sorunları teşhis edip çözmemizi kolaylaştırıyor. Aruba Central ve ArubaOS 10'da bulunan, öğrencilerimizi birbirine bağlı ve meşgul tutan hızlı, güvenli ve her zaman açık bağlantı sağlama hedefimizi ilerleten yeni gelişmelerden heyecan duyuyoruz."
Aruba ESP’nin bir parçası Aruba Central, kayda değer bir büyüme gösteriyor. Bugün Aruba Central, dünya çapında 100.000 kuruluşta 100 milyondan fazla müşteri kenar noktasını ve 1,5 milyon cihazı yönetiyor.
Dağıtık Yapıdaki Kurumların İhtiyaçlarına Cevap Veren Genişletilmiş Ağ Erişimi
Müşterilerin ağ bağlantısı ihtiyaçlarına daha iyi cevap verebilmek için Aruba, amiral gemisi çözümü CX Switching portföyünü iki yeni anahtar serisini içerecek şekilde genişletiyor:
· Dış mekanda zorlu hava koşullarına dayanacak şekilde sağlamlaştırılmış, endüstriyel IoT uygulamaları için uygun bir anahtar ailesi: Aruba CX 4100i
· Uzaktan çalışan küçük ofisler ve KOBİ pazarına hitap eden uygun maliyetli, katman 2 çözümü: Aruba CX 6000
Bu yeni CX anahtarlama hatları, cloud native AOS-CX işletim sisteminin erişimini genişletiyor ve kurumlara yeni girişimlerde işe koyulma ve fırsatları kendi hızında değerlendirme esnekliği sağlıyor.
Enterprise Strategy Group'ta kıdemli analist ve uygulama direktörü Bob Laliberte, “Geçtiğimiz yılda yaşananlarla birlikte kurumlar, ortaya çıkabilecek her türlü soruna hızlıca ayak uydurmak için esnekliği en üst düzeye çıkarmanın ve direnç gösterebilmenin yollarını ararken, dağıtık yapıdaki işletmeler varlıklarını sürdürecek” diyor ve ekliyor, "Araştırmamız, işletmelerin dijital dönüşüm girişimlerini hızlandırdığını; üretkenliği, güvenliği ve işbirliğini artıran projelere öncelik verdiğini, ancak bu yüksek oranda dağıtık ortamların daha fazla BT karmaşıklığı yarattığını gösterdi. Bu nedenle sektör, çevikliği artırmak ve operasyonları kolaylaştırmak için veri ve otomasyondan yararlanan teknolojilere ve çözümlere muhtaç.”
Ne Zaman Satışta Olacak?
Aruba Central’a gelecek yeni yazılım geliştirmeleri ve yeni CX anahtarları 2021 sonbaharında kullanımda olacak. Her iki çözüm de Aruba’nın GreenLake’i aracılığıyla bir hizmet olarak sunulacak.
Ek Kaynaklar
· Blog: Aruba ESP ile COVID Sonrası Dönem için Ağları Genişletme ve Basitleştirme
[1] ESG Research Report, 2021 Technology Spending Intentions Survey, January 2021.
İşletmelerin 5G Hakkında Ne Düşündüğüne Dair 5 Temel Bulgu
İşletmelerin 5G Hakkında Ne Düşündüğüne Dair 5 Temel Bulgu
5G dağıtımı hızla devam ediyor ve ağın işletmeler üzerindeki etkisi şimdiden çok açık. Yıllardır bu dönüşümün ön saflarında yer alan Intel, yeni iş değeri elde etmek için 5G'den yararlanmak isteyen birçok kuruluşa güvenilir bir danışman olarak hizmet veriyor.
Yakın zamanda ABD'de Intel tarafından görevlendirilip finanse edilen ve YouGov tarafından yürütülen 511 BT karar mercii (ITDM) arasında gerçekleştirilmiş bir anket, ITDM'lerin teknolojinin kuruluşlara ve topluma getireceğini umdukları faydalar da dahil olmak üzere şu anda 5G'nin olasılıkları ve kullanım durumları hakkında ne düşündüklerini açığa çıkarıyor.
5G'nin işleri ne ölçüde etkileyeceği konusunda farklı düşünceler olsa da farklı büyüklükteki işletmelerin ITDM'leri genellikle bu fırsatın şu anda yeterince önemsenmediği konusunda hemfikir. Sonuç olarak, inovasyon fırsatları göz ardı edilemeyecek kadar büyük olduğu için sektör, bu yıl 5G'nin işletmeler için bir öncelik haline gelmesini beklemelidir.
Intel gibi donanım ve yazılım liderlerinin kritik bir rol oynayacağı yer burası, çünkü bu fırsatla birlikte altyapılarda değişim gereksinimleri geliyor. Bu nedenle, dijitalleşmenin tetiklediği verilerdeki inanılmaz artışla, ITDM'lerin dört gözle beklediği olasılıkları sunmak için 5G'yi uç ve yapay zeka (AI) ile birleştirmeye devam etmek önemli bir rol oynayacak.
MWC etkinlik basın kitini ziyaret ederek Intel'in ağı nasıl dönüştürdüğü hakkında daha fazla bilgi edinin.
Temel Bulguların Özeti
ITDM'ler, 5G'nin Sunduğu Vaatlerin Hafife Alındığına İnanıyor
· ITDM'lerin %66'sı, 5G'nin işletmelere sunduğu vaatlerin küçümsendiğine inanıyor ve birçoğu bu teknolojinin en çok yenilik, (Katılımcıların %44'ü, teknolojiye dair umdukları şeyler listesinde ilk üçte olduğunu söylüyor), esneklik, açıklık (%37) ve kuruluşlarına para kazanma fırsatları (%33) getirmesinden umutlu olduğunu söylüyor.
· Daha büyük şirketlerdeki (501'den fazla çalışan) ITDM'lerin, 5G'nin daha küçük şirketlerdeki (11 ila 100 çalışan) ITDM'lere göre daha olumlu bir etkisi olacağını hissetme olasılığı daha yüksek, ancak ITDM'ler şirket boyutuna rağmen 5G'nin şirketlere sunduğu vaatlerin şu anda küçümsendiği konusunda hemfikir.
o Büyük işletmelerdeki ITDM'lerin (%87), 5G'nin işlerini nasıl etkileyeceğini anladıklarını belirtme ihtimalleri, küçük işletmelerdekilere göre (%67) daha fazla.
o Büyük işletmelerdeki ITDM'lerin %81'i 5G'nin işlerini olumlu etkileyeceğini düşünürken, küçük işletmelerdeki ITDM'lerin sadece %54'ü 5G'nin işlerini olumlu etkileyeceğini düşünüyor.
o Hem orta (101 ila 500 çalışan) hem de büyük işletmelerdeki ITDM'lerin %87'si, küçük işletmelerdeki ITDM'lerin %66'sı gibi, inovasyona ayak uydurmak için 5G'nin çok önemli olduğunu düşünüyor.
o İşletme büyüklüğü ne olursa olsun, ITDM'ler arasında işletmelerde 5G'nin vaatlerinin küçümsendiği konusunda bir fikir birliği var (küçük için %66, orta için %63, büyük için %68).
ITDM'ler 5G'nin Şirketlerine Yenilik Getireceğini Umuyor ve Teknolojiye Yatırım Yapmayı Planlıyorlar
· Birçok ITDM, 5G teknolojisinin işlerine yenilik (%44), esneklik, açıklık (%37) ve para kazanma fırsatları (%33) getirmesini umduklarını söylüyor.
· Ankete katılan ITDM'lerin %54'ü, şirketlerinin önümüzdeki üç yıl içinde BT bütçelerinin %10 veya daha fazlasını 5G teknolojisine harcayacağını tahmin ediyor.
5G'nin İşletmelere Olan Etkisine İlişkin Fİkirler Nesillere Göre Değişiyor
· ITDM'lerin 5G'nin işlerini nasıl etkileyeceği konusundaki düşüncesi, nesilden nesile farklılık gösteriyor; 55 yaş ve üzerindeki ITDM'lerin, 5G'nin işlerini olumlu etkileyeceğine inanma olasılıkları, 18 ile 34 yaş arasındakilere göre daha düşük.
o 18-34 yaş arasındaki ITDM'lerin %89'u 5G'nin işlerini nasıl etkileyeceğini anladığını belirtirken, 55 yaş üstü kişilerin sadece %62'si 5G'nin işlerini nasıl etkileyeceğini anlıyor.
o 18 ile 34 yaş arasındaki ITDM'lerin %91'i 5G'nin inovasyona ayak uydurmak için çok önemli olduğuna inanırken, 55 yaş üstü ITDM'lerin %62'si buna inanıyor.
o 18 ila 34 yaş arasındaki ITDM'lerin %86'sı 5G'nin işlerini olumlu etkileyeceğine inanırken, 55 yaşın üzerindekilerin %48'i 5G'nin işlerini olumlu etkileyeceğini düşünüyor.
En Önemli Ağ Sorunu Güvenlik
· ITDM'lere işletmelerinin ağa güvenemediği durumlarda (sağlanan listeden) akla gelen ilk üç endişeleri sorulduğunda, en çok siber güvenlik saldırıları (%43), gelir kaybı (%35), müşteri kaybı (%34) ve çalışan verimliliği kaybı (%33) cevaplarını veriyorlar.
· Güvenlik (%62), güvenilirlik (%61) ve hız (%50), ITDM'ler için (sağlanan bir listeden) en önemli üç ağ özelliği.
Büyük Fırsatlara Rağmen Çoğu Kişi 5G'nin Etkisi Hakkında Net Bir Fikre Sahip Değil ve Uygulama Planlarından Hala Yoksun
· Önümüzdeki 2 yıl içinde, ITDM'ler aşağıdakiler için 5G teknolojisini kullanmak istiyor:
o Video (görsel kusur tespiti, medya/içerik): %40.
o Yapay zeka: %33.
o Kenar / Nesnelerin İnterneti: %33.
o Satış noktası: 30%.
o Artırılmış gerçeklik/sanal gerçeklik (örneğin, 3D eğitim): %27.
o Tedarik zinciri: %26.
o Akıllı fabrika: 23%.
· ITDM'lerin 5'te 1'inden biraz fazlası (%21) 5G'nin işlerini nasıl etkileyeceğini tam olarak anlamıyor.
· ITDM'lerin %79'u 5G teknolojisinin yeniliklere ayak uydurmak için çok önemli olduğunu düşünürken, %27'si kuruluşlarının 5G teknolojisini uygulamak veya bundan yararlanmak gibi bir planı olmadığını belirtiyor.
· ITDM'lerin %79'u 5G teknolojisinin işlerini nasıl etkileyeceğini anlıyor, ancak %27'si kuruluşlarının teknolojiyi uygulamaya/bu teknolojiden yararlanmaya yönelik planları olmadığını söylüyor.
Yöntem:
Tüm rakamlar, aksi belirtilmedikçe, YouGov Plc'den alınmıştır. Toplam örneklem büyüklüğü 511 ITDM. Saha çalışması 27-31 Mayıs 2021'de yapıldı. Anket çevrimiçi olarak yapıldı. Bu rakamlar ağırlıklandırılmıştır ve 18 yaş ve üstü tüm ABD BT karar vericilerini (ITDMs) temsil etmektedir.
Qualys, CyberSecurity Asset Management'ı Tanıtıyor.
Qualys, CyberSecurity Asset Management'ı Tanıtıyor
Yeni varlık envanteri uygulaması, güvenlik ekiplerinin güvenlik ve uyumluluk programlarındaki açıkları belirlemesine ve yanıtlamasına yardımcı oluyor
FOSTER CITY, Calif. - Yıkıcı bulut tabanlı BT, güvenlik ve uyumluluk çözümleri alanında öncü ve lider sağlayıcı olan Qualys, Inc (NASDAQ: QLYS), bugün birleşik tek bir platformdan tam BT ekosisteminin envanterini oluşturmak, güvenlik açıklarını belirlemek ve riski yanıtlamak için Qualys Cloud Platform’u temel alan CyberSecurity Asset Management'ı (CSAM) duyurdu.
Kuruluşlar, geçen yıl boyunca IoT ve uzak iş gücüne geçişi destekleyen bulut ve kapsayıcı gibi teknolojilerden yararlanarak dijital dönüşümlerini hızlandırdı. Envanter, yazılım desteği ve lisans gözetimi gibi geleneksel varlık yönetimi sorumlulukları BT'nin alanına girdiğinden ve BT envanterine odaklanan araçlarla çalışıldığından, bu dijital geçiş için varlık görünürlüğüne yönelik yeni bir yaklaşım gerekli. Güvenlik ekiplerinin, güvenlik araçlarındaki kör noktaları algılayıp güvenlik açıklarını hızla yanıtlayarak BT varlık sistem durumunu siber güvenlik açısından izlenmesi gerekiyor.
Informatica güvenlik operasyonları müdürü Jatinder Pal Sing: “Güvenlik Operasyonları odaklı bir kuruluş olarak, ‘anlamadığınız şeyi koruyamazsınız’ ilkesini benimsiyoruz. Burada, anlamak temel sözcüktür. Bu nedenle, güvenlik operasyonları bağlamında varlık yönetimi yalnızca bir varlığı ‘görmek’ değildir; her bir yazılım, donanım ve IoT varlığı için ‘risk’ bağlamını parmaklarımızın ucunda bulundurmaktır. SOC varlık yönetimimiz, ihtiyacımız olan görünürlüğü sağlamak için Qualys CyberSecurity Asset Management uygulamasını kullanmakla kalmaz, bir adım daha ileri giderek her varlığın güvenlik riskini değerlendirir ve SOC'mizin uygun uyarıları almasını ve IR analistlerinin uygun eylemleri zamanında gerçekleştirmesini sağlar.” dedi.
CyberSecurity Asset Management, bilinen ve bilinmeyen varlıkların sürekli olarak envanterini oluşturmak, yüklenen uygulamaları bulmak ve varlıkların kritik durumunu belirlemek için iş ve risk bağlamlarını yer paylaşımlı olarak sunan, birden çok yerel sensörü ve CMDB senkronizasyonuyla Qualys Cloud Platform'un gücünden yararlanan hepsi bir arada bir çözümdür. Yetkisiz veya yaşam sonuna ya da hizmet sonuna ulaşan yazılımları ve eksik olan gerekli güvenlik araçlarını belirler ve saldırı yüzeyinin sistem durumunu değerlendirir. Buna ek olarak, CSAM tehdit uyarıları ve yazılım kaldırma ile yanıt seçeneklerini etkinleştirip, FedRAMP, PCI-DSS ile diğer gereksinimleri destekleyen mevzuat raporlaması sunar.
Omdia birincil analisti Tanner Johnson “Kritik varlıkları belirlemek, birleştirmek ve önceliklendirmek için Qualys Cloud Platform'daki önemli bağlam bilgilerinden yararlanan CSAM, bir BT varlıkları listesinden daha fazlasıdır. Platform ise raporları BT ve güvenlik ekipleri arasında göndermeye gerek kalmadan güvenlik ekiplerinin riski azaltmak üzere hızlıca eylem yapmak için ihtiyacı olan düzenlemeyi sağlar. Qualys, varlık güvenliği yanıtıyla ilgili zorluklara platform tabanlı bir yaklaşım sağlayarak pazarda rakiplerden ayrılmaya yardımcı oluyor.” dedi.
Qualys CyberSecurity Asset Management, güvenlik ekiplerinin güvenlik ve uyumluluk programlarındaki açıkları belirlemesine ve yanıtlamasına yardımcı olur
Qualys CSAM, güvenlik ekipleri için amaca yönelik olarak oluşturulmuştur. Güvenlik açığı yönetimi, düzeltme eki uygulama, uyumluluk, dosya bütünlüğü izleme ve uç nokta algılama ve yanıtı için kullanılanlarla aynı Qualys sensörlerini ve çok işlevli bulut aracısını kullanır. Kuruluşlar CSAM ile şunları yapabilir:
Kapsamlı ve güncel varlık envanteri oluşturma (Ücretsiz Global AssetView uygulaması) - Yönetilen ve yönetilmeyen varlıkların doğru bir envanterini görmek için birden çok yerel Qualys sensöründen yararlanarak aracısız teknoloji, bulut aracıları ve API'lerle varlık verilerini toplayın ve ilişkilendirir. BT altyapısını yapılandırılmış tek bir görünümünü elde etmek için varlıkları BT, bulut ve IoT ortamlarında kategorilere göre otomatik olarak sınıflandırır.
CMDB ile eşitleme ve Risk Profili Atama - Özniteliklerin ve iş bağlamının iki yönlü eşitlemesi için ServiceNow CMDB eşitleme uygulamasını veya Qualys Varlık API'lerini kullanır. Varlık ve sahiplik bilgilerine göre varlıkları otomatik olarak etiketler ve riskin kritik olma durumunu atar. CSAM, BT ve güvenlik ekipleriniz için CMDB'yi tek doğru bilgi kaynağı olarak sağlanmasına yardımcı olur.
Güvenlik Açıklarını Algılama ve İzleme - Ağa bağlanan yetkisiz varlıkları algılar. Yüklü yetkisiz yazılımlar için varlıkları izler, gerekli güvenlik araçları eksik olan varlıkları belirleyip dışarı açılan varlıkları izleyerek güvenlik ekiplerinin envanterde kör noktaları önlemesini ve riski azaltmasını sağlar.
Uyarı, Rapor ve Yanıt - Olası uyumluluk sorunlarını önlemek için varlık durumu etkilenir etkilenmez güvenlik ekiplerini bilgilendirir PCI ve FedRAMP gibi gereksinimler için kullanıma hazır şablonlarla denetçiler için varlık sistem durumu raporları oluşturur. Olası sorunları gidermek için bulut aracısını kullanarak yetkisiz yazılımları siler ve hızlı bir şekilde el ile veya otomatik yanıt eylemlerini gerçekleştirir
“Müşterilerin varlıkların güvenlik bağlamını net olarak görebilmesi amacıyla güvenlik ekipleri için varlık yönetimini yeniden tanımlamak üzere milyonlarca cihaz hakkında içgörüler sunan popüler ücretsiz Global AssetView uygulamamızı daha da geliştirdik,” diyen Qualys başkanı ve CEO'su Sumedh Thakar. “CSAM, güvenlik ekiplerinin BT varlık envanterlerindeki açıkları belirlemesi ve yönetmesi için ihtiyaç duyduğu otomasyonu sağlamak üzere Qualys Cloud Agent dahil birden çok sensörden telemetri bilgilerini kullanır.” dedi.
AssetView Live, 2 Haziran
Qualys CSAM'yi çalışırken görmek ve müşterilerin görüşlerini duymak ve uygulamanın canlı bir tanıtımını görmek üzere 2 Haziran'da AssetView Live için bize katılın. qualys.com/assetviewlive adresinden kaydolun.
Kullanılabilirlik
Qualys Cybersecurity Asset Management Haziran'da kullanıma sunulacak. Ücretsiz deneme bekleme listesine katılmak için: qualys.com/CSAM-trial
Ek Kaynaklar
- CyberSecurity Asset Management videosunu görüntüleyin
- CyberSecurity Asset Management hakkında CEO’muzun blogunu okuyun
- CyberSecurity Asset Management hakkında ayrıntılı blogu okuyun
- Qualys Cloud Platform hakkında ayrıntılı bilgiler
- LinkedIn ve Twitter’da Qualys’i takip edin
Son Giriş: 2 yıl önce
Son Mesaj Zamanı: 2 yıl
Mesaj Sayısı: 33
Gerçek Toplam Mesaj Sayısı: 40
İkinci El Bölümü Mesajları: 0
Konularının görüntülenme sayısı: 4.436 (Bu ay: 46)
Toplam aldığı artı oy sayısı: 1 (Bu hafta: 0)
En çok mesaj yazdığı forum bölümü: Kültür ve Bilim