Şimdi Ara

Pasif Ahlâkı ve İyilik

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
3 Misafir (1 Mobil) - 2 Masaüstü1 Mobil
5 sn
25
Cevap
0
Favori
558
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Elbet daha önce benzerleri düşünülmüştür ama uzun zamandır aklımda gezinen bir "hipotezimden" bahsedeyim:

    Bence ahlâk ve iyilik, pasifliği gerektirir.(Pasif insanı, aktif ve girişimci insanın zıttı sayarsak)

    İyi kâlpli ve erdemli olmak, genellikle pasif olmayı gerektirir; yahut kişi girişken ve aksiyona (eylem gerçekleştirmeye) yatkın biri ise, o zaman da belli zamanlarda aksiyonsuz kalmayla bu erdemi yakalayabilir.

    Ahlâkın ve empatinin bize sonradan gelmesinin büyük ihtimâlle sebebi; kökeninden geldiğimiz canlılar âleminin, –ilk günden beri- aktif ve girişken olanı hayatta tutarak ödüllendirmesidir.

    Ancak hayvandan insana geçiş sağlandı sağlanalı, ahlâk kavramının oturması için bu aktifliğin bastırılması gerekti, bunu da geniş ölçüde hiyerarşinin başındaki aktif insan, hiyerarşinin alt kısmındaki büyük kitlelere pasifliği kabûl ettirerek yaptı.

    Bu efendi-kul tâifesi, bir “pasif ahlâkı”nı ortaya çıkarmıştır bana göre.

    Ve imperyâl ve kentleşmiş (uygarlaşmış) Doğu kentlerinin, yine kentleşmiş Batı kentlerine göre daha ahlâklı olmasının sebebi de bana göre budur.
    (-Köhne yanlarımızı bir tarafa bırakırsak- Osmanlı'daki yardımseverliğin varlığını herkes biliyor.)

    Zirâ hoca-talebe, müdür-işçi, lider-asker derken bastırılan ego, toplumu mütevazı olmaya yönlendirmiştir.Diğer tarafta ise insan eşitliği; onları aksiyon özgürlüğüne ve insanları daha kolay yargılayabilme-aşağılayabilme yoluna itmiştir.

    (not: Bu yapı 20.yy'da değişmeye başladı ve ben de asla özgürlüğü iyiliğe (veya tersini) tercih ettiğimi söylemiyorum; sadece ince bir nüans ve bağıntı var diyorum.)

    Ne dersiniz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fsdister -- 16 Mart 2019; 15:58:45 >







  • farklı bir bakışla yaklaşmak isterim.

    eşcinsellerden bahsedelim. bu kimseler türleşme konusunda pasif tutum sergilerler. bir kısmı gider taşıyıcı anne vesilesi ile veya bir kurum vasıtasıyla evlat sahibi olur.

    şimdi dışarıda kötü diye nitelenecek bir şey varsa bu hava durumu değilse insandır dersek, bu kimselerin bu kötülükte fiziksel olarak bir katkıları olabilir mi?

    ahlakın pasifizeliği adına kötü olan ile bu kimselerin bir ilgisi olamaz.

    .....................................

    kan döken biri var. bu kişi eşcinsel bir kişiden aileden gelmiş olamaz. hırsız var arsız var vs. ahlakın pasifizeliğini anlamlama bakımından bu grup seçildi diyelim.

    kötüdür lanetliktir hayasızlıktır falan filan deniyor. diyenlerin dükkanı var ki müşteri lazım demek de mümkün. çoluk çocuk yapınca bu şey durduk yerde masraf demek. yiyecek içecek giyinecek barınacak hastalığı var vs.

    neden böyle duygusuz yaklaşıyoruz? devletin ilgili kurumları bakım yapıyor ancak bireysel bazda kimse yeni doğana maşaallah demekten öte bir şey de yapamıyor yani. anca kendi kolu kanadı nereye yetişiyorsa o kadar varlar.

    ........................................

    bu husus yani eşicinselliğin ahlakın pasif yanını oluşturma hali, türleşenin diğer türleşene aktif olarak yapamadığı yardımın neticesi olarak anlam kazanıyor.

    türe türe de sonra katledildim, aç kaldım, jenosite uğradım, kızıma oğluma tecavüz edildi vs. dedikçe sairdeki oluşumun mevcuda katkısı, ahlakın diğer kısmını oluşturdu diyebiliriz.

    ...........................................

    toplumun içinden çıkan bu kavramların ahlakiliği de zamanla kabul edilebilir bir hal aldı ise bunun sebebi bana kalırsa aktif türleşme eyleminin diğer aktif türeme eylemine girene yapamadığı yardım çerçevesinde oluşan türleşmeme isteğinin toplum sözleşmesine uyumlu hale gelmesi nedeniyledir.

    ...........................................

    ahlak dene şey bu açıdan pozitif olarak sonuç üretmelidir denecektir. kalbimden seviyom, yok benim içim başkasın, aklımdan neler geçiyor bir bilsen gibi doğruya güzel sevgiye dair ima halleri anlamsızlık ifade etmeye başlar.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 16 Mart 2019; 16:12:16 >




  • HADO77 kullanıcısına yanıt
    İlginç ve hoş bir yaklaşım olmuş.Eşcinselliği bir pasifizasyon örneği olarak makûl görmesem de, "türememe"yi kabûl edebilirim.

    Pasif ahlâkı vardır, ancak tümünü oluşturmaz; "zirâ toplumun kollektif ahlâkı vardır ve aktif ahlâkının bir başka aktife (ve dolayısıyla) kollektife ekleyemediğini, bir pasif bir aktife yapar" sonucunu çıkarıyorum dediklerinden.

    Düşündürücü oldu teşekkürler.
  • konu bakımından mevcuttaki oluşumu hiçe sayarak tanımda bulunursak bu hayali bir erdemi akla getirir.

    itirazlarınız var diyelim. savaş haksızlık adaletsizlik vs. bunlar birer sonuç oldukça erdem denen vasfı tartışmak bu kavramları hiçe sayarak olamaz.

    varsayılan ahlak denen şey bir kısım arazlara neden olmuş ise ve bu arazlar toplumlarda yer etmiş ise kuşun diğer kanadı misali denge unsuru olmaya başlar. bu kere karşı olumdan aktarım husule gelir ki pasifize edilmişin aktifi denen tanım oluşur.

    ......................

    bu esemede ise 3. tür denen kavram oluşur ve bu iki kavramsal alış- verişi tanım veya durum dışı bırakır. bu şey apayrı bir oluşumdur. bunun nazarında aktiflik ya da pasiflik birinin diğerine yaptığı dolumdan ibaret olarak nötürleşme halidir.

    kainat içine çökecek, bi daha olacak, mutlak ısı halinde hareket bitecek falan.

    bu durumların şimdiye kadar olması gerektiği gibi, olamadığını iddia edebileceğin yerler yok mu? var. çık marsa karşında güneş oh mis gibi, at şezlongu, havluyu da hazırla derin bi nefesle şemsiyeli bardağa bi el atmak için gemiden in aşağı. ooo çoktan kıyamet kopmuş yani. dünyanın varlığı bunu engelliyor yoksa kainat yapacağını çoktan yapmış.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi HADO77 -- 16 Mart 2019; 16:44:2 >




  • fsdister kullanıcısına yanıt
    ilgi için teşekkürler.

    bu esemeye dayanmamın nedeni ilmi verinin açık açık kişiyi(erkek ve kadını) aynı türdeş kabul etmesinden kaynaklı. yani ikramsız bir kabul ediş halini dayatma var. ilim türdeşsin ve kabul edeceksin diyor. başka bir şey bulana kadar böyle. okkkaaa.

    efe-kabadayı, adına ne dersen de yani.

    ..............................................

    bu bakış açısını ya ilk elden alırsın ya da en son buna vasıl olursun. sonuçta farklı bir kapıya çıkamıyor insan.
  • HADO77 kullanıcısına yanıt
    Pasif Ahlâkı ve İyilik


    Aklıma şu adam geldi Office dizisinden Haksız da bulamıyor insan, beynimizin oluşumu bu temeller üzerine kurulmuş.
  • Atatürk tam bir eylem adamıydı aynı zamanda da ahlaklıydı da. At çöpe hipotezini.
    İnsanlar hakkında böyle varsayımlarda bulunmak yanlış, insanın ne yapacağını kestirmek zor.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • HIGHER kullanıcısına yanıt
    Atatürk ahlâklıydı elbet, ama insan ilişkilerinde o kadar da yüksek bir adam değildi.

    Aklına kurban olduğum mükemmel bir insan olmasıyla birlikte çekilmez bir adamdı, dediğim dedikti, hakikati söylüyordu ve yaptırıyordu ama empati duygusuna fazla sahip değildi, başkalarının kâlbini de çok kırmıştı.

    İyi ki de kırmış, iyi ki de dediğim dedikti; ama doğruya doğru...

    Belki de pasifliğin gerekliliğinden çok, yaşamdaki "aksiyonların uygulandığı durumların" kategorileşmesi lazımdır.Belki insan, âile ve sosyal ilişkilerde (pasif olma kavramı yerine) "aksiyona girmememiz, aktif olmamamız" gereklidir.Ancak konu bilim, siyaset vs. olduğunda iş değişebilir.

    Bu iş elbet dallanır budaklanır gibi duruyor, benimkisi ince bir dalın ince bir ucu olabilir, reddedilecek bir şey söylemiyorum.

    --



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fsdister -- 16 Mart 2019; 16:57:55 >
  • 20. Yy yazdiğını yeni gördüm, öyleyse ömer hayyam diyorum.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • HIGHER kullanıcısına yanıt
    Bu saydıkların çok değerli ve benim de sevdiğim insanlar.

    Ama Ömer Hayyam da Allah'a diss atmış biri yani allasen yapma :D
  • Aslında olayı mikro seviyede inceliyorum.Her tekil aksiyona farklı sonuçlar çıkıyor.Az aksiyonu olan pasif oluyor, aksiyonların bazıları ise kişiyi erdemli, bazıları ise nötr yahut art niyetli yapıyor.

    E bu şuna eşit değil midir: "Yenilmemek için futbol maçına çıkmamak gerekir."

    Şayet pasiflerin yüzde olarak değil, genel bir bakışla aktiflere göre daha ahlâklı olduğunu savunuyorsam bu yanlış olur, çünkü yüzdesel bakımdan hiç maça çıkmamış birinin başarılı olduğunu söyleyemem.

    Sentetik bir hipotezmiş benimkisi sanırım. (Eğer içimdeki pasifliğe [ve mıymıntı insanlara karşı] duyduğum öfke beni yanlışa itmiyorsa sonuç böyle.Zirâ beni asıl yanlışlayan örnek Superman, ciddi ciddi Superman beni yanlışlıyor.)

    --



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fsdister -- 16 Mart 2019; 17:15:6 >
  • Atatürk hakkında bu dediklerinin ispatını gösterirsen sevinirim.

    Hayyam'a gelirsek ne olmuş yani anlamadım?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • HIGHER kullanıcısına yanıt
    Hocam Atatürk'ün sivri kişiliği vardır, Salih Bozok'un hatıralarını, Armstrong'un Bozkurt'unu ve Celâl Şengör'ün Dâhi Diktatör'ünü giriş olarak okuyabilirsiniz.

    Ömer Hayyam'ın Dörtlükler'i var Hasan Âli Yücel klasiklerinden, adam alayına gider yapıyor şiirlerinde daha ne olsun.

    Ama ben kendimi bi anlamda yanlışladım sanırım üst mesajımda; zirâ haksız bir insana haksızsın deyip ceza vermek erdemsiz (ve ahlâksız) bir davranış olarak varsayarsak haklı çıkıyorum.

    Ancak ben ne yaparsak yapalım hepimizin özgür olduğu, hiçbir ceza haketmediği bir dünya hayâl edecek kadar ekstrem bir nihilist değilim, bu yüzden hipotezimden vazgeçiyorum.
  • Dahi diktatörü okudum, dediğim dedikten ziyade ikna ediyordu insanları, öyle zorla yaptırmıyordu. Tartışıyordu sürekli makul olanı öneriyordu daha iyisi varsa ona da itiraz etmiyordu, nutuku da okumak bu konuda faydalıdır.

    Hasan alinin çevirttiği rübailerin hepsini okudum, daha ne olsun derken anlayamadım ne demek istediğinizi.

    Sizin hipoteziniz çürüdü hayyam sayesinde, adam hem girişken hem ahlaklı.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Nietzsche'nin söylediğine benzer bi şeyden bahsediyorsun sanırım. Tekil örnekler üzerinden sonuca ulaşmak zor olabilir bu örneğe uymayan kişilerin olması, senin dediğin durumu yanlışlamaz.

    Bence kişi girişkenliği arttıkça bencilleşir veya bencilleştikçe girişkenliği artar, bu kanun gibi bi şey. Peki aynı korelasyonu bencillik ile ahlak arasında da kurabilir miyiz, bana kurabiliriz gibi geliyor.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • olasılıksız238 kullanıcısına yanıt
    DH bi garip vallahi, ortaya birşey atıyorum "sen karışma" lafı geliyor;
    kendimi yanlışlıyorum "bir örnekle yanlışlanmazsın" geliyor.

    Dediğin korelasyon doğru olabilir, bu sefer de "en girişimci insanlar en bencil olmalıydı" denebilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi fsdister -- 16 Mart 2019; 19:0:6 >
  • 
Sayfa: 12
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.