Şimdi Ara

Oy vermeyene Metro Yok Filan...

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
222
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yılmaz Özdil: Akp'ye oy veren yurttaşların “artık lütfen önceliğiniz olmayalım, gözünüzü seveyim biraz da başkalarına öncelik tanıyın” demesinde fayda vardır!

    İstanbul büyükşehir belediye başkanı Mevlüt Uysal “Akp'ye oy vermeyene su bile yok” demeye getirdi, “metroda birinci önceliğimiz en fazla oy aldığımız yerler olacak inşallah” dedi.

    *

    Gel gör ki…

    *

    İstanbul Üniversitesi iktisat fakültesi öğretim üyesi Doçent Murat Şeker, İstanbul'un yaşam kalitesi üzerine bir araştırma yaptı.
    İstanbul Ticaret Odası adına yapılan araştırmanın sonuçlarına göre, İstanbul'da yaşam kalitesi en yüksek ilçeler Beşiktaş, Kadıköy, Bakırköy ve Şişli.
    İstanbul'da yaşam kalitesi en düşük ilçeler ise, Arnavutköy, Sultanbeyli, Şile, Sultangazi, Esenler, Sancaktepe, Gaziosmanpaşa.

    *

    Yani… “Bilimsel” kriterlere göre, Akp'nin en az oy aldığı ilçelerin yaşam kalitesi çok yüksekken, Akp'nin en çok oy aldığı ilçelerin yaşam kalitesi çok düşük.

    *

    Veya… “Bilimsel” kriterlere göre, Akp'den öncelikli olarak belediyecilik hizmeti almayan ilçeler şahane durumdayken, Akp'den öncelikli olarak belediyecilik hizmeti alan ilçeler dökülüyor.

    *

    1994'ten beri, 24 senedir yönettikleri İstanbul'daki tablo işte budur!

    *

    Aynı araştırma 2010 yılında da yapılmıştı. Beyoğlu ilçesi, yaşam kalitesinde en yüksek dört ilçe arasında çıkmıştı. 2015 yılında aynı araştırma yapıldı, Beyoğlu gerilemiş, ilk dörde giremedi.
    2010 araştırmasıyla 2015 araştırmasını yan yana koyup kıyaslayınca görüyoruz ki… Chp'li belediyelerin neredeyse tamamı daha üst sıralara yükselmiş, Akp'li belediyelerin neredeyse tamamı daha alt sıralara gerilemiş.
    Mesela Mevlüt Uysal… Büyükşehir belediye başkanlığına getirilmeden önce Başakşehir'in belediye başkanıydı. Başakşehir yaşam kalitesinde 39 ilçe arasında anca 26'ncı sırada!

    *

    Yaşam kalitesi endeksinde, demografik yapı, eğitim, sağlık, ekonomi, ulaşım, çevre, sosyal yaşam gibi yedi ana kriter ele alındı.
    “Yaşam kalitemiz kötü” diyen vatandaşlar en çok “trafik”ten “ulaşım”dan ve “otopark” sorunundan şikayet ediyor. “Çevre kirliliği”nden şikayet ediyor. “Yeşil alanlarımız çok az” diye şikayet ediyor. “Parklar az, oyun alanları az” diye şikayet ediyor. “Çarpık kentleşme”den şikayet ediyor. “Hava kirliliği”nden şikayet ediyor. “Gürültü”den şikayet ediyor. “Sağlık hizmetleri yetersiz” diye şikayet ediyor. “Suç”tan şikayet ediyor. “Suriyeliler”den şikayet ediyor.

    *

    Kimsenin kalbini kırmak istemem ama, İstanbul'daki yaşam kalitesi kıyaslamasını Türkiye genelinde yaparsak… İzmir, Eskişehir, Adana, Mersin, Aydın, Edirne, Muğla, Tekirdağ, Sinop'tan daha iyi yaşam kalitesine sahip olduğunu iddia edebilen Akp'li belediye var mı?
    Ankara'daki Akp'li ilçeler, Çankaya'dan Yenimahalle'den daha yüksek yaşam kalitesine sahip olduğunu söyleyebilir mi?
    Benim ilçemin yaşam kalitesi Karşıyaka'dan Bodrum'dan Çukurova'dan Ayvalık'tan Nilüfer'den Fethiye'den daha yüksek diyebilen Akp'li ilçe gösterilebilir mi?

    *

    Akp'nin papağan gibi tekrarlatmaya çalıştığı “belediyecilik bizim işimiz” sloganı, hikayeden ibarettir.

    *

    Akp'ye oy veren yurttaşların “artık lütfen önceliğiniz olmayalım, gözünüzü seveyim biraz da başkalarına öncelik tanıyın” demesinde fayda vardır!







  • Yılmaz Özdil'i okurum hem kalemi hem de değindiği konulara hiç bir itirazım yok, olamazda zaten.

    Ancak eleştirdiğim noktası şu;

    15 Şubat 2018 günü kendisini İzmir Adnan Menderes Hava limanında görmüştüm. 1 gün sonra ki Halk Arenası programına katılmak için gelmişti İzmir'e

    Kendisinden izin isteyerek bir şey sordum memnuniyetle dinledi beni;

    Sorduğum soru netti; Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin yolsuzluklarını, hırsızlıklarını yazıyorsunuz.

    İzmir'de hırsızlık, yolsuzluk olmaz ama belediyecilikte yok. çalışmayan bir belediye var.

    AKP'nin o hep eleştirdiğiniz 'Ben yaptım oldu' zihniyeti ile hareket eden bir belediye var.

    Köpeksiz köyde değneksiz gezen çoban misali veya 'ceketimi assam kazanırım' mantığında bir belediye var bunu neden yazmıyorsunuz diye sordum?

    Yazalım da elimizde bir bu şehir kaldı onu da mı kaybedelim dedi.

    Bu şehrin AKP'ye kaybedilme gibi bir durum olacağını düşünmediğimi ancak CHP'nin kalesi olarak adlandırılan şehrin kale olarak, bir amiral gemisi olarak ta yönetilmediğini, idarecilikte çok zayıf olduğunu, bu durumun düzeltilmesi açısından kulak bükmek adına, kendisinin ve artık İzmir'e yerleşen değerli ağabeyiniz Uğur Dündar'ın tarafsız gazetecilik kapsamında bir şeyler yazması gerektiğini yoksa bir düzelme olmayacağını ve kendi kalesini idare edemeyen bir partinin ülke yönetimine talip olmasının da ironik olduğunu belirttim.

    Kendisi bana aynen şunu söyledi;

    Haklısın, tamamen katılıyorum benimde gördüğüm duyduğum çok sorun oluyor ama ben bunu yazarsam karşı tarafa koz vermiş oluruz, o yüzden bu bizim iç meselemizdir, kendi içimizde halletmemiz gerekir dedi.

    Uzatmanın ayıp olacağını düşünerek beni dinlediği için teşekkür edip, ertesi günkü programında başarılar dileyip yanından ayrıldım.

    Bu olay üzerine yazdığı bu yazı doğru olmakla birlikte hiç gerçeklik taşımıyor.Bunu gözlemleyen birisi olarak net bir şekilde söyleyebilirim.

    AKP'li belediyenin yaşam standartı ile CHP'li belediyenin arasında bir yaşam standartı farkı yok. 2 side aynı hikaye.

    AKP'nin belediyecilik olayı şudur, günü kurtarır, 'ne şiş yansın ne kebap' zihniyetinde çalışır. Mesela;

    internet cafe mi açacaksın, talimatname de bir sürü prosedür vardır, bay - bayan olmak üzere 2 WC, baca sistemi, kiralanacak yerin tavan yüksekliği vs.

    AKP'li belediye vatandaşın işi görülsün diye eksikliği görmezden gelir,

    CHP'li belediye talimatnamelere uyması için adamı inim inim inletir.


    Mesela Aktarma durağında X hat no'lu otobüs gelmemiştir, bekleyini çoktur, Durakta aynı zamanda Y hatlı otobüs sefer saatini beklemektedir

    AKP'li belediye vatandaş beklemesin diye Y hatlı otobüsü X hattına çevirir bindirir götürür

    CHP'li belediye o otobüs o hattın ona dokunamam otobüs gelince kaldırırız der bekletmeye devam eder.


    AKP'li belediye çalışıyor gözükmek için habire yol yeniler, asfalt döker

    CHP'li belediye açtığı çukuru bile kapamaz, şehir içinde ki yollar bile köy yolu gibidir.

    Kısaca yerel idare olan belediyecilikte parti değil zihniyet önemlidir.

    Ama okumuşu cahili, dindarı yobazı, solcusu sağcısı, zengini fakiri yani eğitim durumu, inancı, sosyal statüsü ne olursa olsun şahsi menfaatlerimizi düşünen, fayda sağlayacak işlerde oluşacak maliyetleri en aza indirmek, kural, yönetmelik vs. gibi teferruatla uğraşmayı sevmeyen bir toplum olduğumuzdan


    CHP'nin kural, yönetmelik, kanun vs. diretmesi zaten CHP'nin belediyecilik anlayışının olmadığının göstergesidir.

    Mesela artı para sistemi uygulaması. Yok kartına şu kadar yükleyeceksin, yok indiğinde bir daha kart okutacaksın, yok aynı kartı 2 farklı kişi kullanamaz.

    Bu sistemi İzmir'in toplu taşımada en fazla kullanılan aracı İzmir'in Banliyö sistemi olan İZBAN için getirdiler.

    İzmir'de tramvay çalışması var, Güzelyalı sahil yolundan itibaren İzmir'in finans, ticaret ve yerel borsanın kalbi olan Konak, Çankaya ve Alsancak hattı bu çalışma yüzünden trafiği felç etti.

    İzmir'in ana ateli olan Yeşildere caddesinde de aynı zamanda kapsamlı bir su borusu çalışması başlattılar trafik iyice pert oldu.

    İzmir'in 3 büyük kulübü - ki bunlardan bir tanesi yıllardır 'İzmir'in ligde takımı yok' söylemini kırdı lige çıktı. Bu 3 büyük kulübün stat projelerine karşı çıktı, ayak diredi, Trafik olur, emniyet sıkıntısı olur, stat arazileri doğal afette acil toplanma yeridir diye ruhsat vermedi.

    Ama trafiğe en çok olumsuz etkileri olan, emniyet sıkıntısı doğacak yerlere ve üstelik doğal afette acil toplanma yeri olan yerlere AVM ruhsatını şaaak diye verirler.

    Üstelik, CHP ülke gündeminde AVM lerle ilgili yasa çalışması yapan, bu çalışma kapsamında küçük esnafı düşünüp, ticari rekabeti önemseyip AVM'leri şehir dışında yapmayı yasaya eklemek isterken, kendi belediyesinde şehrin göbeğine trafiği, emniyet asayişi, toplanma yerini düşünmeden ruhsat vermeyi bilirler. (eleştirdiğim nokta rüşvetçilik, rantçılık değil, bu ne perhiz bu ne lahana turşusudur)

    O yüzden benim eleştirdiğim nokta; Eğer birisini, bir kurumu eleştirirken özellikle de olumsuz yönlerini;

    Önce dönüp eleştiri noktasında mukayese ettiğin duruma veya kuruma bakmak gerek eleştirilecek yanı var mı yok mu diye.

    Eğer yoksa karşı tarafı eleştirmekte haklıdır, zira kendi tarafında işler düzgün gidiyorken diğer taraflarda da bir şeyler düzelsin istiyordur.

    Ama kendi tarafında işler düzgün gitmiyorsa, kendi meselemiz içimizde halledelim zihniyeti yerine, ilk önce düzeltmek amacıyla kendi eteğimizde ki taşları döküp, işleri yoluna koyup

    Ondan sonra karşı tarafı eleştirmek ve yaptıklarınla doğruyu insanlara sunup, yanlışı göstermek gerekir ki görsellikle daha iyi ikna olur insan.

    Ama CHP'nin belediyecilik anlamında bir sürü yanlışı varken,

    AKP'li belediyeciliği eleştirmek, üstelik AKP'liler bu belediyecilikten memnunken!

    Bu iş işte çok komik geliyor. Çünkü öz eleştiri yaptığında İzmir'de herkes CHP yönetimini, örgütünü eleştirir kendi içinde ama dışarıya laf vermeyelim diye susar. Yani aslında Hüloğğ cu teyzeden farkı yoktur CHP seçmeninin.

    Ama AKP'li belediyeye bak, belediyeye işi düşen vatandaş eğer oy potansiyelindeyse işi mutlaka görülür.

    İşte zaten belediyeciliğin genel mantığı da budur, iş görmek!




  • Söylediklerinin bir kısmına katılıyorum, ama bir kısmına değil katılmak, ciddiye almam mümkün değil. Saygısızlık anlamında söylemiyorum bunu. Akp veya Chp'li belediye diye ayırmaya gerek bile yok bence. Örneğin ben Kadıköylü'yüm ve birkaç şey dışında belediyemden gayet memnunum. Örneğin daha geçenlerde bir sokak lambasının alt tarafında kaçak varmış ve yanından geçerken köpeğimi elektrik çarptı. Allah'tan hem hayvan hızlı refleks verdi hem de ben hızlı davranıp çekildik de kötü bir şey olmadı. Eve gelir gelmez Twitter'dan belediyeye durumu yazdım ve birkaç dakika içinde cevap verip, durumu ilgili yere aktardılar. Saat de gecenin körüydü. Sabah ilk iş olarak tam teçhizatlı bir ekip gelip söz konusu sokak lambasının onarımını yaptılar. Bir başka durumda da teyzem belediyenin düzenlediği bir etkinlikte düzgün aydınlatılmamış bir yerde ayağı takılıp düştü, dizini kırdı. Hemen özürler dilendi, yapılabilecek bir şey olup olmadığı soruldu ve yardımcı oldular.

    Bütün bu olumlu veya olumsuz da olsa genel manada iyi gözüken yönlere rağmen 2009'da Akp adayına oy vermiştim. Çünkü Akp'nin Kadıköy adayı Mimar Sinan Genim'di ve hem ülkenin yetiştirdiği en büyük mimarlardan hem de şehircilikten en iyi anlayan adamlardan biri olduğunu bildiğim için oyumu ona verdim. O seçilmedi. Ha sonra o ayarda bir başka aday da çıkmadı ve sonraki seçimlerde de Chp'li olduğum için değil, genel manada memnun olduğum için Chp'nin adaylarına oy vermeye devam ettim. Çünkü biliyorum ki bazı işgüzarlar dışında kurumsal anlamda benim belediyem, gerektiği zaman o konu hakkında didişip kavga etmekten çekinmiyor bu da bana güven veriyor. Örneğin minibüs caddesi ortasındaki ağaçlı alan hakkında büyük sorun çıkmıştı. Önceden gayet güzel ağaçlar vardı, fakat Büyükşehir Belediye ekipleri gelip budama adı altında mahvetti bu ağaçları. Belediye yaptı zannettiğimden aradım, hatta fırçaladım. Ama bana takip edeceklerini ve bu işin Büyükşehir Belediye tarafından yapıldığını söylediler. Sonra hakikaten takip ettiler de. O gün akşama doğru belediyeden bir ekip geldi ve BB ekipleri ile konuşmaya başladılar. Hatta iş bir noktadan sonra sarpa sardı ve birbirlerine girmeye başladılar. Ciddi ciddi o bulvar gibi olan yolun ortasındaki ağaçlar için kavga etti adamlar. Sonra ne mi oldu ? O ağaçların hepsi yenilendi. Gerçi yine eskisi gibi değil, ama en azından sopaya çevrilmiş güdük odun parçaları değil büyümekte olan genç ağaçlar görüyorum her camdan baktığımda.

    Yani demem o ki eğer belediyede sorun varsa, çözüm iki taraflıdır. Hem seçmen kafasını kullanıp gerekirse belediyeyi değiştirecek hem de gerekirse partiler belediye başkanlarını değiştirecek. Bu genel seçim değil. Bana en iyi hizmeti kim yapacak, yaşadığım yeri adam gibi kim işletecek, en iyi imkanları kim sağlayacak ona bakarım ben. Kadıköy'den memnunum ve eğer bir sürpriz olmazsa yine aynı oyu vereceğim. Ama İzmirliler beğenmiyorsa değiştirilmesi gerekiyor. Ha Chp dışında bir parti adına oy vermek istemiyorlarsa da o zaman Chp çıkıp adayını değiştirecek.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Kraven -- 20 Mart 2018; 16:26:45 >




  • Bu konunun cozumu basit.



    Madem oy vermeyene metro yok, oy vermeyene vergi de olmasin. Bakalim ne olacak?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Evimin tam karşısında ki bina komple bir giyim firmasına ait.

    Kendi çalıştığım şirketin belediye işlemlerini ben takip ederim, tabela yönetmeliği de bildiğim ve hakim olduğum durumlardan birisi çünkü her sene yeniliyoruz, ayrıca belediyeye vergi veriyoruz.

    Tabela yönetmeliğinin takibi ve denetimi Büyükşehir Belediyesinde, Vergisinin tahsili ise şirketin bulunduğu ilçe belediyesinde.

    Evimin karşısında ki giyim firmasının tabela yönetmeliğine uygun olmayan ve beni de rahatsız eden tabelası için ilçe belediyesinin zabıta amirliğine baş vuruyorum beni Büyükşehir belediyesine yönlendiriyor, 'onlardan emir gelmeden ben bir şey yapamam diyor'

    Yahu arkadaş, zabıta dediğin sadece işportacı kovalayan, pazar, market denetleyen kurum mudur? bir ekip kurarsın, ilçe içinde ki yönetmeliğe uygun olmayan tabelaları belirlersin, sonra bunu Büyükşehir belediyesinde kent estetiği birimine aktarırsın oda gerekli yaptırım için karar alır sende uygularsın. Bu durumun iş akışı bellidir.

    Yok, illa şikayet edilmesi lazım? neden? Çünkü belediye o tabeladan vergi alıyor. Kendi gelir kapısını kapatmak istemiyor.

    Bunu AKP'li belediye yapsa anlarım da; İlçe Belediyesi CHP Büyükşehir Belediyesi CHP

    Tam 4 aydır sonuç alamadım. o tabela yönetmeliğe aykırı bir şekilde 4 aydır her gece yanıyor. Büyükşehir belediyesi, şikayetimi sürekli takip ediyorum, her hafta arıyorum, 1 kere de belediyeye gittim, yok hala sökecekler. 4 ayda anca kent estetikliği bölümünden, belediye encümenine anca kaydırabildim olayı.

    Benim evimin karşısında ki giyim firması ile alıp veremediğim yok, zaten alışverişi hep oradan yapıyorum. ama o tabelanın ışığı benim odamı gündüze çeviriyor ve buna hakkı yok.

    Belediye ise tabela yönetmeliği yapmış, meclisinde onamış, iş yeri sahipleri tabelaları buna göre yapacak demiş.

    http://eski.izmir.bel.tr/YuklenenDosyalar/file/kent_es_yon.htm

    Üzerine her sene Aralık ayında belediye zabıtaları dükkan dükkan, apartman apartman gezip tabelaları tespit edip, senelik vergiyi belirliyor, bunu hiç ıskalamıyorlar şikayetim yok işini yapıyor.

    Ama iş yönetmeliğe aykırı olan bir duruma gelince kapı duvar ses yok, neden? Çünkü o tabelayı usulsüz diye kaldırırsa vergi alamaz.

    ve bunu yapan CHP'li belediye.

    Sorun adayı değiştirmek değil, zihniyeti değiştirmek. Burada eleştirirken daha önce de belirtmiştim, zengini fakiri, yobazı aydını, eğitimlisi cahili ne olursa olsun, işi kuralına göre yapmak diye bir tanım yok bizde, işi menfaatine göre yapmak var.

    Bu iş belediyecilik noktasında da aynı menfaate düşüyor, CHP'lisi, AKP'lisi MHP'lisi hepsi aynı.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.