Nosferatu | Robert Eggers | Willem Dafoe - Bill Skarsgård - Lily-Rose Depp (3 Ocak 2025) (2. sayfa)

Disk versiyonlarında extended sürümü de olacak.

İmax de izlemek istiyorum. Fakat ülkemizdeki sinemalarda aşırı karanlık perdeler olduğu için bu film izlemek işkenceye dönüşebilir. Galiba 4k sürümünü bekleyeceğim.

Robert Eggers'ın 'Nosferatu' filmi hasılatı dünya çapında 100 milyon doları geçti.

cuma akşamı sinemada izledim. amosfer, makyajlar kıayfetler, karanlık ortam, orlok un makyajı , oyunculuklar hepsi üst düzeydi ve beğendim. ancak konunun işlenişi çok yüzeysel, orlok dahil hiç bir karakter derinlemesine aktarılmamış. hiç bir karakterle empati kuramadığınız dolayısıyla etkisini kaybeden bir film izliyorsunuz. francis ford copolla nın darculası, karakterin bu duruma nasıl geldiği, kadın karaktere neden bukadar saplantılı bağlandığı , yan hikayelerle destekleniyordu. işin özünde bir aşk hikayesiydi. nosferatu da ise orlok iğrenç bir sülük misali kan emen bir vampir, aşk hikayesi de seks kölesine dönmüş durumda. yönetmenin tercihi olabilir tabi bu. ancak seyir zevkini düşürdüğü kesin. copolla nın dracula sı bunun yanında masal gibi kalsa da , hala açık ara daha iyi bir film bana göre.

Marmara Park Imax salonda izledim.

Bu salonda izleyebilecek arkadaşlar için; salonda herhangi bir parlaklık, kontrast ya da görüntü sorunu yok. Ses de sorunsuzdu.

Filmi de genel anlamda çok beğendim.

Robert Eggers filminden ne bekliyorsanız aynen onu buluyorsunuz. Çekimler, sahne tasarımları, görsellik üst düzeyde. Ses ve müzikler müthiş.

Yansıttığı dönemi aktarmak anlamında çok başarılı, seyri çok keyifli.

Bill Skarsgard'ın oyunculuğu ağır makyaj altında ezilmiş.

Willem Dafoe kötüydü, adam müthiş oyuncu, karakteri kurtarmak için de çırpınmış ama...

Lily Rose Depp bana şu ölü bakışlı Kristen Stewart'ı hatırlatıyor, ne ona ne bu kıza ısınamadım. Oyunculuğu kötü mü, değil ama çok donuk, çok tepkisiz, çok mimiksiz.

Nicholas Hoult ilginç bir şekilde filmde parlayan tek oyuncu.

Film 18+; dolayısıyla kan ve çıplaklık var.

Beklentiniz iyi bir uyarlama görmekse biraz hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz, film uyarlama değil, 1922 klasiğinin yeniden çevrimi.

Kitaptan ayrıldığı, çok üstün körü geçtiği ya da hiç değinmediği bir sürü nokta, olay var.

Hatta yeniden çevrimi olduğu filmle bile ayrıldığı, yönetmenin yorumunu kattığı birkaç değişiklik var.

Doğal olarak Bram Stoker's Dracula ile mukayese edilecek;

Bram Stoker's Dracula'nın yeri ayrı, oyuncular, yönetmen, sanat yönetimi, her şeyi ile müthiş bir film.

Bu film ona rakip değil, onun kulvarında da değil. Bu film kendi kulvarının zirvesi ve imkan varsa kesinlikle sinemada izlenmeli.

Hoş geldi sefa geldi.

Biraz önce bitirdim. Robert Eggers'ın dark horror temasına bayılıyorum. Çekim kalitesi, manzara, orta çağ teması bayılıyorum.

19. yy Almanya'sında geçen yapım stil olarak çok iyi. Geçmiş inançlardan gelen birçok mistisizmi konu içine yedirirken baş karakterlerden birine henüz filmin başında okült damgası vurarak Nosferatu ile özdeşim de sağlıyor. Dönemi ne kadar iyi yansıttığı tartışılır. Gotik olarak sunulan, sahne tasarımlarının da neredeyse folklorik bir minyatür gibi göründüğü ortamda dönem eleştirisi yapmak, çehresi dar bir film olduğu için oldukça zor. 

İlk yarısı özellikle Thomas'ın Karpatlara seyahate çıkmasıyla film henüz daha başlarken zirvesini burada yaşıyor. Karanlık sahneler, usulca yağan karın altında sessizliğe gömülmüş gotik unsurları muazzam destekliyor. Frontman vampire giden bu yolculuk kısa olsa da lezzetli. Kont Orlok ile ilk temas ve sonrasında yaşananlar da Doğu Avrupa temelli halk hikayelerinin ölümcül tadının altını çizerek izleyiciye vermekte beis görmüyor. İkinci yarısının o denli kuvvetli olduğunu söyleyemeyeceğim çünkü hikaye daha geniş bir perdeye, halka da açılmak zorunda olduğu için film burada biraz yetersiz kalıyor. Giriş kısmında hikaye akıcı ilerlerken daha sonraları öykü matematiği genele yayıldığından dolayı anlatı tekrarlarla döngüye düşüyor. Avrupa'ya gemiler vasıtasıyla ulaşan veba da Nosferatu'nun karşılığı. Fareler burada adeta onun birer yardımcısı, iş birlikçisi olarak gösterilmiş. Bazı sahnelerde ellerinin, semtin üzerinde büyükçe gölge olarak gösterilmesi de bu öldürücü lanetin görsel bir sunumu niteliğinde.

Robert Eggers kendi çizgiselliği içerisinde iyi kompozisyonlar oluşturan fakat bu konturların dışına çıkmaya erinen bir rejisör. Alameti farikaları ile fark yaratsa da kariyerinin sağlamcı değneklerini bırakıp cesur adımlar atması da şart. Böylesi konfor filmografisinin gelecek filmlerinde Wes Anderson gibi onu da zehirleyebilir. The Lighthouse dışında beynimde kıvılcımlar çıkartacak yaklaşım ondan pek göremedim. Kesinlikle iyi yönetmen ama çizgisellikten sıyrılması elzem.

Son olarak filmin en büyük etkilerinden biri Lily-Rose Depp'e büyük alkış. Döneme uyan yüz hatları, okült hikayeye hizmet edici tutkusuyla bence şahane performanstı. Arzularla beraber, dış varlığın esaretinde olan bedeni ve bunun sonucunda oluşan etkileri böylesi yansıtabilmek yetenek ister. Thousand cock stare edasıyla alık bakışları, tutkulu vücudu ve içi içine sığmayan hareketleriyle rolü tam kadınına gitmiş. İlk seksinden sonra kendisiyle oynamadan duramayan, evin haşarı kızıydı adeta. Auditionlarda bile belli, seni çılgın. 7.5/10

Tam bir sanat eseri.

Bende çok beğendim. Üstüne birde "The Last Voyage of the Demeter" filmini seyrettim. Fakat pek beğenemedim.

Bu gişe hasılatı bilgilerini nereden takip ediyorsunuz?

Martin Scorsese, Robert Eggers'ın 'NOSFERATU' filmini övdü:

"Muhteşem. Bu adamın yaptığı her şey muhteşem. İzledikten sonra pek bir şey yapmadığınız bir film. Hala dünyadasınız. Transilvanya'dasınız ve bu gerçekten... Dostum, o bir şey."

x (formerly twitter)

x.com

https://x.com/DiscussingFilm/status/1887959483210506523

Fazla ayılıp bayılma ve possession var.

Sara sara ilerledim bayılttı çünkü. Finali de bok gibiydi yapımda ve yönetimde emeği geçen herkesin gözlerinden öpeyim.

çok güzel film, görsel olarakta harika.

Vampir konulu film izlemeyeli epey olmuştu.