Şimdi Ara

NASA, Ay’ın keşfi ile ilgili temel prensipleri anlattığı Artemis Mutabakatı’nı duyurdu

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
28
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj


  • İnsanlığın 2024 yılında uydumuz Ay’a kalıcı olarak geri dönmesi kapsamında yürütülen Artemis Projesi ile gündem daha çok işin teknik boyutu etrafında şekilleniyor. Daha çok Ay Geçidi ve insanları Ay yüzeyine indirecek uzay araçlarının geliştirilmesine yönelik oluşan gündem, NASA’nın yayınladığı ve Artemis Programına ortak olmak isteyen ülke ile özel şirketlerin uyması gereken kuralların ana hatlarını belirleyen Artemis Mutabakatı ile değişti.



    NASA’nın Artemis projesi kapsamında Ay’da uzun süreli varlık göstermek istemesi ve müttefiklerinin de bu anlamda söz konusu plan etrafında mutabakat sağlamasına yönelik ortaya konan prensiplerin en dikkat çekici başlığı ise uydumuzda kurulacak üsler etrafında kurulacak “güvenli bölgeler” konusu. Mutabakat metnine rakip ülke veya şirketlerin “zararlı girişimlerinin” engellenmesi adına konulan güvenli bölge konusu şimdiden tartışmaların odağı olmuş durumda.



    Rusya, tepki gösterirken Çin ise temkinli yaklaştı



    Bu konuda en çok tepki ise tahmin edileceği üzere Rusya ve Çin’den gelmiş. Rusya Uzay Ajansı Başkanı Dmitry Rogozin, Washington Yönetimini hedef aldığı açıklamasında NASA’nın ortaya koyduğu mutabakatı işgal senaryosuna benzetmiş. Rogozin, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada, “İşgal mantığı ister Irak ister Ay olsun değişmiyor. İstekliler koalisyonuna start verildi. Bundan ancak Irak ya da Afganistan çıkar.” ifadelerini kullanmış.



    Çin ise tüm katılımcılarla iş birliği yapmak istediğini ifade ederken “insanlığın ortak çıkarları için katkı sunmaya hazırız.” şeklinde açıklamalarda bulunmuş. Ancak Dış Uzay Anlaşmasına atıfta bulunan ülke, Ay ve diğer gök cisimlerinin hiçbir suretle herhangi bir tek ülkenin yönetimi ve kontrolü altına alınamayacağı ilkesine vurgu yapmış.






    Bazılarına göre güvenli bölgeler konusunda net olmayan konu aslında bu alanların büyüklüğünün nasıl ve kim tarafından belirleneceği hususu. NASA Başkanı Jim Bridenstine bu konuda söz konusu bölgelerin doğal bir biçimde ortaya çıkacağı ve hiçbir şekilde belli bir zümreye tahsis edileceği anlamı çıkmaması gerektiğini söylemiş. Bridenstine’ın bu konuya, “Temel olarak bu iş şöyle işleyecek. Ben senin işine sen de benim işime karışmayacaksın. Böylece hepimiz uzayda işimize bakacağız.” Sözleriyle açıklık getirdiği görülüyor. Ancak Kanada’da bulunan McGill Üniversitesi Hava ve Uzay Hukuku bölümü Öğretim Üyesi Ram Jakhu’ya göre bu konu o kadar da basit değil. Güvenli bölgelerin gerekli olduğunu ifade eden akademisyen, bunlarla ilgili sınır hususun önemli olduğunu aksi halde bunun “bir yerin birine tahsis edilmiş olması” durumunu doğurabileceğini hatırlatıyor.



    Ayrıca Bkz.“Dünya’nın en büyük kalkan volkanı” unvanı el değiştirdi! Yeni şampiyon yine Hawaii’den



    Mutabakat metninde yer alan başka bir madde ise özel şirketlerin Ay’dan çıkarılacak maden ve minerallere sahip olma hakkıyla ilgili. Aslında ABD senatosunun bu anlamda 2015 yılında almış olduğu bir karar bulunuyor. Ancak uluslararası hukukta geçerliği olmayan bu karar, Artemis Mutabakatı ile uluslararası kabul görecekmiş gibi duruyor. Söz konusu maddenin özel şirketler için önemli olduğunu söyleyen eski NASA Başkan Yardımcısı Lori Garver, “Özel şirketler, çıkardıkları madenlerin yasal boşluklar nedeniyle kendilerinde kalmayabileceğini düşünürlerse neden bu zahmete girsinler ki? Dolayısıyla Artemis Mutabakatı ile giderilecek bu pürüz, uzayın keşfine yönelik gelişmelere oldukça olumlu katkılar sağlayacaktır.” demiş.





    Tüm bu tartışmaların gölgesinde bir açıklama da NASA’nın Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkan Yardımcısı Mike Gold’dan gelmiş. Gold, yaptığı açıklamada “Ortaya konan prensiplere, uzaya görev düzenleyen aklıselim hiçbir ülkenin itiraz edeceğini düşünmüyorum.” derken Mutabakat ile ilgili ilginç bir benzetme de yapmış. Gold, açıklamasının devamında uzayı bir savaş ortamından ziyade iş birliği alanı görmek gerektiğini söylerken “Gelecek umarız ki Star Wars’dan daha çok Star Trek’e benzer. Pürüzler aşıldığında bunun gerçek olacağına inanıyorum.” ifadelerini kullanmış.




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.