Şimdi Ara

Mustafa Kemal ATATÜRK (13. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
537
Cevap
12
Favori
67.642
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
2 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1112131415
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • selin17 S kullanıcısına yanıt
    Sitede virüs var, güvenlik uyarı verip açmıyor, imza için başka bir link paylaşır mısınız?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Eternades

    Arkadaşlar komik olmayın. Bir sürü şey atıp tutuluyor. En büyük komutan, en büyük devrimci, bilim insanı, görüşleri sonsuza kadar anlaşılayamacak....

    Şunun farkına varın ki bunların tamamı devletin aşıladığı Atatürkçülük, ve toplumdaki Atatürk algısından dolayıdır. Atatürk'ü abartmak, sadece rasyonel insanların Atatürk'ü sevmemesini sağlayacaktır. Atatürk yukarıda saydıklarımızın hiçbiri değildir. Atatürk zamanında kendi görüşlerini uygulamış, başarılı bir komutan ve devrimcidir. Devrimleri de tartışılır, yaptığı doğrular yanlışlar da. Ama ''birey kültü'' haline getirmeyin. Komik durumlara düşüyorsunuz. Atatürk'ün sandığınız kadar orjinal fikirleri yok. Ayrıca, farklı bir ülkede doğsaydınız Atatürk'ü belki tanımayacaktınız bile. O yüzden görüşlerinizi dünya çapına çıkartmayın. Atatürk Türkiye de bu kadar övülür sadece.

    Şahsen, Atatürk'ü türk toplumunun gelişimini çok hızlandırmış, çok önemli bir lider olarak görüyorum. Ama devrim sonrasında birçok yanlışı vardı. Birey kültünün yükselmesine izin verdi. Milliyetçi tavır takındı. Sovyetlere büyük yanlış yaptı (kendisine o kadar yardım etmelerine rağmen, sosyalizm'i düşman belirledi.). Kürtleri, alevileri ezdirdi. İslamın getirdiği gericiliği götürmek isterken, insanların dini özgürlüklerine girildi (Ateistim.). Kendisi doğrusuyla yanlışıyla tarihe mal olmuş bir insandır.

    asıl komik olan sensin kardeşim aç oku araştır dünyaca ünlü dehalar tarihçiler atatürk hakkında neler söylemiştir diye
    ''insanların dini özgürlüklerine girildi (Ateistim.)'' bu ne demek arkadaşım?

    diğer dediklerinide araştırıcam
    at yalanı seveyim inananı dermiş gibi yazı yazmışsın..




  • koyun güdülmeye mahkumdur, boşa yormuş kendini zaten izliyorsa boş iş olduğunu anlamıştır
  • quote:

    Orijinalden alıntı: YA-KU-ZA

    koyun güdülmeye mahkumdur, boşa yormuş kendini zaten izliyorsa boş iş olduğunu anlamıştır

    Sana katılmıyorum. Onun izinden gidenler de çıktı. Yeri geldi nobel aldı, yeri geldi vatan aldı, yeri geldi öğretmen oldu, öğrencilerine ilham oldu, yeri geldi asker oldu canını verdi. İzinden gidenler de her zaman var olacaktır, onun hatırlattığı değerlere elbet sahip çıkacaklar her zaman var olacaktır.

    Bir kere büyük insan Atatürk. Varlığını adamış Türk'e. Elbet hacı-hocalara softalara bakıp ona düşman olanlar çıkıyor çok sevdiği Türk milletinden, ben şöyle düşünüyorum,Türk milletinden bir insan Atatürk'ü okuduktan sonra anladıktan sonra bir art niyeti yoksa ona minnet duyar. Açtığı yoldan gider. Art niyet işte bu hacı hocalar softalar din tacirleri, Türk düşmanları ve diğerleri. Atatürk'ü silmeye çalıştıklarca da önemini hatırlatıyorlar sadece. Büyük insan Atatürk. Açtığın yolun izindeyiz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Anayurt Oteli


    quote:

    Orijinalden alıntı: YA-KU-ZA

    koyun güdülmeye mahkumdur, boşa yormuş kendini zaten izliyorsa boş iş olduğunu anlamıştır

    Sana katılmıyorum. Onun izinden gidenler de çıktı. Yeri geldi nobel aldı, yeri geldi vatan aldı, yeri geldi öğretmen oldu, öğrencilerine ilham oldu, yeri geldi asker oldu canını verdi. İzinden gidenler de her zaman var olacaktır, onun hatırlattığı değerlere elbet sahip çıkacaklar her zaman var olacaktır.

    Bir kere büyük insan Atatürk. Varlığını adamış Türk'e. Elbet hacı-hocalara softalara bakıp ona düşman olanlar çıkıyor çok sevdiği Türk milletinden, ben şöyle düşünüyorum,Türk milletinden bir insan Atatürk'ü okuduktan sonra anladıktan sonra bir art niyeti yoksa ona minnet duyar. Açtığı yoldan gider. Art niyet işte bu hacı hocalar softalar din tacirleri, Türk düşmanları ve diğerleri. Atatürk'ü silmeye çalıştıklarca da önemini hatırlatıyorlar sadece. Büyük insan Atatürk. Açtığın yolun izindeyiz.

    Sadede gelirsek emekleri tamamen boşa gitti izinde duranların gücü ülkeyi düzlüğe refaha çıkarmaya yetmedi, bu kadar basit EMEKLERİ BOŞA GİTTİ.



    keşke burada doğmasaymış Atatürk'ü hakkedecek başka ırklar var.



    hayatta en kötü yaşanan olaylardan birisi verilen emeklerin boşa gitmesidir




  • YA-KU-ZA kullanıcısına yanıt
    Ortada boşa giden bir emek yok. Onun izinden gittiğini iddia eden insanlar, onun izini değil, onun izini baz almaya çalışan kendi izlerini temsil ediyor. Ki zaten ortada boşa gidip gitmediği tartışılacak bir oluşum bile olmuyordu bunlar yapılmasa. Saçmalamak istemiş ve çokta güzel saçmalımışsın. Emeklerin boşa gitmemiş



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-73A8A7D1E -- 10 Haziran 2017; 3:16:57 >
  • hazır Atatürkçü arkadaşları yakalamışken bir soru sormak istiyorum izninizle

    ilkin düşünce özgürlüğü olup olmadığını soruyorum?
    varsa ikinci soruya geçelim yoksa diğer yorumlara geçiniz.

    ikinci sorum
    Atatürkü bu denki kutsallaştırmaya gereksinimiz gerçekten varmı?

    öncelikle beni iyi anlamanız anlamak içinde kafanızdaki önyargıya başvuru yaparak beni Atatürk karşıtı olarak görmemeniz gerekiyor
    vatani görevimizi yaparken genelde bilirsiniz sizde yaşamışsınızdır üst rütbeli bir komutanla konuşurken çekinme korkma durumu oluşur
    bir keresinde bizim tertip komutanın odasına girerken 3 dakika kadar düşündü sonra dediki o da nihayetinde benim gibi bir insan

    aslında çok doğru söylüyordu komutan sevecen ve oldukça kafa dengi bir insandı fakat işte kafalarda nasıl bir korku yaratılmışsa askere yeni gitmemize rağmen sanki orada düşman askerleriyle karşı karşıyaymışçasına heran tedbirli davranıyorduk

    Atatürk ile direkt ilgili olmasa bile içerisinde Atatürk geçen bir cümle kullandığımda veya kullanıldığında insanların aşırı korumacı olmaya çalıştıklarını görüyorum

    Ben Atatürkün adının dayatmacı zihniyetin ortaya çıktığı yerlerde kullanılmasından kaçınılması gerektiğini düşünüyorum.
    Yani Atatürkün isminin geçtiği yerlerde dayatma yapılmaması gerekir

    Sen biliyonmu kardeş Atatürk olmasaydı sen olmazdın. Bu gibi söylemler aşırıya kaçtığında şuna benziyor sen benim kim olduğumu biliyormusun.
    Adam zaten Atatürkten bihaber olmasaydı Atatürkün ülkeyi kurtardığını üstüne basa basa sert tabirlerle söylemeye gerek kalmazdı.

    Bence Atatürkü haddinden çok savunanlarda (aşırıya kaçmaktan bahsediyorum), karşıt olanlarda beyinlerine empoze edilmiş bilgileri kullanıyorlar.
    Hem düşünce özgürlüğünden bahsedilip hemde Atatürkün en hafif şekilde eleştirilmesinden rahatsızlık duyulmasına anlam veremiyorum

    Bunun arkasında yatan şey korkudur, sevgi olduğunu sanmıyorum. İşte Atatürkü silmeye çalışıyorlar gibi ve buna dayanarak Atatürkün adını sildirmemek içinde karşıya güçlü ve anlık ataklar yapılmalıdır.

    Yazdıklarım yanlış anlaşılmasın ben burada tespitlerde bulunuyorum yanlıştır hatalıdır yazabilirsiniz.

    Birisi Atatürke küfür ediyor oda cevap olarak ortada din kitap yokken Allaha peygambere sövüyor. Aşırıcılık dediğim şey bu. Sessiz kalınması gerektiğini söylemiyorumda bir kişiyi sevmek saymak demek onu ölümüne savunmak gerekirse öldürüp yok etmek anlamınamı geliyor.

    Hayatta ve ayakta kalma mücadelesi mi? Atatürkün adını silecekler sonta ortalık yobazlarla doluşacak bizde yok olacağız?
    buraya kadar yazdım fakat konu çıkmaza girdi iki kişi dövüşürken ayırmak çok zordur çünkü taraflardan birisi hiçbir zaman kavgayı kendisi bırakmak istemez altta kalmak istemez iki tarafı aynı anda durdurmak gerekir sonrada zamanla sakinleşirler.

    işte benim asıl sorum bu
    başka bir devletle büyük bir savaş verirsek birlik olabilirmisiniz?

    ha yoksa kaçacak delikmi ararsınız hani Atatürkün askerlerisiniz ya
    yarın yunanistan hani şu adını sıkça söylediğiniz yunanistan bize füze falan fırlatsa arkasından ermenistanda savaş açsa sonra rumlar saldırsa bize ne boşverin dışarı çıkmayın savaşı ilk başlatan tayyipti gebersin yobazlar mı dersiniz? yoksa evinizi askerlere açarsınız buyur edersiniz kendi eviniz gibi görün bize demokrasi getirdiniz mi dersiniz?

    ha kesinlikle merak ettiğimden soruyorum ve bunu sormak için haklı tespitlerim var hemde bolca, yoksa birşey ima etmeye çalışmıyorum veya kimseyi alçaklıkla suçlamıyorum

    sormamdaki maksadımda gerçekten savaşın eşiğinde olmamızdan dolayıdır
    Atalarımızı gururlandıracakmıyız yoksa savaş kapımızı çaldığında hepimiz bahaneleremi sığınacağız?




  • "Hürriyet ve istiklal benim karakterimdir."
    "Benim manevi mirasım bilim ve akıldır."
  • illüminati İ kullanıcısına yanıt
    troll ü sinek gibi duvara yapıştırmışlar.
  • "Her Türk, dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Türk dili, Türk milletinin kalbidir, zihnidir."
  • Atam sen dini kullanmadığın doğruları söylediğin için seni sevmiyorlar. Sen cumhuriyeti dedin diye sevmiyorlar.
    Bugünün haberi iste bu kafa safiye inci adlı zat. Bu şahsı unutmayın diye buraya yazıyorum.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • "Ordu, Türk ordusu!.. İşte bütün milletin göğsünü güven, gurur duygularıyla kabartan şanlı ad!"
  • 26 Ağustos 1922

    Her gün olduğu gibi, matbaada çalışıyoruz. Henüz Çatalca üstüne yürüyen Yunan fırkalarından endişe içindeyiz. Bir rivayete göre, eğer biz son teklifleri reddedersek, Yunanlılar İstanbul'u alacaklar. Bütün ümit Fransız işgal ordusunun ve siyasetinin mukavemetine bağlıdır. Henüz Saray, Babıali ve hepsinin fevkinde Kroker Oteli'nin saltanatı var. Rum ve Ermeni sansürlerinden geçirebilmek için yazılarımızı bin itina ile yazıyoruz.

    Ankara yolcularından bermutad hazırlık ve harp haberleri alıyoruz. Bu haberlere kendilerinin de inandığı yok. Fakat hemen herkesin kafasına şu "fikr-i sabit" yerleşiyor: Bu sonbaharda eğer Ankara iyi kötü bir harekette bulunmazsa, kışın Anadolu'yu tutmak mümkün değildir. Ordunun siperler içinde bir kış daha geçirmeye tahammül edeceğinden şüphe ediyoruz. Usanç umumidir. Zafer kelimesi ancak politika edebiyatının ağzında, salahiyet sahibi zannettiklerimizin hemen hepsi bizim bir taarruz teşebbüsümüzün cinnet olduğu kanaatindedir. Sonra öğrendik ki, Ankara'da dahili vaziyet daha başka türlü değildi. Zafere iman etmiş olanlar orada da ekalli kalil (azınlık) idiler. Bir gözümüz Çatalca'da, bir gözümüz Londra'da, siyasetin ani bir kararını bekliyoruz.

    "- Ne yapacağız?" Hepimizin dilince bu acı sual var; saat on bire geliyor. Arkadaşlarımızdan biri odadan içeri girdi, yüzünde sır taşıyanlara mahsus bir acayiplik göze çarpıyor.
    "- Size Hilal-i Ahmer'den (Kızılay) bir havadis getiriyorum, fakat son derece ihtiyat ile yazalım, doğru çıkmayabilir." dedi. Havadis şuydu:
    "Bugün öğleyin şehrimizin salahiyettar menabiinde Kocaeli mıntıkasında Türk ordusu tarafından harekat-ı mühimme-i askeriye icrasına başlandığı söylenilmekte idi. Vakit çok geç olduğundan dolayı bu harekatın bir taarruz mukaddemesi mahiyetinde olup olmadığını tahkik edemedik. Havadisimizin mevsukiyetine (sağlamlığına) itimat etmekle beraber, karilerimizin tebliğ-i resmilerimize intizar etmelerini tavsiye ederiz. Haber doğru ise, Allah ordumuzla beraberdir, neticeye itminan ile muntazır olabiliriz."

    Ve tam altında Ajans Röyter'in bir tebliği: "Murahhaslar Venedik'te ya Saray-i kralide yahut Lido adasında içtima edeceklerdir."

    - Falih Rıfkı ATAY




  • 27 Ağustos 1922

    Roma'dan bir küçük telgraf var. "Menderes Vadisi'nde Türk ileri hareketi teeyyüd ediyor."

    Atina'dan gelen başka bir telgrafta deniyor ki: "Türkler vakıa cephenin bazı noktalarında kuvvetsiz müsademelere teşebbüs etmişlerdir. Bu faaliyet ehemmiyetsiz müsademeler mahiyetindedir."

    Hilali Ahmer'den (Kızılay), Fransız mehafilinden, her taraftan tahkik ediyoruz. Muhbirler havadissiz dönüyor. Akşama kadar öldürücü bir merak içindeyiz. Havada asabiyet var.

    - Falih Rıfkı ATAY
  • 28 Ağustos 1922

    Anadolu, telgraf ve posta muhaberatını (haberleşme) tatil etmiştir. Motörler ve kayıtlar Anadolu ile İstanbul arasında münakalattan (ulaştırma) menolunmuştur. Ve ilk doğru haber: "Ordumuz Afyonkarahisar cephesinde Yunan hatlarına taarruz etti." Yunan tebliği ise mütemadiyen (sürekli) muvaffakiyetsizliğimizden (başarısızlık), geri çekildiğimizden, bazı kariyeleri (köy) birer müddet işgal ettiğimizden bahsediyor.

    Istırap içinde eziliyoruz: "- Muvaffak olamazsak, her şey bitti, değil mi?" Bu suale herkes: "- Evet!" cevabını veriyor. Ya Mustafa Kemal Paşa, o nerede? Herhalde taarruzu bir maksada veriliyor. Bazıları diyorlar ki: "- Meclisteki muhaliflerden o kadar bıktı ki, herçebadabat (her ne olursa olsun) bir harekete geçti." Bu herçebadabat sözünü reise bir türlü yakıştıramıyoruz. Muhakkak bir bildiği, bir düşündüğü var. Fakat nedir? O esnada bir lahza (an) onun beynindeki esrara vakıf olmak için, canımızı vereceğiz. İstanbul'u taarruzun muvaffakiyetinden sonraki meserretten (sevinç) ziyade, bir ric'atten (geri kaçma, vazgeçme) sonraki facialar işgal ediyor. Sokakta ecnebi askerlerini bizi yemeye hazırlanan canavarlar gibi görüyoruz.

    - Falih Rıfkı Atay




  • 29 Ağustos 1922

    Anadolu hala susuyor. "Akşam"da rivayet kabilinden bir havadis: "Bir habere göre askerlerimiz Afyonkarahisar'a girdiler." Fakat altında meseleyi tasrih (açıklama, belirtme) ediyoruz: "Bu sabah telgrafhane hiçbir malumat almamıştır, Yunanlılar da öğleye kadar hiçbir tebliğ vermediler."

    - Falih Rıfkı ATAY
  • 30 Ağustos 1922

    Anadolu tebliğleri karanlık içinden ilk ışıkları getirdi. Dört sütun büyük serlevha (başlık) ile şu havadis veriliyor: "Ordumuzun sol cenabı (yanı) düşmanın bir seneden beri tahkim (kuvvet) ve tel görgülerle takviye ettiği üç sıra siperden mürekkep (birleşik) müstahzar (hazır) mevazii (yer) tamamen zapt ederek süngü hücumlarla Afyonkarahisar'a girmiştir. Üsera (esir) ve ganaim (ganimet) pek çoktur."

    Rivayet istediğiniz kadar: Eskişehir'i zapt etmişiz, Bilecik boğazı ateşimiz altında imiş. Bir akşam gazetesi bizi fersah fersah geçiyor, hatta Uşak'ın alındığını bile yazmak gayretkeşliğine (yan tutma, kayırma) düşüyor. Aramızda şöyle konuşuyoruz: "- Anlaşılıyor ki Uşak - Bursa hattını alacağız. Şimdiden meseleyi bu kadar büyütmeye ne lüzum var? Ahali muvaffakiyetimizin derecesini ölçmek imkanlarını kaybedecek..." Bu gazetenin havadisleri muhayyel (hayal), buna şüphe yok ve biz meslek biraz da siyaset endişesiyle onun bu yaygarasından sıkılıyoruz. Meğer o gün Yunan ordusu artık yokmuş; hakikat, akşam uydurucusunun hayalini bile geride bırakmış. Meğer o gün İzmir'e doğru yürüyormuşuz.

    31 Ağustos 1922 - 9 Eylül 1922

    Sönük bir gün, son havadis şu: "Taarruzumuz olanca şiddetiyle berdevamdır, yalnız henüz resmi haberler gelmemiştir." Gönlümüz kararıyor. Acaba bir bozguna mı uğradık?

    Ertesi sabah zafer haberleri tevali etti. Gazeteleri sormayınız, hepsi serlevha halinde çıkıyor: "Yunanlılar Dumlupınar Meydan Muharebesi'ni kaybettiler, kahraman ordumuz mağlup Yunan kıtaatını (birlikler) Uşak'tan evvel yakalamış ve kısmı küllisini imha derecesinde bir hezimete uğratmıştır. Eskişehir istirdat (geri alma) edilmiştir. Mukaddes Bursa'nın istirdadı haberine anbean intizar ediyoruz.

    Fakat henüz izah edemediğimiz bir nokta var. Bizim tebliğlerimiz pek ihtiyatlı geliyor. Erkan-ı Harbiye'nin sükutunu bir türlü anlayamıyoruz. Bu son mübhemiyet (belirsizlik) günlerinde, galiba eylülün biriydi, akşamüstü Ada'ya gidiyordum. Vapurda büyük bir Rum kalabalığı vardı. Eski yeisleri (üzüntü) gitmiş, bir şeyler konuşuyorlar, gülüşüyorlar, bize garip bir tarzda bakıyorlardı. Merakla soruşturdum, acaba ani bir musibete mi uğramıştık? Arkadaşlarımdan biri, çeneleri kilitlenmiş, yanıma sokuldu, kulağıma eğilerek, "Güya bozulmuşuz. Uşak'ta Mustafa Kemal Paşa'yı esir almışlar."

    O dakika nasıl ölmediğime hayret ediyorum. Geceyi nöbet içinde kendini kaybeden bir ağır hasta gibi, hezeyan içinde geçirdim. Sabahleyin matbaaya can attık, kimimiz Hilal-i Ahmer'e, Kimimiz Beyoğlu'na koştuk. Şehirde büyük yağmurlardan önceki boğucu hava vardı, teneffüs edemiyorduk. Hilal-i Ahmer Ankara'ya sordu. Akşama kadar heyecan ve ateş içinde dolaştık, durduk.

    Nihayet Hilal-i Ahmer'e bir şifre geldiğini haber verdiler. Bu şifre adeta Türk tarihinin anahtarı idi; gittik, şu haberi okudular: "Yeni Yunan Başkumandanı General Trikopis, Erkan-ı Harbiye Reisi, Levazım Reisi, 13. Fırka Kumandanı 2 Eylül akşamı Uşak civarında esir edilerek Mustafa Kemal Paşa Hazretleri'nin karargahlarına gönderilmiştir. Başkumandan Mustafa Kemal Paşa Hazretleri esirlerine nezaketle muamele ederek yeni Başkumandanı mukadderatın bu cilvesinden dolayı teselli eylemiştir."

    Güya havadisi gizli tutacaktık, Ankara'nın tenbihi böyle idi. Mümkün olsa gazeteyi bir tarafa bırakıp münadi (tellal) gibi sokaklarda bağırırdık. Susmak ve saklamak mümkün mü idi?

    Nihayet Akşam gazetesinin matbaa pencerelerinden, sokakta çıldırmış gibi, saçlarını yolan, göğüslerini döven, yerlere yatarak çırpınan halka tevzi (dağıtma) ettiğimiz nüshası ve bütün sayfayı dolduran klişe: "Elhamdülillah İzmir'e kavuştuk."

    Başkumandan, ilk gün beyannamesini şu cümle ile bitirmişti: "Ordular! İlk hedefiniz Akdeniz'dir, ileri!.."

    Ve son günü hadiselere şu cümle ile nihayet veriyordu: "Akdeniz hedefine varıldı."

    - Falih Rıfkı ATAY

    Başkomutan Mareşal Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ü, gazilerimizi, şehitlerimizi, tüm askerlerimizi, tüm kahramanlarımızı saygıyla anıyoruz. Bayramımız kutlu olsun arkadaşlar.




  • "Her safhasıyla düşünülmüş, hazırlanmış, idare edilmiş ve zaferle neticelendirilmiş olan bu harekat, Türk ordusunun, Türk subay ve komuta heyetinin yüksek kudret ve kahramanlığını tarihe geçiren muazzam bir eserdir.

    Bu eser, Türk milletinin hürriyet ve istiklal fikrinin ölümsüz abidesidir. Bu eseri yaratan bir milletin evladı, bir ordunun Başkomutanı olduğumdan dolayı ebediyete kadar mesut ve bahtiyarım."

    - Başkomutan Atatürk
  • Ben ömrümde onun kadar tartışmaya katlanan devlet ve hükümet adamına rastlamadım. Pek genç yaşımda devamlı olarak yanında idim. Hiçbir fikrimi saklamak ihtiyacını duyduğumu hatırlamıyorum. Dalkavukluğu meslek edinmeyenlerin hepsi de öyle idi. Atatürk'le tartışmak için yiğitliğe lüzum yoktu.

    - Falih Rıfkı ATAY
  • Atatürk yurt kurtarıcılığının bütün şan ve şerefini ortaya sürerek, birbiri ardınca devrimlerini gerçekleştirmiştir. Meclis çoğunluğunun bu devrimlere inanmamış olduğunu biz yakından biliriz.

    - Falih Rıfkı ATAY
  • 
Sayfa: önceki 1112131415
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.