Şimdi Ara

Motor Tasarlamak Gerçekten Zor mu? Makine/Mekatronik Mühendisleri/İlgilileri Bakarmısınız (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
85
Cevap
1
Favori
8.778
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • üretimi ülkeler yapmaz şirketler yapar şirketlerin dini dili ırkı cinsiyeti olmaz .bugun de dünyayı yöneten ülkelerin siyasetine yön veren şirketlerdir....yani kapitalizmmmmm
    _____________________________
  • Çinliler BUNU kopyaladıysa biz de multijeti kopyalarız.
    Çözüm reverse engineering yapmakta bence. Al motoru sök,kurcala,anla, birkaç değişiklik yap, üret..
    Bunu yapana kadar geçecek süre için, geç kalmamak adına bir yerlerden motor temin et birkaç yıllık anlaşma ile, bitti gitti.
    Bu işler bu kadar basit değil diyenler olabilir, Hyundai işe böyle başlamıştı zamanında..Ford cortina, mitsu bilmem ne motoru kullandılar başta.
    Birkaç yıl sonra da kendi motorlarını yaptılar..Ve bunu şu anda olduğu gibi her türlü bilginin ayağa düşmediği 60'lı yıllarda yaptılar.
    Şimdi neredeyse youtube'dan verimli bir motor tasarımının detaylı anlatımı bulunabilir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi otosarrafı -- 27 Ocak 2012; 1:55:43 >
    _____________________________




  • Artık içten yanmalı motor için çok geç.

    Elektrikli araçlara ağırlık vermeliler. Şehir için kullanımı için fakat maket gibi olmayacak. B sınıfı olsa yeter.
    _____________________________
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sinanusta

    http://www.ttcustomchoppers.com/tr/ %100 türk her civatasına tasarımına kadar motor da dahil....ve dünya ya pazarlıyor bu adam bunu bizim yerli oto rantiye kapısı başka bişe değil gerçek iş yapacakları destekleyen yok değersiz bulunuyor bir cok proje kafası calışan bi cok mühendis merdiven altı işletmelerde 3-5 binliraya clışıyor makien mühendislerinin çoğu lpg sızdırmalık işi proje işi yapıyor .biz hep geriden hep taklit ederek gidiyorum alternatif bişey üretmemiz lazım kolaya alternatif kola turka olmaz arkadaşlar ayran olur şalgam olur pekmez olur neyse uzatmaya gerek yok iyi geceler saygıar

    ttcustom chopperda bütün motosikletlerin türk üretimi oldugu dogrudur lakin motor blogu türk yapımı degildir.
    fakat şu anda ttcustomchopper seri üretime geçmek üzere. baya türk markası oluyorlar yani.
    _____________________________
    vitesi çat diye 4"e taktım debriyajı kontrollüce bırakmaya başladım. direksiyonu çok hafif sola kırdım bu araba düşen motor devrini kompanze edebilmek için gaza çok kontrollü ufak dokunuşlarda bulundum.vitesi çat diye 4"e taktım araba birden ok gibi uzadı bi sağ şeride geçtim bir anda 210 gibi bi süratle önüne geçtim 5 e attım. vitesi çat diye 4"e taktım hızım 100"e ya düştü ya düşmedi derken sağ ön tekerlek bir çukura düştü aman yarabbim araba en küçük civatasına kadar sallandı




  • içten yanmalı motorlar için bende geç kaldığımızı düüşünüyorum ama söylediklerin de gayet mantıklı geliyor oturmuş stabilize çalısan bir motorun patentine ortak olarak onu geliştirip kullanabiliriz gibime geliyor bu konularda bilgim yok
    ama uzun vadede diyorum ki
    bor ile çalışan bir motor u biz icat edelim zaten bor ile calısan motorlar var bildiğim kadarıyla kullanılıyor ama sektörün gelişmemiş olduğu kesin biz hem tasarruf ile performansı bir arada sunarsak çığır açar tarihe geçeriz dizel motor u icat etmek gibi birşey yani bunu biz dünyaya duyurmalıyız
    bir yandan da elektrikli araçlar konusu var o de yeni bir teknoloji buraya da el atabiilriz zaten ülkemizde elektrikli motorlar hakkında türütülen çalışmalar da var diye biliyorum yani bizim için mantıklı olan 2 yol görüyorum


    kısacası bor ve elektrikle çalışan motorlar
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: akifsari

    quote:

    Orijinalden alıntı: sinanusta

    artık içten yanmalı motorlar için yapılacak pek bişey kalmadı artık ama malzeme teknolojsinde bazı yenilikler bir takım gelişmelerin öünü açıyor ..biz yeni gelişen sektorü tahmin edip bu yönde ilerle kaydetmeliyiz

    Aslında var egzantrik milini kaldırıp manyetik kavrama ile sübap kontrolü deneniyordu sonuç çıkmadı ama mutlaka seriye girecektir.

    fiat zaten starjet mi turbojet mi o motorlarında manyetik yada elektronik devre ile sübap kontrollü sanırım. tam hatırlamıyorum ikisinden birisi ama.
    _____________________________
  • quote:

    Orijinalden alıntı: BaRiS

    quote:

    Orijinalden alıntı: yigit+

    Geely tata chery kaç sene once çıktı? Ne kadar süper teknoloji? Kaç sene geriden geldiler? Patent olsa nolur.

    Sen de yaparsın bir "gidek" marka araba, ne standardı olursa olsun. Kaç kilo co2 salarsa salsın. 3.dünya ülkelerine satarsın. Türkiyede satarsın. 10-20 sene sonra en kötü bir Hyundai konumuna gelirsin. Bu isler böyle. Koltuktan kalkmadan yola koyulamazsin. Yola çıkmadan sonuca varamazsın.

    Bunların hepsi bizi tutmak icin bahane. Bı halt olmaz bu memlekette.

    Geely'nin ve Chery'nin üretildiği ülkenin nüfusu 1,339,724,852. Yani PRC'nın.

    Toplam GDP'si $11.316 trilyon.

    Tata'nın üretildiği ülkenin nüfusu 1,210,193,422. Yani Hindistan'ın.

    Toplam GDP'si $1.843 trilyon.

    Türkiye'nin nüfusu 73,722,988. Toplam GDP'si $1.116 trillion.

    PRC Dünya GDP sıralamasında 2. Hindistan 4. Türkiye 15.

    Geely, Chery ve Tata ihracatla mı ayakta duruyorlar? Yoksa iç pazara sattıkları araçla mı?

    Yani diyorsun ki, "Ben bir araç üreteceğim. Bu aracı nüfusu 1.2 milyon ve 1.3 milyon olan ülkelerin kendi markalarını iç pazarlarında sattığı gibi ben de aracımı 73 milyonluk nüfuslu ülkemin iç pazarında satarak ayakta kalacağım". Hakikaten mantıklı geliyor mu sana?

    Dünyanın en büyük ekonomilerine değil de, bir de denklerine bakalım. Brezilya, Arjantin gibi. Nüfus olarak da, ekonomi olarak da bize benzer ülkeler. Bana dünyada satılan 2'şer tane Brezilya ve Arjantin tarafından üretilmiş olan araç markası verir misin?

    Bu arada "En kötü Hyundai" dediğin firma 45 yaşında. Sadece Hyundai Motor Company'den bahsediyorum. Marka olarak 65 yıllık geçmişi var.

    Senin kendi markasını, kendi teknolojisini üreten, en komplike üretim yapan markanın kaç yıllık geçmişi var.

    "Üretilemez, yapılamaz" demiyorum. Üretmenin, yapmanın mantığını sorguluyorum sadece.


    2010'da kişi başına düşen "GDP"

    hindistan $1330

    çin $4200

    türkiye $9890

    en kötü dediğim Hyundai kötü demedim. Ford ile arasında 60 seneden fazla fark var ama yine de bu yola çıkıldığında başarı geliyor dedim. Türkiye ile Güney Kore birebir aynı noktadan başladı 1960'ta sanayileşmeye. ithal ikameli sanayi. senin anlayacağın dilde Import Substitution Industrialization. adamlar rekabete açıldı, biz tofaşı tekel yaptık.

    Geely milyonlarca araç satmıyor çinde. türkiyede yerli ve kalitesiz araç yap, yılda 200bin adetten fazla iç pazar talebi olur. Bütün vergileri bilmemneyi koy üzerine, Geely'nin adi arabası bile 20bin liranın üzerinde satılıyor. Yerli malı aynı adilikte araba üretmek zor değil. 3-4bin lira da ucuza verir, MTV desteği, benzin desteği verilirse yılda 200bin adet üzerine orta doğu-kuzey afrika-orta asya ülkelerine satışlarla kısa sürede yıllık 1milyon satış aşılır.

    km'de 15 litre yakan, 50binde bir motor yiyen bir araba yap, benzin 4,38 yerine 3 lira olsun bu aracı kullananlara. rektefiye cart curt bakımı senelik 1000lira olsun en fazla. teşvik ver yani. pazar dinamikleri böyle türkiyede. millet arabası senelerce gitsin tık demesin istiyor ama ucuz olursa sanayiye gitmeye alışkın bu millet. en azından birkaç sene kendi ürettiği arabanın cefasını çeker, 2 yılda EN KÖTÜ BİR HYUNDAI konumuna geliriz.

    Hyundai 1968'te Ford için üretim yapıyordu. 1975'te Giugaro'ya araba çizdirdi, ingilizlere yaptırdı, japon motoru aldı, Pony diye bir araç yaptı. ilk sattığı ülke kim?

    Ekvator.
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: galapagos3

    içten yanmalı motorlar için bende geç kaldığımızı düüşünüyorum ama söylediklerin de gayet mantıklı geliyor oturmuş stabilize çalısan bir motorun patentine ortak olarak onu geliştirip kullanabiliriz gibime geliyor bu konularda bilgim yok
    ama uzun vadede diyorum ki
    bor ile çalışan bir motor u biz icat edelim zaten bor ile calısan motorlar var bildiğim kadarıyla kullanılıyor ama sektörün gelişmemiş olduğu kesin biz hem tasarruf ile performansı bir arada sunarsak çığır açar tarihe geçeriz dizel motor u icat etmek gibi birşey yani bunu biz dünyaya duyurmalıyız
    bir yandan da elektrikli araçlar konusu var o de yeni bir teknoloji buraya da el atabiilriz zaten ülkemizde elektrikli motorlar hakkında türütülen çalışmalar da var diye biliyorum yani bizim için mantıklı olan 2 yol görüyorum


    kısacası bor ve elektrikle çalışan motorlar

    Arkadaşlar bu bor efsanesine bir açıklık getirelim :

    Bor kendi başına yakıt maddesi değildir. Bor katı roket yakıtlarında, bazı jet yakıtlarında yanmayı geciktirici katkı maddesi olarak kullanılıyor, yakıt olarak değil. Bunun dışında bazı bileşikleri kimya sektöründe bir çok üründe katkı maddesi olarak kullanılıyor (deterjan, böcek ilacı vs.).

    Toksik (zehirleme özelliği bulunan) bir maddedir, yakıldığında oluşan bor oksitler çevre için çok zararlıdır. Kısacası bor maddesi günümüzde yakıt olarak değerlendirilecek, yakıt özelliği olan bir madde değildir. ABD ordusu bunun araştırmasını taa 50'li 60'lı yıllarda yapıp alınan başarısız sonuçlar neticesinde araştırmayı iptal etmiştir.

    Bu gün insanların kafasında oluşan bor potansiyeli hayal gücü muazzam medyamız ve komplo teorilerine aşırı meraklı halkımız sayesinde oluşmuştur, başka bir şey değil.
    _____________________________




  • Ucu çok açık bir soru sormuşsun.. Teknik bilgilere girmeden bir iki satır birşey yazmak istedim..

    Ülkemizde bu (gizli) ambargolar, bu zihniyetler olduğu sürece imkansıza yakın zaten..

    Onun dışında teknik olarak bir makine mühendisi motor tasarlayabilir ve ülkemizde bunu imal edecek kapasitede var fakat;

    Nekadar verimli olur, nekadar sürede tasarlanır üretilir ve maliyeti nekadar olur..?

    Bu sorulardan ve en önemliside maliyet açısından herkes ithal etme sevdasında..

    Tabiki parada çeplerinden çıkıyor ama ülkemize yapılacak yatırımlarla, uzun vadede çok güzel motorları, kısa sürede ve daha az maliyetle üretebileceğimiz gerçeği gözardı ediliyor yada ettiriliyor..

    Son olarakda ilk üretilicek motorlar sanmıyorum ki günümüz TDI,TDCi,VTEC,TSi ve benzeri motorlar gibi verimli olsun.. Gel gelelim bir yerden BAŞLAMAK LAZIM!
    _____________________________
    Hazır cep onayı gelmişken yazmayım dedim, yine dayanamadım cepten onaylattım.
    VOLVO S40 2007 Dynamic araç satıldı, şuan S60 2.0 T5 2011 Advance




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Ozn.Onl

    quote:

    Orijinalden alıntı: akifsari

    quote:

    Orijinalden alıntı: sinanusta

    artık içten yanmalı motorlar için yapılacak pek bişey kalmadı artık ama malzeme teknolojsinde bazı yenilikler bir takım gelişmelerin öünü açıyor ..biz yeni gelişen sektorü tahmin edip bu yönde ilerle kaydetmeliyiz

    Aslında var egzantrik milini kaldırıp manyetik kavrama ile sübap kontrolü deneniyordu sonuç çıkmadı ama mutlaka seriye girecektir.

    fiat zaten starjet mi turbojet mi o motorlarında manyetik yada elektronik devre ile sübap kontrollü sanırım. tam hatırlamıyorum ikisinden birisi ama.

    Multiair.




    Motor tasarlamak çok zor değil. CAD/CAM programlarının başına geçmeyeli baya baya bir zaman oldu ama şimdi açsam, yanıma da bana destek olacak bir iki arkadaş gelse, bir kaç ay içerisinde, teoride çalışan bir motoru tasarlarım. Yine 1 yıldan daha kısa süredede çalışır prototipini ürettirebilirim (Yalnız bu prototip üretimi için bir kaç yüz bin TL'ye ihtiyacım olur, artık bir el atarsınız..)

    Amma velakin... Benim yapacağım motor, 2 Litre hacimden teoride 40~45 hp, prarikte de 30 hp'den daha yüksek güç üretmez İş bundan sonra başlar işte, malzeme bilimi, akışkanlar mekaniği, yanma simulasyonları, otlar.. b..klar.. Bu motoru ticari olarak başarılı olabilecek seviyeye getirmek, yani özgün bir know-how yaratmak için çooooook uzun süre, çook büyük masraflarla çalışmak lazım. Multijet kopyalanamaz mı demiş arkadaşımız mesela, kopyalamak sorun değil, tabi ki kopyalarsın. En basitinden çap/kurs oranını vs alırsın, ama multijet'i multijet yapan patenti Fiat'ta olan enjektörlerdir. Onu kopyalamazsın. En az onun kadar başarılı bir enjökter geliştiremezsen, multijet gibi bir motor da yapamazsın.

    İşte bu noktada da, -mevcut durumumuzdan dolayı- kapitalizmin mantığına ters bir durum ortaya çıkıyor.

    Gönüllü ve idealist bir insan çıkacak. Hem de çook zengin olacak. Bu iş için gözünü kırpmadan yüzlerce milyon avro harcayacak.
    Tesisler kuracak, belki 100 tane mühendis istihdam edecek. Sonra onların yıllar boyunca sürecek çalışmalarını sürekli finanse edecek. En nihayetinde de kesin değil, "bir ihtimal" ticari anlamda başarılı bir ürün ortaya çıkacak ve kâr etmeye başlayacak. Var mı böyle bir babayiğit? :)

    İlk kıvılcımlarının 150 yıl önce atıldığı bu teknolojilerde, şu anda başarılı olan firmaların çoğunluğu çok yaşlıdır.. Dünya daha sıfırken, onlar da sıfırdan başlamıştır, gün gün, ay ay, yıl yıl kendilerine birşeyler katmıştır, o sayede ayaktadır.

    Biz trenin son vagonuna koşarak yetişmeye çalışan bir millet olduğumuz için, "yeni teknoloji" geliştirme işi maalesef devletin, yarı-kamu kuruluşların (Tübitak, TSKGV şirketleri, eh azıcık üniversiteler vs) sırtında kalmış. Bu sebeple "milli" otomobil MARKASI devletin eline bakıyor, özgün motor geliştirme işi devletin eline bakıyor..

    Her şeyi devletten beklememek lazım evet, ama kimden bekleyeceğiz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Integrale -- 27 Ocak 2012; 11:33:50 >
    _____________________________




  • Biz motor ya da yerli üretim araba yapana kadar Abd İran'a girer Türkiye kıbrısa Rusya oraya Suriye kendine derken yine petrol krizleri filan derken yine benzin bulamayız koyacak yerli motor ya da araca yürütemeyiz...
    :( Devrim örneginde oldugu gibi tarih tekerrürden ibaret olur malesef...
    _____________________________
    Yanlayamayan Bmw.............
  • quote:

    Orijinalden alıntı: rstknksl

    quote:

    Orijinalden alıntı: galapagos3

    içten yanmalı motorlar için bende geç kaldığımızı düüşünüyorum ama söylediklerin de gayet mantıklı geliyor oturmuş stabilize çalısan bir motorun patentine ortak olarak onu geliştirip kullanabiliriz gibime geliyor bu konularda bilgim yok
    ama uzun vadede diyorum ki
    bor ile çalışan bir motor u biz icat edelim zaten bor ile calısan motorlar var bildiğim kadarıyla kullanılıyor ama sektörün gelişmemiş olduğu kesin biz hem tasarruf ile performansı bir arada sunarsak çığır açar tarihe geçeriz dizel motor u icat etmek gibi birşey yani bunu biz dünyaya duyurmalıyız
    bir yandan da elektrikli araçlar konusu var o de yeni bir teknoloji buraya da el atabiilriz zaten ülkemizde elektrikli motorlar hakkında türütülen çalışmalar da var diye biliyorum yani bizim için mantıklı olan 2 yol görüyorum


    kısacası bor ve elektrikle çalışan motorlar

    Arkadaşlar bu bor efsanesine bir açıklık getirelim :

    Bor kendi başına yakıt maddesi değildir. Bor katı roket yakıtlarında, bazı jet yakıtlarında yanmayı geciktirici katkı maddesi olarak kullanılıyor, yakıt olarak değil. Bunun dışında bazı bileşikleri kimya sektöründe bir çok üründe katkı maddesi olarak kullanılıyor (deterjan, böcek ilacı vs.).

    Toksik (zehirleme özelliği bulunan) bir maddedir, yakıldığında oluşan bor oksitler çevre için çok zararlıdır. Kısacası bor maddesi günümüzde yakıt olarak değerlendirilecek, yakıt özelliği olan bir madde değildir. ABD ordusu bunun araştırmasını taa 50'li 60'lı yıllarda yapıp alınan başarısız sonuçlar neticesinde araştırmayı iptal etmiştir.

    Bu gün insanların kafasında oluşan bor potansiyeli hayal gücü muazzam medyamız ve komplo teorilerine aşırı meraklı halkımız sayesinde oluşmuştur, başka bir şey değil.

    evet öncelikle sana teşekkür ediyorum yani bu derece bi ters etki yaptığın ve beni araştırmaya ittiğin için forumların sevdiğim yanı da bu

    o zaman detaylı kaynaklarla konuya açıklık getirelim

    ilk olarak bor kendi başına bir yakıt olarak kullanılabildiği gibi (hidrojen enerjisini sağlayan)borhidritli yakıt pili olarakta kullanılabilir
    kaynaklar linkteki makalelerin içindedir :http://www.maden.org.tr/resimler/ekler/0a32110fff0f26d_ek.pdf ( katı yakıt pili olarak kullanılması)
    http://www.emo.org.tr/ekler/6f852a6d01b6065_ek.pdf
    (bor'un yakıt olarak kullanılması NaBH2+H2O-KATALİZÖR- 4 H20 +NaBO2 ve daha biirkaç formül; çıkan hidrojenin yakılması şeklinde; nitekim benzin gibi; petrol deyince aklımıza c atomu benzin deyince işlenmiş hali gelmekte bor da o şekil bu 2. kaynakta )

    dediğin gibi yanmayı geciktirici katkı maddesi olarak ta kullanılıyor deterjanda beyazlatmayı sağlayan madde olarak ta kullanılıyor nükleer reaktörlere kadar geniş bir alan peki neden yakıt olarak olmasın tabiki var ama yapılmıyor yaptırılmıyor sizdeki gibi öyargılar yüzünden

    borun emisyonu olmadığı tamamıyle çevre dostu olduğu üstteki 2 kaynaktada yazıyor

    ha şunu demek istiyorsan boratlar(bor içeren bileşik) zararlıdır onunda cevabını wikipedia veriyor

    Biyolojide boratlar memelilere düşük düzeyde toksiktir (sofra tuzu kadar) ama eklem bacaklılarda çok daha etkilidirler. Boron içeren doğal bir antibiyotik bilinmektedir. Bitkilerde az miktarda boron hücre duvarının sertleşmesi için gereklidir, bu yüzden toprakta boronun varlığı bitki büyümesi için gereklidir. Deneylerde boronun hayvanlarda da eser seviyede dahi olsa gereklşi bir element olduğu bulunmuştur, ama hayvan fizyolojisindeki rolü bilinmemektedir.

    zaten normal tuz da eklem bacaklılar için çok daha etkilidir bunuda belirteyim

    kaynaklar:http://tr.wikipedia.org/wiki/Bor
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Borik_asit

    ayrıca boroksitin(borik asit) çevre kirliliği oluşturduğuna dair hiçbir bilgi de yok wikipedia dahil
    yalnız Kolemanitten borik asit üretiminde yan ürün olarak elde edilen jips maddesi çevre kirliliği yapıyormuş fakat bizzat bunu eti işletmelerinde üretiyorlarmış yalnız şunu belirteyim borik asit yakıt olarak kullanılmıyor yani konumuzla tamamen alakasız kozmetik cam sanayiinde kullanılıyor


    diyaorsun ki projeler üretilmiyor amerika bunları bıraktı sana cevabım sen öyle san olacaktır
    verdiğim makalelerin kaynaklarına bir bakmanı tavsiye ederim ve o kaynakların tarihine de
    hepsi 2000 ve üzeri senelerin projeleridir deneyleridir



    12 aralık 2001' de daimler chrylser firmasının detroit otomobil fuarında tanıttığı araç chrylser town& country natruim yakıt olarak bor türevi olan sodyumborhidrit (nabh4) kuru halde kullanılabilir
    kaynak:http://www.emo.org.tr/ekler/6f852a6d01b6065_ek.pdf (bilmeyenler ve burayı daha sonra ziyaret edenler için söylüyorum emo=elektrik mühendisleri odası)
    gönül isterdi ki tmmmo nun yazıları olsun ama orda daha çok bor un usulsüz satısından akp ye varan iddialar yani siyasete kacacagı için bu bilgilendirici yazının silinmemesi adına sadece linkini veriyorum isteyen bakabilir size tavsiyem mutlaka okuyunhttp://www.metalurji.org.tr/arsiv/06_basin_acik/2011_02_11.pdf
    http://www.metalurji.org.tr/arsiv/06_basin_acik/2007_07_06.pdf

    Bu gün muazzam medyamız ve komplo teorilerine aşırı meraklı halkımız olduğu tartışılmaz bir gerçek araştırmayan duyduğuna inanan bir halkımız oldugu bir gerçek şayet bende böyle karşıt bir yazı yamasanız bu kadar şeyi araştıracagım yoktu ama size bir önerim olacak siz de araştırmadan böyle kestirip atmayın herşeyi şu şöyledir bu böyledir diyip çekip gitmeyin
    belirtmek istediğim birkaç nokta var bu yazıyı yazarken 20 ye yakın kaynak kullandım yaklasık 2.5 saattir de araştırıyor ve yazıyorum ve bu yazının çok değerli olduğunu düşünüyorum derlenmiş bir kaynak gibi yazının başında da belirttiğim gibi size teşekkür ederim


    tüm kaynaklarım : http://www.emo.org.tr/ekler/6f852a6d01b6065_ek.pdf
    http://www.tirebor.com/bor-madenleri-makale/bor-madeninin-enerji-kaynagi-olarak-kullanilmasi.html
    http://www.maden.org.tr/resimler/ekler/0a32110fff0f26d_ek.pdf
    http://www.biyotip.com/images/File/e.pdf
    http://www.smileturkiye.com/blog/?p=2543 (blog yazısı kaynak belirtmemiş o yüzden yukarıda belirtmedim)
    http://www.tirebor.com/basinda-bor/bor-elimizde-mi-kalacak.html (blog yazısı kaynak belirtmemiş o yüzden yukarıda belirtmedim)
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Bor
    http://tr-tr.facebook.com/video/video.php?v=244711008913784 ( borun oral yoldan alınması hakkında mutlaka videosu izlenmeli makalesi okunmalı)
    http://tr.wikipedia.org/wiki/Borik_asit
    http://w3.gazi.edu.tr/~mkaradag/tezler/cigdemyenialaca.pdf (3.7.1 başlıklı bölümünde )

    http://www.metalurji.org.tr/arsiv/06_basin_acik/2011_02_11.pdf (madenlerimiz üzeinde dönen oyunlar)
    http://www.metalurji.org.tr/arsiv/06_basin_acik/2007_07_06.pdf (madenlerimiz üzeinde dönen oyunlar)
    son olarak ta ekliyim
    amerikada borun yasaklanması üzerine lobi faaliyetlerinden ve avrupada da aynı şekilde sağlığa zararından dolayı yasaklama çalışmaları var bu ülkemiz için bir komplo mudur ?
    tartışılır yarın öbür gün yasaklanırsa bu sektörden bi gelir elde edemeyiz ki her yıl kat kat artan bor gelirimiz var
    eti işletmesini yapan biriyle röpörtaj izlemiştim
    artık haber miydi yoksa trt de mi programdamıydı hatırlayamayacagım dediğine göre sipariş yüksek üretim yeterli degilmiş önümüzdeki 2 yada 5 yıllık üretimimizi daha üretmeden sattık demişti üretimi her yıl arttırmamıza ragmen yetmiyor yetiştiremiyoruz demişti

    evet çok uzun bir yazı oldu benim de bu forudaki en uzun yazım

    özet: dediklerinin doğruluk payı yok boroksit de çevre kirliliği yapmaz toksik bir etkisi yoktur senin dediğin komplo teorisi
    eklenecek bir şey var ise METALURJİST arkadaşı davet ediyorum bi el atsın
    imla hatalarıma dikkat etmedim müsait bir anımda yazım hatalarını kontrol edicem



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ays Ays Beybi -- 27 Ocak 2012; 17:43:35 >
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: yigit+

    quote:

    Orijinalden alıntı: BaRiS

    quote:

    Orijinalden alıntı: yigit+

    Geely tata chery kaç sene once çıktı? Ne kadar süper teknoloji? Kaç sene geriden geldiler? Patent olsa nolur.

    Sen de yaparsın bir "gidek" marka araba, ne standardı olursa olsun. Kaç kilo co2 salarsa salsın. 3.dünya ülkelerine satarsın. Türkiyede satarsın. 10-20 sene sonra en kötü bir Hyundai konumuna gelirsin. Bu isler böyle. Koltuktan kalkmadan yola koyulamazsin. Yola çıkmadan sonuca varamazsın.

    Bunların hepsi bizi tutmak icin bahane. Bı halt olmaz bu memlekette.

    Geely'nin ve Chery'nin üretildiği ülkenin nüfusu 1,339,724,852. Yani PRC'nın.

    Toplam GDP'si $11.316 trilyon.

    Tata'nın üretildiği ülkenin nüfusu 1,210,193,422. Yani Hindistan'ın.

    Toplam GDP'si $1.843 trilyon.

    Türkiye'nin nüfusu 73,722,988. Toplam GDP'si $1.116 trillion.

    PRC Dünya GDP sıralamasında 2. Hindistan 4. Türkiye 15.

    Geely, Chery ve Tata ihracatla mı ayakta duruyorlar? Yoksa iç pazara sattıkları araçla mı?

    Yani diyorsun ki, "Ben bir araç üreteceğim. Bu aracı nüfusu 1.2 milyon ve 1.3 milyon olan ülkelerin kendi markalarını iç pazarlarında sattığı gibi ben de aracımı 73 milyonluk nüfuslu ülkemin iç pazarında satarak ayakta kalacağım". Hakikaten mantıklı geliyor mu sana?

    Dünyanın en büyük ekonomilerine değil de, bir de denklerine bakalım. Brezilya, Arjantin gibi. Nüfus olarak da, ekonomi olarak da bize benzer ülkeler. Bana dünyada satılan 2'şer tane Brezilya ve Arjantin tarafından üretilmiş olan araç markası verir misin?

    Bu arada "En kötü Hyundai" dediğin firma 45 yaşında. Sadece Hyundai Motor Company'den bahsediyorum. Marka olarak 65 yıllık geçmişi var.

    Senin kendi markasını, kendi teknolojisini üreten, en komplike üretim yapan markanın kaç yıllık geçmişi var.

    "Üretilemez, yapılamaz" demiyorum. Üretmenin, yapmanın mantığını sorguluyorum sadece.


    2010'da kişi başına düşen "GDP"

    hindistan $1330

    çin $4200

    türkiye $9890

    en kötü dediğim Hyundai kötü demedim. Ford ile arasında 60 seneden fazla fark var ama yine de bu yola çıkıldığında başarı geliyor dedim. Türkiye ile Güney Kore birebir aynı noktadan başladı 1960'ta sanayileşmeye. ithal ikameli sanayi. senin anlayacağın dilde Import Substitution Industrialization. adamlar rekabete açıldı, biz tofaşı tekel yaptık.

    Geely milyonlarca araç satmıyor çinde. türkiyede yerli ve kalitesiz araç yap, yılda 200bin adetten fazla iç pazar talebi olur. Bütün vergileri bilmemneyi koy üzerine, Geely'nin adi arabası bile 20bin liranın üzerinde satılıyor. Yerli malı aynı adilikte araba üretmek zor değil. 3-4bin lira da ucuza verir, MTV desteği, benzin desteği verilirse yılda 200bin adet üzerine orta doğu-kuzey afrika-orta asya ülkelerine satışlarla kısa sürede yıllık 1milyon satış aşılır.

    km'de 15 litre yakan, 50binde bir motor yiyen bir araba yap, benzin 4,38 yerine 3 lira olsun bu aracı kullananlara. rektefiye cart curt bakımı senelik 1000lira olsun en fazla. teşvik ver yani. pazar dinamikleri böyle türkiyede. millet arabası senelerce gitsin tık demesin istiyor ama ucuz olursa sanayiye gitmeye alışkın bu millet. en azından birkaç sene kendi ürettiği arabanın cefasını çeker, 2 yılda EN KÖTÜ BİR HYUNDAI konumuna geliriz.

    Hyundai 1968'te Ford için üretim yapıyordu. 1975'te Giugaro'ya araba çizdirdi, ingilizlere yaptırdı, japon motoru aldı, Pony diye bir araç yaptı. ilk sattığı ülke kim?

    Ekvator.


    Olayı bir de şu yönden değerlendirelim o zaman.

    Varsayıyorum ki, bütün ekonomik parametreleri yerine oturttun, motoru, şasiyi, şanzımanı vs... her şeyi yaptın. Bu araçların satacak bayi ağının, servisin alokasyonunu gerçekleştirdin. Kalifiye elemanı da yetiştirdin, 2 yılda bir Hyundai konumuna geldin.

    1975 yılı ile 2012 yılı arasında ciddi anlamda çok büyük fark var. Ekonomiye sadece kuramsal açıdan değil, bir de ekonominin en temel faktörü olan insan tercihlerinden bakalım. 1970'li yıllarda ithalat mantığının ne kadar yaygın olduğuna bir bakmak lazım. Kaç çeşit araç satılıyordu, kaç tane marka vardı? Lada, Tofaş vs... Bunun dışında kaç tane farklı marka vardı? İnsanlar Mercedes - BMW - Audi - Volkswagen'i Almanya'dan gelen gurbetçilerde görebiliyordu ancak. O zaman senin dediğin kriterlerde bir araç üretilip piyasaya sunulsaydı gayet başarılı olurdu, dediğin miktarlarda da satardı.

    Ancak şu anda 2012 yılındayız. İnsanlar ticaretin globalizasyonu ve kapital sistem sayesinde paralarının yettiği miktarda istedikleri ürüne ulaşabiliyorlar. Şu anda ülkede kaç tane marka araç satılıyor? 30 - 40? Ya da daha fazla. İnsanlar istedikleri araca ulaşabilmek için aylarca beklemeyi dahi göze alıyorlar. Ve memlekette en ucuz dediğimiz araçların çoğu Euro 5 normlarını karşılıyor, baz da olsa güvenlik ekipmanlarını sunuyor.

    Diyorsun ki, dandik bir araba üretelim, ucuza satalım. Verimli bir motoru olmayan, baz güvenlik kriterlerini sağlamayan bir araç kaç tane satar? Geely, Chery bu ülkede kaç tane satıyor? İnsanlar zaten istedikleri özellikte araca ulaşabiliyorlar. Kaç kişi sadece ucuz diye yerli araç alır?

    Ayrıca, bu aracı 20.000 TL'ye satmak mümkün olmaz, kendimizi kandırmayalım. 0'dan bir araç tasarlamanın maliyeti ne kadar olacak? Adamlar sadece R&D için 9.1 milyar dolar harcıyorlar. Diyelim bütün maliyetleri kıstık, tasarımıdır, osudur, busudur, aracın geliştirme çalışmalarını 1 milyar dolara mal ettik. Sadece geliştirme maliyetini kafa kafaya getirebilmek için 90.000 tane araç satman lazım, eğer tanesi 20.000 TL dersen.

    E daha fabrika kurmadın?
    Ham maddeyi satın almadın?
    Yedek parça - bayii ağını kurmadın?
    Kalifiye eleman yetiştirmedin?

    Bu araç nasıl tutar ben sana söyleyeyim. Ülkeye bütün yabancı araç ithalatını durdurursun. Sadece ve sadece yerli aracı satarsın, anca o zaman tutar. İnsanlar Geely'e, Chery'e ne kadar itibar ediyorsa, senin üreteceğin verimsiz, güvensiz araca o kadar itibar eder.

    Güney Kore ile Türkiye'yi karşılaştırıyorsun ama, adamlar 1970 yılında rekabete açılmışken, memleketimizde 2012 yılında dahi Kamu İktisadi Teşebbüs'lerinin mantığını savunan adam var. Herifler 40 yıl önce global ticaret mantığını kavramaya başlamışlarken, her ne kadar yapanlara çok büyük antipatim de olsa, biz bu sisteme 2000'lerde anca adapte olmaya başladık.

    1975 yılında biz de "Gidek" marka aracı çizip piyasaya sunsaydık, biz de satardık. Global ticaretin öncülerinden olmuş olurduk. Ama zaten bu iş almış başını yürümüş. Üreteceğin dandik aracı yılda 1.000.000 tane satmayı planlamak, bana sadece çok ütopik hayal olarak geliyor, başka bir şey değil.
    _____________________________
    J.F.I.P. (37°23'44.58"N - 27°12'49.71"E)




  • Artık yıllarca içten yanmalı motorlar üretip testler yapan bu konuda bir sürü patent alan ülkleri ve firmaları yakalamamıza çok ihtimal yok..
    Ama elktrikli mortorlar, daha iyi, kapasiteli bataryalar geliştirilebilir..
    _____________________________
    2012 Passat TDİ DSG Comfortline

    "Nefret Ettiğimiz İşlerde Çalışıp Gereksiz Şeyler Alıyoruz. Bizler Tarihin Ortanca Çocuklarıyız. Bir Amacımız Yada Yerimiz Yok.. Ne Büyük Savaşı Yaşadık... Ne de Büyük Buhranı.. Bizim Savaşımız Ruhani Bi Savaş.. En Büyük Buhranımız; Hayatlarımız.."
  • quote:


    Güney Kore ile Türkiye'yi karşılaştırıyorsun ama, adamlar 1970 yılında rekabete açılmışken, memleketimizde 2012 yılında dahi Kamu İktisadi Teşebbüs'lerinin mantığını savunan adam var. Herifler 40 yıl önce global ticaret mantığını kavramaya başlamışlarken, her ne kadar yapanlara çok büyük antipatim de olsa, biz bu sisteme 2000'lerde anca adapte olmaya başladık.


    Ancak bu noktada dikkatli incelemek gerek, Hyundai, Kia ve Samsung hepsi devlet teşviki ile büyümüş, yerel pazarında tekelleşmiş markalar. Ben Hyundai/Kia/Samsung modelini ideal örnek model olarak görmüyorum, örnek alınacak yapılar vardır.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: can bora

    quote:


    Güney Kore ile Türkiye'yi karşılaştırıyorsun ama, adamlar 1970 yılında rekabete açılmışken, memleketimizde 2012 yılında dahi Kamu İktisadi Teşebbüs'lerinin mantığını savunan adam var. Herifler 40 yıl önce global ticaret mantığını kavramaya başlamışlarken, her ne kadar yapanlara çok büyük antipatim de olsa, biz bu sisteme 2000'lerde anca adapte olmaya başladık.


    Ancak bu noktada dikkatli incelemek gerek, Hyundai, Kia ve Samsung hepsi devlet teşviki ile büyümüş, yerel pazarında tekelleşmiş markalar. Ben Hyundai/Kia/Samsung modelini ideal örnek model olarak görmüyorum, örnek alınacak yapılar vardır.

    Ben devletten teşvik almasın demedim ki? Sadece devlet tarafından kontrol edilen, terk derdi iç pazardaki talebe cevap vermek olan kurumlara karşı olduğumdan bahsettim. Devlet teşvik edecek tabi ki. Dünya'da rekabet için buna ihtiyaç var.

    100% serbest piyasa ekonomisinin yalan olduğunu, GM'i devlet yardımıyla ayağa kalkmasın da görmeyen kalmadı zaten.
    _____________________________
    J.F.I.P. (37°23'44.58"N - 27°12'49.71"E)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: BaRiS

    Ben devletten teşvik almasın demedim ki? Sadece devlet tarafından kontrol edilen, terk derdi iç pazardaki talebe cevap vermek olan kurumlara karşı olduğumdan bahsettim. Devlet teşvik edecek tabi ki. Dünya'da rekabet için buna ihtiyaç var.

    100% serbest piyasa ekonomisinin yalan olduğunu, GM'i devlet yardımıyla ayağa kalkmasın da görmeyen kalmadı zaten.

    O halde aynı şeyi düşünüyoruz demektir, yerli otomobil ile ilgili öncelikli iki beklentim var daha önce de mesajlarımda belirtmiştim;

    1) Yerli bir marka oluşturulması ve katmadeğer yaratılması
    2) Uluslararası rekabet
  • quote:

    Orijinalden alıntı: BaRiS

    quote:

    Orijinalden alıntı: yigit+

    quote:

    Orijinalden alıntı: BaRiS

    quote:

    Orijinalden alıntı: yigit+

    Geely tata chery kaç sene once çıktı? Ne kadar süper teknoloji? Kaç sene geriden geldiler? Patent olsa nolur.

    Sen de yaparsın bir "gidek" marka araba, ne standardı olursa olsun. Kaç kilo co2 salarsa salsın. 3.dünya ülkelerine satarsın. Türkiyede satarsın. 10-20 sene sonra en kötü bir Hyundai konumuna gelirsin. Bu isler böyle. Koltuktan kalkmadan yola koyulamazsin. Yola çıkmadan sonuca varamazsın.

    Bunların hepsi bizi tutmak icin bahane. Bı halt olmaz bu memlekette.

    Geely'nin ve Chery'nin üretildiği ülkenin nüfusu 1,339,724,852. Yani PRC'nın.

    Toplam GDP'si $11.316 trilyon.

    Tata'nın üretildiği ülkenin nüfusu 1,210,193,422. Yani Hindistan'ın.

    Toplam GDP'si $1.843 trilyon.

    Türkiye'nin nüfusu 73,722,988. Toplam GDP'si $1.116 trillion.

    PRC Dünya GDP sıralamasında 2. Hindistan 4. Türkiye 15.

    Geely, Chery ve Tata ihracatla mı ayakta duruyorlar? Yoksa iç pazara sattıkları araçla mı?

    Yani diyorsun ki, "Ben bir araç üreteceğim. Bu aracı nüfusu 1.2 milyon ve 1.3 milyon olan ülkelerin kendi markalarını iç pazarlarında sattığı gibi ben de aracımı 73 milyonluk nüfuslu ülkemin iç pazarında satarak ayakta kalacağım". Hakikaten mantıklı geliyor mu sana?

    Dünyanın en büyük ekonomilerine değil de, bir de denklerine bakalım. Brezilya, Arjantin gibi. Nüfus olarak da, ekonomi olarak da bize benzer ülkeler. Bana dünyada satılan 2'şer tane Brezilya ve Arjantin tarafından üretilmiş olan araç markası verir misin?

    Bu arada "En kötü Hyundai" dediğin firma 45 yaşında. Sadece Hyundai Motor Company'den bahsediyorum. Marka olarak 65 yıllık geçmişi var.

    Senin kendi markasını, kendi teknolojisini üreten, en komplike üretim yapan markanın kaç yıllık geçmişi var.

    "Üretilemez, yapılamaz" demiyorum. Üretmenin, yapmanın mantığını sorguluyorum sadece.


    2010'da kişi başına düşen "GDP"

    hindistan $1330

    çin $4200

    türkiye $9890

    en kötü dediğim Hyundai kötü demedim. Ford ile arasında 60 seneden fazla fark var ama yine de bu yola çıkıldığında başarı geliyor dedim. Türkiye ile Güney Kore birebir aynı noktadan başladı 1960'ta sanayileşmeye. ithal ikameli sanayi. senin anlayacağın dilde Import Substitution Industrialization. adamlar rekabete açıldı, biz tofaşı tekel yaptık.

    Geely milyonlarca araç satmıyor çinde. türkiyede yerli ve kalitesiz araç yap, yılda 200bin adetten fazla iç pazar talebi olur. Bütün vergileri bilmemneyi koy üzerine, Geely'nin adi arabası bile 20bin liranın üzerinde satılıyor. Yerli malı aynı adilikte araba üretmek zor değil. 3-4bin lira da ucuza verir, MTV desteği, benzin desteği verilirse yılda 200bin adet üzerine orta doğu-kuzey afrika-orta asya ülkelerine satışlarla kısa sürede yıllık 1milyon satış aşılır.

    km'de 15 litre yakan, 50binde bir motor yiyen bir araba yap, benzin 4,38 yerine 3 lira olsun bu aracı kullananlara. rektefiye cart curt bakımı senelik 1000lira olsun en fazla. teşvik ver yani. pazar dinamikleri böyle türkiyede. millet arabası senelerce gitsin tık demesin istiyor ama ucuz olursa sanayiye gitmeye alışkın bu millet. en azından birkaç sene kendi ürettiği arabanın cefasını çeker, 2 yılda EN KÖTÜ BİR HYUNDAI konumuna geliriz.

    Hyundai 1968'te Ford için üretim yapıyordu. 1975'te Giugaro'ya araba çizdirdi, ingilizlere yaptırdı, japon motoru aldı, Pony diye bir araç yaptı. ilk sattığı ülke kim?

    Ekvator.


    Olayı bir de şu yönden değerlendirelim o zaman.

    Varsayıyorum ki, bütün ekonomik parametreleri yerine oturttun, motoru, şasiyi, şanzımanı vs... her şeyi yaptın. Bu araçların satacak bayi ağının, servisin alokasyonunu gerçekleştirdin. Kalifiye elemanı da yetiştirdin, 2 yılda bir Hyundai konumuna geldin.

    1975 yılı ile 2012 yılı arasında ciddi anlamda çok büyük fark var. Ekonomiye sadece kuramsal açıdan değil, bir de ekonominin en temel faktörü olan insan tercihlerinden bakalım. 1970'li yıllarda ithalat mantığının ne kadar yaygın olduğuna bir bakmak lazım. Kaç çeşit araç satılıyordu, kaç tane marka vardı? Lada, Tofaş vs... Bunun dışında kaç tane farklı marka vardı? İnsanlar Mercedes - BMW - Audi - Volkswagen'i Almanya'dan gelen gurbetçilerde görebiliyordu ancak. O zaman senin dediğin kriterlerde bir araç üretilip piyasaya sunulsaydı gayet başarılı olurdu, dediğin miktarlarda da satardı.

    Ancak şu anda 2012 yılındayız. İnsanlar ticaretin globalizasyonu ve kapital sistem sayesinde paralarının yettiği miktarda istedikleri ürüne ulaşabiliyorlar. Şu anda ülkede kaç tane marka araç satılıyor? 30 - 40? Ya da daha fazla. İnsanlar istedikleri araca ulaşabilmek için aylarca beklemeyi dahi göze alıyorlar. Ve memlekette en ucuz dediğimiz araçların çoğu Euro 5 normlarını karşılıyor, baz da olsa güvenlik ekipmanlarını sunuyor.

    Diyorsun ki, dandik bir araba üretelim, ucuza satalım. Verimli bir motoru olmayan, baz güvenlik kriterlerini sağlamayan bir araç kaç tane satar? Geely, Chery bu ülkede kaç tane satıyor? İnsanlar zaten istedikleri özellikte araca ulaşabiliyorlar. Kaç kişi sadece ucuz diye yerli araç alır?

    Ayrıca, bu aracı 20.000 TL'ye satmak mümkün olmaz, kendimizi kandırmayalım. 0'dan bir araç tasarlamanın maliyeti ne kadar olacak? Adamlar sadece R&D için 9.1 milyar dolar harcıyorlar. Diyelim bütün maliyetleri kıstık, tasarımıdır, osudur, busudur, aracın geliştirme çalışmalarını 1 milyar dolara mal ettik. Sadece geliştirme maliyetini kafa kafaya getirebilmek için 90.000 tane araç satman lazım, eğer tanesi 20.000 TL dersen.

    E daha fabrika kurmadın?
    Ham maddeyi satın almadın?
    Yedek parça - bayii ağını kurmadın?
    Kalifiye eleman yetiştirmedin?

    Bu araç nasıl tutar ben sana söyleyeyim. Ülkeye bütün yabancı araç ithalatını durdurursun. Sadece ve sadece yerli aracı satarsın, anca o zaman tutar. İnsanlar Geely'e, Chery'e ne kadar itibar ediyorsa, senin üreteceğin verimsiz, güvensiz araca o kadar itibar eder.

    Güney Kore ile Türkiye'yi karşılaştırıyorsun ama, adamlar 1970 yılında rekabete açılmışken, memleketimizde 2012 yılında dahi Kamu İktisadi Teşebbüs'lerinin mantığını savunan adam var. Herifler 40 yıl önce global ticaret mantığını kavramaya başlamışlarken, her ne kadar yapanlara çok büyük antipatim de olsa, biz bu sisteme 2000'lerde anca adapte olmaya başladık.

    1975 yılında biz de "Gidek" marka aracı çizip piyasaya sunsaydık, biz de satardık. Global ticaretin öncülerinden olmuş olurduk. Ama zaten bu iş almış başını yürümüş. Üreteceğin dandik aracı yılda 1.000.000 tane satmayı planlamak, bana sadece çok ütopik hayal olarak geliyor, başka bir şey değil.

    Eleştirilerin cevabı Strateji önerimde gizli zaten hocam. Teşvikler o anlama geliyor. İthal araç giderek göreceli olarak pahalilasacak. 20,000tlye yılda 200,000 araç satılır, arabası olmayan orta halli insanları da duşunun. Onlar da alacak, yeni müşteri girecek pazara. Yılda 4 milyar lira satis geliri ile bu sektöre küresel bir yatırımcı en az 20 milyar lira gömmeyi gözü kapalı kabul edecektir. Devlet yapmasa bile. Bu sektörde planlama 50 yıllık yapılır. Yatırım bankacılığı tecrubeme dayanarak da söylüyorum. 20 milyar tl yatırım ile 5 yılda süper bir markanız olur. Ve geri dönüşü garanti olur. Zamanla rekabete başlarsın, teşvik kalkar, o zaman tüketici tercihleri devreye girer. Almanyada vosvos ne kadar satıyorsa Türkiye'de de o kadar güçlü olur "gidek".

    İktisadi olarak sorun yok, siyasi olarak sorun var bu ülkede.

    Edit: küresel yatırımcıdan kastım otomotiv şirketi değil, fon yatirimcisidir. Emeklilik fonları vs girer bu ise.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi yigit+ -- 28 Ocak 2012; 13:25:23 >
    _____________________________




  • quote:

    Orijinalden alıntı: yigit+

    quote:

    Orijinalden alıntı: BaRiS

    quote:

    Orijinalden alıntı: yigit+

    quote:

    Orijinalden alıntı: BaRiS

    quote:

    Orijinalden alıntı: yigit+

    Geely tata chery kaç sene once çıktı? Ne kadar süper teknoloji? Kaç sene geriden geldiler? Patent olsa nolur.

    Sen de yaparsın bir "gidek" marka araba, ne standardı olursa olsun. Kaç kilo co2 salarsa salsın. 3.dünya ülkelerine satarsın. Türkiyede satarsın. 10-20 sene sonra en kötü bir Hyundai konumuna gelirsin. Bu isler böyle. Koltuktan kalkmadan yola koyulamazsin. Yola çıkmadan sonuca varamazsın.

    Bunların hepsi bizi tutmak icin bahane. Bı halt olmaz bu memlekette.

    Geely'nin ve Chery'nin üretildiği ülkenin nüfusu 1,339,724,852. Yani PRC'nın.

    Toplam GDP'si $11.316 trilyon.

    Tata'nın üretildiği ülkenin nüfusu 1,210,193,422. Yani Hindistan'ın.

    Toplam GDP'si $1.843 trilyon.

    Türkiye'nin nüfusu 73,722,988. Toplam GDP'si $1.116 trillion.

    PRC Dünya GDP sıralamasında 2. Hindistan 4. Türkiye 15.

    Geely, Chery ve Tata ihracatla mı ayakta duruyorlar? Yoksa iç pazara sattıkları araçla mı?

    Yani diyorsun ki, "Ben bir araç üreteceğim. Bu aracı nüfusu 1.2 milyon ve 1.3 milyon olan ülkelerin kendi markalarını iç pazarlarında sattığı gibi ben de aracımı 73 milyonluk nüfuslu ülkemin iç pazarında satarak ayakta kalacağım". Hakikaten mantıklı geliyor mu sana?

    Dünyanın en büyük ekonomilerine değil de, bir de denklerine bakalım. Brezilya, Arjantin gibi. Nüfus olarak da, ekonomi olarak da bize benzer ülkeler. Bana dünyada satılan 2'şer tane Brezilya ve Arjantin tarafından üretilmiş olan araç markası verir misin?

    Bu arada "En kötü Hyundai" dediğin firma 45 yaşında. Sadece Hyundai Motor Company'den bahsediyorum. Marka olarak 65 yıllık geçmişi var.

    Senin kendi markasını, kendi teknolojisini üreten, en komplike üretim yapan markanın kaç yıllık geçmişi var.

    "Üretilemez, yapılamaz" demiyorum. Üretmenin, yapmanın mantığını sorguluyorum sadece.


    2010'da kişi başına düşen "GDP"

    hindistan $1330

    çin $4200

    türkiye $9890

    en kötü dediğim Hyundai kötü demedim. Ford ile arasında 60 seneden fazla fark var ama yine de bu yola çıkıldığında başarı geliyor dedim. Türkiye ile Güney Kore birebir aynı noktadan başladı 1960'ta sanayileşmeye. ithal ikameli sanayi. senin anlayacağın dilde Import Substitution Industrialization. adamlar rekabete açıldı, biz tofaşı tekel yaptık.

    Geely milyonlarca araç satmıyor çinde. türkiyede yerli ve kalitesiz araç yap, yılda 200bin adetten fazla iç pazar talebi olur. Bütün vergileri bilmemneyi koy üzerine, Geely'nin adi arabası bile 20bin liranın üzerinde satılıyor. Yerli malı aynı adilikte araba üretmek zor değil. 3-4bin lira da ucuza verir, MTV desteği, benzin desteği verilirse yılda 200bin adet üzerine orta doğu-kuzey afrika-orta asya ülkelerine satışlarla kısa sürede yıllık 1milyon satış aşılır.

    km'de 15 litre yakan, 50binde bir motor yiyen bir araba yap, benzin 4,38 yerine 3 lira olsun bu aracı kullananlara. rektefiye cart curt bakımı senelik 1000lira olsun en fazla. teşvik ver yani. pazar dinamikleri böyle türkiyede. millet arabası senelerce gitsin tık demesin istiyor ama ucuz olursa sanayiye gitmeye alışkın bu millet. en azından birkaç sene kendi ürettiği arabanın cefasını çeker, 2 yılda EN KÖTÜ BİR HYUNDAI konumuna geliriz.

    Hyundai 1968'te Ford için üretim yapıyordu. 1975'te Giugaro'ya araba çizdirdi, ingilizlere yaptırdı, japon motoru aldı, Pony diye bir araç yaptı. ilk sattığı ülke kim?

    Ekvator.


    Olayı bir de şu yönden değerlendirelim o zaman.

    Varsayıyorum ki, bütün ekonomik parametreleri yerine oturttun, motoru, şasiyi, şanzımanı vs... her şeyi yaptın. Bu araçların satacak bayi ağının, servisin alokasyonunu gerçekleştirdin. Kalifiye elemanı da yetiştirdin, 2 yılda bir Hyundai konumuna geldin.

    1975 yılı ile 2012 yılı arasında ciddi anlamda çok büyük fark var. Ekonomiye sadece kuramsal açıdan değil, bir de ekonominin en temel faktörü olan insan tercihlerinden bakalım. 1970'li yıllarda ithalat mantığının ne kadar yaygın olduğuna bir bakmak lazım. Kaç çeşit araç satılıyordu, kaç tane marka vardı? Lada, Tofaş vs... Bunun dışında kaç tane farklı marka vardı? İnsanlar Mercedes - BMW - Audi - Volkswagen'i Almanya'dan gelen gurbetçilerde görebiliyordu ancak. O zaman senin dediğin kriterlerde bir araç üretilip piyasaya sunulsaydı gayet başarılı olurdu, dediğin miktarlarda da satardı.

    Ancak şu anda 2012 yılındayız. İnsanlar ticaretin globalizasyonu ve kapital sistem sayesinde paralarının yettiği miktarda istedikleri ürüne ulaşabiliyorlar. Şu anda ülkede kaç tane marka araç satılıyor? 30 - 40? Ya da daha fazla. İnsanlar istedikleri araca ulaşabilmek için aylarca beklemeyi dahi göze alıyorlar. Ve memlekette en ucuz dediğimiz araçların çoğu Euro 5 normlarını karşılıyor, baz da olsa güvenlik ekipmanlarını sunuyor.

    Diyorsun ki, dandik bir araba üretelim, ucuza satalım. Verimli bir motoru olmayan, baz güvenlik kriterlerini sağlamayan bir araç kaç tane satar? Geely, Chery bu ülkede kaç tane satıyor? İnsanlar zaten istedikleri özellikte araca ulaşabiliyorlar. Kaç kişi sadece ucuz diye yerli araç alır?

    Ayrıca, bu aracı 20.000 TL'ye satmak mümkün olmaz, kendimizi kandırmayalım. 0'dan bir araç tasarlamanın maliyeti ne kadar olacak? Adamlar sadece R&D için 9.1 milyar dolar harcıyorlar. Diyelim bütün maliyetleri kıstık, tasarımıdır, osudur, busudur, aracın geliştirme çalışmalarını 1 milyar dolara mal ettik. Sadece geliştirme maliyetini kafa kafaya getirebilmek için 90.000 tane araç satman lazım, eğer tanesi 20.000 TL dersen.

    E daha fabrika kurmadın?
    Ham maddeyi satın almadın?
    Yedek parça - bayii ağını kurmadın?
    Kalifiye eleman yetiştirmedin?

    Bu araç nasıl tutar ben sana söyleyeyim. Ülkeye bütün yabancı araç ithalatını durdurursun. Sadece ve sadece yerli aracı satarsın, anca o zaman tutar. İnsanlar Geely'e, Chery'e ne kadar itibar ediyorsa, senin üreteceğin verimsiz, güvensiz araca o kadar itibar eder.

    Güney Kore ile Türkiye'yi karşılaştırıyorsun ama, adamlar 1970 yılında rekabete açılmışken, memleketimizde 2012 yılında dahi Kamu İktisadi Teşebbüs'lerinin mantığını savunan adam var. Herifler 40 yıl önce global ticaret mantığını kavramaya başlamışlarken, her ne kadar yapanlara çok büyük antipatim de olsa, biz bu sisteme 2000'lerde anca adapte olmaya başladık.

    1975 yılında biz de "Gidek" marka aracı çizip piyasaya sunsaydık, biz de satardık. Global ticaretin öncülerinden olmuş olurduk. Ama zaten bu iş almış başını yürümüş. Üreteceğin dandik aracı yılda 1.000.000 tane satmayı planlamak, bana sadece çok ütopik hayal olarak geliyor, başka bir şey değil.

    Eleştirilerin cevabı Strateji önerimde gizli zaten hocam. Teşvikler o anlama geliyor. İthal araç giderek göreceli olarak pahalilasacak. 20,000tlye yılda 200,000 araç satılır, arabası olmayan orta halli insanları da duşunun. Onlar da alacak, yeni müşteri girecek pazara. Yılda 4 milyar lira satis geliri ile bu sektöre küresel bir yatırımcı en az 20 milyar lira gömmeyi gözü kapalı kabul edecektir. Devlet yapmasa bile. Bu sektörde planlama 50 yıllık yapılır. Yatırım bankacılığı tecrubeme dayanarak da söylüyorum. 20 milyar tl yatırım ile 5 yılda süper bir markanız olur. Ve geri dönüşü garanti olur. Zamanla rekabete başlarsın, teşvik kalkar, o zaman tüketici tercihleri devreye girer. Almanyada vosvos ne kadar satıyorsa Türkiye'de de o kadar güçlü olur "gidek".

    İktisadi olarak sorun yok, siyasi olarak sorun var bu ülkede.

    Edit: küresel yatırımcıdan kastım otomotiv şirketi değil, fon yatirimcisidir. Emeklilik fonları vs girer bu ise.

    Hocam dedigin hersey teorik olarak gerceklestirilebilir seyler, ancak pratige baktigin zaman, mutlak komunizm ne kadar mumkunse, dediklerini yapmak o kadar mumkun.

    Dedigin gibi ithal otomobili goreceli olarak daha pahali hale getirmeyi nasil kabul ettirecegiz? En basindan soyledigim gibi, Turkiye'de global ekonominin bir parcasi, hem de labour-intensive production yapisiyla gayet onemli bir parcasi. Ithalati sadece yerli arac satmak icin kisitlamak hem direkt hem indirekt bir cok dezavantaji beraberinde getirir.

    Ekonomik dengelerin onemli bir parametresi de almak ve satmaktir. Mal almadigin ulkeye ne satacaksin? Bunun siyasi yaptirimlari da olacak bir yandan. Mercedes'i, BMW'yi, VW'yi, Opel'i az sattirinca bu isten sadece bu firmalar mi zararli cikacak? Yoksa bu firmalara uretim yapan yedek parca sanayisi, fabrikalarinda calisan isciler vs... de mi negatif etkilenecek?

    Cok uc ornekler vermeye gerek yok. Fransa'nin Ermeni soykirimini kabul etmesi nedeniyle alinacak aksiyonlar karsinda Renault'tan tepki gecikmedi. Uretimi Fas'a kaydiririz dediler, ayari verdiler.

    Sadece yerli arac uretimi icin ithalati azalttigimizi dusunursek, karisalasacagimiz tepkileri tahmin edebiliyor musun? Hadi ithalatci firmalar ve ulkeler tepkilerini koydular, Turkiye ekonomisi bu tepkileri absorbe edebilecek kadar guclu mu?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
    _____________________________
    J.F.I.P. (37°23'44.58"N - 27°12'49.71"E)




  • Derin devlet nedir?

    Prof. Dr ümit özdağ’a göre derin devlet bir ülkenin stratejik zekasıdır.

    Bize göre ise devletin içerisindeki birkaç çıkar grubu/çürük elma/tetikçi dir.

    İlk seçenekteki kişinin Avrasya stratejik araştırmalar merkezinin kurucusu ve 21. Yüzyıl Türkiye enstitüsü başkanı olduğu göz önüne alınırsa, bu seçeneği daha doğru olduğu kabul edilebilir.

    Peki “strateji” olarak adlandırılan olgu nasıl bir düşünce/eylem yapısını kabul eder? Veya soruyu biraz daha açarsak stratejik davranabilmek için proaktif düşünce/eylem yapısını mı seçmek gerekir yoksa reaktif düşünce/eylem yapısını mı?
    (proaktif: henüz oluşmamış bir durum karşısında bu durumu önleyici/lehimize cevirici şekilde hareket etmek-reaktif: olmuş bir eyleme karşılık vermek(halk arasındaki tabirle: bekle gör stratejisi))

    “Strateji” olarak isimlendirilen olgunun temelinde proaktif düşünceler/eylemler üzerine kurulması gereklidir, en azından proaktif düşünce/eylemle başlamalı, süreç içerisinde gerekli yerlerde reaktif eylemlerle desteklenmelidir.

    Peki Türkiye Cumhuriyeti yöneticileri, 1938 den bu yana proaktif davranmışmıdır?

    -İthal edilecek ürünlerdeki gümrük vergilerinin düşürülüp operasyon tamamlandıktan sonra diğer firmaların önünü kesmek için eskisinden de yüksek seviyeye çekilmesi,
    -yapılacak büyük projelerin etrafındaki arsaların projeler açıkanmadan önce eş dost tarafından toparlanması
    ..vs gibi şahsi durumlar dışında hayır

    Fazla uzaklara gitmeye gerek yok, daha geçen haftaki ermeni soykırımı yalanında bile proaktif yerine reaktif bir davranış sergilenmiş, yıllardan beri rahat rahat örgütlenip lobicilik faaliyetlerini nirvana ulaştıran 3-5 ermeninin kabul ettirecekleri sözde ermeni soykırımının bangır bangır gelen ayak sesleri duyulmamış ve yasa parlementoda onaylandıktan sonra “vay efendim nasıl yaparsınız-asarız-keseriz-yaptırım yaparız-ederiz” yapılmıştır…

    sonra Fransız medyası çıkmış renault u boykot edersen senin ekonomin de zarar görür” diye yapıştırmıştır tehdidi.

    işte strateji budur, yıllardan beri senin ekonomini yaptığı yatırımlarla ele geçirmiş, gümrük birliğinden seni göbeğinden bağlamış, sonra yapacağını yaparak ermeni soykırımı yalanını kabul etmiştir, çıt çıkardığında ise t..aklarını hafiften burkarak gelecekte yaşayacağın acıyı ufaktan hatırlatmıştır..

    peki tüm bu süreçte yukarıda saydığım şahsi konularda son derece proaktif davranan yetkililerimiz ne yapmıştır. Her zamanki gibi reaktif reaktif atıp tutmuşlardır.

    Eminim diyorsunuz ki “bu alikum denilen herif ne zırvalıyor, biz araba-motor yapmak zormu? Diye sorduk, adam bize reaktif-proaktif-strateji felan zırvalıyor”...bekleyin az kaldı

    Otomobil-motor yapmak bu zormu dur?

    Evet zordur ama imkansız değildir. Önümüzde bir sürü patent-telif engelleri olsa da yine yapılabilinir.

    Gerek ülkemizde gerekse ülkemiz dışındaki üniversitelerde bu konu ile ilgili kafa patlatmış bir sürü yetişmiş insan mevcuttur. İlk başta bu kişilerden oluşturulan bir ekip mevcut teknolojiyi satın alarak hazırlayacakları otomobilleri-motorları daha sonra geliştirerek yeni teknolojiler yaratacaklardır.

    Ama 1-2 satırda bu kadar kolay yazdığım bu çözüm gerçek hayatta bu kadar basit değildir. Çünkü yukarıda bahsettiğim proaktif düşünce yapısı/stratejik düşünebilme yeteneği mısır-yumurta-pırlanta sektörlerinde son derece başarılı bir şekilde çalışırken her nedense otomotiv gibi sanayi sektörlerinde pek başarılı olamamış ve paso çuvallamıştır.

    Şimdi yavaş yavaş toparlayalım, iyi dağıttık…

    İlk sayfada haluk abinin de söylediği gibi istenilmesi gerekir.

    İlk olarak 1970 lerde (şimdi adını tam hatırlayamadım adamın) güneybatı asya doktorini olarak gündeme gelen, daha sonra brezezinski tarafından Ortadoğu ve gündeybatıasya doktorini olarak tekrar gündeme sokulan ve zaman içerisinde daha da olgunlaşarak büyük Ortadoğu projesi haline gelen ve tek amacı (ben değil dick chaney söylüyor) Avrupa-çin-japonya ve rusyayı ortadoğudaki zengin petrol ve gaz rezervlerinden uzak tutmak olan bir projeye sadece uzaktan bakan bir ülkede otomobil-motor yapımı zordur.

    çünkü kendisi için çok daha elzem konulara kayıtsız kalan bir ülke motor gibi daha lüks (aslında lüks değil ama sözde ermeni soykırımı-büyük Ortadoğu projesi gibi konularla kıyaslandığı zaman lüks kaçıyor) bir konuda gerekli stratejik-proaktif düşünme/reaktif destekleme eylemlerini alması imkansızdır.

    Şimdi madem bu kadar yazdık, bari bir taşla 2 kuş vuralım…verdiğim bu örnekleri ve ümit özdağın derin devlet tanımı göz önünde bulundurarak kendi kendimize “bu ülkede derin devlet varmı?” diye sorarsak, bir çoğumuzun aklından geçireceği ilk kelime “yok” olur…
    _____________________________
    Demokratçılık boruculuk değildir...Demokratçılıkta herkes nerde, sen orda...Muhalif olmak, münafık olmak yok, yasak bunlar..




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.