Şimdi Ara

Modern fetişistlerin kafalarına jean baudrillardın yazılarını fırlatmak lazım

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
0
Favori
310
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Ben ateistlere düşüncelerinden ötürü saygılı olabilirdim lakin maalesef popüler kültürün bu yazıyı yazmamda payı büyük.Tanrıya inanmadığını söyleyip absürt inançlara sahip olmalarının yanı sıra böyle oldukları halde dinleri çok bayağı olarak tanımlarlar ve bunuda dünya tasavvurlarının hatalı kurmalarıyla alakalı olarak gelişir.Bu öğretiler modern kültlerdir mesela bilim eşitlik özgürlük evrensellik insan hakları konusunda bazı kaidelere sahiptirler.Tanrıya inanmadığını söyleyipte bunlar reddetmemek riyakarlıktır.Böylelikle sorunun sadece müslüman ateist kavgasından ziyade modernist ve modernist olmamışlar arasındaki cenkten yeşerdiğini söylemek yanlış olmaz.Umarım kendileri artık samimi olabilirler



  • Bence insan haklarına inanmak, bu hakların değişmez mutlak ve en iyi olduklarına inanmak anlamına gelmiyor; bu haklar iyidir hoştur, bu hakları sevdim, benimsedim anlamına geliyor. Daha iyisini yazın, onu da severim diyebilir bu zihniyet. Bir dine inanmakla aynı şey değil. Kendi ahlaki kuralları olabilir herkesin. Bu demek değildir ki mutlak doğruluk iddiasındalar. Sadece içlerine sinen olay öyle yani.

    Bir de gördüğüm kadarıyla kuruntu sahibi ateistlerin bir kısmı obsesif kompulsif insanlar ve içlerinden bilinçli olanlar, bu kuruntuların gerçek olmadıklarını dahi bilen kimseler. O yüzden herkese samimiyetsizlik teşhisi koymak o kadar da kolay olmamalı.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: gandalff

    Bence insan haklarına inanmak, bu hakların değişmez mutlak ve en iyi olduklarına inanmak anlamına gelmiyor; bu haklar iyidir hoştur, bu hakları sevdim, benimsedim anlamına geliyor. Daha iyisini yazın, onu da severim diyebilir bu zihniyet. Bir dine inanmakla aynı şey değil. Kendi ahlaki kuralları olabilir herkesin. Bu demek değildir ki mutlak doğruluk iddiasındalar. Sadece içlerine sinen olay öyle yani.

    Bir de gördüğüm kadarıyla kuruntu sahibi ateistlerin bir kısmı obsesif kompulsif insanlar ve içlerinden bilinçli olanlar, bu kuruntuların gerçek olmadıklarını dahi bilen kimseler. O yüzden herkese samimiyetsizlik teşhisi koymak o kadar da kolay olmamalı.

    Hayır bunu keyfiyetinin bilincinde olarak yapmıyorlar çünkü deneyimlemediği bir takım kuralları evrensellik silahını kuşandırıp savunuyorlar nitekim tavırlarından anlaşılıyor nasıl bir zihin yapısında oldukları.Lafım bilinçli kimselere değil zaten




  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Hocam eğer bilinçli ateistlere seslenmiyorsan, lafın bilinçsiz olanlarına. Ama bilinçsiz olanlar da, adı üstünde o şuura erişememiş kimseler. Tıpkı bilinçsiz dindarlar gibi. Yani kendileri isteyerek yanılmayı seçmiyorlar, sadece daha kapsamlı bir bakış açıları yok henüz.

    Senin yaklaşımına göre; Bilinçsiz bir dindarın, bilinçsiz bir ateiste: "dinsizlik yalan" demesi de bir takım kuralları kuşanıp kendi görüşünü savunmak oluyor. Haliyle onları da riyakar bulman gerekmez miydi?

    Bilinçsizlik riyakarlık mıdır?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: gandalff

    Hocam eğer bilinçli ateistlere seslenmiyorsan, lafın bilinçsiz olanlarına. Ama bilinçsiz olanlar da, adı üstünde o şuura erişememiş kimseler. Tıpkı bilinçsiz dindarlar gibi. Yani kendileri isteyerek yanılmayı seçmiyorlar, sadece daha kapsamlı bir bakış açıları yok henüz.

    Senin yaklaşımına göre; Bilinçsiz bir dindarın, bilinçsiz bir ateiste: "dinsizlik yalan" demesi de bir takım kuralları kuşanıp kendi görüşünü savunmak oluyor. Haliyle onları da riyakar bulman gerekmez miydi?

    Bilinçsizlik riyakarlık mıdır?



    Hocam beni loopta bıraktın gene neyse o zaman riyakar demeyelimde aşağılık kompleksli olup öz eleştiri yapmayanlar diyelim ya da kendileri içten içe hatalarının farkında lakin dışarı vuramıyorlar gururlarından ötürü tıpkı nietzschenin erdemliliğe dair söylevlere verip geceleri uykuda kalanları tarif etmesi söylediğim duruma uyuyor neyse gene cevap verebildim şanslıyım




  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    İçten içe hatalarının farkında olduklarını nereden biliyoruz? "Yaa benim bu yaptığım şey çok yanlış olacak ama, yaşasın komplekslilik ahahaha" diyerek yanlışlığına kanaat edilen şeyi mi seçiyorlar sence?

    Öz eleştiri yapacak kabiliyitte ve ruh halinde olupta, "ben riyakar olduğum için, iyisi mi özeleştiri yapmamayı tercih edeyim ya" mı diyorlar

    Bir insan gurur yapıyorsa, o an o gurur duygusunu hissederek yapıyor bunu. Sabah sakin bir şekilde yatağından kalktığında birileri gelipte ona, bugün bir olay yaşayacaksın, orada "gereksiz gurur" mu yapmak istersin yoksa "gerçekçi bir özeleştiri" mi? Diye sorsa, sence o insan "tabii ki gereksiz gurur eheh, şeytanilik bizim işimiz" yanıtını mı verirdi? Kimse kendine böyle bir şey yapmak ister mi ki? Zaten istiyorsa, aklı baliğ olmadığı düşünülerek, belki yine suçlanamaz.

    Gururunu bastırıp aklıselim davranan biri de olabiliyor. Çünkü o anki gurur halindeyken, aklına sağlıklı düşünme fikri gelip ağır basabiliyor. Bunu da seçen o değil, kendiliğinden oluyor. Ya o an beyni olayı böyle algılıyor, ya daha önceden okuduğu veya düşündüğü bir sağduyu fikri o an aklına geliyor..

    Teolojik bakış açısı ilahi gazabı meşrulaştırmak adına insanların suçluluğunu varsayıyor ama bu başlı başına saçmalık. Elimizde değil ki nasıl hissedeceğimiz; biz, hissettiğimiz şeyin kendisiyiz zaten. O an öyle oluyor ve öyle yapıyoruz.

    Bence günümüzdeki hukukun dayanağı, "zararlı" şeyler yapabilen insanları karantinaya alarak refah sağlamak. Millete yaptırımları ve denetimi gösterip, gözdağı vererek olası zararlı davranışları mümkün mertebe engellemek. KÖTÜLÜKLE SAVAŞMAK DEĞİL, kötülük sandığımız gibi bir şey değil çünkü.

    Bizlere anlatılan gerçek kötülükte, gerçek iyilikte, insanın en zorundan en kolayına, her durumu; sabah yataktan yeni kalkan çok sakin bir kişinin, bütün koşulları hesaba katarak, doğru bulduğu şeyi seçmesiyle bir saydığı için aşırı kurmaca gözüküyor. (Ki insanın her koşulu hesaba katabilmesi, her durumda sakin kalabilmesinden daha imkansız bir şey.)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-73A8A7D1E -- 13 Şubat 2018; 19:14:17 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: gandalff

    İçten içe hatalarının farkında olduklarını nereden biliyoruz? "Yaa benim bu yaptığım şey çok yanlış olacak ama, yaşasın komplekslilik ahahaha" diyerek yanlışlığına kanaat edilen şeyi mi seçiyorlar sence?

    Öz eleştiri yapacak kabiliyitte ve ruh halinde olupta, "ben riyakar olduğum için, iyisi mi özeleştiri yapmamayı tercih edeyim ya" mı diyorlar

    Bir insan gurur yapıyorsa, o an o gurur duygusunu hissederek yapıyor bunu. Sabah sakin bir şekilde yatağından kalktığında birileri gelipte ona, bugün bir olay yaşayacaksın, orada "gereksiz gurur" mu yapmak istersin yoksa "gerçekçi bir özeleştiri" mi? Diye sorsa, sence o insan "tabii ki gereksiz gurur eheh, şeytanilik bizim işimiz" yanıtını mı verirdi? Kimse kendine böyle bir şey yapmak ister mi ki? Zaten istiyorsa, aklı baliğ olmadığı düşünülerek, belki yine suçlanamaz.

    Gururunu bastırıp aklıselim davranan biri de olabiliyor. Çünkü o anki gurur halindeyken, aklına sağlıklı düşünme fikri gelip ağır basabiliyor. Bunu da seçen o değil, kendiliğinden oluyor. Ya o an beyni olayı böyle algılıyor, ya daha önceden okuduğu veya düşündüğü bir sağduyu fikri o an aklına geliyor..

    Teolojik bakış açısı ilahi gazabı meşrulaştırmak adına insanların suçluluğunu varsayıyor ama bu başlı başına saçmalık. Elimizde değil ki nasıl hissedeceğimiz; biz, hissettiğimiz şeyin kendisiyiz zaten. O an öyle oluyor ve öyle yapıyoruz.

    Bence günümüzdeki hukukun dayanağı, "zararlı" şeyler yapabilen insanları karantinaya alarak refah sağlamak. Millete yaptırımları ve denetimi gösterip, gözdağı vererek olası zararlı davranışları mümkün mertebe engellemek. KÖTÜLÜKLE SAVAŞMAK DEĞİL, kötülük sandığımız gibi bir şey değil çünkü.

    Bizlere anlatılan gerçek kötülükte, gerçek iyilikte, insanın en zorundan en kolayına, her durumu; sabah yataktan yeni kalkan çok sakin bir kişinin, bütün koşulları hesaba katarak, doğru bulduğu şeyi seçmesiyle bir saydığı için aşırı kurmaca gözüküyor. (Ki insanın her koşulu hesaba katabilmesi, her durumda sakin kalabilmesinden daha imkansız bir şey.)

    İçten içe hatalarının farkında olmak denilen safha şöyle olabilir.Mesela sen yorgunken geceleyin uyumaya çalışırken hormonlarınında etkisiyle kendine dair hissettiğin burukluk duygusu zihninde koşullara dönüşür.Geçmişte koşsaydım belkide hasta olmazdım diyebilme olanağın var lakin bu bir anlık bir ihlamda kalıp sanat eserine dönüşmezse işte nietzschenin tasfiri meydana geliyor lakin düşünmenin hazzı hareket etmeyi gerektirecek hazzın eşiğini geçerse kişi daha iyi olabilir.Burada irade vardır yani kimse lafta ben kötüyüm demez zaten ve evet çözüm öz nefrettir çünkü kurumsal düzlemde ahlak görelidir ve kişi eğer şahsını kötü kabul ederse en azından dürüst bir kötü olacaktır ve çok düşünmezsem kızmayacağımdır.Tabi düşünecek olursak o kadar kötüyüz ki hemen intihar etmemiz gerekiyor aslında.Kötülükle savaşılmaz zaten çünkü doğuştan kötüyüz bunu o an öyle oluyoruz diye alışkanlıkla geçersizleştiremeyiz çünkü kişinin alışkanlıkları söylediğim durumlarıda kapsar işte son paragrafta yazdığın insan olmanın özü ve intihar fikrini de ortaya sürmenin sebebini teşkil ediyor yani yazdıklarını düşünmedim değil sadece kendimce yontuyorum



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 13 Şubat 2018; 19:50:12 >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.