Şimdi Ara

Milli içkimiz rakı değil şaraptır

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
7
Cevap
0
Favori
157
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Rakı milli içkimiz değildir, kökeninin Arap mı yoksa Yunan mı olduğu hâlâ tartışmalıdır.


    Rakı ile ilk tanışmamız 18. yüzyılda başlar, yaygınlaşması 19. yüzyılın ortalarındadır, ilk rakı fabrikamız 1920’de kurulmuştur ve Türkiye, 1900’lerin ilk yıllarına kadar Avrupa’ya da ihracat yapan bir şarap ülkesidir. Bir içkiye mutlaka ‘milli’ unvanı vermemiz gerekiyorsa, bizde bu unvana şaraptan başka láyık içki yoktur.


    Zaten ‘rakı’ kelimesi de şimdilerde iddia edildiği gibi Türkçe değil, Arapça’dır ve ‘arak’ sözünden bozmadır. ‘Arak’, Arapça’da ‘ter’ demektir ve imbikten geçirilerek yapılan bütün içkilerin ortak adıdır. İçkinin temel malzemesinin damıtılması sırasında imbikte beliren ve şişelere doldurulan damlalar ‘ter’i andırdıkları için, damıtılarak yapılan alkollü içkilere ‘arak’ denmiş ve kelime, Türkçe’de daha sonraları ‘rakı’ hálini almıştır. ‘Arslan sütü’ ifadesi de bize ait değildir, Araplar’ın ‘arak’tan bahsederken kullandıkları ‘halibu’l-esed’ deyiminin Türkçe’ye birebir tercümesinden ibarettir.


    Aslında bizim olmayan bu içki ile ilk tanışmamız geç devirlerde, 18. yüzyılda başlar ve rakı merakımız ancak 19. yüzyılın ortalarında yaygınlaşır. Rakı ilk zamanlarda gayrımüslimler, özellikle de İstanbul’daki Ermeniler tarafından imal edilecek, Türkiye’nin ilk rakı fabrikası ise çok daha sonraları, 1920’de, Aydın’da kurulacaktır. Ama o devirlerde rakının sahtesi sözkonusu değildir, zira tekel várolmadığı ve rakı üretiminde serbest rekabet kuralları hákim bulunduğu için imalátçılar için önemli olan ucuzluk ama kalitedir.


    Ve, birkaç küçük bir hatırlatma daha: Herhangi bir ádetin ‘milli’ özelliği taşıyabilmesi için çok eski zamanlardan itibaren kullanılması gerekir ve bugün rakı bahsinde olduğu gibi, ‘milli’ diye bildiğimiz daha birçok alışkanlığımız aslında oldukça yenidir. Meselá kuru fasulye milli yemeğimiz falan değildir, mutfağımıza 17. asırdan sonra girmiştir, zira fasulyenin kökeni ‘Yeni Dünya’dır, yani Amerika’dır, pastırma ile kavurmanın geçmişi ise çok daha eskilere dayanmaktadır. ‘Milli sazımız’ olduğu söylenen ‘bağlama’ ile tanışmamız da yine 17. yüzyıl sonrasındadır, bağlama biçimindeki saz İran taraflarından gelmiştir ve eski metinlerde bize mahsus çalgılar bahsinde önceleri ‘kopuz’, daha sonraları da ‘çöğür’ isimleri geçer. Çayda da durum aynıdır ve Türkiye’deki geniş kitlelerin çay ile tanışması, ancak 1930’lardan sonradır.


    Şimdi, rakıyı bilmemiş ve tanımamış olan dedelerimizin, büyük dedelerimizin ve atalarımızın demlenmek istedikleri zaman ne içtiklerini merak etmiş olabilirsiniz...


    Biz, efsanevi içkimiz kımızı bir yana bırakacak olursak, millet olarak şarap içerdik, yani şarapçıydık! Üstelik şarabı kendimiz yapar, nadiren ithal etmemize rağmen Avrupa’ya bile satar ve şarap ihracından bir zamanlar gayet iyi para kazanırdık.


    Şarap, Kanuni Sultan Süleyman zamanında da gelir vasıtasıydı


    Gayrımüslimler, içtikleri şarap için vergi vermezler ama sattıkları şaraptan vergi alınır. Şarap şehrin içinde satıldığı zaman, satandan ve alandan her on ölçü için üçer akçe alınır (Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘İnöz Kazası Kanunnamesi’, madde: 5).


    Şarap fıçısı taşıyan gemiler şaraplarını Trabzon’da satarlarsa, her fıçıdan yirmi beşer akçe alınır. Eğer Trabzon’da değil de bir başka limana giderlerse, on beşer verirler. ‘Miso fıçı’ denilen yarım fıçılardan beşer buçuk akçe alınır, arak fıçısından 28, yarım arak fıçısından da dokuz akçe alınır (Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘Trabzon Sancağı Kanunnamesi’, madde: 9).


    Şarap, küçük sandallar ile yakın yerlerden getirilirse, en iyi kalitesinden 30, orta kalitesinden 25, yarım fıçıdan da on iki buçuk akçe alınır (Kanuni Sultan Süleyman’ın Trabzon Sancağı Kanunnamesi, madde: 10).


    Gemiler limana şarap getirirlerse fıçı başına otuz akçe alınır ama Menekşe şarabı gelirse, her fıçı için altmışar akçe öderler (Kanuni Sultan Süleyman’ın ‘Selánik Kazası Kanunnamesi’, madde: 8).


    Kaynak: Murat Bardakçı'nın 13 Mart 2005 tarihli "Rakı nereden ‘milli içkimiz’ oluyor? Atalarımız sadece şarap içerlerdi" başlıklı gazete makalesi.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi baymühendis -- 26 Haziran 2020; 8:26:26 >







  • Şarap kelimesi Arapça bir kelime yalnız

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Milli içkimiz ÖTV dir çokta güzel kafası vardır

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Milli içkimiz kesinlikle ayrandır, haram olan birşey bizim içeceğimiz olamaz biz müslüman toplumuz


    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • padişahların büyük bölümü şarap içermiş bence şarap daha mantıklı.

  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.