Şimdi Ara

Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi

Bu Konudaki Kullanıcılar:
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
289
Cevap
33
Favori
53.226
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
369 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Arkadaşlar, ekşi'ye yazmıştım ama bir ihtimal buradan da ilgilenen olur diye buraya da atıyorum, umarım faydası olur size.

    26 eylül 2019 istanbul depremi vurduğu sırada cenk yaltırak ve çalışma arkadaşlarının Magnitudes of future large earthquakes near Istanbul quantified from 1500 years of historical earthquakes, present-day microseismicity and GPS slip rates adlı makalesini okuyordum.

    https://www.researchgate.net/publication/333104369_Magnitudes_of_future_large_earthquakes_near_Istanbul_quantified_from_1500_years_of_historical_earthquakes_present-day_microseismicity_and_GPS_slip_rates

    Kendileri Marmara tabanını yıllardır çalışan, irili ufaklı fayların haritasını çıkarmış bir ekip. 1500 yıllık tarihsel Marmara depremlerini çalışarak, hangi depremin hangi fayda olduğunu çıkararak bir mantık örgüsü kurmuşlar. Kullandıkları fay haritasını galiba kimse kullanmıyor bu arada.



    1) Öncelikle nasıl bir deprem bizi bekliyor? Nerede, hangi zaman zarfında olacak?
    2) Binalara etkisi ne olacak?
    3) Ne yapabiliriz?



    Nasıl bir deprem bizi bekliyor? Bunu yukarıda bahsettiğim makaleyle açıklamak istiyorum.

    Misal, kendisinin haricinde 26 eylül’deki 5.8’lik deprem serisindeki depremleri, ana kola açılı küçük faylarda gösteren birini görmedim. Gerçekten de marmara’da olan depremlere bakıyorsunuz, çoğu bilinen faylara oturmuyor. Ama olmuş ve olmakta olan depremler cenk yaltırak ekibinin haritasına cuk oturuyor. Fay mekanizmalarıyla birlikte!



    İyimser senaryolar sunan bir ton polyanna hoca var. Ben eskiden daha iyimser bakıyordum, ancak cenk hocayı takip etmeye başladığımdan beri bu iyimser hocaların suç işlediğini bile düşünüyorum.



    Makalede, faya yakın ve uzak gps okumalarından ve yakın dönem sismik izlemelerden yola çıkıyor. İşin teknik kısmına çok girmek istemiyorum. 1766’daki 2 depremle birlikte, 1509’da kırılan bölgeyle birlikte bir fay döngüsünden bahsediliyor. Hoca hatta 1754 depreminin hangi faya oturduğunu da söylüyor. Hepsi 7’nin üzerinde deprem üretebilecek 4 segment var şu anda. Hiç deprem olmayacak, düşük olacak gibi iyimser senaryolara kendinizi inandırmayın.



    Birikmiş bu segmentlerin birlikte kırılmasıyla 7.7 – 7.8 gibi bir değere ulaşılmasından bahsediliyor, ki 1509 depremi aşağı yukarı 500 yılda bir olan ve çok daha büyük bir alanı etkileyen bir dalga oluyor. İzmit depremini takip ediyor. Makaleye göre 6 - 1 depremle ortalama 239 yılda bir deprem dalgası geliyor. 7 oluyor, 5 oluyor ama oluyor. Şu ana kadar 1912 mürefte ve 1999 gölcük depremleri olmuş. Yani komple kırılma bile olsa, saros körfezi, büyük depremle birlikte bir deprem daha İstanbul çevresini tehdit ediyor m> 7 olacak şekilde.



    Ne kadar zaman var? Bugün de olabilir, ileri bir tarihte de. Peki ne kadar ileri bir tarih? İşte makaleyi okursanız, en azından 1-b şekline (aşağıda verdiğim linkte, sağdaki görsel) göz gezdirirseniz, son 1500 yıllık dönemde bu deprem dalgası başladıktan 97 -19 yıl sonra tamamlanıyormuş. (bu vereceğim tarihler, geçmişteki periyotların en ucu, yani olacak tarih değil, olabilecek en ileri tarih. Daha yakın olması kuvvetle muhtemel)

    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi




    1912 mürefte ile başlayan son dalga, ortalama değere göre 10 yıl önce tamamlanmalıydı, ancak daha yalnızca 2 deprem olmuş durumda m>7 büyüklüğünde. Yani 1912 97 19 dersek en uç 2028 oluyor. Bu referans alınabilecek bir değer.

    Hadi en iyimser şekilde bir de şuna bakalım. Bu dalgalar 239 -33 yılda bir geliyor. Doğru bir bakış açısı değil ama en son 1766’da olmuş derem. 1766 239 33 dersek hadi paşa gönlünüz için 2038 çıkıyor ortaya. Ama bu dalganın gelişi için verilen süre. Bir önceki dalga 1659’da başlamış, bulunduğumuz süreçteki dalga 1912’de. Ortalama 239 yılda geliyor dalga demiştik ama mesela bu dalga 14 yıl geç gelmiş.



    Her türlü süreye baktığınızda, depremlerin ortalama yenilenme sürelerine göre süre fazlasıyla geçmiş. Yani umut dağıtıp insanlara sempatik gözükmeye çalışanları dinleyip 30 yıl deprem olmayacak diye rahat rahat oturmayın.



    Bir diğer husus var. Aşağı yukarı 500 yılda bir büyük deprem oluyor. Yukarıdaki şekilde solda olana, makaledeki 1-a’ya bakarsanız, 1509’da kırılan kısım 500 yıldır kırılmamış. İstanbul’un büyük depremleri de sırasıyla 557 – 989 – 1509. Bunlar büyük kırılmalar olabilir mi? Makaleyi ilk gördüğümde aklımda bir şimşek çakmıştı. 1992 erzincan depremi raporunun ilgili bölümünü vereyim.

    http://www.imo.org.tr/resimler/dosya_ekler/b25e581665b910a_ek.pdf



    raporda 1045-1784 arasında erzincan’da 17 yıkıcı deprem meydana geldiğinden bahsediliyor. Bunlardan 1045 ve 1458 depremlerinin 1939 gibi yüzey kırıklarına yol açtığı, 1458’te de 32000 kişinin öldüğünü (bugün olsa siz düşünün, neyse ki 400 yıl daha uzakta yenisi) söylüyorlar. Bunu hatırlayınca hemen raporu açtım! Acaba 500 yılda bir gelen bu döngüde daha büyük, toplu bir yırtılmanın olması mümkün mü? Ben yer bilimci değilim, o yüzden evet diyemem ama 557-989-1509-20xx İstanbul döngüsü ile 1045-1458-1939 erzincan döngüsü bana benzer geldi. Yani tek seferde mi kırılma olacak, çok seferde mi, bunun kararını ben veremem. Ama en kötü senaryoda 7.7 gibi bir büyüklüğe göre hazırlık yapmazsak bu şehre ve insanlara ihanet etmiş olabiliriz. Büyüklük kısmından çok bahsettik. Biraz da bizi ilgilendiren kısma gelelim.



    Bir de, pek bahsedilmeyen bir etki var, yakın fay etkisi. Bu etki, faya 20 km’den yakın yerlerde depremin hız grafiğinde büyük bir tokat olarak (pulse olarak geçer) gözükür. Bu etki ekstra ölümcüldür. İstanbul’un güneyinde kalan ilçeler maalesef bu etkiye fazlasıyla maruz kalacaklar.

    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi




    Binalara etkisi ne olacak? Basit ve kısa anlatacağım.

    Çok basite indirgeyerek anlatacağım için, “yok ya yanlış anlatıyorsun” diyecek meslektaşlarımı şimdiden uyarayım. Kendi arkadaşlarımızın bile anlamadığı şekilde anlatmamın buradakilere hiçbir faydası olmayacak.

    Öncelikle, deprem bizi nasıl etkiliyor? Bir kuvvet etkiyor binaya aslında. Kuvvetin formülünü, lise 1 fizik alanlar bilir. F=m*a. M, binanın kütlesi. A da depremin ivmesi. Kabaca bunu düşünebilirsiniz. Bu ivme nasıl vuruyor? Havadan mı geliyor ne oluyor? Şöyle:

    Dünyanın kabuğu parçalanmış durumda ve hareket ediyor. Bu parçalar birbiriyle çarpışınca hareket edemez oluyor ve sınırlarından kilitleniyorlar. Bu yerler fay hatları işte. Bazı parçalar birbirinin altına dalıyor, bazıları birbirine sürtünerek yan yana ilerliyor. Heh, bizim kuzey Anadolu fay hattı böyle yan yana sürtünme hareketi yapıyor. Anadolu batıya doğru hareket ettikçe, fayın kuzeyindeki Avrasya plakasıyla etkileşime giriyor. Elinize bir silgi alın, duvara bastırın sonra ileri itmeye çalışın. İşte duvara değdiği yer fay hattındaki gerilme. Elinizdeki kısım ileri giderken duvara değen yer sıkışıyor, gidemiyor. Ne zaman ki duvarla aradaki sürtünme zirveye varıyor, silgi duvardan ayrılıyor ve o gerilme boşalıyor. Bire bir KAF’taki hareket de bu. Bu hareket olduğunda yer kabuğu salınım yapıyor, işte bu hareketin ileri geri salınımı bizim ivme değerimizi veriyor. Binanın kütlesiyle çarp bunu, al sana deprem kuvveti (çok kabaca).



    Zeminden başlayalım.

    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi




    zemin yumuşadıkça yüksek ivme gelen bölgenin periyot bölgesi artıyor. (binanızın periyodu, çok kabaca [kat sayısı * 0.1 saniye] olarak söylenebilir) Yani kötü zeminde daha geniş bir periyot aralığında deprem etkili oluyor. Depremi büyütme etkisi yapıyor. Zemin kötü, yapı yüksek ise çok uzaklarda olan depremler bile büyük salınımlara neden olabiliyor. Rezonans denen şey ise zeminin ve yapının dinamik özellikleriyle alakalı. Deprem dalgasının zemindeki salınım periyoduyla yapının periyodunun çakışması durumunda, depremin etkisi çok artmakta.

    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi




    sert zeminde düşük periyot, kötü zeminde ise yüksek periyot bölgesinde daha fazla deprem yükü gelebilir. Sallamayayım şimdi, zeminin dinamik özelliklerine göre belirlenir bu, ama durum kabaca bu. O yüzden kötü zeminde yüksek katlı binaları önermiyorlardı. Çok iyi geoteknik mühendisliği almazsa sakat durumlar oluşabilir.



    Girizgahı geçtik, az çok anlaşılmıştır durum. Gelelim binalara.

    Önceki yazımda zeminin çok iyi olmasının faydaları üzerinde çok durmuştum ancak artık daha korkar haldeyim. 40 yıllık bir binada, kolonlarında pas çatlaklarıyla oturuyordum ama zemine güveniyordum. Evet zemin çok önemli, şöyle ki şişli’de oturuyorum, çoğu depremi bu bölgede hissetmiyorum bile. Eski binamda, beşiktaş’ta Gökçeada depremini hissetmiştim, çok hafif sallayıp geçmişti. İlk defa dünkü depreme bakırköy’de, işyerimde yakalandım. Sallan babam sallan geçmek bilmedi deprem, 15-20 saniye sallandık, şişli’de ise 5 saniye kadar sallanmış ailem. Zeminin önemli olduğuna hala inanıyorum, ama her şey demek değil. Neden?



    2000 öncesi yapılan binalarda denetim çok eskiydi. Depremden 1 yıl önce yürürlüğe giren yönetmelik de (2007 deprem yönetmeliğiyle hemen hemen aynı, gerçekten iyi bir yönetmelik) henüz yeni uygulanmaya başlamıştı, ancak denetim 2000’den sonra sıkılaştı. O yüzden 2000 sonrası binalara gönül rahatlığıyla büyük oranda güvenirim. Son evi tutarken, aynı fiyata 2 katı alanlı evleri tutmak varken 2000 sonrası olsun diye 55 net metrekareli bir ev tuttum. Küçük olsun, güvenli olsun. Peki 2000 öncesi binalar neden güvensiz?



    Denetimsizlik nedeniyle kafalarına göre iş yapıyorlardı. Hazır beton kullanılmıyordu. Çoğu proje bir mühendislik hizmeti almamıştı. Kolonlar her şeyi taşırken, en zayıf elemanlar kolonlar oluyordu. Demirler yetersiz ve düzdü, bu da demir-beton kenetlenmesini azaltıyordu. Betonun malzemesi uygun değildi. Betonun bütünlüğünü koruyacak yatay demirlerin önemi, mühendislik önemsenmediği için bilinmiyordu. Çünkü bu demirleri bağlamak zor, amele ne anlar bundan? Kimse kontrol de etmiyor. Bu demirlerin eksikliği, o kolonun salınım yapma kapasitesini büyük oranda düşürüyor.



    Eski binalardaki sorunlara ayrıntılı gireceğim. Siz bir binaya kaçak 2 kat çıkabilirsiniz, taşır da. Çünkü kolonlar düşeyde, depremsiz durumda taşıyabileceği yükün yaklaşık civarını taşıyacak şekilde tasarlanır. Neden mi? Bu yüzde yükseldikçe kolonun moment taşıma kapasitesi (depremde buna ihtiyaç duyacak) düşmekte, teknik olarak creep denen durum hızlanmakta. Grafiğe bakın:

    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi




    P, eksenel yük, M de moment kapasitesi. P yükseldikçe momente kalan kısım azalıyor (kabaca). Bu sebeple, kolonların üzerine kat ekledikçe moment kapasitesini azaltıyorsunuz, yapının da kütlesini artırıp deprem kuvvetini artırıyorsunuz. Fazlasıyla kafanıza sıkmış oluyorsunuz. 2000 öncesi yapılmış yapıların hatırı sayılır bir kısmı eksenel yük kapasitesi dolmuş kolonlara sahip, bunlar depremde salınım yapamayacak kadar acınacak durumda. Deprem bile olmadan patlayan kolonlar, çöken binaları görüyorsunuz.



    Eski binalarda ne sorun var başka? Omuzlarınızı kiriş, omurganızı kolon olarak düşünün. Omuzları omurga taşıyor. Eğer omurganız, yani kolonunuz iyi sırt kaslarıyla (iyi dizayn) güçlendirilmemişse, omuzlarınıza binen yük omurgada fıtık yapar. Binalarda da şöyle bir problem vardı. “kirişleri güçlü yapalım da yükü iyi iletsin kolonlara” diyerekten çok güçlü kirişler yapılıyordu. Ama bir problem var, kolonlar çok güçsüz? Kuvvetli kiriş zayıf kolon davranışı ortaya çıkıyor. İngilizcede “pancake collapse”, bizde yassı kadayıf göçmesi olarak geçen, katların birbiri üstüne çöktüğü klasik görüntü bu sebepten oluşuyor.

    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi




    Kolonlar daha zayıf olduğu için kolonların alt ve üstlerinden hasar alıyor bina. Ayakta duran arkadaşınıza arkadan yaklaşıp dizlerine dizinizle vurunca arkadaşınız bile yere düşüyor, koca bina da bu şekilde yıkılıyor. Düşey elemanlarda bu hasarlar oluşmayacak. Kirişlerde oluşacak. İyi mühendislik bunu sağlıyor işte, o yüzden 2000 öncesi binalara şüpheyle yaklaşıyorum.
    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi




    Bir de yumuşak kat problemi var, o da temelde aynı şekilde oluyor. Alt katta dükkan olur, duvarları olmaz. O kat bir de daha yüksek olur üst katlardan. Sonuç olarak daha zayıf olur o kat. Ve o kattan yıkılır bina. iyi dizayn edilmiş binalarda sorun olmaz, ama yine 2000 öncesi sıkıntılı.
    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi




    en sona en can alıcısını bıraktım. Etriye, kolon sargısı. Betonun dayanımı ve şekil değiştirme kapasitesi aşağıdaki grafikte “unconfined” olarak gösterilen kısımdaki gibidir. Sargı yoksa, dayanımına erişir ve daha fazla şekil değiştiremez. binanın yeterince salınım yapabilmesi için, betonun fazlasıyla şekil değiştirebilmesi gerekiyor. Bu şekil değiştirmeyi sağlayan, betonun sargılanmasıdır. Betonu yeterince sarmazsanız bu salınımı yaptıracak sünekliğe ulaşamazsınız. Bu sargı aynı zamanda betonun dayanımını da artırmaktadır. Aynı zamanda, kesme kuvveti taşıyan demirler bu yatay demirlerdir. Bu demirler ne kadar sık olursa o kadar iyi salınım yapabilir bina. 2000 öncesi binalarda bu demirler önemsenmiyordu. İyi de kapatılmıyordu çünkü açılmayacak şekilde kapatmak çok zahmetlidir. 10 cm aralıkla yapılması gerekirken yalandan 30 cm civarı aralıkla koyulup, onların da kancasını kapatmıyorlardı. Yani 2000 öncesi yapılarda kolonların sargısız betona sahip olduğu kabulü çok da kötümser bir yaklaşım değil.

    Marmara'da olacak deprem ve istanbul'a etkisi



    daha birçok yapısal kusur var ama doğrudan yıkıma neden olan bazılarını özetledim. Her 2000 öncesi yapı kötü diye bir şey yok, iyi yapılmış yapılar yıkılmayacaktır. 99 depremlerinde fay hattı üzerinde olmasına rağmen yıkılmayan yapılar var. Bir bina 75 yönetmeliğinin gerekliliklerini bile sağlıyorsa, depremden sağlam çıkacaktır. Ancak normal insanlar tutacakları evin bu gereklilikleri sağlayıp sağlamadığını doğal olarak bilemez. 2000 öncesi ve sonrası diye ayırma sebebim bu, 2000 sonrası evlerin yüzdesel olarak çok büyük çoğunluğu çok daha güvenilirdir.

    Tekrar edeyim, zemin de önemli. Şimdi elimde yok ancak 1995 dinar depremi raporunda, binaların A’i hasarsız, %’i hafif hasarlı, ’sı orta hasarlı, ’i ağır hasarlı veya yıkık (yıkık %0.83) gözüküyordu. Hasar ve deprem şiddeti şehrin sağındaki kayalık araziye doğru azalırken, kötü zeminli kısımda hasarın yoğunlaştığı görülüyordu. 95’teki yapı stoğu şimdikinden iyi değildi tabi. Gerçi deprem de kıyas yapılamayacak ölçüde küçük bir depremdi, bunu da unutmayın.

    Özetle: 2000 öncesi bir bina, kötü zemindeyse, altında dükkan katı varsa, o katın yüksekliği diğer katlardan çok daha fazlaysa, baktığınızda kolonlar kürdan gibi, kirişler çok derin gözüküyorsa risk yüksektir.


    Peki ne yapmalı?
    Vatandaş olarak yapılabilecekler kısıtlı. 50 bin liralık araç alırken bile ustaya gösteriyorsunuz, 500 bine ev alırken de bir zahmet bir inşaat mühendisine gösterin en basiti.

    Deprem çantanızı hazırlayın. Ailenizle deprem eylem planı hazırlayın. Deprem öncesi, deprem anı, depremin hemen sonrası, sonraki 2 hafta ne yapacağınızı iyice planlayın. Bunların uzmanları var, kitaplar var. Bunun aklını ben veremem, daha bilgili insanlardan bilgi almanız gerekiyor. Hayati olan, işinizde veya evinizde deprem olursa nereye sığınacağınızı iyi belirleyin. Evinizde, yıkılma ihtimaline karşı dışarıda sizi kurtaracak bir çanta hazırlayın. Evinizden emin olsanız bile, belirlediğiniz sığınma yerinde erişeceğiniz deprem çantaları hazırlayın göçük durumunda kullanacağınız şekilde. Eviniz sağlam kalsa bile 2 haftayı çıkarttıracak konserve, bakliyat gibi ürünleri yedekte tutun. En önemlisi içme suyu. 1 damacana değil, 2 damacana alın, biri yedekte dursun.

    Eviniz hakkında yapabilecekleriniz de var aslında, her şeyi devletten beklemeyin. Mümkün olduğunca eve yük yapan şeylerden kurtulun. Su deponuz çatıdaysa bodruma indirin mesela, basit olarak. Ancak benim önerim, eviniz eskiyse hemen bir laboratuvar ile anlaşın apartmanca, binanın performans analizini çıkarttırın. Sağlam çıkmazsa tekrar yapılacak diye bir şey de yok. Güçlendirme yapmak mümkün. Farklı farklı güçlendirme yöntemleri var. Kimi daha kirli, kimi daha hızlı ve temiz ama daha kısıtlı binaya yapılabiliyor. Kimi daha pahalı. Bina güçlendirilerek kurtarılabilecek durumdaysa görece daha düşük maliyetle depremden sağ çıkacak şekilde güçlendirebilirsiniz. Binanın projesine göre betonarme elemanların mantolanması, kolonların güçlendirilmesi, geniş perde duvarlar eklenmesi mümkün. Elemanların çelik levhalarla güçlendirilmesi de mümkün. Yapı önemliyse izolatörlerle zeminden ayrılması da mümkün binanın, ama daha maliyetlidir bu. Bir not, yüksek lisans tezim bununla alakalıydı, izolatörlü yapılar faya yakın bölgelerde beklenenden daha fazla deprem talebine maruz kalabiliyor. yakın fay etkisinin büyük periyotlu tokat etkisi, izolatörün büyüttüğü yapı periyoduyla ilişkiye girebiliyor.

    Üzerinde durmak istediğim bir yöntem daha var, şahsen istanbul’un kurtuluşu olabilecek yöntem olarak bunu görüyorum. Karbon kumaşlarla binanın güçlendirilmesi.

    Nedir bu? Kolonların karbon fiber kumaşlarla sarılması. Bayağı, sargılı beton etkisi yaratıyor ve binanın yer değiştirme kapasitesini inanılmaz ölçüde artırıyor. Bu kumaşlar betonun dağılmasına engel oluyor. Sonucunda betonun dayanımı da bir miktar artmış oluyor, ama süneklik artışı asıl önemli olan. Bakın şuraya bıraktığım videoyu izleyebilirsiniz. Ülkedeki çoğu yapısal kusuru barındıran bir binadan iki tane yapılmış. Biri olduğu gibi bırakılmış, diğeri karbon fiber ile sarılmış. Bir seviyedeki depremin öngördüğü öteleme kadar itiliyor ikisi de eşzamanlı olarak. Yapılan testeki performans farkını kendiniz izleyin.




    normal bina %1.35 göreli kat ötelemesinde yıkılırken, güçlendirilmiş bina  ötelemede bile yıkılmamıştır. Hoca, binayı yıkmak için çok uğraştıklarını söylemişti. , yönetmeliğin izin verdiği en fazla ötelemeden çoooook fazla bir değer.

    Bu yönteme dair problemler neler? Kolonu komple sarmak gerekiyor. Dairesel kolonlarda daha etkili. Köşeli kolonlarda kolon köşelerini tıraşlayarak yuvarlatmak gerekiyor. Kolon kesitinin yükseklik ve genişliğinin oranı arttıkça yöntemin etkinliği azalıyor. Bunlar yine atlatılabilecek şeyler.

    Emniyet için yöntemin uygulanacağı bina, depremsiz durumda kendini taşıyabilecek durumda olmalı. Kendi kendine çöken binalar bu yöntemle kurtarılamaz. Olası bir Vandalizm vs ile bu güçlendirmeye zarar gelirse bina tahliye edilebilecek olmalı, güçlendirmeye zarar geldiği anda göçmemeli.

    Asıl problem ise şu. İtalya’da güçlendirme konusunda şöyle bir pratik düzen var: yapı aşırı riskli ise hayati bir güçlendirmeyi hızlı bir şekilde yapabiliyorsun. Bizde ise şöyle bir durum var, güçlendirme yapmaya kalktığın anda tüm sistemi kitabın öngördüğü seviyede güçlendirmek zorundasın. Hayati görülen yerlere, amaca uygun bir şekilde müdahale edip bırakmak türkiye’de mümkün değil. Evet ülkemizde her şey suiistimal ediliyor, ancak bu kuralı istanbul’a has bir şekilde, kamu kurumlarının deprem riskini azaltma çalışmaları için istisnaya tabi tutmaları gerekiyor bence.

    Yani şundan bahsediyorum.
    Marmara için birkaç senaryo depremi var. Hepsini hesaba katalım, bazılarına tabi daha ağırlık verip, senaryoyu kötümserleştirebiliriz. Her zemin için nasıl bir yükleme geleceği çıkarılır haritada.

    Sonrası için elimizde sağlıklı bir yapı envanteri olmalı. Pilot ilçelerde hızlı taramayla yapı envanteri çıkarılır, binalar kat sayısı, taşıyıcı sistem ve yapım yılı gibi kriterlere ayrılır ve daha az bir kısmı için biraz daha kapsamlı çalışma yapılır. Sonra her bina grubu için çok ayrıntılı analiz yapılır.

    Binaların öngörülen senaryodaki davranışları bulunur, hangi tür güçlendirme için nasıl kırılma eğrileri veriyor bu binalar, bunlar bulunur.

    Kurtarılamayacak olanlar yıkılır, kurtarılabilecek olanlar öngörülen güçlendirme yöntemiyle güçlendirilir. Burada maksat, yapının o senaryo depreminin ardından içindekilerin yürüyerek dışarı çıkabilmesini sağlamasıdır. Kullanılamayacak hale gelse bile içindekileri öldürmesin yeter.

    Devlete düşen de budur.

    Önümüzde hala zaman olabilir, her geçen saniye aleyhimize işliyor.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • fazla bilimsel dh ergenlerini fazla açmaz amicamin oğlu kandillide çalışıyor yarın büyük deprem deseydin ilgi büyük olurdu yine konun özeti net tarihi bilmiyoruz ama ben bu olayı deprem fırtınası olarak görüyorum şahsen bolge 4.6 dan oncede ufak tefek sallanıyordu 1-2 haftada büydü büydü buraya kadar geldi..
    Tebrikler, çok başarılı anlatım olmuş. Karbon fiber kumaş ile kolonların sarılıp güçlendirilmesini ilk defa gördüm ve araştırmaya başlayacağım.

    4 yılın ardından donanımhaber'e yakışır bir konuya mesaj atmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim.

    Arkadaşların da dediği gibi tipim nasıl konularının yerine daha üstlerde yer alması gerekirdi.
    dostum iyi hatırlayamıyor olabilirsin, hiçbir yetkili ya da bilim insanı akşam deprem olacağını söylemez. kimse de depremin ne zaman olacağını bilemez. kimse böyle söylemlere prim vermesin bundan sonra da, "akşam deprem olacakmış, yetkililer saklıyormuş" gibi palavralara inanmayın.

    özellikle 99 depremiyle ilgili milyonlarca safsata var onlara da inanmayın. yok haarp açılmış yok israil denizaltısı fayı bombalamış.
    hashus eline sağlık güzel yazmışsın.

    forumdakiler pek ciddiye almamış gibi ama bu arkadaş önceki yıllarda baya aktifti, forumda zaman zaman bu tarz yazıları olmuştu. hatırladığım kadarıyla inşaat mühendisliği lisans + deprem üzerine master yapmıştı, bu durumdayken bile birçok yetkiliden daha ehemmiyetli oluyor.
  • sen hangi universitede okuyorsun?
  • Mr. Pink kullanıcısına yanıt
    Üniversite biteli çok oldu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kendisi deprem mühendisidir. Yazıyı dikkatle okumakta fayda var.
  • bu mesaj silindi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-0EF48BDE1 -- 18 Temmuz 2020; 17:57:39 >
  • up
  • Hashus vay be hocam seni herkes tanımaz yıl 2007

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • fazla bilimsel dh ergenlerini fazla açmaz amicamin oğlu kandillide çalışıyor yarın büyük deprem deseydin ilgi büyük olurdu yine konun özeti net tarihi bilmiyoruz ama ben bu olayı deprem fırtınası olarak görüyorum şahsen bolge 4.6 dan oncede ufak tefek sallanıyordu 1-2 haftada büydü büydü buraya kadar geldi..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kerimcem -- 27 Eylül 2019; 17:24:6 >
  • straptezlo S kullanıcısına yanıt
    Yaşlı hissetim.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Up hepsini okudum depremde ben gg bina cok dayaniksiz 99 dan once yapilmaya baslanmis sadece amcalarim calismis kafalarina gore yapmislar korkuyoruuum

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • bu mesaj silindi



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-0EF48BDE1 -- 18 Temmuz 2020; 17:57:42 >
  • up yararlı

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kerimcem

    fazla bilimsel dh ergenlerini fazla açmaz amicamin oğlu kandillide çalışıyor yarın büyük deprem deseydin ilgi büyük olurdu yine konun özeti net tarihi bilmiyoruz ama ben bu olayı deprem fırtınası olarak görüyorum şahsen bolge 4.6 dan oncede ufak tefek sallanıyordu 1-2 haftada büydü büydü buraya kadar geldi..
    valla işi magazine dökmeden ilgi çekici olamıyorsun tabi.
  • UP

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Eline sağlik hocam
    Salak salak kız muhabbetleri tipim nasil konulari üstte yer alicağina bu yer almaliydi o yüzden up spamlicam biraz

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Up

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • Tebrikler, çok başarılı anlatım olmuş. Karbon fiber kumaş ile kolonların sarılıp güçlendirilmesini ilk defa gördüm ve araştırmaya başlayacağım.

    4 yılın ardından donanımhaber'e yakışır bir konuya mesaj atmama vesile olduğunuz için teşekkür ederim.

    Arkadaşların da dediği gibi tipim nasıl konularının yerine daha üstlerde yer alması gerekirdi.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • En son büyük deprem olduğunda 16. yüzyılda topkapı sarayı dahi yıkılmış padişah bile çadırda yatmıştı varın siz hesap edin.
  • 
Sayfa: 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.