Şimdi Ara

MADEMKİ KADERDE VARDI ÖLDÜRENİN SUÇU NEY (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
146
Cevap
0
Favori
5.094
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Tun4

    Cevapların hepsini okumadım ancak bildiğim kadarıyla cevap veriyim.Ben kadere ınanırım oncelıkle onu belırtıyım.Bana gore Allah yapacagımız her seyı onceden biliyor.Hepsini en ince ayrıntısına kadar.Gecmıs ve gelecekte olan her seyi.Ancak yapacagımız seyi biz belirliyoruz Allah deği.Yanı kendı ırademızle kendı dusuncemızle yapıyoruz her seyi.Zaten buna gore cennet-cehenneme gıderken yargılanıyoruz.

    Kader benım aklımı kurcalayan bır sorun degıl.Her seyı kendımın yaptıgını bılıyorum.


    Bak kardesim iste eksik bilinen nokta. "Allah herseyi önceden biliyor" cümlesi yanlıştır. Çünkü Allah'ın öncesi sonrası yoktur.Allah'ın varlığı önceyide kapsar sonrayı da Bu kavramlar insan için geçerlidir. Allah geçmiştedirde gelecektedir de. Biz ise adece "şu an" varız. Önceki mesajımda da belirttim. Mantığımızın kavrayamadığı nokta burası.




  • - Allah'ın gücü herşeye yeter
    - Beni, çevremdeki herkesi, her atom ve hatta atomaltı parçacığı Allah yaratmıştır
    - Allah bizim bildiğimiz evrende her an gerçekleşen herşeyi bilir (Allah'ın öncesi sonrası olmamasının bu durumda bir önemi yoktur, O her halukarda olmuş olacak herşeyi bilir)
    - Allah benim an be an yaptığım, düşündüğüm, yapacağım ve düşüneceğim herşeyi bilir. Nasıl doğacağımı, nasıl öleceğimi, ölene kadar hayatımın neresinde ne yapacağımı tam bir kesinlikle bilir
    - Benim hayatımın tamamı biliniyorsa ben bu bilinen şeylerin dışında hiçbirşey yapamam
    - Eğer bu şeylerin dışında birşey yapabiliyorsam o zaman Allah herşeyi bilmiyor demektir, eğer yapamıyorsam da benim kendi üzerimde bir kontrolüm yoktıur demektir.
  • gecmiste oynadigim the sims pc. oyunu geldi aklima.
  • hayat zaten bır oyundan ıbaret degılmı..

    quote:

    Orjinalden alıntı: felsefika

    gecmiste oynadigim the sims pc. oyunu geldi aklima.
  • başıma gelen büyük bi sorun karşısında kaderi çok irdeledim çok kişiye sordum çok kişiyle istişare ettim.ve en son olarak ilim ve fıkıh konularında gerçekten iyi bi yerde olan babama sordum nie en sona sakladığım ise içinde bulunduğum durum babam ile arama seviye koymam gereken bi konuydu ama sorularımın cevabını tam olarak alamadığım için babama sordum.

    sorduğum soru evlilik bi kadermidir? mevla önceden yazmış ve ne yaparsan yap o gerçekleşecekmi?yada allahu teala nerde ne yapacağımızı bildiği için ona göre mi yazar?ve oda günü gelince gerçekleşir? aldığım ve kafamdaki bütün soru işaretlerini silen cevap;

    kader Allah u teala insanların ne yapacağını önceden bilir ve gerçekleşen olayalar karşısında gerek o insanı imtihan etmek için gerekse onun için hayırlı yada hayırsız bi durum varsa ona göre murad eder.yani mevla ne yapacağımızı ve bunun karşılığında neyi murad ettiğini bildiği için bunu yazar ve gn gelr gerçekleşir.kul un hangi anne babadan doğacağı kiminle evleneceği ne zaman öleceği hangi okulu bitireceği mevlanın murad etmesine bağlıdır.mevla neye göre murad eder kulu imtihan için , hayırlı yada hayırısz olduğu için yada imtihan için.yada kul gerçekten bunun için çalışmış ve haketmiştir.yada onun hakknda hayırlı olan odur.fakat kul neyin hayırlı neyin hayırsız olduğunu yada kaderinde ne olduğunu bilmediği için elinden geleni yapmalı isteyi için çalışmalıdır ve tevekkül edip sonucu mevlanın muradına bırakmalıdır.kaza ve kaderin hayır ve şerrin allah tan geldiğine iman etmeli ve isyan etmemelidir.

    benim aldığım bu cevap karşılığında çıkardığım sonuç; sonucun ne olacağını bilmediğim için elimden geleni yapmalı dua etmeli ve sonucunda mevlanın bana murad ettiğinin ne olduğunu beklemek ve bununda benim gerçekleşen kaderim olduğuna iman etmem grekiyor.sonuncunda kötü bi şey olursa hakkımda hayırlı olanın bu olduğu yada bunun benim için bi imtihan olduğuna iman etmem gerekiyor.


    arkadaşlar aklıma geldikçe yazdığım için dağınık bi konu aldu sanırım yanlışım varsa affola




  • quote:

    yada kul gerçekten bunun için çalışmış ve haketmiştir.yada onun hakknda hayırlı olan odur.fakat kul neyin hayırlı neyin hayırsız olduğunu yada kaderinde ne olduğunu bilmediği için elinden geleni yapmalı isteyi için çalışmalıdır ve tevekkül edip sonucu mevlanın muradına bırakmalıdır.kaza ve kaderin hayır ve şerrin allah tan geldiğine iman etmeli ve isyan etmemelidir.


    Eğer buradan Allah sadece sonuçları biliyor diye bir sonuç çıkarırsak o zaman İslam'ın kabul ettiği "gücünün sınırı olmayan tanrı" tanımını reddetmiş oluruz. Eğer Allah sonuca ulaşmak için benim ne yapacağımı da biliyor dersek o zaman bu tanıma karşı çıkmayız ancak bu zaman da benim kaderimde ne olduğunu bilmediğim için elimden geleni yapmaya çalışırken her adımda ne yapacağımı bilmelidir. Bu durumda da aslında benim ne zaman nasıl çabalayacağımı da Allah biliyor olacaktır ve aslında benim bu çabalarımı nasıl gerçekleştireceğim de kaderimde yazılıdır. Bu yüzden aslında bu şekilde çaba göstermem de önceden belirlenmiştir . Tabi bunun aynısı kötü davranışlar için de geçerlidir ve bu durumda ben hiçbir hareketimden sorumlu tutulamam.




  • Kader değiştirilemeyen neticedir.
    O neticedeki pay tercihide sevap veya günahtır.

    Birinin ne yapacağını bilmek bilenin seni bu yola yönlendirdiği manasına gelmez.Birçok tanıdığım insanın olaylar karşısında vereceği tepkiyi hatta söylecekleri sözleri akıllarından geçenleri biliyorum ama ben Tanrı değilim ve insanların kaderlerini belirlemiyorum.
    Sen yaradanın senin ne yapacağını bilmesi seni kendi yarattığı içindir.Zaten İslam inancında herkes sorumluğu ne ise ondan sorgulanacaktır.
    Allah birine bir görev vermiş onu o şekilde davranacak şekilde yaratmışsa zaten o davranışlarından onu sorumlu tutmaz.Tıpkı delilerden akıllıların davrandığı gibi davranmasını beklemeyeceği gibi.
    Biz kolaycılığa kaçar her işmizi bilen o, hayatımızın kurgusunu yazan o deyip keyfi davranırsak hesap günü hesap veremeyecek duruma düşebiliriz.
    Şayet inanıyorsak tedbirden zarar çıkmaz :)

    Ufak tefek olayları kaderin içine koymak , bir kurgu var sadece onu oynuyoruz demek olur.Eğer öyle ise hiçbirşeyden sorumlu tutulmayız der ve başkasına rahatsızlık verse bile canın nasıl isterse öyle hareket edersin.Ama böyle olmadığına inanırsan hareket şeklin değişir belkide değişmez bu sana kalmış.Demekki durumlar senin ne yapacağına karar vermene etkendir.İslam inancında birey birşeyi yapmak istemesiyle Allahu teala onu gerçek yapar,bazende yapmaz.Ve bunda bir hikmet olduğu,bir ders olduğu kabul edilip; acaba hikmeti nedir diye düşünülür.
    Kader inancı azim edilen olaylarda başarılı olunmazsa gayretin yok olmamasını sağlayan ümidi besleyen yada o gayretin yanlış olduğunu düşünüp yine aynı gayreti başka bir yer sarf etmenizi sağlayan bir inançtır.
    Yani ispata ihtiyacı yoktur.İnanırsanız rahata erersiniz.Yıkılıp dağılmazsınız (misal gönül işleri,iş hayatı hedefleri gibi)


    Kaderin ne olduğuna en güzel bakışın Azınlık Raporu filmindeki durum olduğunu düşünürüm.




  • Kader konusunda tartışmak dinimizce hoş karşılanmaz. Bunun sebebide anlaşılmasındaki zorluktur. Tabi benim bilmedim hikmetleri ve benim dışımdaki ilmi yüksek insanların dahi bilmediği hikmetleri ve nedenleri de olabilir.
    Yine aynı şekilde, her şeyde olduğu gibi bilgi ve anlayış eksikliğimizden dolayı bazı şeyleri anlayamayabiliriz kavrayamayabilir. Bu bize onları sorgulama hakkı verir. Fakat onları direkt olarak saçma, ya da yanlış gibi nitelemelere girme yetkisi vermez. Bilmemek merakla birlikte ise ve bu merak sizi araştırıp öğrenmeye itiyorsa güzeldir.
    Ben kader ile ilgili ne kadar şey biliyorum. Çok değil. Peki kim çok biliyor ? Belki burada gerçekten İslam Alimi denmeyi hakedecek bir alim olsaydı ben "Çok değil" dediğim şey için belki de hiçbirşey diyecekti.
    Ben de buraya bir şeyler yazayım diyorum. Ama bunlar benim düşüncelerim olup kimseyi bağlamaz. Bunlara göre hareket edecek biri olursa da lütfen hiç beni karıştırmasın :D

    Öncelikle ben Allah'a inanıyorum. Bu da beraberinde şunları getiriyor. Benim inandığım Allah ( ki başka bir ilah yoktur ) her türlü zayıflıktan, eksiklikten münezzehtir. Eğer bir şey herhangi bir şekilde bir zayıflığa sahipse, bir konuda bir eksikliği varsa o Allah değildir. Eğer bir şey insan tarafından tasavvur edilebiliyor ise o Allah değildir. Anlaşılabiliyorsa ( varlığı değil, fakat varlığının şekli durumu niteliği - tabi eğer böyle şeyler söylnebilirse - ) o Allah değildir. Böylece Allah inancımızı tanımladık sayılır. ( Sayılır çünkü muhakkak eksiklerim var ).
    Ben inanıyorum ki ( her müslümanda tam olarak böyle inanmak zorunda ) herşeyi yaratan ve yaratmakta olan Allah'tır. Bu da şu manaya gelir. Ben Allah'ın yarattığı ve varlığımı Allah'a borçlu bir kişiyim. Ben Allah'ın yarattığı bir dünyada Allah'ın yarattığı su, hava, besinler vs ile hayatımı ikame ettiriyorum. Doğduğum anne babayı doğumumu ve buraya bunları yazabilmemi ve bunlardan önceki yaptığım herşeyi yaratanda yine Allah'tır. Benim şu karakterim de Allah'ın beni dünyaya getirdiği yerde o yere, çevreye anne babaya göre şekillenmiştir. Şükür o en büyük nimete ki beni müslüman bir anne babadan dünyaya getirdi. Böylece ben herşeyimle, aldığım soluk, onu alacak şekilde organlarımın çalışması ile, yaratılışımla beslenişimle karaketerimle, bedenimle , ruhumla hep Allah'ın " OL" demesinin eseriyim.
    Aklım ve düşüncelerim yaşadığım çevreden kaynaklı bir çok şekle sahip olsa bile sonuçta düşünme kapasitem var. Bazı şeylere üzülüyorum. Bazı şeylere kızıyorum. Bazı şeyler nefsime ağır geliyor. Kabul etmek istemesemde elimden bir şey gelmiyor. Bunlar çok önemli; isteğim, arzum , niyetim farklı ama yinede olana karşı elimden bir şey gelmiyor. Olana karşı elimden bir şey gelmiyor, ama arzum farklı. Olsun, ben herşeyimle Allah'a aitsem sırf düşünebiliyorum diye O'na nasıl isyan ederim. Ben onun mülkünden bir parçayım. O'nu bana yaptıkları yüzünden kim sorgulayabilir. Ben Ali'yim diyelim. Veli mi tutup Allah'a hesap ver diyecek. Hem Veli kim oluyor. Mülk Allah'ın iken. Kim size gelipde elinizdeki mülkü nasıl kullandığınızı sorguluyor.
    Fakat biz Allah'ın hiç bir konuda eksiği olmadığını söyledik. O zaman muhakkak adalet konusunda da eksiği olmamalı. Burada iki şeye dikkat çekmek istiyorum. Birincisi bizim kapasitemiz kusursuz bir mizanı çekmez. Bize göre adil olan Allah'a göre adalet olmak için yeterli olmayacaktır. O yüce bilgiyle elbetteki yüce bir adalet tecelli eder. İkincisi bu ( sadece bir tabir yoksa kılın kırk parçası ne ki ? ) kılı kırk yaran adalet beni korkutuyor. Çünkü bana da işleyecek. Ve bu hesabım çok zor olacak demektir.
    Şimdi siz bir adamı öldürmeye niyet ettiniz. Ortada hukuksal açıdan bir çok şekil ortaya çıkar. Bir kere niyetinizi kimseye söylemez iseniz ve işi temiz bir şekilde yaparsanız ve sizi yakalayamazlarsa kurtulursunuz. Bu Allah ile insan ilişkisi için geçersiz bir durum. :D Her neyse. Burada şöyle bir durum daha var. Niyet. Bu niyetin durduk yerde ortaya çıkması sadece cinayet değil canilik olur. Hatta canilikten de öte olur. Muhakkak bir neden lazım. Mesela adam küfür etti oda öldürdü. Burada gereken durum şudur. Sen niyetini sağlam tutacaksın.
    Şöyle de olabilir. Birini öldürmeye karar verirsiniz, herşeyi hazırlarsınız fakat bazı aksiliklerden bu olay gerçekleşmez. Bura da sizin kötü niyetiniz söz konusudur Allah katında. O adamın sizden kurtulması ise Allah'ın ayrı bir hesabıdır. Ve o adamın yaşamaya devam etmesi ile kuracağı ilişkiler, yaşayacağı şeyler, sizin hapse girmemekle yaşayacağınız şeyler. Bunlar çok büyük ve geniş kapsamlı hesaplar ki insan aklı ermez.
    Beşeri hukuka dönelim. Diyelimki öldürme azminiz ve girişiminiz polise intikal etti ve öldürmeden evvel yakalandınız. Alacağınız ceza öldürdüğünüz zaman alacağınız cezanın aynı mı olacaktır acaba ?
    Ya da sadece niyetiniz intikal etsin polise, fakat bunu yapacağınıza hiç bir emare görülmesin. Ne yapabilirler sizin hakkınızda. Ve bu saydıklarım hep insanların uyguladığı hukuktur. İnsan adaletli olmaya çalışıyorsa Allah noksanı olmayansa ve Allah'ın adalet sıfatı varsa ki hepsi doğrudur, o zaman bu olacakları Allah'ın ezelde bilmiş olması insanın dünyaya gönderilmesini anlamsız kılmaz. Aksine anlamlı kılar. Allah'ın ilminde sınır olmasıda düşünülemez. Biz kusursuz olanı ilah kabul ediyoruz. Dinimiz bu bizim. Allah'ımız kusursuzdur. Bizim anlayamayacağımız kadar hem de. Allah için bizim için geçerli olan zaman da geçerli değildir. Zaman da O'nun bir yaratığıdır. Bizim gibi zamanda bir yaratılmış. Allah elbette onuda ve onun her evresinide hakkıyla bilecek. Bilmese hem yaratamazdı hemde bilmese yine noksanı olurdu ki böyle ilah olmaz. Hiç bilmeyen otomobil üretebilir mi, hiç bilmeyen kalp ameliyatı yapabilir mi. Bunlarda sadece örnekle anlatmadır. Yoksa insan bilgisi ile Allah bilgisi kıyaslayamam.
    Bütün bunlardan ortaya şu çıkıyor, siz herşeye rağmen bir şeylere niyet edebiliyorsunuz ve birşeyleri düşünebiliyorsunuz. Zorda olsa ( ki sınava anlam verende bu ) bu niyetleri düşünceleri yönlendirebilirsiniz. Bunlarda sizi Allah katında doğru yada yanlış yapar. Tövbe diye bir şey olduğunuda hatırlatırım.




  • allahın zamanda yolculuk yapabilecegini düşünürsek sorun çözülür zaten

    bizi yarattıktan sonra sonsuz bir hızla arada zaman geçmeden gelecege gidip neler yaptıgımızı görebilir.

    ki bu çok basit oldu anlaşılması açısından illa böyle bilir demiyorum yani sonsuz şekilde bilebilir burada

    anlatmak istedigim allahın herşeyi bilecek güçte oldugu ve irademizinde bizim elimizde oldugudur.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: sse

    Kader değiştirilemeyen neticedir.
    O neticedeki pay tercihide sevap veya günahtır.

    Birinin ne yapacağını bilmek bilenin seni bu yola yönlendirdiği manasına gelmez.Birçok tanıdığım insanın olaylar karşısında vereceği tepkiyi hatta söylecekleri sözleri akıllarından geçenleri biliyorum ama ben Tanrı değilim ve insanların kaderlerini belirlemiyorum.
    Sen yaradanın senin ne yapacağını bilmesi seni kendi yarattığı içindir.Zaten İslam inancında herkes sorumluğu ne ise ondan sorgulanacaktır.
    Allah birine bir görev vermiş onu o şekilde davranacak şekilde yaratmışsa zaten o davranışlarından onu sorumlu tutmaz.Tıpkı delilerden akıllıların davrandığı gibi davranmasını beklemeyeceği gibi.
    Biz kolaycılığa kaçar her işmizi bilen o, hayatımızın kurgusunu yazan o deyip keyfi davranırsak hesap günü hesap veremeyecek duruma düşebiliriz.
    Şayet inanıyorsak tedbirden zarar çıkmaz :)

    Ufak tefek olayları kaderin içine koymak , bir kurgu var sadece onu oynuyoruz demek olur.Eğer öyle ise hiçbirşeyden sorumlu tutulmayız der ve başkasına rahatsızlık verse bile canın nasıl isterse öyle hareket edersin.Ama böyle olmadığına inanırsan hareket şeklin değişir belkide değişmez bu sana kalmış.Demekki durumlar senin ne yapacağına karar vermene etkendir.İslam inancında birey birşeyi yapmak istemesiyle Allahu teala onu gerçek yapar,bazende yapmaz.Ve bunda bir hikmet olduğu,bir ders olduğu kabul edilip; acaba hikmeti nedir diye düşünülür.
    Kader inancı azim edilen olaylarda başarılı olunmazsa gayretin yok olmamasını sağlayan ümidi besleyen yada o gayretin yanlış olduğunu düşünüp yine aynı gayreti başka bir yer sarf etmenizi sağlayan bir inançtır.
    Yani ispata ihtiyacı yoktur.İnanırsanız rahata erersiniz.Yıkılıp dağılmazsınız (misal gönül işleri,iş hayatı hedefleri gibi)


    Kaderin ne olduğuna en güzel bakışın Azınlık Raporu filmindeki durum olduğunu düşünürüm.


    Tanıdıklarınızın aklından geçenleri, neler yapacaklarını büyük bir doğruklukla tahmin edebilirsiniz ancak bu diğer seçenekleri seçemeyecekleri manasına gelmez. Cahilliğimi mazur görün lütfen ancak belki kader lafı durumu kısıtlıyor olabilir... Benim demek istediğim Allah herşeyi bilense benim hayatımın her saniyesinde tam olarak ne yapacağımı, ne düşüneceğimi bilir. Bu yüzden ben başka birşey yapamam ya da düşünemem. Eğer farklı birşey yapabilme ya da düşünebilme hakkım varsa Allah'ın gücünü aşan bir gücüm var demektir, eğer farklı birşey yapamıyorsam zaten yapacağım herşeye önceden karar verilmiş demektir.




  • Şu yazdığına bir bak. Hem diyorsun ki Allah benim ne yapacağımı bildi, hem de O bildiği için ben başka bir şey yapamam ya da düşünemem. Bu ikisi çelişkidir. Eğer sen Allah öyle yapmanı dilediği için öyle yapıyor ya da düşünüyorsan o zaman ne yapacağını bilmesi gerekmez. Çünkü zaten kendisi öyle yapmanı diliyor. Yok eğer bildi ise o zamanda ilmi senin düşünceni ve zamanı kuşattığı için senin ne yapacağıı bilmiş olur. Bu durumda bilgi şaşmaz olduğundan üstün bir bilgi olduğndan sen ondan dışarı çıkamazsın ama sonuçta yaptığın senin yapmak istediğin yada düşündüğündür. Yani sen eğer başka bir şey isteyecek yada düşünecek olsaydın kaderi onlar olurdu. Yani sana birden yüze kadar bir sayı tut dedikten sonra atıyorum 10 tutacağını bildiyse sende on tutmayı murat etmişti isen sonrada çıkıp ben aslında 53 tutacaktım diyemezsin. çünkü 10'u kendi isteğinle tutmuşsundur. Fakat Allah yinede senin bu rakamlar arasında kafanda gelip gidenleride bilir. Bununla birlikte ortada yüz tane seçenek olması senin bunlardan herbirini seçme ihtimalin olduğu anlamına da gelmez. Sevdiğin rakamlar vs vardır bellidir bazı şeyler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi etusch -- 31 Temmuz 2008; 22:34:36 >




  • Estağfirullah

    "Eğer farklı birşey yapabilme ya da düşünebilme hakkım varsa Allah'ın gücünü aşan bir gücüm var demektir, eğer farklı birşey yapamıyorsam zaten yapacağım herşeye önceden karar verilmiş demektir."

    Sanırım kastını anladım.Yapacakların senin karakterin itibari ile zaten çok tahmin edilmez değildir.Eğer kötü olmak için yaratılmışsan farklı birşey yapamazsın yapabileceklerin sınırlıdır ,zaten böyle bir durum varsaki bunu yalnızca Allah bilir ve verilmeyenden sorumlu olmayacağınıda o haber verir.
    Ama bunu bizim bilmemiz yada tahmin etmemiz söz konusu olmadığı için yapacaklarımızın hepsine karar verilmiş bende yapıyorum diyemeyiz.
    Bu ancak hesap gününde ortaya çıkar.


    "allahın zamanda yolculuk yapabilecegini düşünürsek sorun çözülür zaten"
    :) zaman bizim içindir.
  • BİR SORU = madem herşey biliniyor , o zaman neden günah ve sevaplarımızı kaydeden meleklerden bahsediliyor ? zaten bilinmiyor mu hangi tarafa gideceğimiz?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: trimaxsahinabi

    BİR SORU = madem herşey biliniyor , o zaman neden günah ve sevaplarımızı kaydeden meleklerden bahsediliyor ? zaten bilinmiyor mu hangi tarafa gideceğimiz?


    Öbür tarafta itiraz etme diye şahit tututluyor. Ancak şöyle birşey var sevabı kaydeden anında kaydede günahı kaydeden yatsıyı bekler belki dönersin diye
  • quote:

    Orjinalden alıntı: şoray uzun yolda

    allahın zamanda yolculuk yapabilecegini düşünürsek sorun çözülür zaten

    bizi yarattıktan sonra sonsuz bir hızla arada zaman geçmeden gelecege gidip neler yaptıgımızı görebilir.

    ki bu çok basit oldu anlaşılması açısından illa böyle bilir demiyorum yani sonsuz şekilde bilebilir burada

    anlatmak istedigim allahın herşeyi bilecek güçte oldugu ve irademizinde bizim elimizde oldugudur.


    Dostum onun için zaman kavramı yok, ki zamanda yolculuk yapmakla falan uğraşsın...

    EĞER YARATAN İÇİN ZAMAN KAVRAMININ OLMADIĞINI DÜŞÜNÜRSENİZ ASIL SORUN ÇÖZÜLÜR.

    Esas ben anlamıyorum onlarca mesaj atılıyor ama bu konu üzerinde düşünen birkaç kişi var!




  • quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.


    quote:

    Orjinalden alıntı: trimaxsahinabi

    BİR SORU = madem herşey biliniyor , o zaman neden günah ve sevaplarımızı kaydeden meleklerden bahsediliyor ? zaten bilinmiyor mu hangi tarafa gideceğimiz?


    Öbür tarafta itiraz etme diye şahit tututluyor. Ancak şöyle birşey var sevabı kaydeden anında kaydede günahı kaydeden yatsıyı bekler belki dönersin diye

    öbür tarafta ne itirazı , şaka mı yaptın ,yoksa ciddi misin? itirazı dilekçe ile mi yapıyoz? ayrıca günahımdan dönüp ,dönmeyeceğim de belli değil mi zaten hade bakem gel de çık işin içinden.




  • Kimin ne olacağını herkes biliyorda bir sizin haberiniz yokmuş gibi bir soru olmuş.
    Kimin ne olacağını bilen günahını sevabını kayıt eden melek değil bizi yaratan.
  • Ben gine fikirlerimi koruyorum.Bakin bugun gine kaza oldu.Gine onlarca genç insanimiz feci sekilde öldü.Avrupadaki gibi siki kontrol ve güvenlik sartlarini yerine getirilse,bugun bu gençler hayatta olacakti.Ben bu insanlarin bôyle bir kazada öleceklerinin kaderlerinde olduguna inanmiyorum.Araba kazalari,kötü yapilar,yetersiz hastane sartlarindan ölenlerin gine kadelerinde yazdigina inanmiyorum.Inansam o zaman allahima isyan etmis olurum.Neden bizi hep böyle cezalandiriyorsun diye.
    Bence her insan kaderini kendisi çizmis oluyor.Allah akil fikir vermis.kullan gelistir.çalis diye.Sen hiç bir sey yapma,ondan sonra kader de.bôyle bir olamaz!Insanin yaratilisina aykiri.
    Bugun kazaya sebep olan yurt yöneticilerinin suçlu olduguna inaniyorum.Bunu kader deyip,bos vermek,bence bir insanlik suçudur



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi 2000watts -- 1 Ağustos 2008; 11:34:59 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: sse

    Kimin ne olacağını herkes biliyorda bir sizin haberiniz yokmuş gibi bir soru olmuş.
    Kimin ne olacağını bilen günahını sevabını kayıt eden melek değil bizi yaratan.



    ben de onu diyom ; kimin ne olacağını allah zaten biliyor...eee o zaman neden kayıt ediliyor?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: trimaxsahinabi


    quote:

    Orjinalden alıntı: cetinkaya.


    quote:

    Orjinalden alıntı: trimaxsahinabi

    BİR SORU = madem herşey biliniyor , o zaman neden günah ve sevaplarımızı kaydeden meleklerden bahsediliyor ? zaten bilinmiyor mu hangi tarafa gideceğimiz?


    Öbür tarafta itiraz etme diye şahit tututluyor. Ancak şöyle birşey var sevabı kaydeden anında kaydede günahı kaydeden yatsıyı bekler belki dönersin diye

    öbür tarafta ne itirazı , şaka mı yaptın ,yoksa ciddi misin? itirazı dilekçe ile mi yapıyoz? ayrıca günahımdan dönüp ,dönmeyeceğim de belli değil mi zaten hade bakem gel de çık işin içinden.


    1 adet ikametgah senedi , 1 adet thaddütlü nüfus kayıt örneği , 1 adet adli sicil belgesi , 2 adet önlü arkalı nüfus cüztanı fotokopisi ve 4 tane resim , birde ıslak imzalı itiraz dilekçesini zarfla götürüyosun


    tabiki şaka ama şu varki Allah herşeyi ama herşeyi bir sebebe bağlamıştır yani orada kayıt ettirmesine tabiki gerek ama bu onun kuluna gösterdiği bir hikmetidir, günahını eğer 1 se 1 yazar ama sevabını 1 se isterse 10 yazar ona kalmış bişeydir işte ozaman ititraz et bakalım




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.