Şimdi Ara

6 yillik Amerika hikayem (parca parca anlatacagim)-27. bolum geldi. (7. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
528
Cevap
297
Favori
27.571
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: OracionSeis

    İngilizcem cok iyi ama korkuyorum Amerikaya gidince mal gibi kalırım diye çok zorlarmı beni sence Tercumanlık bitircem 4 sene sonra , bitirdikten sonra Amerikaya tasınmak istiyorum orda vatandas olmak için ne yapabilirim ? Şimdi vatandas olmayı dusunuyorum amam para biriktirip dönebilirimde sen genede bi söyleyiver karı kız sormuyorum baya kaldırırım gibime geliyor orda ingilizce türkçeden daha iyi laf yapıyorum anlamadım neden

    Sana guzel cevap yazmistim ama forum hata verdi tum yazdiklarim bosa gitti. Simdi tekrar yazmaya useniyorum, yarin yazicam. Yazmassam unutmusum demektir, hatirlat veya pm at yazarim.
  • Bu kez csb değil sanırım, bakalım neler olmuş 6 yılda.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bugun son yazdigim parca ile birlikte 2 bolum oldu. Cuma gunu onemli bir fizik sinavim var ondan dolayi belki yarin yazamayabilirim. Sinava erken gircek arkadasimdan sorulari ve cevaplari alicam gerci yuzde 90 ihtimalle yarin ama terslik olurda alamazsam tum gun calismam gerekcek oyle olursada yazamayabilirim yarin. Simdiden soyliyeyim dedim.
  • boston damı okudun ?
  • Hayir tum okul hayatim Wisconsinda gecti suana kadar. Boston a hic gitmedim bile.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: King#6James

    quote:

    Orijinalden alıntı: 12 Numara

    Dostum bence cok ayrintiya giriyorsun ve bu biraz sıkıyor gibi. Orda ki kizi bosverde sen direk Amerika ve orada ki iliskilerinden,hayatindan bahset

    Hocam bir karar verin o zaman bende ona gore yazayim. Yaz yaz uzun yaz diyorlar sonra cok uzatiyorsun diyorsunuz. Uzun yaz diyen olmasaydi kiz konusunu direk gecerdim mesela. Uzun yazdan kasit o an icin olan hersey degil sadece Amerika'daki olaylari uzun yaz ise bundan sonra ona gore yazarim.


    @Mrt_GL

    Onceden yazmistim insaat muhendisligi okuyorum. Daha dogrusu 2. senenin sonunda seciyorsun bolumunu istersem nukleer, elektronik, makina falan kalan muhendisliklerede girebilirim notlarim yeterli zaten suana kadar aldigim temel derslerin cogu bunlar icinde gecerli ama insaat okumaya devam edicem.

    Ne kadar surede bitircegin kac kredi alcagina bagli. Eger diyorsanki sosyal hayat istemem surekli ders calisirim cok kredi alir erken bitirirsin. Benimki 5-4.5 sene falan surer bir sorun olmadigi surece(hastalik,sakatlik vs). Belki yazin ders falan alirsam 4 de biter ama yazlari Turkiye'de oluyorum, yazlari bu seviyedeki dersleri online olarakda vermedikleri icin sanmiyorum ki 4 senede bitsin. Sonra masteri falanda var. Yolun cogunu geldik diye bakiyordumda simdi dusununce hala baya zaman varmis.

    Valla bence hepsini bir anda yaz. Okumak isteyen okur mesela. Sen bölüm bölüm yazınca ben en baştan okuyorum daha zevkli oluyor en baştan okuyunca ben böyle düşünüyorum.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Bir anda hepsi cok uzun surer oyle yazamam. Final haftasi falanda geliyor zaten bu aralar yapcak isler cok, mesgulum. Bazen hic yazma istegim olmuyor bile sirf bu ise bi kere basladigim icin devam ediyorum.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: King#6James

    Bir anda hepsi cok uzun surer oyle yazamam. Final haftasi falanda geliyor zaten bu aralar yapcak isler cok, mesgulum. Bazen hic yazma istegim olmuyor bile sirf bu ise bi kere basladigim icin devam ediyorum.

    benim cevabı unutmada o kadar soru sormusuz ayıp olur unutman :D
  • 20% amerika, 80% diğer şeyler
  • Güzel konu hepsini bi solukta okudum devamını bekliyoruz.
  • Devamını bekliyoruzz

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Takip

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Devamını bekliyoruz
  • Zenciler ne pislik insanlarmış.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: X-FI

    20% amerika, 80% diğer şeyler

    Adam amerikayi anlatiyorum dememis ki amerikadaki hikayemi anlatiyorum demis

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: King#6James

    Bir anda hepsi cok uzun surer oyle yazamam. Final haftasi falanda geliyor zaten bu aralar yapcak isler cok, mesgulum. Bazen hic yazma istegim olmuyor bile sirf bu ise bi kere basladigim icin devam ediyorum.

    Hangi bolumde okuyorsun su an?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sserdar93


    quote:

    Orijinalden alıntı: King#6James

    Bir anda hepsi cok uzun surer oyle yazamam. Final haftasi falanda geliyor zaten bu aralar yapcak isler cok, mesgulum. Bazen hic yazma istegim olmuyor bile sirf bu ise bi kere basladigim icin devam ediyorum.

    Hangi bolumde okuyorsun su an?

    Bolum secmedim daha bu senenin sonunda secicem 2. sene sonunda seciliyor bolum ama insaat muhendisligi okucam.

    Yarin hem calculus hem fizik sinavim oldugu icin bugun yazmadim. Yarin yeni bolumu yazicam.

    @Hala cevap vermedigim arkadas

    Sende aklimdasin vericem yarin cevap




  • quote:

    Orijinalden alıntı: King#6James

    Baslikta yazdigi gibi yarindan itibaren baslayarak parca parca 6 yillik ve hala devam eden Amerika hikayemi sizlerle paylasacagim kizlarindan lise/universite hayatina kadar. Isteyenler takip edeblirler. Amerika ile ilgili merak ettigi seyler olan forumdaslarinda sorularini bu konu altinda yanitlayabilirim. Amerika'da yasadigim sure icersinde her yaz Turkiye'ye 3 aylik bir sure icin dondum istege gore yazlari Turkiye'de olanlarida anlatabilirim veya direk sadece seneden, seneye Amerika'da olanlar ile devamda edebilirim.

    Not: Suan itibariyle bulundugum yerde saat 12:50 gece. Yarin dedigim 24 saat sonrasi degil. Kalktiktan sonra veya yarin okuldan ciktiktan sonra yazmaya baslayacagim.

    Neyse belli bir sure yazip giris bolumunu bitirdim. Bir sonraki partta Amerika maceralarina giriyorum. Ilk bolum hayirli ugurlu olsun

    Bastan soyliyeyim. Imla kurallarinda, turkce yazimimda hatalar, garip, devrik cumleler, noktalama hatalari falan olabilir. Onlarida surekli Turkce konusmamama verip mazur gorun.

    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    OKS sinavi stresiyle gecen bir seneden sonra hayatimda olucak degisiklerden habersiz arkadaslarimla yazin keyfini cikarmaya baslamistim. Yaklasik 8 senemi ayni okula giderek birlikte gecirdigim kisilerle pekde fazla zamanim kalmamisti aslinda cunku temmuz ayinda Amerika'da yasayan teyzemle kuzenimi ziyaret etmek icin ayni zamanda tatil amacli olarak Amerika yolunu tutucaktim. 8. sinif hayatimin OKS kaynakli olumsuzluklara ragmen en guzel yillarindan biriydi. Okulda epey populerdim, belkide en populer kisiydim, guzeller guzeli, laflarla anlatamayacagim kadar sevdigim bir kiz arkadasim vardi. Simdi 8. sinif cocugu askdan ne anlar diyor olabilir bazilariniz ama seviyordum iste. Bunlarin yaninda buyuk bir sosyal cevre ve harika arkadasliklarim vardi ama o yilin sonuna gelmistik artik onu dusundukce huzunleniyordum.
    Olumsuz yonlere gelirsek, 1. siniftan beri oynadigim, cok basarili oldugum, yasitlarim icin olan milli takima kadar yukseldigim basketboldan derslerimin kotu olmasi ve ailemin okula spordan daha fazla onem vermesi sebebiyle vazgecmek zorunda kaldim. Cok zoruma gidiyordu cunku cok seviyordum bu sporu, beni kucuk yastan olgunlastiran, mukemmel arkadaslar kazandiran bu spordan vazgecip, cok sevdigim takim arkadaslarimla bi daha ayni sekilde birlikte olamayacak olmak hic hosuma gitmiyordu. Sonucta ben 1. siniftan beri bu spora herseyimi vermistim. Kar,kis,yaz,sicak demeden calismistim, yillarca hayatimi ona gore ayarlayip 4. siniftan itibaren okul mokul dinlemeden haftada 6 gun antremana gidiyordum. Bu cok sevdigim spordan vazgecmek, oynamaya devam etseydim ne olabilicegimi bilemeyecek olmak canimi cok sikiyordu ama artik tek cocuk olmaninda verdigi etkiyle ailemin ve cevremdekilerin beklentilerinin altinda ezilmeye baslamistim. Derslerden dolayi surekli her veli toplantisindan sonra, veya notlari ailemin ogrendigi her vakit evde bagir cagir kavga etmektende bikmistim. Beni basketbola baslatan babam her ne kadar oynamami her zaman destekleyip, oynamaya devam etmemi istesede annemle bu konu hakkinda tartistiktan sonra basketbolu birakip derslere yogunlasmanin benim icin en iyisi olduguna karar vermisti. Durum boyle olunca senenin ortalarina dogru arkadas cevremin gittigi dershaneye yazilmistim bende. Tembel bir ogrenciydim, yaramazdim. Ozel okula gidiyordum ve asiri buyuk seyler olmadikca atilmayacagimi bildigim icin haylazligin dibine vurmustum. Dersler falan 1 gram umrumda degildi, egleniyordum. Nihayetinde dershaneye gitmek birazda olsa etki etmisti ama 0 calismayla ancak ortalamanin ustunde bir sonuc alabilmistim. Sinav sonucuda umrumda degildi nasil olsa daha lisesi oss si var bunun diye bakiyordum. Ailemde memnun degildi ama kavga dovusten onlarda bikmisti ve hala zaman oldugunun onlarda farkindaydi ondan onumuze bakiyorduk. Neyse dershane konusunu cok uzatmadan yaza doneyim.

    Okul/Dershane derken yeterince vakit geciremedigim kiz arkadasimla vakit gecirebilicektim sonunda ama ne olduysa eski kiz arkadasimla yilin sonlarina dogru onun bana hala asik oldugunu bile bile yakin arkadas olmustum ve bana yakin davrandikca bir sure sonra herseyden cok sevdigim kiz arkadasimdan sogumaya baslamistim. Bu soguma uzun surmeyecekti tabiki surmedide ama aklim 5-10 gun sonra basina geldiginde artik cok gecti cunku benim Amerikaya gitmeme daha vakit olmasina ragmen, kiz arkadasimin ailesi 20 gunlugune italya tatiline gitmeye karar vermislerdi ve bende o daha Turkiye'ye geri donmeden Amerika'ya gitmis olucaktim. Yapicak birsey yoktu, tatili her zaman yaptigim gibi arkadaslarimla gecirerek Amerika'ya gelme gunune yaklasiyordum. Zaman yaklastikca heyecanda artiyordu. Hic ingilizcem yoktu okulda ana okulundan beri Fransizca goruyordum, haftada gordugum 2 saatlik ingilizcede hicbir ise yaramiyordu zaten ama sorun degildi ben orda turist olucaktim vede nasil olsa ingilizceyi sakir sakir konusan kuzenim ordaydi. Amerika'ya 2 aylik bir tatile gidicektim ve heyecanliydim. Daha once 10 dan fazla ulke gezmistim ama herkesin bahsettigi o Amerika ismi bana heyecan veriyordu. Kuzenimin msn uzerinden anlattigi lise maceralarindaki kizlari/ortami gormek icin can atiyordum. Pasaport vize islemleride hallolduktan bir sure sonra o gun gelmisti. Bavullar hazirlandi ve Amerika yolculuguna baslamak uzere yasadigim sehir olan Bursa'dan Istanbul hava alanina dogru yolculuga koyulmustum.

    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    Amerikaya ilk varis ve yazin buyuk bir bolumu

    Hava alaninda bir sure bekledikten sonra ucaga binme vakti gelmisti. Bindikten sonra ulan simdi ucakta 10-12 saat nasil gecicek diye dusunuyordum. Neyseki uzun yolculuklarda koltuk arkalarina konulan konsollardan vardi. Film-oyun falan derken zaman bir sekilde geciyordu ama ona ragmen epey sikilmistim. Neyse uzun bir yolculuktan sonra Amerikaya varmistik. Kuzenimin yasadigi bolge Amerika'nin en guzel kizlarinin bulundugu bolgeydi bende sarisin hastasi biri olarak hava alanina iner inmez guzel 2-3 sarisin gormustum, Boyle kizlari onceden sadece filmlerde gorebildigim icin caktirmadan guzel kiz gordukce bakiyordum. Neyse pasaport kontrolune geldik yapili bir adam, bana niye geldin falan diye soruyordu bende anlamadim tabi. Cem Yilmazin anlattigi gibi yan tarafta ingilizce bilen insanlara bakip, bir ingilizce aktarmasi yapmaya falan kalktim. Neyseki adamda anladi ingilizce bilmedigimi ondan soru sormayi birakip sadece o parmak izi alan alete parmak basma islemlerini falan yaptirip bitirdi islemleri. Geldikten sonra 3 saatlik bir otobus yolculugu ile hava alanindan teyzemlerin yasadigi sehre vardik. Bu sehir Amerika'nin en iyi universitelerinden birine sahipdi ve ogrenci sehriydi. Nufusun cogunlugu universite ogrencisinden olusuyordu.

    Sehir merkezinde otobusun son duraginda inmistik. Turkiye'de 13-14 yillik yasamimda gormedigim kadar guzel kizi resmen bir kac saat icinde goruyordum. Simdi abartma falan diyecekler olabilir, ama tum samimiyetimle soyliyorum gercektende durum oyleydi. O an cennete dustuk lan dedim su kizi soyle gotururum, bu kizi boyle gotururum diye hayallere girmeye basladim. Tabi bu hayaller kiz arkadasimin aklima gelmesiyle cok uzun surmedi. Zaten kiz goturebilcegim falanda yoktu. Yillarca anlatilan hikayelerden sonra oyle bir kani olusmustuki uzerimde sanki gider gitmez tum kizlar beni bekliyor olucakti nitekimde oyle olmadi ama sorun yoktu benim icin etrafimda konusulan hicbir seyi anlamamama ragmen 2-3 aya bu ingilizceyi sakir sakir konusurum ben diye bakiyordum. Neyse teyzem bizi karsilamaya gelmisti ve tekrar sehir otobuslerinden birine binip, kisa bir yolculugun ardindan eve varmistik. Simdi burda kuzenimle 2 ay gibi bir zamanim vardi. Kendisiyle hep iyi anlastigim icin epey zevkli olur diye dusunuyordum. Yaz baslar baslamaz annemler hafta ici her gun ozel ders almami istediler, benim tabi hosuma gitmedi ama babamin falan israriyla Amerika'ya bosunami gittin gitmisken ozel ders al ingilizcenide gelistir demesiyle mecburen her sabah 9 da kalkip gitmeye baslamistim. Derslere yolu ogrendikten sonra otobuse binip tek gitmeye baslamistim. Otobuste bana birsey dendiginde hic bir sekilde anlamiyordum bom bom insanlarin suratina bakiyordum. Heryerde boyleydi bu sadece otobusle sinirli degildi ama genelde yanimda kuzenim oldugu icin o beni kurtariyordu.

    Dogrusunu soylemek gerekirse yazim, sporla, parkda tibetilerle, zencilerle basket oynarak, diger sporlari yaparak, vede kursa giderek geciyordu. Ne bir parti yuzu gordum nede bir kizla muhabbetim falan olmustu, zaten ne muhabbeti olucaktiki. Konusmayi birak anlamasini bile zor beceriyordum. Hayal kirikligina ugramistim. Amerika hicde oyle filmlerde izledigim, bana anlatilan hikayelerde oldugu gibi bir yer degildi. Sporla, kursa giderek, ve arada degisik yerlere giderek yazin buyuk bir bolumu gecmisti. Amerikda bir yazin hic bu kadar bos, monoton sekilde gecicegini dusunmemistim. Oyle bir yazdiki anlatilicak adam gibi bir anisi bile yoktu. Bu sirada kiz arkadasimida cok ozliyordum ve Amerika'ninda bekledigim gibi bir yer cikmamasindan sonra Turkiye'ye donup onu tekrar gorebilmek icin can atiyordum. Msn uzerinden surekli konusuyorduk. Artik yazin sonu yaklasmisti, donme vaktine 2 hafta falan kala, babam okul islemleri ile ilgili hangi liseye gidicegimi falan arayip soyledi, okul hakkinda falan konustuk. Kac senedir birlikte oldugum insanlar baska liselere dagilmisti, uzulmustum ama o an tek derdim kiz arkadasimla ayni okulda bulunmakti. En buyuk korkumda farkli sehirlere dusmekti. Yazin sonu yaklasirken aniden olcak olaylardan habersiz yukarda anlattigim sekilde gunlerimi gecirmeye devam ediyordum.

    -----------------------------------------------------------
    Amerikada kalis hikayesi.

    Kiz arkadasimin ailesi Bursanin en zengin ailelerinden biriydi ve sulalecek cocuklarini lisede iyi egitim almalari icin isvicreye yolluyorlardi. Ben boyle bir ihtimal oldugunu en basindan beri biliyordum ama bir kesinligi yoktu. Ailesini ikna etmek icin tum yaz ugrasmasina ragmen ise yaramamisti. Liseye isivcreye gidicegini ogrendigim anda basimdan asagi kaynar sular dokulmustu ama yapabilcegim hicbirsey yoktu. Sinirliydim, onun bir sucu yoktu aslinda ama tum hayallerim yerle bir olmustu. Kuzenimde tatilin bitmesine yakin beni Amerikada liseye ve universiteye gitmem icin ikna etmeye calisiyordu ama benim aklimda oyle birsey hic bir zaman olmamisti taki isvicre olayini ogrenene kadar.

    Beni Turkiyeye baglayan cok sey vardi ama o an yok gibiydi. Kuzenimde beni 3 ay iyi ingilizce ogrencegime ikna etmisti bende 3 ay ne ki diyip Turkiyede okullarin acilmasina 1 hafta kala ailemi ikna islemlerine baslamistim. Amerikada okumayi kafama koymustum. Hersey o kadar ani olmustuki aslinda hic bir umudum yoktu amerikada kalmama izin verceklerine dair. Nitekimde oyle oldu. Ilk basta hayir dediler ama bir sekilde ikna etmem gerekiyordu. Dil konusunu acip zaten iyi duzeyde fransizca bildigimi ve burda ingilizce ve ispanyolcada ogrenerek cok donanimli bir insan olacagimi soylerek ailemin kanina girmistim. Amerikada okuma dusuncesi onlarinda aklina yatmisti sonunde ve evet dediler.   Babam hemen ucak bileti alip Turkiyede kalan kiyafetlerimin kalanini getirmisti ve acilen gidip kuzenimin gittigi liseye kayit olmustum. Kiz arkadasimi gormek icin gun sayarken bir anda hersey degismisti. 1 hafta sonra Amerikada liseye baslayacaktim. Isin kotu yani ingilizcem hala 0 a yakindi ama hicbir sey umrumda degildi. Isvicre olayi beni yaralamisti ve kendi kendime o isvicreye gidiyorsa bende Amerikaya giderim diye kontra atak yapmistim guya. Kendime olan guvenim her zaman yuksek olmustur. Amerikada kalcagimi ogrenen insanlar sasiriyor ve o ingilizceyle ailem olmadan Amerikada kalmaya cesaret edebilmeme hayranlik duyuyorlardi ama bunun guvenle o vakit pek alakasi yoktu. Elbette kendime guvenim kararimda bir etki olmustur ama disardan bakan insanlar gibi cesaret konusunu ben nerdeyse hic dusunmemistim bile.

    Artik yeni bir tecrubeye bakiyordum ve kuzenimin bana burda basketbolun daha gelisik oldugunu ve derslerin basit olmasini soylemesi beni kararimla ilgili epey rahatliyordu. Ingilizceyi cozdukten sonra burda hayatimi yasayacaktim. Tembel bir ogrenci olarak oss stresinden kurtulucak olmakda ayri bir guzellikti.  1 hafta bitmisti ve zaman gelmisti, okul basliyordu. Amerikada teyzem ve kuzenimle kalicaktim. Acikcasi korkuyordum, cunku dil bilmeden amerikada liseye gidicektim. Heyecanliydim ama daha cok korku vardi. Hic bilmedigim bir ortamdi ve insanlarin benle dalga geciceklerine kendimi inandirmistim ama donmeyecegim bir yola girmistim artik. Korkunun ecele faydasi yok dedim ve okul sabahi kalkip hazirlanmaya basladim...

    -----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

    Lisedeki ilk senemdeki ilk donemler


    Vakit gelmisti. Okula gitmek icin hazirdim. Kafamda kurdukca kurdum, millet benle (turkey) hindi diye dalga gecicek falan niye. Neyse okula gitmek uzere kuzenimle evden ciktik. Otobuse bindik ve okula gelmistik ama bir konuda rahattim sonucta yanimda kuzenim olucakti herhangi bir durumda ondan yardim alirim diye dusunuyordum. 15 dklik otobus yolculugundan sonra okula varmistik ve iceri girdik. Her tarafta yuruyen topluluklar, sakalasan insanlar vardi. Binayi nerdeyse hic bilmiyordum etraftaki hersye buyuyor bense kuculuyordum. Cok olmamisti yardim alirim dedigim kuzenimle daha girdikten 5 dk sonra siniflara gitmek icin ayrilmistim bile. Artik tek basimaydim. Elimdeki ders programina gore ilk dersimin olcagi sinif numarasina bakip, sinifi aramaya koyuldum. Sinifa girdigimde benim gibi insanlar gelmis siralarda oturuyorlardi, hersey normaldi aslinda benim ingilizce bilmemem haric. Ilk gun adetidir, hoca siniftaki ogrencilerden kendilerini tanitmalarini istedi. Sirayla herkes catir catir adini falan soylerken bense sira bana gelmesin birsey olsun ben konusmiyim diye dua ediyordum ama dualarim kabul olmamis olacakki sira bana geldi. Ingilizcem el verdigi kadar tanittim kendimi, zaten siniftakilerde anladilar durumumu ve cok soru falan sormadilar. Cok vakit gecmeden mudurun konusma verecegi konferans odasinin yolunu tuttuk sinifca. Konferans odasinda sinifla birlikte oturdum ama etrafimda ne oluyor ne bitiyor hic bir fikrim yoktu. Soyle bir etrafima baktim, herkesin konusma seslerinden olusan gurultuyle birlikte etrafta olan biten hicbir seyi anlamiyordum. Tamamen baska dunyalara gidip kaybolmustum. Mudur konusmasini yapmaya basladi, sonra sirayla hocalar falan cikti konustular. Millet alkislayinca alkisliyor, gulunce yapmacik guluyordum bende. Her sinif farkli kisiler ve hocalarla oldugu icin tekrar tekrar tanitma olayini yapmak zorunda kaldim. 2000 kisilik bir liseydi ve buyuktu. Yazin basket oynadigim bir kac insandan baska kimseyi tanimiyordum daha once gormemistim bile. Dersler bitip, evin yoluna koyuldugumda mutsuz degildim aslinda. Garip hissediyordum, farkli bir tecrubeydi. Heyecanim hala dinmemisti. Kafamda kurdugum gibi kimsenin benle dalga gecmedigini gordum ama hala ilerki zamanlar icin konusmaktan hata yapmaktan korkuyordum. Mukemmel olmak ve bende iyi ingilizce konusan insanlar gibi konusabilmek icin cok sey verirdim o gun.


    Ertesi gun beni benim gibi ingilizcesi kotu olanlarin oldugu bir sinafa koydular. Bir kac gun sonrada matematik icin ingilizce gerekmedigi gerekcesiyle tekrar Amerikalilarin oldugu sinafa gonderdiler. Ilk baslarda siniflarimda surekli degisiklikler oluyordu. Gunlerim ilk gunku gibi gecmeye devam etti ama zamanla kafamdaki olumlu tum dusunceler olumsuzlasiyordu. Ilk baslarda heyecanim bazi seyleri gormezden gelmeme izin veriyordu, ama ingilizce ogrenmenin sandigim kadar cabuk olmayacagini anlamaya basladigimda benim icin sorunlar basliyordu. Ogle tenefuslerinde okulun buyuk bir spor salonu vardi icerde 5-6 tam saha basketbol sahasi oluyordu, kuzenimle oraya gidip basketbol oynuyordum. Amerika'da rahat oldugum tek yer orasi olmaya baslamisti, cunku basketbolun dili ortakti ingilizce bilmek gerekmiyordu. Milletle konusmaya gelince ordada konusamiyordum ama fark etmiyordu sevdigim sporu yapiyordum zevk aliyordum. O siralar yasitlarima gore epey iyi oynadigimdan dolayi, millet beni tanimaya baslamisti. Gelip benimle tanisiyorlardi, konusmaya calisiyorlardi ama adin neden falan ileri gitmiyordu. Basketbol oynayanlarinda yuzde 80 i falan zenciydi zaten. Okuldaki tek tanidiklarim zenciler ve benim gibi ingilizce bilmeyen asyalilar, meksikalilar falandi.


    Zaman gectikce kararimi sorguluyordum. Cunku hic bir sey bekledigim kadar hizli bekledigim kadar iyi gecmiyordu, hersey beklentilemin cok cok altindaydi. Biri bana birsey dediginde anlamiyordum ya yes ya no diyordum. Suratlari degisirse anliyordum ki evet hayir sorusu sormamislar. Hatta bi ara otomatige baglamistim beden egitiminde onumde duran cocuk arkasini donup adin ne demisti no demistim, ayni hizla geri donmustu. Bu sirada kiz arkadasimla ve Turkiye'deki arkadaslarimla hala asiri muhabbet ediyordum. Mesafe'nin verdigi etki ve burdaki kizlari gorunce yavas yavas kiz arkadasimdanda sogumaya baslamistim. Hala saniyordumki ben 1-2 aya kizlari goturmeye baslarim. Zaman gectikce ingilizcem iyi oluyordu ama hala iyi bir diyalog icine giricek seviyeden epey uzaktaydim. Kisiligim degisiyordu, kendime olan guvenimi kaybetmeye baslamistim. Her girdigim ortamda sozu gecen, sakaci cok konusan, sevilen biri olmaktan cikip. Sessiz, cogu zaman 1 kelime bile etmeyen, utangac, guvensiz, ezik bir insan haline gelmistim. Gun gectikce okulda sporlardan dolayi daha cok taninmaya baslamistim, beni ayakta tutan tek seyde oydu bir nevi. Koskaca Amerika'da tutunabilecim tek seyim basketbol olarak kalmisti. O ogle tenefuslerinde oynadigim basketbolda olmasa psikolojik olarak iyice kotu seviyelere inerdim sanirim. Resim cizmede, sanatda falan ne kadar yeteneksizsem, spordada o kadar yetenekliydim. Oynadigim her sporda iyiydim, basketten ziyade futbolada baya yetenegim vardi. Turkiye'dede okulda surekli oynayarak kendimi iyice gelistirmistim ve kluplerde futbol oynayan arkadaslarima karsi siritmadan rahatca oynayacak seviyelerdeydim. Beden egitiminde tenisden sonra sira futbola gelmisti. Benim seviyemi birak yaklasicak biri bile yoktu koskaca sinifda. Bana topu veriyorlardi sonra kalenin onunde bekleyip attigim calimlari sayiyorlardi sinifca. Dedigim gibi sporlar beni ayakta tutan tek seydi. Insanlarla tanisabilmemi saglayanda oynadigim sporlardi.



    Zaman gectikce ingilizcemin bu sene icinde asla yeterince iyi olmayacagini anlamistim. Biliyordum artik kendimide ona gore hazirlamaya baslamistim. Turkiye'deki arkadaslarimla konusurkense herkesin buyuk beklentileri oluyordu. Kesin simdi 10 kiz gotusmussundur orda gibi. Konustugum herkese yalan soyliyordum bir suru kizla takiliyorum, amerika soyle guzel boyle guzel diye. Aslinda hicbiri dogru degildi ama kendime icinde bulundugum durumu yakistiramiyordum, biliyordumki arkadaslarimda beni taniyanlarda yakistirmazlardi. Yuksekteydim ama yere fena cakilmistim. Dususum cok sert olmustu ama en asagidan yukaridan baska gidicek bi yerim olmadigini biliyordum, onun icin hep olaya gittikce duzelicek diye pozitif bakmaya calistim. Sabirsizdim, islerin bu kadar yavas ilerliyor olmasi beni deli ediyordu. Okulda beni taniyanlar vardi, benim tanidiklarim merhabalastiklarim git gide cogaliyordu ama adam gibi diyalog kurabilicegim, dertlesebilicegim 1 tane bile arkadasim yoktu. Disarda cikip dolasabilcegim, gezebilicegimde birileri yoktu. Buda yazin gibiydi artik lisedeydim ama hala 1 tane parti yuzu gormemistim. Eve gelip zamanimin cogunu Turkiye'deki arkadaslarimla konusarak geciriyordum. Birileriyle konusabilmeye ihtiyacim vardi ve bunu onlarla karsilamaya calisiyordum. Aslinda yapabilicegim cok sey vardi ama dil herseye asilamayacak engeller koyuyordu. Yasitlarimdaki en guzel kizlarla kesisiyordum arkasinin gelmiyecegini bile bile. Ego tatminiydi herhalde, cunku kendime olan guven olarak nerdeyse yere vurmustum. Artik burda kaldigim icin tamamen pismandim. Verdigim kararin yanlis oldugunu dusunmekten kendimi alamiyordum. Turkiye'de krallar gibi yasamak varken senin neyine Amerika'da kalip bu durumlara dusmek, rezil olmak diyordum. Kisiligim tamamen degismisti, aslinda ben hala ayni kisiydim ama Amerika'daki halim farkliydi. Turkiye'de farkli Amerika'da farkli olucak sekilde 2 farkli kisilige sahip olmustum artik.

    ------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    9. sinifin devami

    Artik senenin ortalarina gelmistik. Derslerden yana hicbir sikintim yoktu cunku lise 1 deki matematik dersi zaten Turkiye'den bildiigm konulardi ve asiri basitti. Diger siniflarida ingilizcesi kotu olanlarla gordugum icin normale gore daha basitti ve kolayca A aliyordum. Tembelligimden birsey kaybetmemistim aslinda sadece dersler cok basitti. Bu siralarda beden egitiminde basketbola gecmistik ve 9 zenci 1 de ben tam saha mac yapiyorduk. Beni tutan kisi yasitlarim arasinda en iyi oynayanlardan biriydi. Bende okulun en iyi sutorlerinden biriydim bunun yarinda point guard oynadigim icin tum hayatim boyunca dribbling ve pasimda ust duzeydi. Bazi maclar vardir ne atsaniz girer, oda o maclardan biriydi ben attikca topu bana veriyorlardi. Cocugu bildiginiz rezil etmistim, durumuna oda guluyordu ve mac sonunda hepsi gelip tek tek tebrik etmislerdi. O gun artik yukselis gunum olur belki diye dusunmustum ama olmadi. Hala cok farkli degildi okulun ilk basina gore. Oynadigim kisiler okulda her gordugunde selam verip benle konusmaya calisiyorlardi. Tek faydasi o olmustu sanirim ama zevkliydi. 9. siniftaki en guzel anim oydu sanirim tum sene boyunca. Aslinda okulda populer olabilirdim, elimde cok sans vardi. Burda klup takimlari olmadigi icin, herkes okul takimlarinda oynuyordu ve maclarada okuldaki ogrenciler falan herkes gidiyordu.
    O sene okul takimlarinda futbol ve basket oynasaydim, ikisininde star oyuncularindan olup epey populer olabilirdim ama oyle bir durumdaydimki takimlarla ilgili bilgi almayi gec, daha kendimi duzgun ifade edemiyordum. Islerin nasil yurudugu konusunda hic bir fikrim yoktu dolayisiyla yaptigim sporlar beden egitimi ve ogle arasiyla sinirli kaldi. Kendimi ifadeyide gectim, resmen kuzenime muhtac hala gelmis gibi bir durumdaydim. Benim soyleyemedigim seyleri millete o soyliyordu benim adima. Birini telefonla aramam gerekiyorsa benim yerime konusmayi o yapiyordu bir yanlis anlama olmamasi icin. Guzel degildi, hala diplerdeydim. Ben kafa yapisi olarak guclu oldugumu dusundum her zaman, cunku hirsliydim, pes etmiyordum, sinirlari her zaman zorluyordum. Kaybetmeyi en kucuk bir macda bile kabullenemeyen sinirlenen bir yapim var. Suanki durumuma baktigimda ise bulundugum zaman icinde en kucuk bir cikis yolu bulamiyordum, eger bulsaydim sonuna kadar zorlardim ama yoktu beni kurtaricak tek sey zamandi. Aslinda isler ilk bastaki kadar kotu degildi. Az buz konusuyordum ve anlamamda epey gelismisti. Isler biraz daha iyi olsada, benim icin tamamen konusmayi ogrenemeden hic bir sey iyi olmayacakti.

    Bu arada kiz arkadasimdanda git gide sogumustum ve burdaki kizlarida gore gore ayrilma noktasina gelmistim. Aslinda ciktigim kizda Turkiye sartlarinin cok ustunde Amerika'da dahi guzel sayilicak biriydi ama mesafe elimde olmayan bir sekilde beni ondan sogutuyordu. O ise beni hala cok seviyordu. Beni niye o kadar seviyordu bilmiyordum ama gercekten seviyordu. Ben onu cok sevmistim, cok asiktim ama o hep beni benim onu sevdigimden daha cok sevmisti. Bunu lafda inkar ediyordum ama icten ice biliyordum. Ciddi ciddi ayrilmayi dusunmeye baslamistim. Bahanemde hazirdi, bu iliskiye ailesini ikna edemeyerek onun engel oldugunu dusunuyordum. O oraya gitmisken, ve burda bu kadar guzel kizlar varken ona ihtiyacim yoktu artik. Isin komigi guzel kizlar vardi olmasina hatta cok vardi, mukemmel denilicek kizlari her gun defalarca goruyordum ama bana bir faydalari yoktu. Neyse bir sure daha iliskime devam etme karari aldim. Zordu sevmeden cikmak ama belki yaza kadar dayanabilirsem tekrar severim diye dusunuyordum.

    Gunler devam ettikce artik insanlarla yavas yavas konusabilmeye baslamistim ama cat put konusmakla mutlu olucak degildim olamazdimda. Hala dertlesebilcek seviyede olan hicbir arkadasim yoktu, arkadas yapmasi cok basitti aslinda ama konusamayan biriyle istese bile kim arkadaslik yapabilirdiki. Diyalog olmadan el hareketleriyle konusucak degildik. Artik insanlari daha iyi anlayabiliyordum ve bunun farkina varan hocalar beni yavastan amerikalilarla siniflara koymaya baslamislardi. Artik ilk donemin sonlarina dogru variyorduk. Okul notlarim iyiydi. Eve geldigimde eski Kurtlar Vadisinin 90 kusur bolumunu gunluk olarak izliyordum. Birde kuzenimle aksamlari parkda diger insanlarla basketbol oynuyorduk. Su vakte kadar 1 kere olsun okuldan biriyle disarda gezmemistim bile. Artik tek bekledigim sey zamanin gecmesiydi. Bir an once bu yil bitsin bu cehennem bitsin diye bakiyordum ama zaman cok yavas geciyordu. Bir gun bu bulundugum durumdan kalkacagimdan emindim ama suan dogru zaman degildi. Benim Turkiye'de hic bir zaman arkadas yapmak gibi bir problemim olmamisti. Agzim laf yapardi, tipim iyiydi, sakaciydim, herkes beni severdi ve herkesle iyi gecinirdim ama bunlarin hic biri ise yaramiyordu tip haric. Agzimin laf yapmasi bi ise yaramiyordu cunku agzim artik laf yapamiyordu, sakalarimin espirilerimin hepsi gitmisti. Saka yapabilmekten cok uzaktaydim. Beni ben yapan kisisel ozelliklerimden hic birini sergileyemiyordum.


    Tam bu siralarda, uzmemek icin surekli ayrilmayi erteledigim kiz arkadasimdanda ayrilmistim. Cok uzulcegini biliyordum, nitekimde oyle oldu ama surekli onun ne hissedicegini dusunerek bu isi erteleyemezdim. Sonra komik bir olay oldu. 2 gun sonra Amerika'dan, Turkiye'ye eski kiz arkadasimla cikmaya baslamistim. Simdi diyeceksinizki sen zaten bu kizdan mesafe yuzunden ayrildin, simdi bu kizda Turkiye'de bunla niye cikiyorsun. Bunu aciklamadan once 8. sinifa geri doneyim. Ben aslinda uzun suredir ayrildigim kiz arkadasimi seviyordum yaklasik 6. sinfidan beri ama hic bir zaman gidipte cikma teklifi etmemistim cunku hep baska kisilerle cikip ayriliyordum. Okul genelinde biliniyordu aslinda ona asik oldugum bana karsi hisleri olsa belli eder diye dusunmustum ama hic boyle birsey olmadi. Sonra 8. sinifda dershanede Bursa'daki tum dedikodulardan haberi olan bir kiz, senin hakkinda cok onemli birsey biliyorum ama soyleyemem dedi. En sinir oldugum insan tiplerinden biride budur, madem soylemiyeceksin niye o zaman oyle diyip insani merak ettiriyorsun anasini satayim. Zira onu dedikten sonra sovdum saydim ve ne oldugunu ogrendim. Soyledigi seyde asik oldugum kizin beni uzun zamandir sevdigiydi. Bunu ogrendikten sonra o siralardan ciktigim kizla ayrildim ertesi gun ve 2-3 tenefus sonra asik oldugum kiza cikma teklifi ettim. Kabul etti ama olaylar cok buyudu cunku ayrildigim kiz ve asik oldugum, cikma teklifi ettigim kiz en iyi arkadaslardi yillardir. Buyuk serefsizlik yaptim ama o kizi uzun zamandir seviyordum ve ogrendigimde dayanamamistim zaten ayrildigim kizlada aram limoniydi ondan direk ayrildim. Neyse simdi olaylarin devamina girmiyip, Amerika'ya geri doneyim. O cok sevdigim kizdan ayrildim ve 2 gun sonra zamaninda ayrildigim eski kiz arkadasimla cikmaya basladim. O kizda zamaninda yaptigim seyden dolayi benden nefret ediyordu ama sonra hala bana asik oldugu icin baristi benimle ve icinde mi kaldi bilmiyorum ama hala beni seviyordu. Aslinda o sirada onuda sevmiyordum ama cikmaya basladik. Cunku kendime olan guvenim 0 di nerdeyse bu siralarda ve hala birileriyle cikip cikamayacagimi gormek istemistim. Uzmemek icin o kadar ayrilmayi erteledigim kiza, en buyuk darbeyi vurmustum, derinden yaralamistim. Bana uzun bir mesaj atmisti, ve yakin arkadaslari her gece uzun sure agladigini soyliyordu. Yaptiklarimdan cok utanmistim ama herkes olaya kendi acisindan bakiyordu. Benim durumumu bilen biri yoktu ama yinede bu benim yaptiklarimi aklamiyordu. Zaten burda bir suru isim vardi, simdi birde bu konu kafami mesgul ediyordu... Aslinda boyle dusuncesiz bir insan degildim hic bir zaman, arkadaslarima ve sevdigim insanlara cok onem verirdim ama her sey cok yanlis vakitlerde oluyordu...
    -------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
    9. sinifdaki diger olaylar ve ilk donemin sonu

    Not: Yildizli cikan kelime niye oyle cikiyor bilmiyorum ama a-d-v-i-s-o-r-y olucak.

    1 hafta icinde diger kizdanda ayrilmistim. Daha dogrusu ben ondan degil o benden ayrilmisti verdigim ters cevaplar, gec saatlere kadar beni beklemesine ragmen onu takmamamdan dolayi. Cokda umrumda degildi sevmiyordum zaten. 9. sinif olarak adlandirilan freshmen lar icin ogle tenefuslerinde 20 dklik ****ory denilen bir sey vardi. Bilmeyenler icin hemen belirteyim. 9. siniflar freshmen, 10. siniflar sophomore, 11. siniflar junior, 12. siniflarda senior olarak adlandiriliyor. Universitedede boyle. Neyse ****ory e geri doneyim. Bu ****ory sacma sapan birseydi, gidip oyle bos bos oturuyordu millet, kucuk etkinlik aktivite falan yapiyorlardi. Guya hocalarda lise ile ilgili tavsiye falan veriyordu ama tamamen bos birseydi. Ben zaten birsey anlamadigimdan gitmek istemiyordum. Gidince etkinliklere katilmak zorunlu oluyordu ve bende anlamiyordum cogu zaman ne oluyor ne bitiyor ve benim birsey yapmam gerekince oyle napcagini bilmeyen biri gibi saga sola bakiniyordum, garip bir durum oluyordu. Aslinda giderdim normalde cunku genel not ortalamasina etki etmesede yarim kredilik bir dersti ama sene basinda benim ders programimda bir karisiklik olmustu ve programa yanlis sinif numarasini yazmislardi. Sonra 1 hafta falan sonra dogru sinifi ogrendigimde hic gitmedim bile cunku herkes birbirini coktan tanitmis olucakti ve benim yeni kisi olarak herkese kendimi tanitmam gerekicekti.
    Ogle tenefusleri zaten 50 dk falandi ve bu vakitleri hep basket oynayarak geciriyordum. Daha dogrusu ilk yemek yiyordum. Devlet okulu olmasina ragmen ogle tenefusunde herkezin 2 dilim pizza ve cikolatali, cilekli veya normal sut hakki alma hakki vardi. Ogrenci olanlara bedavaydi, ozel olmayan bir kurumun bu sekilde hizmet vermesi garip gelmisti ama cok takilmamistim bunun yani sira okulun verdigi senelik otobus kartiyla, sehir otobuslerine istedigin vakit karti kullanarak 1 sene boyunca bedava binebiliyordun. Buda guzeldi cunku tum sene boyunca ulasim bedava olucakti. Sehirde zaten otobusler tek ulasim araci oldugu icin gayet kullanisliydi. Turkiye ile karsilastirinca, bi yere gitmek icin surekli para vermeyecek olmak guzel geliyordu. Bu sadece bizim okula ozgun birsey degildi, hastaneler calisanlara, universiteler ogrencilerine, diger universitelerde ayni sekilde ogrencilerine, ve bunun gibi bir suru kurum calisanlarina bu kartlardan veriyordu. Cogu kisi icin senelik ulasim hep bedavaydi yani. Neyse ****ory e geri doneyim. Ilk donem hic gitmedim, 5-10 dk herkes gibi yemek yiyip sonra direk kuzenimle basket sahasina gidiyordum. Eger ****orye gitseydim, sonra yemek derken basket oynamak icin bana kalicak sure 20 dk falandi. 20 dk oynasam nolurdu oynamasam nolurdu.

    Basket sahasina gelen insanlarin yuzde 80 i falan zenciydi. Kalan yuzde 20 belkide daha az kisilerde benim gibi beyazlar veya zenci olmayan diger kisilerdi iste. Icerde 5-6 saha oldugu icin epey insan oluyordu. 200 civari vardir diye saniyorum, belkide daha fazla. Oynama sistemi basitdi, 5 kisilik takimini topluyordun, yenilen takim cikiyor, yenen takim oynamaya devam ediyor, bir takim yenilincede kenarda bekleyen insanlar giriyordu. En ortadaki sahada 12. siniflar oynuyordu hep, hem yas, hem fiziksel olarak benden cok guclulerdi ondan nerdeyse hic orda oynamadim. Genelde kenardaki sahalarda oynuyordum. Kenardakilerdede yasca en kucuk bendim aslinda ortada hem buyuk hemde en iyi oynayanlar oynuyordu hep. Bu sirada sene basindan beri burda takilarak, icerde konusulan terimleri ogrenmeye baslamistim. Who has got next? Kim bir sonraki macda oynacak takimin kaptani manasina geliyordu. Next yapan kisi takim kaptani oluyordu ve istedigi kisileri takima aliyordu. Basket sahasinda artik epey taniniyordum, herkes beni buyuk saniyordu cunku ****oryde olmam gerekirken ben orda basketbol oynuyordum. Bende diger insanlari taniyordum cunku gelen kisiler genel olarak ayniydi.

    Bu sahada cok sasirdigim bir suru olay oldu. Gunlerden birinde yine basket oynarken birsey oldu, herkes maclari birakti ayni anda ve bir anda bir yone dogru kosusturmaya basladilar, ama herkes tum sahalar. Ne oldugunu anlamam biraz surdu cunku ilk kez oyle birsey goruyordum. Kalabalik bir yerde toplanmisti ve yuvarlak olusturmuslardi bende gidip baktigimda 2 kisi o yuvarlagin icinde kavga ediyordu. Millet fight fight diye bagiriyordu ve o yuvarlaga kimse alinmiyordu. Basket sahasinda guvenlik gorevlileri falanda vardi ama onlarda o kadar insani gecip giremiyorlardi. Bu kavgalarda hep birilerinin kafasi gozu yariliyordu. Hic kan bulasmayan bir kavga gormemistim ilerde baska kavgalar gordukce. Beni en sasirtan olaysa gene kavga cikan gunlerden birinde izlemeye gittigimde ortada dovusen 2 kisinin 2 zenci kiz olmasiydi ama oyle boyle degil allah ne verdiyse vuruyorlar, kas dudak patlamayan yerleri kalmamisti. Ilk kez boyle bir kiz kavgasi gorup inanilmaz sasirmistim. Bu sure icinde zencilerin delikanli adamlar oldugunada karar vermistim. Gene bir macda olaylar kizismisdi kavga cikacakti 2 kisi arasinda cok acikti. Kavga etmeye karar veren cocuk gidip arkadan dalmadi, kavga edicegi cocuga seslendi elleriyle gardini aldi sonra kavgaya tutustular. Bu kavgalar araliklarla oluyordu hep ve her biri cok ilgincdi. Bu sahada takildikca zencilerin konustugu dili (argo, kufurlu dili) ogenmeye baslamistim. Mesela sayi attiginizda veya iyi bir sey yaptiginizda normal bir insan good job falan der zencilerin agzindan good shit lafi eksik olmuyordu her laflari kufur argoydu. Ben tabi dogru yanlis bilmiyordum orda burda millete good shit falan demeye baslamistim. Orda basket oynamaya giden insanlar hep cantalarini duvar dibine birakiyorlardi, gene oynadigim bir gun her zamanki gibi birakmistim bende, cep telefonumu ve cuzdanimida cantama koymustum. Tenefus bittiginde calinmis olduklarini gordum. Zencileri seviyordum ama aralarinda hirsiz, kotu niyetli olanda coktu. Bana bir ders olmus oldu, hic farketmemistim bile zaten kalabalikti ve cantaya dikkat etmiyordum pek kasla goz arasinda goturmuslerdi.

    Kayda deger tum anilarim bu alanda geciyordu aslinda 9. sinifta. Yine bir okul gunu, sabah kalkip dus almistim ama temiz boxer kalmamisti giyecek, boyle beyaz slip don tarzi bi sey buldum eskiden kalma 1 gunluk onu giyeyim bari dedim, giymez olaydim. Gittim sahaya, o siralar zaten dusuk bel pantolon giyiyordum, ama ustume giydigim seylerde bol oluyordu ve oyle don falan alttan gozukmuyordu. Basket oynamadan once ustumdeki sweat shirti cikarirken tshirtde kalkmis, pantolon zaten dusuk, bir kac zenci o beyaz slip donu gorduler. Ulan tam cikarirken, boyle topluca bir kopma sesi geldi ama nasil bir kopus. Sweat shirti cikardim bi baktim zenciler bana bakip ziplaya hoplaya topluca guluyorlardi. 1 gunluk giydigim seyden basima boyle bir olay geldi, dedim hay allah belani sansa bak. Herifleri oyle ziplaya hoplaya koparken gulunce benimde gulesim geldi. Adamlar abartmiyorum en az 5 dk gulduler. Dusuk bel olayina geleyim. Cevremdeki insanlarin yuzde 80 i zenci olunca bende artik zencilesiyordum, onlar gibi cok dusuk bel, bol kiyafetler giyinmeye basladim. Bildiginiz white trash veya wigger olarak adlandirilan zenci ozentisi beyazlardan olmustum. O kadar indiriyordumki pantolonu annem babam ziyarete geldiginde surekli bu ne bicim pantolon. Bacaginizdan dusmesin diye penguen gibi yuruyorsunuz diyordu, dogruydu, ama o zamanlar havali/guzel geliyordu. Her gun en az 50 kere laf ediyorlardi ama cok umrumdada degildi. Kuzenim benden 2 yas buyuktu ama oda ayni sekildeydi. Hatta bir gun okul otobusune binmistim, ve karti cikarayim derken canta falanda vardi ustumde bir sekilde giydigim tshirt kalkti sanirim ve sofor dusuk pantolondan boxeri falan gordugu icin tum ogrencilerin icinde bir suru laf etmisti. Soforde zenciydi cok ironik olmustu ondan. Gerci ben onuda anlamamistim, sonra kuzenime dondum ne dedi lan bu herif bana diye, o soylemisti. Olay bide tiklim tiklim dolu okul otobusunde olmustu tam rezillikti yani. Yillar oldu am hala o adamin bana niye o kadar tepki verdigini anlamis degilim ben belki cok abarti indiriyordum ama bazi kisiler abartmiyorum pantolonu taa dizlerinin altina kadar dusuruyorlardi. Tum okula boxerlarini gostermekti sanki amaclari, boyle kisilerde varken bana bu kadar tepki vermesi sacmaydi. Belkide aradan falan aleti gordu ondan sinirlendi oyle aklima baska bir neden gelmiyor cunku. Gelen tepkiler hic umrumda degildi, oyle giyinmeye devam ediyordum. Artik bende zenciler gibi olmustum sadece derim beyazdi. Bu duruma gelmemde bir kac sebep vardi, basketboldan dolayi adamlara zaten bir hayranlik duyuyordum ve heriflerin hic bir sey umrunda degildi, derslerde full girgir samata, dersin ortasinda uyuma falan dedikleri seyler konusma sekilleride komediydi. Adamlarda Turkiye'deki kendimi goruyordum. Ilk donem bu sekilde bitiyordu. Kalan hersey hemen hemen ayniydi, ingilizce falan yavasca gelisiyordu, hala arkadasim yoktu. Onlarin disindaki olaylarda bu sekildeydi.

    iyi iyi devamı gelince bi alıntı




  • Gece Miami - Chicago maçından sonra 7. bölümü bekliyorum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • takip devam
  • 
Sayfa: önceki 56789
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.