Şimdi Ara

GEZI REHBERI (TUM DUNYA GEZI YAZILARINIZ-SEYAHAT IPUCLARINIZ) (19. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
870
Cevap
190
Favori
134.125
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1718192021
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: oksit


    quote:

    Orijinalden alıntı: svevo

    quote:

    Orijinalden alıntı: modakartalı
    Los Angeles seyahati :
    ...

    Yaralı paylaşımınız için teşekkürler.
    İleride refereans alacağım.

    Gerçekten güzel bir paylaşım olmuş. Teşekkür ederiz.

    Bende halen karar verebilmiş değilim. New York'a bir hafta gidip new york city pasta alarak ne var ne yoksa gezmekmi. Bunun için tüm puanlarım gidecek. Yoksa aynı puana Prag, Paris, Berlin gibi 3 tane Avrupa ülkesini gezmekmi? Ne zor işmiş ya.

    Biraz bekle 28 sinde new yorka gidiyorum önecelikle metropolitanı gezeceğim biraz yemek ve ve manhattan dolaşacağım özgürlük heykeli kapalı şu ana ama new york bayağı pahalı otel fiyatı olarak araba kiralama diyorlar park ücretleri uçuk ve trafik berbatmış 3 avrupa ülkesi daha cazip gibi duruyor bence ama gelince net yazarım .
    @svevo bir şey değil faydalı olursa sevinirim .




  • Makedonya Gezi Bilgileri

    Biletler tabi ki Adios...

    Öncelikle gitmeden ziyaret edeceğim yerlerin listesini Google Maps ile işaretledim. Bu noktalardan bir KML oluşturdum ve bunu telefona attım.
    Akıllı telefonunuz varsa iGO kullanıyorsanız KML dosyanızı iGO tanıyor.
    Daha sonra internet üzerinden 3 günlük araç kiraladım. 112€
    Kiraladığı firma :http://www.macedoniarentacar.com.mk/
    Firma ilgilisi ve bilgileri
    Krstev Slobodan
    INTERWAYS RENT A CAR
    Office tel: +38923062484
    Fax: +38923062848
    Airport tel: +38975404030
    contact@macedoniarentacar.com.mk
    www.macedoniarentacar.com.mk
    Bul. Ilindenska no.97
    1000 Skopje
    Macedonia

    Otel rezervasyonunu booking üzerinden yapabilirsiniz. Ben Ohridde De Lago Hotel seçimini yaptım. Gecelik 2 kişi kahvaltı dahil 35€
    http://www.hoteldelago.com/

    Daha sonra hem navigasyonda kullanmak hem de kendi aramızda konuşmak için Makedonya mobil operatörlerini araştırdım.
    T-Mobile 400dk konuşma 400 SMS ve 400MB internet 3€ (1 hafta geçerli)

    Cuma sabahı Üsküp'e varınca pasaport kontrol çok rahattı, kimse bize birşey sormadı. Ancak gümrük memuru biraz tuttu. Yanınızda gümrüğe tabi birşey var mı? Emin misiniz vs.
    Sonra araç kiralama firmasına gittim işlemleri başlattım ödememi yaptım.
    İşlemler devam ederken havalimanında bulunan Halkbanktan döviz bozdurdum. 1€ 61.5 Makedon Dinarı ediyor.
    Sonra T-Mobile'dan iki sim kart aldım.

    Aracı full depo teslim ediyorlar ve full depo geri istiyorlar.(Dönüşte fullemek 170 TL tuttu benim) Kiraladığım araç benzinli Dacia Stepway 4x2 idi. İyi ki yüksek araç seçmişim.
    Bazı yolları çok kötü çok çukurlu, yüksek araç tavsiyemdir. Yolları genelde çok sakin. Farları mutlaka açık tutun çünkü şart ve cezası var. Hız kurallarına mutlaka uyun devamlı polis kontrolü var. Emniyet kemerini unutmayın.

    Aracı teslim aldık,otobana çıktık. Otobanda paso gişe var ama 75 kuruş ya da 1 TL. o nedenle yanınızda bozuk bulundurun. 2 kez 20 dinar 2 kez 30 dinar ödeyeceksiniz.
    ilk durağımız Matka Kanyonu idi. Giriş ücretsiz yolun sonuna kadar gidin. Aracınızı parkedin ve kanyona doğru yürüyün. Muhteşem bir manzarası var. Biraz daha yürüdüğünüzde karşınıza Matka Restoran çıkar.
    Şirin bir restoran.Yeme içme için uygun biryer, fiyatları da çok uygun.

    Burada fotoğraf şarap ve sıcak içecek molasından sonra Tetovo'ya hareket ettik.
    Tetovo'da Alaca Cami ve Bereket Baba Tekkesini ziyaret ettik. Cuma namazına denk geldiği için çok fazla kalamadık.
    Tetovo'dan Mevrovo'ya hareket ettik. Mevrovo doğa harikası bir yer.
    Abant gölüne benziyor ama daha büyük ve daha değişik bir görünümü var.
    Mevrovo'da karşımıza ilk çıkan yerleşim yerinde hemen solda bir börekçi var. Mutlaka Peynirli, Ispanaklı ve Kıymalı böreğini yiyin. Doya doya yiyin çünkü çok ucuz.
    Biz baklava da yedik :)

    Sturga yoluna gitmek için geri dönmeyi düşünürken mekan sahibi amca aynı yola devam edersek Struga'ya gidebileceğimizi manzaranın müthiş olduğunu ancak yolun kötü olduğunu söyledi.
    Arabamıza güvendik ve tavsiyeye uyduk.
    İyi ki uymuşuz muhteşem bir doğa, heryerde şelaleler ve devamlı sizinle seyahat eden dereler...

    Struga'ya vardığımızda hava çok soğuktu. Şairler köprüsünü ziyaret ettik.
    Tavsiye üzerine Konak Restorana giderek meşhur köftesinden ve Şopska salatasından yedik. Mutlaka tadın.
    Buradan Ohrid'e hareket ettik. Otele yerleştik.

    Cumartesi günü sabah kahvaltısından sonra Ohridden St. Naum kilisesine gittik. Uzak ama değer çünkü muhteşem bir yer. Şiddetle tavsiye ederim.
    Göl içinde göl var. Gidince ne dediğimi anlarsınız. Orada mutlaka bir çay molası verin.
    Oradan Atatürk'ün okuduğu Manastır Askeri İdadisinin bulunduğu Bitolo şehrine hareket ettik.
    Bitolo'da Manastır Askeri İdadisi restore ediliyordu. Buna rağmen yetkili bizi içeri aldı.
    Anı defterine Atam için notlar bıraktık.
    Sonra Sirok Sokağını gezmeye koyulduk. cıvıl cıvıl hareketli bir sokak. Bu sokak üzerinde bulunan Korzo Restorana mutlaka ama mutlaka uğrayın. Korzo Pizza ve Korzo Grill sipariş edin. (4 kişi için çok gelebilir :) )
    Grill içinde domuz istemiyorsanız bunu belirtmeyi unutmayın.
    Sonra Ohrid'e geri döndük.
    Çarşısında turladık ve akşam yemeği için canlı müzik olan bir lokanta aradık.
    Otelimizin hemen önündeki Cun Restoranda makedon halk müzikleri eşliğinde yemek yedik.
    4 kişi kuşsütü eksik olmayan sofra 140 TL (Balık alkol dahil)

    Pazar günü sabah Ohrid kalesini ziyaret ettik. 4 kişi giriş 400 dinar. Kaneo kilisesine gittik. Oradan Gostiva üzerinden Üsküp için yola koyulduk. Çıkmadan mutlaka Depoyu fulleyin.
    Yolda dağların tam zirvesinde LukOil görürseniz hemen durun.
    Yakınında bir cafe göreceksiniz. 1942 den beri... diye :)
    Orada tuzlu kek yiyin. Müthiş birşey.

    Üsküp'e vardığımızda gezimize iyi ki üsküpten başlamamışız dedim
    şehir tamamen şantiyeye dönmüş
    kalesi restore halinde ve kapalı
    üsküp meydanı inşaat halinde.
    eski pazara gittik pazar günü olduğu için çoğu yer kapalıydı
    Turist Köftecisinde köfte ve kuru fasulye yedik.

    çok fazla duramadık. Ramstora MAll e giderek eşe dosta şarap aldık. (Aynı şaraplar Duty Free'de daha pahalı)
    Havalimanına döndük aracımızı teslim ettik. Etmeden depoyu 170 TL ye fulledik.

    Aklıma gelen başka birşey olursa eklerim.
    Sorusu olanı da yanıtlarım.




  • Eliinize sağlık arkadaşlar, güzel paylaşımlar.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Erdem Dengel

    Makedonya Gezi Bilgileri

    Biletler tabi ki Adios...

    Öncelikle gitmeden ziyaret edeceğim yerlerin listesini Google Maps ile işaretledim. Bu noktalardan bir KML oluşturdum ve bunu telefona attım.
    Akıllı telefonunuz varsa iGO kullanıyorsanız KML dosyanızı iGO tanıyor.
    Daha sonra internet üzerinden 3 günlük araç kiraladım. 112€
    Kiraladığı firma :http://www.macedoniarentacar.com.mk/
    Firma ilgilisi ve bilgileri
    Krstev Slobodan
    INTERWAYS RENT A CAR
    Office tel: +38923062484
    Fax: +38923062848
    Airport tel: +38975404030
    contact@macedoniarentacar.com.mk
    www.macedoniarentacar.com.mk
    Bul. Ilindenska no.97
    1000 Skopje
    Macedonia

    Otel rezervasyonunu booking üzerinden yapabilirsiniz. Ben Ohridde De Lago Hotel seçimini yaptım. Gecelik 2 kişi kahvaltı dahil 35€
    http://www.hoteldelago.com/

    Daha sonra hem navigasyonda kullanmak hem de kendi aramızda konuşmak için Makedonya mobil operatörlerini araştırdım.
    T-Mobile 400dk konuşma 400 SMS ve 400MB internet 3€ (1 hafta geçerli)

    Cuma sabahı Üsküp'e varınca pasaport kontrol çok rahattı, kimse bize birşey sormadı. Ancak gümrük memuru biraz tuttu. Yanınızda gümrüğe tabi birşey var mı? Emin misiniz vs.
    Sonra araç kiralama firmasına gittim işlemleri başlattım ödememi yaptım.
    İşlemler devam ederken havalimanında bulunan Halkbanktan döviz bozdurdum. 1€ 61.5 Makedon Dinarı ediyor.
    Sonra T-Mobile'dan iki sim kart aldım.

    Aracı full depo teslim ediyorlar ve full depo geri istiyorlar.(Dönüşte fullemek 170 TL tuttu benim) Kiraladığım araç benzinli Dacia Stepway 4x2 idi. İyi ki yüksek araç seçmişim.
    Bazı yolları çok kötü çok çukurlu, yüksek araç tavsiyemdir. Yolları genelde çok sakin. Farları mutlaka açık tutun çünkü şart ve cezası var. Hız kurallarına mutlaka uyun devamlı polis kontrolü var. Emniyet kemerini unutmayın.

    Aracı teslim aldık,otobana çıktık. Otobanda paso gişe var ama 75 kuruş ya da 1 TL. o nedenle yanınızda bozuk bulundurun. 2 kez 20 dinar 2 kez 30 dinar ödeyeceksiniz.
    ilk durağımız Matka Kanyonu idi. Giriş ücretsiz yolun sonuna kadar gidin. Aracınızı parkedin ve kanyona doğru yürüyün. Muhteşem bir manzarası var. Biraz daha yürüdüğünüzde karşınıza Matka Restoran çıkar.
    Şirin bir restoran.Yeme içme için uygun biryer, fiyatları da çok uygun.

    Burada fotoğraf şarap ve sıcak içecek molasından sonra Tetovo'ya hareket ettik.
    Tetovo'da Alaca Cami ve Bereket Baba Tekkesini ziyaret ettik. Cuma namazına denk geldiği için çok fazla kalamadık.
    Tetovo'dan Mevrovo'ya hareket ettik. Mevrovo doğa harikası bir yer.
    Abant gölüne benziyor ama daha büyük ve daha değişik bir görünümü var.
    Mevrovo'da karşımıza ilk çıkan yerleşim yerinde hemen solda bir börekçi var. Mutlaka Peynirli, Ispanaklı ve Kıymalı böreğini yiyin. Doya doya yiyin çünkü çok ucuz.
    Biz baklava da yedik :)

    Sturga yoluna gitmek için geri dönmeyi düşünürken mekan sahibi amca aynı yola devam edersek Struga'ya gidebileceğimizi manzaranın müthiş olduğunu ancak yolun kötü olduğunu söyledi.
    Arabamıza güvendik ve tavsiyeye uyduk.
    İyi ki uymuşuz muhteşem bir doğa, heryerde şelaleler ve devamlı sizinle seyahat eden dereler...

    Struga'ya vardığımızda hava çok soğuktu. Şairler köprüsünü ziyaret ettik.
    Tavsiye üzerine Konak Restorana giderek meşhur köftesinden ve Şopska salatasından yedik. Mutlaka tadın.
    Buradan Ohrid'e hareket ettik. Otele yerleştik.

    Cumartesi günü sabah kahvaltısından sonra Ohridden St. Naum kilisesine gittik. Uzak ama değer çünkü muhteşem bir yer. Şiddetle tavsiye ederim.
    Göl içinde göl var. Gidince ne dediğimi anlarsınız. Orada mutlaka bir çay molası verin.
    Oradan Atatürk'ün okuduğu Manastır Askeri İdadisinin bulunduğu Bitolo şehrine hareket ettik.
    Bitolo'da Manastır Askeri İdadisi restore ediliyordu. Buna rağmen yetkili bizi içeri aldı.
    Anı defterine Atam için notlar bıraktık.
    Sonra Sirok Sokağını gezmeye koyulduk. cıvıl cıvıl hareketli bir sokak. Bu sokak üzerinde bulunan Korzo Restorana mutlaka ama mutlaka uğrayın. Korzo Pizza ve Korzo Grill sipariş edin. (4 kişi için çok gelebilir :) )
    Grill içinde domuz istemiyorsanız bunu belirtmeyi unutmayın.
    Sonra Ohrid'e geri döndük.
    Çarşısında turladık ve akşam yemeği için canlı müzik olan bir lokanta aradık.
    Otelimizin hemen önündeki Cun Restoranda makedon halk müzikleri eşliğinde yemek yedik.
    4 kişi kuşsütü eksik olmayan sofra 140 TL (Balık alkol dahil)

    Pazar günü sabah Ohrid kalesini ziyaret ettik. 4 kişi giriş 400 dinar. Kaneo kilisesine gittik. Oradan Gostiva üzerinden Üsküp için yola koyulduk. Çıkmadan mutlaka Depoyu fulleyin.
    Yolda dağların tam zirvesinde LukOil görürseniz hemen durun.
    Yakınında bir cafe göreceksiniz. 1942 den beri... diye :)
    Orada tuzlu kek yiyin. Müthiş birşey.

    Üsküp'e vardığımızda gezimize iyi ki üsküpten başlamamışız dedim
    şehir tamamen şantiyeye dönmüş
    kalesi restore halinde ve kapalı
    üsküp meydanı inşaat halinde.
    eski pazara gittik pazar günü olduğu için çoğu yer kapalıydı
    Turist Köftecisinde köfte ve kuru fasulye yedik.

    çok fazla duramadık. Ramstora MAll e giderek eşe dosta şarap aldık. (Aynı şaraplar Duty Free'de daha pahalı)
    Havalimanına döndük aracımızı teslim ettik. Etmeden depoyu 170 TL ye fulledik.

    Aklıma gelen başka birşey olursa eklerim.
    Sorusu olanı da yanıtlarım.

    Mrb. Verdiğiniz bilgiler cok faydalı. 22 mayısta eşim ve 1 yasında bebeğimizle gitmeyi planlıyoruz. cok faydasını göreceğime inanıyorum. Bir kaç sorum var:

    1- Hoteldelago'da odalarda tuvalet var mı? Yoksa apart tarzı ortak kullanım mı var?

    2-Yollar tehlikeli mi? aslında kastettiğim tehlikeli uçurumları var mı?

    3-Farlar gündüzde açık tutulmalı mı?

    Teşekkürler




  • quote:

    Orijinalden alıntı: erol351


    Mrb. Verdiğiniz bilgiler cok faydalı. 22 mayısta eşim ve 1 yasında bebeğimizle gitmeyi planlıyoruz. cok faydasını göreceğime inanıyorum. Bir kaç sorum var:

    1- Hoteldelago'da odalarda tuvalet var mı? Yoksa apart tarzı ortak kullanım mı var?

    2-Yollar tehlikeli mi? aslında kastettiğim tehlikeli uçurumları var mı?

    3-Farlar gündüzde açık tutulmalı mı?

    Teşekkürler

    1. Otel bildiğiniz otel :). Tuvalet ve banyo odalarda. LCD TV ve buzdolabı da var. Göl manzaralı oda bulabilirseniz süper olabilir keza ben bulamadım :)
    2. Yollar kısmen dar ama dediğim gibi çok sakin ve az araba geçiyor. Zaman zaman TIR ile karşılaşırsanız dikkatli olmanız lazım. Türkiyede iki ilçe arası trafik gibi düşünün.
    3. Farlar araç hareket halinde olduğu sürece mutlaka açık olmalı. Yoksa cezası var affı yok :)




  • Sayın Erdem Dengel,

    Çok teşekkürler paylaşımın için.
  • Ürdün Akaba gezim'den notlar

    Gidiş

    İstanbul'dan Akaba'ya seferler yeni başladığı için giderken uçak fazla kalabalık değildi ama dönüşü tıka basa doluydu. Uçağın hareketinden 2.30 saat sonra Akaba'ya inmiştik. Ürdün'e ilk defa gittiğimden büyük bir havalimanı bekliyordum ama bir baktım mini minnacık bir yer çıktı karşıma. 3 banko vardı ve 2'si çalışıyordu. Yabancı uyrukluları hemen 3 banko yandaki vize alma yerine yönlendiriyorlardı, tabii bize vize olmadığı için kimliğimi alıp hemen girişi bastılar. Ne bir şey sordular ne de bir belge göstermemi istediler. Çantamı arama kontrol makinesine bıraktım, elimde kitapla elektronik cihazdan geçtim ve polis gelip elimden kitabı aldı ve sayfaları karıştırarak içinde bir şey olup olmadığına baktı. Herhalde çok film izliyor diye düşünmeden edemedim. :) Cuma günü Ürdün'de de resmi tatilmiş ve Wadi Rum'a gitmek istediğimi söyleyince 60 dinar'dan açılışı yaptılar. Otobüs yok mu falan diyorum ama nafile, Cuma tatil, otobüs yok diyorlar. 40'a kadar iniyorlar ama taksiye 45-50€ vermeyi istemediğimden dolayı öyle bekliyorum. Merkeze gidiş için de 20 dinar istiyordu taksiciler. O esnada Türkçe konuşan bir çift görüyorum ve biraz sohbetten sonra merkeze birlikte gitmeyi ve ücreti paylaşmayı öneriyorum. Taksiciyle 20€’ya anlaşıyoruz ve Türk çifte 10€ veriyorum. Onların oteline giderek lobide birkaç saat daha sohbet ediyoruz. Bu esnada ilk Ürdün çayımı içiyorum. Nane kokan bir çay. Çok da kötü değilmiş diyorum. Cedric Arzu çiftine sevgilerimi sunuyorum buradan.

    Wadi Rum

    Bir taksici Wadi Rum’a müşteri almaya gideceğini ve beni 8 dinara götüreceğini söylüyor, anlaşıyor biraz bekledikten sonra yola çıkıyoruz. Wadi Rum girişinde 5 dinar ödeme yapılıyormuş. Yanımda dinar olmadığından taksici 5 dinar veriyor. Wadi Rum’a gideceğim yeri girişte sorduktan sonra beni götürüyor kamp yeri şubesine. Rezervasyon yaptırdığım yer ismiyle farklı olduğu için kuşkulanıyorum. 20€ veriyorum ve 2 dinar alıyorum taksiciden. Malum dinar pahalı euro’dan. İçimde kuşku olduğundan bekleme noktasına gidiyor ve oradan birine kamp numarasını aratarak beni almalarını sağlıyorum. Sonra boşa kuşkulandığımı anlıyorum. Kamp çölde ve taksicinin beni bıraktığı yer onların merkeziymiş. Kampın adı Bedouin Expedition. Geceliği 15 dinar, bu fiyata kahvaltı dahil. Akşam yemeği de 10 dinar. Ben yemem demeyin, illa ki yiyorsunuz. Açık büfe ve her akşam pilav tavuk çıkıyor. Tavuğu da kuma gömüp pişiriyorlar, değişik bir yöntem. Kamp’ın tek kötü yanı tuvalet kapılarının biraz kısa olması. Buna fazla takılmayın, zaten o kampı seçen herkes bunu biliyor çünkü booking’de yorumlarda yazıyor, ama yine de kamp doluydu. İlk gün kampa gittikten sonra çölde kendi başıma yürüdüm ve birkaç tepeye tırmandım. Yerli birini görünce yanına gittim ve biraz muhabbet ettik. Bana bir yer tarif etti ve orada Osmanlılardan kalma harita olduğunu söyledi. Yoksa altın aramaya mı geldin falan dedi. :) Tarif ettiği yere gidince o bölgede çalışan 3 kişi gördüm, kayaların altına duvar örüyorlardı. Beni çaya davet ettiler, bunun üzerine yanlarına gittim. Onlar da altın muhabbeti yaptı ve oraya bir daha gelmememi ve buradan kimseye bahsetmememi söylediler. Yok altın gömeceğiz, yok silah gömeceğiz, ortalık karışık falan. Ama makara olduğu belli tabii.
    Kamp ortamı çok güzeldi. Atatürk’ten tutun Dostoyevski, Tolstoy’a kadar, Bursaspor’dan Galatasaray’a kadar her türlü muhabbet döndü. İtalyanın’dan Japonuna kadar bir sürü ülkeden gelen vardı. 2. Günümde kamptan merkeze kadar yürüdüm. Bu yürüme esnasından tepelere tırmanıp çok güzel yerler gördüm. Yeri geldi uyudum, kitap okudum, güneşlendim. Jeep ve camel turları bana pahalı ve saçma geldiği için onlara katılmadım. Böyle yürümek ve tırmanmak daha çok hoşuma gidiyordu. Jeep turları 3-4 saatliği 40-50 dinar idi sanırım. Fiyatlar değişebiliyor. Jeep turu dediğimde de sizi Wadi Rum’daki bazı yerlere götürüyorlar.
    Kampta Belçikalı bir aile günlüğü 20 dinardan 11 günlüğüne araç kiralamış. Bilgi olsun diye yazdım. Kampta Türkiye’ye giden herkes benden çok şehir görmüş. Belçikalı çift, Belçika’ya gidersem evlerinde kalabileceğimi söylediler ve yanlarına gelmemi istediler. Kampta tanıştığım İtalyanlar’da söylemişti ama Belçikalılar mail ve telefonlarını verdiler. Ayrıca, bu çiftin 2 küçük kızı vardı, kayalara tırmanıp tırmanıp duruyorlardı. :) Tırmanmak demişken, kampın hemen dibinde kayalar var, akşamları oraya çıkıp güneşin batışını, sabahları da güneşin doğuşunu izleyebilirsiniz, ki oraya gitmişken bu ikisini de yapın. Erkek Belçikalı bekarken Klimanjaro dağına falan da tırmanmış. Akşam çadırdan dışarı çıkıp yıldızlara bakmayı unutmayın. Tek kelime ile mükemmel bir duygu. Daha bir sürü muhabbet oldu ama daha da uzatmayayım. Tek kişilik çadır seçmiştim ama 5-6 kişilik çadırda Japon bir adamla kaldık. Yatalar yerden yüksekti ve battaniyeler vardı. Gece soğuk oluyor, kalın bir şey götürün yanınızda. Gündüz için de ince ve uzun kollu bir şey alın. İkimiz için de sorun değildi zaten. Ertesi sabah 9’a doğru merkezden kampa gittik ve otobüs ile Petra’ya geçtim. Kamptan merkeze bedavaya götürüp getiriyorlar. Ama bir sabah götürürler çünkü sonra geziler falan oluyor. Kampta bekleme yerinde lokanta var. Açık büfe 10 dinar. Kampın sabah kahvaltısı da açık büfe ve o da güzeldi. Yalnız bunların çayları da çok şekerliydi, nanesi de vardı. Pek sevmedim. :)

    Bedouin Expedition
    Kamp fiyatı: 15 Jod(Dinar)
    Akşam yemeği: 10 jod
    Yapılacak şeyler: Yürüyüş, güneş’in doğuşu ve batışını izlemek, tırmanış, kafa dinleme, jeep veya camel turu (size bağlı), yeni insanlarla tanışıp sohbet etmek ve kafa dinlemek
    Şurada da tur fiyatları var ama değişebilir pek tabii:http://www.wadirumjeeptours.com/classic-wadi-rum-1-day-jeep-tour-and-1-night
    Wadi Rum’dan Petra’ya otobüs: 7 jod

    Petra

    Ürdün’e gidip de buraya gitmemek olmaz. Sonuçta Dünya’nın 7 harikasından biri. Giriş fiyatı biraz tuzlu ama olsun. 1 günlük 50, 2 günlük 55, 3 günlük 60 jod. Ben 2 günlük aldım. Zaten 2 gün yeter, çoluk çocuk yoksa 3 fazla gelir. Kapıdan girdikten sonra bedava at var, fiyata dahil diyeceklerdir ama binerseniz, indiğinizde bahşiş de bahşiş derler. Tanıştığım Hong Kong’lu öyle söyledi. Burayı gezecekseniz ya birinden nerelere gitmeniz gerektiğini öğrenin ya da bir kitap edinin derim. Bana Wadi Rum’daki Belçika çift nerelere gitmem gerektiğini söylemişti ama öyle büyük bir yer ki, kafanız allak bullak olabilir. Ama şu bir gerçek ki, kanyondan içeri girip yürüdüğünüzde karşınıza Treasury binası çıkacak, o kanyonun arasından görmek bile insanı mutlu ediyor. Ben kitaptaki haritanın fotoğrafını çekmiştim ve ona göre yol yordam bulmaya çalışıyordum, siz siz olun böyle yapmayın.  İlk gün, gezerken bir merdiven gördüm ve orası manzaraya çıkıyormuş, çıkınca çıkmaz olaymış dedim. Boşu boşuna çıkmışım diyerek geldiğim yerden geri döndüm. Zaten oraya çıkan da pek yoktu. Şöyle tarif edeyim. Treasury’yi geçtikten sonra ileride sağda tepeye oyulmuş yerler var. Oranın son yerini geçince yukarı bir yere merdivenler var, işte oraya çıkmayın derim. Tiyatro’nun karşısındaki yerden bahsediyorum. Geri indikten sonra Al-Deir’e(Monastery) doğru yollandım. Çık çık bitmeyen bir yol daha. Dinlenerek çıkıyorum ve yolda bir portakal alıyor, 1 dinar veriyorum. 2.50 TL falan yani. Malum enerji almalıyız. Wadi Rum’da çölde yürüdüm dediğimde yuh demiş olabilirsiniz ama Petra’da siz de yürüyeceksiniz. :) Anıtın biraz daha yukarısında etrafı izleyebileceğiniz bir yer var, oraya da bir bakabilirsiniz ama kayadan başka pek bir şey göremedim ben. Anıtın olduğu yere geri dönünce, kendime anıtın tam karşısında gölgede bir kaya buluyor ve oraya çöküyorum. Wadi Rum’dan tanıştığım birini görüyor ve portakalımı onunla paylaşıyorum. Tepede bir kafe var, Türk kahvesi 1 dinarmış, ama ben orada oturmadım. Bir süre sohbetten sonra o gidiyor ve ben oturmaya devam ediyorum. Yanıma yorulan bir Çinli kız gelip oturabilir miyim diyor. Tabii diyip sohbete başlıyoruz. Ürdün’e Mısır’ı gezdikten sonra gelmişler. Bu Çinli grubu anlatma nedenim de şu; Bu gruptan iki erkek tişörtlerini değiştiriyor ve öyle fotoğraf çekiniyorlar. Değiştirdikleri tişörtlerin birinde transformers’ın kafa resmi var. Fotoğrafı onu göstererek çekiniyor. :9 12 gibi Petra’ya giriş yaptığımdan ve saat 6’ya yaklaştığından yavaş yavaş yola koyuluyorum. Çıkıştaki taksicileri kullanmıyor ve biraz ileriden bir taksiye biniyorum. 3 dinar’a otele anlaşıyoruz. Taksiciye beni ucuz güzel bir restorana götürsene diyorum ve götürüyor. Dönerci ama cağ döner gibi yan yatmış. Fiyat soruyor ve kuzunun 7, tavuğun da 7 olduğunu söylüyor. 14 dinar’a karışık döner, sıkma portakal suyu, patates kızartması ve bir sürü meze ile anlaşıyoruz. Çıkınca bahşiş de bahşiş diye tutturdu ve 4 dinar daha aldı. Ama salaklık bende tabii, vermeseydim. Adam öyle yapmasaydı size de orada yiyin diyecektim çünkü çok güzeldi yemek. Sonra taksiciyi aratıyor ve gelip beni otele bırakmasını söyletiyorum, zaten öyle konuşmuştuk. Otelim Wadi Musa’da Mussa Spring diye bir yerdi. Sahipleri bana karşı çok naziklerdi. Hoş geldin çayı verdiler. Şekerli ve naneli olmadığı için bir bardakla yetinmedim, ikincisini de istedim.  Bir Türk daha rezervasyon yaptırmış ama onunla karşılaşamadık maalesef. Oda fiyatı 10 jod. Ortak kullanımlı banyo ve tuvaletli. Yemek de 7 dinarmış ama yemedim otelde. Son günümde kahvaltı aldım 3 dinar’a ve gayet güzeldi. Petra sabah 6’da açıldığı için 6 gibi otelden çıkıyor ve yürümeye başlıyorum. Bir araba duruyor ve 2 dinara beni kapıya götürüyor. Her yerde olduğu gibi Ürdün’de de pazarlık yapın. Özellikle taksi kullanacaksanız. 20 lt. 17 jod’a dolmasına rağmen taksileri pahalı, hatta ülkeleri pahalı.

    Bir gün önce tanıştığım yerli birinden aldığım tüyo ile sacrifice yerine çıkıyorum. Çıkıyorum dememe bakmayın, çıka çıka karşı tepesine çıkmışım. :) Ama orayı görebiliyordum. Yerlilerin yardımıyla aşağı inme yolunu buluyor ve biraz indikten sonra 20 yıl önce ülkemizde başkonsolosluk yapmış Franz ile karşılaşıyorum. Kendisi Alman’dır. Zeki Müren’in müziğini sevdiğinden falan bahsediyor. Özellikle Gitme şarkısını. Benim Zeki Müren’i tanımama şaşırıyor. Hatta ilk defa bir seyahatinde Türk’le karşılaşmış. Geceliği 60 jod olan bir otelde kalmasına rağmen gece jeneratör sesinden uyuyamamış. Almanya’dayken Ürdün için araç kiralamış ve günlüğü 30 ya da 35€ imiş. Belçikalı ise 20 jod’ye kiralamıştı. Her neyse, sacrifice yolunu da bularak orayı geziyor ve geldiğim yol yerine diğer bir yoldan iniyorum. Zaten gezilecek fazla bir şey yoktu ama gidin görün. Bu yolda da görülecek yerler var. Lion Tombs denilen bir yeri göreceksiniz. İnerken bir aile ve bir çiftle karşılaştım. Aşağı inince herkes gideceği yeri biliyordu ama kimse nereden gideceğini bilmiyordu. Aile merkeze doğru yollandı. Diğer Fransız çift ise Monastery’ye gitmek istiyormuş. Yanlış yere yönlendirmişler onları, doğal olarak buraya çıkmışlar. Oraya dün gittiğimi söyleyip merkezde gidecekleri yolu tarif ediyorum. Ben de Snake Monument’e gideceğim, yolu bilmiyorum ama yönünü tahmin ediyor ve o tarafa doğru yollanıyorum.
    Bu bölgeye çok az kişi gidiyor, giderken kimseyle karşılaşmadım. Bayağı bir gittikten sonra kayalardan bir yer görüyor, biraz yemek yiyor ve oradaki bir kayanın içinde kestiriyorum. Tabii her kayanın içine girilmez, çünkü hep hayvanlarını oralara bağlıyorlar ama benimkine hayvan giremeyecek gibiydi, ufacık oturmalık bir yerdi. 40-50 dakika oyalandıktan sonra gelip gelmediğimi tam anlayamıyorum, yazının olduğu çerçeve var ama yazı yoktu. Herhalde burasıdır diyorum çünkü ufukta başka bir yer gözükmüyordu. Daha da ileri gitmeyip geldiğim yerden geri dönüyorum, tabii bütün yolu geri gitmiyorum. Bari Siq bölgesine gideyim diye yola çıkıyorum ama oraya giderken başka yerleri keşfediyorum. Bu yolculuk da uzun sürüyor ve güneş yakıyordu. Uçurum kenarında bir kaya buluyor ve onun gölgesinde uzanıp uyuyorum. Güneş kayboluyor ve hava biraz puslanıp serinliyor. Ben de üşüdüğümden kalkıyor ve insanları gördüğüm yere gidiyorum. Meğersem Köprünün üstündeki müze’nin arkasından biraz giderek bulunduğum yere çıkılabiliyormuş. Her yer birbirine bağlanıyor. Siq yoluna devam etmek için ilerlerken kendimi tepelerde buluyorum yine ama bu tepenin kayaları güzeldi. Orada bir kadın geçiyor ve biraz sohbet ediyoruz. Bana sarma sigara içer misin diyor, sigara içmememe rağmen aman ne olacak diyor ve yapıp bana veriyor. Bizim buraların meşhurdur diyor. Tabii öncesinde para isteyip istemediğini sormuştum.  Alıp biraz içiyorum, pek beceremiyorum hemen sönüyor falan. Sonra kağıt alt dudağıma yapışıyor ve acı çekerek kağıtla birlikte dudağımın etini koparıyorum. Çöle gidip de dudak kremi götürmeyince böyle oluyor. 4 kızı, 3 oğlu varmış, oğlanlardan birisi kör imiş ama Allah öyle yaratmış diyor. Yarın da doktora götüreceğini söylüyor ve yollarımız ayrılıyor. Aşağı inerken Cristian Tombs mağaralarını görüyorum. Arasam bulamazdım vallahi. En büyük mağaralar orasıymış sanırım, yazısını okudum ama tam aklımda kalmadı. Aşağı inerken hava serinlemişti. Saat 3 civarıydı sanırım. Hafif de rüzgarlı idi, gezmek için ideal bir hava. Güneş var ama yok, hava kapalı, rüzgarlı. Aşağıda fotoğrafımı çekerken makinem düşüyor ve kırılıyor. O esnada Hong Kong’lu genç de Monastery yolunu soruyor, sormasa yanlış yere gidecekti. Kaybolmasın diye biraz onunla yürüyorum ve sonra ta tepeye kadar çıkıyoruz. Hava serin olduğu için dünkü gibi zorlu gelmedi, e bir de çantadaki eşyaların bir kısmını otelde bırakmıştım. Tepede portakal alıp, onu da paylaşıyorum, o da öğle yemeği diye hafif bir şeyler atıştırıyor. Bütün bir portakal yemek nasip olmadı hiç ama olsun. Bana cips gibi bir şey veriyor, birisi acıydı birisi güzeldi. Kaldığım otelde de Çinliler vardı ve onlar akşam yemeklerini de yanlarında getirmişlerdi. Sıcak su ekleyerek hallettiler hemen. Gidiş dönüşte baya bir sohbet ettik, yeni şeyler öğrendim, birbirimize bir şeyler kattık diyebilirim. Aşağı inince hediyelik birkaç eşya alıyor ve çıkışa gidiyoruz. Çıkınca vedalaşıyoruz ve çıkıştaki restoranlardan birine oturuyorum, tabii önce fiyatlara bakıyorum. Ne de olsa ağzım yandı bir kere. 7 jod’ye yemek, 1,5 jod’ye bir kola (ama 2 tane içiyorum). Hesap 11-11.5 jod tutuyor. 1,1.5 vergi yazıyordu. Yemek gayet güzeldi, restoran kaliteliydi ve bahşiş diye tutturan yoktu. Buradan anladığım, yemeği düzgün yerlerde ye idi. Onlara dün tanıştığım taksiciyi arayıp gelip beni almasını söylüyorum. Beni alıp otele bırakıyor. Otel sahipleri, ertesi gün için Akaba’ya gidecek otobüste yer ayırtıyorlar bana. Sabah erken kalkıp hazırlanıyor ve kahvaltımı otelde yapıyorum. Kahvaltı 3 jod idi ama 5 veriyorum, hem çok iyi davrandılar, hem bedava wifi verdiler hem de çok çay içmiştim 2 günde. :) Belki çok değil ama olsun. Ertesi gün sabah 9’a doğru beni otelden aldılar ve otogara gittim. 9’u biraz geçe de Akaba’ya yolculuk başlamıştı. Petra’ya gidince çantanızda 2 büyük su olsun, o sıcakta hemen bitiyor. İçeride su fiyatı 2 jod, dışarıda 0.50 jod.

    Mussa Spring
    Otel fiyatı: 10 jod (Ortak tuvalet banyolu, ikiz yatak)
    Akşam yemeği: 7 jod (Denemedim)
    Sabah kahvaltısı: 3 Jod(Gayet güzeldi, otelden ayrılırken de fırından yeni alınan ekmekten vüyük bir parça verdiler)
    Petra’dan otele: 3 jod. Otelin ücretsiz servisi var ama saati bir türlü tutturamadım.
    Petra bilet fiyatları: 1 günlük 50, 2 günlük 55, 3 günlük 60 jod.
    Petra’dan Akaba’ya otobüs: 7 jod

    Akaba

    Akaba’ya 11’i geçerken varıyorum. Ne yapılır edilir pek bilmeden sahile inip biraz dolaşıyorum. Uçağım sabaha karşı 04:45’te idi, yani baya bir zamanım vardı. Mc Donald’s bulup giriyorum. Bu Mac Donald’s büyük bayrağın olduğu yerde değil, diğer tarafında kalıyor. Bayrak büyük olduğu için ona göre tarif ettim. Yat marinasının hemen dibinde diyebilirim. Big Mac menü 3.95 jod. Mayonezleri bizim mayoneze benzemiyordu. Öğlen bedava barbekü sosu almıştım, akşam para istediler. Öğlenkilerle sohbet ettiğim içindi sanırım. Wifi bedava.
    Akaba’da dalış meşhur olduğu için o tarafa gitmeye niyetleniyorum. Ama önce diğer tarafa gidiyorum nedense. Bir yerde büyük bir harita görüyor ve incelemeye koyuluyorum. O esnada taksici geliyor yanıma, o da haftaya Türkiye’ye geleceğini söylüyor falan. Biraz uzağımızda da polis var, bakıyor bir şey mi var diye. Ama bir şey olmadığını görünce gidiyor. Tebrik ettim bu yüzden. Polat Alemdar’ın orada meşhur olduğunu öğreniyorum, hatta çoğu Ürdün’lü Türk dizisi ve filmi izliyormuş. Taksiciyle baya bir sohbetten sonra güney kıyısına doğru yollanıyorum. 13 km. falan demişlerdi, ben de o nedir ki diyip birkaç km. yürüyorum ve pilim bitiyor. Malum kaç gündür yürüyorum, hava sıcak ve sırt çantam da ağır gelmeye başlıyor. Yolda bir taksiciyle 2 jod’ye anlaşıyoruz. İyi ki de o yolu yüremeye devam etmemişim diyorum, yürünecek gibi değilmiş. Sahil çok uzun ama ben başında iniyorum. Akvaryum 4’te kapanıyormuş, zaten girmeye niyetim yoktu, sıkıntı yok diyorum. Kimseciklerin olmadığı bir bölüm buluyor ve kayaya çöküp kitap okuyarak güneşleniyorum. Akşam 5-6 gibi dalgalar kıyıyı dövmeye başlıyor. Oturduğum kaya su altında kalıyor. Otobüs’ün 1 jod’ye merkeze kadar gittiğini öğrenmiştim ama nereden nasıl binilir hiçbir fikrim yoktu. Arabada oturan bir adamın yanına gittim ona sordum. O da Türkiye’yi benden fazla gezmiş. Onunla da baya bir sohbet ediyoruz ve karşıdan otobüse binebileceğimi söylüyor. Akşam maçı nerede izleyebileceğimi soruyorum. Haritadan gösteriyor ve Arapça olarak da haritanın üstüne yazı yazdı, birilerine sorabileyim diye. Otobüs beklerken o da karşıdan bana bakıyor. Bir araba duruyor ve 1 dinara merkeze kadar gidiyorum. İlk işim maçı izleyeceğim yeri bulmak. Bahsettiği bölgeye gidip haritayı veriyor ve hemen dibimi tarif ediyorlar. Maçı göstereceklerini söylüyor ve ben de akşam yemeğimi Mc Donald’s da yiyip sahilde oturuyorum. Kâh İsrail’i izliyor kâh kitap okuyorum. Görünen Eilat kentiymiş. Nargilemi söyleyip oturuyorum ve içeride çalışanlar arasında kavga çıkıyor. Hay bahtıma diyorum ama birkaç yumrukdan ileri gitmiyor kavga. Nargile eşliğinde maçı izlemeye koyuluyorum. Çalışanlar da Türk olduğumu öğrenince iyi davranmışlardı. Maç izleyenlerin alayı Madrid’i tutuyordu neredeyse, ama bu benim sevinmeme engel değildi tabii. Elmalı nargile 3 jod, ne içersen de 1 jod. Mekanın adı Al Firdous Cafe, ilgilenen kişi Hasan idi. Kabataslak tarif edeyim, belki birilerinin işine yarar. Sahilde büyük bir camii var. Onun arka tarafından yukarıya 2 farklı yerden çıkış var. O merdivenlerden birinden çıkın ve sonra sola dönün. İlerinizde kafeyi göreceksiniz zaten. Ben fazla çıkıp parka gitmiştim, ama o kadar çıkmama gerek yokmuş. Çıkışta bizdeki gibi harç parası alacaklarını söyledikleri için(yerlilere sormuştum) 15 dinarımı euro’ya çevirmiyorum. Ama almıyorlarmış. Bir taksici durduruyorum, 10€’ya havalimanına götürürsen geleyim diyorum ve anlaşıyoruz. Artık işi çözmüştüm ne de olsa. :)

    Genel izlenimlerim ve tavsiyeler

    Yerli, yabancı kime sorduysam Ürdün’ün pahalı bir memleket olduğunda hemfikirdik. Ürdün’e bir daha gider misin diye sorsalar, tabii ki diye cevap veririm. Kısmetse Umman, Madabah ve Ölüdeniz’e gideceğim bir dahaki seyahatimde. Çok güzel bir ülke, hoşuma gitti. Çayları şekerli ve naneli, o yüzden hoşuma gitmedi. Hayat pahalı, havalar sıcak. Yanınızda ince ve kalın uzun kollu bir kıyafet, şapka, dudak kremi, kafa feneri, havlu, şort götürün. Dilerseniz güneş kremi de alabilirsiniz. Valiz götürmek yerine sırt çantasını tercih edin, tabii 65 lt.lik falan olmasın, eğer öyle ise içine sırt çantası da koyun çünkü gezerken yanınıza su ve yiyecek alacaksınız. Ben 30 lt.lik sırt çantası götürdüm ve Petra’ya girerken de bir şey demediler ama büyük çantaya diyebilirler, zaten o çantayla gezmeniz zor olur. Genelde herkes euro’da kabul ediyor ama kurları düşük oluyor. Wadi Rum’da 0.80’den hesaplıyorlardı, Petra’da ise 0.88-0.89 idi. Petra girişinin dibinde dövizci var, oradan dinar alabilirsiniz. İnsanları anlayışlı, karşılaştığım polisler güler yüzlü idi. Güvenlikle ilgili hiçbir sıkıntı yaşamadım. Yalnız gezen bir sürü kız ve erkek vardı. Yalnız gitmekten çekinmeyin. Petra’dan Akaba’ya giderken polis çevirmesi vardı, kimliklere bakıp otobüsün geçmesine izin verdi. Kalabalıksanız taksi ve araç kiralama kârlı olabilir, diğer türlü otobüs kullanın derim.

    Bazı şeyleri de sildim ama yine de uzun oldu. :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi emronr -- 11 Nisan 2013; 16:49:05 >




  • @emronr

    Harika bir yazı olmuş gitmiş kadar oldum diyebilirim. Yazınızdan sonra gitme isteğim daha fazlalaştı diyebilirim. Kaleminize ve ayağınıza sağlık
  • @cinematic

    Bazı anılar bana kalsın diye yazmadım, bazılarını da çok uzun oldu diye sildim. O kadar çok kişiyle tanıştım ki, unutmayayım diye telefona kaydettim. :) Hepsinden ayrı bir şeyler öğrendim diyebilirim. Gidin tabii, çok güzel bir ülke, çok sevdim. O kadar gezi yazısı okuduk, biraz da paylaşım yapalım. :)
  • Ben böyle maceralı gezileri seviyorum. Gidip bir otele yerleşip bir yeri gezmeye gitmek fazla sıradan olabiliyor. Bu ayın 25 inde Bangkok-Phuket gezim var o olmasa Nisan a alacaktım. Açıkcası Mayıs a bulursam gitme düşüncem var bakalım artık.
  • Güzel ve detaylı bir gezi yazısı. Şu altın arayan adamların bulunduğu yerin haritası falan var mı ?:)
  • @cinematic

    Gezmenin de hakkını vermek lazım. En güzel yanlarından biri de yeni bir sürü kişiyle tanışmak. Wadi Rum'da Bangkok'ta yaşayan Amerika doğumlu Rus bir adamla tanıştım. Bazı yerlerde turist sanmasınlar diye Arap şapkalarına benzer bir şapka takmıştı. Çantasında da başka şapkalar mevcuttu. :) Çöle giderseniz en az 1 gece kalın. Şimdiden iyi gezmeler size. Ürdün'e gidecekseniz de fazla ileri ertelemeyin ki çok aşırı sıcaklarda gezmiş olmayın.

    @HeIIoweeN

    Tarif ettiği yere gittiğimde bulamadım. Ama orada çalışanlarla sohbet ettim. Tam üstlerinde mağara vardı, şuraya çıkayım resmimi çekin diyorum. Yok çıkamazsın diyorlardı. Muhabbetleri iyiydi, buldular turisti tabii, aldılar makaraya. Ayrıca, hsaritalardan bazıları ülkemizdeki defineleri gösteriyormuş.

    Giderken kafa feneri almayı unutmayın. Çölde elektrik yok. Yazıya ekleyeyim bunu da.




  • BELARUS - MİNSK GEZİ REHBERİ

    Ülkeye gitmeden önce ben de internetten araştırma yapmıştım tabi internet araştırmalarında genellikle oraya okumak için giden öğrencilerin hayat hikayelerini veya bir kaç macera bulabiliyorsunuz. Ben bu rehberi bir kaç tüyo ve tamamen turistlik amaçlı hazırlıyorum.

    VİZE İŞLEMLERİ

    Öncelikle vize konusundan başlayalım. Ben İzmir’de aracı firmadan vize alarak gittim aracı firma aynı zamanda Belarus Fahri Konsolosluğu olarak da geçiyor. Vize işlemlerini onlar aracılığıyla ya da İstanbul ya da Ankara’da bulunan konsolosluk veya Büyükelçiliğe direk olarak kendiniz başvurarak yapabilirsiniz. Benim vizemde 60 Euro’luk turistik vize pulu olmasına rağmen total 135 Euro para ödemek zorunda kaldım. Uçakta tanıştığım bir arkadaş aynı işlem için İstanbul’da bir aracı firmaya 170 Euro ödediğinden bahsetti. Ancak ben oradayken Dışişleri bakanımız bir ziyarette bulundu ve vizelerin kaldırılması konusunda ikili anlaşma imzalandı. Vize alırken (Benim işlerim için evraklar Ankara Büyükelçiliği’ne gitmişti) Minsk’ten otel ya da kalacak daire onayı için bir comfirmasyon faxı istediler. Ondan sonra vize + sağlık sigortası 7 gün içinde bana ulaştı. Artık vize gerekmediğinden bu kısmı dikkate almayabilirsiniz

    Hemen ufak bir not Adios card ile bilet alanlara verilen seyehat sigortası (tüm AB ülkelerinde geçerli ama) Belarus’ta geçerli değil.

    ULAŞIM

    Belarus’a gitmek için tek yol var İstanbul Atatürk Havalimanından Minsk National Hava Limanına uçakla ulaşmak. İki firma var birisi THY diğeri ise Belarus Hava Yolları Belavia Air. Tavsiyem THY ile uçun. THY genellikle Boing 737-800 uçakları ile uçuyor Minsk’e ve uçuş 2 saat 10 dakika civarı sürüyor. Belavia da Boing kullanıyor ama 737-500 veya 300 uçakları var daha küçük olduğundan genelde yer kalmıyor. Tabi hizmet kalitesi THY daha iyi.

    GÜMRÜK İŞLEMLERİ

    Uçakta size migration form veriyorlar. Formdaki oldukça kötü ingilizce size Belarus’ta İngilizce kullanamayacağını hakkında bilgi veriyor aslında. Rusya Federasyonu için de kullanılan ortak bir kart var onu doldurmanız gerekiyor. Hava limanını görünce şaşırmayın sanki 3+1 daireye hava limanı inşa edilmiş gibi oldukça küçük ki bu 10 milyon nüfuslu Belarus’un uluslararası havalimanı. Öncelikle pasaport kontrolünden geçip migration formunuzu onaylatmanız lazım. Bunun için küçücük bir alanda bekliyorsunuz ve sırası gelenin işlemi soru sorulmadan onaylanıyor ve ardından gümrük kontrolü var. Ülkeye 3 litreye kadar alkollü içki sokmak serbest 10 bin doların üzerinde para sokmak için deklare yapılması lazım… kısa bir gümrük yönetmeliği var ingilizce mevcut okursanız faydalı olur. Benim gümrük kontrolünde ingilizce bilen kibar bir memur bey vardı. İçki miktarını sordu ben 3 litrede az var hediyelik dedim parayı sordu onun da miktarını belirttim valizimi açmadan kontrol yapmadan güven aldığı için olsa gerek ülkeye girişime izin verdi.

    Not : Seyahat sigortası kontrolü yapılmıyor öyle bir servis yok ancak ülkede 5 günden fazla kalacaksanız migration police’e gidip registre yaptırmanız lazım yoksa ülkeden çıkarken 300 euro civarlarında ceza ödenmesi gerektiğini okudum. Migration police registre için benim seyehat sigortamın kontrolünü yaptı.

    MİNSK’E ULAŞIM

    Minsk havalimanı şehir merkezinden yerine göre 40-50 km arası mesafede. Bunun için eğer ki ulaşımı daha önce ayarlamadıysanız 2 yolunuz var otobüs ve taksi. Taksi şehir merkezine 30-35 dolar arası tutuyor. Otobüs içinse saatlerini kontrol etmeniz lazım 12.500 B. Rublesi yaklaşık 2.5 – 3 TL gibi bir miktar yapıyor. Otobüsler inanılmaz düzenli internetten hangi otobüsün hangi saatte nereden geçeceği hangi durakta olacağı yazıyor ve şaşmıyor ben şaşırdım kaldım süper bir sistemleri var.

    KALACAK YER

    Minsk’te konaklama standartlara göre pahalı. Zaten en çok para ona gidiyor. Oteller sayı olarak oldukça az. Çoğu devletin kendi oteli. Fiyatları uçuk 5 yıldızlı hoteller 2 kişi gecelik 350 dolar civarında 3 yıldızlı orta ayar bir otel ise 200 dolar civarında ki odaları küçük mobilyaları eski.. Bunun yerine booking gibi bir çok siteye de ilan veren irili ufaklı 15 civarında firma kendileri aldıkları stüdyo daireleri günlük olarak kiraya veriyor. Ben de bu şekilde yaptım Grodzko Goy caddesinde (şehir merkezi) kaldım. Kira fiyatları günlük 50-100 dolar arasında değişiyor. Kalınacak evlerde standart olarak çok sayıda havlu, temizlik malzemesi, mutfak araç gereçleri, buzdolabı, çamaşır makinası, mikro dalga fırın, saç kurutma makinası, çay, kahve, su ısıtıcı, şeker ve tuz – biber mevcut.

    YEME – İÇME

    Yeme içme konusunda özellikle tavsiye edeceğim bir Belarus lezzeti yok. Draniki diye patatesli omletimsi bir lezzet var ancak benim hoşuma çok gitmedi. Onun dışında domuz eti yaygın olarak tüketiliyor eğer siz de genel olarak yemeyenlerdenseniz en basitinden tavuk tüketebilirsiniz. Dana eti ise normale göre daha pahalı. Ancak eğer domuz eti tercih edenlerdenseniz özellikle Şaşlık’ı tercih ederim. Domuzun yağlı yerinden yapılan bir şiş kebap oldukça lezzetli. Ayrıca domuz – dana karışık sucuk (kolbasa) ve bacon tercih edilebilir. Oldukça başarılı.

    Yeme – içme konusunda Türkiye’dekinden farklı bir mantık var. Şehrin genelinde özellikle merkezinde bulunan Kafe’ler bizdeki gibi sadece çay – kahve menüsü olan yerler değil. Kahvaltıdan başlayarak öğle yemeği, akşam yemeği salata menüsü, suşi menüsü et vejeteryan pizza menüleri olmak üzere gittiğiniz her kafede size ansiklobedi gibi bir yemek menüsü ile bir de bar menüsü veriyorlar. Altını çizeyim yediğiniz her yemek içtiğiniz her kokteyl süper olmasa da oldukça iyi bir standartta yani orada her yerde her şey yenip içilebilir. Zaten tazelik vs konusunda bir şüpheniz olmasın belki de denetimler konusunda en iyi ülkelerden birisidir. Menülerde %90 ingilizce seçenekler ve açıklamalar da mevcut sipariş vermeniz incelemeden dolayı genelde biraz zaman alıyor. İngilizce menüler de bazı yerlerde özel olarak ayrıca mevcut. Ülkede hemen her genç ingilizce biliyor çünkü 10-14 sene ingilizce eğitimi standart olarak var ancak ingilizce konuşmaktan bu kadar çekinen bir millet daha yoktur herhalde. Her şeyi anladıklarından emin olun ancak konuşmadan bir soğuk ter döküyor genç garsonlar.

    Fiyatlar genel anlamda ucuz bize göre ancak onların yaşam standartlarına göre elbette pahalı. Türkiye’ye göre ise 10-15 TL arasına güzel yemeklerle karnınızı doyurabilrisiniz. Tabi daha ucuz ya da daha pahalı seçenekler de mevcut ben ortalama olarak belirttim.

    Kafeler olarak TGI Friday’s kokteyl menüsü ile biraz daha iyi ancak yemeklerini beğenmedim garsonları ingilizce biliyor. Onunla aynı girişte sol koridorda bir kafe var onun yemekleri ise oldukça hoşuma gitti. Ayrıca kafede 9500 Ruble karşılığı ki 2 TL’den aza çok güzel biralar içilebiliyor.

    Salata konusunda gözü kapalı her yerde her salatayı yiyebilirsiniz oldukça iddialı tüm kafeler.

    Grand Kafe oldukça ünlü bir yer şehrin merkezinde kalıyor. Ayrıca Golden Kafe de yabancıların tercih ettiği kafelerden. Menüleri zengin. Sigara içilmeyen salonları var. Ancak ben içerdeki ortamı beğenmedim. Çok sayıda Arap kökenli kişi bağıra bağıra konuşuyor Minsk yapısına ters bir durum. Genelde fısıltıyla konuşan her durum ve koşulda saygılı kibar insanlar.

    Zaten ülke insanlarında Türk – Arap ayrımı yok. Bize de Araplara da aynı gözle bakıyorlar. Oraya gidecek olursanız neden o ön yargı içinde olduklarınızı anlarsınız.

    0.5 Uartushi akşam yemekleri için iyi bir seçenek. Canlı müzik de mevcut. Yemek kalitesini beğendim ayrıca içki menüsü de zengin.
    Newman’s Steak House şehrin belki de en kaliteli ve pahalı mekanı. Yemek ve hizmet kalitesi oldukça yüksek. Yediğim en iyi New York Steak’lerden birini orada yedim. Şarap menüsü daha iyi olabilirdi.
    Tovarish dilimize çevirildiğinde Yoldaş anlamına geliyor. Eski USSR kültürüne bağlı kalmış nostaljik bir restaurant. Oldukça keyifli bir öğle yemeği yiyebilirsiniz. Garsonların kıyafetleri iç mekan masalar vs her şey USSR retro. Başarılı.

    Ayrıca Disco’larda da zengin yemek menüsü mevcut. Disco hayatı ortalama 22, 23’ten sonra hareketleniyor. Şehir rehberinde etkinlikler kontrol edilebilir. Mesela ben hafta içi bir retro partiye gittim canlı müzik boştu ancak daha canlı müzik bitiminde gece yarısından sonra mekan doldu.
    Millenium Max Club, Jack Klub, Dozari gibi yerler iyi. Ayrıca Alcatraz’a da gittim ancak hiç beğenmedim. Madison Royal fena değil. Next içinse pek olumlu yorumlar almadığımdan gitmedim. Merak edenler internette araştırabilir.

    GÖRÜLECEK YERLER

    Savaş Müzesi
    Ben kara kışın sonlarında gittiğim için Minsk dışına çıkmadım. Savaş müzesi görülmeye değer. 2. dünya savaşında kullanılmış olan silahları görüyorsunuz. Kendinizi bir an bir an bilgisayar oyununda hissediyorsunuz. Oradaki birebir gördüğünüz silahlar. Ancak daha sonra bazı hikayeleri duyunca, oradaki insanların yaşadığı ızdırabın büyüklüğünü hissediyorsunuz. Biz de yüzyıllardır savaşan bir toplum olarak aslında onların durumunu anlayabiliyoruz. Ben o empatiyi kurdum. Savaş müzesinde fotoğraf çekilmesi yasak. Bu çok kötü çünkü özellikle madalya koleksiyonları oldukça etkileyici. Eski zaman KGB üniforması da oldukça karizma geldi bana.. Uzun kahverengi deri ceketli.. Şimdilik sadece Rusça açıklama var ancak müze görevlisi seneye yeni binaya taşınacaklarını ve 3 dilde açıklama ile daha bir çok yeniliğin geleceğini söyledi.

    Özgürlük anıtı
    Porspekt üzerinde bulunuyor. Alt geçitten ulaşım var. Prospekt’in ortasında kalıyor. Büyük bir dikilitaş. 4 yüzünde de farklı semboller ve heykeller mevcut. Ayrıca önünde hiç sönmeyen bir ateş bulunuyor.

    Kütüphane binası
    İnanılmaz bir görsellikle yapılmış. Girişte farklı dillerden cümleler bulunuyor. Türkçe olmamasına biraz üzüldüm. 22 katlı bir kütüphane. Dünyanın en büyükleri arasında yer alıyor. Ayrıca 23. katında bir kafe 24. katında ise seyir terası var. Bütün Minsk’i panaromik olarak görebilme fırsatı sunuyor. Kesinlikle gidip gezilmeli.

    Ayrıca Nimiga Meydanı, Stalin Heykeli, Kırmızı Kilise (katolik), Stalitsa alışveriş merkezi, yeni açılan Karona alışveriş merkezi, Buz hokeyi stadyumu olan Minsk Arena, KGB binası, sanat müzesi görülmesi gereken yerlerden. Unutmadan hediyelik eşyalarda Stalitsa alışveriş merkezinde çok seçenek var. Ayrıca savaş müzesinin hemen yanında açık havada sanat sokağı bulunuyor. Oradan da gerek el yapımı hediyelikler ya da iyi kalite tablolar alınabilir. Bir tane tabloyu çok beğendim özel çerçevesi ile fiyatı 250 dolar civarı fiyat söylediler. Tabi uçağa çerçeve ile sokmak imkansız. O nedenle çerçevesiz biraz da pazarlıkla çok daha uygun fiyatlara alınabilir. Ben biraz pişman oldum almadığıma.

    • şehirde taksi servisi farklı. numaralar var servisi arayınca operatör size en yakın taksinin ne zaman geleceğini söylüyor ve gideceğiniz yere kadar olan ücretini de belirtiyor. Sürprizle karşılaşmıyorsunuz. Ancak ender de olsa yoldan çevirdiğiniz, avm ya da disco çıkışında bekleyen taksiler hem daha kaba davranıyor hem de 2 katına yakın ücret talep ediyor.
    • Benzin litresi 89 cent civarında, TR ehliyeti ile 3 ay araba kullanabilirsiniz. Araba kiraları Türkiye ile hemen hemen aynı
    • Şehirdeki tüm tabelalar Kiril alfabesi ile yazılmış
    • Devlet binalarının fotoğrafını çekmek kesinlikle yasak
    • Disco girişleri ücretli. En kalitelisine giriş h.sonu özel etkinliklerde kişi başı 80 TL civarına geliyor. Standart disco girişi 20-30 TL arası
    • Şehirde sadece Belarus Rublesi kullanılıyor. Bankalar 7 gün geç saate kadar açık oradan döviz bozdurabilirsiniz.
    • Hesabı isteyeceğiniz zaman ortalama 15 dakika sonra kalkabileceğinizi aklınızda bulundurun




  • Arkadaslar ilk sayfadan buldugum su sitelerden antalya bodrum cesme gibi yerlere reserv. Yaptiran oldumu hic? Sonucta yabanci acenta fiyatiyla turk vatandasi otele gidince resepsiyonda sorun cikarirlarmi? Bilgi verebilirmisiniz.


    türkiyeye ucuz fiyat veren ingiliz otel siteleri:
    www.hotels4u.com
    http://go-there.co.uk
    http://www.book-allinclusive.co.uk/
    http://www.thomson.co.uk

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • özellikle phuket için araştırma yapıyorum ço kfaydalı bi konu
    teşekkürler
  • quote:

    Orijinalden alıntı: DMustaine

    özellikle phuket için araştırma yapıyorum ço kfaydalı bi konu
    teşekkürler

    merhabalar sevgili kardeşim,phukette niyazi beyi görürsen.selam söyle.adam gibi adamdır.bir problemin olursa yardımcı olmaya çalışır


    http://www.sabaideepatong.com/
    adresini yukarda bulabilirsin.carrefoura iki dakika mesafede,bu otelin sahibi.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi sahrı -- 16 Nisan 2013; 8:57:29 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: sahrı

    quote:

    Orijinalden alıntı: DMustaine

    özellikle phuket için araştırma yapıyorum ço kfaydalı bi konu
    teşekkürler

    merhabalar sevgili kardeşim,phukette niyazi beyi görürsen.selam söyle.adam gibi adamdır.bir problemin olursa yardımcı olmaya çalışır
    https://www.facebook.com/sahafridvan?ref=tn_tnmn#!/groups/314989826150/?fref=ts
    http://www.sabaideepatong.com/
    adresini yukarda bulabilirsin.carrefoura iki dakika mesafede,bu otelin sahibi.






























    benim daha çok var gitmeme ama olsun mutlaka söylerim gidince




  • Konu çok güzel olmuş ama baya karışık gerçekten neyin nerde olduğunu bulmak çok zor. Daha ilk sayfada aşağı inerken yoruluyor insan İlk mesajda gezi yazılarının olduğu linklerle çok daha işlevsel olabilir.
  • elinize sağlık faydalı, dolu dolu forum.
  • beyler amsterdam planlıyoruz, varsa yazılarınız paylaşırsanız çok memnun oluruz.
  • 
Sayfa: önceki 1718192021
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.