Şimdi Ara

İBNİ SİNA

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
41
Cevap
3
Favori
646.030
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • İBNİ SİNA
    (980-1037)

    Ünlü Türk filozofu İbni Sina (Ebu Ali el-Hüseyin bin Abdullah İbn-i Sina) Farabi'nin ölümünden otuz yıl sonra , Ağustos 980 tarihinde bugünkü Özbekistan sınırları içerisindeki Buhara şehrinin Afşane köyünde dünyaya gelmiştir ve bütün Ortaçağ Avrupa'sında felsefenin temel taşlarından birisi olarak kabul edilip “Avicenna” ismi ile ün kazanmıştır.

    HAYATI

    Çocukluk Ve Gençlik

    On yaşındayken o devrin klasik eğitimini bitirip (Kur'an ve edebiyat) , geometri , fıkıh (İslam hukuku) , Grek felsefesi ve mantık öğrenir. Hocalarını geride bıraktığından kendi başına teoloji , fizik , matematik ve özellikle tıp çalışır.

    Onaltı yaşında ünlü olan İbni Sina , idaresi altında hekimler çalıştırmaya başlar. Bir buçuk sene süresince kendini tamamen felsefeye adar ve bu süre içerisinde kendi ifadesi ile kırk kez okuyup anlamadığı Aristo “Metafiziğini” tesadüfen eline geçirdiği Farabi'nin yorumu ile anlar.

    Kütüphaneye Kabul

    Onsekiz yaşındaki İbni Sina bilinen bütün ilimlere vakıftır. Bu sırada Buhara sultanının yanına çağırılarak onun çare bulunamayan hastalığını tedavi eder. Bu başarısı hayatının dönüm noktası olur çünkü emrine amade edilen sultanın değerli kütüphanesi , kendisine bilgilerini genişletme fırsatı verecektir. Yırmiiki yaşında İbni Sina , sultanların politik kararlarını vermeden önce danıştıkları bir kişi olmuştur.

    Seyahatler

    Saltanatın son günlerinde Buhara'dan ayrılan İbni Sina , Horasan ve Harizm illerini dolaşır ve kendisini takdir edip ağarlayacak bir saray çevresi arar.

    1012 senesinde geldiği Cürcan'da , ölümüne kadar yanından ayrılmayacak olan talebesi Ebu Ubeyd el-Cüzcani ile karşılaşır ve Şirazi ile yakın dostluklar kurar. İbni Sina burada pek çok risale (küçük , kısa kitap) ve eser verir.

    ( El-Kanun'un başlangıcı , El-Mecesti özeti )

    Bu dönemde kendi halini dile getiren kasidesinin (1) bir beyiti şöyledir.


    Galiba yok bana dar gelmeyecek bir belde ,

    Değerim çok , alacak müşteri bilmem nerede?

    Politika

    Hemedan emrinin veziri olan İbni Sina, hekim, bakan ve filozof olarak dolu ve hareketli bir hayat sürdürmeye başlar. Devlet işleri ile meşgul olduğundan geceleri ve hatta at üzerindeyken yazmaya devam etmektedir.

    Uğradığı siyasi iftiralar , görevinden alınıp , Ferdecan kalesine kapatılmasına sebep olur. Bu olay , hapsedildiği dört ay süresince üç eser yazmasına engelleyemez. ( Hay Ibn Yakzan Risalesi , Kulunç Kitabı ve el Hidayat )

    İsfahan

    Hapisten çıkarılan İbni Sina , Hemedan'a dönmüştür fakat kendisini kıskananlar tarafından gözlenir ve gizlice İsfahan'a kaçar. İsfahan'da kendini özellikle ilmi çalışmalara verir. Bir çok eser kaleme alır. Sağlığı giderek bozulan İbni Sina 1037 ‘ de Hemedan'a döndüğünde elliyedi yaşında iken Kulunç hastalığından ölür.

    ESERLERİ

    İbni Sina hemen her ilim dalında eserler yazmış ve özellikle filozof dalında ün kazanmıştır.

    Onyedisi sadece tıbba ait olan yüzaltmış küsur eseri vardır. Başlıca eserler :

    El-Şifa
    El-Kanun fi't-Tıp ( Tıp Kanunu )
    El-İşaret ve't-Tenbihat
    El-Necat

    “Metafizik” ve “Kitab el-Nefs” adlı eserleri Latinceye en önce çevrilenleridir. Ortaçağda “Suffcientia” şeklini alan “”El-Şifa” onaltı sahifeden sadece onikisinin çevrildiği, içine mantığı , tabbi bilimler, psikolojiyi , fiziği ve metafiziği alan onsekiz bölümlük , geniş kapsamlı büyük bir eserdir. Meşşai felsefesinin en iyi eseri olan bu eseri İbni Sina Hamedan'da kaldığı sırada yirmi günde yazmıştır. Daha sonra bu eserin bir özeti niteliğindeki üç bölümlük “El-Necatı'ı” yazar El işarat vet–Tenbihat , El Necat üzerinde düzeltmeler ve değiştirmeler yapmak üzere yazdığı eseridir.

    “El-Kanun Fit't-Tıbb” adlı eserinin bir kısmını Cürcan ve Rey'de yazmıştır ve esri Hamedan'da tamamlamıştır. Ondört bölümdür. Açıklama ve deneye dayanmıştır.

    İbni Sina hemen her ilim dalında eserler yazmış ve özellikle filozof olarak ün kazanmıştır. Ortaçağda latinceye çevrilen eserleri “Avicennism” denilen etkiler yaratmıştır.

    FELSEFESİ

    İslam felsefesinin iki büyük okulu ; meşaiyye ve işrakkiye okullarıdır.

    Meşailik : Platon-Aristotales uzlaştırılması , İşrakilik ; Platon– Tasavvuf uzlaştırılmasıdır.

    Deneycilikle akılcılığı bağdaştıran İbni Sina bu bağdaştırmasında doğabilimsel islam felsefesinin kurucusu Razi ile Farabi'den yararlanır. Meşailikten işrakiliğe geçmiş bir düşünür olmasıyla da islam felsefesinde önemli bir rol oynamaktadır.

    İbni Sina felsefesi üçe ayrılır.
    • Yüksek bilimler ( Al-ilm-ül-ali)

    Maddesinden tümüyle ayrışmış biçimlerin bilimiki bunlar : metafizik ve mantıktır.
    • Aşağı bilimler ( Al- ilm-ül-efsel )

    Maddesine bağlı biçimlerin bilimiki bunlar tabiat bilimleridir.
    • Orta bilimler ( Al-ilm-ül-avsat )

    Maddesinden ancak zihinde ayrılan bilimler ki bunlar matematik bilimleridir.

    İbni Sina matematikten mantığa ve oradanda metafiziğe geçer Aristo gibi felsefeyi ikiye ayırır ;
    • Nazari Hikmet ( Kuramsal felsefe )
    • Amali Hikmet ( Eylemsel Felsefe)

    Birincisinde tabiat felsefesi , matematik felsefe ve metafizik vardır. Eylemle değil , bilmekle ilgilidir.

    İkincisi hem eyleme hem de bilgiye aittir. Medeni hikmet veya siyaset , ev hikmeti veya ekonomi ( El- hikmet ül-menziliye), ahlaki hikmet ( El-hikmet ül-hulkiye )

    Mantık

    Mantık, İbni Sina'ya göre ister felsefe içinde , ister ondan bağımsız görülsün bir alet'tir. Mantığın hedefi insanı yanlıştan koruyan belirtileri vermektir.(İşaret)

    İbni Sina mantığı psikolojiden çıkarıp düşünce kanunlarını psikoloji üzerine kurmuştur. Önermeler ve kurucusunun Aristo olduğu tasım öğretisi ( tümdengelim yolulla sonuç çıkarma ) hakkındaki çözümlemeleri İslam Ortaçağında klasik olmuş ve sonraki bütün mantıkçılar ona dayandıkları gibi Kelamcılar da (2) Allah'ın ispatına dair eserlerinde ondan faydalanmıştır.

    Bilgi Teorisi

    İbni Sina, tüm bilgilerimizin sezgiyle elde edilen açık ilkelerden çıkarsama ( Ar. Alistintaç ) yoluyla oluşturduğu kanısındadır. Bilgi sürecinin duyum ve algıyla oluştuğunu kabul etmekle beraber gerçek bilginin ussal olduğunu ileri sürer.

    Empirisme'i mantiki rationalisme in içinde açıklamaktadır. İbni Sina ya göre varlık ve düşünce aynıdır. Düşünce dışında varlık olamaz bu ilke varlıkla metafiziği birbirine bağlamakta ve mantıkta metafiziği çıkarma yolunu temellendirmektedir.

    Tabiat ilimleri

    İbni Sina'ya göre tabiat ilimleri metafiziğin başıdır. Tabiat ilimleri sıralamasında asıl fizikten ( Kitabul kiyan ) başlar , çeşitli tabiat basamaklarından insana kadar yükselir.

    Bütün cisimlerin ibaret olduğu madde ve şekil , İbni Sina'ya göre hem mantık , hem fizik , hem metafiziği ilgilendirir.

    Psikoloji

    İbni Sina'nın psikolojisi bir yandan fiziğe , öte yandan metafiziğe bağlıdır. Bitki nefsi (3) maddeye kadar iner insan nefsi de faal akılla Allah'a kadar yükselir. Böylece İbni Sina felsefesinde Psikoloji ikiye ayrılır.

    • Deneysel ve ya empirik psikolojisi
    • Rasyonel ve ya içe bakış psikolojisi

    Ruhun Tanımı

    İbni Sina'ya göre ruh manevi bir cevherdir (4) ruhun bedenden ayrı manevi bir cevher olduğunu kanıtlamak için insanı tair (l'homme volant , uçan insan) diye bilinen bir temsil kullanmıştır bu temsil bütün batı orta çağında yayılmış Bonaventura , Albertus Magnus tarafından sonradan kullanılmıştır.

    İbni Sina'ya göre nefs birleşiceği bedeni almadan önce ferdi varlığı yoktur .

    Metafizik

    Aristo gibi İbni Sina da metafiziği varlık olması bakımından varlık olma ilmi diye tanımlıyor. İbni Sina üç katlı alem görüşünde tanrıcı felsefe (theisme) ile tabiatçı felsefeyi (naturalisme) birleştirir. Bu teorisi ile Augustin felsefesi arasında büyük benzerlik vardır.

    Mistik Felsefe veya Tasavvuf

    İbni Sina'nın insanın tanrısal alemle ilişki kurabilesi için öngördüğü yol bir çeşit manevi sezgidir.

    Bu yolu “Hay İbn Yakzan” ve “Kitab üt-tayr-Kuş kitabı” gibi eserlerinde açıklamıştır. İbni Sina'ya göre Allah bütün varlıktır, sırf iyiliktir. Gerçek varoluş yalnız Allah'a mahsustur. Evrenin yalnız geçici bir varoluşu vardır.

    Ahlak

    İnbi Sina eserlerinin her birinde ahlaka felsefi açıdan yaklaşarak onu bölümlere ayırmıştır.

    İbni Sina^ya göre üç türlü kötülük vardır;

    • Fiziki kötülük ki İbni Sina buna kötülük der.
    • Psikolojik kötülük; keder , elem şeklinde görülür.
    • Metafizik kötülük ki İbni Sina “günah” olarak adlandırır.

    Filozofa göre iyilik , yetkinlik ve mutluluk fikrinin doğması için kötülüğün olması gereklidir.

    Mutluluk ise ruhun temizlendiği ve Faal Akla(5) yöneldiği eylemdir. Böylece mutluluğa yönelen insan , filozofun “ruhun temizlenmesi” dediği bir çeşit tasavvufi yükselmeyi uygulayacaktır.

    Din Felsefesi

    İbni Sina bu konuda Farabi'yi ve ansiklopedicileri tamamlar fakat dinle felsefeyi uzlaştırmada dine yakındır. İnancın aklı tamamladığını kabul eder , peygamberlere filozoflardan üstün değer verir ve şeriatın ;

    • Siyasi
    • Psikolojik ve ahlaki

    olmak üzere iki rolü olduğunu söyler.

    İBNİ SİNA OKULU

    İbni Sina , İslam felsefesi içerisinde başlıbaşına bir okul olarak kabul edilebilir. Filozofa en yakın öğrencisi Behmenyar'dır. “Felsefi Konuşmalar” adlı kitabı Behmenyar ve başka bir öğrencisi olan İbn Zeyle'nin sorduklarına verdiği cevaplardan ibarettir.

    Ebu Abdullah Masumi ise en sevdiği öğrencisi diye tanınmaktadır. İbni Sina'nın ölümüne kadar yanından ayrılmayan öğrencisi El-Cüzcani de filozofun hayatını kaleme almıştır.

    Meymun Bin Necip Al-Vasifi, tanınmış astronom ve şair Ömer Hayyam , Ömer Hayyam'ın öğrencisi Ebu'l Maali , Behmenyar'ın öğrencisi Ebu'l Abbas Zevkeri, geometri, mantık ve felsefeyle uğraşan Abdürrezzak Et-Türki de İbni Sina okulundan sayılırlar.

    İBNİ SİNA FELSEFESİNİN ORTAÇAĞ AVRUPASINDA ETKİLERİ

    İbni Sina'nın eserleri onikinci yüzyılda latinceye cevriltmiştir. Bu eserlerinden biri olan “Metafizik”, Aristo'nun Metafiziğinden yarım asır önce tanınmış , Aristo'nun Metafiziğinin son iki kitabı çok daha sonra, hatta “Şifa'nın” tercümesinden bir asır sonra Batı'ya ulaşmıştır.

    İbni Sina'nın özellikle Toledo'da tercümeleri yapılan eserleri daha sonra , Batı Üniversitelerinin temel ders kitapları haline gelmiş ve uzun süre okutulmuştur.

    İbni Sina Ortaçağ batılı düşünürlerinin rahatça başvurdukları bir kaynak olduğu gibi düşüncelerinin üstadlarından biridir.

    Filofofun Avrupa'ya ilk etkisi , yaklaşık bir asır kadar sürmüş olan ilk tyercümeler çağından 1230'a doğru , Paris Psikoposu Auvergne'li Guillaume'un Aristo ve takipçilerine (Farabi-Alpharabius, Gazzali-Algaxel ve İbni Sina-Avicenna) karşı açtığı kampanyaya kadar sürer.

    İkinci etkisi, Aristo incelemelerine ve yorumlamalarına izin veren 1231 psikoposluk kararnamesinden Albertus Magnus'un derleme eserlerine kadar olan dönemdir(1260).

    Üçüncü etkisi ise İbni Sina'nın Saint Thomas'ın sentezinde belirgin bir yer aldığı dönemdir.

    Avrupa'da İbni Sina felsefesinin doruğu , Latin skolastiğinin doruğa ulaştığı dönemdir(XIII.yy.).

    Batı düşüncesine etkisinde “Bilgi Teorisiyle” kronolojik olarak ilk sırayı alır. Bunu “Varlık Doktrini” ve “Fertleşme teorisi” izler.

    İbni Sina “Bilgi Teorisiyle” St.Augustin'in bir tür gelişmesini sunarak , Fransisken ekolüde derin etkiler bırakır. Auvergne'li Guillaume, Robert Grosseteste, Hales'li Alexandra, Jean De La Rochelle ve Saint Bonaventura bu etkileri görebileceğimiz düşünürlerdir. “Varlık Doktrini” ile Albertus Magnus ve St. Thomas üzerinde etkili olmuştur.

    Fertleşme teorisi de Robert Grosseteste , Albertus Magnus ve Bacon'ı etkilemiştir.

    İbni Sina Ortaçağ batılı düşünürlerinin rahatça başvurduğu bir kaynak olduğu gibi düşüncelerinin üstadlarından biridir. St. Jean Damascene'den sonra Batı'nın inanıp güvendiği çok yüksek otoriteden biridir.

    SONUÇ

    Ortaçağ Türk İslam Felsefesinin ulaştığı yüksektepelerden biri olan İbni Sina , ünlü bir tıp bilgini olmasının yanısıra , dopdolu ve mücadeleli geçen yaşamı boyunca hayatın iksirini aramış , ardında zamanın bütün ilimlerini kapsayan bir kütüphane dolusu değerli eser bırakmış bir filozoftur.

    İlme ve Türk İslam dünyasına böylesi katkılarda bulunmuş filozofumuz , yirmibirinci yüzyıla adım atmakta olduğumuz şu günlerde , bir hastaneye isim vermiş olmasıyla tanınmaktan çok daha fazlasını hak etmiştir. Hepimize düşen, milli kültür ve değerlerimizi tanıtmak ve insanımızın bu engin bilgi haznesinden yararlanmasını sağlamaktır.

    Yeni Yüksektepe Kültür Derneği İbni Sina kütüphanesi , geçmişi koruyup , geleceği kurtarmak amacıyla İbni Sina gibi yüksektepelerin önderliğinde yeni insana hizmet etmektir.

    Ferim ÇIKGEL

    Yararlanılan Kaynaklar :
    - Doç.Dr.Mehmet N. Balay,”İbni Sina”, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yay. Ankara 1988
    - Hilmi Ziya Ülken,”İslam Felsefesi”, Ülken Yay. İstanbul 1983
    -“Uluslatrarası İBN TÜRK, HAREZMİ, FARABİ ve İBNİ SİNA SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ”, Ankara 9-12 Eylül 1985, Ank.Kültür Merkezi Yay. Sayı 42.
    - Felsefe Arşivi, Sayı:22-23, Edebiyat Fakültesi Matbaası İstanbul 1981
    - Doç.Dr. M. Naci Balay,”FARABİ ve İBNİ SİNA'DA KAVRAM ANLAYIŞI”, M.E.B. Yay. İstanbul 1989.
    - Orhan Hançerlioğlu, Felsefe sözlüğü, Remzi Kitabevi Yay. İstanbul 1982
    - Prof.Dr. A.M. GOICHON, İBNİ SİNA FELSEFESİ ve ORTAÇAĞ AVRUPASINDAKİ ETKİLERİ, Doğuş Yayın ve Dağıtım A.Ş. İstanbul 1986, Tercüme: Y.Doç.Dr.İsmail Yakıt

    (1) Kaside : Onbeş beyitten aşağı olmayan ve çoğu kez büyükleri övmek için yazılan koşuk.
    (2) Kelamcılar : İslam tanrıbilimcileri (Os. Mütekellimin, Fr. Mutaklimins)
    (3) Nefs : Ruh, can, hayat.
    (4) Cevher : Değişen yüklemlere desteklik eden değişmez gerçeklik. Kendi varlığı dışında bir varlığa gereksinim duymayan.
    (5) Faal Akıl : Bütün alemin ruhu ve bedeni .




    On yaşındayken o devrin klasik eğitimini bitirip (Kur'an ve edebiyat) , geometri , fıkıh (İslam hukuku) , Grek felsefesi ve mantık öğrenir. Hocalarını geride bıraktığından kendi başına teoloji , fizik , matematik ve özellikle tıp çalışır.





  • Ben de bunu araştıracaktım bu ara boş zaman kolluyordum . İyi oldu yazdığın sağolasın...
  •  İBNİ SİNA
  • biraz hort oLacak ama cok yararLı bir biLgi hem okuLum isMinn aLındıgı bir kişiLik hemde Proje odevim :) tskkurLer yazan arkads yakLasık 2 yıL oLmu$ ama
  • teşekkürler.Çok iyi bir çalışma
  • quote:

    Orjinalden alıntı: o_avs

    teşekkürler.Çok iyi bir çalışma


  • İbn - i Sina Türk müdür eminmisiniz ? Gerçi bunun benim için önemi olup olmadığından söylemiyorum ama bildiğim kadarıyla Farsi kökenlidir kendisi.
  • Gerçekten çok değerli ve bilime çok şey katmış bir biliminsanı...

    Benimde bir katkım olsun;
    İbn-i Sina'nın hayatı hakkında George Sarton hazırlamış olduğu ve Remzi Demir'in türkçeye çevirisiyle yayımlanan kitaptan bir bölüm: Burdan
     İBNİ SİNA


    ---------


    Şimdi bazı arkadaşlar çıkar deliklerinden, yok 'biliyormusunuz aslında o müslüman değilmiş', yok 'hatta biliyormusunuz ateist olduğunu söleyenlerde var' diğen arkadaşlara şimdiden yanıtım: ''Bırakın ne olup olmadığına, neye inanıp inanmadığına, ne yapıp ne kattığına bakınız efendim...''
  • tşk
  • ibni sina farabi gibi bilim adamları kesinlikle kuranı referans almadılar bu bir yanlıştır.
    ibni sina aristodan etkilenmişti hatta dinsiz ilan edilmişti..kuranı referans aldıkları bir yalandır.
    kuranın eleştirisi-ilhan aksel
    kitabında ayrıntılı bilgi ve kaynaklar var
  • Yıllar önce milliyet yayınlarının Bilginler ve Buluşlar ansiklopedisinde, ibni sinanın "insanın kökeninin bir hayvan türünde aranması gerekir" sözünü öğrenmiştim.
  • İbn-i Sina Gazaliden hemen önce yaşamıştır. Gazali, İbn-i sina için adi bir mümin (yani en basit seviyedeki inanan) demiştir. Bunun nedeni de Yunan felsefesinin tercümesini yapmış olmasıdır.

    Fakat bu çok da yanlış anlaşılmasın. İbni sina bunu islamın en zirvede olduğu ve neredeyse herkesin çok yüksek derecede imana sahip olduğu bir dönemde yaptığı için Gazaliden böyle bir tenkid almıştır. Yoksa İbnisina bugün hayatta olsa bugünkü ilahiyat proflarını cebinden çıkaracak derecede ilme sahiptir. Kurandaki ayetlerin tıp ilmine bakan tefsirlerini yapmıştır.
  • ''Deneycilikle akılcılığı bağdaştıran İbni Sina'' bu yaklaşımını takdir ederim her seferinde...(sanki ihtiyacı var)
    çok büyük bir zekadır kesinlikle, bilim alanında olsun felsefe alanında olsun.. bir noktada doğu medeniyetlerinin,antik yunan eserlerinin rüzgarına kapılmasını sağlamıştır..
  • çok sağolun proje ödevimdi nezamandır aranıyodum
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    İbn-i Sina Gazaliden hemen önce yaşamıştır. Gazali, İbn-i sina için adi bir mümin (yani en basit seviyedeki inanan) demiştir. Bunun nedeni de Yunan felsefesinin tercümesini yapmış olmasıdır.

    Fakat bu çok da yanlış anlaşılmasın. İbni sina bunu islamın en zirvede olduğu ve neredeyse herkesin çok yüksek derecede imana sahip olduğu bir dönemde yaptığı için Gazaliden böyle bir tenkid almıştır. Yoksa İbnisina bugün hayatta olsa bugünkü ilahiyat proflarını cebinden çıkaracak derecede ilme sahiptir. Kurandaki ayetlerin tıp ilmine bakan tefsirlerini yapmıştır.




    bu mesaja bir daha baktım,
    dayanamadım,gazali de filozof;zekidir iyidir de ''Bunun nedeni de Yunan felsefesinin tercümesini yapmış olmasıdır. ''bu ne ya..
    Yunan felsefesini islamcılar böyle sindirmeselerdi biraz zor islam felsefesi yaparlardı..Hatta belkide derin mevzularda tıkanırlardı..
    yani gazali sezgicide,bergson'a kadar,o kadar ele alınmışta değil idi bu fikir..Hadi bunu geçtim gazali'nin sezgisini evirir çevirir bence yunan felsefesi..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: éfulim

    On yaşındayken o devrin klasik eğitimini bitirip (Kur'an ve edebiyat) , geometri , fıkıh (İslam hukuku) , Grek felsefesi ve mantık öğrenir. Hocalarını geride bıraktığından kendi başına teoloji , fizik , matematik ve özellikle tıp çalışır.


    [ ]


    nasıl mı yaptı?
    nasıl bir insan bunları yapabilir?
    değil mi, olağan üstü bir hadise

    Bir teorim var bu noktada
    yaptı daha doğrusu yapabildi
    Çünkü öğrenmeyi öğretmeyi seviyordu
    ''Bilgi'' nin kendisini seviyordu
    ama öyle lafta havada değil
    Yüreği ile seviyordu ve öğrendikçe öğrenmek istiyor,okudukça daha bir şevkle geliyordu
    Yazdığı her satır onda muazzam bir zevk veriyordu
    O bunları yaptı NEDEN?
    Çünkü o bunu seviyordu.
    Biz insanlar sevdiğimiz zaman neler yapabildiğimizi bildiğimiz halde neden bilimi,fenni sevmeyiz,sevemeyiz?
    Neden bize güzel gelmez bilim,matematik,felsefe,mantık,
    Neden bilginin kendisini sevemeyiz?

    size Aziz Paulus'un bir sözünü aktarayım:

    Allah,en önemli şeyleri akıllılardan gizledi,çünkü onlar basit şeyleri anlayamazlar.

    (Müslümanım)
  • quote:

    Orjinalden alıntı: mustafa_ogr

    İbn-i Sina Gazaliden hemen önce yaşamıştır. Gazali, İbn-i sina için adi bir mümin (yani en basit seviyedeki inanan) demiştir. Bunun nedeni de Yunan felsefesinin tercümesini yapmış olmasıdır.

    Fakat bu çok da yanlış anlaşılmasın. İbni sina bunu islamın en zirvede olduğu ve neredeyse herkesin çok yüksek derecede imana sahip olduğu bir dönemde yaptığı için Gazaliden böyle bir tenkid almıştır. Yoksa İbnisina bugün hayatta olsa bugünkü ilahiyat proflarını cebinden çıkaracak derecede ilme sahiptir. Kurandaki ayetlerin tıp ilmine bakan tefsirlerini yapmıştır.



    Evet katılıyorum
  • @ efulim

    Dostum malesef tüm Dünya'da İbn-i Sina İran'lı olarak geçer...

    Bu biz istesek de böle istemesek de. Zaten malum pek meraklıyız birçok ilim adamını Türk-İslam kategorisine sokmaya. Hani 'o olmazsa diğeri olur canım' der gibi

    Lakin bu gibi konularda objektif bakmakta fayda var. En önemlisi Dünya kamuoyu konu hakkında ne düşünüyoru araştırmak da fayda var.

    Saygılar
  • Yahu millette amma çok İbni Sina açlığı varmış 108300 kişi tıklamış bu konuyu hayretler içinde kaldım..
  • 108300 kişiden sadece 13'ü yorum yazmış

    Bence asıl garip olan budur...


    Acaba ibn(i) başka bir sözcükle mi karıştırıldı?
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.