Şimdi Ara

••••TÜRK ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ •••• (22. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.818
Cevap
16
Favori
434.099
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2021222324
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Fetih
    ALLAH RAZI OLSUN YUKARDAKİ YAZI MÜKEMMEL
  • Bende okudum çok güzel yazıymış gerçekten
  • Eline sağlık Fetih.Güzel yazıymış
  • Bende Varım
  • Benide EkLeyin.
  •  ••••TÜRK  ve OSMANLI TARİHİ KULÜBÜ ••••
  • Fetih kardesimin yazısı insanı aglatır. bu ne bilgeliktir ki fatih hazretlerinin teklifi akıllara zarardır, bu ne inanctır ki halkın adaleti kendi eliyle saglanmaktadır. osmanlı adaleti ve yonetimi tum zamanlara örnek teşkil etmeli ve gunumuz Turkiyesi Osmanl torunu oldugunu asla unutmamalı.
  • S.a. arkadaslar,ya bu klube katılmak ıstıyorum nasıl oluyorsa benıde alın bı zahmet...
  • bende varım arkadaşlar beni eklerseniz sevinirim Allah Atalarımızdan Razı olsun Bizlere bu günleri gösterdiler Ruhları Şad olsun...(amin)

    ayrıca:benide listeye eklerseniz sevinirim...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi korner12 -- 27 Mayıs 2008; 13:17:31 >
  • ben de varım.beni de yazın.
  • Ekle.
  • benide ekle hocam imzamada ekleyecegim şimdi listeye ekleyin
  • Yeni arkadaşlar hoşgeldiniz.



    uzun ama etkileyici bir yazı daha.Sonu okuyunca tebessüm edeceksiniz..

    Sultan Murad Han o gün bir 'hoş'tur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler söylemek ister sonra vaz geçer. Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.
    Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:
    - Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?
    - Akşam garip bir rüya gördüm.
    - Hayırdır inşallah...
    - Hayır mı şer mi öğreneceğiz.
    - Nasıl yani?
    - Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.
    Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Anlaşılan o ki, Padişah hâlâ gördüğü rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri iyi bilir. Seri, kararlı adımlarla Beyazıt'a çıkar, döner Vefa'ya, Zeyrek'ten aşağılara sallanır.
    Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam o sırada yerde yatan bir ceset gözlerine batar, sorarlar:
    - Kimdir bu?
    - Aman hocam hiç bulaşma, derler.
    - Ayyaşın sarhoşun biri işte!
    - Nerden biliyorsunuz?
    - Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz...
    Bir başkası tafsilâta girer:
    - Biliyor musunuz, der. Aslında iyi sanatkârdır. Azaplarçarsısı'nda çalışır. Nalının hasını yapar... Ancak kazandıklarını içkiye, fuhuşa harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de nerde namlı mimli kadın varsa takar peşine..
    Hele yaşlının biri çok öfkelidir:
    - İsterseniz komşulara sorun, der. Sorun bakalım onu bir cemaatte gören olmuş mu?..
    Hasılı, mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdili kıyafet mollalar kalırlar mı ortada! Tam Vezir de toparlanıyordur ki, Padişah keser yolunu:
    - Nereye?
    - Bilmem, bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.
    - Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem... Ama biz gidemeyiz, şöyle veya böyle tebamızdır. Defini tamamlamak gerek.
    - İyi ya, saraydan bir kaç hoca yollar, kurtuluruz vebalden.
    - Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha.
    - Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?
    - Mollalığa devam... Naaşı kaldırmalıyız en azından.
    - Aman efendim, nasıl kaldırırız?
    - Basbayağı kaldırırız işte.
    - Yapmayın, etmeyin sultanım, bunun yıkanması, paklanması var. Tekfini, telkini...
    - Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasilhane bulmalıyız.
    - Şurada bir mahalle mescidi var ama...
    - Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?
    - Ne bileyim, Ayasofya'dan, Süleymaniye'den, en azından Fatih Camii'nden...
    - Ayasofya ile Süleymaniye\'de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama Fatih Camii'ni iyi dedin. Hadi yüklenelim...
    Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah bakır kazanları vurur ocağa... Usulü erkânınca bir güzel yıkarlar ki, naaş; ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur, aydınlanır alnında. Yüzü sâkilere benzemez. Hem manâlı bir tebessüm okunur dudaklarında. Padişahın kanı ısınmıştır bu adama, Vezir'in de keza... Meçhul nalıncıyı kefenler, tabutlar, musalla taşına yatırırlar.
    Ama namaz vaktine bir hayli vardır daha... Bir ara Vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır.
    - Sultanım, der. Yanlış yapıyoruz galiba...
    - Nasıl yani?
    - Heyecana kapıldık, sorup soruşturmadan buraya getirdik cenazeyi. Kim bilir belki hanımı vardır, belki yetimleri?
    - Doğru, öyle ya, neyse... Sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.
    Vezir, cüzüne, tesbihine döner. Padişah garip maceranın başladığı noktaya koşar. Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur. Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı
    bekler gibidir.
    - Hakkını helal et evladım, der. Belli ki çok yorulmuşsun.
    Kadın eşiğe çöker, ellerini yumruk yapar, şakaklarına dayar... Ağlar mı? Hayır. Ama gözleri kısılır, hatıralara dalar belki. Neden sonra silkinip çıkar hayal dünyasından...
    - Biliyor musun oğlum? Diye dertli dertli söylenir... Bizim efendi bir âlemdi, vesselâm. Akşamlara kadar nalın yapar... Ama birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın alırdı.
    Sonra getirip dökerdi helâya!
    - Niye?
    - Gençler içmesin diye...
    - Hayret...
    - Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. Ben sizin zamanınızı satın aldım mı? Aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinlemeniz gerek... O çeker
    gider, ben menkîbeler anlatırdım onlara...
    - Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki...
    - Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescidlere giderdi. Öyle bir imamın arkasında durmalı ki, derdi. Tekbir alırken Kabe'yi görmeli...
    - Öyle imam kaç tane kaldı şimdi?
    - İşte bu yüzden Nişancı'ya, Sofular'a uzanırdı ya... Hatta bir gün; "Bakasın efendi, dedim. Sen böyle böyle
    yapıyorsun ama komşular kötü belleyecek. İnan cenazen kalacak ortada..."
    - Doğru, öyle ya?
    - Kimseye zahmetim olmasın deyip, mezarını kendi kazdı bahçeye. Ama ben üsteledim. İş mezarla bitiyor mu, dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?
    - Peki o ne dedi?
    - Önce uzun uzun güldü, sonra; "Allah büyüktür hatun, dedi. Hem Padişah'ın işi ne?"




  • gerçekten güzel bir hadiseymiş
  • hosbulduk kardesım...

    guzelmıs gercekten...
  • Beni de ekleyin hocam.
  • Yazılar süpermiş,paylaştığınız için teşekkürler.
  • Benide listeye eklermisiniz.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Yılmaz -- 27 Mayıs 2008; 23:40:21 >
  • Hoş geldiniz arkadaşlar


    Yazıyı okudum gerçekten çok güzel...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: @rd@


    quote:

    Orjinalden alıntı: the_virtue


    quote:

    Orjinalden alıntı: @rd@

    beni eklemeyin.
    ama haykod u ekleyebilirsiniz.

    not: haykod>>>hayvanları koruma derneği
    ...


    Bence sen forumdan sınırsız uzaklaştırma iste.O zaman hayvanlarının yanında çok vakit geçirirsin

    sanmıyorum.senle arkadaş felan değilim...


    Benle demedim ki? Hayvanlarınla dedim...Algılamalındada sorun var galiba. Atıp tutacağına okuduğunun ne anlama geldiğini anla.




  • 
Sayfa: önceki 2021222324
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.