Şimdi Ara

Edebiyatımızdaki En Güzel Beyitler, Kıtalar, Şiirler... (16. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
1.309
Cevap
11
Favori
167.412
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1415161718
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Davetiye

    Ey Benito Musolini! Ey gayet yüce,
    italyanlar başvekili muhterem Düce!
    Duydum ki, yelkenleri edip de fora
    Gelecekmiş orduların yeşil Bosfora.
    Buyursunlar... Bizim için şavaş düğündür;
    Din Arab'ın, hukuk sizin, harp Türk'lüğündür.
    Açlar nasıl bir istekle koşarsa aşa
    Türk eri de öyle gider kanlı savaşa.
    Hem karadan, hem denizden ordular indir!
    Çarpışalım, en doğru söz süngülerindir!
    Kalem, fırça, mermer nedir? Birer oyuncak!
    Şaheserler sungtilerle yazılır ancak!
    Çağri Beg'le Tuğrul Beg'in kurduğu devlet
    Italyalı melezlerden üsttündür elbet;
    Bizim eski uşakları alda yanına
    Balkanlardan doğru yürü er meydanına;
    Çelik zırhlı kartalları göklere saldır...
    Fakat zafer sizin için söz ve masaldır...
    Dirilerek başınıza geçse de Sezar
    Yine olur Anadolu size bir mezar.
    Belki fazla bel bağladın şimal komşuna,
    Biz güleriz Cermenliğin kuduruşuna,
    Tanıyoruz Atilla'dan beri Cermeni,
    Farklı mıdır Prusyalı yahut Ermeni?
    Senin dostun Cermanyaya biz Nemşe deriz,
    Bir gün yine Bec* onünde düğün ederiz.

    Soyle, kara gömlekliler etmesin keder;
    Olum-dirim savaş bir gün mukadder!
    Gerçi bugün eskisinden daha çok diksin;
    Fakat yine biz Osmanli, sen Venediksin!
    Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
    Hayal bütün insanlarda olan bir haldir.
    Bu hayaller zamanları hızla asmalı,
    Gök Türklerle Romalılar karşıIaşmalı!
    Görmüyorsan gönIlumüzün içini, korsun!
    Kılıçlarımız kınlarından çıkmayagörsün!

    Top sesleri, bomba sesi bize saz gelir;
    17'ye karşı 44 milyon az gelir.
    Arnavud'u yendim diye kendini avut,
    Yiğit Türkle bir olur mu soysuz Arnavut?
    Kayalara çarpmalıdır korkunç türküler!
    Dalmalıdır gövdelere çeIik süngüler!
    Sert dipçikler ezmelidir nice başları!
    Ecel kuşu ayırmalı arkadaşları!
    En yiğitler serilmeli en önce yere!
    Kızıl kanlar yerde taşıp olmalı dere!
    Ülkü denen nazlı gelin erde şan ister!
    Büyük devlet kurmak icin büyük kan ister.

    Damarında var mi senin böyle bol kanın?
    Türkün kanı bir eşidir lavlı volkanın!
    Tarihteki eski Roma hoş bir hayaldir,
    Kurulacak yeni Roma boş bir hayaldir,
    Karşısında olmasaydi şanli 'Türk Budun'
    Belki gerçek olacaktı bir gün umudun,

    Insan oğlu ümitlerle dolup taşmalı,
    Aryalarla Turanlılar karşılamalı.
    Tabiatın yürüyüşü belki yavaştır;
    Hız verecek biricik şey ona savaştır!
    Keskin olur Iikörlerden ayranla kımız,
    Karnera'yı yere serer Tekirdağ'lımız.
    Yurdumuzun çok tarafı olsa da kuru
    Makarnadan kuvvetlidir yine bulguru...
    Biz guleriz Façyo'ların felsefesine,
    Dayanır mı kırkı bir tek Türk efesine?
    Bizim yanık Fuzuli'miz engin biz deniz!
    Karşisinda bir göl kalır sizin Dante'niz!
    Bizler ulu bir çınarız, sizler sarmaşik!
    'Generaller 'Paşalarla atamaz aşık! ..
    Ey İtalyan başvekili! Ey Musolini!
    iki ırkın kabarmalı asırlık kini...
    Hesabınıi göreceğiz elbette yarın
    Yedi yüzlü, yedi dilli Italyan'ların!

    Irkınızı hiçe saydı Hazreti Fatih.
    Biraz daha yasasaydi Hazreti Fatih
    Ne Venedik kalacakti, ne Floransa...
    Hoş geldiniz diyecekti bize Fransa!
    Haydi, hamle kafirindir... İlkönce sen gel
    Ecel ile zaman bize olmadan engel!
    Burda tanklar yürümezse etme çok tasa;
    Sungtilerle çarpışmadır şavaşta yaşa.
    Olma boyle sinsi çakal, yahut engerek!
    Bozkurt gibi, kartal gibi doğüşmek gerek!

    Kılıç Arslan öldü sanma, yaşıyor bizde!
    Atila'nin ateşi var içimizde!
    Kanije'nin gazileri daha dipdiri!
    Sınırdadir Pilevne'nin kırk bir askeri!
    Edirne'de Sükrü Paşa bekliyor nöbet!
    Dumlupınar denen şeyi bilirsin elbet!
    Şehitlerden elli milyon bekçisi olan
    Asılmaz bir kayadır bu ebedi Vatan!

    Hüseyin Nihal Atsız




  • @berocan paylaşımın için gönülden tebrik ediyorum.
  • Mevlana nın Yedi Öğüdü

    *Cömertlik ve yardım etmede akarsu gibi ol

    *Şevkat ve merhamette güneş gibi ol

    *Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol

    *Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol

    *Tevazu ve alçak gönüllülükte toprak gibi ol

    * Hoşgörürlükte deniz gibi ol

    * Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ßy Spécops. -- 20 Nisan 2008; 2:34:19 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: SKYLİNE GTR




    Bazıları hala Atilla İlhan gibilerini okurlarken biz Üstadın yolundayız şükürler olsun.


    Saçma sapan konuşma..!
  • Cevap veren yok...
    Neyse ben Rusça yazarım buraya.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi C.C.C.P. -- 21 Nisan 2008; 12:43:32 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: C.C.C.P.

    Rusça şiir yazabiliyor muyuz?



    "Edebiyatımızdaki" diye sınırlandırılmış bir başlık olmasından , ve yazdılarınızın tarafımızca bir anlam ifade etmeyeceğinden ötürü doğru olmaz sanırım .
  • Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    yorulmuşsundur;
    nasıl etsemde yıkasam ayacıklarını
    ne gül suyum ne gümüş legenim var,
    susamışsındır;
    buzlu şerbetim yok ki ikram edeyim
    acıkmışsındır;
    beyaz ketenli örtülü sofralar kuramam
    memleket gibi yoksuldur odam.

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin
    ayağını basdın odama
    kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi
    güldün,
    güller açıldı penceremin demirlerinde
    ağladın,
    avuçlarıma döküldü inciler
    gönlüm gibi zengin
    hürriyet gibi aydınlık oldu odam...

    Hoş geldin kadınım benim hoş geldin.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi BARIŞA ÖZLEM -- 21 Nisan 2008; 16:41:55 >
  • quote:

    Orjinalden alıntı: s£stavina


    quote:

    Orjinalden alıntı: C.C.C.P.

    Rusça şiir yazabiliyor muyuz?



    "Edebiyatımızdaki" diye sınırlandırılmış bir başlık olmasından , ve yazdılarınızın tarafımızca bir anlam ifade etmeyeceğinden ötürü doğru olmaz sanırım .



    s£stavina Haklı.Ama bildiğiniz Türkçe şiir varsa alalım...




  • aysel git başımdan

    aysel git başımdan ben sana göre değilim

    ölümüm birden olacak seziyorum

    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    aysel git başımdan istemiyorum

    benim yağmurumda gezinemezsin üşürsün

    dağıtır gecelerim sarışınlığını

    uykularımı uyusan nasıl korkarsın

    hiçbir dakikamı yaşayamazsın

    aysel git başımdan ben sana göre değilim

    benim için kirletme aydınlığını

    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim



    Islığımı denesen hemen düşürürsün

    gözlerim hızlandırır tenhalığını

    yanlış şehirlere götürür trenlerim

    ya ölmek ustalığını kazanırsın

    ya korku biriktirmek yetisini

    acılarım iyice bol gelir sana

    sevincim bir türlü tutmaz sevincini

    aysel git başımdan ben sana göre değilim

    ümitsizliğimi olsun anlasana

    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim



    sevindiğim anda sen üzülürsün

    sonbahar uğultusu duymamışsın ki

    içinden bir gemi kalkıp gitmemiş

    uzak yalnızlık limanlarına

    aykırı bir yolcuyum dünya geniş

    büyük bir kulak çınlıyor içimdeki

    çetrefil yolculuğum kesinleşmiş

    sakın başka bir şey getirme aklına

    aysel git başımdan ben sana göre değilim

    ölümüm birden olacak seziyorum

    hem kötüyüm karanlığım biraz çirkinim

    aysel git başımdan seni seviyorum

    atilla ilhan




  • ben sana mecburum

    Ben sana mecburum bilemezsin

    Adını mıh gibi aklımda tutuyorum

    Büyüdükçe büyüyor gözlerin

    Ben sana mecburum bilemezsin

    İçimi seninle ısıtıyorum.



    Ağaçlar sonbahara hazırlanıyor

    Bu şehir o eski İstanbul mudur?

    Karanlıkta bulutlar parçalanıyor

    Sokak lambaları birden yanıyor

    Kaldırımlarda yağmur kokusu

    Ben sana mecburum, sen yoksun!



    Sevmek kimi zaman rezilce korkudur

    İnsan bir akşam üstü ansızın yorulur

    Tutsak ustura ağzında yaşamaktan

    Kimi zaman ellerini kırar tutkusu

    Birkaç hayat çıkarır yaşamasından

    Hangi kapıyı çalsa kimi zaman

    Arkasında yalnızlığın hınzır uğultusu



    Fatihte yoksul bir gramafon çalıyor

    Eski zamanlarda bir Cuma çalıyor

    Durup köşe başında deliksiz dinlesem

    Sana kullanılmamış bir gök getirsem

    Haftalar ellerimde ufalanıyor

    Ne yapsam ne tutsam nereye gitsem

    Ben sana mecburum, sen yoksun!



    Belki Haziranda mavi benekli çocuksun

    Ah seni bilmiyor kimseler bilmiyor

    Bir şilep sızıyor ıssız gözlerinden

    Belki Yeşilköy'de uçağa biniyorsun

    Bütün ıslanmışşın tüylerin ürperiyor

    Belki körsün kırılmışsın telâş içindesin

    Kötü rüzgâr saçlarını götürüyor.



    Ne vakit bir yaşamak düşünsem

    Bu kurtlar sofrasında belki zor

    Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden

    Ne vakit bir yaşamak düşünsem

    Sus deyip adınla başlıyorum

    İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin

    Hayır başka türlü olmayacak

    Ben sana mecburum bilemezsin...

    atilla ilhan




  • böyle bir sevmek

    Ne kadınlar sevdim zaten yoktular

    yağmur giyerlerdi sonbaharla bir

    azıcık okşasam sanki çocuktular

    bıraksam korkudan gözleri sislenir

    ne kadınlar sevdim zaten yoktular

    böyle bir sevmek görülmemiştir.



    Hayır sanmayın ki beni unuttular

    hala arasıra mektupları gelir

    gerçek değildiler birer umuttular

    eski bir şarkğ belki bir şiir

    ne kadınlar sevdim zaten yoktular

    böyle bir sevmek görülmemiştir.



    Yalnızlıklarımda elimden tuttular

    uzak fısıltıları içimi ürpertir

    sanki gökyüzünde bir buluttular

    nereye kayboldular şimdi kimbilir

    ne kadınlar sevdim zaten yoktular

    böyle bir sevmek görülmemiştir.

    atilla ilhan
  • an gelir

    An gelir

    paldır küldür yıkılır bulutlar

    gökyüzünde anlaşılmaz bir heybet

    o eski heyecan ölür

    an gelir biter muhabbet

    çalgılar susar heves kalmaz

    şatârâbân ölür.



    Şarabın gazabından kork

    çünkü fena kırmızıdır

    kan tutar / tutan ölür

    sokaklar kuşatılmış

    karakollar taranır

    yağmurda bir militan ölü.



    An gelir

    ömrünün hırsızıdır

    her ölen pişman ölür

    hep yanlış anlaşılmıştır

    hayalleri yasaklanmış

    an gelir şimşek yalar

    masmavi dehşetiyle siyaset meydanını

    direkler çatırdar yalnızlıktan

    sehpada pir sultan ölür.



    Son umut kırılmıştır

    Kaf dağı'nın ardındaki

    ne selam artık ne sabah

    kimseler bilmez nerdeler

    namlı masal sevdalıları

    evvel zaman içinde

    kalbur saman ölür

    kubbelerde uğuldar bâkî

    çeşmelerden akar Sinan

    an gelir

    -lâ ilâhe illallah-

    kanunî Süleyman ölür.



    Görünmez bir mezarlıktır zaman

    şairler dolaşır saf saf

    tenhalarında şiir söyleyerek

    kim duysa / korkudan ölür

    -tahrip gücü yüksek-

    saatli bir bombadır patlar

    an gelir

    Attilâ ilhan ölür.

    atilla ilhan




  • GÖZLERİN
    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    ister hapisaneme, ister hastaneme gel,
    gözlerin gözlerin gözlerin hep güneşte,
    şu Mayıs ayı sonlarında öyledir işte
    Antalya tarafında ekinler seher vakti.

    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    kaç defa karşımda ağladılar
    çırılçıplak kaldı gözlerin
    altı aylık çocuk gözleri gibi kocaman ve çırılçıplak,
    fakat bir gün bile güneşsiz kalmadılar.

    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    gözlerin bir mahmurlaşmayagörsün
    sevinçli bahtiyar
    alabildiğine akıllı ve mükemmel
    dillere destan bir şeyler olur dünyaya sevdası insanın.

    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    sonbaharda öyledir işte kestanelikleri Bursa'nın
    ve yaz yağmurundan sonra yapraklar
    ve her mevsim ve her saat İstanbul.

    Gözlerin gözlerin gözlerin,
    gün gelecek gülüm, gün gelecek,
    kardeş insanlar birbirine
    senin gözlerinle bakacaklar gülüm,
    senin gözlerinle bakacaklar.

    NAZIM HİKMET




  • MAVİ GÖZLÜ DEV

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Kadının hayali minnacık bir evdi,
    bahçesinde ebruliii
    hanımeli
    açan bir ev.

    Bir dev gibi seviyordu dev.
    Ve elleri öyle büyük işler için
    hazırlanmıştı ki devin,
    yapamazdı yapısını,
    çalamazdı kapısını
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan evin.

    O mavi gözlü bir devdi.
    Minnacık bir kadın sevdi.
    Mini minnacıktı kadın.
    Rahata acıktı kadın
    yoruldu devin büyük yolunda.
    Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,
    girdi zengin bir cücenin kolunda
    bahçesinde ebruliiii
    hanımeli
    açan eve.

    Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,
    dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:
    bahçesinde ebruliiiii
    hanımeli
    açan ev..


    Nazım HİKMET




  • BEKLENEN
    Ne hasta bekler sabahı,
    Ne taze ölüyü mezar.
    Ne de şeytan, bir günahı,
    Seni beklediğim kadar.

    Geçti istemem gelmeni,
    Yokluğunda buldum seni;
    Bırak vehmimde gölgeni,
    Gelme, artık neye yarar?

    NECİP FAZIL KISAKÜREK
  • AYNALAR
    Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik;
    İste yakalandık, kelepçelendik!
    Çıktınız umulmaz anda karsıma,
    Başımın tokmağı indi başıma.

    Suratımda her suç bir ayrı imza,
    Benmişim kendime en büyük ceza!
    Ey dipsiz berraklık, ulvi mahkeme!
    Acı, hapsettiğin sefil gölgeme!

    Nur topu günlerin kanına girdim.
    Kutsi emaneti yedim, bitirdim.
    Doğmaz güneşlere bağlandı vade;
    Dişlerinde, köpek nefsin, irade.

    Günah, gunah, hasad yerinde demet;
    Merhamet, sucumdan aşkın merhamet!
    Olur mu, dünyaya indirsem kepenk:
    Gözyaşı döksem, Nuh tufanına denk?

    Çıkamam, aynalar, aynalar zindan.
    Bakamam, aynada, aynada vicdan;
    Beni beklemeyin, o bir hevesti;
    Gelemem, aynalar yolumu kesti.

    NECİP FAZIL KISAKÜREK
  • Güven Kıraç'ın çok sevdiğim bir karalamasıdır.


    Aklımda kalanları yazacağım için hata payımı dikkate almanızı rica ederim


    Seni hiç aldatmadım / En fazla ayla oturduk dün gece senli-benli / Birazcık yağmur kimseyi incitmez / ama yağıyordu işte yabancı bir dilde/ Ay da sustu ben de .....

  • Düşünce

    Ülfet belalı şey, fakat uzlet sıkıntılı,
    Bilmem nasıl geçirmeliyim son beş on yılı?
    İnsanlar anlaşıldı cihanın da sırrı yok,
    Kalsaydı tirkeşimde eğer tek bir altın ok
    En tatlı bir hayal için atmazdım ufkuma.
    Dalsın yakından gözlerim artık son uykuma.
    Gördüm ve anladım yaşamak macerasını
    Bakiyse ruh eğer dilemezdim bekasını.
    Hülyası kalmayınca hayatın ne zevki var,
    Bitsin hayırlısıyla bu beyhude sonbahar.
    "Yalnız duyan yaşar" sözü derler ki doğrudur;
    "Yalnız duyan çeker" derin, en doğru söz budur.


    hele bu mısraları insanın kanına işliyor


    Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi/Müşkil budur ki ölmeden evvel ölür kişi.
  • Şeyh’ul-İslam Yahya Efendi



    “Bir dil-rubaya düştü gönül, müptelası çok / Aşkın sefası yok değil amma, cefası çok.”


    Ne güzel bir tanımdır bu..
  • quote:

    Orjinalden alıntı: s£stavina

    Şeyh’ul-İslam Yahya Efendi



    “Bir dil-rubaya düştü gönül, müptelası çok / Aşkın sefası yok değil amma, cefası çok.”


    Ne güzel bir tanımdır bu..

    Evet gerçekten çok güzel teşekkürler
  • 
Sayfa: önceki 1415161718
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.