Şimdi Ara

<<<<Yeni Renault Fluence Ze alacaklar alanlarlar kulübü>>> (3. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
678
Cevap
25
Favori
124.330
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Hes olayına hiç girmeyelim..Planlanan 2500 Hes tamamlandığında ülkemizin toplam enerji tüketiminin %6 sını karşılayacak.Bu da şebekelerdeki kayıp oranına eş bi oran.Hes lerin doğaya verdiği tahribat ortada.Dünyadaki trend rüzgar ve güneş.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: the engine

    Hes olayına hiç girmeyelim..Planlanan 2500 Hes tamamlandığında ülkemizin toplam enerji tüketiminin %6 sını karşılayacak.Bu da şebekelerdeki kayıp oranına eş bi oran.Hes lerin doğaya verdiği tahribat ortada.Dünyadaki trend rüzgar ve güneş.

    tamam hes olayına girmeyelim peki biriside şuraya nükleer enerjiye girmeyelim derse geriye güneş ve rüzgar kalıyor, peki rüzgar ve güneş enerjisinin türkiyenin ihtayacını karşılayacağına inanıyormusun ? bir evin 12 saat güneş alırsa eğer sadece bir a tipi bir buz dolabını çalıştırabildiğini düşünürsen yeterli olacakmıdır bu? kesinlikle hayır, hesler en azından çok iyi olmasada havayı kirletmiyor, hala kömürle çalışan santrallerimiz var, neyse konu araba idi nereye gitti, sorunun tek çözümü var oda tasarruf etmek ,




  • bence konu başlığı fluence ze ye küfredenler kulübü olmalı.
  • Elektrikli Fluence’ın fiyatı dizelden daha ucuz

    Renault Mais, Türkiye'de Mart 2012’de satışa sunacağı elektrikli Fluence'in satış fiyatını 3 ay öncesinden belirledi. Şirket, Fransa merkezle yaptığı sıkı pazarlıklar sonucunda Fluence Z.E.’nin fiyatını, dizel Fluence’ın altına indirdi. 100 kilometrede 2.5 liralık elektrik harcayan otomobilin fiyatı 60 bin lira olarak açıklandı. Böylece elektrikli Fluence’a 60 bin lira ödeyen bir tüketici, İstanbul’dan Ankara’ya sadece 10 liraya gidebilecek.

    Vatan Gazetesi'nden Mete Tansu'nun haberine göre, Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, Fluence Z.E.’nin satış fiyatının 2012 model dizel Fluence’tan daha düşük olduğu belirterek, “Fluence Z.E.’yi hükümetin verdiği yüzde 3 ÖTV desteğiyle Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türkiye’de de termik motorlu Fluence fiyatı ile satışa sunabiliyoruz. Elektrik motorlu Fluence, 60 bin liraya satılacak. Üst donanıma sahip 2012 model 110 beygir güç üreten Fluence Privilege 1.5 dCi EDC’nin kampanyalı fiyatı bile 61 bin 450 lira. Fluence’ın satış fiyatında Renault olarak verdiğimiz sözü tuttuk, hatta fiyatını donanımlı dizelden daha düşük tutmayı başardık” dedi.

    Aybar, daha önce elektrikli aracın fiyatının hemen hemen dizel Fluence’a yakın olacağını söylemişti.

    İbrahim Aybar, sıfır emisyonlu yüzde 100 elektrikli Fluence Z.E.’nin Avrupa’daki gibi batarya hariç satılacağını ve aylık abonelik ücreti alınacağını da sözlerine ekledi. Aybar, “Batarya çok pahalı, o yüzden tüketici kiralamış gibi olacak. Aylık abonman ücreti verecek. Fransa’da ayda 79 euro (197.5 TL) alınıyor, bizde 100 euro (250 TL) civarında olur” dedi. Fluence Z.E.’ye yılbaşı sonrasında sipariş verilebilecek, teslimatlar Mart’ta başlayacak.

    Bataryası 4.5 liraya doluyor

    Renault Mais Genel Müdürü İbrahim Aybar, elektrikli araçların yakın bir zamanda tüm Türkiye sokaklarında görülme şansı olacağını söyledi. Aybar, bugün 100 kilometrelik bir mesafenin benzinli araçlarla 35 liradan fazla, dizel araçla 25 liranın üzerinde bir maliyetle gidilirken, elektrikli araçlarla aynı mesafenin 2.5 liraya gidilebileceğini, bunun da çevre temizliğinin yanında oldukça büyük bir ekonomiyi getirdiğini söyledi.

    Elektrikli Fluence’ın 185 kilometrelik bataryası 4.5 liraya doldurulacak. Bu işlem gece yapılırsa elektrik faturası 100 kilometre için 1.5 lira, 185 kilometre için de yaklaşık 2.5 liraya düşecek.

    Teşvik olmasa Fransa’dan ucuz

    ELEKTRİKLİ araçlara Avrupa’da teşvikler sağlanıyor. Örneğin Fransa, İngiltere ve Portekiz’de 4 bin ile 6 bin euro arasında vergi indirimi yapılıyor. Danimarka’da MTV alınmıyor. Elektrikli Fluence’ın Fransa’daki satış bedeli 26 bin 300 euro olarak belirlendi. Ancak hükümetin sağladığı 5 bin euroluk vergi teşviğiyle araç Fransa’da 21 bin 300 euroya satılacak. Bu fiyata bataryanın kira bedelini içeren 79 euroluk abonman ücreti ekleniyor.

    Tam şarjla 160 km gidiyor

    Fluence Z.E.’nin 22 kwh’lık elektrikli motoru 95 beygir güç üretiyor. Elektrikli araç tam şarjla maksimum 160 km yol katedebiliyor. Aracın azami hızı 135 km/s ile sınırlandırıldı. Elektrikli araç, evdeki priz sayesinde 6 saatte şarj edilebiliyor. Otopark, alışveriş merkezleri gibi mekanlarda kurulacak şarj istasyonlarıyla bu süre hızlı şarjla 30 dakikaya kadar inecek.


    kaynak :hürriyet



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Besiktask34 -- 26 Aralık 2011; 13:55:41 >




  • Batarya başına 180-160 km yol , çok düşük bir rakkam.Bu üzücü bir durum.Bunu yapanlar kesin 2 ya da 3 batarya'nın dönüşümlü olarak kullanıldığı bir tasarım yapmışlardır.(öyle 18 saat istanbul Ankara arası falan düşünmeyin. Öyle şey olmaz)
    Çünkü bir arabanın kontağını çalıştırdığınız anda en az 500 km yol yapabilmesi lazımdır.Arabalıktan çıkar yoksa.Kesin zaten bu arabada tek batarya ile çalıştırdığınızda bir uyarı sistemi vardır.
    "Dikkat ediniz tek bataryanız var.Biterse yolda kalırsınız" gibi bişeyler vardır.
    Max 135 km/s hız yapacak deniyor.Bu demektirki 120 km/s'e kesin ulaşacak !(Elektirkli araba bu !Mühendisim ulaşır).Hem kazayı önler hem de optimum bir hız olduğu için uygundur.
    Asıl benim canımı sıkan şu batarya abonmanlığı mı kirası mı her ne garın ağrısıysa o oldu.
    Ben zaten biliyodum böyle bi b.ku yiyeceklerini.Ama böyle değil de "bataryayı şarz etme işinde" gıcıklık çıkartırlar diye düşünüyordum.
    Yani arabanın bataryasını öyle "evden bildiğin prize takıp sana şarz ettirmezler" diye düşünüyordum. Üçüncü kişilere bu işin rantını açmaları lazım tabiiki.Benzinciler napacak di mi yoksa.
    Özel , mühürlü bir şarz sistemi olması lazımki birileri bu işten ekmek kazansın di mi
    Galiba akıllanmışlar artık , parayı peşin alıyorlar baksanıza.
    Çünkü artık bizim kahvedeki KörSatı abimiz bile biliyoki uzakdoğulu çekik gözlü çiçançon kardeşler bir şekilde bu bataryanın çakmasını üretecek ya da evdeki prizden doludurulmasını sağlayacak ekipmanı anında geliştirecekler !
    Herneyse ağır kapitalist bir devlet olan Türkiyede bu işin gelişmesi hemen olmayacak gibi görünüyor.
    Ha bu arada şunu da belirtmeden gitmeyeyim. Benzin ; arabanın deposunda 100 yıl boyunca kullanılmadan dursa bile azalmaz kaçak yoksa.Amma velhasıl kel-am aynı şey batarya için geçerli değil.Bekleyen araba'nın bırakın bataryasının içindeki elektriğini , sıfır batarya bile zamanla ölür !
    Ama korkmayın çinliler çakma , abonmanlığı olmayan , evdeki prizden dolan bataryalar üretirler.Hemen piyasası oluşur orda burda.Peşin tane tane ya da toptan alırsın 10 tane koyarsın bir kenara.Nokia batarya gibi düşünün.Bu sefer trafik polislerini devreye sokarlar kesin. Yok bataryan orjinal mi , çakma mı , yok ruhsata işli mi ..... Ohhooooğğğğooo yok çakma batarya kullanmanın cezası şu kadar falan.Yok araba trafikten men edilir falan.Ehliyetine şu kadar ceza puan gelir falan.Hehhey burası Türkiye !
    Aha aklıma geldi ; aslında "orjinal hp yazıcı kartuşunu doldur boşalt" gibi bir sistem de geliştirilebilir polisi kandırmak için.21 yüzyılın gözünü seveyim.Herşeyin korsanı yapılabilir.
    Bu devlet akıllanmaz abi.Devlet vatandaş için yok bu ülkede.Vatandaş devlet için var.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Sıçuruk Kedi -- 26 Aralık 2011; 20:45:41 >




  • Aylık abonman(batarya kirası) için fransada 75Euro fiyatı varmış, Türkiye için 100Euro olacağı bildirilmiş yukarıdaki haberde. Bu durumda aylık 2000km'nin altı için karlı bir yatırım olarak gözükmüyor. Ancak aylık 2000km yapacak birinin 160km gibi bir menzil yolda kalmasına sebeb olur. Zaten standart akaryakıtta da 100km'de 4lt yakar denilen araçlar pratikte 5-5,5lt yakıyor. Bunu elektrikli araçlara uyguladığınızda fabrika verisi 160km yol yapar denilen aracın 100-120km gibi bir yol yapabileceğini düşünüyorum. Hala teknolojik gelişim, fiyat, kira gibi verileri birleştirdiğinizde rantabl olmaktan uzak.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ENG_civ -- 27 Aralık 2011; 12:05:45 >
  • Büyük ihtimalle batarya hizmetini başka bir yerden almayacağınıza dair bir taahhütname falan imzalatmayı planlıyorlardır ilk satışta. Yukarıda KarettaKerata arkadaşın sözlerine katılıyorum. Eninde sonunda ya yerli üreticiler devreye girerek ya da çinliler vasıtasıyla kira sorunu olmayan batarya sistemi gelişir. Ancak devletin akaryakıt üzerinden aldığı vergiden oluşacak kaybı bir şekilde çıkarması planlanacaktır ve dediği gibi bir çok sorun beraberinde gelecektir. "The engine" arkadaşın verdiği verilere göre elektrikde çevreye saygılı bir enerji değil sonuçta, üretiminde ciddi miktarda fosil yakıt kullanılıyor.
  • Bu araçtaki batarya 250kg diye biliyorum ben. Yan sanayisi çıksa öyle 3-5 tane yedek alıp nereye koyacaksınız arkadaşlar? Hadi aldınız, 250kg lık bir bataryanın yan sanayisi bile dünya para olur.
  • arkadaşlar araçlar evden şarj edibilecek normal 220 v pirizle ama bunu hediyemi verirler ayrıcamı satarlar o belli değil
  • batarya bagajda yer kaplamış ama bunu mecburen buraya koymuşlar. zira değişim için en ideal yer orası.
    eğer değişim olmasaydı. normal araçlardaki yakıt deposunun yerinde olabilirdi.

    şahsen, bahçeli bir evim ve biraz param olsa bu arabayı ilk alanlardan olmak isterdim.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Hamdi0555 -- 28 Aralık 2011; 2:21:46 >
  • NTV de yayınlanan 0'dan 100'e programında yapılan tanıtım..
    merak edenler için güzel bir bölüm olmuş..
    izlemek için link aşağıda
    youtube linki
  • Bu konuda bir gelişme var mı, ayladır hiçbir şey yazılmamış.
  • 160 km menzilli, 60 bin liraya Fluence Z.E. az sayıda kişi tarafından, ancak evin ikinci arabası olarak alınır. Sadece şehir içinde kullanılır.

    160 km menzilli, 60 bin liralık Fluence Z.E.'ye bir de 100 euro batarya kirası eklerseniz bu araç Türkiye'de hiçbir şekilde satılmaz. Birkaç çıkıntı kişi alır o kadar. Çünkü 100 euroya Türkiye'de 60 litre dizel alırsınız, 1000 kilometreye yakın yol yaparsınız, bu ortalama birinin 1 aylık gideceği yoldur, hele 2. araç olarak düşünüyorsanız çoğunlukla yeterlidir.

    Aracı yoğun şekilde şehir içinde kullanan kişilerin veya şirketlerin kısmi bir karı olabilir. Ancak aracın menzili nedeniyle yolda kalma riski, bataryanın dolması için zaman gerekmesi tüketim avantajlarını götürür. Batarya değişimi bu konuda avantajlı olabilir ama fiyatının uygun olması (batarya doldurma ve 250 kiloluk bataryanın değiştirilmesi masrafları) biraz zor. Batarya değişimi durumunda batarya kiralanmış bile olsa "benim arabaya eski batarya taktın", "bu batarya arızalı", "benim batarya doluyken 150 km menzil gösteriyordu bu batarya 120 km kandırdın beni!" gibi tartışmalar eksik olmayacaktır.

    Soğutma, ısıtma, aydınlatma, müzik gibi alıştığımız konfor ve gereklilikler bu aracın 160 kilometrelik menzilinden yiyecektir. Hem de inanılmaz miktarlarda.

    Eee? Neden Fluence dCi almayalım da Z.E. alalım, biri bana açıklayabilir mi?

    2012 yılı Türkiye'si için bence en uygun araç, küçük dizel motorlu, büyük akülü hibrit araç olabilir. Bu araç piller doluyken sadece elektrik ile gidebilmeli, menzili bittiğinde dizel motor ile gideceği yere varmalıdır. Böylece şehir içi için tamamen elektrik ile çalışan araç, zor durumda kalındığında veya şehirlerarası kullanımda kısman elektrik motoru kısman dizel ile yoluna devam eder. Şehirlerarası yolda yokuş aşağı bölümlerde bataryaları şarj eden araç, yokuş yukarı dizel motor desteği ile daha az elektrik harcayarak -veya harcamadan- ilerler. 2 saatte bir 20-30 dakika şarj ve ihtiyaç molası veren bir aile bu araçla oldukça hesaplı seyahat edebilir. Aracın yüzeyine konulacak güneş panelleri öğle güneşinde bataryalara 50-200 watt/metrekare verimle destek sağlayabilirler.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: ENG_civ

    Akaryakıt tekellerinin yerini almaya çalışan otomobil firmaları bataryaları kiralamak suretiyle yüksek karlar elde etmek istiyorlar. Bataryayı sana satmıyor, kiralıyor ki yıllarca bedel ödeyin. Birileri illa alacak o parayı cebinizden.

    Ama merak etme yakında bizim türkler batarya üretirler kendileri.. Tüm dünyaya satarız .. Böylece otomobil satıcıları da mors olurar :))
  • Odtü de arkadaşlarımın topluluğu bir etkinlik düzenledi ve katılımcılardan biri Renault du, üst düzey bir görevli(ismini hatırlamıyorum 88 odtü makina mezunu olduğunu hatırlıyorum) aracılığıyla bu aracı tanıttılar, muhtemel sorunlardan sözedildi, sorular sorduk cevaplar aldık vs, aklımda kalan bir kaç şeyi paylaşmak isterim.

    Menzil 180 km dendi, 160 km diye de okumuştum nette. Max hızı 135 km ile sınırlandırılmış, menzilden yememek için. 0-100 e 13 sn demişti yanılmıyorsam.

    Üstündeki motorun hp olarak karşılığı 95hp civarı ancak elektrik motorunun en güzel özelliği torkunu devirden bağımsız olarak sürekli maksimumda tutabilmesi, bu da özellikle şehir içi kullanımı için rahatlık sağlamakta.

    Otomatik vites gibi gözükmesine rağmen çok daha basit bir sistem kullanılıyor, bildiğimiz şanzımanlardan farklı, sanırım 1 e 9 oranında sabit çevirimi var, geri vites zaten kutup değiştirerek elde ediliyor :)


    Şarj ve batarya tarafına değinirsem;

    Batarya kapasitesi 22 kw. Yukarıda bahsedilmiş sanırım, 3 tip şarj kullanılabiliyor: Ev tipi(7saat), quickdrop(3dakika), hızlı şarj(20 dakika) (sanırım sanayi voltajıyla oluyor bu). Ev tipi şarj sistemi 3kw/h güçte şarj edebiliyormuş aracı, standart prizlerden çekilebilecek maksimum akım değeri 16A karşılıyor aşağı yukarı, daha arttırılabilir de muhtemelen güvenlik için öyle yapmışlar). Ama benim aklıma takılan konu elektrik saatinden doğrudan hat çekip ani su ısıtıcı (şofben) çalıştırıyoruz ki 7kw/h gibi uçuk değerlerle çalışan aletler, bu tip bir şey kullanılamaz mı diye düşünmedim değil.

    Hızlı şarj ve quickdrop istasyonlarının arttırılacağı ve bunların aracın gps sistemine entegre edileceği belirtildi.

    Dünyadaki elektrik enerjisi üretimi, enerji üretim tipine göre bu aracın dolaylı yoldan yaptığı salınım değerleri gösterildi(Net rakam hatırlamıyorum ama yenilenebilir enerji ile 0, kömür termik santralleriyle şimdiki dizellerden daha fazlaydı) Emisyon değerlerindeki geçmişe dönük gelişim grafiğine dayanan yorumlar yapıldı falan fişman.

    Batarya ağırlığı 250 kg, ekstra parçalarıyla 300 kg oluyor ve aracın arka aksının üstüne biniyor ağırlığı. Araç normal fluance dan 15 cm uzun ancak bagajın derinliği bizdeki uno kadar anca vardı :) Ekstra ağırlık yol tutuş için nasıl olur bilemedim, ağırlık merkezini aşağıya çekiyor ve ön arka aks ağırlık dengesine katkıda bulunuyor olabilir. (Normal sedanlarda 70 e 30 a kadar çıkan farklar var, BMW yi bilirsiniz 50 50 tutturma çabasındadır, bunda ne olur o oran bilemiyorum) Ama aracın olayı bu değil.

    Batarya 400V gerilime sahip, motor, klima ve bir sistem daha (unuttum da cam rezistansı falan olabilir) 400V ile çalışacak şekilde tasarlanmış, diğer sistemler eski usül 12V çalışmakta ve standart bir akü tarafından beslenmekte, 400V ile çalışacak sistem geliştirmesi maliyeti arttırır diye böyle yapmışlar, mantıklı.


    Batarya kiralama sisteminden bahsedeyim biraz,

    Bataryyalar aracın sahibine değil renault a ait olacak ve kiralama bedeli olacak. Bunun temel sebebi aracın fiyatının dizel eşdeğerleriyle aynı seviyede tutulabilmesi(vergi indirimi vs de var tabi işin içinde)

    Panelde en çok sorulan soru şuydu "Quickdrop da değiştirilen batarya bizim aracımızdakinden daha kötü kalitede(kullanım sonucu eskimiş) bir batarya olabilir, bu sıkıntı olur kullanıcı için." di, bataryalar Renault a ait, kontrol ve yenileme mekanizması olacak denildi. Ama kullandıkça bataryanın eskimesi ve onların yenilenmesi konusunda biraz dolambaçlı bir cevap verdi.


    Güvenlik tarafına gelirsem,

    Yukarıda bahsedilmiş sanırım çarpışma testlerinden, aracın toplam ağırlığı 1.5 ton civarıydı sanırım(web sitesinde falan vardır), fazladan ağırlığın da çarpışmalarda değişken etkisi olacaktır tabi(duvara gömersen sıkıntı da başka arabaya gömersen karşıya sıkıntı gibi :) ) o tarafa çok girmiyorum ancak arkadan ciddi çarpışmalarda bataryanın hasar alma tehlikesi var bence, kimyasaldır yangındır patlamadır korkarım ben, hesap kitap yapılmıştır gerçi.

    Kaza sonrası aracı içerdekileri kurtarmak için aracı kesmek gerekebilir, bu yüzden aracın üzerinde açıklamalar var ve büyükşehirlerdeki kurtarma ekiplerine elektrikli aracı kesip biçme eğitimi verilmiş.

    Yaya güvenliği için düşük hızlarda uyarı sesi verecek bir ekipman eklenecekmiş araca, araç sessiz çalışıyor malumunuz.


    Bir kaç şey daha ekleyeyim,


    Aracın argesi yüksek maliyetli ve üretim miktarı da az olduğu için muhtemelen yaygınlaştıkça fiyatı düşecektir. Rekabetin artması, batarya ve motor üretiminde rekabet oluşması da ilerleyen zamanlarda daha cazip fiyatlar elde edilebilmesini sağlayabilir tabi vergi bindirmezlerse :)

    Batarya kalitesinin korunması tarafında firma net bir güvence vermedi, bence mühim bir mesele.

    Ufak bir hesaplama sonucu 2.5 TL/100km gibi bir hesap yaptık ev tipi şarj kullanımında, süper değer :)

    Batarya sistemlerinin gelişimiyle ilgili bilgiler verildi, geleceğin bataryaları konuşuldu. Şimdiki lityum bataryalar, batarya başına kullanılan lityum miktarı, bunların geri dönüşümü, lityum yataklarının konumu ve kapasiteleri konuşuldu.

    Şehir içi günlük araç kullanım ortalaması 60 km civarıymış, bunun yüzde bilmem kaçı 30 km civarında takılıyormuş, şehir içi tarafını öven şeyler konuşuldu işte. Yılda 12000km'den fazla yapılırsa batarya kirasını kurtarıyormuş(dizelle eşit maliyet sanırım), tabi ülkeden ülkeye değişen fiyatlar etkileyecektir bunu.

    Şimdi geldi aklıma, bunun MTV si nasıl olur acaba :) Yurtdışındaki emisyon sistemi olsa sıkıntı değil de bizde ne olur bilemedim. Kasko-sigorta firmaları bu araçlara ekstra maliyetli poliçeler düzenleyebilir bir ihtimal.

    Bir de aracın bakımı nasıl olur, maliyeti ne olur falan takıldı şimdi kafama. Motor kısmı fosil yakıtlılardan çok daha uzun ömürlü ve az bakım gerektirecektir tahminimce de batarya işin içine girdiğinden karışık bir mesele.

    Bence menzili ve sürüş zevkini saymazsak elektrik motoru fosil yakıtlı motorlardan çok daha kullanışlı olacaktır araçlarda. Devir değişimine daha uygun aletler bunlar, çok daha basit sistemler ve kolay kontrol edilebilir aletler, aracın şanzımanından da anlarsınız. Fosil yakıtlı motorlar malesef ki çok fazla değişkene sahip, sabit devirli kullanımda şimdikinden daha iyi verimlilik değeri sunabilecek aletler ama otomobiller malesef ki sabit devir kullanımına uygun değil (8 9 vitestir, değişken oranlı şanzımanlardır da bu yüzden zaten)

    Kış şartlarında kullanımda daha da avantajlı olacaktır bence bu aletler, kontrol edilebilirliğin artması sürüş için iyi olacak bilgisayarlı sistemler çok daha geliştirilebilecek, motorun ideal ısıya ulaşması araç içini ısıtma falan filan, ilerleyen zamanlarda çok daha rahat göreceğiz bu farkları.

    Tabiki en büyük sorun menzil ve şarj süresi, özellikle şehirler arası yolculuklar için.


    İhsan beyin yazdıklarına hitaben,

    Kullanım maliyetleri ve günümüzde nasıl bir araç tercih edilebileceği konusunda size katılıyorum, ancak hibritleri geçiş araçları olarak düşünüyorum bunlar da geleceğin araçları diye düşünüyorum ben. Hibritlerin en büyük sıkıntısı fazla komplike aletler olması bence, bataryalar geliştikçe de tarihe karışacak aletler. Bir anda mükemmele ulaşmak imkaansızdır, ihtiyaçlar-talepler arttıkça arge bu konunun üstüne daha da yoğunlaşacaktır ve 10 20 yıl gibi bir sürede çok daha makul araçlar üretilecektir. Geçiş aracı kısmını açarsak (kullanım maliyeti bakımından) benzinden dizele, dizelden hibritlere, hibritlerden den de elektirkli araçlara geçileceğini düşünüyorum. Özellikle ilk aşamalara hemen herkes hakimdir, bahsettiğim oturumda Bosch da vardı ve enjektörlerin gelişiminden bahsettiler, turbo sistemlerin gelişimini biliyoruz vs. Bir sistem keşfedilir, daha iyi bir sistem bulunana kadar geliştirilir, yeni sistem eski sisteme göre yeterince avantaj kazandığında dengeler değişir. Bu geçiş aşamalara göre düşünmek lazım bu aletleri, ilk versiyon aletler illaki gelişecektir.

    Güneş paneli mevzusu da açılmıştı panelde, aracın bütün yüzeyleri güneş panelleriyle kaplansa bile yeterli gücün elde edilemeyeceği söylendi. Hesap kitap işlerini hatırlamıyorum ancak -sizin verdiğiniz değerlere bakarak- öğle güneşi 50-200watt/metrekare en iyi ihtimalle 2 kw saat üretim demek. Ufaktan hesap kitap yapalım, 180 km menzilde 22kw tüketim yapıyor bu araç, 60km ortalama hız olsa 3 saat desek 7kw/saat gibi bir tüketimi var, çok yeterli bir etkinliğe sahip olamayacaktır bence. Bir de ışığı alma açısı, ışık miktarı falan var daha da düşürecektir bu değerleri. Ha bir de panellerden gelen voltaj ile araçtaki bataryayı şarj etmek için de ekstra sistemler, güneş panelleri ve bu sistemin ekstra maliyetleri, bunun satılabilirliğe etkisi, estetik sıkıntı vs vs karışık mevzular.

    Bir arkadaş da akaryakıt firmalarındaki gücü Renault almak istiyor diye bahsetmiş, mantıklı bir düşünce ancak oldukça uzun vadeli bir plan olabilir bu, dengelerin ne yönde değişeceğini de bilemeyiz. Ancak özellikle hızlı şarj ve quickdrop sistemlerin kurulabilecekleri lokasyonları düşünürsek akaryakıt firmalarının elinde de büyük koz var. Ki hiç bir büyük akaryakıt firması bu gelişmelere karşı boş değildir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi mersinden_ersin -- 13 Mart 2012; 16:26:51 >




  • uzun, yaralı bir o kadarda okuması zevkli bilgiler için teşekkürler, bu araçların türkiyede tutması için tek bir şey var o da mtv vergisinin ya hiç alınmaması yada yüzde 2-3 lere çekilmesi, yıllık alınan vergide 50 tlye sabitlene bilir mesela, ama yaygınlaşmanın bir eksi yanı zaten yetmeyen elektirik enerjisine yeni bir yük daha gelmesi, aslında aracın tavanını güneş enerjisi paneli gibi ( günümüzdeki açılmayan cam tavan misali) yapıp hiç yoktan bataryanın yüzde 10 dolsa kardır diye düşünüyorum
  • @asi_gitarist arkadaşım üşenmeden yazmışsınız ben de okudum. Yazının geneline katılıyorum. Bence temel sorun yeni teknoloji olduğu ve çıkabilecek bir sürü aksilik, komplikasyonlar hesaba katılacağı için insanlar mesafeli yaklaşacaklardır. Bu mesafeyi kırmanın tek yolu ise son kullanıcıya olan maliyeti ciddi ölçüde azaltmaktır.

    Henüz test aşamasındaki bir sisteme ve araca güvenerek 50-60 bin TL verip bir de batarya mevzusundaki soru işaretlerini yaşamak yerine, insanlar aynı aracın dizel versiyonuna yönelecek veya başka araçlar tercih edeceklerdir.

    Yok yılda 15.000 km yaparsak kara geçeriz yok batarya elimizde kalır kullanıcı hatası derlerse ne yaparız diye kimse düşünmek istemez. Hani şirket, toplu taşıma araçları vs gibi organizasyonlar belki özenebilir ama bu haliyle zor diyorum.

    Örneğin ülkemizde LPG olayı ilk çıktığında taksiciler hatta vatandaş bir anda yüklendi. Bildiğin mutfak tüpünü bagaja monteleyerek kullanıyorlardı ilk zamanlar :D Tüm tehlikelere ve çıkabilecek sorunlara rağmen hızla yaygınlaştı çünkü Benzine hatta Motorine göre müthiş bir tasarruf sağlıyordu. Devlet kısa zamanda uyandı ve akaryakıt şirketleride ağırlığını koyunca yasalar değişti vergiler arttı LPG fiyatı Motorin fiyatına yaklaştı. Performansı düşürmesini, 2. sınıf vatandaş muamelesi görüp kapalı parklara alınmamayı :)) ve taktırma fiyatlarını da ekleyince öyle müthiş avantajı kalmadı. Küçük araçlar veya dizel araçlarda tercih edilmiyor. Genelde benzinle çalışan yüksek hacimli motorlarda tercih edilir hale geldi. Sonuçta fosil tipi yakıt olduğu için sorunu çözmüyor.

    Hibrit araçlar çıkalı yıllar olmasına rağmen çok yüksek hatta el yakan fiyatları ile zaten bizim gibi ülkelerde satışını hiç artıramadı. Bence bunu bile özellikle yapıyorlar.

    Gelişmiş ülkeler yıllardır Dünyamızı sömürerek karbon emisyonu salınımı çok yüksek noktalara getirdiler. Şimdilerde ise dünya için bunun zararlarından bahsedip gelişmeye çalışan ülkeleri engellemeye çalışıyorlar. Bir yandan da bu ülkelerin petrol şirketleri yine dünyanın parasını kazanmaya devam ediyor.

    Eğer bu işte özveri olacaksa herkes taşın altına elini koymalı. Gerekirse pil istasyonları devlet tarafından kurdurulmalı, vergiler minimuma indirilip daha küçük boyutlu araçlar teşvik edilip pil kirası aldırılmamalı. Ya da çok azaltılmalı..

    Ancak bu şekilde insanlar aldıkça teknoloji ilerleyecektir. Yoksa Hibritte olduğu gibi hüsran yaşarız. Dünyamız da ölmeye devam eder..

    Binlerce yıl yaşan dünyaya son 150 yılda İnsanların verdiği zarar muazzam boyutlarda. Şuan bile tehlike çanları çalıyor. Bu şekilde bir 50-60 yıl daha dayanamayacağımızı söylüyor uzmanlar.






  • söyle bir elektirikli modelinde temelleri atılmış artık gayet şık duruyor
  • Teşekkür ederim arkadaşlar yorumlarınız için. Bir iki kelam daha edeyim :) Fosil yakıt sorununun çözümü alternatif yakıtlarda (biodizel vs) değil elektrikte bence. Hibritlerin pahalı olmasını normal karşılıyorum, vergi tarafında nedir durum bilmiyorum ancak iki farklı güç sistemi içeren ve kontrol mekanizması oldukça karmaşık aletler bunlar, üretimi oldukça maliyetli. Elektrik motoruyla ilgili çok bir sorun çıkacağını sanmıyorum zaten farklı alanlarda benzer özelliklerdeki makinalar bolca kullanılmakta, temel sıkıntı bataryada.

    Yolculuk esnasında güneş panelinin etkisinin pek olmayacağını açıklamıştım yukarıda, bir kaç neden daha saymıştım sanırım şimdi üşendim yazıma bakmaya ancak beklerken dolsun diye panel koymak (özellikle de estetik olsun diye sadece tavana koymak, açılmayan cam tavan misali) gereksiz olacaktır bence, 2 metrekare olsa 400 watt saat olur desek yüzde 10 için 5 6 saat gerekecek bu araçta, herhangi bir ev prizinden 8 kat yavaş olacak bu hız(3kw/sa) Ayrıca alışma dönemi geçip park yerlerinde uygun sistemler kullanılmaya başladıkça elektriğe ulaşmak sıkıntı olmayacaktır pek. Şimdi için düşünecek olursak; bu aletler şehir içi aletleri, doğrudan prize ulaşabilme şansı yüksek şehir içinde zaten de, araç sahibi şehir içi kullanımını evi ve iş yeri arasında yapacak, başka noktalara git gel olsa bile (market olsun başka bir yere iş görüşmesi vs) o noktalarda çok uzun süre aracı park etmeyecek(genelleme olarak düşünüyorum). Bu durumda araç sahibinin uzun süreli kullanacağı 2 park noktası olacak. Az bir maliyetle kendi imkaanlarıyla en azından ev elektiriği çekecektir bu park noktalarına bu aracın kullanıcıları.

    Ayrı bir tartışma konusu ama nükleer elektrik santralinde yeterli gelişmeyi sağlayabilirsek -en azından dışarıdan almayı bırakırsak- elektrikli araçlar (trenler de dahil) ülke ekonomisini rahatlatacaktır. Yenilenebilir enerji, nükleer, çevre vs tartışmasına girmek istemiyorum, o konuda da bayağı meraklıyım ancak yeri değil burası; çevre, yabancı şirket vs konularını geçiyorum o tarafın o yüzden.

    Tüp konusunda haklısınız bizim kartalda da gezdi mutfak tüpü, eniştem arabasına tüp taktırdı iki ay kayboldu, tüm memleketi gezmiş gelmiş :) Sonrasında litre fiyatı arttı, vergi arttı(4 kat vergi vermiştik bir ara)

    Ben bu araçların konumunu -basit düşünürsek- bugünün 15 20 yıl öncesinin dizellerine benzetiyorum. Enjektör sistemi, küçük hacimli yüksek devirli(ağır vasıtalara göre) turbo dizel sistemleri o zamanın kafasıyla düşünün, yakıt bu kadar ekonomi sarsan bir konumda değildi(Dünya geneli için en azından). İlk zamanlarını düşünelim, sorun çıkarma olasılığı yüksekti gözümüzde. Güçleri yetersiz, hacimleri büyük, ustaları yetersiz, ağır, titreşimi yüksek, benzinle aynı güç seviyesini yakalamak için daha da büyük motor gerekliliği, kullanım farkı(kullanılabilir devir aralığı bakımından) ve en önemlisi ses sorunu vardı ki "tahminimce" yakıt ekonomisi çok matah bir konumda değildi ilk aşamalarında. Bu sorunlar günümüze kadar gelen süreçte ya aşıldı ya da bunlara alışıldı (son yazdıklarım alışılan taraf :) ) Günümüzde yakıt ekonomisi gayet ciddi boyutta aletler ancak bu aletlere artan talep sağolsun 4 lira oldu mazot, ticariler kan ağlıyor şimdi de. Tamamen elektrikli araçlar da yerine oturacaktır zamanla. O vakitler adamlar "Bu aletler yeterince gelişmedi alan olmaz" yaklaşımında olsalardı bu kadar hızlı gelişmezdi, argeye şirketten doğrudan kaynak ayırmak yerine bu tip araçların satışlarından gelen kardan pay ayırmak onlar için daha tercih edilebilir bir şey. Hem altyapı gelişimi ve insanların alışması için de önemli bu seviyedeki ürünlerin satışı. Ayrıca en büyük sorun olan bataryaların gelişimiyle şimdiki üretilen araçlarda da daha gelişmiş batarya kullanımı da mümkün olacaktır, değişimi oldukça basit olacak zira.

    Uzmanların söyledikleri, ülkelerin çevre politikası ve büyüklerin diğer ülkelere yaptırım uygulama çabası vs de ayrı bir tartışma konusu diyerek geçiyorum, tamamen olmasa da katılıyorum size.

    Lpg, biodizel vs yi yazımın dışında tuttum, mevcut sistemlere kolay adapte olan alternatif yakıtlar oldukları için. Lpg ye ikinci sınıf insan muamelesi konusuna Lpg li uno kullanıcısı olarak hem katılıyorum hem katılmıyorum, çok da umrumda değil ikinci sınıf olarak anılmak dışarıdan nasıl göründüğümü umursamam :) Ancak kapalı otopark konusu mühim ve doğru bir uygulama bence. Yangında benzin mazot da yanar hatta uygun koşullar oluşursa patlar, ancak lpg de patlama çok daha yüksek ihtimalli ve kapalı alanda patlamanın etkisi daha fazla olacak, yangın söndürmesi de zor olur tabi, kısaca doğru bir uygulama bence. Konserve diye tabir ettiğimiz bir araba bizim uno ancak en çok korktuğum herhangi bir kazada tüpün darbe alması ve patlaması, gayet olağan bir şey patlama lpg de, malesef. Bir de benim boyutlarımda birisi muhtemelen o boyutta bir kazada bu ufacık araca sıkışır, kırmızı ışıkta beklerken arkadan gelip bindirecekler diye sürekli dikiz aynasına odaklanıyorum, kornayla uyandırılıyorum genelde :) Özellikle stepneye takılan simit tüpler yapısal olarak daha az dayanıklı ve bulunduğu konum bakımından kazalarda sıkışıp deforme olması çok daha yüksek ihtimalli. Normal tankların etrafı daha boş ve darbe aldığında monte yerinden çıkıp boş yere kayma ihtimali var, oldu ki boru koparsa da vana sistemi devreye girer falan filan :)




  • 
Sayfa: önceki 12345
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.