Şimdi Ara

Kut Sistemi (Veraset Sistemi Olarak) Neden Vardı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
8
Cevap
1
Favori
261
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Türk devlet geleneğinde kut sistemi neden vardı, ve neden farklı sistemler denenmedi, mesela Roma bir cumhuriyetti. Tarihte Novgorod Cumhuriyeti dahi var.




  • Kut anlayışı Türki topluluklar ile Moğollar gibi Türkilerle akran göçebe topluluklarda hem monarşik iktidar kurma becerisinin ve monarşik iktidar yolunda bireysel talihin kaynağını açıklamak için hem de monarşik iktidar otoritesini tanrısala veya tabiata dayandırarak pekiştirmek için ortaya çıkan bir algı modeli. Yalnız Kut Anlayışını hükümdarın tanrıdan gelen ruhani otoritesiyle arzuladığını yaparken kimseye hesap vermek zorunda olmadığının varsayıldığı The Divine Right Theory isimli genel siyasi metafizik çerçevenin kapsamında ele almaya kalkışırken dikkatli olunmalı çünkü Kağanların ya da Hanların gücü Toy veya Kurultay gibi genel kurullarda hükümdara eşlik eden diğer soylu isimler ve toplum büyüklerince denetleniyor ve eski Türklerde Roma'daki kadar karmaşık ve kapsayıcı olmasa bile cumhuriyetvari denebilecek belirli bir temsil meydana getiriyorlardı. Türkler bu cumhuriyetvari ya da meclisli monarşi anlayışının yerine başka bir siyasi sistem düşünmediler çünkü ne Tengri'nin domine ettiği çok ilahlı evren anlayışları akıllarına taklit edilebilecek başka bir yönetim ve düzen sağlama tarzı getiriyordu ne de yeni bir rejim denemelerini teşvik edecek bir faktör vardı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • romanın cumhuriyeti çok kısa sürmüştür kral augustus, M.Ö. 2 yılına kadar Cumhuriyeti kendisinden sonra da tek bir kişinin yönetebilmesini sağlayacak anayasal reformlar gerçekleştirdi ve roma imparatorluğu tam anlamıyla oluşmuş oldu.böylelikle roma cumhuriyet yerine mutlak monarşiye geçti. Osmanlının yönetim şekli ile roma imparatorluğu aynıdır ikiside mutlak monarşi ile yönetmiştir tek adam sistemi ve babadan oğula taht vb.


    kut sistemi veya islam adı altında kendisi allah tarafından seçilmiş kişi aslında Türklere özgün değil hristiyanlıkta da kut anlayışı vardır roma imparatorluğundaki krallar kendisinin ve soyunun hz.isa tarafından seçildiğine inanırlardı(yaratıcı olarak gördükleri için hz.isayı)


    yani aslında roma imparatorluğu ile Türk islam devletleri arasında nerdeyse hiç bir fark yok yönetim sistemleri aynı




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Koks34 -- 9 Haziran 2022; 12:56:48 >
  • Koks34 kullanıcısına yanıt

    Fatih Sultan Mehmet (II.Mehmet) kendisine ''Caesar'' Kayzer unvanı veriyordu. Osmanlı Devleti Yıldırım Bayezid'den itibaren kendisini Türk beyliklerinin vassalı, Fatih'ten itibaren Roma'nın vassalı, Yavuz Sultan Selim'den sonra ''İslam ülkelerinin'' vassalı, Kanuni'den -Aslında Yavuz'dan itibaren- sonra Nizam-ı Alem'in vassalı olarak kabul etti. Bu durum Islahat ve Reformlara kadar sürüyor. Osmanlı devleti'nde demokrasi adımları Genç Osmanlılar ile birlikte II.Abdülhamit döneminde başlıyor. Meclis-i Mebusan kesintiler yaşıyor. Fakat Türkiye'nin Cumhuriyete ulaşması 29 Ekim ile başlıyor. Fakat Türkiye'de demokrasi adımları, Cumhuriyetin ilanından çok daha eski.


    Fakat ülkeleri yöneten kralların, çarların ya da şahların kendisine kutsiyet yükleme ihtiyacı duymasına anlam veremiyorum. Sanırım insanlarda ölüm korkusu hep mevcuttu ve dinler vardı. Krallar da insanlar üzerinde daha da etkili olabilmek için bu güce ve etkiye ihtiyaç duydu.




    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-63D46C1FB -- 11 Haziran 2022; 11:25:43 >




  • Türk hakanları, islamiyet öncesinden itibaren kendilerine tanrı tarafından bahşedildiğine inanılan kut niteliğine sahiptir. Kut, en basit tabiriyle hakanın siyasi gücüdür. Hakan bu siyasi gücü tanrının kendisinden almıştır. Yani en basit ifadeyle kut, tanrının yönetici seçmesi anlamına geliyor. Türk mitolojisinde ve islamiyet öncesi Türk tarihinde iktidar, "divine right" ile yani tanrıdan gelen yönetme hakkıyla ortaya çıkıyor.


    Kut sisteminin divine right kullanan çağdaşlarından ve Avrupa monarşilerinden farkı, bir veraset sistemi bulunmamasıdır. Başlıkta veraset sistemi denmiş fakat kut bir veraset sistemi değildir. Kut, tanrı tarafından hükümdarın sülalesine bahşedilmiş yüce bir yönetme gücüdür. Dolayısıyla tahtta oturan hakanla beşikteki oğlunun yönetme hakkı arasında teorik bakımdan bir fark yoktur. Dolayısıyla Türk devletlerinde ekseriyetle tüm devlet, ailenin ortak malı sayılmış ve en büyük erkek evlada iktidarı devretmek yerine toprakları üleştirme usülüne gidilmiştir.


    Başlıkta Novogrod gibi bazı orta çağ cumhuriyetlerine ve Roma'ya vurgu var fakat bunlar modern anlamıyla cumhuriyetler değiller. Daha ziyade bunlar oligarşik ve aristokratik devletler. Elektörlerin sınırlı sayıda ve ayrıcalıklı konumda bulunduğu devletler yani. İlginçtir ki kut anlayışı da aslında buna benzer bir sistemi beraberinde getirir. Hakanın ölmesi durumunda kurultay toplanır. Bildiğimiz kadarıyla kurultay üyeleri boy beyleri, üst kademe yöneticileri, ordu mensupları ve hanedan üyeleridir. Kut anlayışı gereği en büyük erkek evlat veliaht görülemez ve kurultay yeni hakanı seçmekle görevlendirilir. Kurultay toplanır ve yeni hakanı kurultaya ait iradeyle açıklar.





  • Koks34 kullanıcısına yanıt

    Roma'nın Cumhuriyet (res publica) rejimi pratikte yüzlerce yıl (yaklaşık 500 yıl), teoride daha da uzun yani Roma paralarının ve anıtlarının üzerine Res publica adının basıldığı, Roma İmparatorluğu'na yazarlarca Res publica denmeye devam edilen Geç Roma dönemlerine kadar sürüyor. Roma Cumhuriyeti'nin tarihi efsanelere karışık halde olacak denli eski (Anlatıya göre kral Tarquinius Superbus'un devrildiği MÖ.509 yılından itibaren). Cumhuriyetin "imparatorluk" diye bildiğimiz monarşik bir askeri otokrasiye evrilişi ise M.Ö 1.yüzyıl sonu; M.Ö. 2.yüzyıl değil. Augustus Kral değil, Caesar'dır; kral (rex) unvanı bu cumhuriyet temelli monarşinin veya örtülü diktanın meşruluk anlayışıyla bağdaşmıyor. Onu evlatlık edinen büyük dayısından Caesar adını alan Octavianus hiçbir zaman kral unvanı almadı. Ebediyen diktatör (dictator perpetio) ünvanı alan büyük dayısı Gaius Julius Caesar'ın meşruluğunun sorgulandığı ve sonunda suikaste uğradığını bildiği için Kumandan Kayzar (Imperator Caesar) ya da Ulu / Yüce Kayzar (Caesar Augustus) adlarını alıyor. Tam şekliyle Imperator Caesar (divi filius, tanrısal Julius Caesar'ın oğlu) Augustus. Bu biçimde Augustus iktidarını hem şahsında kişiselleştiriyor hem de suikaste kurban gidip maktul ve mazlum pozisyonuna düşen dayısının mirasına bağlayarak meşrulaştırıyor. Şahsını Cumhuriyet rejimiyle ve Roma değerleriyle özdeşleştirerek örtülü bir monarşi kuruyor. İcraat (Res Gestae) isimli propoganda yazıtında Augustus Roma Cumhuriyeti'ni dayısını haince katleden hiziplerden kurtardığını iddia eder. Augustus kendisine verilen yetkileri bırakıyormuş gibi görünüp pratikteki gücünün farkında olan ve jestinden etkilenen senatodan (senatus) kapsamlı bir prokonsüler yetki (imperium) kopartır ve rakipsiz iktidarını hukuki zemine oturtup daha da perçinler. Daha açık sözlü ve monarşik iktidar (regnum, krallık) düşüncesini gizlemekten sakınca duymayan dayısı Julius Caesar'ın aksine Caesar Augustus çok daha kurnaz bir siyasi taktikçiydi. Roma'da iktidarın monarşik bir yapıya sahip olmasıyla ilgili olarak maktul dayısıyla aynı düşüncede olmasına rağmen Augustus yerleştirdiği yeni otokrat rejimi Roma'nın beklentilerine ve kalıplarına uyarlayabildi. Bu biçimde cumhuriyeti imparatorluk otokrasisine evriltti. Augustus'un ölüm döşeğinde "[Hayat denen] tiyatro oyunu oynandı, alkışlayınız! (Acta est fabula, plaudite!)" dediği rivayet edilir. :D


    Politeist Roma'nın Hıristiyan Bizans'a evrilişinde evet Roma imparatorları açıkça basileus (hükümdar) olarak anılıp iktidarlarının kaynağı üçlü niteliğe sahip addedilen İsa'nın şahsında Tanrı ve Mesih olarak görülmüştür. Bu kut anlayışıyla ve İslam anlayışıyla ciddi paralellikler teşkil eder ancak yine de aralarında hatırı sayılır farklar var. Özellikle de klasik Roma'nınki çok farklı. Hele yönetim sistemleri arasındaki farklar ve çeşitlenmeler oldukça büyük. İlgili devletlerin evrimini ve kaderini etkileyecek denli farklı.

    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.