Şimdi Ara

Kötülük problemi üzerine

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
12
Cevap
0
Favori
239
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Daha önce Felsefe ve Tanrının Yokluğu ve Dindarlara Sorular kısmında bahsi geçen Kötülük Problemine karşı dindar çevrelerden gelen cevaplar bu yazıda irdelenecektir. Öncelikle kötülük problemi şu şekildedir:

    1.Tanrı vardır.
    2.Tanrı mutlak iyidir.
    3.Tanrı herşeye kadirdir.
    4.Kötülük vardır.
    Yukardaki maddelerden herhangi üçünü kabul eden kişi, dördüncüsünü reddediyor olmalıdır. Yani:
    Eğer Tanrı varsa (madde 1) ve mutlak iyiliği (madde 2) istiyorsa ve istediği herşeyi yapabilecek kadar güçlüyse (madde 3) , o zaman kötülük olmamalıdır.
    Eğer Tanrı varsa (madde 1) ve sadece iyiliği istiyorsa (madde 2), fakat dünyada kötülük varsa (madde 4) o zaman Tanrı istediğini yapamıyor demektir, böylece Tanrı herşeye kadir değil demektir.
    Eğer Tanrı varsa (madde 1) ve herşeye kadirse (madde 3) ve kötülükte varsa (madde 4), o zaman Tanrı kötülüğü yaratmıştır, o zaman Tanrı mutlak iyi değildir.
    Son olarak, eğer Tanrı aynı zamanda mutlak iyi (madde 2) ve herşeye kadir (madde 3) ise ve buna rağmen kötülük varlığını sürdürüyorsa (madde 4), o zaman böyle bir Tanrı varolamaz.


    Kötülük Problemine cerilen cevaplar ve bu cevapların eleştirisi de aşağıdaki gibidir:

    1."Kötülük insanın özgür iradesinin bir ürünüdür. Tanrı bize özgür irade vermiştir çünkü özgür irade çok değerli bir şeydir. Ama bize hem özgür irade verip hem de bizi kötülük yapmaktan alıkoyamaz."

    Bütün kötülükler, mesela doğal afetler, insanın özgür iradesinin ürünü değildir. Kötülüğü sadece insan kaynaklı kötülükleri içerecek şekilde yeniden tanımlasanız bile hâlâ Tanrı'nın kontrolü altında olan doğal afetlerin getirdiği gereksiz ıstırabı açıklamanız gerekecektir.

    Alfa Notu: Madem tanrı mutlak iyi idi o zaman bizi hiç yaratmayabilirdi. Özgür irade savunması da bir yerden sonra geçersizdir. Eğer kötülük olmasaydı irade de olmazdı. Buraya kadar doğru, fakat bize iradeyi veren de Tanrının kendisi değil mi? Bu iradenin kötülüğe yol açacağını biliyordu, o zaman kötülüğe yol açacak varlıkları yaratması da mutlak iyi olması sıfatıyla çelişecektir.

    2."İnsanların önemli ahlaki erdemleri geliştirebilmesi için bir miktar ıstırap zorunludur. Bazı ahlaki değerler sadece ıstırap çekmeye ve diğer kötülüklere cevap olarak var olabilir. Örnekler: cesaret, hayırseverlik, irade gücü."
    Tüm bunlara dünyada var olan ıstıraptan çok daha azıyla ulaşılabilir.

    Alfa Notu: Tanrı mükemmel sayıldığı için tümüyle erdemli bir varlıktır. Ya o da tümüyle erdemli olmak için ıstırap çekmiş olmalıdır ya da ıstırap olmadan da erdeme ulaşılabilir. Eğer tanrı erdemlere sonradan ulaşmışsa ve erdemlere ulaşmak için ıstırap çekmişse o zaman tanrı acı çekebildiği için mükemmel değildir ve erdemlere ulaşmadan önce mükemmel değildi, bu sebeple erdemleri olan tanrı sonsuzdan beri tanrı değildi.

    Bu durum karşısında tanrının sonsuzdan beri erdemlere sahip olduğu anlaşılır. O halde erdeme ıstırap olmadan da ulaşılabilir. Dolayısıyla insan da kötülük olmadan erdeme ulaşabilirdi.

    3."İyilik ve kötülük sadece birbirilerinin karşıtı olarak var olabilirler. Dolayısıyla, kötülük ortadan kalkarsa iyilik de otomatik olarak ortadan kalkar."

    İyilik, kötülükten bağımsız var olabilir. Bir yarışı kazanmak iyidir, ama kaybetmek kötü değildir. Torununuza oyuncak almak iyidir, ama odası oyuncakla doluyken almamak kötü değildir.

    Alfa Notu: Bu cevap da tanrının her şeye gücü yetmesi sıfatı ile çelişir. Her şeye gücü yeten bir tanrının kötülüğü kaldırıp iyiliği bırakmaya gücü yetemez mi? Eğer yeterse ve mutlak iyi ise neden bunu yapmamıştır? Eğer yetemezse zaten ona tanrı dememizin bir anlamı yoktur.

    4."3 numaradan biraz farklı: Kötülük yok edilseydi her şeyin iyi olduğunu bilemezdik çünkü bir şeyi ancak karşıtıyla birlikte algılayabiliriz."

    Biz bir şeyi iyi olarak belirleyemesek bile o şey hâlâ iyi olabilir. Ve kötüye dair hiçbir deneyimimiz olmasa bile o şey yine de iyi olabilir. Torunlarım, oyuncak sahibi olmama deneyimini hiç yaşamamalarına rağmen oyuncak sahibi olmanın iyi olduğunu biliyorlar.

    Alfa Notu: Verilen cevap 3. maddeye benzer olduğu için aynı mantığı kullanarak bir not yazmak istiyorum: Tanrı bizi kötülüğün yok edilmesi durumunda da iyiliği bilebileceğimiz şekilde yaratamaz mıydı? Eğer bunu yapmaya gücü yeterse ve mutlak iyi ise neden bunu yapmamıştır? Eğer yetemezse zaten o tanrı değildir.

    5."Belki Tanrı bizimkinden farklı bir iyi anlayışına sahiptir. Belki bizim kötü diye düşündüğümüz aslında iyidir."

    Nedensiz ıstırabın kötülüğü konusunda kendi yargımıza güveniyoruz. Hiç kimse Tanrı'nın bunca ıstıraba izin vermesi için bir neden düşünemez. Ağza bile alınamaz dediğimiz olaylara izin veren bir Tanrı'ya neden tapalım? Tanrı'nın iyi kavrayışı bizimkinden farklıysa bu Tanrı için daha da kötüdür. O zaman kötü bir hükümdardan başka bir şey olmaz. Gücü olabilir ama ahlaki yetkesi olmaz ve hiç kimsenin ona tapması gerekmez. "İyi" ve "Kötü" bizim sözcüklerimizdir ve bizim kavramlarımızı adlandırırlar. Tanrı'nın bizim kavramlarımız hakkındaki fikrinden bahsetmek, kavramlarımızda hiçbir fark yaratmayacak, boşuna bir eylemdir.

    Alfa Notu: Bahsedilen problem dinlerdeki Tanrı anlayışı üzerine kurulu olduğundan Tanrının kötülük anlayışını kutsal kitaplardan çıkarabiliriz. Dolayısıyla şu önermeler yazılabilir.
    1: Tanrı onu bilmemiz için kutsal kitapları yollamıştır
    2: Dolayısıyla ondaki yilik/kötülük anlayışını kutsal kitaplardan çıkarabilmemiz gerekir
    3: Tanrının iyilik/kötülük anlayışı kutsal kitaplara bağlı olunca da kötülük vardır.
    4: Dolayısıyla bu olay tanrının mutlak iyi oluşu sıfatıyla hala çelişki içindedir.

    6."Belki de dünyadaki tüm kötülüklerin hizmet ettiği altta yatan bir amaç var, ama biz insanlar onu kavrayacak kadar akıllı değiliz. İnançlı olun biraz."

    Ne olabilir o amaç? Hem doğamıza aykırı eylemleri neden körlemesine kabul edelim? Tanrı bize ne demeye eylemlerini kınamamıza yol açacak bir doğa vermiş olsun?

    Alfa Notu: Tanrının amacının bilinememesi durumunda ona inanmamak varılası en doğal sonuçtur. Sonuçta dinlerin anlattığı tanrı modelinde bizi yaratan odur ve bizi onu anlayacak şekilde de yaratabilirdi. Sorumluluk yine Tanrının başına kalıyor. Ve ona aklımızın ermemesi bizi inançlı değil inançsız yapmalıdır.

    7."Kötülüğün sorumlusu Tanrı değildir. Şeytandır."

    Museviliğin, Hıristiyanlığın ve İslamın Tanrısı şeytandan daha güçlüdür, dolayısıyla nihai sorumluluk ona aittir.

    Alfa Notu: Tanrı her şeyi bilendir ve şeytanı yaratan odur. Şeytanı yaratırken de kötülüğe sebep olacağını biliyor olmalıdır.

    8. "Tanrı'nın tanımını biraz zayıflatırsak, Tanrı'nın varlığı kötülüğün varlığıyla bağdaşabilir. Böylece, örneğin, Tanrı bütün kötülüğü anında yok edemeyebilir."

    Kutsal kitaplarda anlatılan Museviliğin, Hıristiyanlığın ve İslamın Tanrısı pek öyle iyiliksever görünmemektedir ama bu dinlere inananlar, iyiliksever Tanrı inancını terk etmek yerine kutsal kitaplardaki bu nahoş pasajları görmezden gelmektedir

    Kaynak:
    John L. Mackie, “Kötülük ve Mutlak Kudret”, Klasik ve Çağdaş Metinlerle Din Felsefesi, çev.: Metin Yasa, Etüt Yay., Samsun 1997, ss. 135-136.
    Victor J. Stenger, Başarısız Hipotez: Tanrı, Çeviren: Algan Sezgintüredi, Aylak Kitap, 2011.
    Alıntıdır alfa sitesinden.







  • konuya değişik açılardan yaklaşılabilir.

    mesela; ilahi kudrete ne kadar inanmak gerekir?

    bence ilahi kudrete sizin varlığınız ölçütünde inanmak makul olandır ve bu varlığınız bi kısım şeyleri gerektiriyor ise bu gereklilikler kötülük problemi ile adlandırılamaz.

    cinsi bi çıkış varken bunun istismarı tecavüz ise bu durum cinsi çıkışın sonuçlarındandır denmesi makul olandır. tecavüz cinsiyetin ve bunun kullanımının öğretilmiş bi halinin çarptırılmış neticesi olarka varlık ve ilah problemini ortadan kaldırmaz.

    tecavüzü kaldıramayınca ilaha yok demek de, varlık sorununda krize neden olur.

    nefse hakim olmak da bi çözümdürü görmek lazım.

    tecavüz hırsızlık vs. gibi suçlarda kaldırılması ve tetkik edilmesi gereken en az iki değer vardır ve bunlar arasında ilah yoktur. tecavüzcü ve hırsız ortadan kaldırılır. onları adam edeceği düşünülen değer değil.

    bana göre insani olanın kötülük probleminde kötü olanın kim olduğunu tespit edememesi buna şeytan yani ilahi kudretin yine bi yan ürünü olarak tanımı yapıştırması akıl dışıdır.

    esasen ilahın varlığının ortaya çıkış gerekçelerinin beyni deformasyon sonucu olduğu dahi söylenebilir.

    çocuğun jak diye bi hayali arkadaşının varlığı ve bununla konuşması, kadının evimdeki hayalet bana bi şeyler söylüyor demesi, küçük kızın bebekleriyle konuşması vs. minvalindeki şeyler bi gelişim veya sosyalleşme ölçütü değil saldırgan bi tavrın karşılayıcısı olan hallere sahibiyettir. ingilizce bu kimseler bi şeye sahip (have, had) olmuşlardır.

    ilahi kudretin iyi olma zorunluluğu olabilir mi?

    veya insanın akli melekelerindeki ilah anlayışı aynı aklın hangi hususuna da seslenmelidir ki kötülük ve ilah bir arada bulunsun?

    bana göre insanın aradığı değil ancak sorun yaşadığı şeylere karşı söz edemez hale getirilmiş olmasından doğan ilah ile reel manada aranan ilah diye bi ayrım vardır ve birincisi zaten bizatihi insandır.

    bu arayışta kötülük ve ilah bizatihi aynı bedeni paylaşır.

    tanri melek şeytan cin peri insan kurtadam vs. hepsi birdir.

    2. anlayış ise insana yönelik değil diye defaatle söyledik aslında . bu insanın fiziksel bedeninden ayrışmayla alakalı bi şey. ben varken var olsun ancak benden önce ve sonra olmasın diyerek bi ilah anlayışı bulunamaz. bu anlayış önce ve sonrayı da kapsar ve devamiyet arz eder. bu devamiyette kötü olanın ilah olması hali mevcut ise benden önce ve sonra denen süreçte de kötülük argumanı mevcut oldukça bu mevcudiyetin ilahla değil soyla anılması hali gündeme gelir ki kötü olanın aslında çoğalmak türemek olduğu dahi düşünülebilecektir.




  • Bu savı okudum bence bu savı hiçkimse çürütememiş.Dünyadaki kötülük problemiyle ilgili olan sav.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    konuya değişik açılardan yaklaşılabilir.

    mesela; ilahi kudrete ne kadar inanmak gerekir?

    bence ilahi kudrete sizin varlığınız ölçütünde inanmak makul olandır ve bu varlığınız bi kısım şeyleri gerektiriyor ise bu gereklilikler kötülük problemi ile adlandırılamaz.

    cinsi bi çıkış varken bunun istismarı tecavüz ise bu durum cinsi çıkışın sonuçlarındandır denmesi makul olandır. tecavüz cinsiyetin ve bunun kullanımının öğretilmiş bi halinin çarptırılmış neticesi olarka varlık ve ilah problemini ortadan kaldırmaz.

    tecavüzü kaldıramayınca ilaha yok demek de, varlık sorununda krize neden olur.

    nefse hakim olmak da bi çözümdürü görmek lazım.

    tecavüz hırsızlık vs. gibi suçlarda kaldırılması ve tetkik edilmesi gereken en az iki değer vardır ve bunlar arasında ilah yoktur. tecavüzcü ve hırsız ortadan kaldırılır. onları adam edeceği düşünülen değer değil.

    bana göre insani olanın kötülük probleminde kötü olanın kim olduğunu tespit edememesi buna şeytan yani ilahi kudretin yine bi yan ürünü olarak tanımı yapıştırması akıl dışıdır.

    esasen ilahın varlığının ortaya çıkış gerekçelerinin beyni deformasyon sonucu olduğu dahi söylenebilir.

    çocuğun jak diye bi hayali arkadaşının varlığı ve bununla konuşması, kadının evimdeki hayalet bana bi şeyler söylüyor demesi, küçük kızın bebekleriyle konuşması vs. minvalindeki şeyler bi gelişim veya sosyalleşme ölçütü değil saldırgan bi tavrın karşılayıcısı olan hallere sahibiyettir. ingilizce bu kimseler bi şeye sahip (have, had) olmuşlardır.

    ilahi kudretin iyi olma zorunluluğu olabilir mi?

    veya insanın akli melekelerindeki ilah anlayışı aynı aklın hangi hususuna da seslenmelidir ki kötülük ve ilah bir arada bulunsun?

    bana göre insanın aradığı değil ancak sorun yaşadığı şeylere karşı söz edemez hale getirilmiş olmasından doğan ilah ile reel manada aranan ilah diye bi ayrım vardır ve birincisi zaten bizatihi insandır.

    bu arayışta kötülük ve ilah bizatihi aynı bedeni paylaşır.

    tanri melek şeytan cin peri insan kurtadam vs. hepsi birdir.

    2. anlayış ise insana yönelik değil diye defaatle söyledik aslında . bu insanın fiziksel bedeninden ayrışmayla alakalı bi şey. ben varken var olsun ancak benden önce ve sonra olmasın diyerek bi ilah anlayışı bulunamaz. bu anlayış önce ve sonrayı da kapsar ve devamiyet arz eder. bu devamiyette kötü olanın ilah olması hali mevcut ise benden önce ve sonra denen süreçte de kötülük argumanı mevcut oldukça bu mevcudiyetin ilahla değil soyla anılması hali gündeme gelir ki kötü olanın aslında çoğalmak türemek olduğu dahi düşünülebilecektir.






    İlahi kudret müdahale etmezse dünyaya hiç nasıl varlığı bilinebilir yazıların tamamını okudum.




  • rainfall2535 R kullanıcısına yanıt
    ilgi için teşekkürler.

    inanç sırf varlıkla kanıtlanabilir bi şey değil. bazen eksikliğini hissettiğiniz şeye olan kurbiyet (yakınlık) o şeyin husule gelmesinde sizde ters bi tepki doğurmaksızın kabullenme ile sonuçlanır.

    aklınızı eksiltebilen bi şey tam bu noktada o eksiği kendisiyle öyle bi doldurur ki siz o bakışla yol almaya yöne kazanmaya başlarsınız.

    bu durum kişisel olabilir. bazısı her şeyde bi sanat var ve imza ona teala ait der. bazısı hiç bi imza yoktur zira dünya bi çıldırıştır der ve akli olarak akil düşündüğü ilk ana bu bu dünyadan değil diyerek imani bi menfez(yol) açar.

    benim ekol 2. si oldu.

    yani dünyada her şey onu teala anlatabilirdi ancak bence dünya onun teala yaratıcı sıfatıyla kuruluydu ki ben yaratıcı olmayan yapımla bunu kabul edemezdim.

    bence dünya bi çıldırış eseri olarak onun teala eseri değildi ve aklım bu çıldırıştan kurtulduğu an bilecektim ki bunu yapan bu dünaydan olamaz.

    bu açıdan eser sahibini yansıtacaksa insana ait olan insanın insana ait olmayan ise ilahi kudretin dersek, dünyanın ve kainatın bizatihi kendisi beni yaratan değil bana ev sahipliği yapan olarak ilahı anlatır yani ben bi misafirim derim. misafir ise kul değildir. misafir ikram görmesi gereken kişidir. bu ikramı görmediğim bi aleme onun teala eseri demem diyemem desem kaziptir(aldatıcıdır) beni ve karşımdakini kandırır.

    ben misafir gibi ağırlanmadığım sürece burası ilahın eseri demem diyemem desem ayrıca bu bi zulumdür.

    saygılar




  • İyi(lik) ve kötü(lük) kavramları aslında var olmadığı için çöpe atılacak olan posttur .
  • Tanrı vardır. Lakin bu dinlerin iddia ettiği hayali Tanrı değildir. Herşeye(yani mantık kuralları bakımından imkansız olan şeylere) gücü yetmez. Ama sonsuz iyidir.
    Kötülük probleminin doğru cevabı bu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-1135B01C2 -- 18 Eylül 2017; 0:55:17 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • bana göre insan bi kudretin gücünü göstermek için var olan değil.

    insan mülk denen şeyin göstergesi. bu şu demek. evimdeki ps3 ün bana yaratıcı demesi ps3 ün japon üretimi olduğu gerçeğiyle düşünülürse mantıksızdır.

    ben yaratıcı değilim ancak mülk benim.

    bana göre kainattaki varlıklar da böyle olabilir. mülkünde olan onundur teala diyoruz. ancak yaratıcı zihniyetin mülk benim ancak yaratanı ben değilim demesi mümkün.

    yani bu durum bizim el değiştirmiş olduğumuzu gösterebilir.

    bi yarışta, bi kumarda, adil bi dövüşte, belki miras olarak, belki bağış olarak belki de zorla ancak bi şekilde el değiştirerek o mülke girdik diye düşünüyorum.

    aradığımız yaratıcılar bilinenler ise anne ve baba olmalı. bence ilahi kudret bi şekilde bizi onların yaratıcı sıfatından ayrıştırdı ve mülküne dahil etti.

    bu kişiler yani ebeveynler bizi ne şekilde kaybetti. gönüllü mü gönülsüz mü, zorla mı isteyerek mi bunlar net değil.

    ancak mülkün sahibi bu kimseler değil.

    şimdi anne ve baba denen bireyin anne ve babamız olamayacağını ilimsel oalrka öğrendiğimizde olay daha da başkalaştı. biz kendisini evlat edinen bi türüz. kısırız, üreyemez türeriz. birer kopyayız.

    o zaman bizim yaratıcımız olan şeyin bu vasfaya sahip olduğunu düşünürsek üreyemeyen türeyen kısır olan bi şey ne olabilir?

    dna özümüz. ancak bu şeyin ilahi kudretin mülküne girdiğini düşünmüyorum. bu şey fiziksel bi yapı olmalı gibi.

    hangi şey kendi kendisini evlat edinir ve bu şey aslında kısırdır ve türeme faaliyeti de aslında anlamsızdır dersek sorunun çözümünü bulabiliriz.
    .................................

    işin diğer yönü bence yokluk nedir üstüne kurulmuştur.
    anne var baba var ve bunlar kopya olarak beni yaptı. anne ve baba varken ben kimim? aslında bana gerek yoktu zira zaten vardım. artan bi şey yok aslında zira ebeveynlerimden başka bi şey de değilim. ve şunu anladık ki 3. birey ilk iki bireye bakarak okunursa bu yok demekmiş.


    yani yoku anlatmak için biz eşeyle 3. bi kişi yapıyoruz. şimdi bunu mülke uyarlarsanız mülkü arttırmayan onu yok sayan bi şey olarak gözükürüz.

    ilahi kudret bize aslında siz yok denen şeysiniz demişe benziyor. yani sizin tanımınız yok nediri anlatmak için oluşturulan bi şey.

    ...................................

    bu hususta değişik düşünceler mevcut ancak en belirgini insan diye tanımlanan şeyin aslında yok denen şeyin tanımı olduğu ve bunun oluşumu için ilahi kudretin ne verdiyse ondan geri aldığı bi aleme denk düştüğü düşünülüyor.

    yani ilahi kudret bizden zatıyla ne verdiyse alınca biz oluşmuşuz. o biz denen şeyin aslı nedir? bu şey neye benzer? neden her şey elinden alındı?

    bu soruların cevabı ölçütünde biz ne ve kim olduğumuzu bilebilir ve bu bilinebilirlikten yola çıkarak itiraza havi(içeren) halimizi anlar ve düzeltebiliriz.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    bana göre insan bi kudretin gücünü göstermek için var olan değil.

    insan mülk denen şeyin göstergesi. bu şu demek. evimdeki ps3 ün bana yaratıcı demesi ps3 ün japon üretimi olduğu gerçeğiyle düşünülürse mantıksızdır.

    ben yaratıcı değilim ancak mülk benim.

    bana göre kainattaki varlıklar da böyle olabilir. mülkünde olan onundur teala diyoruz. ancak yaratıcı zihniyetin mülk benim ancak yaratanı ben değilim demesi mümkün.

    yani bu durum bizim el değiştirmiş olduğumuzu gösterebilir.

    bi yarışta, bi kumarda, adil bi dövüşte, belki miras olarak, belki bağış olarak belki de zorla ancak bi şekilde el değiştirerek o mülke girdik diye düşünüyorum.

    aradığımız yaratıcılar bilinenler ise anne ve baba olmalı. bence ilahi kudret bi şekilde bizi onların yaratıcı sıfatından ayrıştırdı ve mülküne dahil etti.

    bu kişiler yani ebeveynler bizi ne şekilde kaybetti. gönüllü mü gönülsüz mü, zorla mı isteyerek mi bunlar net değil.

    ancak mülkün sahibi bu kimseler değil.

    şimdi anne ve baba denen bireyin anne ve babamız olamayacağını ilimsel oalrka öğrendiğimizde olay daha da başkalaştı. biz kendisini evlat edinen bi türüz. kısırız, üreyemez türeriz. birer kopyayız.

    o zaman bizim yaratıcımız olan şeyin bu vasfaya sahip olduğunu düşünürsek üreyemeyen türeyen kısır olan bi şey ne olabilir?

    dna özümüz. ancak bu şeyin ilahi kudretin mülküne girdiğini düşünmüyorum. bu şey fiziksel bi yapı olmalı gibi.

    hangi şey kendi kendisini evlat edinir ve bu şey aslında kısırdır ve türeme faaliyeti de aslında anlamsızdır dersek sorunun çözümünü bulabiliriz.
    .................................

    işin diğer yönü bence yokluk nedir üstüne kurulmuştur.
    anne var baba var ve bunlar kopya olarak beni yaptı. anne ve baba varken ben kimim? aslında bana gerek yoktu zira zaten vardım. artan bi şey yok aslında zira ebeveynlerimden başka bi şey de değilim. ve şunu anladık ki 3. birey ilk iki bireye bakarak okunursa bu yok demekmiş.


    yani yoku anlatmak için biz eşeyle 3. bi kişi yapıyoruz. şimdi bunu mülke uyarlarsanız mülkü arttırmayan onu yok sayan bi şey olarak gözükürüz.

    ilahi kudret bize aslında siz yok denen şeysiniz demişe benziyor. yani sizin tanımınız yok nediri anlatmak için oluşturulan bi şey.

    ...................................

    bu hususta değişik düşünceler mevcut ancak en belirgini insan diye tanımlanan şeyin aslında yok denen şeyin tanımı olduğu ve bunun oluşumu için ilahi kudretin ne verdiyse ondan geri aldığı bi aleme denk düştüğü düşünülüyor.

    yani ilahi kudret bizden zatıyla ne verdiyse alınca biz oluşmuşuz. o biz denen şeyin aslı nedir? bu şey neye benzer? neden her şey elinden alındı?

    bu soruların cevabı ölçütünde biz ne ve kim olduğumuzu bilebilir ve bu bilinebilirlikten yola çıkarak itiraza havi(içeren) halimizi anlar ve düzeltebiliriz.





    okumadım hado kusra bakma

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • canın sağolsun. içtenlik kafi.

    saygılar...
  • Bu tartışmayı siz kazandınız pes ediyorum.Darısı bir sonraki konu hakkında tartışmaya kaldı.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.