Şimdi Ara

KORONA VİRÜSÜNÜN İLAHİ İKAZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORMUSUNUZ ? (4. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
76
Cevap
0
Favori
1.092
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Tetiklenmedim

    Felsefe hayvanlığın ilacıdır.Felsefeyi anlamış insandan zarar gelmez.Ya da çok büyük zararlar gelebilir,belli olmaz

    Alıntıları Göster
    Medeniyetin kaynağı insanın memeli doğası ve sürü halinde yaşamaya adaptasyonu, kültürel yaşam programlama kabiliyeti. Felsefe insan hayatına çok sonradan girmiş etiği kapsayan bir uğraşı. Felsefeden önce medeniyet vardı. Felsefesiz medeniyet zanaatla (craftsmanshiple) ayakta durdu, hala da duruyor. Felsefe üreten bir Almanya... Felsefesiz, felsefeyi Batı'dan ithal etmiş ve kısmen kullanmış bir Japonya... İki ülke de dünya savaşlarında en acımasız şekillerde insanları öldürdü ve köleleştirdi. Savaştıkları ülkelerle beraber sonunda kendilerini mahvettiler. Bugün ikisi de dünyanın en gelişmiş ülkeleri. Sebep, felsefede yetkinlikleri veya yetkinsizlikleri değil, bilimde yetkinliğe ve bilimi destekleyen bir kültüre sahip olmaları.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 22 Nisan 2020; 0:31:11 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Medeniyetin kaynağı insanın memeli doğası ve sürü halinde yaşamaya adaptasyonu, kültürel yaşam programlama kabiliyeti. Felsefe insan hayatına çok sonradan girmiş etiği kapsayan bir uğraşı. Felsefeden önce medeniyet vardı. Felsefesiz medeniyet zanaatla (craftsmanshiple) ayakta durdu, hala da duruyor. Felsefe üreten bir Almanya... Felsefesiz, felsefeyi Batı'dan ithal etmiş ve kısmen kullanmış bir Japonya... İki ülke de dünya savaşlarında en acımasız şekillerde insanları öldürdü ve köleleştirdi. Savaştıkları ülkelerle beraber sonunda kendilerini mahvettiler. Bugün ikisi de dünyanın en gelişmiş ülkeleri. Sebep, felsefede yetkinlikleri veya yetkinsizlikleri değil, bilimde yetkinliğe ve bilimi destekleyen bir kültüre sahip olmaları.

    Alıntıları Göster
    Bilim bilimi iyi yönde kullanmamızı kendi içinde söyleyebiliyorsa problem yok.Aksi takdirde felsefi ayarlamalar şart

    Şu şu ülkeler felsefenin öncüsü ve şöyle yaptılar demek hiç uygun değil.Konu nesnesi çok geniş,parametreler çok.Ülkeler homojen bütün kültür içeriğini eşitçe dağıtan yapılar değiller
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Bilim bilimi iyi yönde kullanmamızı kendi içinde söyleyebiliyorsa problem yok.Aksi takdirde felsefi ayarlamalar şart

    Şu şu ülkeler felsefenin öncüsü ve şöyle yaptılar demek hiç uygun değil.Konu nesnesi çok geniş,parametreler çok.Ülkeler homojen bütün kültür içeriğini eşitçe dağıtan yapılar değiller

    Alıntıları Göster
    Felsefenin öncüsü kültürler çok bariz, Yunan, Arap, Italyan, Fransız, Alman ve AngloSakson kültürleri. Diğer kültürler felsefe nedir bilmezdi diğer kültürlerin bildiği şey hikmetti çünkü onlar philosophia (bilgi sevgisi) veya logos - ratio (mantık) gibi düşünsel sistemleri icat etmemişlerdir, Araplarınki bile ithal denebilir felsefeye özgün bir katkıları fazla yok. Burada bir tek Çin ve Hint özgün bir yer işgal ediyor ama onlar Yunan - Batı geleneği gibi bilimsel terminoloji geliştirmeye, teşebbüs ve güncellemeye dayalı deneysel bilimleri üretemiyorlar ve Batı'dan felsefe ithal etmek zorunda kalıyorlar. Çin mesela dünyadaki pek çok ülke gibi bir Alman filozofun, Karl Marx'ın peşinden koştu. Tüm dünyada Fransız kökenli felsefeler aldı başını gitti. İnsan hakları, milliyetçilik, özgürlük vb. Japon İmparatorluğu'nun milliyetçi ideolojisi kendi kendine ortaya çıkmadı, Japonya'daki Fransız - Batı etkisinin bir ürünüydü pek tabii hatta eski Japon deyişiyle söylersek eski Japonya için felsefe ve milliyetçilik fikri "Hollanda malları, düşünceleri".



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 22 Nisan 2020; 0:32:22 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Felsefenin öncüsü kültürler çok bariz, Yunan, Arap, Italyan, Fransız, Alman ve AngloSakson kültürleri. Diğer kültürler felsefe nedir bilmezdi diğer kültürlerin bildiği şey hikmetti çünkü onlar philosophia (bilgi sevgisi) veya logos - ratio (mantık) gibi düşünsel sistemleri icat etmemişlerdir, Araplarınki bile ithal denebilir felsefeye özgün bir katkıları fazla yok. Burada bir tek Çin ve Hint özgün bir yer işgal ediyor ama onlar Yunan - Batı geleneği gibi bilimsel terminoloji geliştirmeye, teşebbüs ve güncellemeye dayalı deneysel bilimleri üretemiyorlar ve Batı'dan felsefe ithal etmek zorunda kalıyorlar. Çin mesela dünyadaki pek çok ülke gibi bir Alman filozofun, Karl Marx'ın peşinden koştu. Tüm dünyada Fransız kökenli felsefeler aldı başını gitti. İnsan hakları, milliyetçilik, özgürlük vb. Japon İmparatorluğu'nun milliyetçi ideolojisi kendi kendine ortaya çıkmadı, Japonya'daki Fransız - Batı etkisinin bir ürünüydü pek tabii hatta eski Japon deyişiyle söylersek eski Japonya için felsefe ve milliyetçilik fikri "Hollanda malları, düşünceleri".

    Alıntıları Göster
    İdeolojiler daha doğrusu felsefe trendleri felsefe olmayan felsefedir.Genel yapma etmelerimizde hegel aristo benzeri ünlü çığır açan filozofların izlerini görebilir,çıkarsayabiliriz ama bu bizi proper filozof yapmaz.Proper filozof zorlu iş,birçok beceri ve erdemi bir araya toplamanı gerektiriyor.E kazanımları bünyesinde toplayan adam zaten basit insanların yapacağı türden etik dışı işlere kalkışmazlar.Kalkışırlarsa felsefe bildiği ama uygulayamadığı anlamına gelir

    Hikmet/philosophia ayrımı format ayrımlarıdır.Tıpkı ortaçağda geyiği çok dönen terminoloji ayrımları gibi.Eğer metinleri karıştırırsak paralel noktaları fark edebiliriz.Yunanlılarda yeni sıfatını hak eden az sistem var.Lakin sistemlerin farklı yorumlanması mümkün.Sonuçta şartlar değişken

    Saf deneyselliği yunanda değil pre rönenansta aramak daha mantıklı.Yunan teolojinin,mitosun etkisinden yeterince çıkamamış farklılaşamamıştır
  • Akli düzenleme şart olduğu için felsefi düzenleme şart oluyor. Gerçek bildiğimiz felsefe akıl merkezli, felsefi düzenlemeden kasıt analitik yaklaşımla söylersem akli düzenleme. Felsefe dediğin gibi zarar da verebilir yarar da sağlayabilir çünkü akıl çıkara veya ilgiye bağlı olarak farklı biçimlerde kullanılabilir. Bence bu duruma karşı en etkili etik argümanları da altın ve gümüş ilkeler oluyor çünkü yine akla dayanıyorlar.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    İdeolojiler daha doğrusu felsefe trendleri felsefe olmayan felsefedir.Genel yapma etmelerimizde hegel aristo benzeri ünlü çığır açan filozofların izlerini görebilir,çıkarsayabiliriz ama bu bizi proper filozof yapmaz.Proper filozof zorlu iş,birçok beceri ve erdemi bir araya toplamanı gerektiriyor.E kazanımları bünyesinde toplayan adam zaten basit insanların yapacağı türden etik dışı işlere kalkışmazlar.Kalkışırlarsa felsefe bildiği ama uygulayamadığı anlamına gelir

    Hikmet/philosophia ayrımı format ayrımlarıdır.Tıpkı ortaçağda geyiği çok dönen terminoloji ayrımları gibi.Eğer metinleri karıştırırsak paralel noktaları fark edebiliriz.Yunanlılarda yeni sıfatını hak eden az sistem var.Lakin sistemlerin farklı yorumlanması mümkün.Sonuçta şartlar değişken

    Saf deneyselliği yunanda değil pre rönenansta aramak daha mantıklı.Yunan teolojinin,mitosun etkisinden yeterince çıkamamış farklılaşamamıştır

    Alıntıları Göster
    Felsefe olmayan felsefe olmaları işe yaramaz hale geldiklerinde veya belki baştan öyle oldukları halde işe yaramaz muamelesi görmemelerinden ve popüler bir dogmaya dönüştürülmelerinden kaynaklanıyor. Hikmet felsefe kadar akıl ve mantık merkezli değil. Yunan deneysel düşünceyle çok ilişik bir teorik ve terminolojik kapasite sağlıyor, aklı ve tabiatı merkeze koyuyor. Mitos yerine logos kuruyor. Yunan'da deneysellik düşüncesi bulanık olarak var çünkü bu emekleme dönemi. Buharla çalışan cizaha bir çalışma alanı bulma vizyonu o dönemde elbette kimsede yoktu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Nat Alianovna

    Felsefe olmayan felsefe olmaları işe yaramaz hale geldiklerinde veya belki baştan öyle oldukları halde işe yaramaz muamelesi görmemelerinden ve popüler bir dogmaya dönüştürülmelerinden kaynaklanıyor. Hikmet felsefe kadar akıl ve mantık merkezli değil. Yunan deneysel düşünceyle çok ilişik bir teorik ve terminolojik kapasite sağlıyor, aklı ve tabiatı merkeze koyuyor. Mitos yerine logos kuruyor. Yunan'da deneysellik düşüncesi bulanık olarak var çünkü bu emekleme dönemi. Buharla çalışan cizaha bir çalışma alanı bulma vizyonu o dönemde elbette kimsede yoktu.

    Alıntıları Göster
    Pre sokratlarda genel ton alışıldık kozmolojinin inkarı ve yeni kozmolojinin kurulması üzerine.Deney değil spekülasyon hakim.Ayrıca dışarıdan alınan metafizik var.Metafizik mekanizmanın başat unsuru.Tezahürler üzerinden çalışılıyor.Tarihte bunun karşılığı saf sezgi bilgisi,eksik maji.Emekleme dönemlerinde ilk bakışta mantıklı görünen basit şeyler o zaman için alternatifi mümkün olmayan gerçekliklerdi

    Sokrat zamanında ise bi aristo var zaten.Bilme isteği sadece keyfiyetten,hazdan kaynaklanmıyor.Bizim bildiğimiz deneyciler elimizde deney ve algı var,bilmemizin en iyi yolu bu derken aristoda erdem ve yan dalları karşımıza çıkıyor.Tıpkı hegel gibi.Hegelin teolojiye ilgisi x dini bilmem neyin tininin farklı versiyonu kadar.Teknik yani nesnelerin doğasına dair döküm ve onlardan yararlanma yolunda insanlık gereken aşamaya gelmişti

    Bilim yapılıyor yapılmasına.Genele bakıldığında o intibayı alamıyorum ama.Aristo market gibi adam.Ne bulursan çıkarabilirsin

    Sonrasını zaten biliyorsun.Kişisel gelişimin icat edildiği yıllar



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 21 Nisan 2020; 16:52:39 >
  • Neden sonuç akıl mantık ve bunların ilk okul seviyesinde bile anlatılabilir ve prof seviyesinde bile yadsınamaz sonuçlarını kabul etmeme adına bükücülük yapmak Bi şey kazandırmaz.

    Evrim anne bireyi ortak ata deyip tanımlar türleşerek inkar eder. Anne denen bireyi yere indiremez yaratıcı nerede der.

    Daha kendinden haberi olmayanın düşünselliği mecnunluktur.

    Felsefe mecnun ayrımı önemlidir.

    Hele fizik ve mantığı reddedip saçmalayanlar komedi ötesi. Hangi kafayla düşünüyorlar tartışma konusu.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: HADO77

    Neden sonuç akıl mantık ve bunların ilk okul seviyesinde bile anlatılabilir ve prof seviyesinde bile yadsınamaz sonuçlarını kabul etmeme adına bükücülük yapmak Bi şey kazandırmaz.

    Evrim anne bireyi ortak ata deyip tanımlar türleşerek inkar eder. Anne denen bireyi yere indiremez yaratıcı nerede der.

    Daha kendinden haberi olmayanın düşünselliği mecnunluktur.

    Felsefe mecnun ayrımı önemlidir.

    Hele fizik ve mantığı reddedip saçmalayanlar komedi ötesi. Hangi kafayla düşünüyorlar tartışma konusu.
    Kesinlikle.Evrim bireyin düşmanıdır,sırtındaki yüktür.Evrim varoluşa da karşı çıkar.Evrimin ilacı bilim

    Bilimsel düşüncenin temeli evrim değil.Evrime rağmen,insana rağmen bilim
  • Doğal seçilim ise herkesi kafirlerle haşr eden tanrılara benzemektedir.Tanrı adalet sıfatına ters düşemez.Doğal seleksiyon için de aynı.Doğal seleksiyon adaletsiz oluşuyla varlığını kaybediyor



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 21 Nisan 2020; 17:11:3 >
  • Doğal seleksiyon tanrısına göre herkes ruh robotudur ve iradelerden beridirler.Ben niçe gibi yaşamı dolayısıyla iradeyi olumluyorum.Dolayısıyla doğal seleksiyon tanrısına iman edemiyorum

    Diğer konudaki yazdıklarım

    Yeni sahte tanrı aka new age god of the gaps

    Doğal seçilim tanrısı

    Allah inşallah canlarını alır/Doğal seçilime uğrayacaklar enayiler

    Zinakar izmir hak ettiğini buldu lanetullahi alehyim/Doğal seçilime uymadılar bak ne oldu şimdi

    Adak adayalım/Evrimin buyurduğu gibi davranalım

    Falanca filanca alimden daha iyimi biliyorsun/Antropolojik bulgular gösteriyor ki hipergami tek gerçek
  • hala anlayamadınız bu virüslerin olayını. virüslerle insanlar yüzyıllardır savaş içindeler bir virüs çıkar yayılır ve insanoğlunun kazandığı direnç sonucu ölürler.sonraki yıllarda bu virüs tekrar ve daha güçlü bir biçimde yeniden yayılır. İnsanoğlunun geliştiği oranda virüsler de gelişir.
    İlahi ikaz değil kafanıza göre çıkarımlar yapmayın doğanın bir döngüsü.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi létsche -- 21 Nisan 2020; 17:59:5 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Zodion

    Pre sokratlarda genel ton alışıldık kozmolojinin inkarı ve yeni kozmolojinin kurulması üzerine.Deney değil spekülasyon hakim.Ayrıca dışarıdan alınan metafizik var.Metafizik mekanizmanın başat unsuru.Tezahürler üzerinden çalışılıyor.Tarihte bunun karşılığı saf sezgi bilgisi,eksik maji.Emekleme dönemlerinde ilk bakışta mantıklı görünen basit şeyler o zaman için alternatifi mümkün olmayan gerçekliklerdi

    Sokrat zamanında ise bi aristo var zaten.Bilme isteği sadece keyfiyetten,hazdan kaynaklanmıyor.Bizim bildiğimiz deneyciler elimizde deney ve algı var,bilmemizin en iyi yolu bu derken aristoda erdem ve yan dalları karşımıza çıkıyor.Tıpkı hegel gibi.Hegelin teolojiye ilgisi x dini bilmem neyin tininin farklı versiyonu kadar.Teknik yani nesnelerin doğasına dair döküm ve onlardan yararlanma yolunda insanlık gereken aşamaya gelmişti

    Bilim yapılıyor yapılmasına.Genele bakıldığında o intibayı alamıyorum ama.Aristo market gibi adam.Ne bulursan çıkarabilirsin

    Sonrasını zaten biliyorsun.Kişisel gelişimin icat edildiği yıllar

    Alıntıları Göster
    Arkaik Yunan çağında alışıldık kozmoloji teokozmoloji ve teoloji. Presokratlar döneminde kozmolojide fizyolojiye geçiş yaşanıyor büyük bir gelişme olarak. Bu zaten modern araştırmacıların bile yaptığı bir ayrım değil. Teolog ve fizyolog ayrımını yapan Aristo. Tanrılar yerine doğa doğa içinden olgularla açıklanır, argümanlar mantıkla veya gözlemle sınanır hale geliyor. Spekülasyon ağırlıklı evet ama bu spekülasyonda radikal bir kategorik değişme ve bir yandan eskiden izler de görülebiliyor. Tezahürler arkaik insan için basit mekanizmayı sağlıyor. Büsbütün metafizik yapı çağın verdiği zorunluluk. Bilim dediğimiz şey görgül dünyayla deneysel uyum bulunduran veya en azından bulundurması gereken bir metafizik zaten, düşüncenin metafizik orijini sorun değil yani nesnel - maddi dünyayla bağlantılandırılabildiği sürece. Presokratik kozmolojileri ve biyolojileri mantık okullarının, atomizmin, sofistlerin, bir bilim olarak matematiğin - bu kozmolojilerin natüralizm ve doğa bilimlerden ayrılan hatırı sayılr bir kısmı Pisagor Matematik Tarikatı'na ait - ve Aristotelizmin tabiat merkezliliğinin gelişimini sağlıyor. Tarihçilik, haritacılık ve coğrafyacılık da bu zamanlar içerisinde parıldıyor. Eski logograf (kayıt tutucu) Herodot ilk büyük histografyaya vücut verirken Thukidides ise tarih bilimini kuruyor. Anaksimander ve Hekataios dünya haritaları çiziyor. Çağımızla olan derin ve - bence - bilinmesi gereken farklılıkların şuurunda olarak 6. ve 4. yüzyıllarda Yunanistan'da bir protobilim çağı yaşandı demek de bir sakınca görmüyorum.

    Klasik Yunan çağında yani Sokrat devrinde Platon matematiksel mantık zincirleriyle mantığın diktatörlüğünü adeta ilan ederken Aristoteles Platoncu akademinin en parlak öğrencisi olarak bir sistem olarak mantığı, farklı bilim dallarını kurguladı. Haliyle presokratiklerin natüralizmdeki veya matematik - geometrideki yetkinlikleriyle de beraber ortaya istifade edilebilecek devasa bir külliyat çıktı. Hegeller, Kantlar, Marxlar vs bu külliyatın uzantıları, Alfred Russell Wallace'ın deyimiyle dipnotları oldular. Bilim tabii ki Yunan'ı çok aştı ama felsefenin Yunan'da kaldığını ve daha Yunan'ı bile eksik bildiğini düşünüyorum.

    Aristo market olsa iyi. Aristo açık büfe. Bu sebeple daha erken bir Ortaçağ'da çok saygı görüyor, başka kimse kalmamış gibi "Filozof" diyordı Avrupalılar ona tabii bu İslam ve Bizans alemlerinde geçerli değildi. İslam aleminde Aristo'yu iyi eğitimli imamlar sindiriyor. Bizans'ta ise Platonculuk bir miktar daha popüler ama sonunda Platonculuğa uyuz kapıldığı için Rumlar Aristoteles'i Platon'un üstüne atıyorlar. Aristotelesçi kesiliyorlar ve Rönesans'a Aristo ve Platon'un daha iyi anlaşılması konusunda katkıda bulunuyorlar. Ama bildiğimiz anlamda bilim bence geç Rönesans ürünü, başta gelen temsilcisi hipotetik varsayım, matematik modelleme, deney ve gözlemi etkili şekilde bir arada kullanan Galileo. İslam aleminde Galileo'nun karşılığı İbn-i Heysem'di ama geleneği - Avrupa'dakine kıyasla - ilerletilemedi. Tutuculuk ve tabular ağır bastı. Aristo'yu bile yabancı unsur addedip dışlamış ulema, Avrupa'daki ruhban sınıfının aksine bilimi benimseyemedi. Avrupa'da modern bilimi rahipler kurdu, bizde ve genel olarak İslam dünyasında bu olmadı.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Nat Alianovna -- 21 Nisan 2020; 20:48:0 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Okuduklarımıza göre kimi zaman doğal, kimi zamanda iyi veya kötü niyetli birilerinin işi gibi duruyordu ama burada konu dallanıp budaklandırılınca anladım ki pis ve asla arzulanmayan bir şeyler olmakta...

    Çok derinden hissettiğim de şudur; sahte bir üstten bakışla "yaw zaten nüfus arttı, sürü yapalım" diyenlerin eti kemiklerinden ayrıldı ve gizli kapaklı çevirdikleri işler yeter dedirtti...

    Yaradanın yarattığına saygı duyulur ama aynı şeyi tekrar tekrar yapmak (veba salgını gibi) arananın bulunmasını sağlar...

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • İnsan; kibirli ve yenemiyor bunu. Doğa ise, bir gün tıpkı binlerce türe yaptığı gibi, insanı da gün gelecek, tarihe gömecek. Birileri ya da bişeyler de, tıpkı dinazorlara yaptığımız gibi fosillerimizi sergileyecek. Virüs; doğanın rutin döngüsudür, kibrimizden bunu göremiyoruz sadece.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi pruvap -- 23 Nisan 2020; 2:11:42 >
    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 1234
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.