Şimdi Ara

.

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
18
Cevap
1
Favori
398
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi blument -- 1 Nisan 2021; 1:48:4 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >



  • Eski tüplü monitörlerle anlatırsam daha iyi anlarsın. Şimdikiler de benzer mantıkla çalışıyo zaten.



    Tüplü monitörleri arka kısmında elektron tabancası vardır. Bu elektron tabancası, sürekli ekranı tarayarak görüntü oluşmasını sağlar. Ekran içerden, 3 tane fosfor maddesiyle kaplıdır. Mavi, yeşil ve kırmızı. Ekrana gönderilen elektronun enerjisine göre, bu 3 fosfor maddesi ışıma yaparak renkleri oluşturur. Mesela ekranın 1280*1024 pikselden oluştuğunu varsayarsak, mesela üstten 500 ncü ve soldan 800 ncü piksel, RGB değeri 0,255,255 olan renk oluşturmak istediğimizde, aslında elektron tabancasına, o noktaya, belli bir enerjide elektron göndermesini söyleriz. RGB renk düzeninde R-red(kırmızı), G-green(yeşil), B-blue(mavi) renklere karşılık gelir. Bizim RGB değeri (0,255,255) olan rengi göndermemiz demek, yeşil ve mavi karışımı rengi göndermemiz demektir. Renkler minimum 0, maksimum 255 değerini alır. Yani 0,255,255 değeri bize yeşil - mavi karışımı yani sarı rengi verir. Bizim ekranda göreceğimiz. Ekranda ufacık sarı bir noktadır. Elektron tabancası, ekranı oluşturan tüm pikselleri, yani 1280*1024 adet pikseli, saniye 60 kere oluşturur. Bizim yaptığımız şey ise, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini ekran kartımıza girmektir. Ekran kartının işlemcisi, girilen bu değerleri, saniyede 60 kere ekrana işler. Buna ekranın tazeleme hızı deriz ve hertz olarak biliriz.



    Bir bitmap dosyası da, mesela 1280*1024 çözünürlüklü bir dosya ise, yaptığı şey, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini saklamaktır. Tüm renkler bu 3 rengin karışımından oluşur. Bilgisayar, harddiskten tüm pikselleri RGB değerlerini okur. Ekran kartına gönderir. Ekran kartı da elektron tabancasına, ekrandaki her piksel için göndereceği elektronun enerjisini bildirir. Ekranın her pikseline çarpan elektron, daha önce belirlenmiş olan RGB değerine göre bir enerji ile, 3 adet, kırmızı, mavi ve yeşil fosfor maddesine etki eder ve ekrandaki renkler bu şekilde oluşur. Ancak bu işlem o kadar hızlı olur ki, bilgisayar, ekranın tüm pikselleri saniyede 30-60 kere tarayabilir. Oyun veya film izlerken, bilgisayarın yaptığı şey, ekrana saniyede 30-60 kare görüntü göndermesidir. Bizim hareketli olarak gördüğümüz görüntü aslında çok hızlı şekilde ekranda fotoğrafların değişmesinden ibarettir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Eski tüplü monitörlerle anlatırsam daha iyi anlarsın. Şimdikiler de benzer mantıkla çalışıyo zaten.



    Tüplü monitörleri arka kısmında elektron tabancası vardır. Bu elektron tabancası, sürekli ekranı tarayarak görüntü oluşmasını sağlar. Ekran içerden, 3 tane fosfor maddesiyle kaplıdır. Mavi, yeşil ve kırmızı. Ekrana gönderilen elektronun enerjisine göre, bu 3 fosfor maddesi ışıma yaparak renkleri oluşturur. Mesela ekranın 1280*1024 pikselden oluştuğunu varsayarsak, mesela üstten 500 ncü ve soldan 800 ncü piksel, RGB değeri 0,255,255 olan renk oluşturmak istediğimizde, aslında elektron tabancasına, o noktaya, belli bir enerjide elektron göndermesini söyleriz. RGB renk düzeninde R-red(kırmızı), G-green(yeşil), B-blue(mavi) renklere karşılık gelir. Bizim RGB değeri (0,255,255) olan rengi göndermemiz demek, yeşil ve mavi karışımı rengi göndermemiz demektir. Renkler minimum 0, maksimum 255 değerini alır. Yani 0,255,255 değeri bize yeşil - mavi karışımı yani sarı rengi verir. Bizim ekranda göreceğimiz. Ekranda ufacık sarı bir noktadır. Elektron tabancası, ekranı oluşturan tüm pikselleri, yani 1280*1024 adet pikseli, saniye 60 kere oluşturur. Bizim yaptığımız şey ise, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini ekran kartımıza girmektir. Ekran kartının işlemcisi, girilen bu değerleri, saniyede 60 kere ekrana işler. Buna ekranın tazeleme hızı deriz ve hertz olarak biliriz.



    Bir bitmap dosyası da, mesela 1280*1024 çözünürlüklü bir dosya ise, yaptığı şey, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini saklamaktır. Tüm renkler bu 3 rengin karışımından oluşur. Bilgisayar, harddiskten tüm pikselleri RGB değerlerini okur. Ekran kartına gönderir. Ekran kartı da elektron tabancasına, ekrandaki her piksel için göndereceği elektronun enerjisini bildirir. Ekranın her pikseline çarpan elektron, daha önce belirlenmiş olan RGB değerine göre bir enerji ile, 3 adet, kırmızı, mavi ve yeşil fosfor maddesine etki eder ve ekrandaki renkler bu şekilde oluşur. Ancak bu işlem o kadar hızlı olur ki, bilgisayar, ekranın tüm pikselleri saniyede 30-60 kere tarayabilir. Oyun veya film izlerken, bilgisayarın yaptığı şey, ekrana saniyede 30-60 kare görüntü göndermesidir. Bizim hareketli olarak gördüğümüz görüntü aslında çok hızlı şekilde ekranda fotoğrafların değişmesinden ibarettir.
    .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi blument -- 1 Nisan 2021; 1:48:19 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • blument B kullanıcısına yanıt
    Baskasina sormussun ama ben cevaplayayim, yanlisim varsa tartisiriz.

    Evet, aslinda video dedigin sey kabaca arka arkaya hizlica degisen resimler. Goruntu olusmasi da yukarida anlatildigi gibi piksellerin aldigi renklere gore olusuyor. Yani her sey aslinda kare kare noktalardan olusuyor bilgisayarda. Ancak ornegin hesap makinelerinde 8 sayisini yapmak icin uzun dikey ve kisa yatay cubuklar gorursun. Bunlar da aslinda elektronik devrelerle elde edilen bir goruntu elde etme bicimi. Goruntu elde etmenin tek yolu kare pikseller degil fakat en yaygini bu. Bilgisayardaki goruntu isleyen merkez monitore surekli analog ya da dijital sinyaller yolluyor. ( HDMI uzerinden dijital, VGA uzerinden analog sinyallesme oluyor ) ve bunu da monitor saniyede 60 defa ( monitorun yenileme araligina gore degisir ama genelde 60 ) ekrandaki piksellerin rengini degistirerek sana gosteriyor.

    Video olayi dedigim gibi kabaca arka arkaya eklenen resimler. Ancak video formatlari arasinda bu aslinda en fazla yer kaplayan uygulama. Ornegin 1. frame ( resim diyebiliriz ama aslinda dogrusu frame ) ile 2. frame arasinda cok az bir fark varsa, aslinda video icerisine 2. resmi komple yazmaya gerek yok. Sadece 1 onceki frame ile arasindaki farki yazarak bunu elde edebilirsin. Bu da az yer kaplayan bir video sikistirma teknigi. Fakat bu durumda ne olacak, sen videonun 40. dakikasina ilerlemek istersen, bilgisayarin 40. dakikayi gostermek icin 1. frame'den baslayarak hesaplama yapmasi gerekiyor. Iste bunun icin de Indexleme vs gibi farkli teknikler kullaniliyor. Cok da derinine inmek istemiyorum ama genel tablo bu sekilde.

    Ayrica video tek basina yeterli degil, sesin de video ile senkron olmasi gerekir. Bu sebeple video formatlari ayni sekilde ses bilgisini de her frame icin tutarlar. Ornegin 1992 de microsof'un urettigi avi formati senkron ses ve video iletimine olanak saglar. Fakat sesin ve videonun "nasil" iletildigi yine bu formatin protokolune gore degisir. Buna "codec" deniliyor. Yani senin .avi dosyasini izleyebilmen icin bilgisayarin avi codec lerini "ogrenmis" olmasi gerekiyor. Cogu modern video formati zaten ses ve goruntuyu tek bir "paket" icerisinde yorumlayabiliyor. Fakat ornegin .mkv formatindaki videolarda ayni zamanda icerisinde altyazi da bulundurabiliyor. Ornegin sen mp4 bir videoyu altyazili izlemek icin video ve altyaziyi ayri ayri bir programa ( ornegin vlc ) gostermelisin. Bu program da her frame icin ayri ayri hesaplama yaparak ilgili ses ve goruntuyu codec'ten, altyaziyi da senin verdigin dosyadan takip eder. Fakat .mkv formatinda altyazi da codec uzerinde islenmistir. Sadece videoyu acarak altyaziyi da frame uzerinde gosterir bilgisayar.

    Renklerin elde edilmesi de yine kirmizi, yesil ve mavi karisimlarla oluyor. 3 tane ampul dusun, birisi kirmizi , birisi yesil birisi mavi. Bu ampullerin parlaklik oranlarina gore renk elde ediliyor. Hepsi cok parlak ise beyaz elde ediyorsun ornegin. Renk araligini da belirlerken bu sekilde standartlar kullaniliyor ancak hepsi ayni degil. Ornegin su hanimefendi fotografinda iki farkli renk araligi ( color space format ) ile ortaya cikan sonuclar gorunuyor:

    http://www.spencerboerup.com/FM/srgb-vs-argb.jpg

    Burada resimler cok benzer olsa da, bu goruntuyu renkli yazicidan cikardiginda farkliliklar elde ediyorsun. Kamera da gordugun goruntu, monitorde aldigin goruntu ve printerdan aldigin goruntunun birbirine benzer olabilmesi icin bu cesit standartlar olusturulmus. Bu standartlar arasindaki farkliliklari ya da renk elde etmek icin monitorlerde kullanilan aletlerin kalite farkliliklarini en rahat teknoloji magazalarinda gorursun. Yanyana 30 tane televizyonda ayni goruntuye baktigin zaman bazilarini daha canli ve parlak oldugunu farketmissindir ornegin.

    Bu noktada da aslinda arka planda bir suru olay var. Adamlar televizyon uretirken urettikleri renklerin cok canli olmadiginin farkindalar. Fakat bazi monitorlerde karsidan degil de yandan baktiginda da goruntuyu rahatca secebilirsin. Bazilarinda aciyi biraz degistirince hemen okunamaz hale gelir. Bu problemi ortadan kaldirmak icin uretilen teknoloji de malesef renk canliligini biraz oldurur. Aradaki dengeyi kurabilmek onemli. Bazi monitorler ornegin kirmizi elde etmek icin 2 tane kirmizi "ampul" kullanirlar. Parlak kirmizi elde etmek icin. Kirmizi renk bazi monitorlerde bu yuzunden insanin gozunu alir.

    Neyse konuyu gereksiz uzatmayayim, durum boyle : )



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Mephalay -- 14 Haziran 2017; 5:25:25 >
    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay

    Baskasina sormussun ama ben cevaplayayim, yanlisim varsa tartisiriz.

    Evet, aslinda video dedigin sey kabaca arka arkaya hizlica degisen resimler. Goruntu olusmasi da yukarida anlatildigi gibi piksellerin aldigi renklere gore olusuyor. Yani her sey aslinda kare kare noktalardan olusuyor bilgisayarda. Ancak ornegin hesap makinelerinde 8 sayisini yapmak icin uzun dikey ve kisa yatay cubuklar gorursun. Bunlar da aslinda elektronik devrelerle elde edilen bir goruntu elde etme bicimi. Goruntu elde etmenin tek yolu kare pikseller degil fakat en yaygini bu. Bilgisayardaki goruntu isleyen merkez monitore surekli analog ya da dijital sinyaller yolluyor. ( HDMI uzerinden dijital, VGA uzerinden analog sinyallesme oluyor ) ve bunu da monitor saniyede 60 defa ( monitorun yenileme araligina gore degisir ama genelde 60 ) ekrandaki piksellerin rengini degistirerek sana gosteriyor.

    Video olayi dedigim gibi kabaca arka arkaya eklenen resimler. Ancak video formatlari arasinda bu aslinda en fazla yer kaplayan uygulama. Ornegin 1. frame ( resim diyebiliriz ama aslinda dogrusu frame ) ile 2. frame arasinda cok az bir fark varsa, aslinda video icerisine 2. resmi komple yazmaya gerek yok. Sadece 1 onceki frame ile arasindaki farki yazarak bunu elde edebilirsin. Bu da az yer kaplayan bir video sikistirma teknigi. Fakat bu durumda ne olacak, sen videonun 40. dakikasina ilerlemek istersen, bilgisayarin 40. dakikayi gostermek icin 1. frame'den baslayarak hesaplama yapmasi gerekiyor. Iste bunun icin de Indexleme vs gibi farkli teknikler kullaniliyor. Cok da derinine inmek istemiyorum ama genel tablo bu sekilde.

    Ayrica video tek basina yeterli degil, sesin de video ile senkron olmasi gerekir. Bu sebeple video formatlari ayni sekilde ses bilgisini de her frame icin tutarlar. Ornegin 1992 de microsof'un urettigi avi formati senkron ses ve video iletimine olanak saglar. Fakat sesin ve videonun "nasil" iletildigi yine bu formatin protokolune gore degisir. Buna "codec" deniliyor. Yani senin .avi dosyasini izleyebilmen icin bilgisayarin avi codec lerini "ogrenmis" olmasi gerekiyor. Cogu modern video formati zaten ses ve goruntuyu tek bir "paket" icerisinde yorumlayabiliyor. Fakat ornegin .mkv formatindaki videolarda ayni zamanda icerisinde altyazi da bulundurabiliyor. Ornegin sen mp4 bir videoyu altyazili izlemek icin video ve altyaziyi ayri ayri bir programa ( ornegin vlc ) gostermelisin. Bu program da her frame icin ayri ayri hesaplama yaparak ilgili ses ve goruntuyu codec'ten, altyaziyi da senin verdigin dosyadan takip eder. Fakat .mkv formatinda altyazi da codec uzerinde islenmistir. Sadece videoyu acarak altyaziyi da frame uzerinde gosterir bilgisayar.

    Renklerin elde edilmesi de yine kirmizi, yesil ve mavi karisimlarla oluyor. 3 tane ampul dusun, birisi kirmizi , birisi yesil birisi mavi. Bu ampullerin parlaklik oranlarina gore renk elde ediliyor. Hepsi cok parlak ise beyaz elde ediyorsun ornegin. Renk araligini da belirlerken bu sekilde standartlar kullaniliyor ancak hepsi ayni degil. Ornegin su hanimefendi fotografinda iki farkli renk araligi ( color space format ) ile ortaya cikan sonuclar gorunuyor:

    http://www.spencerboerup.com/FM/srgb-vs-argb.jpg

    Burada resimler cok benzer olsa da, bu goruntuyu renkli yazicidan cikardiginda farkliliklar elde ediyorsun. Kamera da gordugun goruntu, monitorde aldigin goruntu ve printerdan aldigin goruntunun birbirine benzer olabilmesi icin bu cesit standartlar olusturulmus. Bu standartlar arasindaki farkliliklari ya da renk elde etmek icin monitorlerde kullanilan aletlerin kalite farkliliklarini en rahat teknoloji magazalarinda gorursun. Yanyana 30 tane televizyonda ayni goruntuye baktigin zaman bazilarini daha canli ve parlak oldugunu farketmissindir ornegin.

    Bu noktada da aslinda arka planda bir suru olay var. Adamlar televizyon uretirken urettikleri renklerin cok canli olmadiginin farkindalar. Fakat bazi monitorlerde karsidan degil de yandan baktiginda da goruntuyu rahatca secebilirsin. Bazilarinda aciyi biraz degistirince hemen okunamaz hale gelir. Bu problemi ortadan kaldirmak icin uretilen teknoloji de malesef renk canliligini biraz oldurur. Aradaki dengeyi kurabilmek onemli. Bazi monitorler ornegin kirmizi elde etmek icin 2 tane kirmizi "ampul" kullanirlar. Parlak kirmizi elde etmek icin. Kirmizi renk bazi monitorlerde bu yuzunden insanin gozunu alir.

    Neyse konuyu gereksiz uzatmayayim, durum boyle : )
    .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi blument -- 1 Nisan 2021; 1:48:42 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • blument B kullanıcısına yanıt
    Guzel tabi de problemleri de oluyor. Bende eski bi tablet var mesela, yuksek cozunurluklu. Bazi filmlerde, 2 frame arasindaki farki hesaplayamiyor yeterince kisa zamanda, film dura dura ilerliyor. 25 fps alamiyorum yani anlayacagin. Halbuki resim - resim filmi kaydetmis olsalardi bu problemi yasamayacaktim. Bu durumda da 1.5 gb olan film 8 gb olacakti.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • 1 ler ve 0 lar ekrana görüntü vermiyor sadece görüntünün nasıl oluşturulacagının bilgisini taşıyor,,Mesela gramafona bak en ilkel olanı ,,Ses bir iğneyi titreştirirken kalay bir levhaya çizgiler çizer,,Sistemi tersine cevirirsen bu seferde o cizgilerden geçen iğne aynı sesin oluşmasını sağlar,,,Aslında temel mantık bu, mors alfabesi ve telgraflara bak mesela aynı mantık,,Mesela sen çok uzaktasın ve ben sana dürbünle bakıyorum senin yaptıgın hareketlere göre bir alfabemiz olsaydı oradan bana istediğin hikayeyi anlatabilirdin,,Bu da aslında veri iletiminin bir yolu ;),,Mors sistemi de czaten buna benzer veri aktarımı yapmıştı,,Aynı şekilde bu seferde radyo dalgalarının genliği ya da frekansı arasındaki farkların bir alfabe oldugunu dusun,,,Alıcı bu dalgayı aldıgında aynı mantıkla çevirir ve böylece bilgi taşınmış olur,,Kabaca mantıksal olarak ana hatlarıyla bu şekilde,,,
  • quote:

    Orijinalden alıntı: blument


    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Eski tüplü monitörlerle anlatırsam daha iyi anlarsın. Şimdikiler de benzer mantıkla çalışıyo zaten.



    Tüplü monitörleri arka kısmında elektron tabancası vardır. Bu elektron tabancası, sürekli ekranı tarayarak görüntü oluşmasını sağlar. Ekran içerden, 3 tane fosfor maddesiyle kaplıdır. Mavi, yeşil ve kırmızı. Ekrana gönderilen elektronun enerjisine göre, bu 3 fosfor maddesi ışıma yaparak renkleri oluşturur. Mesela ekranın 1280*1024 pikselden oluştuğunu varsayarsak, mesela üstten 500 ncü ve soldan 800 ncü piksel, RGB değeri 0,255,255 olan renk oluşturmak istediğimizde, aslında elektron tabancasına, o noktaya, belli bir enerjide elektron göndermesini söyleriz. RGB renk düzeninde R-red(kırmızı), G-green(yeşil), B-blue(mavi) renklere karşılık gelir. Bizim RGB değeri (0,255,255) olan rengi göndermemiz demek, yeşil ve mavi karışımı rengi göndermemiz demektir. Renkler minimum 0, maksimum 255 değerini alır. Yani 0,255,255 değeri bize yeşil - mavi karışımı yani sarı rengi verir. Bizim ekranda göreceğimiz. Ekranda ufacık sarı bir noktadır. Elektron tabancası, ekranı oluşturan tüm pikselleri, yani 1280*1024 adet pikseli, saniye 60 kere oluşturur. Bizim yaptığımız şey ise, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini ekran kartımıza girmektir. Ekran kartının işlemcisi, girilen bu değerleri, saniyede 60 kere ekrana işler. Buna ekranın tazeleme hızı deriz ve hertz olarak biliriz.



    Bir bitmap dosyası da, mesela 1280*1024 çözünürlüklü bir dosya ise, yaptığı şey, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini saklamaktır. Tüm renkler bu 3 rengin karışımından oluşur. Bilgisayar, harddiskten tüm pikselleri RGB değerlerini okur. Ekran kartına gönderir. Ekran kartı da elektron tabancasına, ekrandaki her piksel için göndereceği elektronun enerjisini bildirir. Ekranın her pikseline çarpan elektron, daha önce belirlenmiş olan RGB değerine göre bir enerji ile, 3 adet, kırmızı, mavi ve yeşil fosfor maddesine etki eder ve ekrandaki renkler bu şekilde oluşur. Ancak bu işlem o kadar hızlı olur ki, bilgisayar, ekranın tüm pikselleri saniyede 30-60 kere tarayabilir. Oyun veya film izlerken, bilgisayarın yaptığı şey, ekrana saniyede 30-60 kare görüntü göndermesidir. Bizim hareketli olarak gördüğümüz görüntü aslında çok hızlı şekilde ekranda fotoğrafların değişmesinden ibarettir.

    Hocam saolasın, kopyaladım telefon notlarına yazdığınız makaleyi hocam bu sorumu merak ediyodum. Hocam peki aklıma şöyle bi soru getirdi bizim ekranlarda gördüğümüz o görüntü video değil saniyede 30-60 (sanırım fps oluyo bu) defa değişen resimlerse eğer hocam o zaman video diye birşey yok. Bütün videolar çok hızlı bir şekilde insanların yazdığı o donanım parçası aracılığıylan RGB değeri gönderdikleri elektron tabancasının hızla renk verip görüntü değiştirmesidir. Bu bütün pixellere oluyo hocam o zaman videoların hepsi aslında tek tek bir resimden oluşuyo çok hızlı değiştiği için biz bunları sanki tek parçaymış gibi algılıyoruz haksızmıyım yoksa farklı olaylarımı var bu videoların ?

    Video dediğimiz şey , saniyede 30 tane çekilmiş fotoğrafın , yine saniyede 30 tanesinin gösterilmesi olayıdır.Video kamera dediğimiz şey ise, saniyede 30 kare fotoğraf çeken cihazlardır.Eski sistemlerde piksel ve RGB diye birşey yoktu.Işığa hassas bir film tabakası , makinenin içinde , bir perde sayesinde karanlıkta tutulur , perde kalktığı anda ise , ışık kameranın içine dolarak , ışığa hassas film tabakası üzerinde görüntüyü oluştururdu.Film kameraları da bu mantıkla saniyede 30 tane fotoğraf çeken kameralardı.Çekilen görüntüyü izlemek için , film şeridini belli bir hızla döndürürken , arkasından ışık verip duvara yansımasını sağlıyarak görüntü oluşurdu.Yani izlediğimiz şey aslında , ışık kaynağının önünden saniyede 30 tane geçen fotoğraflardan başka bişey değildi.Ancak bilgisayar teknolojisinin gelişmesi ile , film şeritlerinin kullanılması yerine , görüntünün digital şekilde kaydedilmesi sistemine geçildi.Mesela benim Nikon Dslr fotoğraf makinemde film yerine Cmos sensör var.Bu sensör , perde kalkıp üzerine ışık düştüğünde , kendi üzerindeki piksellerine düşen ışığın RGB değerlerini ölçerek , belli bir resim dosyası formatında , dijital veriye dönüştürür.Biz bu fotoğrafı bilgisayarımıza atıp izlemek istediğimizde ise , gerekli program tarafından fotoğrafın her pikselinin RGB değeri dosyadan okunarak , bilgisayar ekranına işlenir.EKrana nasıl yansıtıldığının detayını yukarıda anlatmıştım.Yukarıdaki arkadaşın bahsettiği gibi değişik dosya formatları , değişik fotoğraf sıkıştırma teknikleri ve codecleri mevcuttur.Ancak mantık bellidir.Bir video dosyası , saniyede çekilmiş 30 veya daha farklı rakamlardaki fotoğrafın her pikselinin RGB değerlerini saklayan bir dosyadır.Video görüntüleme programı da , bu video dosyası içine saklanmış fotoğrafların peş peşe , saniyede 30 tanesinin gösterilmesinin sağlayan programdır.

    Ancak bilgisayarda görüntü oluşumu , video olayından farklıdır.Çünkü görüntü ile kullanıcı arasında bir interaction yani etkileşim söz konusudur.Bilgisayarda bir pencere açarsınız , sonra onu büyütüp küçültürsünüz , veya kapatırsınız.Ya da bir oyunda görüntü, sizin hareketlerinize göre oluşur.Oyunda bir ev vardır , siz "W" tuşuna basıp ileri doğru hareket ettiğinizde , bu ev geriye doğru ilerler.Görüntü sürekli oluşturulup hareket ettirilir.Mesela bir oyunda , herşey yüzeyler ve bu yüzeyler üzerine çizilmiş resim dosyalarından ibarettir.Biz bunlara texture diyoruz.Mesela oyundayken , karşımızda duran evin ön cephesi bir yüzey ve üzerine çizilmiş resim dosyasıdır.Ekran kartı , dikdörtgen şeklindeki bu yüzeyin herbir köşesinin , 3 boyutlu uzaydaki koordinat bilgilerini tutar , sonra ilgili resim bilgisini bu yüzeye çizer.Sonra bizim oyundaki hareketimize göre , bu yüzeyin köşe koordinatları , matematiksel bir yöntemle , 3 boyutlu uzayda vektörel olarak tekrar hesaplanır , yeni koordinatları oluşturulan yüzeyin üzerine, aynı resim bilgisi yapıştırılır.Bu işlem , oyunda ne kadar yüzey varsa , herbirinin köşe koordinatları için , her hareketimizde tekrarlanır.Ancak bu işlem o kadar hızlı olur ki , biz bütün bu matematiksel hesaplamalardan ve resmin tekrardan çizilmesinden haberdar olmayız ve görüntü akıyo sanırız.Bazı oyunlarda yüzey sayısı o kadar çoktur ki , bizim bilgisayarımız , hepsi için hesap yapmakta zorlanır ve görüntüde FPS düşüşleri yaşarız.Biz buna oyun donuyo , bilgisayar kaldırmıyo deriz.Normalde insan beyni ve gözü 30 FPS altına inilmedikçe , bu gecikmelerden haberdar olamaz.Ancak 30 FPS altına inildiğinde , gecikmeleri hissederiz ve oyunun görüntü ayarlarını kısma ihtiyacı hissederiz.

    Mesela bir GTA oyununda , şehrin ortasındayken , görüş alanımız içinde 100'lerce ev , 100'lerce insan , 100'lerce araba olabilir.Bunların herbiri de 100'lerce yüzeyden oluşuyo olabilir.Bu kadar yüzey için 3 boyutlu uzayda vektörel hesap yapmak , ekran kartlarının marifetidir.Olay sadece videoda olduğu gibi, saniyede 30 tane fotoğraf göstermenin ötesinde , bir de her yüzey için , saniyede 30 kere yeniden koordinat hesaplaması yapmak ve texture'ları bunlar üzerine yerleştirmektir.




  • .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi blument -- 1 Nisan 2021; 1:50:1 >
  • Saniyede gösterilen kare olayını daha iyi anlamak için çizgi film yapımına bakabilirsiniz. Videolarda da her ana ait bir görüntünün tıpkı videodaki gibi art arda hızlıca oynatılması sonucu onu akıcı bir görüntü olarak algılarız.

  • quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Saniyede gösterilen kare olayını daha iyi anlamak için çizgi film yapımına bakabilirsiniz. Videolarda da her ana ait bir görüntünün tıpkı videodaki gibi art arda hızlıca oynatılması sonucu onu akıcı bir görüntü olarak algılarız.

    .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi blument -- 1 Nisan 2021; 1:49:7 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: blument


    quote:

    Orijinalden alıntı: Hümiyettin

    Saniyede gösterilen kare olayını daha iyi anlamak için çizgi film yapımına bakabilirsiniz. Videolarda da her ana ait bir görüntünün tıpkı videodaki gibi art arda hızlıca oynatılması sonucu onu akıcı bir görüntü olarak algılarız.





    İzledim hocam saolunda bu olaylar çok uğraştırmazmı :D

    Tabi ki çok emek verilerek yapılıyor.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Eski tüplü monitörlerle anlatırsam daha iyi anlarsın. Şimdikiler de benzer mantıkla çalışıyo zaten.



    Tüplü monitörleri arka kısmında elektron tabancası vardır. Bu elektron tabancası, sürekli ekranı tarayarak görüntü oluşmasını sağlar. Ekran içerden, 3 tane fosfor maddesiyle kaplıdır. Mavi, yeşil ve kırmızı. Ekrana gönderilen elektronun enerjisine göre, bu 3 fosfor maddesi ışıma yaparak renkleri oluşturur. Mesela ekranın 1280*1024 pikselden oluştuğunu varsayarsak, mesela üstten 500 ncü ve soldan 800 ncü piksel, RGB değeri 0,255,255 olan renk oluşturmak istediğimizde, aslında elektron tabancasına, o noktaya, belli bir enerjide elektron göndermesini söyleriz. RGB renk düzeninde R-red(kırmızı), G-green(yeşil), B-blue(mavi) renklere karşılık gelir. Bizim RGB değeri (0,255,255) olan rengi göndermemiz demek, yeşil ve mavi karışımı rengi göndermemiz demektir. Renkler minimum 0, maksimum 255 değerini alır. Yani 0,255,255 değeri bize yeşil - mavi karışımı yani sarı rengi verir. Bizim ekranda göreceğimiz. Ekranda ufacık sarı bir noktadır. Elektron tabancası, ekranı oluşturan tüm pikselleri, yani 1280*1024 adet pikseli, saniye 60 kere oluşturur. Bizim yaptığımız şey ise, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini ekran kartımıza girmektir. Ekran kartının işlemcisi, girilen bu değerleri, saniyede 60 kere ekrana işler. Buna ekranın tazeleme hızı deriz ve hertz olarak biliriz.



    Bir bitmap dosyası da, mesela 1280*1024 çözünürlüklü bir dosya ise, yaptığı şey, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini saklamaktır. Tüm renkler bu 3 rengin karışımından oluşur. Bilgisayar, harddiskten tüm pikselleri RGB değerlerini okur. Ekran kartına gönderir. Ekran kartı da elektron tabancasına, ekrandaki her piksel için göndereceği elektronun enerjisini bildirir. Ekranın her pikseline çarpan elektron, daha önce belirlenmiş olan RGB değerine göre bir enerji ile, 3 adet, kırmızı, mavi ve yeşil fosfor maddesine etki eder ve ekrandaki renkler bu şekilde oluşur. Ancak bu işlem o kadar hızlı olur ki, bilgisayar, ekranın tüm pikselleri saniyede 30-60 kere tarayabilir. Oyun veya film izlerken, bilgisayarın yaptığı şey, ekrana saniyede 30-60 kare görüntü göndermesidir. Bizim hareketli olarak gördüğümüz görüntü aslında çok hızlı şekilde ekranda fotoğrafların değişmesinden ibarettir.

    Olayı herkesin anlayabileceği gibi yazmışsınız.Bunu şöyle düşünün birde 8k çözünürlükte 144 hz 1 ms bir monitörde görüntü oluşturduğunu gerçekten muazzam bir teknoloji.
    Yanlışım varsa düzeltin 8k çözünürlük 8192 × 4320 piksel ediyor. 8192 × 4320 x 144hz =5096079360 1 saniyede monitorde oluşan piksel değişimi yoksa 1 milisaniyedeki değişimmi olmalı
    yada full hd monitorde 144hz 1 ms 1920x1080x 144 hz=298598400 doğrumudur hocam hesap



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi **Nightmare** -- 28 Haziran 2017; 8:9:1 >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: **Nightmare**


    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Eski tüplü monitörlerle anlatırsam daha iyi anlarsın. Şimdikiler de benzer mantıkla çalışıyo zaten.



    Tüplü monitörleri arka kısmında elektron tabancası vardır. Bu elektron tabancası, sürekli ekranı tarayarak görüntü oluşmasını sağlar. Ekran içerden, 3 tane fosfor maddesiyle kaplıdır. Mavi, yeşil ve kırmızı. Ekrana gönderilen elektronun enerjisine göre, bu 3 fosfor maddesi ışıma yaparak renkleri oluşturur. Mesela ekranın 1280*1024 pikselden oluştuğunu varsayarsak, mesela üstten 500 ncü ve soldan 800 ncü piksel, RGB değeri 0,255,255 olan renk oluşturmak istediğimizde, aslında elektron tabancasına, o noktaya, belli bir enerjide elektron göndermesini söyleriz. RGB renk düzeninde R-red(kırmızı), G-green(yeşil), B-blue(mavi) renklere karşılık gelir. Bizim RGB değeri (0,255,255) olan rengi göndermemiz demek, yeşil ve mavi karışımı rengi göndermemiz demektir. Renkler minimum 0, maksimum 255 değerini alır. Yani 0,255,255 değeri bize yeşil - mavi karışımı yani sarı rengi verir. Bizim ekranda göreceğimiz. Ekranda ufacık sarı bir noktadır. Elektron tabancası, ekranı oluşturan tüm pikselleri, yani 1280*1024 adet pikseli, saniye 60 kere oluşturur. Bizim yaptığımız şey ise, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini ekran kartımıza girmektir. Ekran kartının işlemcisi, girilen bu değerleri, saniyede 60 kere ekrana işler. Buna ekranın tazeleme hızı deriz ve hertz olarak biliriz.



    Bir bitmap dosyası da, mesela 1280*1024 çözünürlüklü bir dosya ise, yaptığı şey, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini saklamaktır. Tüm renkler bu 3 rengin karışımından oluşur. Bilgisayar, harddiskten tüm pikselleri RGB değerlerini okur. Ekran kartına gönderir. Ekran kartı da elektron tabancasına, ekrandaki her piksel için göndereceği elektronun enerjisini bildirir. Ekranın her pikseline çarpan elektron, daha önce belirlenmiş olan RGB değerine göre bir enerji ile, 3 adet, kırmızı, mavi ve yeşil fosfor maddesine etki eder ve ekrandaki renkler bu şekilde oluşur. Ancak bu işlem o kadar hızlı olur ki, bilgisayar, ekranın tüm pikselleri saniyede 30-60 kere tarayabilir. Oyun veya film izlerken, bilgisayarın yaptığı şey, ekrana saniyede 30-60 kare görüntü göndermesidir. Bizim hareketli olarak gördüğümüz görüntü aslında çok hızlı şekilde ekranda fotoğrafların değişmesinden ibarettir.

    Olayı herkesin anlayabileceği gibi yazmışsınız.Bunu şöyle düşünün birde 8k çözünürlükte 144 hz 1 ms bir monitörde görüntü oluşturduğunu gerçekten muazzam bir teknoloji.
    Yanlışım varsa düzeltin 8k çözünürlük 8192 × 4320 piksel ediyor. 8192 × 4320 x 144hz =5096079360 1 saniyede monitorde oluşan piksel değişimi yoksa 1 milisaniyedeki değişimmi olmalı
    yada full hd monitorde 144hz 1 ms 1920x1080x 144 hz=298598400 doğrumudur hocam hesap

    Şimdi işin detayına inildiğinde , bazı pazarlama üçkağıtçılıklarıyla karşılaşırız.Mesela senin kafanı karıştıran şu 1 ms tepkime süresi olayı , bir pikselin , renk değişimine verebildiği tepkinin , en kısa süresini ifade eder.Yani monitörü üreten firma diyor ki , benim monitörüm , pikselinin renk değişimini 1 milisaniyede gerçekleştirir.Oysa ki 144 hz bir monitör için hesap yaptığımızda , saniyede 144 kare görüntü verebilen bir monitör , 8.3 milisaniyede , tüm piksellerinin rengini değiştirebilmesi yeterlidir.Bu tepkime süresi olayı da , ekstra değer katar.Monitör üreticileri arasında bir çeşit rekabet gibi düşünülebilir.Bazı testlerle de iddialarını ispatlayabilirler.Ancak esas önemli olan , saniyede belli miktar kareyi adam gibi , net ve parlak olarak gösterebilmesidir.

    Mesela bazı monitör üreticileri , 200 hz veya 400 hz monitör ürettiklerini söylerler.Gerçekten de bu monitörler saniyede 400 kare gösterirler , ancak bir kareyi 2 kere veya 3 kere gösterirler.Bu şekilde Hertzlerini 2'ye 3'e katlarlar.Ancak aynı kareyi 3 kere göstermekle , pek bir katkıları olmaz.Adam 24 fps ile film çekmiş , sen bunu 400 hz monitörde izleyeceksin.Bu demektir ki , monitör aynı frame'i 400/24= 16 kere gösterecek.Belki teknoloji ilerledikçe , filmler 200 fps ile çekilmeye başlandıkça faydasını görürüz.Şimdilik gereksiz.Ama adam o monitörü yapmış mı yapmış, saniyede 400 frame gösteriyo mu , gösteriyo , piksellerinin rengini 1 milisaniyede değiştirebiliyo mu , değiştiriyo.

    Peki biz ne yapıcaz?Dedik ya insan gözü ve beyni 30 fps altına inilmedikçe , donukluğu fazla algılamaz.Ee 30 fps ile yetinecek miyiz?Hayır elbette yetinmeyeceğiz.Fazla fps göz çıkarmaz.ben bir oyunu 60 fps ile oynamak varken , neden 30 fps ile oynuyayım?Ya da 100 fps ile oynuyacak kadar güçlü ekran kartım ve destekleyen monitörüm varsa 100 fps oynarım.Aradaki farkı da gayet güzel hissederim.100 fps ile oyun akar gider.Ama oyunlarda fps her zaman sabit olmaz ki , ben 100 fps ile oynarken birden bomba patlar , fps 15'e düşer.Bu da ekran kartının ve işlemcinin geciktirmesinden kaynaklanır.Ama bazı usta oyuncular , hemen oyunu yapan firmayı taşa tutarlar.Oyunda ciddi fps düşüşleri var derler.Bu da oyunu yapan programcının öküzlüğü .Bi bomba patlatırken ekran kartına ve işlemciye bu kadar yüklenecek bir sahne neden koyarsın ki?

    Şimdi gelelim yaptığın matematik hesaplarına.Bu hesaplar doğru.8k çözünürlükte 144 hz bir monitör , saniyede 8192 × 4320 x 144 = 5096079360 adet pikselin rengini değiştirir.Ancak buraya dikkat , milisaniyede değil , saniyede.Aynı şekilde full hd monitör 1920x1080x 144 hz=298598400 adet pikselin rengini değiştirir.Tek bir pikselin rengi de RGB değeri üzerinden değişir.256 renk sisteminde bir tane pikselin rengini (0,255,255) gibi 3 tane sayı ile temsil ederiz.Yani tek bir pikselin renginin değişimi , bu 3 sayıyı değiştirmekle olur.Ancak bu dediğim 256 renk yani 8 bit sisteminde geçerlidir.Bir de renkler 24 bit'de olabilir.O zaman piksel başına 16.7 milyon renk üretilebilir.

    Yani sonuçta bu monitörler , full hd sistemde , saniyede 300 milyon pikseli , 16.7 milyon farklı renge, 8k çözünürlükte ise saniyede 5 milyar pikseli ,16.7 milyon farklı renge çevirebilir.Tabi iş monitörün marifeti ile bitmiyo.Bu işlemi monitöre yaptıracak ekran kartı ve işlemci gücünü de bilgisayar sağlıyor.




  • **Nightmare** kullanıcısına yanıt
    Kingman'in dediklerine ekleme yapayim.
    Yenileme suresi ile tepki suresi arasinda fark var.
    60hz yenileme suresi (refresh rate ) , saniyede kac frame gosterecegini belirtir monitorun. Saniyede 60 kare gosterebilen monitorun piksellerin rengini degistirmek icin 1000/60 =~ 17 milisaniye suresi var.
    Iste bu 17 ms ; monitorun 60hz yenileme suresi verebilmesi icin sahip olmasi gereken en kotu tepki suresi.
    Ancak 17ms, insan gozunun dikkatini cekebilen bir sure. Tepki suresi 17ms olan bir monitorde "Ghosting" denilen olay olusuyor. Yani sen yeni frame'de, eski frame a ait renkleri goruyorsun ( goruyor gibi oluyorsun ).
    Surada bir ornegi var, gorunce ne demek istedigimi anlayacaksin:https://www.youtube.com/watch?v=D6g85vqdK2A
    Iste bunun yasanmamasi icin, tepki suresinin olabildigince dusuk olmasi gerekiyor.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Mephalay

    Kingman'in dediklerine ekleme yapayim.
    Yenileme suresi ile tepki suresi arasinda fark var.
    60hz yenileme suresi (refresh rate ) , saniyede kac frame gosterecegini belirtir monitorun. Saniyede 60 kare gosterebilen monitorun piksellerin rengini degistirmek icin 1000/60 =~ 17 milisaniye suresi var.
    Iste bu 17 ms ; monitorun 60hz yenileme suresi verebilmesi icin sahip olmasi gereken en kotu tepki suresi.
    Ancak 17ms, insan gozunun dikkatini cekebilen bir sure. Tepki suresi 17ms olan bir monitorde "Ghosting" denilen olay olusuyor. Yani sen yeni frame'de, eski frame a ait renkleri goruyorsun ( goruyor gibi oluyorsun ).
    Surada bir ornegi var, gorunce ne demek istedigimi anlayacaksin:https://www.youtube.com/watch?v=D6g85vqdK2A
    Iste bunun yasanmamasi icin, tepki suresinin olabildigince dusuk olmasi gerekiyor.

    Eyv hocam bilgi icin. o zaman 144 hz monitorde tepki suresi 1000/144=6.9 ms mi oluyor ama bir cok uretici firma 144hz 1 ms diye satiyor monitorleri

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29


    quote:

    Orijinalden alıntı: **Nightmare**


    quote:

    Orijinalden alıntı: kingman29

    Eski tüplü monitörlerle anlatırsam daha iyi anlarsın. Şimdikiler de benzer mantıkla çalışıyo zaten.



    Tüplü monitörleri arka kısmında elektron tabancası vardır. Bu elektron tabancası, sürekli ekranı tarayarak görüntü oluşmasını sağlar. Ekran içerden, 3 tane fosfor maddesiyle kaplıdır. Mavi, yeşil ve kırmızı. Ekrana gönderilen elektronun enerjisine göre, bu 3 fosfor maddesi ışıma yaparak renkleri oluşturur. Mesela ekranın 1280*1024 pikselden oluştuğunu varsayarsak, mesela üstten 500 ncü ve soldan 800 ncü piksel, RGB değeri 0,255,255 olan renk oluşturmak istediğimizde, aslında elektron tabancasına, o noktaya, belli bir enerjide elektron göndermesini söyleriz. RGB renk düzeninde R-red(kırmızı), G-green(yeşil), B-blue(mavi) renklere karşılık gelir. Bizim RGB değeri (0,255,255) olan rengi göndermemiz demek, yeşil ve mavi karışımı rengi göndermemiz demektir. Renkler minimum 0, maksimum 255 değerini alır. Yani 0,255,255 değeri bize yeşil - mavi karışımı yani sarı rengi verir. Bizim ekranda göreceğimiz. Ekranda ufacık sarı bir noktadır. Elektron tabancası, ekranı oluşturan tüm pikselleri, yani 1280*1024 adet pikseli, saniye 60 kere oluşturur. Bizim yaptığımız şey ise, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini ekran kartımıza girmektir. Ekran kartının işlemcisi, girilen bu değerleri, saniyede 60 kere ekrana işler. Buna ekranın tazeleme hızı deriz ve hertz olarak biliriz.



    Bir bitmap dosyası da, mesela 1280*1024 çözünürlüklü bir dosya ise, yaptığı şey, bu pikselleri her birinin RGB değerlerini saklamaktır. Tüm renkler bu 3 rengin karışımından oluşur. Bilgisayar, harddiskten tüm pikselleri RGB değerlerini okur. Ekran kartına gönderir. Ekran kartı da elektron tabancasına, ekrandaki her piksel için göndereceği elektronun enerjisini bildirir. Ekranın her pikseline çarpan elektron, daha önce belirlenmiş olan RGB değerine göre bir enerji ile, 3 adet, kırmızı, mavi ve yeşil fosfor maddesine etki eder ve ekrandaki renkler bu şekilde oluşur. Ancak bu işlem o kadar hızlı olur ki, bilgisayar, ekranın tüm pikselleri saniyede 30-60 kere tarayabilir. Oyun veya film izlerken, bilgisayarın yaptığı şey, ekrana saniyede 30-60 kare görüntü göndermesidir. Bizim hareketli olarak gördüğümüz görüntü aslında çok hızlı şekilde ekranda fotoğrafların değişmesinden ibarettir.

    Olayı herkesin anlayabileceği gibi yazmışsınız.Bunu şöyle düşünün birde 8k çözünürlükte 144 hz 1 ms bir monitörde görüntü oluşturduğunu gerçekten muazzam bir teknoloji.
    Yanlışım varsa düzeltin 8k çözünürlük 8192 × 4320 piksel ediyor. 8192 × 4320 x 144hz =5096079360 1 saniyede monitorde oluşan piksel değişimi yoksa 1 milisaniyedeki değişimmi olmalı
    yada full hd monitorde 144hz 1 ms 1920x1080x 144 hz=298598400 doğrumudur hocam hesap

    Şimdi işin detayına inildiğinde , bazı pazarlama üçkağıtçılıklarıyla karşılaşırız.Mesela senin kafanı karıştıran şu 1 ms tepkime süresi olayı , bir pikselin , renk değişimine verebildiği tepkinin , en kısa süresini ifade eder.Yani monitörü üreten firma diyor ki , benim monitörüm , pikselinin renk değişimini 1 milisaniyede gerçekleştirir.Oysa ki 144 hz bir monitör için hesap yaptığımızda , saniyede 144 kare görüntü verebilen bir monitör , 8.3 milisaniyede , tüm piksellerinin rengini değiştirebilmesi yeterlidir.Bu tepkime süresi olayı da , ekstra değer katar.Monitör üreticileri arasında bir çeşit rekabet gibi düşünülebilir.Bazı testlerle de iddialarını ispatlayabilirler.Ancak esas önemli olan , saniyede belli miktar kareyi adam gibi , net ve parlak olarak gösterebilmesidir.

    Mesela bazı monitör üreticileri , 200 hz veya 400 hz monitör ürettiklerini söylerler.Gerçekten de bu monitörler saniyede 400 kare gösterirler , ancak bir kareyi 2 kere veya 3 kere gösterirler.Bu şekilde Hertzlerini 2'ye 3'e katlarlar.Ancak aynı kareyi 3 kere göstermekle , pek bir katkıları olmaz.Adam 24 fps ile film çekmiş , sen bunu 400 hz monitörde izleyeceksin.Bu demektir ki , monitör aynı frame'i 400/24= 16 kere gösterecek.Belki teknoloji ilerledikçe , filmler 200 fps ile çekilmeye başlandıkça faydasını görürüz.Şimdilik gereksiz.Ama adam o monitörü yapmış mı yapmış, saniyede 400 frame gösteriyo mu , gösteriyo , piksellerinin rengini 1 milisaniyede değiştirebiliyo mu , değiştiriyo.

    Peki biz ne yapıcaz?Dedik ya insan gözü ve beyni 30 fps altına inilmedikçe , donukluğu fazla algılamaz.Ee 30 fps ile yetinecek miyiz?Hayır elbette yetinmeyeceğiz.Fazla fps göz çıkarmaz.ben bir oyunu 60 fps ile oynamak varken , neden 30 fps ile oynuyayım?Ya da 100 fps ile oynuyacak kadar güçlü ekran kartım ve destekleyen monitörüm varsa 100 fps oynarım.Aradaki farkı da gayet güzel hissederim.100 fps ile oyun akar gider.Ama oyunlarda fps her zaman sabit olmaz ki , ben 100 fps ile oynarken birden bomba patlar , fps 15'e düşer.Bu da ekran kartının ve işlemcinin geciktirmesinden kaynaklanır.Ama bazı usta oyuncular , hemen oyunu yapan firmayı taşa tutarlar.Oyunda ciddi fps düşüşleri var derler.Bu da oyunu yapan programcının öküzlüğü .Bi bomba patlatırken ekran kartına ve işlemciye bu kadar yüklenecek bir sahne neden koyarsın ki?

    Şimdi gelelim yaptığın matematik hesaplarına.Bu hesaplar doğru.8k çözünürlükte 144 hz bir monitör , saniyede 8192 × 4320 x 144 = 5096079360 adet pikselin rengini değiştirir.Ancak buraya dikkat , milisaniyede değil , saniyede.Aynı şekilde full hd monitör 1920x1080x 144 hz=298598400 adet pikselin rengini değiştirir.Tek bir pikselin rengi de RGB değeri üzerinden değişir.256 renk sisteminde bir tane pikselin rengini (0,255,255) gibi 3 tane sayı ile temsil ederiz.Yani tek bir pikselin renginin değişimi , bu 3 sayıyı değiştirmekle olur.Ancak bu dediğim 256 renk yani 8 bit sisteminde geçerlidir.Bir de renkler 24 bit'de olabilir.O zaman piksel başına 16.7 milyon renk üretilebilir.

    Yani sonuçta bu monitörler , full hd sistemde , saniyede 300 milyon pikseli , 16.7 milyon farklı renge, 8k çözünürlükte ise saniyede 5 milyar pikseli ,16.7 milyon farklı renge çevirebilir.Tabi iş monitörün marifeti ile bitmiyo.Bu işlemi monitöre yaptıracak ekran kartı ve işlemci gücünü de bilgisayar sağlıyor.

    Hocam en ince ayrintisina kadar ayrintili yazmissin saolasin.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.