Şimdi Ara

++ kainatta akıl sadece insada mı vardır ? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
41
Cevap
0
Favori
4.586
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov
    Atladığın nokta şu bilinç zaten kendi farkındalığına varmak.İnsan aklı konuşmayı-yazıyı ve böylece kültürü gelecek nesillere bırakmayı öğreneli ne kadar oldu.Yani bilincli bir şekilde kendi kökenini araştırmaya ve sorgulamaya ne zaman başladı.Evrimsel süreçte bu zamanın kısalığını gözönüne alırsan ve insanın bu süreci anlamakta şu an için zorlandığını ve tanımlamakta güçlük çektiğinide bunun üzerine eklersen.Nasıl oluyorda bu kadar kesin yargılara varıyorsun anlayabilmiş değilim.Çoğu şey bilinmez hala insanlık için.Maddeye insanlık can veremez demek insanlar sirius'a gidemez demek gibi geliyor bana


    ben elimizdeki verilere göre konuşuyorum. bundan 1 000 yıl sonra insan canlı meydana getirebilir (ihtimali bana göre sıfır) düşüncesi ile hareket etmem oldukça manasız bana göre. zira bundan 50 yıl sonrasını göremeyeceğim bir dünyada neden 1000 yıl sonrası için kabul edilecek varsayıma göre hareket edeyim. onun yerine bilimin bugün geldiği noktaya bakar, tahmini gelebilecek noktaya göre de hareket ederim.

    konuya gelecek olursam;

    kainatta o kadar madde varken, bilinen bir tek dünyada madde canlıya dönüşmüşse, bu dönüşüm sadece milyarlarca yıl önce olmuş ve henüz başka maddeler canlıya dönüşmemişse burada durup düşünmem lazım.

    bana göre bütün türler ayrı ayrı topraktan var oldu, evrimcilere göre tek bir canlı var oldu, ondan da bütün canlılar. burada evrimi tartışmak istemiyorum.

    ama gel gör ki gerek benim düşüncemde gerekse evrimsel düşüncede madde canlıya dönüşüyor.

    ama kainatın hiçbir yerinde canlı yokken, kainatın hiçbir yerinde madde canlıya dönüşmemişken hayat denen unsur nasıl var olabiliyor ? kainatın hiçbir yerinde hayat yok kabul edersek, ki var olsa bile yeryüzüne gelme ihtimali yok denecek kadar az, yeryüzündeki hayatın kaynaığı nedir ? madde nasıl canlanabilir ?

    not: evrime girmeyelim, binlerce mesajda evrimi didik didik ettik. evrimi aşalım ve öylece sorgulayalım ...




  • 1898 de sanırım Amerika patent enstitüsü müdürü şöyle demiş.
    Artık keşfededecek bir şey kalmadı.

    Bende diyorumki bu hızla gidilirse tanrı denilen ideanın mutlak değerlerine sahip olamasada insan evrenin hakimi(tanrısı) olacak.Sadece zaman...

    Evrim demeyeceksem kendi adıma hiçbir fikrim yok bilimsel.Tanrısal esintiler, metafizik kavramlar ve mistisizm ile gerçeğe ulaşabileceğine inanmıyorum.Eğer böyle yaparsak hiçbir bilginin geçerliliği kalmaz.Tarih gibi olur bilimde her ülke yada her 'medeniyet' kendi tanımlamalarını getirirki işin içinden çıkılamaz.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: s£stavina

     ++ kainatta akıl sadece insada mı vardır ?


    1977'de Harvard'dan yeni mezun olan Irene Pepperberg çok cesur bir girişimde bulundu ve bir hayvanla konuşarak aklından neler geçtiğini öğrenmeye kalkıştı. Alex adını verdiği bir yaşındaki bir Afrika gri papağanını, İngiliz dilindeki sesleri çıkarmayı öğretmek amacıyla laboratuvarına götürdü. "İletişim kurmayı öğrenirse, ona dünyayı nasıl gördüğüne ilişkin sorular sorabilirim diye düşündüm."


    Pepperberg Alex'le diyalog kurmaya başladığında, bilim insanlarının çoğu hayvanların hiçbir düşünceye sahip olmadığına inanıyordu. Hayvanlar sadece birer makineydi; uyaranlara tepki göstermeye programlı, ama düşünemeyen ya da hissedemeyen robotlar... Evcil hayvan sahibi olup da bu görüşe katılacak insan yoktur. Bizler köpeklerimizin gözlerinde sevgiyi görür, ve elbette, Benek'in düşündüğünü ve hissettiğini biliriz. Ancak bu tür iddialar halen çok tartışmalı. İçgüdülerimiz bilim sayılmıyor ve insanın duygu ve düşüncelerini bir başka hayvana yansıtması hiç de zor değil. Peki, o halde, bir bilim insanı bir hayvanın düşünebildiğini -yani dünya hakkında bilgi sahibi olup ona göre davranabildiğini- nasıl kanıtlayabilir?


    Pepperberg, "Alex'le yaptığım çalışmalara başlamamın nedeni de bu" diyor. Onlarla ilk buluşmamda, Brandeis Üniversitesi'nde, Pepperberg'ün yük vagonu boyutlarındaki penceresiz laboratuvarında oturuyorlar -Pepperberg masasında, Alex de kafesinin üzerinde... Zemin gazetelerle kaplı, raflara renkli oyuncaklarla dolu sepetler tıkıştırılmış. İkisinin bir ekip olduğu açıkça görülüyor. Ve yaptıkları bu çalışma sayesinde, hayvanların düşünebildiği görüşü o kadar da mantıkdışı görünmüyor.


    Bazı beceriler, daha yüksek zihinsel yeteneklerin önemli göstergeleri sayılıyor: İyi bir hafıza, dilbilgisi ve simgeleri kavrama, öz farkındalık, başkalarının davranışlarının nedenlerini anlama, başkalarını taklit etme ve yaratıcılık... Araştırmacılar, zaman içinde gerçekleştirdikleri yaratıcı deneylerle bu yetenekleri başka hayvan türlerinde de belgeleyerek, bir yandan biz insanları farklı kıldığını düşündüğümüz noktaları yavaş yavaş ortadan kaldırırken bir yandan da bize kendi becerilerimizin kaynağına ilişkin bir kapı aralıyor. Çalıkargaları diğer çalıkargalarının hırsız olduğunu ve saklanan yiyeceklerin bozulabildiğini biliyor; koyunlar yüzleri tanıyabiliyor; şempanzeler, termit yuvalarını karıştırmak için çeşitli aletler ve hatta küçük memelileri avlamak için silah kullanıyor; yunuslar insanların hareketlerini taklit edebiliyor. Ve papağan Alex de şaşırtıcı derecede iyi bir konuşmacı çıkmış...


    Alex araştırmaları"nın başlamasından 30 yıl sonra bile, Pepperberg ve -üyeleri zaman içinde değişen- bir asistanlar grubu Alex'e İngilizce dersi vermeye devam ediyor. Daha genç iki papağanın yanı sıra insanlar da Alex'in sürüsü işlevini görerek ona her papağanın arzu ettiği sosyal ortamı sağlıyor.
    Ne kadar küçük olursa olsun, her sürü gibi bu sürüde de dramatik olaylar eksik olmuyor. Alex diğer papağanların üzerinde baskı kuruyor, zaman zaman Pepperberg'e kızıyor, gruptaki diğer kadınlara ancak tahammül ediyor, bir erkek asistan ziyarete geldiğinde kendini kaybediyor. (Alex'in bana ne kadar mesafeli olduğunu gören Pepperberg, "Erkek olsaydın, şu an omzuna tünemiş, kulağına fıstık kusuyor olurdu," diyor.)
    Pepperberg, Alex'i Chicago'daki bir evcil hayvan dükkânından almış. Onu mağazada çalışan kişinin seçmesine izin vermiş; çünkü, daha sonra diğer bilim insanlarının, çalışmaları için bilerek diğerlerinden akıllı bir kuşu seçtiğini düşünmelerini istememiş. Alex'in beyninin ceviz içi kadar olması, çoğu araştırmacıya, Pepperberg'ün türlerarası iletişim çalışmasının boşa çıkacağını düşündürmüş.
    "Bazı insanlar böyle bir şeyi denediğim için bana deli demişti," diyor. "Bilim insanları, şempanzelerin -konuşamamalarına rağmen- daha iyi bir çalışma konusu olacağını düşünüyordu."
    Bugüne kadar şempanzelere, bonobolara ve gorillere bizlerle iletişim kurmaları için işaret dili ve simgeler öğretildi ve genellikle etkileyici sonuçlar elde edildi. Örneğin araştırmacılarıyla "konuşabilmek" için yanında simgeli iletişim tahtası taşıyan Kanzi adlı bonobo, düşüncelerini ifade etmek amacıyla simgelerden kombinasyonlar oluşturdu. Ama yine de bu, bir hayvanın başını kaldırıp size bakması ve ağzını açıp konuşmasıyla aynı şey değil...




    Bunlara iç güdü demeye dili varmaz insanın .




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov

    1898 de sanırım Amerika patent enstitüsü müdürü şöyle demiş.
    Artık keşfededecek bir şey kalmadı.

    Bende diyorumki bu hızla gidilirse tanrı denilen ideanın mutlak değerlerine sahip olamasada insan evrenin hakimi(tanrısı) olacak.Sadece zaman...

    Evrim demeyeceksem kendi adıma hiçbir fikrim yok bilimsel.Tanrısal esintiler, metafizik kavramlar ve mistisizm ile gerçeğe ulaşabileceğine inanmıyorum.Eğer böyle yaparsak hiçbir bilginin geçerliliği kalmaz.Tarih gibi olur bilimde her ülke yada her 'medeniyet' kendi tanımlamalarını getirirki işin içinden çıkılamaz.



    güzel cevap

    takdirle takip etmeye devam ediyorum sizi Mr. Raskolnikov..

    ama bazne sinirleniyorum çünkü ekleyecek birşey bırakmıyorsunuz pek..

    ah bir de "net yargılar" sunma işini bütün mesajlarınızda yapabilseniz..




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov

    1898 de sanırım Amerika patent enstitüsü müdürü şöyle demiş.
    Artık keşfededecek bir şey kalmadı.

    Bende diyorumki bu hızla gidilirse tanrı denilen ideanın mutlak değerlerine sahip olamasada insan evrenin hakimi(tanrısı) olacak.Sadece zaman...

    Evrim demeyeceksem kendi adıma hiçbir fikrim yok bilimsel.Tanrısal esintiler, metafizik kavramlar ve mistisizm ile gerçeğe ulaşabileceğine inanmıyorum.Eğer böyle yaparsak hiçbir bilginin geçerliliği kalmaz.Tarih gibi olur bilimde her ülke yada her 'medeniyet' kendi tanımlamalarını getirirki işin içinden çıkılamaz.



    Haklısın biraz zaman...
    Resim de biraz yardımcı olur sanırım.
    Dikkat!!! bir piksel büyüklüğünde olan şey güneş oluyor :)

     ++ kainatta akıl sadece insada mı vardır ?




    Hani kelimeler ard arda söyleyince anlamını yitirir ya...
    Sanırım evren diye diye...
    Nasıl bir kavram olduğunu unuttuk...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 25 Ağustos 2008; 16:29:33 >




  • Evren ve zaman kavramını biliyorum.Bildiğim için konuşuyorum zaten bilmediğimi konuşmuyorum.Evrenin büyüklüğü karşısında insanın fiziksel küçüklüğünün bende farkındayım.Ama bizi farklı kılan bizi evrende eşsiz kılan bir şeye sahibiz.Senin mantığınla tekrar örneklendiriyorum.İnsan tabiat karşısında bile hala aciz bir fırtınayı bir hortumu kontrol edemiyor yeri geldimi.Küresel ısınmanın önüne geçemiyor.Ama sizde farkıdasınız ki insan zekası tabiayı yenecek ve doğaya hakim olacak zamanla.Mikro plandaki bu düşünceyi makro plana taşımak içinse gerekli olan tek şey zaman.İnsan zekası eskiden aritmetik artıyordu bundan sonra geometrik olarak artacak.Çünkü şartlar buna müsait o yüzden bilimin 4 yüzyılda aldığı mesafeyi göz önüne katarak yorum yapalım.

    Bundan 4 yüzyıl önceyi gidip aya seyahet edileceğini söyleseniz size nasıl tepki verirlerdi.Aklımızın, hayalimizin alamayacağı dünyaları bizim önümüze serecek bilim tek yapmamız gereken kuşkucu ve araştırmacı ruhumuzu kaybetmemek.




  • @Raskolnikov, dediklerine katılıyorum.
    Ama bir sorun var; zaman işte... kahretsin...
    Maalesef ömrümüz ortalama 70-90 yıl...
    Hadi bilim sayesinde 10.000 yıl olsun...
    Çok attım ama neyse...

    Biliyoruz ki, evrende milyarlarca(kelime olarak ne kdar basit değil mi:) galaksi var.
    Bizimki ise, Samanyolu yani, 114100 ışık yılı çapında...
    114bin100yıl boyunca ışık hızında ilerleyebilsek ancak Samanyolunu aşabiliriz demektir bu...
    Anlıyacağınız yaşam süremizin 114bin yıldan fazla olması gerek...

    Ha diyeceksiniz ki, boyutlar arası transfer, ışınlanma falan...
    Hikaye...
    En basiti kendinizi aya ışınlayacaksınız. Ay'ın uzaklığı 380bin km civarında...
    Siz yanlış hesap edip 380bin5metre'lık bir ışınlama ya da boyut geçişi falan yapsanız, ay'ın içindesiniz demektir.
    Diyeceğim o ki, evren hareketli bir yapıya sahip boyutalar arası transfer için bu hareketliliği göz önüne alıp hesaplamanız gerek...
    Evren 15milyar ışık yılı büyüklüğünde...
    Yapacağınız 0,000000000000000000000000001'lik hata nelere yol açar siz düşünün!
    Belki gezegen diye onun bağlı olduğu yıldızın üstüne isabet edersiniz:)
    Ayrıca şu da var; evrende gördüğünüz herşey şu anki konumuyla durmuyor!
    Gitmek istediğiniz gezegen ya da yıldız sistemi çoktan yok olmuş olablir

    Bilimsel olup olmadğını bilmiyorum bu sadece kendi düşüncemdir.
    Havanın, denizin toprağın içinde bile belli bir basınç ve dirence maruz kalıyoruz.
    Siz evrende boyut açmayı düşünüyorsunuz!
    Açıl susam açıl gibi sihirli kelimeler ile olmaz herhalde...
    Enerji gereklidir.
    Yukarıdaki resme tekrar bakın ve dünyadan böyle bir enerji çıkar mı düşünün...

    Tabii ki öncelikle boyutlar arası geçişi bulmak gerek:)))

    Olay insan aklını çok aşıyor.
    Yani insan değil aklının %100'ünü %10000'inini kullansa gene nafile diye düşünüyorum.

    Bence bu zaman sorunu evreni yaratan gücün insanoğluna bir uyarısı...
    "Haddini bil..." gibi ...

    Ama herşey tesadüf ya...
    Kimbilir belki tesadüfen çıkarız Samanyolunu falan...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 25 Ağustos 2008; 20:20:41 >




  • Bildiklerinin fazlalığının farkıdanmısın.Demek istediğim bu insan aklı ortak bir akıl oldu globalleşme ile işte bu gelişimi katlayacak.Dediğim gibi şu anki sınırlar ile yapılamayacak şeyleri söylüyorsun.Ama ilerde yapılıp yapılamayacağını sende bilemezsin bende.Ben kendi adıma yapılabilir diyorum sende yapılamaz.Haddini bilmeyecek hiçbir zaman insanlık bunu iyi özümsemek lazım
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov

    Bildiklerinin fazlalığının farkıdanmısın.Demek istediğim bu insan aklı ortak bir akıl oldu globalleşme ile işte bu gelişimi katlayacak.Dediğim gibi şu anki sınırlar ile yapılamayacak şeyleri söylüyorsun.Ama ilerde yapılıp yapılamayacağını sende bilemezsin bende.Ben kendi adıma yapılabilir diyorum sende yapılamaz.Haddini bilmeyecek hiçbir zaman insanlık bunu iyi özümsemek lazım


    Tüm gelmiş geçmiş insanların aklını toplasan ne fark eder!
    Sen hâlâ evreni göremiyorsun sanırım.

    Benim bildiklerim fazla değil olası sorunlardır.
    Araştırıp öğrenebilirsin...

    Belki gördüğün evrenin çoğu şu anda yok bile...
    Bir yerde bir sorun oldu evren çökmeye başladı ama bunu biz fark edemiyoruz.
    Çünkü biz evrenin geçmişini görüyoruz!

    Muhteşem insan zekâsı yaşadığı dünyayı tüketiyor.
    Geleceği tehlikede...
    Fazla zamanı yok...
    Misal 50 yıl sonra Türkiye ve birçok ülke çöl...
    Su olmayacak...
    Kirli bir hava...

    Evet evrenin Tanrısı!!! olmaya aday insanlık için ne kadar bekleyeceğiz!
    Fark etmiyor musun ortak akıl dediğin şey kendini yok ediyor!




  • Bunlar kehanete giriyor artık bende nostradamus değilim.Aslında koatikaya pas atmak lazım bu noktada komizmin fikir planına giriyor kurtuluş reçeteleri
  • Eskiden denizaltı, uçak, füze hatta otomobil bile olmayacak hayal ötesi kavramlardı.
    Ama oldu...
    Ay'a gitmek imkansız görünüyordu!
    Ama oldu...

    İnsanlık şu an güneşte yaşanmaz diye düşünüyor.
    Geçmişe bakıpta önceden de bunlar bunlar için olmaz deniyordu. Gelecekte güneşte yaşam neden olmasın diye mi düşüneceğiz!
    Hayır...!
    Güneşte yaşam ne kadar gerçek ise uzayda(tamamında) seyahat da o kadar gerçektir.

    Dolayısıyla uzay/evren ile ilgili sorun ve gerçekler ortada iken kehanette bulunmak komik kaçar


    Doğru bu iş kuran ayetlerini dalga almaya benzemez



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi metalok -- 25 Ağustos 2008; 21:58:20 >




  • Ne dememi istiyorsun dostum ?
    Gelecekte insanlık tüm uzayı keşfetme yarışına girecek ama bunun ne kadarını başarabileceğini söylememe mi ?
    Zaten o yüzden mutlak değerleri çıkardım söylemimden elinden gelenin en iyisini yapacak insanlık.Şu an için bilinmez olan şeyler insanlığın bilgi hazinesine katılacak.Yani evrenin 'mutlak' zekası insanlık olacak.

    Güneşte yaşam olmadığını yada olmayacağını nereden biliyorsun ? Işık hızını aşabilecek parcacıkların olmadığını nereden biliyorsun ?

    Senin mantığın ile newton fiziği geçerli olmalı tüm dünyada ama einstein geldi ışık hızına yakın hızlarda geçerli olmadığını, taneciğin yapısındaki (heinsberg-schrodinger-bohr v.s isimleri telafuza göre yazdım)belirsizlikleri ortaya koydular. Şimdi bilinen yada belirsiz(seçenekli) demek daha doğru olur kuralları ihlal eden yapıların olmadığını nasıl bilecez.Zaten epr deneyleri ile maddenin ışık hızından daha hızlı bir şekilde etkileşebileceği gibi bir sonuç ortaya çıkıyor.Etkilerini şu an için ölçemediğimiz bir madde neden olmasın.C.E.R.N de ne yapıyor bilim adamları.

    Bilinmezler üzerinden kesin yargılara varmamı bekliyorsunuz.Bu konularda sizde birşey bilmiyorsunuz.Ben insanlığa inanıyorum sizde tanrıya sanırım.İnsanın sınırları size tanrıyı hatırlatıyor banada başarılması gerekenleri




  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov

    Evren ve zaman kavramını biliyorum.Bildiğim için konuşuyorum zaten bilmediğimi konuşmuyorum.Evrenin büyüklüğü karşısında insanın fiziksel küçüklüğünün bende farkındayım.Ama bizi farklı kılan bizi evrende eşsiz kılan bir şeye sahibiz.Senin mantığınla tekrar örneklendiriyorum.İnsan tabiat karşısında bile hala aciz bir fırtınayı bir hortumu kontrol edemiyor yeri geldimi.Küresel ısınmanın önüne geçemiyor.Ama sizde farkıdasınız ki insan zekası tabiayı yenecek ve doğaya hakim olacak zamanla.Mikro plandaki bu düşünceyi makro plana taşımak içinse gerekli olan tek şey zaman.İnsan zekası eskiden aritmetik artıyordu bundan sonra geometrik olarak artacak.Çünkü şartlar buna müsait o yüzden bilimin 4 yüzyılda aldığı mesafeyi göz önüne katarak yorum yapalım.

    Bundan 4 yüzyıl önceyi gidip aya seyahet edileceğini söyleseniz size nasıl tepki verirlerdi.Aklımızın, hayalimizin alamayacağı dünyaları bizim önümüze serecek bilim tek yapmamız gereken kuşkucu ve araştırmacı ruhumuzu kaybetmemek.



    evet, kainatta bildiğimiz kadarıyla bizim gibi bir canlı mevcut değil. akıl, irade, düşünce sahibi...

    konunun amacı da bu öğelerin kaynağı ne ? acaba akıl, irade, düşünce sahibi başka varlık var da bize kendinden vermiş mi ? bunu bahsederken metafizik değil de bir film senaryosu olarak düşünün.

    ya da akıllı insan olarak annenizin karnından doğduğunuzu ... mesela 20 yaşındaki bilgi birikimi ve sorgulayışa sahip olun. dünya sizin için ne kadar da merak uyandıran bir hal olacak, bir o kadar da tuhaf olacaktı. hemen sorgulamaya başlayacak ve dünyaya nasıl geldiğinizi araştıracaktınız.

    ne var ki alışılmış insanı sorgulamadan geri bırakabiliyor.

    koskoca kainat, minnacık dünya, minnacık beynimiz ve tüm kainatta tek akıllıyız ... aklımız da laboratuar deneyleri gibi 3 5 reaksiyonla ortaya çıkıyor.

    saçma ki ne saçma. madde akıl üretiyor, madde neden sadece dünyada akıl üretiyor, gitsin başka gezegenlerde de akıl üretsin ...

    Ama sizde farkıdasınız ki insan zekası tabiayı yenecek ve doğaya hakim olacak zamanla


    insan zekası tabiatı yenecek kıvama gelecek kaabiliyette olacağını tahmin etmiyorum. günümüzde en basit virüslere bile onlarca insan kurban eden insanlık yeni ortaya çıkacak hastalıklar, tabii afetler, en basitinden ozon tabakasının görevini ifa edememesinden kaynaklanan olumsuzluklar karşısında minderde sırtı yere gelmiş güreşçi gibi olabilir.




  • Doğru insanlığın sınırları bana Allah'ı hatırlatıyor.
    İnsanlık bir evren daha yaratamayacağı için...

    Sana göre yaratabilir, bana göre yaratamaz!

    Benim Allah'a inanmam insanlığa inanmamam anlamına da gelmez!

    Işık hızını 1000 kat aş ne fark eder dostum!
    Gene zaman sorunun olacak!
    Yukarıda yazmıştım evren 15.000.000.000 ışık yılı büyüklüğünde...
    Hepsini aştın ettin...
    Fiziksel yapın kaldırabilecek mi bunu?

    CERN henüz bir soru işareti?
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov

    1898 de sanırım Amerika patent enstitüsü müdürü şöyle demiş.
    Artık keşfededecek bir şey kalmadı.

    Bende diyorumki bu hızla gidilirse tanrı denilen ideanın mutlak değerlerine sahip olamasada insan evrenin hakimi(tanrısı) olacak.Sadece zaman...

    Evrim demeyeceksem kendi adıma hiçbir fikrim yok bilimsel.Tanrısal esintiler, metafizik kavramlar ve mistisizm ile gerçeğe ulaşabileceğine inanmıyorum.Eğer böyle yaparsak hiçbir bilginin geçerliliği kalmaz.Tarih gibi olur bilimde her ülke yada her 'medeniyet' kendi tanımlamalarını getirirki işin içinden çıkılamaz.



    artık keşfedilebilecek herşey keşfedildiğinde, insan sadece en büyük kaşif olacak. çok klasik oldu bu kaşiflik durumu ama hükümdarlıktan daha geçerli gibi.

    evrenin hakimi olmakla kaşifi olmak birbirine çok uzak kavramlar . ama nedense aynıymış veya benzermiş hissine kapılıyorum yukardakine benzer fikirlerle karşılaştığımda, hükmetmek ile keşfetmek-öğrenmek.


    atomu parçalamak enerji üretmek değil de, sadece açığa çıkarmayı başarmak değil mi? atoma hükmetmek mi?

    hızla üzerine gelen oktan kaçan bir insan, sola sağa eğilerek vurulmaktan kurtulabilir, ama oka veya yaya hükmetmiş hakim olmuş sayılmaz. insanın yaptığı eğilip bükülmek, gelen şeyin nasıl bir şey olduğunu ne tür etkiller yapabileceğini bulmak öğrenmek bazen kalkan (zeka veya bilim) kullanmak, bazen bir sıyrıkla atlatmak. ama hükmetmek değil.

    çalışarak öğreneceğiz, hem bilerek-bilgiyle hem bilekle güçlü olacağız, bilim dünyasına hükmedeceğiz tabii ama, ayağımızda yere basacak, çünkü her zaman basacak bir yere ihtiyacımız olacak ve daha bir çok şeye, insanız çünkü.




  • Platon düşünsel bazda değilde kelime bazında yapılan tartışmaları çekişme( çatışma) olarak değerlendiriyor.

    Ok ve yayın nasıl işlediğini bulan insanoğlu ona yön verebiliyorsa ona hükmetmiş olmuyormu.Nasıl bir tanımlama yapacaz bu noktada.Zaten doğanın işleyişi belli yasalar nazarında gerçekleşmiyormu.Biz bu yasaları ortaya çıkardığımız zaman tabiki 'bizim' için bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarıyoruz.Bu bizi bilinmez karşısında belli bir konuma oturtmuyormu ? Bu konuma cehaletmi diyeceğiz ?

    Neden-sonuç ilişkisini biliyorsan, bu süreç sana hakimiyeti getirir.İnsancıl hareket etmiyor doğa.Maddenin yasaları var.Nedenleri ortadan kaldırmak sonuçları en direk etkileyecektir.
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov

    Platon düşünsel bazda değilde kelime bazında yapılan tartışmaları çekişme( çatışma) olarak değerlendiriyor.

    Ok ve yayın nasıl işlediğini bulan insanoğlu ona yön verebiliyorsa ona hükmetmiş olmuyormu.Nasıl bir tanımlama yapacaz bu noktada.Zaten doğanın işleyişi belli yasalar nazarında gerçekleşmiyormu.Biz bu yasaları ortaya çıkardığımız zaman tabiki 'bizim' için bilinmeyen bir şeyi ortaya çıkarıyoruz.Bu bizi bilinmez karşısında belli bir konuma oturtmuyormu ? Bu konuma cehaletmi diyeceğiz ?

    Neden-sonuç ilişkisini biliyorsan, bu süreç sana hakimiyeti getirir.İnsancıl hareket etmiyor doğa.Maddenin yasaları var.Nedenleri ortadan kaldırmak sonuçları en direk etkileyecektir.



    kelime bazında yapılan bir tartışma yok, öyle algılama var, yüzeysel düşünmemek lazım. veya düşünce ifade ederken kelimeleri doğru seçmek lazım.
    ok değilde bir meteor diye düşünebilirsiniz, insan üzerine atılan bir oka yön vermez.

    neden sonuç ilişkisini bilmek hakimiyet getirmezç neden sonuç ilişkisine ulaşmakla, sadece kuralları öğrenmiş olursun. kuralına göre oynamak hakimiyet değildir, belki teslimiyettir. Senin yaptığın en modern uçaklardan çok daha yüksek hareket kabiliyetine sahip herhangi bir yaratık, kuş sinek vs. havada türlü manevralar çizerken gökyüzüne hakimiyet kurmuş olmaz. sadece oyunun konmuş kurallarına boyun eğmiştir.

    insan da kainatta var olan kural veya kanunlara göre hareket etmek zorunda olan bir varlıktır.

    kuralları sen koyabiliyorsan hakimsin, hükümdarsın, hükmedensin söylemek istediğim bu, tartışmıyorum.




  • quote:

    Bende diyorumki bu hızla gidilirse tanrı denilen ideanın mutlak değerlerine sahip olamasada insan evrenin hakimi(tanrısı) olacak.Sadece zaman...


    Mutlak değerler üzerinden eleştiri yapıyorsunuz.

    'Hakîm, her şeyi inceliğiyle bilen, bu bilgisine göre emir ve yasakları vâzeden, buyrukları ve bütün işleri yerli yerinde olandır.'

    İnsan mevcut bilgisine göre dünyaya ve evrene yön verecek yegane yaratık.Tanrısal zeka yada big bangin koyduğu kuralları değiştirmesi değil onlara hakim olması onu bu konuma oturtan.

    Bir meteor yada bir ok hepsi nedensellik çercevesinde hareket edecektir.Kuralları koymasanda mevcut kurallar içinde onu kontrol edebilmen seni ne yapar.( bu soruyu daha önce sormuştum sanki!)Teslimiyet ?

    İnsanında kuralları vardır derken sanırım kuralları olmayan bir varlığı kastettin idealar dışında nerde yaşıyor bu varlık ? Nedense hayal dünyasında yaşattığınız bir varlığa insan varlığından daha çok değer veriyorsunuz.İnanılır gibi değil insan acizdir insan kusurludur v.s. Mevcut değerinizi küçültüp bunu izafi bir varlığa intikal ettiriyorsunuz.

    Evrende o kuralları bilen ve bu zinciri kırabilen(bilinç) bir tek biz varız bilmem farkındamısın ? Kime teslim olacaz ? Nasıl bir mantıkdır bu kavrayamadımki !




  • @Raskolnikov, hayalimizdeki varlığın evreni yarattığını düşünüyoruz, bu yüzden de değer veriyoruz.
    Bunda kavrayamayacak bir şey yok...

    Sen kavramak istemiyorsun o başka...
  • quote:

    Orjinalden alıntı: Raskolnikov

    Nedense hayal dünyasında yaşattığınız bir varlığa insan varlığından daha çok değer veriyorsunuz.İnanılır gibi değil insan acizdir insan kusurludur v.s. Mevcut değerinizi küçültüp bunu izafi bir varlığa intikal ettiriyorsunuz.


    Nasıl bir mantıkdır benim de bunu kavramama imkan yok. hep yüceltileceğiz, çok büyük olacağız, tanrılaşacağız, eksiklerimizi örtüp, marstan 1 gr toprak koparabildik diye böbüleneceğiz. dengeyi kurmak gerek anlamak isteyene firavun da pramitleri inşaa ederken aynı hisler içindeydi, guru kibir ve bir büyüklenme. şimdi ise müzelerde kendisi.hükemediyorum kuruntusu.
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.