Şimdi Ara

İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
52
Cevap
4
Favori
2.183
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
7 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  •  İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]

    10 temmuz 1894 tarihinde 12:24’te meydana gelmiş. Dönemin padişahı 2. Abdülhamit’in çağrısıyla Atina rasathanesi’nden gelen uzmanlar da depremin raporunu hazırlamış. Burada raporun Türkçe harflere çevirisi mevcut:

    http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/18/25/148.pdf

    Hamiyet Sezer’in araştırmasında depreme dair özetin hemen ardından rapor veriliyor,

    “Deprem, 10 Temmuz 1894 tarihinde öğleden sonra saat 12'yi 24 dakika geçe 3 kez şiddetli şekilde olmuştur. Bu sarsıntılar meydana gelen tahribatın tamamını oluşturmuştur. Birinci hareketten bir iki saniye önce arabalar geçiyormuş gibi yer altından şiddetli sesler duyulmuştur. Bu hareket diğerlerinden en hafifi olup eşyalar bile oynamamıştır. Hareket 4,5 saniye sürmüş, şiddeti gittikçe artmıştır. Birinciden sonra gelen ikinci sarsıntı çok şiddetli olup uzun sürmüştür. Şiddeti giderek artarak 8,9 saniye devam etmiştir. Bu sarsıntının sonucu büyük tahribat olmuştur. Üçüncü sarsıntı ikinci ikincisinden sonra meydana gelmiştir. İkincisinden daha hafif olan üçüncü sarsıntı beş saniye sürmüştür. Raporu hazırlayan kişi zelzele sırasında yerin dalgalı bir deniz gibi olduğunu belirterek hareketin boyutunu göstermeye çalışmaktadır. Arka arkaya bu üç sarsıntı toplam 17, 18 saniye sürmüştür. Üç hareketin merkezleri birkaç derece ile kuzey doğu ve güney batı yönünde oynamaktadır. İncelemeyi yapan Eserinisti ve diğerleri kendi yaptıkları araştırma, valilerden gelen telgraflar ve aldıkları diğer bilgileri dayanarak çeşitli yerlerde depremin şiddetine ve süresine ilişkin açık bir fikir edinerek aynı şiddette olan yerlerden geçen deprem kavislerini tespit edebilmişlerdir. Rapora bu bölgelerle ilgili bir harita da eklenmiştir.'

     İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]

    Bu kavisler yeryüzünü biri diğerlerinden daha 'büyük beş kısma bölmektedir. Haritada belirtilen birinci kısım merkezdir ve en çok zarar gören yerleri içerir. Bu bölge eğribir hat şeklini almiştır. Hattın büyük ekseni' Çatalca'dan Adapazarı'na kadar ve İzmid Körfezi boyunca 175 km uzunluğunda devam eder. Küçük eğri ise aynı körfezin kıyısında Katırlı (Esenköy) ve Maltepe köyleri arasında olan araziyi içermekte ve 39 kilometredir

    İkinci bölge de yalnız kötüinşa edilmiş bazı binalar yıkılmış diğer bazı binalar çatlamıştır. Bu bölge Çorlu, Tekfur dağı, Mudanya,' Akhisar, Üsküdar, Ortaköy, Terkos'dan oluşmaktadır. Büyük ekseni 248, küçük ekseni 74 kilometre uzunluğundadır.

    Üçüncü bölgede deprem şiddetli ise de bazı eşyalar kalabilmiş ve evler hasar görmemiştir. Bölge
    Bandırma'dan ve Bilecik civarındaki Karaköy'den geçen hattan ibarettir. Büyük ekseni 354, küçük ekseni i 75 km 'dir. Dördüncü bölge Yanya, Bükreş, Girit, Yunanistan, Konya ve Anadolu'nun büyük kısmını içine almaktadır. Bu bölgede deprem hafif hissediimiş ve hasar olmamıştır.

    Beşinci bölge büyük olup, bütün Avrupa, Asya ve Afrika'nın bir kısmını kapsamaktadır. Bu bölgelerde hareket çok hafif olmuş ve sadece İngiltere'de Birmingam; Rusya'da Pavlus şehirlerinde ve Paris'teki aletlerde hissedilmiştir.

     İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]

    (mihrimah sultan cami)

     İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]

    (heybeliada ruhban okulu)

    İstanbul'daki bu deprem çok büyük hasar yapmış,zarar görmeyen bina kalmamıştır. Depremiri şiddeti Heybeli ve Kınalı Ada'larda daha fazladır. Burada Ruhban Mektebi yıkılmıştır. İnsanlar günlerce baraka ve çadırlarda yaşamışlardır. Arazinin durumu hasarın büyüklüğünde etkili olmuştur. Örneğin Katırlı köyünün yarısı çamurdan oluşan arazi üzerine kurulduğundan hasar büyük olmuş, diğer yarısı ise dayanıklı arazide olduğundan hasar olmamıştır. Yine Yalova'da kurulan bir çiftiğin binaları kumlu arazide olduğundan yıkılm'ış diğer taraflar sağlam kalmıştır. Binalarda kullanılan malzemelerin iyi olmaması ve binaların eksikliği ve hepsinin merkezde olması İstanbul'da ve köylerde zararın artmasına nedendir. Yapılan incelemeler sonucu ahşap binaların ve iyi yapılan tuğladan ve demir ile bağlanan binaların depreme dayandıkları saptanmıştır. Anlaşılacağı üzere günümüzde de yerleşim yerlerinde dikkat edilmesi gereken hususlar o zamanlarda da belirlenmiştir. Yani zemi!1in yapısının sağlam olması, yapı malzemelerinin ve inşaatın kaliteli olması gibi hususlara o zaman dikkat çekilmiştir.

     İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]
    (surlar)

     İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]

    (kapalıçarşı)

    Raporda, binalardaki teknik incelemelerin sonuçları da verilmektedir.' Ayrıca ilginç olaylara değinilmektedir. Bunlar depremden önce ve sonra meydana gelen doğa olaylarıdır. Kıyıda birçok yerde depremden önce deniz suyunun sıcak olduğuna tanık olunmuştur. Örneğin, Yeniköy'de depremden yarım saat önce denize giren iki kadın denizin ılık olduğunu hissetmişler ve aniden iki büyük dalga görmüşlerdir. Halbuki dalga olmasını gerektiren bir durum yoktur, hava sakindir ve vapur da geçmiyordur. Kuyulardan daha önce soğuk su çekilirken, çekilen suların depremden önce ılık olduğu belirtilmiştir. Büyük Ada'da depremden sonraki gün ve daha sonra iki gün 3 kilometre uzunluğunda denizde dar bulut gibi bir duman görülmüştür. Bütün bunların sebebi, depremden önce ve sonra pek çok gaz veya sıcak buhar çıkarak deniz suyunu ısıtmasıdır.

     İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]


    Depremin hızı saniyede 3 kilometre olarak raporda açıklanmaktadır. Deprem öncesi bazı uyarılar olduğu da kesindir. Yapılan gözlemlerde deprem merkezinin birçok bölgelerinde depremden çok önce kırlangıçların korkup yuvalarından uçmaları dikkat çekici bir belirti olarak anlatılmaktadır. Kırlangıçlar bazı yerlerde akşam geri döndükleri halde diğerlerinde sürü ile telgraf hatları üzerine konmuşlar ve depremden sonra dönmüşlerdir. Birkaç dakika önce tavuklarda da böyle bir durum yani kaçma olayları yaşanmıştır. Hayvanların depremi önceden sezebilmeleri, saptanan raporlarda depremi önceden hissedebilecek bir alet icat edebileceği fikri ileri sürülmektedir.


    bu kısımdan sonra da rapor günümüz harfleriyle verilmiş. merak edenler okuyabilir, çok ilginç ifadeler var.


    depremlerle ilgili genel bir bilgi vermek gerekirse;
    bilindiği gibi 3 aşamadan oluşuyor.
    öncelikle p dalgaları vurur, hafif bir sarsıntı şeklinde. sonra azalır gibi olur ve sarsıcı s dalgaları vurur. en son olarak yüzey dalgaları vurur.

     İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]


    rapordaki ifade de şu şekilde:

    quote:

    hareket-i arzın 1894 efrenci temmuzu'nun 10'unda (dersa'adet evsat saati üzere) alafranga ba'de'l-zahir saat 12'yi 24 dakika geçerek üç şedid zelzele ile başlamıştır. bu zelzeleler mevcut olan tahribatın hemen cümlesini icra etmişlerdir. birinci hareketten bir iki saniye evvel kaldırım üzerinden kemal-i sür'atle birçok arabalar geçiyor imiş gibi yer altından şedidsedalar duyulmuştur. tahtü'ı-'arz seda ile zuhur eden birinci hareket ufki olup diğerleri kadar şedid olmadığından en hafif eşya-yi beytiyye bile yere düşürmemiştir. bu hareket dört beş saniye sürüp şiddeti tedricen tezayüd etmiştir.

    birincinin akabinde zuhur eden ikinci hareket pek şiddetli olup imtidad etmiş ve ufkla mütevazi ve devri olup şiddeti tedricen tezayüd ve sekiz dokuz saniye sürüp tahribat-ı mühimme icra eylemiştir. bu hareketde dahi birincisinde olduğu gibi tahtü'l-arz seda var idi.

    nihayet üçüncü tezelzül ikincisinin akabinde vuku' bulub temevvücü ve ufki olmuşdur.bu zelzelenin kısm-ı küllisinde arz dalgalı bir deniz üzerinde imiş gibi sallanmışdır. üçüncü tezelzül ikincisinden hafif olub beş saniye sürmüşdür. bu tezelzül ile dahi tahtü'l-arz seda mevcud idi. aralarında pek az fasıla olan bu üç tezelzül cem'an 7, 8 saniye sürmüşdür. üç tezelzül dahi merkezlerinin bi'l-cümle noktalarında bir veya diğer tarafda bir kaç derece cüz'i bir tahallüf ile şimal-ı şarki ve cenub-ı garbi istikametinde bulunmuşlardır.



     İstanbul'un son şiddetli depremi Büyük Hareket-i Arz [1894]


    - 1. depremin yerden gelen gürültüler ve ufki (yatay) hareket olduğundan bahsetmişler. üstte verdiğimiz gif'te p dalgasına bakarsanız görebilirsiniz.

    - 2. depremde de yerden gelen gürültülerden ve çok şiddetli olduğundan bahsetmişler.

    - 3. deprem yine yatayda, ancak bu sefer temevvücü (dalgalanma hareketi) olduğundan bahsedilmiş. bu sırada arz, yani yeryüzü dalgalı bir denizde gibi sallanmış.

    120 yıl öncesinden bire bir bundan bahsedilmiş olması çok ilginç. atina rasathanesi'ndeki bilginin 19. yüzyılda bu halde olması da ilginç geldi bana.

    elime kaynak geçtikçe, ki geçecek bu konuyla ilgilenmeye başladım, güncellerim konuyu.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hashus1099 -- 18 Ekim 2015; 23:35:20 >







  • Baya yıkım olmuş ,o zamanlar İstanbul'un nüfusu ne kadarmış?

    Ona göre kayıpların çok olup olmadığı anlaşılır



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ürüng ayıg toyon -- 18 Ekim 2015; 23:14:54 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: ürüng ayıg toyon

    Baya yıkım olmuş ,o zamanlar İstanbul'un nüfusu ne kadarmış?

    Ona göre kayıpların çok olup olmadığı anlaşılır

    1.030.234 rakamı var bulabildiğim. muhtemelen 1893'te biten sayımın sonucu.
    kayıpları şimdiyle kıyaslamak zor, şimdiki gibi taban alanına düşen insan sayısı fazla değil. şu an binalar en aşağı 4 katlı çoğunlukla.
  • istanbulun asıl büyük depremi 1509 depremi bazı kayıtlarda iki dakikaya yakın sürdüğü soyleniyor buda nerden baksan 7.7+ mag...tusunami izleride görülmüş o depremde..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kerimcem -- 18 Ekim 2015; 23:42:19 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kerimcem

    istanbulun asıl büyük depremi 1509 depremi bazı kayıtlarda iki dakikaya yakın sürdüğü soyleniyor buda nerden baksan 7.7+ mag...tusunami izleride görülmüş o depremde..

    evet düzce civarından edirne'ye kadar yıkım yaratmış, artık ne kadarlık bir fay yırtıldıysa?
  • ee kardeş olan olmuş biz ne yapalim? bizi mi korkutucan şimdi?

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Survivalist

    ee kardeş olan olmuş biz ne yapalim? bizi mi korkutucan şimdi?

    Bilgi almaktan bu kadar korkma genç.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ben hayattayken olmasın da.
  • Büyük marmara depremini bekliyoruz loading.........

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Beklenen deprem için ne düşünüyorsunuz hocam ?

    Panik yaptım sabah sabah

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Teşekkürler hocam bilgi içinŞu profil resmide yıllardır değişmedi
  • allah osmanlının çökmesini istediği için bu kadar kayıp

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: SayisalMan

    Beklenen deprem için ne düşünüyorsunuz hocam ?

    Panik yaptım sabah sabah

    Çok farklı fikirler var tabi. Kendim zamanında şunu yazmıştım:
    https://eksisozluk.com/entry/45494978

    Beklenen depremle ilgili hoşuma giden bir yazı şunu:


    Türkiye’nin bir deprem ülkesi olmasına rağmen, deprem gerçeğiyle17 Ağustos 1999 Gölcük depremi ile tanıştık. O güne kadar kimse depremi ağzına bile almazken, 99 depremiyle birlikte herkes deprem profesörü kesildi. Kimileri bu işin uzmanı olduğu için konuştu, kimileri var olan karışıklığı daha da arttırmak için. Gerçekleşen her depremle birlikte aynı konular yeniden gündeme geldi. İcraatta gözle görülür bir ilerleme olmasa da, iş konuşmaya geldiğinde mangalda kül kalmadı.

    Onu ilk 17 Ağustos 1999 Gölcük depremiyle tanıdık. Yaptığı açıklamalar diğer bilim adamlarından farklıydı. Üstelik yaptığı her açıklamanın dayandığı bir belge, bir araştırma sonucu vardı. Özellikle beklenen olası İstanbul depremi ile ilgili yaptığı açıklamalar İstanbulluların yüreğine su serpti. 99 depreminde ne söylediyse hala söylediklerinin arkasında duruyor. Herkesin aksine o hala İstanbul’da korkutulduğu gibi 8’lik bir deprem olmayacağını vurguluyor.

    ‘‘Tek kırık ile gerçekleşecek Marmara depremi ne geçmişte oldu, ne de gelecekte olacak’’

    Geçtiğimiz hafta meydana gelen Van depremi ile, İstanbul depremi gene gündeme geldi. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy İstanbul’da beklenen olası deprem için şunları söyledi: ‘‘Yaşadığımız yüzyıl içinde Türkiye’deki deprem açısından en risksiz bölge İstanbul ve Kuzey Marmara. 99 depreminden sonra 20 ile 30 yıl içinde yüzde 65 oranında 7.5’luk iki ayrı deprem olacağını söylediler. Oysaki bu söylem bilimsel bir temele dayanmıyor. Marmara körfezden itibaren Saroz Körfezi’ne kadar yani Marmara’nın en batı ile en kıyı ucu arasındaki fayın kırılmadığını ve bir seferde kırılarak 8’lik deprem ya da iki seferde kırılarak 7.5’luk iki deprem olacağını anlattılar. Ama nedense aradan on beş yıl geçti ve bekledikleri deprem olmadı. Şimdi 50 yıl içinde olacak diyorlar. .. Yaptıkları açıklamaları destekleyen herhangi bir belgeleri yok. Çünkü Marmara denizinin tabanında Victoria denizaltısı ile Robot denizaltı çekimlerinde Marmara’da boydan boya ve üstten kırılacak fay hattının ne geçmişte kırıldığı, ne de gelecekte kırılamayacağı ortaya çıktı. Yani Marmara’nın batı ucundan doğu ucuna kadar kırılacağı tezi tamamen spekülasyondu. Bu fayları iki tane 7.5luk deprem olarak kırılacağı yani Yeşilköy’den başlayıp Gaziköy’e kadar 7.5’luk deprem olacağı tezi bu fayın tek parça olmadığı, parçalı olduğunu ortaya çıkardı. Yapılan araştırmalarda çıkan sonuç şuydu: Arkadaşların 99 depreminden sonra kırılacağını iddaa ettikleri fay, 99 depreminden 100 yıl önce kırılmıştı. İlk kırılma 1894 haritada gördüğünüz gibi Çınar çukurunun güney sınırı dediğimiz Yalova’dan, Çekmece açıklarına kadar gelen hat boyunca olduğu ortaya çıktı. Bu kırılan kesim nedeniyle Doğu Marmara dediğimiz Çınar çukuruyla Doğu Marmara’da ana risk alanı olarak görülen Grand adaları temelli yerler ve 99 depremi sonrasında Prens adaları İstanbul depremi tezini çürütmüş oldu. İkinci çalışma ise; 1912’de fayın Gaziköy’den başlayıp, Silivri açıklarına Ereğli açıklarına kadar kırıldığı ortaya çıktı ve bu durumda Marmara’da kırılmayan fay olarak orta kısımdaki fay söz konusuydu. Yani 99 depreminde Körfez kırıldı. 1894 depreminde Doğu Marmara, 1912 depreminde Batı Marmara kırıldığı için Marmara’da boydan boya kırılacak bir fay hattı yok.’’

    Marmara fayının sadece 30 – 40 km’si stres yüklü

    Prof. Dr. Şener Üşümezsoy Marmara’da kırılması beklenen fayın 30 – 40 km arasında uzunlukta olduğunu söyledi. Konu ile ilgili olarak şunları söyledi: ‘‘Marmara’da kırılma payı olan yegane fay Silivri orta çukuru ile Çekmece arasında kalan alandaki faydır diye düşünülüyordu. Bu anlamda 180 km’lik fay kırılacak 7.8’lik deprem olacak denildi. Bu tez çürüdü. Daha sonra Yeşilköy’den Tekirdağ açıklarına kadar giden 7.5’lık deprem tezi de çürüdü. Çünkü bu fay da tek parça değil. Geride bunun 60 km’lik kısmı kırılınca 50 km’lık kırılmayan fay kaldı. Yani bu kırılmayan fay Silivri çukuru ile esas olarak Florya Büyükçekmece arasındaki alanı kapsıyor. GPS (Global Position) verileriyle MTI yaptığı çalışmalar sonunda ada fayının kitlenmediği, sürekli, sürekli akım gösterdiği gözlendi. Sürekli hareket ettiği için kitlenmiş bir bölümü yoktu. Bu Tuzla’dan başlayıp Büyükçekmece’ye kadar uzandığı görüldü. Böyle olunca da bu 50 km’lik fayın 20 km’lik kesiminde stres olmadığı ortaya çıktı.30-40 km’lik bir fay kesiminin stres taşıdığı ortaya çıkıyor.’’

    ‘‘İstanbul’da beklenen depremin büyüklüğü 6.5’i gezmez’’

    Bir depremin şiddetini öğrenebilmek için fayın uzunluğu kadar derinliğinin de önemli olduğunu vurgulayan Üşümezsoy, İstanbul’da beklenen depremin şiddetiyle ilgili küçük bir hesap yaptı. İstanbul’da beklenen depremin şiddetini nasıl hesapladığını şu açıklamayla anlattı: ‘’30 - 40 km’lik fayın ne kadar şiddette deprem yarattığını söyleyebilmek için depremlerde fayın uzunluğu, fayın derinliği ve deprem anında yer değiştirme akımıyla elde edilebilecektir.Yani 60 km uzunluğunda 15 km derinliğinde bir fay 7 şiddetinde deprem yapar. Burada 30-40 km’lik fayın derinliği önemlidir. Marmara denizindeki derinlik ise MTI çalışmalarıyla bulunan derinlik 10 km’nin altındadır.6,7 km civarında. Yeşilköy’le Büyükçekmece arasındaki kalan alan 20 km’lik kısımdan ibaret olduğunu söylersek adalar fayının devamı olarak orda bir stres yok akıyor. Bunun batısında kalan kısım B.Çekmece ile Silivri çukuru arasındaki kısım ise 30-40 km. Fakat buradaki derinlik 6 km’liktir.Bu da 6,5 civarında bir deprem yapar. Arkadaşlar bu 7.2’lik ve 70 km’lik deprem modelinde 2 tane sapma yapıyor biri fayın uzunluğunu 20 km fazla uzatıyorlar, ikincisi payın derinliğini 7 km alıyorlar. Oysa bu payın derinliğine baktığımızda doğu kesiminde 7 km, batı kesiminde 2,3 km. Yine o şekilde hesaplarsak 7*7=49 500 km’lik yapar bu da 6.5 depremini geçmez. Peki Marmara’da ne oluyor dersek Marmara’da 1912’de kırılan Tekirdağ fayı üzerinde sürekli küçük küçük depremler meydana geliyor. Bunların anlamı şu kırılan fayın üzerinde olan depremler büyük deprem tehlikesi yaratmaz. Kaldı ki; stresin küçük küçük boşalmalarıdır. 1912 de 7.4’le kırılmış, Gökçeada’dan Silivri’ye kadar gelen 140 km’lik alan üzerinde oluşmuş depremde alt kırılan bölümler Tekirdağ Silivri çukurunda ve Çınar ilçesinde var. İşte bunların alt kırılan kesimlerinde kalmış parçaları da olabilir. Ama bunlar hiçbir zaman 6.5 şiddetindeki deprem üzerine çıkmaz. Diğer taraftan 1894 depreminin Yalova üzerinde kırılması nedeniyle 99 depreminde burası yeniden kırıldı. Ama körfez de olduğu gibi 5 metre altında kırılmadı. 1-2 metre altında kırıldı. Çünkü 1894 ten beri önemli bir stres birikmemişti. Bunun içinde burada büyük akım olmadı ama bu gösterdi ki adalar fayında herhangi bir stres söz konusu değil. Diğer taraftan bu bahsettiğimiz bölgede magma dibinde sürekli gaz ve su çıkıyor, doğru fakat 1912 den beri çıkıyor. Fay kırılınca aşağıdaki basınçla sıcak sular yukarı çıkar. Ama bu kırılacak fayı değil kırılmış fayı gösterir.

    ‘‘Esas tehlike Gönen-Sarıköy’den Edremit’e kadar olan kısımda’’

    Esas riskin Sarıköy’den Gönen’e, Gönen’den de Edremit Körfezi’ne kadar olan yerlerde bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Üşümezsoy, bu bölgelere dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Konuyla ilgili olarak; . ‘‘Benim düşünceme göre Marmara denizinde 17 Ağustos depreminde kırılan fayın devamı güney Marmara’ya Biga yarım adasına doğru gitmektedir. Edincik’ten Sarıgöl’den Gönen’e Gönen’den de Edremit körfezine doğru. Riskin bu bölgede olduğu düşünülüyor. Kuzey Marmara da ise; bu ana Kuzey Anadolu fayı Erzincan’dan çıkıp gelen fay Güneydoğu Anadolu’ya doğru giderek Ezincik’ten yani Kapıdağı yarımadasından Biga yarımadasına girip oradan Edremit körfezine ulaşmaktadır. Edremit körfezine ulaşan bu fay hattına paralel ikinci bir fay büyük Saroz körfezinden Gökçeada açıklarına, Silivri’ye kadar gelen ikinci bir fay konusudur. Özetle, Kuzey Anadolu fayı Çınarcık’tan güneye Bandırma körfezine oradan da Yenice Gönen hattından Edremit körfezine doğru uzanmaktadır. Ona ikinci paralel fay ise Gökçeada’dan gelendir. Bu fay birbirine birleşmemiştir. Fakat 1894 depremi hem adalar fayından İstanbul’a yakın hem de Çınarcık armutlu İmralı hattındaki faydaki stresi de boşaltmıştır. Bu nedenle bu yüzyılda İstanbul’un Marmara’nın Çınarcık körfezinde ve Tekirdağ aynı şekilde Edremit körfezinde deprem riskini, 99 ve 1894 depremleri boşaltmıştır. Yani bir kol kırıldığı zaman oradaki kırılan kesim kolun iki tarafındaki kırığın gerçekleşmesini engeller. Yani bir yer kırıldığı zaman onun başka bir bölgesinde kırılma olmaz. Dolayısıyla Yalova Çınarcık’tan kırıldığı zaman bu fay hattı boyunca bunun güneydeki kolu kuzeydeki kolunda kırık olgusu söz konusu değildir. 1912 deki kırılma ile Çınarcık kısmında da bir bütünsellik yok çünkü 1912 kırılması esas olarak Kuzey Anadolu fayı Yalova’dan çıkıp Çınarcık’tan Gemlik körfezi koluna paralel giden ikinci bir faydır. Bu anlamda adalar fayı ile çekmece arasındaki fayda, hep arkadaşlar bunu, kuzey Anadolu fayının bağlantılı olduğunu söyler. Gerçekte bu böyle değildir. 17 Ağustos’ta 160 km’lik bir fay kırıldı. Bu fayın 3 noktasında bir kırılma vardı. Biri körfez de biri Sapanca’da diğeri ise, Çınarcık’ta. Körfezin kırıldığı yerde merkezde bunun şiddeti 9.5/10, Çınarcık’ta 9.5, Akyazı da 9, 20-30 km kuzeyindeki körfezde yer alan İzmit de 8’e düşmüş, Çınarcık da yada Yalova da 9.5 olan şiddet ondan 15-20 km uzaklıkta olan Tuzla’da da 7 ye düşmüştür. İstanbul’da da 5-6 şiddetindedir. Bu anlamda 17 Ağustos’un şiddetine benzeyen bir deprem potansiyeli vardır ama yine söylüyorum Kumburgaz’da o aktiviteyi sıklığı görmüyoruz. Bu hareketlilik deprem payı oluşturmayacak bir şey de olabilir.’’


    http://baskanhaber.com.tr/artist/roportaj-menu/roportaj-sehir-menu/978-profdrsenerusumezsoy.html


    Açıkçası felaket senaryolarına pek inanmıyorum.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Okumadım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099


    quote:

    Orijinalden alıntı: SayisalMan

    Beklenen deprem için ne düşünüyorsunuz hocam ?

    Panik yaptım sabah sabah

    Çok farklı fikirler var tabi. Kendim zamanında şunu yazmıştım:
    https://eksisozluk.com/entry/45494978

    Beklenen depremle ilgili hoşuma giden bir yazı şunu:


    Türkiye’nin bir deprem ülkesi olmasına rağmen, deprem gerçeğiyle17 Ağustos 1999 Gölcük depremi ile tanıştık. O güne kadar kimse depremi ağzına bile almazken, 99 depremiyle birlikte herkes deprem profesörü kesildi. Kimileri bu işin uzmanı olduğu için konuştu, kimileri var olan karışıklığı daha da arttırmak için. Gerçekleşen her depremle birlikte aynı konular yeniden gündeme geldi. İcraatta gözle görülür bir ilerleme olmasa da, iş konuşmaya geldiğinde mangalda kül kalmadı.

    Onu ilk 17 Ağustos 1999 Gölcük depremiyle tanıdık. Yaptığı açıklamalar diğer bilim adamlarından farklıydı. Üstelik yaptığı her açıklamanın dayandığı bir belge, bir araştırma sonucu vardı. Özellikle beklenen olası İstanbul depremi ile ilgili yaptığı açıklamalar İstanbulluların yüreğine su serpti. 99 depreminde ne söylediyse hala söylediklerinin arkasında duruyor. Herkesin aksine o hala İstanbul’da korkutulduğu gibi 8’lik bir deprem olmayacağını vurguluyor.

    ‘‘Tek kırık ile gerçekleşecek Marmara depremi ne geçmişte oldu, ne de gelecekte olacak’’

    Geçtiğimiz hafta meydana gelen Van depremi ile, İstanbul depremi gene gündeme geldi. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy İstanbul’da beklenen olası deprem için şunları söyledi: ‘‘Yaşadığımız yüzyıl içinde Türkiye’deki deprem açısından en risksiz bölge İstanbul ve Kuzey Marmara. 99 depreminden sonra 20 ile 30 yıl içinde yüzde 65 oranında 7.5’luk iki ayrı deprem olacağını söylediler. Oysaki bu söylem bilimsel bir temele dayanmıyor. Marmara körfezden itibaren Saroz Körfezi’ne kadar yani Marmara’nın en batı ile en kıyı ucu arasındaki fayın kırılmadığını ve bir seferde kırılarak 8’lik deprem ya da iki seferde kırılarak 7.5’luk iki deprem olacağını anlattılar. Ama nedense aradan on beş yıl geçti ve bekledikleri deprem olmadı. Şimdi 50 yıl içinde olacak diyorlar. .. Yaptıkları açıklamaları destekleyen herhangi bir belgeleri yok. Çünkü Marmara denizinin tabanında Victoria denizaltısı ile Robot denizaltı çekimlerinde Marmara’da boydan boya ve üstten kırılacak fay hattının ne geçmişte kırıldığı, ne de gelecekte kırılamayacağı ortaya çıktı. Yani Marmara’nın batı ucundan doğu ucuna kadar kırılacağı tezi tamamen spekülasyondu. Bu fayları iki tane 7.5luk deprem olarak kırılacağı yani Yeşilköy’den başlayıp Gaziköy’e kadar 7.5’luk deprem olacağı tezi bu fayın tek parça olmadığı, parçalı olduğunu ortaya çıkardı. Yapılan araştırmalarda çıkan sonuç şuydu: Arkadaşların 99 depreminden sonra kırılacağını iddaa ettikleri fay, 99 depreminden 100 yıl önce kırılmıştı. İlk kırılma 1894 haritada gördüğünüz gibi Çınar çukurunun güney sınırı dediğimiz Yalova’dan, Çekmece açıklarına kadar gelen hat boyunca olduğu ortaya çıktı. Bu kırılan kesim nedeniyle Doğu Marmara dediğimiz Çınar çukuruyla Doğu Marmara’da ana risk alanı olarak görülen Grand adaları temelli yerler ve 99 depremi sonrasında Prens adaları İstanbul depremi tezini çürütmüş oldu. İkinci çalışma ise; 1912’de fayın Gaziköy’den başlayıp, Silivri açıklarına Ereğli açıklarına kadar kırıldığı ortaya çıktı ve bu durumda Marmara’da kırılmayan fay olarak orta kısımdaki fay söz konusuydu. Yani 99 depreminde Körfez kırıldı. 1894 depreminde Doğu Marmara, 1912 depreminde Batı Marmara kırıldığı için Marmara’da boydan boya kırılacak bir fay hattı yok.’’

    Marmara fayının sadece 30 – 40 km’si stres yüklü

    Prof. Dr. Şener Üşümezsoy Marmara’da kırılması beklenen fayın 30 – 40 km arasında uzunlukta olduğunu söyledi. Konu ile ilgili olarak şunları söyledi: ‘‘Marmara’da kırılma payı olan yegane fay Silivri orta çukuru ile Çekmece arasında kalan alandaki faydır diye düşünülüyordu. Bu anlamda 180 km’lik fay kırılacak 7.8’lik deprem olacak denildi. Bu tez çürüdü. Daha sonra Yeşilköy’den Tekirdağ açıklarına kadar giden 7.5’lık deprem tezi de çürüdü. Çünkü bu fay da tek parça değil. Geride bunun 60 km’lik kısmı kırılınca 50 km’lık kırılmayan fay kaldı. Yani bu kırılmayan fay Silivri çukuru ile esas olarak Florya Büyükçekmece arasındaki alanı kapsıyor. GPS (Global Position) verileriyle MTI yaptığı çalışmalar sonunda ada fayının kitlenmediği, sürekli, sürekli akım gösterdiği gözlendi. Sürekli hareket ettiği için kitlenmiş bir bölümü yoktu. Bu Tuzla’dan başlayıp Büyükçekmece’ye kadar uzandığı görüldü. Böyle olunca da bu 50 km’lik fayın 20 km’lik kesiminde stres olmadığı ortaya çıktı.30-40 km’lik bir fay kesiminin stres taşıdığı ortaya çıkıyor.’’

    ‘‘İstanbul’da beklenen depremin büyüklüğü 6.5’i gezmez’’

    Bir depremin şiddetini öğrenebilmek için fayın uzunluğu kadar derinliğinin de önemli olduğunu vurgulayan Üşümezsoy, İstanbul’da beklenen depremin şiddetiyle ilgili küçük bir hesap yaptı. İstanbul’da beklenen depremin şiddetini nasıl hesapladığını şu açıklamayla anlattı: ‘’30 - 40 km’lik fayın ne kadar şiddette deprem yarattığını söyleyebilmek için depremlerde fayın uzunluğu, fayın derinliği ve deprem anında yer değiştirme akımıyla elde edilebilecektir.Yani 60 km uzunluğunda 15 km derinliğinde bir fay 7 şiddetinde deprem yapar. Burada 30-40 km’lik fayın derinliği önemlidir. Marmara denizindeki derinlik ise MTI çalışmalarıyla bulunan derinlik 10 km’nin altındadır.6,7 km civarında. Yeşilköy’le Büyükçekmece arasındaki kalan alan 20 km’lik kısımdan ibaret olduğunu söylersek adalar fayının devamı olarak orda bir stres yok akıyor. Bunun batısında kalan kısım B.Çekmece ile Silivri çukuru arasındaki kısım ise 30-40 km. Fakat buradaki derinlik 6 km’liktir.Bu da 6,5 civarında bir deprem yapar. Arkadaşlar bu 7.2’lik ve 70 km’lik deprem modelinde 2 tane sapma yapıyor biri fayın uzunluğunu 20 km fazla uzatıyorlar, ikincisi payın derinliğini 7 km alıyorlar. Oysa bu payın derinliğine baktığımızda doğu kesiminde 7 km, batı kesiminde 2,3 km. Yine o şekilde hesaplarsak 7*7=49 500 km’lik yapar bu da 6.5 depremini geçmez. Peki Marmara’da ne oluyor dersek Marmara’da 1912’de kırılan Tekirdağ fayı üzerinde sürekli küçük küçük depremler meydana geliyor. Bunların anlamı şu kırılan fayın üzerinde olan depremler büyük deprem tehlikesi yaratmaz. Kaldı ki; stresin küçük küçük boşalmalarıdır. 1912 de 7.4’le kırılmış, Gökçeada’dan Silivri’ye kadar gelen 140 km’lik alan üzerinde oluşmuş depremde alt kırılan bölümler Tekirdağ Silivri çukurunda ve Çınar ilçesinde var. İşte bunların alt kırılan kesimlerinde kalmış parçaları da olabilir. Ama bunlar hiçbir zaman 6.5 şiddetindeki deprem üzerine çıkmaz. Diğer taraftan 1894 depreminin Yalova üzerinde kırılması nedeniyle 99 depreminde burası yeniden kırıldı. Ama körfez de olduğu gibi 5 metre altında kırılmadı. 1-2 metre altında kırıldı. Çünkü 1894 ten beri önemli bir stres birikmemişti. Bunun içinde burada büyük akım olmadı ama bu gösterdi ki adalar fayında herhangi bir stres söz konusu değil. Diğer taraftan bu bahsettiğimiz bölgede magma dibinde sürekli gaz ve su çıkıyor, doğru fakat 1912 den beri çıkıyor. Fay kırılınca aşağıdaki basınçla sıcak sular yukarı çıkar. Ama bu kırılacak fayı değil kırılmış fayı gösterir.

    ‘‘Esas tehlike Gönen-Sarıköy’den Edremit’e kadar olan kısımda’’

    Esas riskin Sarıköy’den Gönen’e, Gönen’den de Edremit Körfezi’ne kadar olan yerlerde bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Üşümezsoy, bu bölgelere dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Konuyla ilgili olarak; . ‘‘Benim düşünceme göre Marmara denizinde 17 Ağustos depreminde kırılan fayın devamı güney Marmara’ya Biga yarım adasına doğru gitmektedir. Edincik’ten Sarıgöl’den Gönen’e Gönen’den de Edremit körfezine doğru. Riskin bu bölgede olduğu düşünülüyor. Kuzey Marmara da ise; bu ana Kuzey Anadolu fayı Erzincan’dan çıkıp gelen fay Güneydoğu Anadolu’ya doğru giderek Ezincik’ten yani Kapıdağı yarımadasından Biga yarımadasına girip oradan Edremit körfezine ulaşmaktadır. Edremit körfezine ulaşan bu fay hattına paralel ikinci bir fay büyük Saroz körfezinden Gökçeada açıklarına, Silivri’ye kadar gelen ikinci bir fay konusudur. Özetle, Kuzey Anadolu fayı Çınarcık’tan güneye Bandırma körfezine oradan da Yenice Gönen hattından Edremit körfezine doğru uzanmaktadır. Ona ikinci paralel fay ise Gökçeada’dan gelendir. Bu fay birbirine birleşmemiştir. Fakat 1894 depremi hem adalar fayından İstanbul’a yakın hem de Çınarcık armutlu İmralı hattındaki faydaki stresi de boşaltmıştır. Bu nedenle bu yüzyılda İstanbul’un Marmara’nın Çınarcık körfezinde ve Tekirdağ aynı şekilde Edremit körfezinde deprem riskini, 99 ve 1894 depremleri boşaltmıştır. Yani bir kol kırıldığı zaman oradaki kırılan kesim kolun iki tarafındaki kırığın gerçekleşmesini engeller. Yani bir yer kırıldığı zaman onun başka bir bölgesinde kırılma olmaz. Dolayısıyla Yalova Çınarcık’tan kırıldığı zaman bu fay hattı boyunca bunun güneydeki kolu kuzeydeki kolunda kırık olgusu söz konusu değildir. 1912 deki kırılma ile Çınarcık kısmında da bir bütünsellik yok çünkü 1912 kırılması esas olarak Kuzey Anadolu fayı Yalova’dan çıkıp Çınarcık’tan Gemlik körfezi koluna paralel giden ikinci bir faydır. Bu anlamda adalar fayı ile çekmece arasındaki fayda, hep arkadaşlar bunu, kuzey Anadolu fayının bağlantılı olduğunu söyler. Gerçekte bu böyle değildir. 17 Ağustos’ta 160 km’lik bir fay kırıldı. Bu fayın 3 noktasında bir kırılma vardı. Biri körfez de biri Sapanca’da diğeri ise, Çınarcık’ta. Körfezin kırıldığı yerde merkezde bunun şiddeti 9.5/10, Çınarcık’ta 9.5, Akyazı da 9, 20-30 km kuzeyindeki körfezde yer alan İzmit de 8’e düşmüş, Çınarcık da yada Yalova da 9.5 olan şiddet ondan 15-20 km uzaklıkta olan Tuzla’da da 7 ye düşmüştür. İstanbul’da da 5-6 şiddetindedir. Bu anlamda 17 Ağustos’un şiddetine benzeyen bir deprem potansiyeli vardır ama yine söylüyorum Kumburgaz’da o aktiviteyi sıklığı görmüyoruz. Bu hareketlilik deprem payı oluşturmayacak bir şey de olabilir.’’


    http://baskanhaber.com.tr/artist/roportaj-menu/roportaj-sehir-menu/978-profdrsenerusumezsoy.html


    Açıkçası felaket senaryolarına pek inanmıyorum.

    Allah razı olsun bu adam biliyor ya

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: MichealCorleone

    Teşekkürler hocam bilgi içinŞu profil resmide yıllardır değişmedi

    Geçen totem için 2-3 aylığına bir değiştirdim, onun haricinde bu iyi.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Açayım da San Andreas fayını izleyim.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Bilgi için teşekkürler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: MrCaner


    quote:

    Orijinalden alıntı: hashus1099


    quote:

    Orijinalden alıntı: SayisalMan

    Beklenen deprem için ne düşünüyorsunuz hocam ?

    Panik yaptım sabah sabah

    Çok farklı fikirler var tabi. Kendim zamanında şunu yazmıştım:
    https://eksisozluk.com/entry/45494978

    Beklenen depremle ilgili hoşuma giden bir yazı şunu:


    Türkiye’nin bir deprem ülkesi olmasına rağmen, deprem gerçeğiyle17 Ağustos 1999 Gölcük depremi ile tanıştık. O güne kadar kimse depremi ağzına bile almazken, 99 depremiyle birlikte herkes deprem profesörü kesildi. Kimileri bu işin uzmanı olduğu için konuştu, kimileri var olan karışıklığı daha da arttırmak için. Gerçekleşen her depremle birlikte aynı konular yeniden gündeme geldi. İcraatta gözle görülür bir ilerleme olmasa da, iş konuşmaya geldiğinde mangalda kül kalmadı.

    Onu ilk 17 Ağustos 1999 Gölcük depremiyle tanıdık. Yaptığı açıklamalar diğer bilim adamlarından farklıydı. Üstelik yaptığı her açıklamanın dayandığı bir belge, bir araştırma sonucu vardı. Özellikle beklenen olası İstanbul depremi ile ilgili yaptığı açıklamalar İstanbulluların yüreğine su serpti. 99 depreminde ne söylediyse hala söylediklerinin arkasında duruyor. Herkesin aksine o hala İstanbul’da korkutulduğu gibi 8’lik bir deprem olmayacağını vurguluyor.

    ‘‘Tek kırık ile gerçekleşecek Marmara depremi ne geçmişte oldu, ne de gelecekte olacak’’

    Geçtiğimiz hafta meydana gelen Van depremi ile, İstanbul depremi gene gündeme geldi. Prof. Dr. Şener Üşümezsoy İstanbul’da beklenen olası deprem için şunları söyledi: ‘‘Yaşadığımız yüzyıl içinde Türkiye’deki deprem açısından en risksiz bölge İstanbul ve Kuzey Marmara. 99 depreminden sonra 20 ile 30 yıl içinde yüzde 65 oranında 7.5’luk iki ayrı deprem olacağını söylediler. Oysaki bu söylem bilimsel bir temele dayanmıyor. Marmara körfezden itibaren Saroz Körfezi’ne kadar yani Marmara’nın en batı ile en kıyı ucu arasındaki fayın kırılmadığını ve bir seferde kırılarak 8’lik deprem ya da iki seferde kırılarak 7.5’luk iki deprem olacağını anlattılar. Ama nedense aradan on beş yıl geçti ve bekledikleri deprem olmadı. Şimdi 50 yıl içinde olacak diyorlar. .. Yaptıkları açıklamaları destekleyen herhangi bir belgeleri yok. Çünkü Marmara denizinin tabanında Victoria denizaltısı ile Robot denizaltı çekimlerinde Marmara’da boydan boya ve üstten kırılacak fay hattının ne geçmişte kırıldığı, ne de gelecekte kırılamayacağı ortaya çıktı. Yani Marmara’nın batı ucundan doğu ucuna kadar kırılacağı tezi tamamen spekülasyondu. Bu fayları iki tane 7.5luk deprem olarak kırılacağı yani Yeşilköy’den başlayıp Gaziköy’e kadar 7.5’luk deprem olacağı tezi bu fayın tek parça olmadığı, parçalı olduğunu ortaya çıkardı. Yapılan araştırmalarda çıkan sonuç şuydu: Arkadaşların 99 depreminden sonra kırılacağını iddaa ettikleri fay, 99 depreminden 100 yıl önce kırılmıştı. İlk kırılma 1894 haritada gördüğünüz gibi Çınar çukurunun güney sınırı dediğimiz Yalova’dan, Çekmece açıklarına kadar gelen hat boyunca olduğu ortaya çıktı. Bu kırılan kesim nedeniyle Doğu Marmara dediğimiz Çınar çukuruyla Doğu Marmara’da ana risk alanı olarak görülen Grand adaları temelli yerler ve 99 depremi sonrasında Prens adaları İstanbul depremi tezini çürütmüş oldu. İkinci çalışma ise; 1912’de fayın Gaziköy’den başlayıp, Silivri açıklarına Ereğli açıklarına kadar kırıldığı ortaya çıktı ve bu durumda Marmara’da kırılmayan fay olarak orta kısımdaki fay söz konusuydu. Yani 99 depreminde Körfez kırıldı. 1894 depreminde Doğu Marmara, 1912 depreminde Batı Marmara kırıldığı için Marmara’da boydan boya kırılacak bir fay hattı yok.’’

    Marmara fayının sadece 30 – 40 km’si stres yüklü

    Prof. Dr. Şener Üşümezsoy Marmara’da kırılması beklenen fayın 30 – 40 km arasında uzunlukta olduğunu söyledi. Konu ile ilgili olarak şunları söyledi: ‘‘Marmara’da kırılma payı olan yegane fay Silivri orta çukuru ile Çekmece arasında kalan alandaki faydır diye düşünülüyordu. Bu anlamda 180 km’lik fay kırılacak 7.8’lik deprem olacak denildi. Bu tez çürüdü. Daha sonra Yeşilköy’den Tekirdağ açıklarına kadar giden 7.5’lık deprem tezi de çürüdü. Çünkü bu fay da tek parça değil. Geride bunun 60 km’lik kısmı kırılınca 50 km’lık kırılmayan fay kaldı. Yani bu kırılmayan fay Silivri çukuru ile esas olarak Florya Büyükçekmece arasındaki alanı kapsıyor. GPS (Global Position) verileriyle MTI yaptığı çalışmalar sonunda ada fayının kitlenmediği, sürekli, sürekli akım gösterdiği gözlendi. Sürekli hareket ettiği için kitlenmiş bir bölümü yoktu. Bu Tuzla’dan başlayıp Büyükçekmece’ye kadar uzandığı görüldü. Böyle olunca da bu 50 km’lik fayın 20 km’lik kesiminde stres olmadığı ortaya çıktı.30-40 km’lik bir fay kesiminin stres taşıdığı ortaya çıkıyor.’’

    ‘‘İstanbul’da beklenen depremin büyüklüğü 6.5’i gezmez’’

    Bir depremin şiddetini öğrenebilmek için fayın uzunluğu kadar derinliğinin de önemli olduğunu vurgulayan Üşümezsoy, İstanbul’da beklenen depremin şiddetiyle ilgili küçük bir hesap yaptı. İstanbul’da beklenen depremin şiddetini nasıl hesapladığını şu açıklamayla anlattı: ‘’30 - 40 km’lik fayın ne kadar şiddette deprem yarattığını söyleyebilmek için depremlerde fayın uzunluğu, fayın derinliği ve deprem anında yer değiştirme akımıyla elde edilebilecektir.Yani 60 km uzunluğunda 15 km derinliğinde bir fay 7 şiddetinde deprem yapar. Burada 30-40 km’lik fayın derinliği önemlidir. Marmara denizindeki derinlik ise MTI çalışmalarıyla bulunan derinlik 10 km’nin altındadır.6,7 km civarında. Yeşilköy’le Büyükçekmece arasındaki kalan alan 20 km’lik kısımdan ibaret olduğunu söylersek adalar fayının devamı olarak orda bir stres yok akıyor. Bunun batısında kalan kısım B.Çekmece ile Silivri çukuru arasındaki kısım ise 30-40 km. Fakat buradaki derinlik 6 km’liktir.Bu da 6,5 civarında bir deprem yapar. Arkadaşlar bu 7.2’lik ve 70 km’lik deprem modelinde 2 tane sapma yapıyor biri fayın uzunluğunu 20 km fazla uzatıyorlar, ikincisi payın derinliğini 7 km alıyorlar. Oysa bu payın derinliğine baktığımızda doğu kesiminde 7 km, batı kesiminde 2,3 km. Yine o şekilde hesaplarsak 7*7=49 500 km’lik yapar bu da 6.5 depremini geçmez. Peki Marmara’da ne oluyor dersek Marmara’da 1912’de kırılan Tekirdağ fayı üzerinde sürekli küçük küçük depremler meydana geliyor. Bunların anlamı şu kırılan fayın üzerinde olan depremler büyük deprem tehlikesi yaratmaz. Kaldı ki; stresin küçük küçük boşalmalarıdır. 1912 de 7.4’le kırılmış, Gökçeada’dan Silivri’ye kadar gelen 140 km’lik alan üzerinde oluşmuş depremde alt kırılan bölümler Tekirdağ Silivri çukurunda ve Çınar ilçesinde var. İşte bunların alt kırılan kesimlerinde kalmış parçaları da olabilir. Ama bunlar hiçbir zaman 6.5 şiddetindeki deprem üzerine çıkmaz. Diğer taraftan 1894 depreminin Yalova üzerinde kırılması nedeniyle 99 depreminde burası yeniden kırıldı. Ama körfez de olduğu gibi 5 metre altında kırılmadı. 1-2 metre altında kırıldı. Çünkü 1894 ten beri önemli bir stres birikmemişti. Bunun içinde burada büyük akım olmadı ama bu gösterdi ki adalar fayında herhangi bir stres söz konusu değil. Diğer taraftan bu bahsettiğimiz bölgede magma dibinde sürekli gaz ve su çıkıyor, doğru fakat 1912 den beri çıkıyor. Fay kırılınca aşağıdaki basınçla sıcak sular yukarı çıkar. Ama bu kırılacak fayı değil kırılmış fayı gösterir.

    ‘‘Esas tehlike Gönen-Sarıköy’den Edremit’e kadar olan kısımda’’

    Esas riskin Sarıköy’den Gönen’e, Gönen’den de Edremit Körfezi’ne kadar olan yerlerde bulunduğunun altını çizen Prof. Dr. Üşümezsoy, bu bölgelere dikkat edilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Konuyla ilgili olarak; . ‘‘Benim düşünceme göre Marmara denizinde 17 Ağustos depreminde kırılan fayın devamı güney Marmara’ya Biga yarım adasına doğru gitmektedir. Edincik’ten Sarıgöl’den Gönen’e Gönen’den de Edremit körfezine doğru. Riskin bu bölgede olduğu düşünülüyor. Kuzey Marmara da ise; bu ana Kuzey Anadolu fayı Erzincan’dan çıkıp gelen fay Güneydoğu Anadolu’ya doğru giderek Ezincik’ten yani Kapıdağı yarımadasından Biga yarımadasına girip oradan Edremit körfezine ulaşmaktadır. Edremit körfezine ulaşan bu fay hattına paralel ikinci bir fay büyük Saroz körfezinden Gökçeada açıklarına, Silivri’ye kadar gelen ikinci bir fay konusudur. Özetle, Kuzey Anadolu fayı Çınarcık’tan güneye Bandırma körfezine oradan da Yenice Gönen hattından Edremit körfezine doğru uzanmaktadır. Ona ikinci paralel fay ise Gökçeada’dan gelendir. Bu fay birbirine birleşmemiştir. Fakat 1894 depremi hem adalar fayından İstanbul’a yakın hem de Çınarcık armutlu İmralı hattındaki faydaki stresi de boşaltmıştır. Bu nedenle bu yüzyılda İstanbul’un Marmara’nın Çınarcık körfezinde ve Tekirdağ aynı şekilde Edremit körfezinde deprem riskini, 99 ve 1894 depremleri boşaltmıştır. Yani bir kol kırıldığı zaman oradaki kırılan kesim kolun iki tarafındaki kırığın gerçekleşmesini engeller. Yani bir yer kırıldığı zaman onun başka bir bölgesinde kırılma olmaz. Dolayısıyla Yalova Çınarcık’tan kırıldığı zaman bu fay hattı boyunca bunun güneydeki kolu kuzeydeki kolunda kırık olgusu söz konusu değildir. 1912 deki kırılma ile Çınarcık kısmında da bir bütünsellik yok çünkü 1912 kırılması esas olarak Kuzey Anadolu fayı Yalova’dan çıkıp Çınarcık’tan Gemlik körfezi koluna paralel giden ikinci bir faydır. Bu anlamda adalar fayı ile çekmece arasındaki fayda, hep arkadaşlar bunu, kuzey Anadolu fayının bağlantılı olduğunu söyler. Gerçekte bu böyle değildir. 17 Ağustos’ta 160 km’lik bir fay kırıldı. Bu fayın 3 noktasında bir kırılma vardı. Biri körfez de biri Sapanca’da diğeri ise, Çınarcık’ta. Körfezin kırıldığı yerde merkezde bunun şiddeti 9.5/10, Çınarcık’ta 9.5, Akyazı da 9, 20-30 km kuzeyindeki körfezde yer alan İzmit de 8’e düşmüş, Çınarcık da yada Yalova da 9.5 olan şiddet ondan 15-20 km uzaklıkta olan Tuzla’da da 7 ye düşmüştür. İstanbul’da da 5-6 şiddetindedir. Bu anlamda 17 Ağustos’un şiddetine benzeyen bir deprem potansiyeli vardır ama yine söylüyorum Kumburgaz’da o aktiviteyi sıklığı görmüyoruz. Bu hareketlilik deprem payı oluşturmayacak bir şey de olabilir.’’


    http://baskanhaber.com.tr/artist/roportaj-menu/roportaj-sehir-menu/978-profdrsenerusumezsoy.html


    Açıkçası felaket senaryolarına pek inanmıyorum.

    Allah razı olsun bu adam biliyor ya

    Şener üşümezsoy iyidir ya, aykırı görüşleri var istanbul depremi konusunda.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >




  • Güzel araştırma olmuş ve öğrenilesi bilgiler bulunmakta.Teşekkür ederim bu bölümde bunun gibi bilgi verici konuları görmek beni sevindiriyor. =)
  • 
Sayfa: 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.