Şimdi Ara

İstanbul Depremiyle Bağımsızlığımızı Kaybederiz (4. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
155
Cevap
3
Favori
12.515
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
201 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Büyük bir felaket ve yıkım olacağı doğru ama bağımsızlık konusu saçma. Dışkı yedirmek işkence değil diye bir açıklaması da vardı bu adamın bazen saçmalıyor.
  • istanbul veya marmara denizi faylarında 7 veya üzeri büyüklükte muhtemelen gerçekleşecek olaylar.

    deprem anı: çığlık çığlığa koşan insanlar, kağıt gibi yıkılan evler olacaktır her yerde. yeni yapılan bir kaç mahalle, istisnai 3 5 bina dışında heryer toz bulutu, her yer yıkık, her yer kaos, her yer ne yapacağını bilmeyen insanlarla dolacaktır.

    depremden hemen sonrası: enkaz altında kalanlara bağıranlar, ve ilk yağmacılar bu dönemde olacaktır. elektrikler kesilecektir. cep telefonları kitlenecektir. medya yayınları aksayacaktır. depolar, mağazalar, marketler soyulup soğana çevrilecektir.

    depremden birkaç saat içinde: ağır yaralılar ölmeye başlayacaklardır. ölüm sayısı bu bölümde yaklaşık 100-150bin olsa da hızla artacaktır. artçılarla yıkılmayan binalar da yavaş yavaş yıkılacaktır. suç oranı yağma için büyük oranda artacaktır. köprüler 8 büyüklüğü görmeden muhtemelen yıkılmayacaktır fakat yollar perişan olacağı için bütün ulaşım kitlenecektir. herkes istanbuldan kaçmaya çalışacaktır. hastaneler yıkılmamışlar ise kaos ortamında kavga ve ölümlere şahit olacaktır.

    depremden sonra ilk gece: enkaz altından insan çıkarmak dışarıdaki ölüleri sevketmek ya da kurtulanları doyurmaktan çok daha önemsiz duracaktır. 15 milyonluk hatta etrafındaki büyük şehirlerle 20 milyondan fazla nüfusu olan bir şehri elden doyurmak imkansız olduğundan hırsızlık veya cinayet olayları yaşanacaktır. şehri ağır bir kıtlık havası kaplayacaktır. eğer kış ise, ilk geceden itibaren donarak ölümler başlayacaktır, hem enkaz altındakiler hem dışarıdakiler için.

    24-48 saat arası:rüzgar hali hazırda esmiyorsa inmeyen toz inecektir. yaralı olarak hastaneye gitmeye çalışanlar bir muhattap bulamayacaklardır. iç kanama, travma gibi vakalar büyük oranda öleceklerdir. enkaz altındaki ölüler yavaş yavaş kokmaya başlayacaklardır. türkiye çapında istanbuldan kaçanları evinize alın, bolbol ekmek üretin türü kampanyalar başlayacaktır, gıda yardımı yapın. bilgi dezenfermasyonu olacaktır. ölü sayısı ve hal durumuyla ilgili deprem bölgelerine muhabirler giremeyeceği ya da girmeyeceği için kulaktan duyma veya tahminlerle bilgiler verilecektir. ekmek, yemek, çadır, soğuk, bebekler, çocuklar ve yaşlılar çok büyük problem teşkil etmeye başlayacaktır.

    48-72 saat arası:enkaz altından çıkarılanlar olsa bile, ki iş makineleri veya akut bu işe başka deprem kadar yoğunlaşamayacaktır, hastanede ilgisizlikten öleceklerdir. açlık çoğu insan için ciddi bir hal aldığı için her yemek yardımında kalabalık ve kaostan insanlar ölmeye başlayacaktır. şehrin elektriği muhtemelen geri getirilemediği için zaruri ihtiyaçlar karşılanamayacaktır. su ciddi bir problem haline gelecektir. sevkiyatlar aksayacağı için damacana veren şirketler servis veremeyecektir. istanbul dışına muazzam göç olacaktır. çalıntı otostop otobüs veya herhangi bir şekilde yürüyerek de olsa insanlar istanbuldan kaçmaya çalışacaklardır. ölü sayısı 400bin civarına tırmanacaktır.

    72-96 saat arası: martılar şehrin içine girip sokaktaki ya da enkazdaki ölüleri yemeye başlayacaklardır. şehir kokmaya başlayacaktır. kurtulanlar da açlık veya soğuktan ölmeye başlayacaklardır. su açlık bir çöl gibi saracaktır istanbulu.

    4-7 gün arası: devlet bütün dış-iç yardım stoğunu eritip marmara bölgesi dışında çok az varolan fabrikasına ne üretebildiyse afet bölgesine göndermeye devam edecektir. hükümetin resmi olarak düşüp askerin yönetime el koymasını bu aralar öngörüyorum. bütün tsk bütün şehri afet bölgesi istediği yeri de karakolu yapacaktır, şehir dışından vicdani görev olarak gelmiş doktor ve hemşireleri çalıştırmaya çalışacaktır. yemek kimseye yetmeyecektir. battaniye çadır gibi yardımlar ikinci planda kalcak, soğuk perişanlık ve ölüm yaratmaya devam edecektir.

    2. hafta: türk ekonomisi, türk lirası değerinin çoğunu yitirecektir. istanbul dışındaki hayat için inanılmaz bir enflasyon söz konusu olacaktır. ekmek günler çerisinde özellikle marmaraya yakınyerlerde 1den 5e hatta 10 liraya çıkabilecektir. bütün ülke stokları ve depolarına devlet el koyup istanbula gönderecektir. bu sırada şehirde, pislik, hastalık, açlık ve ölümler önüne geçilemez bir hal almaya başlayacaktır. ölü sayısı depremden hemen sonraya göre belki de 500 bin artış gösterecktir. kurtulanların bile kurtarılamaması, dışarıdakilerin salgın hastalıklarda ölmesi, özellikle patlayan bebek ve çocuk ölümleri bundan sonra da devam edecektir.

    2-4 hafta arası: ölü sayısı depremden hemen sonraya göre 1 milyona yakın artış gösterecktir. ekonomide kur, ekmek fiyatı, temel gıda malzeme fiyatları sabitlenecek, tsk tarafından yönetilen afet bölgesinde belki sözlü belki yazılı karne ile yemek dağıtımı devam edecektir. ilaç yokluğu, müsait olmayan şartlar gönüllülerin geri dönüşüne sebep olabilecektir. iş makineleri toplu mezarlar kazacaklar, belki de kimlik tespitlerine gerek olmadan insanlar gömüleceklerdir. ölüm ve göç sebebiyle istanbulun nüfusu maksimum 3-4 milyon kalacaktır.

    1-3 ay arası: koku dağılacaktır. istanbul hayalet şehir haline gelecektir. içinde 1 insanın dahi olmadığı hayalet yıkık mahalleler ortaya çıkacaktır. gıda tüm türkiyede sorun haline gelecektir. ithalat ile bu sorun çözülmeye çalışılacaktır. süpermarketler büyük oranda bomboş koridorlarda 3 5 ekmek peynir zeytin domates patates satan, konserve koyulan yerler olacaklardır. ülke üretimi çok büyük oranda düşecektir. imkb eğer olur da açılırsa %98lere varabilecek düşüş gözlemlenecektir. dolar/tl 20nin üzerine çıkacaktır. bu sırada şehrin elektriği ve suyu geri kazandırılmaya çalışılacaktır. şehir suyu pisliği hastalıkların önüne geçilememesi, pislik gibi sebeplerden ölümler son hızla devam edecektir.

    1 sene içinde: özellikle facebook gibi siteler aracılığıyla insanlar ulaşabildiklerine ulaşacaklardır, ulaşılamayanlar öldü kabul edileceklerdir. resmi rakamların çok çok üzerinde gerçek ölüm sayıları olacaktır. türk ekonomisi %80lere varan oranda küçülecektir. ekonomik krizin ötesinde, yaşam zorluğu çekilecektir. 1 yıllık aranın ardından bazı kurumlar çalışmaya veya eğitime devam ederken bazı kurumlar bunu başaramayacaktır. asker başta kalmaya devam edecek, seçim yönünde bir istek veya ihtiyaç olmadığı için seçim yapmayacaktır.

    hepsinden sonra: deprem sonucu(hastalık, açlık vs. dahil) 1-2 milyon arası insan yok olacaktır. bu trajediyi bu millet atlatamayacaktır. hayat devam edemeyecektir. türkiye tüm dünyada depremin yıktığı ve bitirdiği ülke olarak kalacaktır. toprak altıda yatan bir tanıdığı olmayan olmayacaktır. enkazlar yıllar boyu kıpırdatılamayacaklardır.

    istanbul ise yıllarca basit bir kasaba olarak işleyecektir, bütün ekonomik turistik, endüstriyel yükü uçacaktır. türkiyenin yeni istanbulu yeni yüzü uzun süre izmir olacaktır. tarım ülkesine dönüş ve fabrikalar ile ülkeyi doyurmak üzere üretim yapılmaya çalışılacaktır.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: kendi0

    Depremde yıkılacak binaları geçtim kentin fakir mahallerinden zengin mahallerine hücum olur. Talan, yağma, adam kaçırma, gasp, tecavüz, vs vs.. Artık aklınıza Ne gelirse. Aylarca kaos olur. Kan gövdeyi götürür mazallah...

    99 da öyle mi oldu sanki

    Kaos sevicisiniz

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Sanayiyi,endüstriyi diğer illere yaymassak sadece İstanbul'da olursa ekonomi bir depremde çöker.Bir de boş alanların rant alanı yapılması,kentsel dönüşümün yılan hikayesine dönmesi var.Çok zor günler bizi bekliyor eğer gerekli önlemler alınmazsa.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Audi383848 -- 18 Ağustos 2017; 12:7:19 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yaşadığımız yerde 6 ayda bir asansör kontrolüne geliyorlar. Eksik varsa kullanılamaz diye kırmızı etiket yapıştırılıyor. Ayrıca o eksikler 30 gün içerisinde tamamlanmaz ise yüksek miktarda ceza ödeneceği belirtiliyor. 30 günde eksikler tamamlanınca gelip bakıyorlar sonra yeşil etiket geliyor. Kullanılabilir diye. 6 ayda bu döngü devam ediyor. Asansör için ayrıca bu denetleme için para alıyorlar.

    Asansör denetlemesi yapılıyorken 6 ayda bir kere bile depreme uygun mu değil mi diye kontrole gelinmedi. Belki 6 7 sene evel gelinmiş olabilir yöneticiye sormam lazım.

    Ben doğanın intikamından her zaman korkarım. Bunu bir konuya daha yazmıştım. Doğadan bir şeyler aldığımızı sanıyoruz. Doğayı katlediyoruz. Ama doğa er yada geç bizden intikamını misli ile alıyor. En güzel örneği son dönem yağan yağmur. Gelip geçen bir yağmur bile koca şehri bitiriyor.

    Yapılan yapılar çok iyi bir denetimden geçirilmeli. Kentsel dönüşüme karşı değilim. Ama kentsel dönüşüm klişeleşmiş olan rantsal dönüşüme döndü. Riski olmayan binalar bile sırf rant uğruna yıkılıp, tekrar yapılıyor. Oysa binanın eski hali daha sağlam aslında. Çünkü sadece dışına bildiğin makyaj yapılıp, kandırılıyor insanlar. Bizim bir dairenin bulunduğu binaya kentsel dönüşüm gelecek dedikodusu oldu. Kadın diyor ki oh sıfırdan dairem yenilenecek diyor. Bilmiyor ki şuan oturduğu daireden daha düşük boyutta daire alacak, aynı boyutta isterse üstüne para ödeyecek. O da olmadı yok parasına dairesini satın alacaklar.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Chantodowill

    Japonya tsunami sonrası bağımsızlığını mı kaybetti? Bu açıklamanın bilimsel bir tarafı yok ekonomik olarak baya bizi yıpratır ama hayat devam eder.

    99 depremi sonrası 6 aylık süreçte yaralar sarıldı tekrar hayat eski haline geldi, bu millet çok zor süreçlerden buralara gelmiş bir millettir.

    Sırf celal şengör diye gündeme gelmiş bir konu gerçek dışı bir söylem.

    Japonya ile Türkiyeyi bir tutmasını geçtim, Sendai ile İstanbul'u bir tuttu oha

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: EruhluMuhdi


    quote:

    Orijinalden alıntı: kendi0

    Depremde yıkılacak binaları geçtim kentin fakir mahallerinden zengin mahallerine hücum olur. Talan, yağma, adam kaçırma, gasp, tecavüz, vs vs.. Artık aklınıza Ne gelirse. Aylarca kaos olur. Kan gövdeyi götürür mazallah...

    99 da öyle mi oldu sanki

    Kaos sevicisiniz

    Oldu tabiki, bırak fakir mahalleleri, doğudan kamyonlarla gelip yağma yaptılar. Uyu uyu

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mitokondrioglukadayi

    Korkutmak istemem ama, istanbulun guneyden kuzeye tasiniyor olmasi, yapilasmanin o bolgelere kaymasi tesaduf degil, orman kesildi vs diye insanlar itiraz ettiler ve haklilar ancak, istanbul`un guneyi 7.6`lik depremde neredeyse tamamen yikilacak, 2000 oncesi yapilarin neredeyse tamami coptur. Bundan sonrasi da ahim sahim yapi-denetiminden gecmemis, kagit ustunde bir denetim yapilmistir.

    Istanbul icin deprem inanilmaz bir felaket olacak, bu konuda hepimiz hemfikiriz, sorun yok.

    Asil mesele ise buyuk dogu akdeniz depremi, bu depremin buyuklugu 9 ve uzeri bekleniyor. Gerceklestiginde muazzam bir tsunami turkiye kiyilarini, israil`i, yunanistan`i-kibris`i, misir`i, italya`yi vuracak (Girit ve kibris onunden muthis bir tsunami)https://en.0wikipedia.org/wiki/365_Crete_earthquake

    Konuyla ilgili sigorta sirketleri arastirmalarini coktaan yapmislar. Bu bolgenin adi Hellenic Arc subduction zone, tipki japonyadaki tohoku depremine benzer bir deprem burada gerceklesecek.

    Konuyla ilgili cok guzel bir makale (ingilizce)https://www.nature.com/articles/srep01285

    Modern tarihin en korkunc depremi de bizi vuracak, sadece zamani bilinmiyor.

    İstanbul Depremiyle Bağımsızlığımızı Kaybederiz

    İstanbul Depremiyle Bağımsızlığımızı Kaybederiz

    18 metrelik tsunami...

    Son 6 yildir ege ve akdenizde sismik hareketler cok artti, santorini yanardagi ( gecmiste yarattigi tsunami dalgalarinin boyutu 100 metreyi bile geciyor)

    21 agustos sonrasi anormal buyuk bir deprem olursa kimse sasirmamali.


    Merkezüssü tam gösterildiği gibi olursa İzmir tsunamiden ucuz kurtulur.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >




  • Herkes deprem uzmanı olmuş herkes biliyor herkes anliyor..



    Prof larda konusup duruyor şu kadar kaldı şu siddette olacak diye..99 da erzincan da van da ve diger yıkıcı deprem öncesi de konuşsalardı ya .birsey bildikleri yok .alayı reklam peşinde.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • 17 agustosun vergisini oduyoruz daha, ist deprem olsa kimbilir ne olur...

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • İstanbul'da 7.6 büyüklüğünde bir deprem olursa ülke biter ekonomi çöker tam bir felaket olur, milyonlarca insan hayayatını kaybeder evsiz kalır aç kalır hastalıktan ölür, sülalesinden ölmeyen insan kalmaz. Enkaz altında kalan milyonlarca insanı kurtarmaya hiç bir kurtarma ekibide yetişemez, ancak yabancı ülkelerden karşılıksız yardım destek falan gelirse belki çok azda olsa belini doğrultabilir.

    1999'daki gölcük depremini kıyaslamak ise büyük hata gölcük Türkiye'nin bir dalağı ise İstanbul kalbidir, beynidir, en iyi senaryo ise depremin şiddetinin beklenenden çok daha düşük olmasısıdr, Allah böyle büyük bir felaket vermesin, izlerini ömür boyunca yaşarız.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: kerimcem

    ist hiç bir zaman yerin dibine girmedi fay şehirden geçmiyor nerden baksanız 15-40 km uzağında fazla abartılıyor istunbul 1000 ce sene deprem yaşadı hiç birinde haritadan silinmedi 1000 ce yıllık yapıları ayakta koca profda olsa yorumları abartı ..elbette etkiycek ama ekonomikman ama oyle bir kıyamet batma havası ihtimali çok uzak...bir 10 senelik ekonomik buhran yapar yanlız..adalar merkezli olursa..

    Bakın 1000 yıllık yapılar ayakta demişsiniz, 1000 yılllık Ayasofya yada 3000 yıllık Mısır Piramitleri gibi yapılarda taş kullanılıyordu, bu tip yapıların zamana dayanımı çok daha yüksektir, taş yapılar kimyasal yahut çevresel faktörlerden çok etkilenmezler. Günümüzdeki betonarme yapılar çok daha hızlı yaşlanır, iskeleti oluşturan demirler çürür, betona ise etkiyen onlarca faktör vardır, eğer aşağıdaki linki okursanız betona zamanla etkiyen nedenleri görebilirsiniz.

    http://www.thbb.org/media/2055/makale1_120.pdf




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Karpuzcu.

    istanbul veya marmara denizi faylarında 7 veya üzeri büyüklükte muhtemelen gerçekleşecek olaylar.

    deprem anı: çığlık çığlığa koşan insanlar, kağıt gibi yıkılan evler olacaktır her yerde. yeni yapılan bir kaç mahalle, istisnai 3 5 bina dışında heryer toz bulutu, her yer yıkık, her yer kaos, her yer ne yapacağını bilmeyen insanlarla dolacaktır.

    depremden hemen sonrası: enkaz altında kalanlara bağıranlar, ve ilk yağmacılar bu dönemde olacaktır. elektrikler kesilecektir. cep telefonları kitlenecektir. medya yayınları aksayacaktır. depolar, mağazalar, marketler soyulup soğana çevrilecektir.

    depremden birkaç saat içinde: ağır yaralılar ölmeye başlayacaklardır. ölüm sayısı bu bölümde yaklaşık 100-150bin olsa da hızla artacaktır. artçılarla yıkılmayan binalar da yavaş yavaş yıkılacaktır. suç oranı yağma için büyük oranda artacaktır. köprüler 8 büyüklüğü görmeden muhtemelen yıkılmayacaktır fakat yollar perişan olacağı için bütün ulaşım kitlenecektir. herkes istanbuldan kaçmaya çalışacaktır. hastaneler yıkılmamışlar ise kaos ortamında kavga ve ölümlere şahit olacaktır.

    depremden sonra ilk gece: enkaz altından insan çıkarmak dışarıdaki ölüleri sevketmek ya da kurtulanları doyurmaktan çok daha önemsiz duracaktır. 15 milyonluk hatta etrafındaki büyük şehirlerle 20 milyondan fazla nüfusu olan bir şehri elden doyurmak imkansız olduğundan hırsızlık veya cinayet olayları yaşanacaktır. şehri ağır bir kıtlık havası kaplayacaktır. eğer kış ise, ilk geceden itibaren donarak ölümler başlayacaktır, hem enkaz altındakiler hem dışarıdakiler için.

    24-48 saat arası:rüzgar hali hazırda esmiyorsa inmeyen toz inecektir. yaralı olarak hastaneye gitmeye çalışanlar bir muhattap bulamayacaklardır. iç kanama, travma gibi vakalar büyük oranda öleceklerdir. enkaz altındaki ölüler yavaş yavaş kokmaya başlayacaklardır. türkiye çapında istanbuldan kaçanları evinize alın, bolbol ekmek üretin türü kampanyalar başlayacaktır, gıda yardımı yapın. bilgi dezenfermasyonu olacaktır. ölü sayısı ve hal durumuyla ilgili deprem bölgelerine muhabirler giremeyeceği ya da girmeyeceği için kulaktan duyma veya tahminlerle bilgiler verilecektir. ekmek, yemek, çadır, soğuk, bebekler, çocuklar ve yaşlılar çok büyük problem teşkil etmeye başlayacaktır.

    48-72 saat arası:enkaz altından çıkarılanlar olsa bile, ki iş makineleri veya akut bu işe başka deprem kadar yoğunlaşamayacaktır, hastanede ilgisizlikten öleceklerdir. açlık çoğu insan için ciddi bir hal aldığı için her yemek yardımında kalabalık ve kaostan insanlar ölmeye başlayacaktır. şehrin elektriği muhtemelen geri getirilemediği için zaruri ihtiyaçlar karşılanamayacaktır. su ciddi bir problem haline gelecektir. sevkiyatlar aksayacağı için damacana veren şirketler servis veremeyecektir. istanbul dışına muazzam göç olacaktır. çalıntı otostop otobüs veya herhangi bir şekilde yürüyerek de olsa insanlar istanbuldan kaçmaya çalışacaklardır. ölü sayısı 400bin civarına tırmanacaktır.

    72-96 saat arası: martılar şehrin içine girip sokaktaki ya da enkazdaki ölüleri yemeye başlayacaklardır. şehir kokmaya başlayacaktır. kurtulanlar da açlık veya soğuktan ölmeye başlayacaklardır. su açlık bir çöl gibi saracaktır istanbulu.

    4-7 gün arası: devlet bütün dış-iç yardım stoğunu eritip marmara bölgesi dışında çok az varolan fabrikasına ne üretebildiyse afet bölgesine göndermeye devam edecektir. hükümetin resmi olarak düşüp askerin yönetime el koymasını bu aralar öngörüyorum. bütün tsk bütün şehri afet bölgesi istediği yeri de karakolu yapacaktır, şehir dışından vicdani görev olarak gelmiş doktor ve hemşireleri çalıştırmaya çalışacaktır. yemek kimseye yetmeyecektir. battaniye çadır gibi yardımlar ikinci planda kalcak, soğuk perişanlık ve ölüm yaratmaya devam edecektir.

    2. hafta: türk ekonomisi, türk lirası değerinin çoğunu yitirecektir. istanbul dışındaki hayat için inanılmaz bir enflasyon söz konusu olacaktır. ekmek günler çerisinde özellikle marmaraya yakınyerlerde 1den 5e hatta 10 liraya çıkabilecektir. bütün ülke stokları ve depolarına devlet el koyup istanbula gönderecektir. bu sırada şehirde, pislik, hastalık, açlık ve ölümler önüne geçilemez bir hal almaya başlayacaktır. ölü sayısı depremden hemen sonraya göre belki de 500 bin artış gösterecktir. kurtulanların bile kurtarılamaması, dışarıdakilerin salgın hastalıklarda ölmesi, özellikle patlayan bebek ve çocuk ölümleri bundan sonra da devam edecektir.

    2-4 hafta arası: ölü sayısı depremden hemen sonraya göre 1 milyona yakın artış gösterecktir. ekonomide kur, ekmek fiyatı, temel gıda malzeme fiyatları sabitlenecek, tsk tarafından yönetilen afet bölgesinde belki sözlü belki yazılı karne ile yemek dağıtımı devam edecektir. ilaç yokluğu, müsait olmayan şartlar gönüllülerin geri dönüşüne sebep olabilecektir. iş makineleri toplu mezarlar kazacaklar, belki de kimlik tespitlerine gerek olmadan insanlar gömüleceklerdir. ölüm ve göç sebebiyle istanbulun nüfusu maksimum 3-4 milyon kalacaktır.

    1-3 ay arası: koku dağılacaktır. istanbul hayalet şehir haline gelecektir. içinde 1 insanın dahi olmadığı hayalet yıkık mahalleler ortaya çıkacaktır. gıda tüm türkiyede sorun haline gelecektir. ithalat ile bu sorun çözülmeye çalışılacaktır. süpermarketler büyük oranda bomboş koridorlarda 3 5 ekmek peynir zeytin domates patates satan, konserve koyulan yerler olacaklardır. ülke üretimi çok büyük oranda düşecektir. imkb eğer olur da açılırsa %98lere varabilecek düşüş gözlemlenecektir. dolar/tl 20nin üzerine çıkacaktır. bu sırada şehrin elektriği ve suyu geri kazandırılmaya çalışılacaktır. şehir suyu pisliği hastalıkların önüne geçilememesi, pislik gibi sebeplerden ölümler son hızla devam edecektir.

    1 sene içinde: özellikle facebook gibi siteler aracılığıyla insanlar ulaşabildiklerine ulaşacaklardır, ulaşılamayanlar öldü kabul edileceklerdir. resmi rakamların çok çok üzerinde gerçek ölüm sayıları olacaktır. türk ekonomisi %80lere varan oranda küçülecektir. ekonomik krizin ötesinde, yaşam zorluğu çekilecektir. 1 yıllık aranın ardından bazı kurumlar çalışmaya veya eğitime devam ederken bazı kurumlar bunu başaramayacaktır. asker başta kalmaya devam edecek, seçim yönünde bir istek veya ihtiyaç olmadığı için seçim yapmayacaktır.

    hepsinden sonra: deprem sonucu(hastalık, açlık vs. dahil) 1-2 milyon arası insan yok olacaktır. bu trajediyi bu millet atlatamayacaktır. hayat devam edemeyecektir. türkiye tüm dünyada depremin yıktığı ve bitirdiği ülke olarak kalacaktır. toprak altıda yatan bir tanıdığı olmayan olmayacaktır. enkazlar yıllar boyu kıpırdatılamayacaklardır.

    istanbul ise yıllarca basit bir kasaba olarak işleyecektir, bütün ekonomik turistik, endüstriyel yükü uçacaktır. türkiyenin yeni istanbulu yeni yüzü uzun süre izmir olacaktır. tarım ülkesine dönüş ve fabrikalar ile ülkeyi doyurmak üzere üretim yapılmaya çalışılacaktır.

    Ve bu senaryoda unutulan birşey var.

    Doğalgaz. Onlarca yıkılacak binanın doğalgaz tesisatları hasar görünce ortaya çıkacak binlerce metreküp gaz. Ve ortaya çıkacak yangınlar. Yıkılan binanın altında kalsa bile kaçamayacağı için belkide yüzbinlerce kişi cayır cayır yanacak.




  • kendi0 K kullanıcısına yanıt
    1. ist da fay şehir mekezinden geçmiyor bak 15 km öteli bodrum merkezli 6.7 olduda bodrumada ne oldu ? bodrum battımı?
    2.99 kocaeli depreminde fay şehir merkezinden geçiyordu kocaeli gölcüğe ne oldu yerin dibine girip haritadanmı silindi?...hayat aynen devam...
    fazla 2012 filmi izlediniz herhalde...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi kerimcem -- 18 Ağustos 2017; 15:19:1 >
  • Bu ateist profesör daha öncede türkiyeyi yaşatmazlar işgal edecekler diyordu.
  • niye ? 99 depreminde bağımsızlık kaybedilip 2002'de geri mi alındı ?
  • Habertürk’ün 17 Ağustos depreminin yıldönümünde “deprem uzmanları” ile yaptığı röportaj serisinin ilk bölümü olan Celal Şengör’ün sözleri güne damgasını vurdu.

    Habertürk’ün manşetinde sevgili dostum, “Depremin eli kulağında, en fazla 7.6” diyor ve ekliyordu: “Felaketi bekliyoruz. Türkiye bağımsızlığını kaybedebilir.”



    Celal Hoca’nın “Türkiye bağımsızlığını kaybedebilir” diyerek kastettiği şu: “Türkiye’nin en büyük kentleri ve ekonomik can damarları depremle yerle bir olacak. Bunun altından kalkmak çok zor. Dışarıdan yardım ve müdahale gerekebilir. Bu da bağımsızlığımızın kaybı demektir.”

    Bu sözleri duyan herkes pek bir şaşırdı, pek bir heyecanlandı, pek bir korktu.

    Peki Celal Şengör bu sözleri ne zaman söyledi:

    Habertürk’te önceki gün çıktığına göre, ondan önceki gün söyledi diye düşünüyorsunuz değil mi?

    Hayır efendim, yanılıyorsunuz.

    Celal, “İstanbul’da büyük bir deprem olabilir ve Türkiye’nin bağımsızlığına mal olabilir” cümlesini ilk kez bundan tam 18 yıl önce, 17 Ağustos depreminden hemen sonra söyledi. Hem de üst üste.

    Sonra!

    2000’de bir daha söyledi.

    2001’de bir daha söyledi.

    2002’de bir daha söyledi.

    2003’te bir daha söyledi.

    2004’te bir daha söyledi.

    2005’te bir daha söyledi.

    2006’da bir daha söyledi.

    2007’de bir daha söyledi.

    2008’de bir daha söyledi.

    2009’da bir daha söyledi.

    2010’da bir daha söyledi.

    2011’de bir daha söyledi.

    2012’de bir daha söyledi.

    2013’te bir daha söyledi.

    2014’te bir daha söyledi.

    2015’te bir daha söyledi.

    2016’da soran olmadı söylemedi.

    2017’de bir daha söyledi.

    Ve Türkiye her söylendiğinde bu sözlere şaştı, panikledi, “Eyvah” dedi.

    Başka da hiçbir şey yapmadı.

    1999’dan beri “deprem vergisi” adı altında vergi ödedik. Milyonlar toplandı.

    Onlarla da otoyol yapmışız, Maliye Bakanı öyle söylemişti.

    Ve bu arada bir deprem olur da çoğumuz ölmez isek eğer, Şengör önümüzdeki sene yine aynı şeyi söyleyecek ve biz çok şaşıracağız.

    Sonunda bir gün Celal Hoca’nın ve diğer bilim adamlarının “Olacak” dediği deprem olacak.

    Binlerce insan ölecek.

    Türkiye’nin önüne muazzam bir fatura çıkacak.

    O gün yine şaşıracaksınız.

    Ama ölmez sağ kalırsam ben hiç şaşırmayacağım.

    FATİH ALTAYLI




  • ''Türkiye batıya doğru senede 2.5-3 santimetre kayıyor.''

    ortadoğudan kurtuluyoruz demek ki..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: dogac-gs

    ''Türkiye batıya doğru senede 2.5-3 santimetre kayıyor.''

    ortadoğudan kurtuluyoruz demek ki..

    Batıya tamamen kayacağız

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Celal Şengör'ün hitabet ve belli bir kesimi hayalarından yakalayıp etkileme becerisine hayranım.

    Ancak, bağımsızlığımızı kaybederiz iddiası absürt olmakla birlikte, kalan ekonomik bağımsızlığımızı kaybedeceğimiz kesindir.

    Zira Türk milleti rahatlığa alıştı. Kıt kanaat de olsa, ondan aldım buna verdim modelleri ile de olsa orta gelir seviyesine alışmış, çeşitli rahat yaşam kavramları olan, konforu seven bir millet. Yıkıcı bir İstanbul depreminden sonra milletin elinden bu konforu rahatı almazsanız kalan ekonomik bağımsızlıklarınızdan feragat etmeniz gerekecek. Populist bir hükümet götü kurtarmak için dakikasında bu yola başvurur. Elini taşın altına gene koymaz. Gider torunlarımızın geleceğini ipotek ettirir. Neo-Liberal hezeyanlardaki populistlerden namuslu bir duruş beklemiyorum.

    O yüzden olası bir büyük İstanbul depreminin kalan ekonomik bağımsızlığımızı elimizden alacağını ben de düşünmekteyim. Bu açıdan Celal Hoca'ya katılıyorum.

    Ancak, ülke olarak bağımsızlığı kaybetmekten kasıt ne ona bakmak lazım. Siyasi olarak resmen birilerinin çatısı altına gireriz gibi bir söylem absürt. Resmi bir bağımsızlık sona ermesi mümkün değil. Gayri resmi olarak ise hislerim karışık. Mümkün diyorum. İktidarda kimin olduğuna göre, niyetinin ne olduğuna göre birilerine alttan yaptığımız uyduluklar elbette ki artar. Hali hazırda bir çok açıdan uydu devlet konumundayız zaten. Ancak bu bağımlılıklarımızı ben "biz bağımsız devlet değiliz" olarak görmüyorum.

    Kısaca muhtaciyetimiz ve bağımlılıklarımız artar. Yaşanan felakete rağmen halkın alıştığı rahatı halka vermeye devam etmeye çalışan bir hükümetimiz olur ise, yabancı ülkelerin kucağına daha da çok otururuz. O da kesin. Bu bağımsızlığımızı ne kadar törpüler? O sizin bağımsızlık deyince ne anladığınızla ilintili.

    Celal Hoca saf kendine yeten, ama gene de hobi olsun diye dış ülkelerle ilişkileri kuvvetli ve dünyaya entegre bir ülke, bir ekonomi hayal ediyor. Ben ise bazı alanlarda kendimize yetmemiz, bazı alanlarda dünyaya vermemiz, yetersiz olduğumuz alanlarda dünyadan aldığımız, aldığımız ile verdiğimizin dengede olduğu, böylece entegrasyona karşı seslerin de çok yükselemeyeceği bir ülke bana yeter. Bu da benim için bağımsızlıktır.




  • 
Sayfa: önceki 23456
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.