Şimdi Ara

Ismet Inönü Gerçekten Azeri kardeşlerimizi Ruslara teslim etti mi? (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
30
Cevap
0
Favori
4.624
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: asau

    quote:

    Orijinalden alıntı: nitrolinea

    Sovyetler her zaman ülke tehdidini iyi yapmışlardır. Mecbur kalınca insan soydaş falan dinlemiyor demek ki kaldı ki ismet kendi vatandaşını astıran biri,cok da sasirmamistim görünce.

    Türkiyeyi herhangi bir devlet gibi düşünme. TCnin bir anda yoktan varolduğunu düşün. Bu rejim yeni bir ulus yaratma peşindeydi. Yani eski ırkı ne olursa olsun bu yeni devletin altında Türk kimliği altında birleşecek yeni bir ulus. "Türk ulusu". Buradaki Türk kelimesinin eski Türklerle bir alakası yok. Orada başka bir kelime de olabilirdi. "Taz ulusu" gibi. Bu yeni rejim için en önemli şey rejimin varlığıydı. O yüzden rejimin yeni ulus yaratma projesi dışında her şey teferruattı. O yüzden rejimin menfaatine olmayan her şey biçildi. örneğin Azeriler'i Ruslar istiyordu, rejim Rusları karşına almak istemezdi, çünkü rejim için önemli olan Türkler değil rejimin kendisiydi (Burada Azeriler tehdit değildi. Azeriler Ruslara verilmese, rejimin Rusya ile ilişkileri risk altına girebilirdi). Rejim için önemli olan rejimin zarar görmemesiydi, o yüzden İnönü onları feda etti, Türk oldukları için değil, başka bir ırktan da olsa aynı şeyi yapacaktı. Bu yeni rejim için rejime muhalif olan 1000 yıllık silsileden gelen bir Türk düşmandır, bu yeni rejim için faydalı olan örneğin 1000 yıllık silsileden gelen bir Rum dosttur. Yeter ki bu rejimin emrine girsin, kendini "Türk ulusu"ndan kabul etsin ve bu rejim için çalışsındı. Tek kıstas buydu. O yüzden muhalif oldukları için Dersim'de Aleviler katledildi (Hatta bu olaylarda yeni rejim için Sabiha Gökçen simgesi yaratıldı. Bu bir kadın, neden kadın. Çünkü "bakın biz ilk kadın pilot yetiştirdik", Kadın olmasına rağmen gerekirse rejim için rejimin varlığı için gerekirse ana babasını bile bombalar). O yüzden Şeyh Sait kalkışması ile Kürtler katledildi. O yüzden 1000 yıllık Türk İslam geleneğinin temsilcileri din bilginleri asıldı. O yüzden binlerce Rum'un Peradaki tüm dükkanları yakılıp Rumlar göç ettirildi. Yani demek istediğim Azerileri Ruslara teslim etme olayında İnönünü bir suçu yok! Mesele rejimdi. Rejim için tehlikeli olan herkes feda edilir. Bu ülkede zalimlikler yapan insanların asıl sorumlu sistemdir, o kişiler değil! Örneğin Kurtuluş savaşının çekirdeğinde iki isim vardı. İlk sırada Mustafa Kemal, ikinci sırada Kazim Karabekir... Ama yıllar sonra Kazim Karabekir rejim için tehlike olduğundan biçildi. Yani bu rejim için insanların önemi yoktu. Önemli olan bu yeni ulusun boyasına boyanmayı kabul etmek veya etmemek. Bütün mesele bu

    Osmanlıda devlet halk için vardı, yeni rejimde ise halk devlet için vardı. O yüzden biz bu rejimi en ağır şekilde eleştiriyoruz. Çünkü bizim genlerimizde böyle bir olgu yok. O yüzden rejim tarafından çok fazla biçildik. Ve onun kurucuları da çok ağır eleştiriler alıyor.

    Yani bu ülkenin masum insanlarından biridir İnönü! Çünkü bu ülkeye kendi iradesinden katmış hiç bir şey yok. O sadece görev adamıydı. Kemal Paşa ne derse onu yapardı. İsmet şunu yap, İsmet bunu yap derdi ve İsmet Paşa'da o görevi yapardı. Hiç bir konuda kendi iradesi üzerinden başarılı bir insiyatifi olduğu görülmemiştir. İkinci Adam olmasının tek nedeni kurucu liderlerden rejime tam sadık kalacağına inanılan başka adam yoktu. Bu yeni rejimin kodları milletin genlerine öyle yabancı idi ki Atatürk öldüğünde yerine rejime tam olarak sadık kalabilecek bir insan bulamamıştı. Nitekim de öyle olmuştur, rejime tam bağlı bir başkan bulunduğu görülmemiştir bugüne kadar. O yüzden rejim kendini koruma refleksini "derin devlet" değimiz içerideki algı üzerinden sağlamıştır.

    Atatürk öldüğünde yerime o geçsin demedi, Zira tüm tarihi kayıtlar Atatürk kendi yerine İkinci Adam olarak geçmesini istemediğini söylediğine dair bilgiler ile doludur. Hatta Atatürk onun çocuklarına kendi parasından maaş bağlatılmasını vasiyet etmiştir. Çünkü ona çocukları konusunda bile güvenmemiştir.

    Rejimin emri dışına çıkan kim olursa olsun çizilir, (İkinci Adam çıksaydı o da çizilirdi -50leri 60ları hatırlayın. Öyleki İkinci Adam olmasına rağmen öldüğünde sıradan bir insan olarak öldü, hiç bir insiyatifi yoktu, çünkü rejim için kişiler önemli değildir, hatta eski genelkurmay başkanlarından biri şöyle dedi: rejimin koruyucusu bir insan veya insanlar değildir, bir iradedir, rejime karşı hata yapıldığıda otomatik reflekslerimiz harekete geçer, ben rejime karşı karşı bir hata yaparsam bir albay bile beni de öldürebilir) nitekim hep öyle olmuştur, taa ki....

    Mesajın baştan aşağı yanlışlarla dolu be arkadaşım ya.
    Öncelikle Osmanlı'da devlet halk içindir diye bir durum söz konusu dahi olamaz, komünist miydi Osmanlı ? Veya sosyalist ? Osmanlı bir imparatorluktu ve herşeyden önce bir Türk imparatorluğuydu. Halk, daha doğrusu kim olursa olsun padişahtan sipahisine veya köylüsüne kadar her insan devletin bekası içindir herşeyden önce devlet gelir. Asker yeri gelir padişahı devirir ama yerine yine hanedandan birisini getirir.
    Ayrıca ulus devlet o dönemin getirdiği bir gereklilikti. Evet Türk ulusu dendiği zaman Türk ırkı demek değildir, Türk milleti Türk ulusu dendiği zaman bu ülke vatandaşı olan bu bayrak altında olan herkes kastedilir zira istisnasız tüm Türk devletlerinde daha doğrusu Türk devlet geleneğinde etnik kökene bakılmazdı bakılmadı da. Tek bir istisnası vardır o da Orta Asya devletlerinde Cengiz soyu aranırdı o da yine etnik kökenden dolayı değil soyluluktan dolayıdır.
    Dersim veya Şeyh Said'in rejim ile uzaktan yakından alakası yok. Çökertilmiş bir imparatorluğun mirasını devralmaya çalışıyorsun ve sana karşı ciddi tehdit oluşturacak isyanlar patlak veriyor. Ne yapacaklardı o dönemde ? Dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekiyor bazı şeyler. Devlete karşı isyan edersen ve devletin de merkezi idaresi güçlü ise, otoriter bir idaresi var ise gayet tabii kanlı şekilde bastırılacaktır bunun Alevi olmak ile veya Kürt olmak ile uzaktan yakından alakası yok.
    Senin o dediğin 1000 yıllık Türk İslam geleneğinin temsilcileri asılan din bilginleri değil tekkelerdi. O kapatılan tekkelerin de son alimleri, büyükleri artık eli öpülesi kimse kalmamıştı aslında iyi oldu kapatılması demiştir.
    Bahsettiğin 5-6-7 Eylül olaylarının devlet ile alakası yok zira şehir dışından kamyonlarla minibüslerle insanlar getirildi ve tamamen toplumsal galeyana getirme operasyonu sonrası gelişti olaylar birileri tarafından bu bariz ortada.

    İnönü'nün eleştirilecek çok yanı var ama İnönü sert ve karakterli birisiydi. Zaten en çok eleştirilecek tarafı da budur. Devrim kanunlarına öyle sıkı bağlıdır ki örneğin harf devrimi olduktan sonra asıl yazısı eski yazı olan hemen herkes Atatürk dahil kendi özel yazılarını eski yazı ile yazarken (çok daha hızlı ve kolay yazılır el yazısı olarak) İnönü tek kelime bile eski yazı kullanmamış Atatürk'ü de eleştirmiştir bu yüzden. Eğer o günlerin güncelerini okursan İnönü ve beraber giden heyetin en büyük serzenişlerinin ayakkabıları olduğunu görebilirsin. Zaten buradan da ortaya çıkıyor aslında niye bu kadar sert oldukları zira bu adamlar çocuk yaştan beri postla dışında birşey giymemiş ve normal ayakkabının nasıl bağlandığını bile bilmiyorlardı...

    Rejim diye bahsettiğin şey otoriter, seküler, merkeziyetçi bir yönetimdir ve olması zorunlu olan bir kavramdır özellikle o günlerde ve bana kalırsa bu günlerde de. Eğer birisi yahut birileri buna tehdit oluşturursa devletin kendisi yani illa bir isim olarak değil devletin meydana getirdiği kişiler buna karşı önlem alacaklardır zira farkında olmadığın şey inanılmaz berbat bir coğrafyada bulunuyoruz ve her an her koşulda tehdit altındayız. Devlet zafiyet gösterdiği an veyahut belirli bir görüşe kaydığı an kutuplaşmalar başlayıp parça parça sesler çıkıp bölünmeye yönelik adımlar atılmaya başlanır.
    Günümüzde artık otoriter dendiğinde merkeziyetçi bir devlet yapısı değil diktatörlüğe kayan bir yönetim ortaya çıkıyor başımızdakiler sayesinde haliyle güçlü ve dimdik duran bir devletimiz yok. Her ne olursa olsun her zaman dik duran ordumuz askerimiz bile bazı şeyleri sineye çekmek zorunda kalıyor. Bir kesimin beğenmediği o 90'lı yıllarda ekonomi kötüydü şöyleydi böyleydi ama en kötü döneminde bile Çiller çıkıp höt deyip masaya yumruğunu vurabiliyordu. Ecevit veya özellikle Erbakan aman şu ne diyecek aman bu ne diyecek diye çekinmeden kati olabiliyordu. Burada Demirel bir istisnadır zira onun yüzünden çok büyük fırsatları tepmişliğimiz vardır özellikle Pkk konusunda.

    Rejim dediğin devlet geleneği var olduğu dönemde asker hiç gözünü kırmadan kendine tehdit oluşturan şeye karşılık vur emri verebiliyordu. Elin Rum'u bayrağı indirmeye kalktığında kafadan değil direk şah damarından o an gelen emir ile vurulmuş, müdahale etmeye çalışan İngiliz barış gücü askerleri dizlerinden yaralanmıştır. Ama şuan itin birisi gelip senin içine gelip bayrağını indirip yere atarken hiçbirşey yapamıyorsun. O zaman da demiştim, bunu yapan çocuk da olsa o işe kalkışabiliyorsa ölebilecek kadar büyümüş demektir, bayrağa falan değil o alana yaklaşık yeltendiğini gördüğün an vurup bok çuvalı gibi indireceksin aşağı.
    Rejim diyerek aşağıladığın şeye göre çok şey kaybettik ama en önemlisi güçlü, iradeli ve dik duran devlet ve ordu imajını kaybettik biz. Elini kolunu sallayan tehdit edebiliyor artık. ışidi de sallıyor ypg denen pkk bozmaları da sallayabiliyor, Suriye'si, İran'ı, Amerika'sı, Rusya'sı, Ermenisi her önüne gelen sallıyor şamar oğlanına döndürülmüş vaziyetteyiz. 15 sene öncesinde bunu yapamıyordu kimse işte olay buradan kaynaklanıyor. 15 sene önce daha mı iyiydik ? Hayır fakat caydırıcı bir imajımız vardı, güçlü ve dik duruyorduk devlet olarak, gerektiğinde gidip misilleme yapılıyordu Irak'ın göbeyğinde veya Suriye içerisinde gözdağı veren bomba patlamaları gibi. Bu gibi ufak olaylar zarar vermiyordu kimseye ama kimin yaptığı bilindiğinden caydırıcılığı var idi. Bunların hiçbiri yok artık.

    Bayrağın manevi değerine son derece saygı duymakla birlikte birisinin bayrağı indirmeye çalışıyor diye vurulmasını doğru bulmuyorum. çünki bir bayrak maddi olarak bulunduğu yerden indirildi veya tahrif edildi diye simgelediği manevi değerlerden bişey kaybetmez. yanlış anlaşılmasın tabii ki bayrağa saygısızlığı savunmuyorum. lakin abartmamak lazım. birisi bayrağı mı indirdi para cezası verirsin ve bayrağı tekrar yerine asarsın.

    senin düşündüğün gibi düşünürsek para kazanmak için bayrak satanları asmak gerekir. bayrağı para ile satıyolar değer biçiyorlar diye. ya da anma günlerinde bayrağı yarıya indirenleri öldürmek gerekir.

    bir zamanlar belediye otobüsünde bayrağın arkasına denk gelen cam duyuru panosuna asılan duyuruları sinirle yırttığım günleri hatırladıkça şimdi kendi cahilliğime gülüyorum.

    simgelediği manevi kutsal değerler dışında bayrak sonuçta bir maddedir önemli olan onun simgelediği manevi değerlerdir.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven

    quote:

    Orijinalden alıntı: asau

    quote:

    Orijinalden alıntı: nitrolinea

    Sovyetler her zaman ülke tehdidini iyi yapmışlardır. Mecbur kalınca insan soydaş falan dinlemiyor demek ki kaldı ki ismet kendi vatandaşını astıran biri,cok da sasirmamistim görünce.

    Türkiyeyi herhangi bir devlet gibi düşünme. TCnin bir anda yoktan varolduğunu düşün. Bu rejim yeni bir ulus yaratma peşindeydi. Yani eski ırkı ne olursa olsun bu yeni devletin altında Türk kimliği altında birleşecek yeni bir ulus. "Türk ulusu". Buradaki Türk kelimesinin eski Türklerle bir alakası yok. Orada başka bir kelime de olabilirdi. "Taz ulusu" gibi. Bu yeni rejim için en önemli şey rejimin varlığıydı. O yüzden rejimin yeni ulus yaratma projesi dışında her şey teferruattı. O yüzden rejimin menfaatine olmayan her şey biçildi. örneğin Azeriler'i Ruslar istiyordu, rejim Rusları karşına almak istemezdi, çünkü rejim için önemli olan Türkler değil rejimin kendisiydi (Burada Azeriler tehdit değildi. Azeriler Ruslara verilmese, rejimin Rusya ile ilişkileri risk altına girebilirdi). Rejim için önemli olan rejimin zarar görmemesiydi, o yüzden İnönü onları feda etti, Türk oldukları için değil, başka bir ırktan da olsa aynı şeyi yapacaktı. Bu yeni rejim için rejime muhalif olan 1000 yıllık silsileden gelen bir Türk düşmandır, bu yeni rejim için faydalı olan örneğin 1000 yıllık silsileden gelen bir Rum dosttur. Yeter ki bu rejimin emrine girsin, kendini "Türk ulusu"ndan kabul etsin ve bu rejim için çalışsındı. Tek kıstas buydu. O yüzden muhalif oldukları için Dersim'de Aleviler katledildi (Hatta bu olaylarda yeni rejim için Sabiha Gökçen simgesi yaratıldı. Bu bir kadın, neden kadın. Çünkü "bakın biz ilk kadın pilot yetiştirdik", Kadın olmasına rağmen gerekirse rejim için rejimin varlığı için gerekirse ana babasını bile bombalar). O yüzden Şeyh Sait kalkışması ile Kürtler katledildi. O yüzden 1000 yıllık Türk İslam geleneğinin temsilcileri din bilginleri asıldı. O yüzden binlerce Rum'un Peradaki tüm dükkanları yakılıp Rumlar göç ettirildi. Yani demek istediğim Azerileri Ruslara teslim etme olayında İnönünü bir suçu yok! Mesele rejimdi. Rejim için tehlikeli olan herkes feda edilir. Bu ülkede zalimlikler yapan insanların asıl sorumlu sistemdir, o kişiler değil! Örneğin Kurtuluş savaşının çekirdeğinde iki isim vardı. İlk sırada Mustafa Kemal, ikinci sırada Kazim Karabekir... Ama yıllar sonra Kazim Karabekir rejim için tehlike olduğundan biçildi. Yani bu rejim için insanların önemi yoktu. Önemli olan bu yeni ulusun boyasına boyanmayı kabul etmek veya etmemek. Bütün mesele bu

    Osmanlıda devlet halk için vardı, yeni rejimde ise halk devlet için vardı. O yüzden biz bu rejimi en ağır şekilde eleştiriyoruz. Çünkü bizim genlerimizde böyle bir olgu yok. O yüzden rejim tarafından çok fazla biçildik. Ve onun kurucuları da çok ağır eleştiriler alıyor.

    Yani bu ülkenin masum insanlarından biridir İnönü! Çünkü bu ülkeye kendi iradesinden katmış hiç bir şey yok. O sadece görev adamıydı. Kemal Paşa ne derse onu yapardı. İsmet şunu yap, İsmet bunu yap derdi ve İsmet Paşa'da o görevi yapardı. Hiç bir konuda kendi iradesi üzerinden başarılı bir insiyatifi olduğu görülmemiştir. İkinci Adam olmasının tek nedeni kurucu liderlerden rejime tam sadık kalacağına inanılan başka adam yoktu. Bu yeni rejimin kodları milletin genlerine öyle yabancı idi ki Atatürk öldüğünde yerine rejime tam olarak sadık kalabilecek bir insan bulamamıştı. Nitekim de öyle olmuştur, rejime tam bağlı bir başkan bulunduğu görülmemiştir bugüne kadar. O yüzden rejim kendini koruma refleksini "derin devlet" değimiz içerideki algı üzerinden sağlamıştır.

    Atatürk öldüğünde yerime o geçsin demedi, Zira tüm tarihi kayıtlar Atatürk kendi yerine İkinci Adam olarak geçmesini istemediğini söylediğine dair bilgiler ile doludur. Hatta Atatürk onun çocuklarına kendi parasından maaş bağlatılmasını vasiyet etmiştir. Çünkü ona çocukları konusunda bile güvenmemiştir.

    Rejimin emri dışına çıkan kim olursa olsun çizilir, (İkinci Adam çıksaydı o da çizilirdi -50leri 60ları hatırlayın. Öyleki İkinci Adam olmasına rağmen öldüğünde sıradan bir insan olarak öldü, hiç bir insiyatifi yoktu, çünkü rejim için kişiler önemli değildir, hatta eski genelkurmay başkanlarından biri şöyle dedi: rejimin koruyucusu bir insan veya insanlar değildir, bir iradedir, rejime karşı hata yapıldığıda otomatik reflekslerimiz harekete geçer, ben rejime karşı karşı bir hata yaparsam bir albay bile beni de öldürebilir) nitekim hep öyle olmuştur, taa ki....

    Mesajın baştan aşağı yanlışlarla dolu be arkadaşım ya.
    Öncelikle Osmanlı'da devlet halk içindir diye bir durum söz konusu dahi olamaz, komünist miydi Osmanlı ? Veya sosyalist ? Osmanlı bir imparatorluktu ve herşeyden önce bir Türk imparatorluğuydu. Halk, daha doğrusu kim olursa olsun padişahtan sipahisine veya köylüsüne kadar her insan devletin bekası içindir herşeyden önce devlet gelir. Asker yeri gelir padişahı devirir ama yerine yine hanedandan birisini getirir.
    Ayrıca ulus devlet o dönemin getirdiği bir gereklilikti. Evet Türk ulusu dendiği zaman Türk ırkı demek değildir, Türk milleti Türk ulusu dendiği zaman bu ülke vatandaşı olan bu bayrak altında olan herkes kastedilir zira istisnasız tüm Türk devletlerinde daha doğrusu Türk devlet geleneğinde etnik kökene bakılmazdı bakılmadı da. Tek bir istisnası vardır o da Orta Asya devletlerinde Cengiz soyu aranırdı o da yine etnik kökenden dolayı değil soyluluktan dolayıdır.
    Dersim veya Şeyh Said'in rejim ile uzaktan yakından alakası yok. Çökertilmiş bir imparatorluğun mirasını devralmaya çalışıyorsun ve sana karşı ciddi tehdit oluşturacak isyanlar patlak veriyor. Ne yapacaklardı o dönemde ? Dönemin şartlarına göre değerlendirmek gerekiyor bazı şeyler. Devlete karşı isyan edersen ve devletin de merkezi idaresi güçlü ise, otoriter bir idaresi var ise gayet tabii kanlı şekilde bastırılacaktır bunun Alevi olmak ile veya Kürt olmak ile uzaktan yakından alakası yok.
    Senin o dediğin 1000 yıllık Türk İslam geleneğinin temsilcileri asılan din bilginleri değil tekkelerdi. O kapatılan tekkelerin de son alimleri, büyükleri artık eli öpülesi kimse kalmamıştı aslında iyi oldu kapatılması demiştir.
    Bahsettiğin 5-6-7 Eylül olaylarının devlet ile alakası yok zira şehir dışından kamyonlarla minibüslerle insanlar getirildi ve tamamen toplumsal galeyana getirme operasyonu sonrası gelişti olaylar birileri tarafından bu bariz ortada.

    İnönü'nün eleştirilecek çok yanı var ama İnönü sert ve karakterli birisiydi. Zaten en çok eleştirilecek tarafı da budur. Devrim kanunlarına öyle sıkı bağlıdır ki örneğin harf devrimi olduktan sonra asıl yazısı eski yazı olan hemen herkes Atatürk dahil kendi özel yazılarını eski yazı ile yazarken (çok daha hızlı ve kolay yazılır el yazısı olarak) İnönü tek kelime bile eski yazı kullanmamış Atatürk'ü de eleştirmiştir bu yüzden. Eğer o günlerin güncelerini okursan İnönü ve beraber giden heyetin en büyük serzenişlerinin ayakkabıları olduğunu görebilirsin. Zaten buradan da ortaya çıkıyor aslında niye bu kadar sert oldukları zira bu adamlar çocuk yaştan beri postla dışında birşey giymemiş ve normal ayakkabının nasıl bağlandığını bile bilmiyorlardı...

    Rejim diye bahsettiğin şey otoriter, seküler, merkeziyetçi bir yönetimdir ve olması zorunlu olan bir kavramdır özellikle o günlerde ve bana kalırsa bu günlerde de. Eğer birisi yahut birileri buna tehdit oluşturursa devletin kendisi yani illa bir isim olarak değil devletin meydana getirdiği kişiler buna karşı önlem alacaklardır zira farkında olmadığın şey inanılmaz berbat bir coğrafyada bulunuyoruz ve her an her koşulda tehdit altındayız. Devlet zafiyet gösterdiği an veyahut belirli bir görüşe kaydığı an kutuplaşmalar başlayıp parça parça sesler çıkıp bölünmeye yönelik adımlar atılmaya başlanır.
    Günümüzde artık otoriter dendiğinde merkeziyetçi bir devlet yapısı değil diktatörlüğe kayan bir yönetim ortaya çıkıyor başımızdakiler sayesinde haliyle güçlü ve dimdik duran bir devletimiz yok. Her ne olursa olsun her zaman dik duran ordumuz askerimiz bile bazı şeyleri sineye çekmek zorunda kalıyor. Bir kesimin beğenmediği o 90'lı yıllarda ekonomi kötüydü şöyleydi böyleydi ama en kötü döneminde bile Çiller çıkıp höt deyip masaya yumruğunu vurabiliyordu. Ecevit veya özellikle Erbakan aman şu ne diyecek aman bu ne diyecek diye çekinmeden kati olabiliyordu. Burada Demirel bir istisnadır zira onun yüzünden çok büyük fırsatları tepmişliğimiz vardır özellikle Pkk konusunda.

    Rejim dediğin devlet geleneği var olduğu dönemde asker hiç gözünü kırmadan kendine tehdit oluşturan şeye karşılık vur emri verebiliyordu. Elin Rum'u bayrağı indirmeye kalktığında kafadan değil direk şah damarından o an gelen emir ile vurulmuş, müdahale etmeye çalışan İngiliz barış gücü askerleri dizlerinden yaralanmıştır. Ama şuan itin birisi gelip senin içine gelip bayrağını indirip yere atarken hiçbirşey yapamıyorsun. O zaman da demiştim, bunu yapan çocuk da olsa o işe kalkışabiliyorsa ölebilecek kadar büyümüş demektir, bayrağa falan değil o alana yaklaşık yeltendiğini gördüğün an vurup bok çuvalı gibi indireceksin aşağı.
    Rejim diyerek aşağıladığın şeye göre çok şey kaybettik ama en önemlisi güçlü, iradeli ve dik duran devlet ve ordu imajını kaybettik biz. Elini kolunu sallayan tehdit edebiliyor artık. ışidi de sallıyor ypg denen pkk bozmaları da sallayabiliyor, Suriye'si, İran'ı, Amerika'sı, Rusya'sı, Ermenisi her önüne gelen sallıyor şamar oğlanına döndürülmüş vaziyetteyiz. 15 sene öncesinde bunu yapamıyordu kimse işte olay buradan kaynaklanıyor. 15 sene önce daha mı iyiydik ? Hayır fakat caydırıcı bir imajımız vardı, güçlü ve dik duruyorduk devlet olarak, gerektiğinde gidip misilleme yapılıyordu Irak'ın göbeyğinde veya Suriye içerisinde gözdağı veren bomba patlamaları gibi. Bu gibi ufak olaylar zarar vermiyordu kimseye ama kimin yaptığı bilindiğinden caydırıcılığı var idi. Bunların hiçbiri yok artık.

    Bayrağın manevi değerine son derece saygı duymakla birlikte birisinin bayrağı indirmeye çalışıyor diye vurulmasını doğru bulmuyorum. çünki bir bayrak maddi olarak bulunduğu yerden indirildi veya tahrif edildi diye simgelediği manevi değerlerden bişey kaybetmez. yanlış anlaşılmasın tabii ki bayrağa saygısızlığı savunmuyorum. lakin abartmamak lazım. birisi bayrağı mı indirdi para cezası verirsin ve bayrağı tekrar yerine asarsın.

    senin düşündüğün gibi düşünürsek para kazanmak için bayrak satanları asmak gerekir. bayrağı para ile satıyolar değer biçiyorlar diye. ya da anma günlerinde bayrağı yarıya indirenleri öldürmek gerekir.

    bir zamanlar belediye otobüsünde bayrağın arkasına denk gelen cam duyuru panosuna asılan duyuruları sinirle yırttığım günleri hatırladıkça şimdi kendi cahilliğime gülüyorum.

    simgelediği manevi kutsal değerler dışında bayrak sonuçta bir maddedir önemli olan onun simgelediği manevi değerlerdir.

    Bayrağı indirmenin o bayrağın ve bağımsızlığını gösterdiği milletin maddi ve manevi değerlerine hakaret olduğunu öğrenemediysen, benim söyleyebileceğim bir şey yok. Bayrak indirmek, bayrak yakmak, ayaklar altına alıp çiğnemek gibi şeyler o bayrağın temsil ettiği değerlere en büyük hakarettir. Dolayısıyla kurşunu yemeyi hak eder.

    Bayrak bir bez parçasıdır, maddi olarak doğru. Fakat onu indiren kişi o bez parçasını çekip indirmiyor, onun temsil ettiği manevi değeri aşağı indiriyor. Bunu anlatmama bile gerek olmaması gerekiyor...




  • asau kullanıcısına yanıt
    ciddi ciddi,acaba ne anlatmak istiyor diye okuyordum,
    "Osmanlıda devlet halk için vardı" kısmına kadar geldim

    gecenin köründe hayatı sorguladım,

    1 ailenin tapusu olan ülke nasıl milletindir?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi geranimo486 -- 9 Eylül 2017; 7:41:58 >
  • Kraven kullanıcısına yanıt
    manevi değerlere hakaret elbetteki yanlış bir davranıştır lakin aşırı cezalar da yargısız infazda orantısız olur ve doğru değildir.

    kendine şu soruyu sor bu kişi aynı eylemi fransada, avustralyada, almanyada veya kanadada yani gelişmiş bir ülkede yapsa ne ceza alır?

    üstelik bu kişi doldurulmuş olabilir ve gelecekte yaptığından pişman olabilir.

    yapılması gereken şey bu kişiyi mahkemeye sevk etmek para cezası vermek ve hatanın 3 kez tekrarında vatandaşlıktan atma cezası verilmesidir. Bu cezalar zaten hafif değildir yeterince ağırdır.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police

    manevi değerlere hakaret elbetteki yanlış bir davranıştır lakin aşırı cezalar da yargısız infazda orantısız olur ve doğru değildir.

    kendine şu soruyu sor bu kişi aynı eylemi fransada, avustralyada, almanyada veya kanadada yani gelişmiş bir ülkede yapsa ne ceza alır?

    üstelik bu kişi doldurulmuş olabilir ve gelecekte yaptığından pişman olabilir.

    yapılması gereken şey bu kişiyi mahkemeye sevk etmek para cezası vermek ve hatanın 3 kez tekrarında vatandaşlıktan atma cezası verilmesidir. Bu cezalar zaten hafif değildir yeterince ağırdır.

    Arkadaşım bu bir terörist eylemdir. Gönderden bayrağı indirmenin cezası da anında müdahaledir. Kaldı ki farklı bir şey yguluyorsa da diğer ülkelerde ne yapıldığı beni ilgilendirmiyor, ne yapıyorlarsa yapsınlar. Benim bayrağıma, onun temsil ettiği şeylere ve haliyle devletime el uzatmanın cezası o eli kesmektir. Kıbrıs'ta dangalağın biri zamanında denedi, yedi kurşunu çuval gibi düştü aşağı direkten.

    Adam benim bayrağımı indirmeye çalışacak, devletin bağımsızlık sembolüne hakaret edecek, bütün bir millete ve bütün milli değerleri ayakları altına almaya kalkacak ve para cezası vereceğiz öyle mi ? Oldu...




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police

    manevi değerlere hakaret elbetteki yanlış bir davranıştır lakin aşırı cezalar da yargısız infazda orantısız olur ve doğru değildir.

    kendine şu soruyu sor bu kişi aynı eylemi fransada, avustralyada, almanyada veya kanadada yani gelişmiş bir ülkede yapsa ne ceza alır?

    üstelik bu kişi doldurulmuş olabilir ve gelecekte yaptığından pişman olabilir.

    yapılması gereken şey bu kişiyi mahkemeye sevk etmek para cezası vermek ve hatanın 3 kez tekrarında vatandaşlıktan atma cezası verilmesidir. Bu cezalar zaten hafif değildir yeterince ağırdır.

    Arkadaşım bu bir terörist eylemdir. Gönderden bayrağı indirmenin cezası da anında müdahaledir. Kaldı ki farklı bir şey yguluyorsa da diğer ülkelerde ne yapıldığı beni ilgilendirmiyor, ne yapıyorlarsa yapsınlar. Benim bayrağıma, onun temsil ettiği şeylere ve haliyle devletime el uzatmanın cezası o eli kesmektir. Kıbrıs'ta dangalağın biri zamanında denedi, yedi kurşunu çuval gibi düştü aşağı direkten.

    Adam benim bayrağımı indirmeye çalışacak, devletin bağımsızlık sembolüne hakaret edecek, bütün bir millete ve bütün milli değerleri ayakları altına almaya kalkacak ve para cezası vereceğiz öyle mi ? Oldu...

    o tarz eylemlere karşıyım lakin o tarz eylemler bir terörist eylem değildir. terörist eylem ya silahla olur ya da devlete sızarak olur. o eylem ise protesto eylemidir. tabii ki anında müdahale edilmeli ve gözaltına alınıp savcılığa sevkedilmelidir. bayrağa saldırmanın Atatürk büstüne saldırmaktan farkı yoktur. Atatürk büstüne saldıran nasıl kurşunlanmıyor ve hukuk devletinde olması gerektiği gibi cezasını yargı veriyorsa bayrağa saldırana da aynısı yapılmalıdır. çünki burası bir hukuk devletidir.

    senin yaklaşımın çok aşırı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police


    quote:

    Orijinalden alıntı: Kraven


    quote:

    Orijinalden alıntı: mr.police

    manevi değerlere hakaret elbetteki yanlış bir davranıştır lakin aşırı cezalar da yargısız infazda orantısız olur ve doğru değildir.

    kendine şu soruyu sor bu kişi aynı eylemi fransada, avustralyada, almanyada veya kanadada yani gelişmiş bir ülkede yapsa ne ceza alır?

    üstelik bu kişi doldurulmuş olabilir ve gelecekte yaptığından pişman olabilir.

    yapılması gereken şey bu kişiyi mahkemeye sevk etmek para cezası vermek ve hatanın 3 kez tekrarında vatandaşlıktan atma cezası verilmesidir. Bu cezalar zaten hafif değildir yeterince ağırdır.

    Arkadaşım bu bir terörist eylemdir. Gönderden bayrağı indirmenin cezası da anında müdahaledir. Kaldı ki farklı bir şey yguluyorsa da diğer ülkelerde ne yapıldığı beni ilgilendirmiyor, ne yapıyorlarsa yapsınlar. Benim bayrağıma, onun temsil ettiği şeylere ve haliyle devletime el uzatmanın cezası o eli kesmektir. Kıbrıs'ta dangalağın biri zamanında denedi, yedi kurşunu çuval gibi düştü aşağı direkten.

    Adam benim bayrağımı indirmeye çalışacak, devletin bağımsızlık sembolüne hakaret edecek, bütün bir millete ve bütün milli değerleri ayakları altına almaya kalkacak ve para cezası vereceğiz öyle mi ? Oldu...

    o tarz eylemlere karşıyım lakin o tarz eylemler bir terörist eylem değildir. terörist eylem ya silahla olur ya da devlete sızarak olur. o eylem ise protesto eylemidir. tabii ki anında müdahale edilmeli ve gözaltına alınıp savcılığa sevkedilmelidir. bayrağa saldırmanın Atatürk büstüne saldırmaktan farkı yoktur. Atatürk büstüne saldıran nasıl kurşunlanmıyor ve hukuk devletinde olması gerektiği gibi cezasını yargı veriyorsa bayrağa saldırana da aynısı yapılmalıdır. çünki burası bir hukuk devletidir.

    senin yaklaşımın çok aşırı.

    Güzel kardeşim Atatürk büstüne olan saldırı bir ideolojiye, şahsa ve rejime olan saldırıdır. Bayrağa olan saldırı ise devlete olan saldırıdır. İkisinin farkını hakikaten anlatmam mı gerekiyor ? Dünyanın her yerinde bu bir terörist eylemdir.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: asau

    quote:

    Orijinalden alıntı: nitrolinea

    Sovyetler her zaman ülke tehdidini iyi yapmışlardır. Mecbur kalınca insan soydaş falan dinlemiyor demek ki kaldı ki ismet kendi vatandaşını astıran biri,cok da sasirmamistim görünce.

    Türkiyeyi herhangi bir devlet gibi düşünme. TCnin bir anda yoktan varolduğunu düşün. Bu rejim yeni bir ulus yaratma peşindeydi. Yani eski ırkı ne olursa olsun bu yeni devletin altında Türk kimliği altında birleşecek yeni bir ulus. "Türk ulusu". Buradaki Türk kelimesinin eski Türklerle bir alakası yok. Orada başka bir kelime de olabilirdi. "Taz ulusu" gibi. Bu yeni rejim için en önemli şey rejimin varlığıydı. O yüzden rejimin yeni ulus yaratma projesi dışında her şey teferruattı. O yüzden rejimin menfaatine olmayan her şey biçildi. örneğin Azeriler'i Ruslar istiyordu, rejim Rusları karşına almak istemezdi, çünkü rejim için önemli olan Türkler değil rejimin kendisiydi (Burada Azeriler tehdit değildi. Azeriler Ruslara verilmese, rejimin Rusya ile ilişkileri risk altına girebilirdi). Rejim için önemli olan rejimin zarar görmemesiydi, o yüzden İnönü onları feda etti, Türk oldukları için değil, başka bir ırktan da olsa aynı şeyi yapacaktı. Bu yeni rejim için rejime muhalif olan 1000 yıllık silsileden gelen bir Türk düşmandır, bu yeni rejim için faydalı olan örneğin 1000 yıllık silsileden gelen bir Rum dosttur. Yeter ki bu rejimin emrine girsin, kendini "Türk ulusu"ndan kabul etsin ve bu rejim için çalışsındı. Tek kıstas buydu. O yüzden muhalif oldukları için Dersim'de Aleviler katledildi (Hatta bu olaylarda yeni rejim için Sabiha Gökçen simgesi yaratıldı. Bu bir kadın, neden kadın. Çünkü "bakın biz ilk kadın pilot yetiştirdik", Kadın olmasına rağmen gerekirse rejim için rejimin varlığı için gerekirse ana babasını bile bombalar). O yüzden Şeyh Sait kalkışması ile Kürtler katledildi. O yüzden 1000 yıllık Türk İslam geleneğinin temsilcileri din bilginleri asıldı. O yüzden binlerce Rum'un Peradaki tüm dükkanları yakılıp Rumlar göç ettirildi. Yani demek istediğim Azerileri Ruslara teslim etme olayında İnönünü bir suçu yok! Mesele rejimdi. Rejim için tehlikeli olan herkes feda edilir. Bu ülkede zalimlikler yapan insanların asıl sorumlu sistemdir, o kişiler değil! Örneğin Kurtuluş savaşının çekirdeğinde iki isim vardı. İlk sırada Mustafa Kemal, ikinci sırada Kazim Karabekir... Ama yıllar sonra Kazim Karabekir rejim için tehlike olduğundan biçildi. Yani bu rejim için insanların önemi yoktu. Önemli olan bu yeni ulusun boyasına boyanmayı kabul etmek veya etmemek. Bütün mesele bu

    Osmanlıda devlet halk için vardı, yeni rejimde ise halk devlet için vardı. O yüzden biz bu rejimi en ağır şekilde eleştiriyoruz. Çünkü bizim genlerimizde böyle bir olgu yok. O yüzden rejim tarafından çok fazla biçildik. Ve onun kurucuları da çok ağır eleştiriler alıyor.

    Yani bu ülkenin masum insanlarından biridir İnönü! Çünkü bu ülkeye kendi iradesinden katmış hiç bir şey yok. O sadece görev adamıydı. Kemal Paşa ne derse onu yapardı. İsmet şunu yap, İsmet bunu yap derdi ve İsmet Paşa'da o görevi yapardı. Hiç bir konuda kendi iradesi üzerinden başarılı bir insiyatifi olduğu görülmemiştir. İkinci Adam olmasının tek nedeni kurucu liderlerden rejime tam sadık kalacağına inanılan başka adam yoktu. Bu yeni rejimin kodları milletin genlerine öyle yabancı idi ki Atatürk öldüğünde yerine rejime tam olarak sadık kalabilecek bir insan bulamamıştı. Nitekim de öyle olmuştur, rejime tam bağlı bir başkan bulunduğu görülmemiştir bugüne kadar. O yüzden rejim kendini koruma refleksini "derin devlet" değimiz içerideki algı üzerinden sağlamıştır.

    Atatürk öldüğünde yerime o geçsin demedi, Zira tüm tarihi kayıtlar Atatürk kendi yerine İkinci Adam olarak geçmesini istemediğini söylediğine dair bilgiler ile doludur. Hatta Atatürk onun çocuklarına kendi parasından maaş bağlatılmasını vasiyet etmiştir. Çünkü ona çocukları konusunda bile güvenmemiştir.

    Rejimin emri dışına çıkan kim olursa olsun çizilir, (İkinci Adam çıksaydı o da çizilirdi -50leri 60ları hatırlayın. Öyleki İkinci Adam olmasına rağmen öldüğünde sıradan bir insan olarak öldü, hiç bir insiyatifi yoktu, çünkü rejim için kişiler önemli değildir, hatta eski genelkurmay başkanlarından biri şöyle dedi: rejimin koruyucusu bir insan veya insanlar değildir, bir iradedir, rejime karşı hata yapıldığıda otomatik reflekslerimiz harekete geçer, ben rejime karşı karşı bir hata yaparsam bir albay bile beni de öldürebilir) nitekim hep öyle olmuştur, taa ki....

    bu kadar uydurukbu kadar ici bos bir yorum gormedim su forumda :))))

    Yeni bir rejim yaratilmak istendi di di :D

    ulan `Turk dergahinda Turkce konusula` fermanini veren Karamanoglu mehmet! bu 1400 lu yillarda! rum musun gurcu musun nesin bilemedim. sanirim kurtsun ki dersimde. kopru karakolu ve icinde 33 askeri yakan kurtleri `alevi` olarak nitelendirmissin.

    yok rejimmis bilmem ne. cumhuriyeti ilk Turkler trakya da kuruyorlar. cunku padisahlik sisteminin coktugu cok acik. padisaha ayaklanan ve bugun ismi bulgaristanda sehre verilmis `Kirci-ali` ... debreli hasan ... bunlar osmanlinin haksizliklarina ayak kaldirmis Turk evlatlaridir balkanlarda. anadoluda ise kor oglu !

    osmanli devleti halki icin vardi ise duyabilecegim en salakca ifade. teokrasi ile monarsi karisimi bir sistemin halk icin var oldugunu idda eden kisi sanirim 5 yasindadir ve surekli sacma sapan uyduruk osmanli dizileri izliyordur.

    ordularin cennet vaad edip, savasta olmelerini isteyen kisinin amaci toprak genisletmek. bunu yaparken de 4 kari ve onlarca 14-20 yas arasi cariye ile sarayda gununu gun ederken yapiyorlar. hmmmm. evet kaburgasini hamamda cariye kovalarken kiran padisah beni cok dusunurdu :))))

    kusura bakma bu kadar aptalca bir yaziyi ancak ikinci paragrafina kadar okuyabildim.




  • quote:

    Orijinalden alıntı: geranimo486

    ciddi ciddi,acaba ne anlatmak istiyor diye okuyordum,
    "Osmanlıda devlet halk için vardı" kısmına kadar geldim

    gecenin köründe hayatı sorguladım,

    1 ailenin tapusu olan ülke nasıl milletindir?


    aynen bak yukari dogru cikarken senin yorumuna denk geldim, ikimiz de ayni yerde birakmisiz. aklin yolu bildir muhterem.
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.