Şimdi Ara

İLAÇ SEKTÖRÜNDE YERLİ VE MİLLİ DÖNEM

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
2
Cevap
0
Favori
84
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Son yıllarda yerli ve milli ilaç için hareket geçen ve bunda da büyük oranda başarı sağlayan Türkiye, Başbakan Binali Yıldırım’ın “Yüzde 100 yerli ilaç hedefliyoruz” sözleriyle doğru orantılı olarak ilerleme kaydediyor. Konuya ilişkin Manşet Gazetesi’nden Emre Akkış’a açıklama yapan Eczacı Eray Ersoy, Türkiye’de geçen yıl içerisinde kutu bazında tüketilen ilaçların yüzde 80’inin Türkiye’de üretildiğini ve tamamen yerli ve milli ilaçlar olduğuna dikkat çekerek, “Ciro bazında yaklaşık yüzde 45 oranında artık yerli ilacımızı kullanmaya başladık” dedi.
    Özellikle 2000’li yıllardan sonra gerek sağlık alanında gerek savunma sanayinde gerek enerji alanında gerek ağır sanayiinde gerekse de otomotiv sanayiinde yerlileşme ve millileşme hareketi içerisine giren, bu anlamda da ortaya çıkan ürünlerle dışa bağımlılığı en aza indirgeyen Türkiye, diğer alanlarda olduğu gibi ilaç sektöründe de yerlileşme hareketi başlattı. 1990’lı yıllarda ilaç için yurt dışına ödenen milyonlarca TL’nin aksine bugün gelinen noktada her 100 ilaç kutusundan 80’nini yerlileştirmeyi ve millileştirmeyi başaran Türkiye, Başbakan Binali Yıldırım’ında söylediği gibi, yüzde 100 yerli ilaç hedefi için çalışmalarını tam gaz sürdürüyor. İşte tam da bu noktada Eczacı Eray Ersoy, ilaç sektöründe gerçekleşen tüm bu gelişmeleri ve atılan adımları gazetemize anlattı. “AK Parti hükümetlerine kadar maalesef ilaç konusu ülkenin kanayan yaralarından bir tanesiydi ve tek boyutlu bir yara değildi” diyen Ersoy, geçmiş dönemlerde ülkede ilaç fiyatlarını yabancı üreticilerin belirlediğini ve ilaç için ödenen meblağın dahi bilinmediğini söyledi. Yine geçmiş SSK Hastanelerinde insanların çok ama çok mağduriyet yaşadığını ve ilaç kuyruklarının vatandaşı canından bezdirdiğini ifade eden Ersoy, gelinen noktada çok büyük değişimlerin yaşandığına dikkat çekti. İşte Eczacı Eray Ersoy ile ilaç sektörünün dünü bugünü ve yarını hakkında yaptığımız özel röportajın ayrıntıları… “HASTALAR SSK HASTANELERİNDE TEK BAŞINA MUAYENE OLMAYA GİDEMİYORDU” Geçmiş yıllarda ilaç sektöründe durum nasıldı? Ak Parti hükümetlerine kadar maalesef ilaç konusu ülkenin kanayan yaralarından bir tanesiydi ve tek boyutlu bir yara değildi. Birkaç boyutu olan bir yaraydı bu. Bir tanesi ekonomik boyutuydu. Maalesef ülkemizde ilaç fiyatları yabancı üreticiler tarafından tespit edilmekteydi ve yapancı ülkelerin tespit ettiği fiyat neyse o fiyat üzerinden devletimiz bu ilacı almak zorundaydı. Bu kanayan yaranın birinci boyutu. İkinci boyutu ise vatandaşımızın çektiği çileydi. Ak Parti’nin Genel Sağlık Sigorta kavramını ortaya çıkardığı tarihe kadar 4-5 farklı sigorta türü vardı. SSK’lı hasta farklı bir statüdeydi, BAĞ-KUR’lu hasta farklı bir statüdeydi, Emekli sandığı hastaları farklı bir statüdeydi. SSK’lı hastanın alamadığı ilacı emekli sandığı mensubu alabiliyordu. BAĞ-KUR’unun aldığını emekli sandığı hastası alamıyordu. Özellikle SSK’lı hastalar SSK hastanelerinde tek başına muayene olmaya gidemiyordu. Yanında mutlaka birinin olması gerekiyordu. Çünkü birisi muayene kuyruğuna giderken diğerinin mutlaka ilaç kuyruğuna girmesi gerekiyordu girilen ilaç kuyruğunda da artık o anda hastanenin eczanesinde hangi ilaç varsa hastanın tam olarak teşhisine ve tedavisine yönelik bir ilaç değil, hastanenin elinde bulunan ilaç neyse en yakın tedavi şekli uygulanıyordu. Üçüncü boyutu ise Halk Sağlığı boyutu. Hastalarımız tam olarak tedavi göremiyordu. Koruyucu sağlık hizmetleri yeterince yerine getirilemiyordu. Örneğin çocukların aşılanmasında tutunda kronik hastalıkları olan kişilerin takiplerine kadar yeterli hizmet medeniyet seviyesinde değildi. “SAĞLIK ALANINDA DA ÇOK CİDDİ YATIRIMLAR, ÇOK CİDDİ İYİLEŞTİRMELER YAPILDI” Bugünkü gelinen noktada hem sağlık hem de ilaç konusunda ne gibi değişimler yaşandı? Ak Partinin iktidarına gelişiyle birlikte ülkemizin her alanında olduğu gibi sağlık alanında da çok ciddi yatırımlar, çok ciddi iyileştirmeler yapıldı. Sağlık Alanında iyileştirmelerin başında tatbikî hastanelerimiz geliyor. Vatandaşlarımızın doktora erişebilirliğinin kolaylaştırılması geliyor. Birinci basamak Aile sağlığı hizmetleri olan aile hekimliği sisteminin kurulması geliyor. İlaç boyutunda ise artık SSK’lı BAĞ-KUR’u, Emekli sandığı gibi bir ayrıma tutulmaksızın Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan her fert istediği eczaneden rahatlıkla kuyruk beklemeden, çile çekmeden ilacını temin edebilir hale geldi. Bu konu esasında çok önemli bir konu. Büyüklerimiz bize yağ kuyruklarını anlatırdı. Biz bunları gazete kupürlerinden hatırlıyoruz. “İLACIN FİYATINI SATAN BELİRLİYORDU” Geçmiş yıllarda Türkiye’nin ithal ilaca ödediği miktar ve zararı ne kadar? Ak parti iktidarları sayesinde artık her Türkiye cumhuriyeti vatandaşı ve hatta Türkiye vatandaşının ötesinde bir Ensar muhacir ilişkisiyle sahip çıktığımız Suriyeli arkadaşlarımız dahi bu güçlü medeniyetin devamı olan Türkiye Cumhuriyetinde hem doktor anlamında hem ilaç anlamında tedavilerini eksiksiz bir şekilde alabiliyorlar. Bu da bizim ne kadar güçlü bir ülke olduğumuzun bir göstergesi. Geçmiş yıllardaki ithal ilaç zararını tespit etmek çok mümkün değil. İlacın fiyatını satan belirliyordu. Yani sizin ne kadar zarar edeceğinizi dahi bu ilacı üreten yurt dışındaki firmalar belirliyordu. Bu nedenden dolayı zararınızın ne kadar olduğunu dahi tespit edemeyeceğimiz bir durumumuz vardı. Fakat gelinen noktada Türkiye’nin yaklaşık yıllık 2016-2017 yıllarında 6 milyar dolar civarında ilaç gideri var. “İLAÇTAKİ TASARRUF HALKIMIZA HİZMET OLARAK DÖNÜYOR” Yerli ilaçtan tasarrufumuz ne derece olacak? İlaç isimlerini telaffuz etmeksizin örneğin 2004-2005 yıllarında 90-97 TL’lere sattığımız bir ilaç şu anda 30-32 TL civarlarında. Tabii oradan buraya nasıl geldik? Bu görmek ve bunu tespit etmek lazım. Ülkemiz birçok alanda savunma sanayinde ulaştırmada artık bir yerlileşme ve millileşme hareketi içerisinde. Bu hareket artık ilaç sektörünü de sirayet etmiş durumda. İlaç sektöründe de yerlileşme ve millileşme hareketimiz başladı. Başbakanımız Binali Yıldırım’da bu hafta içerisinde ilaç konusuyla ilgili bir açıklama yaptı. Başbakanımız bize rakamlarla bilgi verdi. Türkiye’de geçen yıl içerisinde kutu bazında tüketilen ilaçların yüzde 80’i Türkiye’de üretilmiş bizim yerli ve milli ilacımız. Bu çok ciddi bir rakam. 2002’lerde birkaç cılız yerli firmanın ayakta kalma çırpınışları içerisinde üretimleri vardı ve bunlar çok düşük rakamlardaydı ama bugün yüzde 80 biz kutu bazında yerli ilaç üretiyoruz. Ciro bazında da yaklaşık yüzde 45 oranında artık yerli ilacımızı kullanmaya başladık. Bu işin şifreleri bunlar. Tabii ilaç fiyatları nasıl düştü? Bir ilacın yerlisini ürettiğiniz zaman ithal firma haliyle fiyatlarını aşağıya düşürmek durumunda kalıyor. Bu fiyatlar düştükçe tabii ki ülke ekonomisine ilacın getirdiği yük azalıyor ve bu azalan yük sonuçta bize nasıl yansıyor? Geçen yıl başbakanımızın izah ettiği üzere yaklaşık 2.2 milyar TL gibi bir tasarrufta bulunmuşuz ve bu 2.2 milyar TL bize nasıl dönüyor? Hizmet olarak dönüyor. Nasıl? İstanbul’da 3’üncü Havalimanı, 3’üncü köprü olarak dönüyor. Afrin’de Atak helikopteri olarak dönüyor. Kahramanmaraş’ta da Büyükşehir Belediyemizin eseri Abdulhamithan Kavşağı olarak Karamanlı kavşağı olarak Çevre yolları olarak dönüyor. Bu tasarruf yine bizim halkımıza hizmet olarak dönüyor. “MUADİL İLAÇ KÖTÜ İLAÇ DEĞİLDİR YAN SANAYİ DEĞİLDİR” Yerli ilaçlar ile ithal ilaçlar arasında hem fiyat hem de etki olarak bir fark var mı? AK Parti iktidarıyla başlayan yerlileşme ve millileşme hareketi ilaç ve sağlık sektöründe de hızlı bir şekilde başladı ve ilerliyor. Amacına ulaştığında ise yaklaşık 6,1 milyar TL gibi bir tasarruf hedefleniyor. Bu yerlileşme ve millileşme hareketi bizim için çok ciddi fayda sağlayan ülke ekonomisine çok ciddi getirileri olan unsurlar. Muadil ilaç diye bir kavramımız var. Nedir muadil ilaç? Aynı etken maddeyi aynı farmasötik formda aynı miktarda içeren ilaçlardır. Bu muadillik nasıl tespit ediliyor? Türkiye’de bu işi çok ciddi yapan firmalar var. Bu firmalar tarafından bir ilaç diğerine muadil mi değil mi diye ciddi araştırmalardan geçiyor ve muadillik onayı alıyor. İthali 10 TL olan yurtdışından gelen 10 TL’lik bir ilacı Türkiye’de 6 TL’ye bir firma aynı maddeyle üretebiliyor. Bunun etkisi, yan etkisi, insan vücudu üzerindeki etkileri tamamen her şeyi aynı ve o bir kutuda 10 TL’lik yerine 6 TL’lik ilaç tüketildiği zaman o aradaki 4 TL hem devletimizin kesesine kalıyor hem o 10 TL yurt dışına çıkmamış oluyor. 4 TL daha ucuza ürettiğimiz zaman aslında 14 TL bir kar sağlıyoruz. Bu noktada muadil ilaç kötü ilaç değildir. Yan sanayi değildir. Muadil ilaç diğer aynı etken maddeyi içeren formlarla aynı etkene sahip ilaçtır. Bu noktada eczanelerimizde devletimizin bize uygulattırdığı ilaç politikası gereği eczanelerimizde biz hastalarımıza muadil ilaç vermek durumda kalıyoruz. Yerli hem yurt dışına gidecek paranın cebimizde kalması hem de tedavimize aynı şekilde devam ettirmemizi sağlar. HABER: EMRE AKKIŞ

    http://www.marasmanset.com/guncel/ilac-sektorunde-yerli-ve-milli-donem-h16206.html







  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.