Şimdi Ara

Hz.Adem Hangi Tarih Aralığında Yaşadı?

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
4 Misafir (1 Mobil) - 3 Masaüstü1 Mobil
5 sn
19
Cevap
0
Favori
934
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • M.Ö 20.000 diyen var 200.000 diyen var 10.000 diyen var kesin bir kanı yok mu bu konu hakkında yani kesin olmasa bile güvenebileceğimiz bir tarih aralığı yokmudur?



  • Adem diye biri hiç yaşamadı, o bir masal kahramanıdır.

    Teknik olarak insanlık bir çift insandan gelmiş olamaz, aksi halde insan türündeki mevcut genetik çeşitliliği açıklayamayız.

    Adem ve Havva ancak ensest yoluyla çoğalabileceği için genetik darboğaz kaçınılmaz olurdu ve bugünkü genetik çeşitlilik ölçülen mutasyon frekansıyla asla yakalanamazdı.

    Bu bir yana, 4 kan grubunu dahi açıklayamayız. İnsanlardaki 4 kan grubunun var olabilmesi için en az 30 bin yıl kadarlık bir mutasyon geçmişine ihtiyaç vardır. A’raf 189’da Havva’nın Adem’den yaratıldığı söylenmektedir. Judeo-Hristiyan kaynaklarda ise Havva’nın Adem’in kaburga kemiğinden yaratıldığı söylenir. Öyleyse Adem ve Havva aynı kan grubundan olmak zorundadır ama aynı kan grubundan olurlarsa bugünkü 4 kan grubunun ve rh faktörünün ortaya çıkabilmesi için gereken ardışık mutasyonların olabilmesine imkan sağlayan minimum süre buyken, gerek bazı hadislerde gerekse Judeo-Hristiyan kaynaklarda ilk insan yani Adem için 6000-8000 yıllık bir süreden söz edilmektedir. Bu zaman diliminin doğru olması mümkün değildir çünkü elimizde bundan eski sayısız homo sapiens sapiens fosili var. Adem 30 bin yıl önce yaşadı denirse, tarımın geçmişinin 12000 yıl olduğunu ve Adem’in çiftçilik yaptığı iddiasını biliyoruz. Bu bir çelişkidir ve Adem öyküsü gerçek hayattaki somut bulgularla uyuşmamaktadır.

    Velhasılı Adem bir masal kahramanıdır ve hiç yaşamamıştır. Nasıl ki Alice diye biri yaşamadı ve Harikalar Diyarı diye bir yer hiç olmadıysa; nasıl ki Sinbad diye biri hiç yaşamadı ve sihirli halısı hiç olmadıysa, Nasıl ki Olympos’ta insan-tanrılar hiç yaşamadıysa, Adem diye biri de hiç yaşamadı, hiç olmadı…

    Dahası var…

    Adem’e inanacaksak, onun 40 metre boyunda olduğuna da inanmamız gerekiyor!

    Neden mi?

    Çünkü sahih hadisler var!..

    Buhari, Müslim (2841) ve Ahmed Bin Hanbel (Müsned) gibi muhadislerin derlediği rivayetlere göre Hz. Adem’in boyu 60 zira, eni 7 zira olarak betimlenmiştir. Hatta bir hadiste boyunun 70 zira olduğu söylenmektedir.

    1 zira dirsekten orta parmak ucuna kadar olan mesafedir ve metrik sistemde 0,64 metreye karşılık gelmektedir. Ancak 40 metre boyunda bir insan olamayacağını öngören bazıları zira ölçüsünü kafalarına göre değiştirebilmektedirler. 1 zira = 25 santim diyen de vardır, 1 zira = 45 santim diyen de… Ne var ki tarihsel kayıtlar 1 zira = 64 cm şeklinde kabul gördüğünü bildirmektedir. Öte yandan 1 zira 75-90 cm arasıdır diyen kaynaklar da vardır. Hatta Fethi Yücel, Pratik Matematik adlı kitabında 1 zirayı 75,774 cm olarak vermektedir. Peki 0,64 cm nereden geliyor? Diyanet Vakfının yayınladığı İslam Ansiklopedisine göre zira dediğimiz ölçü Türkçedeki arşının Arapçasıdır ve çeşitli arşın uzunlukları olduğu bilinmektedir. Bunlar 47,483 cm ile 77 cm arasında değişmektedir. Osmanlıda günlük hayatta en yaygın kullanılanı endaze adı verilen 63,5 veya 65,6 cm kabul edilen arşın ölçüsüdür. Ortalaması kabaca 64 cm’dir. Bu nedenle Türkçe İslami kaynaklarda genellikle bu ölçü üzerinden Hz. Adem’in boyu verilmektedir.

    Bu durumda, Hz. Adem’in boyu = 60 x 0,64 = 38,4 metre, eni ise 7 x 0,64 = 4,48 metredir. Buradaki orantı sorununa da değinmek istiyorum. İnsanın boy/en (omuz genişliği) oranı ortalama 4,5:1’dir. Verilen rakamlara göre Hz. Adem’in boy/en oranı ise 8,6:1’dir. Durum buysa, Hz. Ademin görüntüsü 1,80 boyundaki bir insanın 21 santim omuz genişliğine sahip olması ile denktir. Böyle bir insan olamayacağı için konu genişliğin bel genişliği olduğunu varsayalım. Bu durumda bile insanlardaki ortalama 6:1 oranının dışında kalmakta ve 1,80 boyunda bir insanın 21 santim bel genişliğine sahip olmasına denk gelmektedir. Haliyle böyle bir insan olamayacağından, en azından 7 zira olarak verilen genişliğin yanlış ya da uydurma olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    “En” yanlış olsa bile biz “boy”u doğru kabul etmeyi sürdürelim…

    Bir insanın boyuna oranla hacmi küpü oranında artar. Bir insanın boyu örneğin 2 kat artarsa, hacmi 8 kat artar. Öyleyse biraz daha matematik yapalım...

    İnsanın yoğunluğu genellikle suyun yoğunluğu ile aynı ya da çok çok az fazla olduğu (1,027 gr/cm3) kabul edilir. Bu durumda 1,80 boyunda ve 80 kilo olan bir insanın hacmi 80 litredir. Şimdi bu insanı Hz. Adem boyutlarına çıkaralım:

    Hz. Adem 60 veya 70 zira. Biz bunun ortalamasını alalım: 65 zira x 0,64 = 41,6 metre. Bunu düz hesap 40 metre olarak kabul edelim.

    40/1,80 = 22,22

    Bu insanın boyu evet, tam 22,22 kat artmıştır. Haliyle eni ve derinliği de aynı miktarda artmak durumundadır. O zaman hacim ne kadar arttı? 22,22^3 = 10,973. Evet, hacim yuvarlak hesap 10.973 kat arttı.

    Bu durumda ağırlık ne olur?

    Hesaplayalım: 80 x 10.973 = 877.840 kg yani kabaca 878 ton!

    Evet, 60 (veya 70) zira boyundaki Adem tam 877.840/1,282 = 685.000 okka yani 878 tondur!..

    1,80 boyunda bir insan ortalama 43 numara ayaklara sahiptir. 43 numara ayak yaklaşık 25x 7 = 175 cm2 taban genişliğine denk gelir. 2 ayağımız olduğuna göre bu insanın toplam taban genişliği 350 cm2 ya da 0,035 m2’dir. Hz. Adem’in taban genişliği ise 25 x 22,22 x 7 x 22,22 = 86.402 cm2’dir. Şimdi 877.840 kg’ı buna bölersek Hz. Adem’in cm2 başına kaç kg basınçla toprağa bastığını da hesaplamış oluruz: 877.840/86402 = 10,16 kg (normal bir insanınki ise sadece 229 gr/cm3’tür). Bir asfalt sıkıştırma silindirinin cm2’ye yaptığı basıncın 1/3’üne denktir bu rakam! Bir başka deyişle, Hz. Adem ayak tabanları altındaki 8,6 m2 toprağa 878 ton basınç uygulamaktadır. Bir başka deyişle m2’ye 102 ton!.. Adem’in bastığı yerde ot bitmez!..

    Peki, 80 kg ağırlığındaki bir insanın günlük 2.500 kalori ihtiyacı varsa, 878 ton ağırlığındaki bir insanın kaç kaloriye ihtiyacı olacaktır?

    877840/80x2500 = 27.432.500 kalori yani 27,5 milyon kalori! Bu kadar kalori her gün az yağlı et yemesi halinde 13,7 ton ete karşılık gelmektedir. 400 kg’lık bir sığırdan kabaca 350 kg kemiksiz et ve sakatat çıkar. 13700/350 = 39,1 yani yuvarlak hesap 39 sığır yapar.

    Evet, Hz. Adem her gün et yese, günlük et ihtiyacını karşılamak için her gün 39 sığır kesmek zorundadır ( o cüsseyle nasıl ve neyle kesebildiği de bir muamma!). Bunun yıllık karşılığı = 39*365,25 = 14.245 sığırdır!

    Hz. Adem bu cüssede olduğuna göre Hz. Havva da aynı cüssede olmak zorunda, aksi halde çiftleşme ve üreme mümkün olmaz!. Haliyle doğacak çocuklar da hem anatomik hem de beşeri açıdan bu boyda olmak zorunda yoksa onları besleyemezler, büyütemezler.

    O halde neden insanlık bugün Adem ve Havva’nın iddia edilen boyutlarında değiller? İnsanlık zamanla, nesilden nesile nasıl küçüldü?

    Buna İslami çevrelerde verilen bir yanıt Hz. Nuh’a kadar insanların Hz. Adem boyutlarında olduğu, Tufandan kurtulanlarla birlikte insanların bugünkü boyutlarına geldiği.

    Bir diğer yanıt ise insan boyunun Hz. Adem’den bu yana sürekli küçüldüğü…

    Bir yandan evrimi kabul etmeyip, diğer yandan insanların zamanla küçüldüğünü söylemek ne türden bir akıl tutulmasıdır?

    Kuşkusuz bu yanıtların ciddiye alınacak bir tarafı yok. Her türlü arkeolojik ve paleontolojik bulgu bize aksini söylüyor. Bu bir yana, başka olmazlar söz konusu:

    Her şeyden önce vücut kütle endeksi buna izin vermiyor. Hz. Adem’in vücut kütle endeksi 587 iken normal kiloda bir insanın 20-25 arasında!

    İkincisi, boy hacim ilişkisi ile kalp büyüklüğü arasından bir bağıntı var. Beden boyutlarını aynı oranda büyütseniz bile kalp boyutları aynı orandan çok daha fazla büyümek zorunda. Bunun nedeni insanın yegane bipedal canlı olması. Diğer canlılarda kalp yatay damarlarda pompalama yaparken insanda dikey damarlarda pompalama yapıyor. Oysa kalbin göğüs kafesi içinde daha fazla büyüyebileceği bir hacim yok. Kalp eğer 40 metre boyun gerektirdiği kadar büyürse, akciğerler 40 metre boya yetmeyecek kadar küçülmek zorunda. Kısacası 40 metre boy doğadaki optimizasyon engeline takılıyor.

    Üçüncüsü, bacakların ve dolayısıyla diz eklemlerinin taşıyabileceği yükün bir üst limitinin olması. Biliyorsunuz dizlerde içinde sıvı bulunan bir kese var. Kütlesi hesaplanabilen en büyük kara canlısı 65 ton kadar ve bu ağırlığı 4 bacak taşıyor. Yani bacak başına 16 ton. Oysa Adem’in her bir bacağı 439 ton taşımak zorunda ve bu insanın diz ve iskelet anatomisi dahilinde imkansız.

    Dördüncüsü, beden boyutları büyürken hücre boyutlarının aynı kalması zorunluluğu. Proteinler, koenzimler, yağ ve şeker moleküllerini büyütemeyeceğiniz için hücreleri de büyütemezsiniz. Bu durumda 75 kg ağırlığında bir insanda 37 trilyon hücre olduğuna göre, Hz. Adem’de 37 x 10^12 x 10.973 = yaklaşık 4,1 x 10^17 hücre olması gerekir. Oysa DNA’mızda hücre bölünmesini belli değerlerde limitleyen genler vardır. Dahası, bu kadar hücre birbirinin ağırlığı altında ezilerek patlar çünkü lipit hücre duvarının bir yük taşıma kapasitesi ve sınırı vardır.

    Beşincisi, Bir insanda 100 milyar kadar nöron vardır. Yukarıdaki maddede anlatılan sebepten hücreler aynı oranda büyütülemeyeceği için Adem’in beyninde 100.000.000.000 x 10973 = 1,097 x 10^15 nöron olması gerekir. Yani kabaca 1,1 katrilyon nöron! 1,1 katrilyon nöronu olan birine insan denemez, o artık başka bir türdür.

    Altıncısı, kaslar bu kadar ağırlığı dengede tutamaz. Kas kapasitesindeki artış, ağırlıktaki artışın gerisinde kalır.

    Yedincisi, gastrointestinal sistem boyla aynı oranda büyürse, bu kadar çok hücreyi besleyemez, daha çok büyümek zorundadır. Ama daha fazla büyümeye yer yok!..

    Sekizincisi, bu boyutlarda kulaklar ve gözler çalışamaz çünkü göz kaslarının güç artışı göz küresinin ağırlık artışının gerisinde kalır. Kulaklarda ise kulak zarı alanı 22,22^2 oranında büyüdüğü halde, kulak içindeki akustik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren ganglian hücreler aynı boyda kalmak zorundadır. Adem bu nedenle bizim duyduğumuz zayıf sesleri duyamaz. Ancak gök gürültüsü gibi çok şiddetli sesleri, o da belki ancak fısıltı halinde duyabilir çünkü kulak zarı ebatları normal bir insandaki 10^-5 m2’den 0,0494 m2’ye büyümüştür ve bu kulak zarını titretmek için tam 490 kat daha fazla akustik enerjiye ihtiyaç vardır. Bunu başarsanız bile yaklaşık 500 kat daha fazla güçle titreşen bir kulak zarının iç kulakta yaratacağı basınç dalgasının palsı bütün ganglian hücreleri öldürür.

    Dokuzuncusu, akciğer yüzey alanının böyle bir büyümeye yetmeyeceği. Yüzey alanı karesi düzeyinde büyürken, vücut küpü düzeyinde büyür. Bir başka deyişle vücut 8 kat büyüdüğünde akciğer yüzey alanı yalnızca 4 kat büyür. Vücudun 8 kat daha fazla oksijene ihtiyacı varken ciğerlerin sağlayabileceği yalnızca 4 kat daha fazla oksijendir. Akciğerlerde oksijen emilimi yüzey bağımlıdır. Oksijen emilimi akciğer yü Oksijen emilimi akciğer yüzeyindeki alveollerin yüzey alanıyla doğru orantılıdır. Dolayısıyla basit bir ölçekleme ile insanı 40 metreye çıkaramazsınız. 40 metre boyundaki bir insanın 1,80 boyundaki bir insana göre 22 kat daha büyük bir akciğere ihtiyacı olacaktır. Bu büyüklükte bir akciğere vücutta yer yoktur.

    Onuncusu, bilinen en uzun insan Robert Wadlow’dur ve 2,72 metre boyundaydı. 22 yaşında dizindeki iltihaplanmadan öldü. O yaşta bile ancak bastonla yürüyebiliyordu. 2,5 metrenin üzerindeki tüm insanlar ancak baston yardımıyla yürüyebiliyorlar çünkü dizleri yetersiz kalıyor. Sorun kilo sorunu değil, kemik uzunluğu ve densitesi (manivela/tork) sorunu. Bu nedenle bilim adamlarına göre insanın ulaşabileceği boyun teorik limiti 3 metre civarındadır. İnsan anatomik ve metabolik nedenlerle daha fazla uzayamaz. Zaten bugüne kadar da daha uzun bir insan iskeleti bulunamamıştır. Aksine, geçmişin insanları bugünkülere göre cüce bile sayılırdı.

    Daha devam ederim ama bu kadar yeter, siz mesajı aldınız. Buraya kadar almadınızsa, zaten devam etsem de almayacaksınız demektir.

    Argentinosaurus huinculensis dünyanın en büyük kara hayvanı olarak bilinmektedir ancak bugüne kadar sağlıklı bir kütle hesaplaması yapılamamıştır. Realistik kütle hesaplaması yapılabilen en büyük kara hayvanı yine bir dinozor olan Dreadnoughtus schrani’dir ve kütlesi 65,4 ton olarak hesaplanmıştır. Hz. Adem kütlesi hesaplanmış en büyük kara hayvanından ki kendisi quatropedaldır, tam 13,5 kat daha büyüktür!. Dünyanın en büyük 13-14 dinozorunu bir araya getirirseniz ancak Hz. Adem ağırlığına ulaşıyor! Hz. Adem’in boyu fikir versin diye söylüyorum, yaklaşık 14-16 katlı bir apartman yüksekliğindedir! Üstelik bu boya Adem’in ricası ile Allah tarafından indirildiğine dair hadis vardır. Bu hadise göre Adem başının bulutlara değdiğinden şikayet etmiş, Allah da onu 40 metre boya indirmiş!..

    Bunun bir masal olduğunu görmek için 3 gram beyin bile yeter. 3 gram beyin bile yoksa yapacak bir şey yok.
  • Peygamberlerin soy agaclari hep yayinlanir.



    Oradan hesaplayin.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Afem den baslayarak iddiayi yukseltiyorsun.



    Insan oglu daha isa nin yasadigini kanitlayamadi..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Oyle biri yasamadi .. Peygamber denilen zatlarin hemen hemen tamami hicbir zaman yasamamis olan mitolojik karakter ve tasvirlerdir ..



    Mesela İsa'nın yasadigina dair kanit yok .. Pavlus'un mektuplari disinda .. Bak seviye o kadar yerlerde ki o da yasamadiginin kaniti ya zaten ..



    Muhammed'in bile hic yasamayip sonradan kurgulanan veya yasamis olup da sonradan efsanelestirilen bir zat olmasi ihtimali de yulsek ..

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • yaşamadı tarihe baktığımızda ilk insan denen bir canlının olması imkansız ötesi bir şey dawkins bunu en iyi şekilde açıklıyor
    https://www.youtube.com/watch?v=PXPZJo0_Sp8&t=20s



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi The SATANİST -- 8 Temmuz 2018; 14:56:57 >
  • Gençliğin bu inançsızlığı hayra alamet değil.
  • aterikasedi kullanıcısına yanıt
    inançsızlığın gençliğe özgü olduğuna emin misin.

    keza yine sadece bizde mi konuşuluyor bu konular..

    siz kendi çapınızda belki islam üstü bir müslümanlığa da sahip olabilirsiniz ama sizden görmediklerinize birazcık empati ile yaklaşmalısınız..

    ülke de ateizm deizm gibi konular açıldımı herkes 3maymunu oynasa da tahminimce üye sayısı 50 ve üstü olup ta ateist veya deist barındırmayan aile yoktur..
  • quote:

    Orijinalden alıntı: sething

    inançsızlığın gençliğe özgü olduğuna emin misin.

    keza yine sadece bizde mi konuşuluyor bu konular..

    siz kendi çapınızda belki islam üstü bir müslümanlığa da sahip olabilirsiniz ama sizden görmediklerinize birazcık empati ile yaklaşmalısınız..

    ülke de ateizm deizm gibi konular açıldımı herkes 3maymunu oynasa da tahminimce üye sayısı 50 ve üstü olup ta ateist veya deist barındırmayan aile yoktur..
    Birşey demedik canım .İsterseniz krem peynire tapın.Herkesin aklı ve ona göre doğruları vardır.Aynen devam.
  • 70-60.000 olduğunu düşünüyorum. Zira Cognitive Revolution da o tarihlerde gerçekleşmiş.

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • İlk diye birşey olmamıştır.İslam inancına göre genel kanı 8 bin küsür senedir.Dünyanın yaşınında bu süre olduğunu belirtirler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Dark matter

    İlk diye birşey olmamıştır.İslam inancına göre genel kanı 8 bin küsür senedir.Dünyanın yaşınında bu süre olduğunu belirtirler.
    Dünyanın yaşı 4.5 milyar yıldır ki bazı taşlar incelenekler bu kanıya varılmıştır.

    Aynı zamanda ilk canlı formu olan tek hücrelilerin 800 milyon yıl önce yaşam belirtileri gösterdiği hesaplanmıştır.

    Bu süreler artabilir ama asla azalmaz.
  • Adem diye biri hiç yaşamadı, o bir masal kahramanıdır.

    Teknik olarak insanlık bir çift insandan gelmiş olamaz, aksi halde insan türündeki mevcut genetik çeşitliliği açıklayamayız.

    Adem ve Havva ancak ensest yoluyla çoğalabileceği için genetik darboğaz kaçınılmaz olurdu ve bugünkü genetik çeşitlilik ölçülen mutasyon frekansıyla asla yakalanamazdı.

    Bu bir yana, 4 kan grubunu dahi açıklayamayız. İnsanlardaki 4 kan grubunun var olabilmesi için en az 30 bin yıl kadarlık bir mutasyon geçmişine ihtiyaç vardır. A’raf 189’da Havva’nın Adem’den yaratıldığı söylenmektedir. Judeo-Hristiyan kaynaklarda ise Havva’nın Adem’in kaburga kemiğinden yaratıldığı söylenir. Öyleyse Adem ve Havva aynı kan grubundan olmak zorundadır ama aynı kan grubundan olurlarsa bugünkü 4 kan grubunun ve rh faktörünün ortaya çıkabilmesi için gereken ardışık mutasyonların olabilmesine imkan sağlayan minimum süre buyken, gerek bazı hadislerde gerekse Judeo-Hristiyan kaynaklarda ilk insan yani Adem için 6000-8000 yıllık bir süreden söz edilmektedir. Bu zaman diliminin doğru olması mümkün değildir çünkü elimizde bundan eski sayısız homo sapiens sapiens fosili var. Adem 30 bin yıl önce yaşadı denirse, tarımın geçmişinin 12000 yıl olduğunu ve Adem’in çiftçilik yaptığı iddiasını biliyoruz. Bu bir çelişkidir ve Adem öyküsü gerçek hayattaki somut bulgularla uyuşmamaktadır.

    Velhasılı Adem bir masal kahramanıdır ve hiç yaşamamıştır. Nasıl ki Alice diye biri yaşamadı ve Harikalar Diyarı diye bir yer hiç olmadıysa; nasıl ki Sinbad diye biri hiç yaşamadı ve sihirli halısı hiç olmadıysa, Nasıl ki Olympos’ta insan-tanrılar hiç yaşamadıysa, Adem diye biri de hiç yaşamadı, hiç olmadı…

    Dahası var…

    Adem’e inanacaksak, onun 40 metre boyunda olduğuna da inanmamız gerekiyor!

    Neden mi?

    Çünkü sahih hadisler var!..

    Buhari, Müslim (2841) ve Ahmed Bin Hanbel (Müsned) gibi muhadislerin derlediği rivayetlere göre Hz. Adem’in boyu 60 zira, eni 7 zira olarak betimlenmiştir. Hatta bir hadiste boyunun 70 zira olduğu söylenmektedir.

    1 zira dirsekten orta parmak ucuna kadar olan mesafedir ve metrik sistemde 0,64 metreye karşılık gelmektedir. Ancak 40 metre boyunda bir insan olamayacağını öngören bazıları zira ölçüsünü kafalarına göre değiştirebilmektedirler. 1 zira = 25 santim diyen de vardır, 1 zira = 45 santim diyen de… Ne var ki tarihsel kayıtlar 1 zira = 64 cm şeklinde kabul gördüğünü bildirmektedir. Öte yandan 1 zira 75-90 cm arasıdır diyen kaynaklar da vardır. Hatta Fethi Yücel, Pratik Matematik adlı kitabında 1 zirayı 75,774 cm olarak vermektedir. Peki 0,64 cm nereden geliyor? Diyanet Vakfının yayınladığı İslam Ansiklopedisine göre zira dediğimiz ölçü Türkçedeki arşının Arapçasıdır ve çeşitli arşın uzunlukları olduğu bilinmektedir. Bunlar 47,483 cm ile 77 cm arasında değişmektedir. Osmanlıda günlük hayatta en yaygın kullanılanı endaze adı verilen 63,5 veya 65,6 cm kabul edilen arşın ölçüsüdür. Ortalaması kabaca 64 cm’dir. Bu nedenle Türkçe İslami kaynaklarda genellikle bu ölçü üzerinden Hz. Adem’in boyu verilmektedir.

    Bu durumda, Hz. Adem’in boyu = 60 x 0,64 = 38,4 metre, eni ise 7 x 0,64 = 4,48 metredir. Buradaki orantı sorununa da değinmek istiyorum. İnsanın boy/en (omuz genişliği) oranı ortalama 4,5:1’dir. Verilen rakamlara göre Hz. Adem’in boy/en oranı ise 8,6:1’dir. Durum buysa, Hz. Ademin görüntüsü 1,80 boyundaki bir insanın 21 santim omuz genişliğine sahip olması ile denktir. Böyle bir insan olamayacağı için konu genişliğin bel genişliği olduğunu varsayalım. Bu durumda bile insanlardaki ortalama 6:1 oranının dışında kalmakta ve 1,80 boyunda bir insanın 21 santim bel genişliğine sahip olmasına denk gelmektedir. Haliyle böyle bir insan olamayacağından, en azından 7 zira olarak verilen genişliğin yanlış ya da uydurma olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    “En” yanlış olsa bile biz “boy”u doğru kabul etmeyi sürdürelim…

    Bir insanın boyuna oranla hacmi küpü oranında artar. Bir insanın boyu örneğin 2 kat artarsa, hacmi 8 kat artar. Öyleyse biraz daha matematik yapalım...

    İnsanın yoğunluğu genellikle suyun yoğunluğu ile aynı ya da çok çok az fazla olduğu (1,027 gr/cm3) kabul edilir. Bu durumda 1,80 boyunda ve 80 kilo olan bir insanın hacmi 80 litredir. Şimdi bu insanı Hz. Adem boyutlarına çıkaralım:

    Hz. Adem 60 veya 70 zira. Biz bunun ortalamasını alalım: 65 zira x 0,64 = 41,6 metre. Bunu düz hesap 40 metre olarak kabul edelim.

    40/1,80 = 22,22

    Bu insanın boyu evet, tam 22,22 kat artmıştır. Haliyle eni ve derinliği de aynı miktarda artmak durumundadır. O zaman hacim ne kadar arttı? 22,22^3 = 10,973. Evet, hacim yuvarlak hesap 10.973 kat arttı.

    Bu durumda ağırlık ne olur?

    Hesaplayalım: 80 x 10.973 = 877.840 kg yani kabaca 878 ton!

    Evet, 60 (veya 70) zira boyundaki Adem tam 877.840/1,282 = 685.000 okka yani 878 tondur!..

    1,80 boyunda bir insan ortalama 43 numara ayaklara sahiptir. 43 numara ayak yaklaşık 25x 7 = 175 cm2 taban genişliğine denk gelir. 2 ayağımız olduğuna göre bu insanın toplam taban genişliği 350 cm2 ya da 0,035 m2’dir. Hz. Adem’in taban genişliği ise 25 x 22,22 x 7 x 22,22 = 86.402 cm2’dir. Şimdi 877.840 kg’ı buna bölersek Hz. Adem’in cm2 başına kaç kg basınçla toprağa bastığını da hesaplamış oluruz: 877.840/86402 = 10,16 kg (normal bir insanınki ise sadece 229 gr/cm3’tür). Bir asfalt sıkıştırma silindirinin cm2’ye yaptığı basıncın 1/3’üne denktir bu rakam! Bir başka deyişle, Hz. Adem ayak tabanları altındaki 8,6 m2 toprağa 878 ton basınç uygulamaktadır. Bir başka deyişle m2’ye 102 ton!.. Adem’in bastığı yerde ot bitmez!..

    Peki, 80 kg ağırlığındaki bir insanın günlük 2.500 kalori ihtiyacı varsa, 878 ton ağırlığındaki bir insanın kaç kaloriye ihtiyacı olacaktır?

    877840/80x2500 = 27.432.500 kalori yani 27,5 milyon kalori! Bu kadar kalori her gün az yağlı et yemesi halinde 13,7 ton ete karşılık gelmektedir. 400 kg’lık bir sığırdan kabaca 350 kg kemiksiz et ve sakatat çıkar. 13700/350 = 39,1 yani yuvarlak hesap 39 sığır yapar.

    Evet, Hz. Adem her gün et yese, günlük et ihtiyacını karşılamak için her gün 39 sığır kesmek zorundadır ( o cüsseyle nasıl ve neyle kesebildiği de bir muamma!). Bunun yıllık karşılığı = 39*365,25 = 14.245 sığırdır!

    Hz. Adem bu cüssede olduğuna göre Hz. Havva da aynı cüssede olmak zorunda, aksi halde çiftleşme ve üreme mümkün olmaz!. Haliyle doğacak çocuklar da hem anatomik hem de beşeri açıdan bu boyda olmak zorunda yoksa onları besleyemezler, büyütemezler.

    O halde neden insanlık bugün Adem ve Havva’nın iddia edilen boyutlarında değiller? İnsanlık zamanla, nesilden nesile nasıl küçüldü?

    Buna İslami çevrelerde verilen bir yanıt Hz. Nuh’a kadar insanların Hz. Adem boyutlarında olduğu, Tufandan kurtulanlarla birlikte insanların bugünkü boyutlarına geldiği.

    Bir diğer yanıt ise insan boyunun Hz. Adem’den bu yana sürekli küçüldüğü…

    Bir yandan evrimi kabul etmeyip, diğer yandan insanların zamanla küçüldüğünü söylemek ne türden bir akıl tutulmasıdır?

    Kuşkusuz bu yanıtların ciddiye alınacak bir tarafı yok. Her türlü arkeolojik ve paleontolojik bulgu bize aksini söylüyor. Bu bir yana, başka olmazlar söz konusu:

    Her şeyden önce vücut kütle endeksi buna izin vermiyor. Hz. Adem’in vücut kütle endeksi 587 iken normal kiloda bir insanın 20-25 arasında!

    İkincisi, boy hacim ilişkisi ile kalp büyüklüğü arasından bir bağıntı var. Beden boyutlarını aynı oranda büyütseniz bile kalp boyutları aynı orandan çok daha fazla büyümek zorunda. Bunun nedeni insanın yegane bipedal canlı olması. Diğer canlılarda kalp yatay damarlarda pompalama yaparken insanda dikey damarlarda pompalama yapıyor. Oysa kalbin göğüs kafesi içinde daha fazla büyüyebileceği bir hacim yok. Kalp eğer 40 metre boyun gerektirdiği kadar büyürse, akciğerler 40 metre boya yetmeyecek kadar küçülmek zorunda. Kısacası 40 metre boy doğadaki optimizasyon engeline takılıyor.

    Üçüncüsü, bacakların ve dolayısıyla diz eklemlerinin taşıyabileceği yükün bir üst limitinin olması. Biliyorsunuz dizlerde içinde sıvı bulunan bir kese var. Kütlesi hesaplanabilen en büyük kara canlısı 65 ton kadar ve bu ağırlığı 4 bacak taşıyor. Yani bacak başına 16 ton. Oysa Adem’in her bir bacağı 439 ton taşımak zorunda ve bu insanın diz ve iskelet anatomisi dahilinde imkansız.

    Dördüncüsü, beden boyutları büyürken hücre boyutlarının aynı kalması zorunluluğu. Proteinler, koenzimler, yağ ve şeker moleküllerini büyütemeyeceğiniz için hücreleri de büyütemezsiniz. Bu durumda 75 kg ağırlığında bir insanda 37 trilyon hücre olduğuna göre, Hz. Adem’de 37 x 10^12 x 10.973 = yaklaşık 4,1 x 10^17 hücre olması gerekir. Oysa DNA’mızda hücre bölünmesini belli değerlerde limitleyen genler vardır. Dahası, bu kadar hücre birbirinin ağırlığı altında ezilerek patlar çünkü lipit hücre duvarının bir yük taşıma kapasitesi ve sınırı vardır.

    Beşincisi, Bir insanda 100 milyar kadar nöron vardır. Yukarıdaki maddede anlatılan sebepten hücreler aynı oranda büyütülemeyeceği için Adem’in beyninde 100.000.000.000 x 10973 = 1,097 x 10^15 nöron olması gerekir. Yani kabaca 1,1 katrilyon nöron! 1,1 katrilyon nöronu olan birine insan denemez, o artık başka bir türdür.

    Altıncısı, kaslar bu kadar ağırlığı dengede tutamaz. Kas kapasitesindeki artış, ağırlıktaki artışın gerisinde kalır.

    Yedincisi, gastrointestinal sistem boyla aynı oranda büyürse, bu kadar çok hücreyi besleyemez, daha çok büyümek zorundadır. Ama daha fazla büyümeye yer yok!..

    Sekizincisi, bu boyutlarda kulaklar ve gözler çalışamaz çünkü göz kaslarının güç artışı göz küresinin ağırlık artışının gerisinde kalır. Kulaklarda ise kulak zarı alanı 22,22^2 oranında büyüdüğü halde, kulak içindeki akustik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren ganglian hücreler aynı boyda kalmak zorundadır. Adem bu nedenle bizim duyduğumuz zayıf sesleri duyamaz. Ancak gök gürültüsü gibi çok şiddetli sesleri, o da belki ancak fısıltı halinde duyabilir çünkü kulak zarı ebatları normal bir insandaki 10^-5 m2’den 0,0494 m2’ye büyümüştür ve bu kulak zarını titretmek için tam 490 kat daha fazla akustik enerjiye ihtiyaç vardır. Bunu başarsanız bile yaklaşık 500 kat daha fazla güçle titreşen bir kulak zarının iç kulakta yaratacağı basınç dalgasının palsı bütün ganglian hücreleri öldürür.

    Dokuzuncusu, akciğer yüzey alanının böyle bir büyümeye yetmeyeceği. Yüzey alanı karesi düzeyinde büyürken, vücut küpü düzeyinde büyür. Bir başka deyişle vücut 8 kat büyüdüğünde akciğer yüzey alanı yalnızca 4 kat büyür. Vücudun 8 kat daha fazla oksijene ihtiyacı varken ciğerlerin sağlayabileceği yalnızca 4 kat daha fazla oksijendir. Akciğerlerde oksijen emilimi yüzey bağımlıdır. Oksijen emilimi akciğer yü Oksijen emilimi akciğer yüzeyindeki alveollerin yüzey alanıyla doğru orantılıdır. Dolayısıyla basit bir ölçekleme ile insanı 40 metreye çıkaramazsınız. 40 metre boyundaki bir insanın 1,80 boyundaki bir insana göre 22 kat daha büyük bir akciğere ihtiyacı olacaktır. Bu büyüklükte bir akciğere vücutta yer yoktur.

    Onuncusu, bilinen en uzun insan Robert Wadlow’dur ve 2,72 metre boyundaydı. 22 yaşında dizindeki iltihaplanmadan öldü. O yaşta bile ancak bastonla yürüyebiliyordu. 2,5 metrenin üzerindeki tüm insanlar ancak baston yardımıyla yürüyebiliyorlar çünkü dizleri yetersiz kalıyor. Sorun kilo sorunu değil, kemik uzunluğu ve densitesi (manivela/tork) sorunu. Bu nedenle bilim adamlarına göre insanın ulaşabileceği boyun teorik limiti 3 metre civarındadır. İnsan anatomik ve metabolik nedenlerle daha fazla uzayamaz. Zaten bugüne kadar da daha uzun bir insan iskeleti bulunamamıştır. Aksine, geçmişin insanları bugünkülere göre cüce bile sayılırdı.

    Daha devam ederim ama bu kadar yeter, siz mesajı aldınız. Buraya kadar almadınızsa, zaten devam etsem de almayacaksınız demektir.

    Argentinosaurus huinculensis dünyanın en büyük kara hayvanı olarak bilinmektedir ancak bugüne kadar sağlıklı bir kütle hesaplaması yapılamamıştır. Realistik kütle hesaplaması yapılabilen en büyük kara hayvanı yine bir dinozor olan Dreadnoughtus schrani’dir ve kütlesi 65,4 ton olarak hesaplanmıştır. Hz. Adem kütlesi hesaplanmış en büyük kara hayvanından ki kendisi quatropedaldır, tam 13,5 kat daha büyüktür!. Dünyanın en büyük 13-14 dinozorunu bir araya getirirseniz ancak Hz. Adem ağırlığına ulaşıyor! Hz. Adem’in boyu fikir versin diye söylüyorum, yaklaşık 14-16 katlı bir apartman yüksekliğindedir! Üstelik bu boya Adem’in ricası ile Allah tarafından indirildiğine dair hadis vardır. Bu hadise göre Adem başının bulutlara değdiğinden şikayet etmiş, Allah da onu 40 metre boya indirmiş!..

    Bunun bir masal olduğunu görmek için 3 gram beyin bile yeter. 3 gram beyin bile yoksa yapacak bir şey yok.




  • Torlak Kemal kullanıcısına yanıt
    Hocam maşallahın var iyi yazmışsın .

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Adem diye biri hiç yaşamadı, o bir masal kahramanıdır.

    Teknik olarak insanlık bir çift insandan gelmiş olamaz, aksi halde insan türündeki mevcut genetik çeşitliliği açıklayamayız.

    Adem ve Havva ancak ensest yoluyla çoğalabileceği için genetik darboğaz kaçınılmaz olurdu ve bugünkü genetik çeşitlilik ölçülen mutasyon frekansıyla asla yakalanamazdı.

    Bu bir yana, 4 kan grubunu dahi açıklayamayız. İnsanlardaki 4 kan grubunun var olabilmesi için en az 30 bin yıl kadarlık bir mutasyon geçmişine ihtiyaç vardır. A’raf 189’da Havva’nın Adem’den yaratıldığı söylenmektedir. Judeo-Hristiyan kaynaklarda ise Havva’nın Adem’in kaburga kemiğinden yaratıldığı söylenir. Öyleyse Adem ve Havva aynı kan grubundan olmak zorundadır ama aynı kan grubundan olurlarsa bugünkü 4 kan grubunun ve rh faktörünün ortaya çıkabilmesi için gereken ardışık mutasyonların olabilmesine imkan sağlayan minimum süre buyken, gerek bazı hadislerde gerekse Judeo-Hristiyan kaynaklarda ilk insan yani Adem için 6000-8000 yıllık bir süreden söz edilmektedir. Bu zaman diliminin doğru olması mümkün değildir çünkü elimizde bundan eski sayısız homo sapiens sapiens fosili var. Adem 30 bin yıl önce yaşadı denirse, tarımın geçmişinin 12000 yıl olduğunu ve Adem’in çiftçilik yaptığı iddiasını biliyoruz. Bu bir çelişkidir ve Adem öyküsü gerçek hayattaki somut bulgularla uyuşmamaktadır.

    Velhasılı Adem bir masal kahramanıdır ve hiç yaşamamıştır. Nasıl ki Alice diye biri yaşamadı ve Harikalar Diyarı diye bir yer hiç olmadıysa; nasıl ki Sinbad diye biri hiç yaşamadı ve sihirli halısı hiç olmadıysa, Nasıl ki Olympos’ta insan-tanrılar hiç yaşamadıysa, Adem diye biri de hiç yaşamadı, hiç olmadı…

    Dahası var…

    Adem’e inanacaksak, onun 40 metre boyunda olduğuna da inanmamız gerekiyor!

    Neden mi?

    Çünkü sahih hadisler var!..

    Buhari, Müslim (2841) ve Ahmed Bin Hanbel (Müsned) gibi muhadislerin derlediği rivayetlere göre Hz. Adem’in boyu 60 zira, eni 7 zira olarak betimlenmiştir. Hatta bir hadiste boyunun 70 zira olduğu söylenmektedir.

    1 zira dirsekten orta parmak ucuna kadar olan mesafedir ve metrik sistemde 0,64 metreye karşılık gelmektedir. Ancak 40 metre boyunda bir insan olamayacağını öngören bazıları zira ölçüsünü kafalarına göre değiştirebilmektedirler. 1 zira = 25 santim diyen de vardır, 1 zira = 45 santim diyen de… Ne var ki tarihsel kayıtlar 1 zira = 64 cm şeklinde kabul gördüğünü bildirmektedir. Öte yandan 1 zira 75-90 cm arasıdır diyen kaynaklar da vardır. Hatta Fethi Yücel, Pratik Matematik adlı kitabında 1 zirayı 75,774 cm olarak vermektedir. Peki 0,64 cm nereden geliyor? Diyanet Vakfının yayınladığı İslam Ansiklopedisine göre zira dediğimiz ölçü Türkçedeki arşının Arapçasıdır ve çeşitli arşın uzunlukları olduğu bilinmektedir. Bunlar 47,483 cm ile 77 cm arasında değişmektedir. Osmanlıda günlük hayatta en yaygın kullanılanı endaze adı verilen 63,5 veya 65,6 cm kabul edilen arşın ölçüsüdür. Ortalaması kabaca 64 cm’dir. Bu nedenle Türkçe İslami kaynaklarda genellikle bu ölçü üzerinden Hz. Adem’in boyu verilmektedir.

    Bu durumda, Hz. Adem’in boyu = 60 x 0,64 = 38,4 metre, eni ise 7 x 0,64 = 4,48 metredir. Buradaki orantı sorununa da değinmek istiyorum. İnsanın boy/en (omuz genişliği) oranı ortalama 4,5:1’dir. Verilen rakamlara göre Hz. Adem’in boy/en oranı ise 8,6:1’dir. Durum buysa, Hz. Ademin görüntüsü 1,80 boyundaki bir insanın 21 santim omuz genişliğine sahip olması ile denktir. Böyle bir insan olamayacağı için konu genişliğin bel genişliği olduğunu varsayalım. Bu durumda bile insanlardaki ortalama 6:1 oranının dışında kalmakta ve 1,80 boyunda bir insanın 21 santim bel genişliğine sahip olmasına denk gelmektedir. Haliyle böyle bir insan olamayacağından, en azından 7 zira olarak verilen genişliğin yanlış ya da uydurma olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    “En” yanlış olsa bile biz “boy”u doğru kabul etmeyi sürdürelim…

    Bir insanın boyuna oranla hacmi küpü oranında artar. Bir insanın boyu örneğin 2 kat artarsa, hacmi 8 kat artar. Öyleyse biraz daha matematik yapalım...

    İnsanın yoğunluğu genellikle suyun yoğunluğu ile aynı ya da çok çok az fazla olduğu (1,027 gr/cm3) kabul edilir. Bu durumda 1,80 boyunda ve 80 kilo olan bir insanın hacmi 80 litredir. Şimdi bu insanı Hz. Adem boyutlarına çıkaralım:

    Hz. Adem 60 veya 70 zira. Biz bunun ortalamasını alalım: 65 zira x 0,64 = 41,6 metre. Bunu düz hesap 40 metre olarak kabul edelim.

    40/1,80 = 22,22

    Bu insanın boyu evet, tam 22,22 kat artmıştır. Haliyle eni ve derinliği de aynı miktarda artmak durumundadır. O zaman hacim ne kadar arttı? 22,22^3 = 10,973. Evet, hacim yuvarlak hesap 10.973 kat arttı.

    Bu durumda ağırlık ne olur?

    Hesaplayalım: 80 x 10.973 = 877.840 kg yani kabaca 878 ton!

    Evet, 60 (veya 70) zira boyundaki Adem tam 877.840/1,282 = 685.000 okka yani 878 tondur!..

    1,80 boyunda bir insan ortalama 43 numara ayaklara sahiptir. 43 numara ayak yaklaşık 25x 7 = 175 cm2 taban genişliğine denk gelir. 2 ayağımız olduğuna göre bu insanın toplam taban genişliği 350 cm2 ya da 0,035 m2’dir. Hz. Adem’in taban genişliği ise 25 x 22,22 x 7 x 22,22 = 86.402 cm2’dir. Şimdi 877.840 kg’ı buna bölersek Hz. Adem’in cm2 başına kaç kg basınçla toprağa bastığını da hesaplamış oluruz: 877.840/86402 = 10,16 kg (normal bir insanınki ise sadece 229 gr/cm3’tür). Bir asfalt sıkıştırma silindirinin cm2’ye yaptığı basıncın 1/3’üne denktir bu rakam! Bir başka deyişle, Hz. Adem ayak tabanları altındaki 8,6 m2 toprağa 878 ton basınç uygulamaktadır. Bir başka deyişle m2’ye 102 ton!.. Adem’in bastığı yerde ot bitmez!..

    Peki, 80 kg ağırlığındaki bir insanın günlük 2.500 kalori ihtiyacı varsa, 878 ton ağırlığındaki bir insanın kaç kaloriye ihtiyacı olacaktır?

    877840/80x2500 = 27.432.500 kalori yani 27,5 milyon kalori! Bu kadar kalori her gün az yağlı et yemesi halinde 13,7 ton ete karşılık gelmektedir. 400 kg’lık bir sığırdan kabaca 350 kg kemiksiz et ve sakatat çıkar. 13700/350 = 39,1 yani yuvarlak hesap 39 sığır yapar.

    Evet, Hz. Adem her gün et yese, günlük et ihtiyacını karşılamak için her gün 39 sığır kesmek zorundadır ( o cüsseyle nasıl ve neyle kesebildiği de bir muamma!). Bunun yıllık karşılığı = 39*365,25 = 14.245 sığırdır!

    Hz. Adem bu cüssede olduğuna göre Hz. Havva da aynı cüssede olmak zorunda, aksi halde çiftleşme ve üreme mümkün olmaz!. Haliyle doğacak çocuklar da hem anatomik hem de beşeri açıdan bu boyda olmak zorunda yoksa onları besleyemezler, büyütemezler.

    O halde neden insanlık bugün Adem ve Havva’nın iddia edilen boyutlarında değiller? İnsanlık zamanla, nesilden nesile nasıl küçüldü?

    Buna İslami çevrelerde verilen bir yanıt Hz. Nuh’a kadar insanların Hz. Adem boyutlarında olduğu, Tufandan kurtulanlarla birlikte insanların bugünkü boyutlarına geldiği.

    Bir diğer yanıt ise insan boyunun Hz. Adem’den bu yana sürekli küçüldüğü…

    Bir yandan evrimi kabul etmeyip, diğer yandan insanların zamanla küçüldüğünü söylemek ne türden bir akıl tutulmasıdır?

    Kuşkusuz bu yanıtların ciddiye alınacak bir tarafı yok. Her türlü arkeolojik ve paleontolojik bulgu bize aksini söylüyor. Bu bir yana, başka olmazlar söz konusu:

    Her şeyden önce vücut kütle endeksi buna izin vermiyor. Hz. Adem’in vücut kütle endeksi 587 iken normal kiloda bir insanın 20-25 arasında!

    İkincisi, boy hacim ilişkisi ile kalp büyüklüğü arasından bir bağıntı var. Beden boyutlarını aynı oranda büyütseniz bile kalp boyutları aynı orandan çok daha fazla büyümek zorunda. Bunun nedeni insanın yegane bipedal canlı olması. Diğer canlılarda kalp yatay damarlarda pompalama yaparken insanda dikey damarlarda pompalama yapıyor. Oysa kalbin göğüs kafesi içinde daha fazla büyüyebileceği bir hacim yok. Kalp eğer 40 metre boyun gerektirdiği kadar büyürse, akciğerler 40 metre boya yetmeyecek kadar küçülmek zorunda. Kısacası 40 metre boy doğadaki optimizasyon engeline takılıyor.

    Üçüncüsü, bacakların ve dolayısıyla diz eklemlerinin taşıyabileceği yükün bir üst limitinin olması. Biliyorsunuz dizlerde içinde sıvı bulunan bir kese var. Kütlesi hesaplanabilen en büyük kara canlısı 65 ton kadar ve bu ağırlığı 4 bacak taşıyor. Yani bacak başına 16 ton. Oysa Adem’in her bir bacağı 439 ton taşımak zorunda ve bu insanın diz ve iskelet anatomisi dahilinde imkansız.

    Dördüncüsü, beden boyutları büyürken hücre boyutlarının aynı kalması zorunluluğu. Proteinler, koenzimler, yağ ve şeker moleküllerini büyütemeyeceğiniz için hücreleri de büyütemezsiniz. Bu durumda 75 kg ağırlığında bir insanda 37 trilyon hücre olduğuna göre, Hz. Adem’de 37 x 10^12 x 10.973 = yaklaşık 4,1 x 10^17 hücre olması gerekir. Oysa DNA’mızda hücre bölünmesini belli değerlerde limitleyen genler vardır. Dahası, bu kadar hücre birbirinin ağırlığı altında ezilerek patlar çünkü lipit hücre duvarının bir yük taşıma kapasitesi ve sınırı vardır.

    Beşincisi, Bir insanda 100 milyar kadar nöron vardır. Yukarıdaki maddede anlatılan sebepten hücreler aynı oranda büyütülemeyeceği için Adem’in beyninde 100.000.000.000 x 10973 = 1,097 x 10^15 nöron olması gerekir. Yani kabaca 1,1 katrilyon nöron! 1,1 katrilyon nöronu olan birine insan denemez, o artık başka bir türdür.

    Altıncısı, kaslar bu kadar ağırlığı dengede tutamaz. Kas kapasitesindeki artış, ağırlıktaki artışın gerisinde kalır.

    Yedincisi, gastrointestinal sistem boyla aynı oranda büyürse, bu kadar çok hücreyi besleyemez, daha çok büyümek zorundadır. Ama daha fazla büyümeye yer yok!..

    Sekizincisi, bu boyutlarda kulaklar ve gözler çalışamaz çünkü göz kaslarının güç artışı göz küresinin ağırlık artışının gerisinde kalır. Kulaklarda ise kulak zarı alanı 22,22^2 oranında büyüdüğü halde, kulak içindeki akustik enerjiyi elektrik enerjisine çeviren ganglian hücreler aynı boyda kalmak zorundadır. Adem bu nedenle bizim duyduğumuz zayıf sesleri duyamaz. Ancak gök gürültüsü gibi çok şiddetli sesleri, o da belki ancak fısıltı halinde duyabilir çünkü kulak zarı ebatları normal bir insandaki 10^-5 m2’den 0,0494 m2’ye büyümüştür ve bu kulak zarını titretmek için tam 490 kat daha fazla akustik enerjiye ihtiyaç vardır. Bunu başarsanız bile yaklaşık 500 kat daha fazla güçle titreşen bir kulak zarının iç kulakta yaratacağı basınç dalgasının palsı bütün ganglian hücreleri öldürür.

    Dokuzuncusu, akciğer yüzey alanının böyle bir büyümeye yetmeyeceği. Yüzey alanı karesi düzeyinde büyürken, vücut küpü düzeyinde büyür. Bir başka deyişle vücut 8 kat büyüdüğünde akciğer yüzey alanı yalnızca 4 kat büyür. Vücudun 8 kat daha fazla oksijene ihtiyacı varken ciğerlerin sağlayabileceği yalnızca 4 kat daha fazla oksijendir. Akciğerlerde oksijen emilimi yüzey bağımlıdır. Oksijen emilimi akciğer yü Oksijen emilimi akciğer yüzeyindeki alveollerin yüzey alanıyla doğru orantılıdır. Dolayısıyla basit bir ölçekleme ile insanı 40 metreye çıkaramazsınız. 40 metre boyundaki bir insanın 1,80 boyundaki bir insana göre 22 kat daha büyük bir akciğere ihtiyacı olacaktır. Bu büyüklükte bir akciğere vücutta yer yoktur.

    Onuncusu, bilinen en uzun insan Robert Wadlow’dur ve 2,72 metre boyundaydı. 22 yaşında dizindeki iltihaplanmadan öldü. O yaşta bile ancak bastonla yürüyebiliyordu. 2,5 metrenin üzerindeki tüm insanlar ancak baston yardımıyla yürüyebiliyorlar çünkü dizleri yetersiz kalıyor. Sorun kilo sorunu değil, kemik uzunluğu ve densitesi (manivela/tork) sorunu. Bu nedenle bilim adamlarına göre insanın ulaşabileceği boyun teorik limiti 3 metre civarındadır. İnsan anatomik ve metabolik nedenlerle daha fazla uzayamaz. Zaten bugüne kadar da daha uzun bir insan iskeleti bulunamamıştır. Aksine, geçmişin insanları bugünkülere göre cüce bile sayılırdı.

    Daha devam ederim ama bu kadar yeter, siz mesajı aldınız. Buraya kadar almadınızsa, zaten devam etsem de almayacaksınız demektir.

    Argentinosaurus huinculensis dünyanın en büyük kara hayvanı olarak bilinmektedir ancak bugüne kadar sağlıklı bir kütle hesaplaması yapılamamıştır. Realistik kütle hesaplaması yapılabilen en büyük kara hayvanı yine bir dinozor olan Dreadnoughtus schrani’dir ve kütlesi 65,4 ton olarak hesaplanmıştır. Hz. Adem kütlesi hesaplanmış en büyük kara hayvanından ki kendisi quatropedaldır, tam 13,5 kat daha büyüktür!. Dünyanın en büyük 13-14 dinozorunu bir araya getirirseniz ancak Hz. Adem ağırlığına ulaşıyor! Hz. Adem’in boyu fikir versin diye söylüyorum, yaklaşık 14-16 katlı bir apartman yüksekliğindedir! Üstelik bu boya Adem’in ricası ile Allah tarafından indirildiğine dair hadis vardır. Bu hadise göre Adem başının bulutlara değdiğinden şikayet etmiş, Allah da onu 40 metre boya indirmiş!..

    Bunun bir masal olduğunu görmek için 3 gram beyin bile yeter. 3 gram beyin bile yoksa yapacak bir şey yok.
    Belki de yer çekimi o devirde çok daha azdı

    Sonuçta peygamberi ateşte yakmayan tanrının kendisiydi hocam

    Öyleyse bunu da yapabilmesi olası



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Zodion -- 21 Temmuz 2018; 14:12:24 >




  • Zodion Z kullanıcısına yanıt
    Çok tehlikeli sularda yüzüyorsun zodion.
  • 21Temmuz kullanıcısına yanıt
    Ben hep depoyu fullerim hocam.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: Torlak Kemal

    Ben hep depoyu fullerim hocam.
    Ne üzerine iktisat bitirdiniz siz böyle ? Matematik ile tüm dinleri bitirebilirsin...

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: aterikasedi

    Birşey demedik canım .İsterseniz krem peynire tapın.Herkesin aklı ve ona göre doğruları vardır.Aynen devam.

    Alıntıları Göster
    allaha inanıp kafa keseceklerine, canlı canlı insan yakacaklarına krem peynire tapsınlar evet.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-E19076E5A -- 30 Ekim 2018; 11:43:57 >
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.