Şimdi Ara

Her şeyin temelinde inanç var (2. sayfa)

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
51
Cevap
0
Favori
1.092
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
5 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • bir bilgiyi "doğru kabul etmezsin"

    bilgi "zaten doğrudur", yoksa bilgi değildir.. öyleyse, "doğru" ve "olgu" arasındaki bağlamsal farkları saptayıp, neyin bilgi, neyin bilgi olmadığının anlaşılması, yani bilginin doğru tanımının yapılması gerekir. felsefenin bunu irdeleyen dalına da epistemoloji deniyor..

    ben bilgi edinimine ilişkin olarak, ampirisizm temelli bilimsel realizmden yanayım, çünkü bilimsel metod çalışıyor, iş görüyor, "zihinsel saçmalıklardan" bağımsız olarak, sonuç veriyor. bu temelde de, insanın, doğru bilgi edinmesinin _en iyi yolu_ bilimdir demek gerekir.

    şunun anlaşılması lazım, iradelerden/öznellikten bağımsız olan doğayı, kendi öznende rasyonalize etmeye çalışırsan, ancak metafizik zırva üretirsin. dolayısıyla nesnelden beslenmeyen kavramlaştırma, epistemik anlamda her zaman hatalıdır. bilimin de, mutlak mantık, logos vb.. bu tür metafizik zırvalarla işi-ilişiği yoktur, mantığı/matematiği sadece "metodolojik" olarak kullanıyor bilimciler, metafizik olarak değil. yani "her bilginin temelinde inanmak ya da inanmamak vardır", böyle bir şey yok, saçmalık..



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi ulpi -- 22 Şubat 2017; 5:39:54 >




  • Yanlış bilgi diye bir şey yok mu hocam? Bir şeyi yanlış "biliyor" olamaz mıyım?

    Bilgi dediğimiz şey zaten doğrudur demişsin. Doğru olup olmadığını nereden bileceğim? Doğru bilgi var olsa da ben neyin doğru bilgi olduğunu bilemeyebilirim.

    Evet bilimsel metod işe yarıyor. Ama bilimin temelinde de inançlar var. Mesela evrenin insan tarafından anlaşılabilir olması, evrende yasaların olması, evrenin mantık çerçevesinde incelenebilir olması gibi. Ve bilim de inanca yer bırakmadan kesin bilgi çıkaramıyor. Ancak matematik kesin bilgi verebilir. Çünkü matematikte önkabuller vardır. Mesela 1+1=2 nin doğru olması için 1 ve 2 nin klasik tanımlarının kabul edilmesi gerekir atıyorum. Yani bu sayılar birer sembol. Dildeki kelimeler gibi, ama sadece bir tane anlamları var.



    "şunun anlaşılması lazım, iradelerden/öznellikten bağımsız olan doğayı, kendi öznende rasyonalize etmeye çalışırsan, ancak metafizik zırva üretirsin."

    Burada büyük bir problem var. "Doğanın öznel varlıkla ve iradeyle herhangi bir ilişkisi yoktur." Dediğimiz zaman zaten metafiziğe kayıyoruz. O yüzden bilim böyle bir şey demez. Bilim sadece gözlemleyip sonuçlara varmaya çalışır. Bu tür felsefi önermeler bilimin içine girmeye başlamışsa, bir şeyler yanlış gidiyor demektir.

    Nesnelden beslenme dediğiniz nedir anlamadım ama bu tür kabulleri kendi açımdan biraz daha sorguluyorum.

    En nihayetinde demek istediğim hiç bir şeyin kesin olmaması. Yoksa bilimi ve gözlemleri reddetmek gibi bir durumum yok.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • LePortaBim kullanıcısına yanıt
    quote:

    Yanlış bilgi diye bir şey yok mu hocam? Bir şeyi yanlış "biliyor" olamaz mıyım?


    bil-i düşünümü ayrı, bilgi ayrı şey, önceki mesajımda da bunu vurgulamaya çalışmıştım..

    "yanlış bilmek" - ya nesnel bilgi noksanlığındaki imgelem üretimi - ya da bir olgu ya da kavrama ilişkin eksik veya hatalı içeriklemenin bilincine erişmemişlik mânasına gelen bir ifade..


    quote:

    Bilgi dediğimiz şey zaten doğrudur demişsin. Doğru olup olmadığını nereden bileceğim? Doğru bilgi var olsa da ben neyin doğru bilgi olduğunu bilemeyebilirim.


    "doğru olup-olmadığını" değil, bilgi denilen zaten algının konusuysa bilgidir.. ortaya varlığını koymayan (algıda olmayan) unsurun bilgisi olmaz.. yani "düşünüm = bilgi" diye bir şey yok. düşüncenin içeriğini, bedenin ontolojik dur-umu koşullar, dolayısıyla epistemoloji ve ontoloji, bir anlamda özdeştir.

    keşfedilen tüm kimyasal hakikatler, birer nesnel bilgidir örneğin. kimyasal hakikatler, hiç bir öznenin inançlarına, fikirlerine bağımlı değiller, bu durum , ampirik olarak gözleme taban vermektedir. bu bağlamda da varlık, insan öznesini de kapsayan bir kavram olup, ontik temelde sistematik olarak bilinebilen bir yapıdadır.


    quote:

    Evet bilimsel metod işe yarıyor. Ama bilimin temelinde de inançlar var. Mesela evrenin insan tarafından anlaşılabilir olması, evrende yasaların olması, evrenin mantık çerçevesinde incelenebilir olması gibi. Ve bilim de inanca yer bırakmadan kesin bilgi çıkaramıyor.


    bilim diyalektiktir, insan türünün, nesnenin doğasına ilişkin epistemik çapı genişledikçe, buna paralel olarak algı olanakları da artıyor, dolayısıyla bilimsel veriler de kayıtsal tabanda sürekli zenginleşiyor.



    quote:

    Ancak matematik kesin bilgi verebilir. Çünkü matematikte önkabuller vardır. Mesela 1+1=2 nin doğru olması için 1 ve 2 nin klasik tanımlarının kabul edilmesi gerekir atıyorum. Yani bu sayılar birer sembol. Dildeki kelimeler gibi, ama sadece bir tane anlamları var.


    matematik kesin bilgi verir değil de, nesneye uygulandığı ölçüde doğru bilgiye sistematik olarak "olanak tanır" desek daha doğru olur sanırım. matematiği son kertede bir "dil" olarak tanımlamak gerekiyor; insan türünün algısal nitelikleri kapsamında işlevsel , analitik bir metodoloji..



    quote:

    Burada büyük bir problem var. "Doğanın öznel varlıkla ve iradeyle herhangi bir ilişkisi yoktur." Dediğimiz zaman zaten metafiziğe kayıyoruz. O yüzden bilim böyle bir şey demez. Bilim sadece gözlemleyip sonuçlara varmaya çalışır. Bu tür felsefi önermeler bilimin içine girmeye başlamışsa, bir şeyler yanlış gidiyor demektir.


    bilim -öyle bir şey dediği için- , bilim. bilimin saygınlığını kendisine kazandıran faktör, bilgi için, nesneden başka bir temel alınamayacağının bilincidir..

    metafizik ontik anlamda zaten yoktur, sadece soyutlama biçimlerine ilişkin bir durumdur, dolayısıyla da bilimin konusu değildir.



    quote:

    Nesnelden beslenme dediğiniz nedir anlamadım ama bu tür kabulleri kendi açımdan biraz daha sorguluyorum.


    soyutlama biçiminin, nesnenin davranış karakterine paralelliği.



    quote:

    En nihayetinde demek istediğim hiç bir şeyin kesin olmaması. Yoksa bilimi ve gözlemleri reddetmek gibi bir durumum yok.


    bilimsel uygulamaların ürünü olan iletişim araçlarını kullanırken böyle bir reddiye vermek de biraz saçma olurdu :)




  • quote:

    Orijinalden alıntı: Save The Day

    quote:

    Yanlış bilgi diye bir şey yok mu hocam? Bir şeyi yanlış "biliyor" olamaz mıyım?


    bil-i düşünümü ayrı, bilgi ayrı şey, önceki mesajımda da bunu vurgulamaya çalışmıştım..

    "yanlış bilmek" - ya nesnel bilgi noksanlığındaki imgelem üretimi - ya da bir olgu ya da kavrama ilişkin eksik veya hatalı içeriklemenin bilincine erişmemişlik mânasına gelen bir ifade..


    quote:

    Bilgi dediğimiz şey zaten doğrudur demişsin. Doğru olup olmadığını nereden bileceğim? Doğru bilgi var olsa da ben neyin doğru bilgi olduğunu bilemeyebilirim.


    "doğru olup-olmadığını" değil, bilgi denilen zaten algının konusuysa bilgidir.. ortaya varlığını koymayan (algıda olmayan) unsurun bilgisi olmaz.. yani "düşünüm = bilgi" diye bir şey yok. düşüncenin içeriğini, bedenin ontolojik dur-umu koşullar, dolayısıyla epistemoloji ve ontoloji, bir anlamda özdeştir.

    keşfedilen tüm kimyasal hakikatler, birer nesnel bilgidir örneğin. kimyasal hakikatler, hiç bir öznenin inançlarına, fikirlerine bağımlı değiller, bu durum , ampirik olarak gözleme taban vermektedir. bu bağlamda da varlık, insan öznesini de kapsayan bir kavram olup, ontik temelde sistematik olarak bilinebilen bir yapıdadır.


    quote:

    Evet bilimsel metod işe yarıyor. Ama bilimin temelinde de inançlar var. Mesela evrenin insan tarafından anlaşılabilir olması, evrende yasaların olması, evrenin mantık çerçevesinde incelenebilir olması gibi. Ve bilim de inanca yer bırakmadan kesin bilgi çıkaramıyor.


    bilim diyalektiktir, insan türünün, nesnenin doğasına ilişkin epistemik çapı genişledikçe, buna paralel olarak algı olanakları da artıyor, dolayısıyla bilimsel veriler de kayıtsal tabanda sürekli zenginleşiyor.



    quote:

    Ancak matematik kesin bilgi verebilir. Çünkü matematikte önkabuller vardır. Mesela 1+1=2 nin doğru olması için 1 ve 2 nin klasik tanımlarının kabul edilmesi gerekir atıyorum. Yani bu sayılar birer sembol. Dildeki kelimeler gibi, ama sadece bir tane anlamları var.


    matematik kesin bilgi verir değil de, nesneye uygulandığı ölçüde doğru bilgiye sistematik olarak "olanak tanır" desek daha doğru olur sanırım. matematiği son kertede bir "dil" olarak tanımlamak gerekiyor; insan türünün algısal nitelikleri kapsamında işlevsel , analitik bir metodoloji..



    quote:

    Burada büyük bir problem var. "Doğanın öznel varlıkla ve iradeyle herhangi bir ilişkisi yoktur." Dediğimiz zaman zaten metafiziğe kayıyoruz. O yüzden bilim böyle bir şey demez. Bilim sadece gözlemleyip sonuçlara varmaya çalışır. Bu tür felsefi önermeler bilimin içine girmeye başlamışsa, bir şeyler yanlış gidiyor demektir.


    bilim -öyle bir şey dediği için- , bilim. bilimin saygınlığını kendisine kazandıran faktör, bilgi için, nesneden başka bir temel alınamayacağının bilincidir..

    metafizik ontik anlamda zaten yoktur, sadece soyutlama biçimlerine ilişkin bir durumdur, dolayısıyla da bilimin konusu değildir.



    quote:

    Nesnelden beslenme dediğiniz nedir anlamadım ama bu tür kabulleri kendi açımdan biraz daha sorguluyorum.


    soyutlama biçiminin, nesnenin davranış karakterine paralelliği.



    quote:

    En nihayetinde demek istediğim hiç bir şeyin kesin olmaması. Yoksa bilimi ve gözlemleri reddetmek gibi bir durumum yok.


    bilimsel uygulamaların ürünü olan iletişim araçlarını kullanırken böyle bir reddiye vermek de biraz saçma olurdu :)


    ''"doğru olup-olmadığını" değil, bilgi denilen zaten algının konusuysa bilgidir.. ortaya varlığını koymayan (algıda olmayan) unsurun bilgisi olmaz.. yani "düşünüm = bilgi" diye bir şey yok. düşüncenin içeriğini, bedenin ontolojik dur-umu koşullar, dolayısıyla epistemoloji ve ontoloji, bir anlamda özdeştir.''

    Hocam algılarımızın sınırlı olduğunu biliyoruz. ''Gerçeklik'' denen bir şey var mı yok mu bilmiyorum ama algılarımızın gerçeklikle örtüşmesi şart değil. Gerçeklik algılarımızın tamamen dışında olabilir. Algılarımızı nesnel gerçeklikler olarak kabul etmemiz ne kadar doğru? ''Algılayamadığım şey yoktur.'' tavrı hiç doğru gelmiyor bana. Zira algılayabildiğim şeyler de zaten ancak algılarım çerçevesinde vardırlar. Bunun ötesi de olabilir yani.

    ''bilim diyalektiktir, insan türünün, nesnenin doğasına ilişkin epistemik çapı genişledikçe, buna paralel olarak algı olanakları da artıyor, dolayısıyla bilimsel veriler de kayıtsal tabanda sürekli zenginleşiyor.''

    Hocam ben bilimin temelinde inanç var diyince siz bunu yazmışsınız ama bu yazdıklarınız bilim temelinde inançların olduğunu değiştirmez.

    ''bilim -öyle bir şey dediği için- , bilim. bilimin saygınlığını kendisine kazandıran faktör, bilgi için, nesneden başka bir temel alınamayacağının bilincidir.. ''

    Bilim öznenin nesneyi algılamasıyla yapılır. ''Özne''ler in hep birlikte nesneyi inceliyor olmaları hiç bir şeyi değiştirmez. Her şekilde bu öznelerin algıları benzerdir hatta belki de aynıdır. Bilim özneden ayrıdır ya da değildir konusu bilimsel bir konu değildir. Bilim felsefesinin konusu olabilir ancak. Ya da muhtemelen bazı kelimeleri çok farklı anlamlarda kullandığımız için anlaşamıyoruz.
    Aslında yazdığın şeylerin çoğuna katılmıyorum sanırım ama her şeyi anlamıyorum, kusura bakma. Öyle şeyler yazmışsın ki konudaki ilk mesajda ne yazdığımı unuttum. Tekrar bakayım bari.




  • quote:

    Hocam algılarımızın sınırlı olduğunu biliyoruz.




    "algının tamlığı" ya da "sınırsız algı" ne anlama gelebilir ki? al-gı kelimesi, zaten belirli nitelikte bir sınırlanışın ve bu sınırlanışın koşulladığı çoklu etkileşimin mastarıdır.





    quote:

    ''Gerçeklik'' denen bir şey var mı yok mu bilmiyorum ama algılarımızın gerçeklikle örtüşmesi şart değil.




    tüm algılar, 'olgu' olarak birer gerçekliktir ,fakat gerçekliğin -hangi bağlamda- tanımlandığı önemli. zaten söylediğin şeye de kısaca 'bölümlemecilik' deniyor, mesela 'halisünasyon, nesnel dünyanın algısı değildir' gibi, ancak halisünasyon bir olgu olarak gerçektir.



    bu bağlamda da gerçek-likler algının konusu oldukları için, ontolojik anlamda koşulsal olarak varlar demek gerekir.



    'gerçek' denilen ise kavramlaşamaz, çünkü 'koşulsal' değildir, bu yüzden formâl anlamda da tanım kabul etmez, dolayısıyla 'var' ya da 'yok' gibi yüklemlerin nesnesi de yapılamaz, sadece tüm olguları kapsadığı ve koşulladığı anlaşılır.





    quote:

    Gerçeklik algılarımızın tamamen dışında olabilir. Algılarımızı nesnel gerçeklikler olarak kabul etmemiz ne kadar doğru?




    algılarımızı nesnel gerçeklikler olarak kabul etmemiz gerektiği gibi bir söylemde bulunmadım, ontolojik durumumuz itibariyle, nesnel gerçeğin doğru anlaşılması için gereken kavramsal duruşa atıf yapmıştım (-ampirisizm).



    bana göre bilim, ampirik temelde sonuç verdiği için 'bilimsel realizm' doğru kavramsal tavırdır. yani bilimin açıkladığı dünya tasavvuru, doğ-ru (doğanın, ideolojilerden bağımsız karakterine/gidişatına paralel) olandır.





    quote:

    ''Algılayamadığım şey yoktur.'' tavrı hiç doğru gelmiyor bana. Zira algılayabildiğim şeyler de zaten ancak algılarım çerçevesinde vardırlar. Bunun ötesi de olabilir yani.




    sanırım yanlış anlaşılmışım , ben algılanmayan şeyin yok olduğunu söylemedim, "algılanmayan şeyin bilgisi yoktur" , dolayısıyla düşünüm ve bilgi özdeş değildir ,dedim.





    quote:

    Hocam ben bilimin temelinde inanç var diyince siz bunu yazmışsınız ama bu yazdıklarınız bilim temelinde inançların olduğunu değiştirmez




    bence yanılıyorsun. bilimin temelinde, gözlem, deney, her şeyden önemlisi, sistematik felsefi soruşturma vardır.. bilimsel teoriler de inançtan değil, ampirik verilerden t-üretilirler.





    quote:

    Bilim öznenin nesneyi algılamasıyla yapılır. ''Özne''ler in hep birlikte nesneyi inceliyor olmaları hiç bir şeyi değiştirmez. Her şekilde bu öznelerin algıları benzerdir hatta belki de aynıdır. Bilim özneden ayrıdır ya da değildir konusu bilimsel bir konu değildir. Bilim felsefesinin konusu olabilir ancak. Ya da muhtemelen bazı kelimeleri çok farklı anlamlarda kullandığımız için anlaşamıyoruz.

    Aslında yazdığın şeylerin çoğuna katılmıyorum sanırım ama her şeyi anlamıyorum, kusura bakma.




    ne söylemek istediğini tam anlamayadım. bilim, kavramsal olarak belirli bir yapıya sahip, rasyonal, sistematik ve "açıklayıcı" olan, akademik temelli bir saha uygulamasıdır.. 'bilim özneden ayrıdır/değildir' ne demek bilemiyorum, fakat bilim özne denileni de ampirik temelde bir nesne olarak inceler.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Çok farklı frekanslardan konuşuyoruz hocam. Senin dediğin bazı şeyleri ben yanlış anlamışım sanırım. Sen de benim yazdığım bazı şeyleri yanlış anlamışsın.

    Cidden anlamıyorum bazı yazdıklarını. Bir kere düşünüşümüz temelinde çok farklı. Ampirizm benim için pek doğru bir tutum değil mesela.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: LePortaBim

    Çok farklı frekanslardan konuşuyoruz hocam. Senin dediğin bazı şeyleri ben yanlış anlamışım sanırım. Sen de benim yazdığım bazı şeyleri yanlış anlamışsın.

    Cidden anlamıyorum bazı yazdıklarını. Bir kere düşünüşümüz temelinde çok farklı. Ampirizm benim için pek doğru bir tutum değil mesela.

    bazı yazdıklarımı anlamadıysan, seni yanlış anladığım sonucuna nasıl vardın

    ampirisizm senin için doğru tutum değilse , herhâlde rasyonâlistsin olabilir tabi.. ampirisizmi daha derinine irdelemek için, Locke, Hume, Russell gibi isimleri bi araştırabilirsin istersen..




  • gerçekten kastım; bilginin işleve dönüşmesiyle ortaya koyduğumuz her şey. endüstri, bilim, medeniyet, kullandığımız otomobil vesaire. analitik bakarsak böyle.

    muhabbete dahil olmak istiyorum, bence aramızda biri septisist.... :)



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Alper Tunga NOYAN -- 25 Şubat 2017; 20:14:57 >
  • Aynı zamanda yazdığın bazı şeyleri doğru anladığımı düşündüğüm için.
    Rasyonalist de değilim aslında hocam. İlla birini seçeceksek rasyonalizme daha yakınım ama bilginin illa tek kaynağı olmak zorunda değil diye düşünüyorum. İki akımın da uç noktalarda savunulmasını doğru bulmuyorum. Aslında bilgi konusunda septik bile sayılabilirim. Alper tunga hocam da böyle bir şeyler yazmış sanırım.
    Locke ve Hume hakkında bir şeyler okumuştum ve ikisinde de hem haklı hem haksız yanlar var bence. Russellın ampirizmini bilmiyorum.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • nasıl etsek, napsak beyler.
    selamlar iyi akşamlar.
    şarabı açmadan önce, aklıma geldiniz. bilgi ve inanç. LePortaBim'i anlamaya başladım, yeni yeni...
    bilimi, endüstriyi düşünen "sayısal"cı keko hisssettim kendimi, felsefe farklı şey. bilimle karşısına çıkıp, tatava yapma dalgası çok sığ bir anlayış.
    bilginin kaynağında deneyin rolü nedir?
    olgu nedir, "olgu bilgisinde" olgu nedeninin mahiyeti ne derece önemlidir?
    nesnenin bilgisini sebebini bilmeden nasıl elde edebiliriz ?

    aradığımız şey, her türlü değişimden uzak, mutlak zorunlu bir bilgi mi ? velev ki bulduk, bu bilginin doğası nedir ? burda belirleyici unsur nedir.
    mantık bizim için ne ifade ediyor ?

    dilediğiniz yerden başlayabiliriz, bunları konuşmak için misafir edebilseydim sizi, yalnızım bugün :/
  • Alper Tunga NOYAN kullanıcısına yanıt
    İyi akşamlar

    Uzun zaman sonra aklınızda belirmem gururumu okşadı açıkçası.



    Normalde fikirleri aşırı çabuk değişebilen biri olarak, bu konudaki düşüncelerim bir süredir aynı devam ediyor diyebilirim. Hiç bir şey kesin değil. Her şey, her ölçü "yaklaşık" beynimizdeki geometrik ölçüler gerçeklikte var olmayan, idealize edilmiş şeyler. Doğada kenarı 1 cm olan bir cisim yok. Tam olarak 1 cm olamaz hiç bir şey. Çünkü ne kadar hassas cetveller de kullansak mikro boyutta hep ölçemediğimiz yerler olacak. Bilgisayar programlarında dahi kesin ölçüler yok. Çünkü bilgisayar ekranlarındaki piksellerin sayısı sınırlı. Hep piksellerin kapsayamadığı boşluklar olacak ve kusursuz bir ölçü var olamayacak. Küsüratlı ve belirsiz rakamlar var her yerde.

    Duyularımıza da güvenemeyiz. Çünkü biliyoruz ki duyular yanıltıcı olabiliyor. Benim mavi gördüğümü başkası yeşil görebiliyor. Çaya koyduğum kaşık kırık gözüküyor. Aslında ışıklarla oynasam her türlü cismin görüntüsünü değiştiririm. David hume un ampirizmi mesela şüpheciliğe götürdü onu. Çünkü duyularımız var ama, onlar sadece algı. Gerçeklikle aynı şeyler mi acaba? Ya da gerçeklik diye bir şey var mı?



    Gödelin eksiklik teoremi de bu konuda incelenmeli. Ama matematiğim yetmediği için yanlış bir şey söylemek istemiyorum, o yüzden bu konuda tam yorum yapmam.



    Yani daha çok şey var tabi ama şimdilik bu kadar diyorum

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Uzun zamandır gerçek bir felsefi tartışma okudum. Kafam temiz olduğunda tek tek cevap vermek isterim.

    Fakat unutmayın.

    Bilginin doğasında zıtlık vardır.

    Yani bir şey zıttıyla veya zıtlıkların dizisiylen bilinir.

    Zıttı olmayanı Akılın doğası anlayabilir mi?

    < Bu ileti mini sürüm kullanılarak atıldı >
  • Perceptron kullanıcısına yanıt
    zıt veya nid kavramı kullanılagelen kavramlardan. zıttı ve benzeri yoktur. bu ne demek? zıttı yok zat olarak aynada görülen bir halin tersi yok. yani bir kavram var ancak zıttı olmadığından bu kavram eğer ki canlı ise onu bir aynada temessül ettirip o aynadaki varlığın zıttı denen kavramın olmadığı başka bir alemi arayışa geçeriz.

    bir şey kutsaldrı ve zatıyla tartışılamaz ise zıt kavramı o zatın zatıyla değil sanki aynadaki görüntüsüyle değerlendirilir.

    peki aynadaki görüntünün gerçeğe dönüşen halindeki aranan zıtlık ne olabilir. aynadaki kişinin sağı ile solu reel de farklı ellerdir. zıddı yoktur denen şey bu açıdan aynadaki görüntünün sizinle aynı zamanlı olarak aynı eli kaldırdığı andır denebilir.

    yani bildiğimiz ayna artık ayna gibi değil de tartışılmaz ilahın gerçeğe olan müdahalesini anlatır şekilde can kazanmış irade kazanmış bir şekle bürünür. dikkat edilirse zıttı olamaz dendiği an mevcuda gelen gerçekliğin anlaşılabilmesi için nid kavramı ortaya atılsa yani benzeri de olamaz denirse o halde aynadaki görüntü bu kere sağ el kalkarken sol eli kaldırıyormuş gibi gözükür.

    toparlarsak niddi yoktur denirse ve bu zıttı da yokturla anılırsa artık aynadaki kişinin başka bir kişi olarak reeel hayatta var olmasını ararız. yani ben bir kişi bulurum ve ben sağı kaldırıyorum sen benim elime karşılık gelen elini kaldır. ilahi kavrama göre zıt ve nid kavramını oluşturmamak için bir kimsenin başka bir kimsenin yaratılması gerektiğini söylemesi mümkün ise zıttı ve niddi olmayanı anlamak için bir kimse yaratılmak zorunda diyen bir kavram mevcut olacaktır. bu kavram aslında ilahi makamın yanındaki bir kavramdır. biz buna had demiştik. ilahın hakkı denen sureta bu idi.

    yani insanın bir had sonucu oluştuğunu zıt ve nid kavramından bulabiliriz.

    kafam karıştı bi ara zuhulen karıştırmış olabilirim.




  • bilgiye inanmak/inanmamak saçma bir deyiş içinde bir sürü anlam taşıyor bunun indirgenmesi lazım. gözlem deneyle elde edilen veriler doğru kabul edilir, gerçek değil. bilimsel verileri de popperin yanlışlama metoduyla ayıklamaya çalışılır. bunların sonucunda rafine bilgi elde edilmez yaklaşılır, her araştırmada rafine bilgi elde edilseydi galaksiyi kontrol ediyor olurduk. yani kaçınılmaz bir durum. felsefenin esas amacı da bu rafine bilgiye erişmek. zaten bilim ile felsefe arasındaki fark bu

    bilginin doğru olup olmadığını anlayabileceğimiz tek yol, bilginin ait olduğu bilimdalının hangi seviyede olduğu. Mesela bilimin son evresi olan kontrol aşamasındaki bilimdalına ait bilgilere daha güvenilir örnek; sosyal psikoloji. henüz kontrol aşamasına gelememiş tıp bilimine ait bilgilere tam güvenilmez, doğru kabul edersin ama emin olamazsın.
  • avcılarınavcısı kullanıcısına yanıt
    Sosyal psikolojinin verilerinden nasıl emin olurum hocam? Yani tıptan daha mı güvenilir, o ''kontrol aşaması'' dediğiniz şeyi pek anlamadım.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: LePortaBim

    Sosyal psikolojinin verilerinden nasıl emin olurum hocam? Yani tıptan daha mı güvenilir, o ''kontrol aşaması'' dediğiniz şeyi pek anlamadım.



    bilimin olgunluk aşamasına denir. varabildiği en yüksek seviye olarak adlandırılır, örneğin sosyal psikoloji bilminin ilgilendiği alan insan, toplum davranışları. bu bilim davranışları açıklayabiliyor(çocukluk evresi), insanların ne zaman nasıl davranacaklarını kestirebiliyor(gençlik evresi), ve en son olarak davranışları kontrol edebiliyor(tamamen olmasa da).brexit ve son abd seçimlerinde bu bilim kendi marifetini gösterdi sonuç ortada. bu da bu bilimin ulaştığı verilen rafine bilgiye olan yakın olduğunu gösterir.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi avcılarınavcısı -- 6 Mart 2017; 22:4:3 >
  • Her şeyin temelinde inanç var


    atlarsan, öleceğin kesindir. sonuca ilişkin zihinsel şüphelerin sonucu etkilemez.

    idealize edilmiş şeyler ontolojik durumda temellenir, çünkü insanın epistemolojisi, ontolojisidir. mevzu duyulara güvenip güvenmeme değil, duyular kanalıyla edinilmiş, hafızada yedeklenmiş tecrübenin, doğru (-nesnel tabanda geçerli-) kategorizasyonudur.
  • Atlarsam öleceğim kesin değildir bence. Ölsem de ölmesem de benim şüphelerim sonucu değiştirmez, burada anlaştık. Ama senin kesinlikle ölürsün demen de sonucu değiştirmez. Oradan atlayınca ölmemem mantıksal olarak imkansız değildir. Bir şeyler gelip beni kurtarabilir. Yani oradan atlayıp ölmedim diyelim, senin öleceksin demen sonucu değiştirmedi ve yaşadım.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: LePortaBim

    Atlarsam öleceğim kesin değildir bence. Ölsem de ölmesem de benim şüphelerim sonucu değiştirmez, burada anlaştık. Ama senin kesinlikle ölürsün demen de sonucu değiştirmez. Oradan atlayınca ölmemem mantıksal olarak imkansız değildir. Bir şeyler gelip beni kurtarabilir. Yani oradan atlayıp ölmedim diyelim, senin öleceksin demen sonucu değiştirmedi ve yaşadım.

    o sadece bir örnekti, öleceğin kesin olan bir senaryo da üretebilirdim yani demek istediğim: epistemolojik anlamda kesinlikler (bilgi) var..
  • Düşündüm düşündüm kesin olarak öleceğim bir senaryo bulamadım şuan.
    Bence kesinlikler vardır ama şartlı olarak. X doğruysa y kesinlikle doğrudur denebilir mesela. O yüzden başlık "Her şey inançtır" değil, "her şeyin temelinde inanç var". Yani kesinlikler olabilir ama bu kesinlikler de eninde sonunda bir inanca dayanır. Benim tezim bu.

    < Bu ileti DH mobil uygulamasından atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 123
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.