Şimdi Ara

Havuz medyası yine birbirine girdi! (2. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
36
Cevap
0
Favori
531
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
3 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
Giriş
Mesaj
  • Six Feet Under. kullanıcısına yanıt
    1)Benim mesajimi silen güzel admin kardesim! Neye dayandirarak sildin o mesaji!!!!

    2)Ne fetosu ben fetocu ,ocu ,sucu,bucu degilim ! Birkere insanlari yaftalamayi birak,hangi siyasi gorusu savundugumu hatta siyaseti savundugumu nereden cikardin?

    Kafanizda nasil bir musluman tanimi var ben bilmiyorum ama ocu,bucu,sucu dediklerin sayesinde İslam'i senin gibiler karaliyor!

    Ben Elhamdulillah Müslümanim ,Hz.Muhammed (s.a.v) mezhebindenim,Ebu Hanife (r.a)'in medresesinde bir ogrenciyim!

    Simdi yaftala yaftalayabildigin kadar ,senden bunlari anlamani beklemiyorum ama illa intisabimi soruyorsan aha sana intisabim!

    Duzeltme:imla



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Rdiesel -- 18 Mart 2016; 20:33:26 >
    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: self.uskuc

    Esra erola yaptiklari sansure gulmekten oldum

    Bende o bulanıklık neden diye düşünüyorum. Akıllarınca sansür mü yapmışlar.

    Beni bile uyuz ediyor şu akit midir nedir.

    Yalnız bu evlilik programları harbiden saçma berbat bir olay. Böyle bir saçmalığa nasıl katlanıyor insanlar hayret ediyorum.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Treth -- 18 Mart 2016; 20:55:38 >
  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Harem konusundaki bu yargı neye dayanıyor bilmiyorum ancak konu hakkında uzman tarihçi ve araştırmacılara göre haremde verilen sözde eğitim "cihan hükümdarının" (bir şans valide sultan olana kadar) dünyevi zevklerini karşılamaktan başka amacı olmayan seks kölesi cariylerin bu amacına hizmet edecek kadar (o da cariyenin yeteneğine göre) adap, konuşma, çalgı veya dans dersleri ile sadece sınırlı bir kesimine nasip olan okuma-yazma derslerinden ibaret. Ayrıca haremde bulunan kadınlar yasal olarak da köledir, yani maldır. Bir başka deyişle harem dediğiniz alan padişahın cinsel zevkleri için imparatorluğun farklı yerlerinden veya yabancı memleketlerden toplanan seks köleleri için ayırılmış özel bir "hazine odası"dır. Yani öyle şimdilerde pompalanmaya çalışıldığı gibi bir eğitim ve kültür yuvası değildir. Konu hakkında detaylı bilgi edinmek isteyenler tarihçi Türk Tarih Kurumu Yayınları'ndan tarihçi Çağatay Ulusoy'a ait Harem I ve Harem II'yi veya hazmı daha kolay olan Doç. Dr. Özlem Kumrular'a ait Kösem Sultan kitaplarını okuyabilirler.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hulkibey

    Harem konusundaki bu yargı neye dayanıyor bilmiyorum ancak konu hakkında uzman tarihçi ve araştırmacılara göre haremde verilen sözde eğitim "cihan hükümdarının" (bir şans valide sultan olana kadar) dünyevi zevklerini karşılamaktan başka amacı olmayan seks kölesi cariylerin bu amacına hizmet edecek kadar (o da cariyenin yeteneğine göre) adap, konuşma, çalgı veya dans dersleri ile sadece sınırlı bir kesimine nasip olan okuma-yazma derslerinden ibaret. Ayrıca haremde bulunan kadınlar yasal olarak da köledir, yani maldır. Bir başka deyişle harem dediğiniz alan padişahın cinsel zevkleri için imparatorluğun farklı yerlerinden veya yabancı memleketlerden toplanan seks köleleri için ayırılmış özel bir "hazine odası"dır. Yani öyle şimdilerde pompalanmaya çalışıldığı gibi bir eğitim ve kültür yuvası değildir. Konu hakkında detaylı bilgi edinmek isteyenler tarihçi Türk Tarih Kurumu Yayınları'ndan tarihçi Çağatay Ulusoy'a ait Harem I ve Harem II'yi veya hazmı daha kolay olan Doç. Dr. Özlem Kumrular'a ait Kösem Sultan kitaplarını okuyabilirler.

    Arkadaşım haremde sadece cariyeler olmaz. Sarayın kadın nüfusunun yaşam alanıdır. Çağatay Ulusoy okuyup bunu mu çıkardın yahu Çağatay Ulusoy ne zaman nerede böyle birşey yazmış ? Hayatında haremin yakınından geçme şansı olmamış, bilmediğinden tamamen uydurarak yazmış batılı bazı yazarlar dışında harem şöyle seks yuvasıydı böyle orgiler yapılıyordu tarzı şeyler nerede hangi kaynakta geçer ?
    Saray kadını gayet eğitimli ve kültürlüdür. Pek tabii orada bulunan herkes kadın efendi yahut valide sultan seviyesinde değildir ama okumuş etmiş iyi durumdadırlar zira aileler çocuklarını saraya hareme aldırtmaya çalışırlardı. Hiçbir Osmanlı kroniğinde tarihinde mektubunda buna benzer birşey geçmez.
    Kaldı ki yaşım yetmese bile saray mensuplarıyla konuşanların aktardıklarını da dinledim bu insanlar 70 hatta 80'lere kadar yaşıyordu. Hepsini geçtim büyük dedem saraydan bir cariye ile evlendirilmişti ilk eşinden sonra haliyle aile olarak da sarayla biraz alakamız vardır. Harem öyle seks yuvası arzuhal odası falan değil saray kadınlarının evidir. Çağatay Ulusoy'un Harem'den Mektuplar kitabını karıştırma orada geçen mektuplar padişah ile seçilmiş cariyeler ve eşleri arasında geçen hususi yani şahsi yazışmalardır.
  • Lan bu ne!
  • Güzel güzel

    Şimdi şuraya Atatürk'ün Ankara'da yaptığı bir konuşmanın resmini atacaktım ama neyse gerek bile yok.

    Her zaman dediğimiz gibi artık ortalıkta düşman kalmayınca birbirlerini yemeye başladılar,

    İşlk önce Cemaat - Akparti kavgası

    Şimdi de Daha koyu dinci ve yeni nesil ılımlı dinci birbirlerine girmiş.
  • izlerken kahkaha attım

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • yeni ihale, reklam pastası mi var piyasada ortam ısınmaya başlamış =)
  • İşte tam olarak bundan bahsediyorum, şimdi de İstiklal'de bomba patlamış insanlar hala harem şöyle iyiydi böyle güzeldi diye laf yetiştirmeye çalışıyorlar. Amacım olayı harem tartışmasına çevirmek değil ama yanlış bilginin sürekli sakat fikirler doğurmasına dayanamıyorum. "Gayet eğitimli ve kültürlü" harem cariyelerinin %95'i okuma yazma bilmez, zaruriyeten yazdırmak isteyen de okuma yazma bilen (cariyelerin alabildiği en muteber eğitim de bu kadar) üst düzey cariyelere yazdırırdı. Onların bile yazdıkları hatalarla dolu yarım yamalak metinlerdi. Zaten Kadınla Erkeğin tecrit edilmeden yaşayamadıkları bir düzende ne kültürü, ne eğitiminden bahsediyoruz?

    Ailelerin çocuklarını hareme aldırmak istedikleri de doğrudur, Imparatorluğun çeşitli yerlerinde yaşam koşulları o kadar ağırdı ki çoğu aile için kız çocuklarına sağlayabilecekleri en iyi durum Saray'ın cariyesi olmaktan geçiyordu. Benim bu konuya söyleyeceklerim bu kadar. Öğrenmek isteyen bilimsel kaynaklardan okusun, bunlar fikir değil sağlam kaynağı olan bilgilerdir. Fikirler tartışılır bilgi yayılır, ben görevimi yaptım, bu çağda bilgiyi tartışmak isteyene vaktim yok.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hulkibey

    İşte tam olarak bundan bahsediyorum, şimdi de İstiklal'de bomba patlamış insanlar hala harem şöyle iyiydi böyle güzeldi diye laf yetiştirmeye çalışıyorlar. Amacım olayı harem tartışmasına çevirmek değil ama yanlış bilginin sürekli sakat fikirler doğurmasına dayanamıyorum. "Gayet eğitimli ve kültürlü" harem cariyelerinin %95'i okuma yazma bilmez, zaruriyeten yazdırmak isteyen de okuma yazma bilen (cariyelerin alabildiği en muteber eğitim de bu kadar) üst düzey cariyelere yazdırırdı. Onların bile yazdıkları hatalarla dolu yarım yamalak metinlerdi. Zaten Kadınla Erkeğin tecrit edilmeden yaşayamadıkları bir düzende ne kültürü, ne eğitiminden bahsediyoruz?

    Ailelerin çocuklarını hareme aldırmak istedikleri de doğrudur, Imparatorluğun çeşitli yerlerinde yaşam koşulları o kadar ağırdı ki çoğu aile için kız çocuklarına sağlayabilecekleri en iyi durum Saray'ın cariyesi olmaktan geçiyordu. Benim bu konuya söyleyeceklerim bu kadar. Öğrenmek isteyen bilimsel kaynaklardan okusun, bunlar fikir değil sağlam kaynağı olan bilgilerdir. Fikirler tartışılır bilgi yayılır, ben görevimi yaptım, bu çağda bilgiyi tartışmak isteyene vaktim yok.

    Ah canım ya patlama olmuş ama harem tartışıyormuşuz alakaya gel
    Altından kalkamayacağım bir tartışmaya bende girmek istemem doğrusu haklısın. Yanlız şöyle birşey var bilimsellikten bahsederken tartışmam demek ayrı bir komik durmuş zira bilim tartışma üzerine kuruludur.
    Elimin altında Çağatay Ulusoy un kitapları dahil birçok Osmanlı tarihi mevcut bunun dışında onlarca kaynak elimden geçti, saray erkanı ile yapılan konuşmaları ve direk olarak bir cariye olan ilişkimi belirttim ve ne hikmetse senin söylediğin hiçbir yerde geçmiyor çok ilginç.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • "Harem'de bir mektep yoktu. Kızları, çocukları oturtalım da öğretelim diye bir şey yoktu. Bunlar davranış katma, davranış benimseme gibi çalışmalardı. Birtakım sanatsal dersler, raks etme, çalgı da öğretiliyordu. Ama bütün hepsinin hedefi kızların kendi donanımları değil, padişaha, sultana kadın efendilere daha iyi hizmet vermek, onların gönüllerini eğlendirmekti." - Osmanlı'dan Günümüze Eğitim Tarihi, tarihçi Necdet Sakaoğlu

    “Önceleri, ben de, bütün cariyelerin okutulduğunu sanırdım. Fakat şimdi bunlardan yalnız, güzel ve müstait (kabiliyetli, akıllı) olanlara okuma yazma öğretildiğini tesbit ediyoruz” - Harem II, Türk Tarih Kurumu, Çağatay Uluçay

    "Bugün çoğu Venedik Devlet Arşivi'nde bulunan Nurbanu'nun mektuplarının bile kendisi tarafından yazılmamış olması durumun ciddiyetini gösterir. 50 yıl boyunca sarayda var olan, bir naibe olarak devleti yöneten Kösem Sultan'ın mektuplarındaki yazım hataları Harem'de var olduğu iddia edilen eğitimin seviyesini göstermeye yeter." - tarihçi Doç. Dr. Özlem Kumrular

    "Harem'e dair sayısı kitap, makale, arşiv belgesi okudum. Hareme alınan mücevher ve kumaşlarla ilgi gani gani belge var, kitaba dair: Sıfır!" - tarihçi Doç. Dr. Özlem Kumrular

    "Şehzade döneminde en seçkin hocalardan edebiyat dersleri alan ve klasik edebiyat eserleri veren ince zevkli sanatkâr SULTANLARA kaba-saba kızlar eşlik edemezdi. Saraya yeni alınan esir kıza "acemi" denir; acemilik döneminde kendisine ilkin İslamlık, Türk-İslam adetleri ve adabı, dikiş-nakış, rakkaslık, hanendelik, sazendelik veya kıssa-hanlık, yani hikaye anlatma sanatı gibi bir sanat öğretilirdi. Böylece yetişen acemi, cariyeliğe yükseltilir. Esnaf diliyle "şagirt" olur, sonra kalfa ve usta derecelerine geçer, "gedikli" denirdi." - tarihçi Prof. Dr. Halil İnalcık

    Yanisi bahsedilen "eğitim" padişaha hizmet vermesi, eşlik etmesi için yontulma, evcilleştirme seviyesinde ve sadece bu amaca yöneliktir; efendim, sanatında ustalaşsın, (konservatuar misali) eserler çıkartsın da imparatorluğun kültür seviyesini yükseltsin değildir; içinde okuma yazma bile yoktur! Harem'in içinde padişahın cinsel arzularını tatmin etmekten başka göreve (yemek, çamaşır, temizlik vb.) sahip cariyeler de vardır elbet, lakin hepsinin ortak noktası cariye yani KÖLE olmalarıdır. Haremde alınan eğitim de bu kölelerin (cinsel olsun olmasın) sadece görevini yerine getirecek kadarının öğretilmesinden ibarettir. Batılıların gözündeki harem imgesini düzeltmek için ortaya atılan haremin bir eğitim ve kültür yuvası olduğuna yönelik görüşe temel olan "eğitim" en fazla okuma yazma seviyesinde kalmakta, o seviyeye bile nadiren ulaşabilmektedir.

    Hepsi bir yana, bunların hiçbirisi oradaki kadınların padişahın MALI olduğu, gerçeğini değiştirmez. Bu da haremin söz konusu canlı ganimeti depolayan bir ambardan öte olmadığı anlamına gelir.

    Konunun özü ve esas acı olan, 21. yüzyıldaki kadına okul diye 16. yüzyıldaki haremi layık gören kafanın Türkiye'yi yönetiyor olmasıdır. Avrupalıların Bizans yıkılırken meleklerin cinsiyetini tartışıyor olmasının günümüzdeki örneğidir meleket yanarken Türk insanının harem şöyleydi böyleydi diye laf yetiştirme telaşı. Buradaki alakayı anlayamayanlara şaşırmıyorum o yüzden.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hulkibey -- 19 Mart 2016; 18:37:41 >
  • Hah tamda beni destekleyen şeyler koymuşsun çok güzel zira haremde şöyle seks köleliği yapılırdı diye bir belge mevcut değildir.
    O dönemin eğitimi pek tabii akademik olmayacaktır okuma yazma, musiki, günlük hayata dair şeyler ve görgü kurallarını içeren kültürdür. Dönemin şartları gereği iyi eğitimli olmak bunları gerektirir zaten.
    Cariyelik kavramını bilmek gerekiyor bunun için tutup 21. yüzyıl ahlak değerlerine göre değerlendirmek değil.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Kraven kullanıcısına yanıt
    Köle, köledir. Efendisi ne isterse onu yapar. Sultan isterse çamaşırını yıkar, sultan isterse altına yatar. Harada atları da eğitirler, eyer vurulunca çifte atmasın diye.

    EK: Sahi zaten (batılı medeniyetlere kıyasla) yazılı kültürden büyük ölçüde yoksun olan Osmanlı'nın hem de mahrem gördüğü bir konuda "işte bunlar da bizim şöyle seks kölelerimizdi, padişahımız istediğini koynuna alırdı" diye bir yazılı kayıt bırakmasını mı bekliyordunuz?



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hulkibey -- 19 Mart 2016; 18:44:02 >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: hulkibey

    Köle, köledir. Efendisi ne isterse onu yapar. Sultan isterse çamaşırını yıkar, sultan isterse altına yatar. Harada atları da eğitirler, eyer vurulunca çifte atmasın diye.

    EK: Sahi zaten (batılı medeniyetlere kıyasla) yazılı kültürden büyük ölçüde yoksun olan Osmanlı'nın hem de mahrem gördüğü bir konuda "işte bunlar da bizim şöyle seks kölelerimizdi, padişahımız istediğini koynuna alırdı" diye bir yazılı kayıt bırakmasını mı bekliyordunuz?

    Şöyle bilmeden yorum yapanlara acıyorum cahilliklerini gördükçe..
    Yazılı kültürden yoksun Osmanlı imiş bak sen. Bunu söyleyen kişi acaba arşiv ile ilgili en ufak bilgiye sahip midir ? Osmanlı arşivi dünyada en muntazam tutulan arşiv kayıtlarıdır, İranlılardan geçen bir gelenektir en ufak çöp bile kaybolmadan saklanır zira korkulur başına birşey geleceği in o yüzden tüm evrak saklanırdı.
    Köle köledir demek başka şey cariye başka şeydir cariye kavramını bilmeden saçma sapan yargılara varmak ne güzel şey öyle yahu.
    Koyduğun alıntılar bile benim söylediklerimi anlatıyor, sana haremde yaşamış haremden çıkmış birinin söylediklerini anlatıyorum ıha rağmen yok öyle değil böyle diyorsun.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >
  • Yazılı kültür sadece devlet arşivlerinden ibaret değildir. Kaldı ki sırf devlet arşivleri dahi dönemdaş İngiliz, Fransız, Rus, Vatikan arşivlerinin yanında sönük kalır. Bugün Osmanlı tarihi konusunda araştırma yapanların temel başvuru kaynakları ne yazık ki Osmanlı’nın kendi arşivlerinden ziyade batılı devletlerin Osmanlı hakkında tuttukları arşivlerdir. Bir şeyden tamamen yoksun olmakla karşılaştırmalı olarak noksan olmak farklı şeylerdir.
    Yazılı kültürün devamına gelecek olursak; matbaanın icadından (Gutenberg, 1440) 300 yıl sonra (Müteferrika, 1720) girdiği, halkının %90’ından fazlasının okuma yazma dahi bilmediği bir imparatorluktan bahsediyoruz. Cumhuriyetin ilk birkaç yılında basılan kitap sayısı bile Osmanlı’nın 200 yılda (1720-1920) bastığından fazla. Görkemli günleri olmuş elbet, ama ne yazık ki nihayetinde pozitif bilimlerin, güzel sanatın her dalında geri kalarak çöken köhne bir devlet… Şu duygusallığı bir kenara bırakıp geçmişin hatalarından ders çıkartarak ileriye bakmak gerekiyor, oysa ileriyi geçtim, bugüne bile bakan kalmadı.
    Cariyenin ne olduğunu anlamak için ise kelime anlamına bakmak yeterli: “Yabancı ülkelerden kaçırılıp özgürlükten yoksun bırakılan, alınıp satılabilen, her konuda efendisinin isteklerine bağlı bulunan genç kadın”. Yani cariye bal gibi köledir, efendisi ne isterse onu yaptırır.
    Kıssadan hisse; çağdışı kalarak çöken bir imparatorluğun, kölelerini evcilleştirdiği ve depoladığı ambarı “okul” diye yutturmaya çalışmak günümüzde bu zihniyetin kadına biçtiği değersizliğin dışa vurumudur.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi hulkibey -- 20 Mart 2016; 14:54:59 >
  • 
Sayfa: önceki 12
Sayfaya Git
Git
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.