Şimdi Ara

Hareket Ahlakı

Daha Fazla
Bu Konudaki Kullanıcılar: Daha Az
1 Misafir - 1 Masaüstü
5 sn
4
Cevap
0
Favori
234
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
1 oy
Öne Çıkar
Sayfa: 1
Giriş
Mesaj
  • Yapması doğru gözüken bir eylem, yapılmalı mıdır? Kendimce çözümlemeye çalıştım arkadaşlar, eleştirirseniz sevinirim.

    1. Yaşam, bir şimdideki duyumlar bütünüdür. Nasıl yaşamalı sorusunun sayısız yanıtı vardır ve her yanıt, hayata yönelik bir 'şey' içindir.

    2. O 'şey', bir şimdide düşlenen, ve bir başka şimdide kendisine sahip olmanın 'doğru' olacağı düşünülen bir görüntüdür.

    3. Doğru olacağı düşünülen bir görüntüye ulaşma çabası doğru mudur? Düşüncenin salgıladığı tasarımla gerçekliği bir diyalektiğe sokmak üzere bedenini tahsis etmek, onaylanmalı mıdır?

    4. Onay ne içindir? Veya, bir eyleme 'ne olur da' onay verilmez? O eylem anımsandığında, bize hissettirdiği duyumları beğenmediğimizde. ('Beğenmesem de yapmalıyım' ifadesi, hareketle sonuçlanmışsa, bunu da bir çeşit beğeni olarak görüyorum, 'beğenmeyerek yapmayı' beğenmenin bir sonucu olduğu için.)

    5. Benim "çelişkim", sonuçlarının görüntüsünü beğendiğim eylemleri, şu an eyliyor olma görüntüsünü beğenmemektir. Böylece, görüntüsünü sevmediğim bir hareketsizlikte kalarak mutsuz oluyorum.

    6. Bu çelişki çözülmeli midir? Sanırım 'çözme'yi beğenenler ile 'çözmeme'yi katlanılamaz bulanlar için evet. Bu beğeni ve katlanılamaz bulma da kendi içinde problemlerdir ama bu konunun dışındalar.

    7. Çözme yöntemi: Kişinin, şu an kendi kendisine yaşatabildiği en içtenyürekli düşünce; bir eylemi doğru görüyorsa, ve yanlış görmüyorsa, kişinin kendisini o faaliyete adaması, kendi kendisini yaşa(t)ması anlamına gelecektir.

    7.1. Bu körü körüne, geri dönülmez bir adama olmamalıdır. Kendisinin sağduyulu değerlendirme yaptığı izlenimine sahip bir akıl, kendisini adadığı eylemin yanlışlığına hükmettiğinde, onu yapmayı sürdürürse, kendisine kötülük etmiş olur.

    x: Eylemi akla tercih etmekte çekilen güçlüğe yönelik itirazlar:

    x. Sanki aklı hiç terk etmiyor muyuz? Sırf yaptığımız şey yeterince uyarıcı olduğu için, o şeyin görüntüsünü yeterince beğendiğimiz için, (çoğu zaman herhangi bir biyolojik dayatmadan ötürüdür bu) aklı hepten hiçe sayışlarımızı görmezden gelir dururuz. Hal böyleyken iş eyleme geldiğinde, "ama aklı sürdürmem gerek!" bahanesi ne kadar samimidir? Düşünmek güzeldir fakat sırf güzel olduğu için yaşamını sekteye uğratacak kadar onu zorlamak, yaşamının engellenmesiyle sonuçlanır. Öyleyse niçin hala gerekliliğine hükmettiğin işi, düşünme bahanesiyle öteliyorsun?

    Akıl: Üretken muhakeme otomasyonu.
    Beden: Muhakemesi zayıf otomasyon.
    x. Aklı susturup bedeni konuşturmaya hükmeden akılsa başkadır, bedense başka.

    x. Bazen yapılacak en akıl dışı hamle, düşüncede ısrar olabilir. Bedenin buna yönelmesi pekala mümkündür. Akıl, aklı durdurup eyleme geçmeyi doğru bulduğunda aklı terk etmek akıllı, aklı zorlamak bedenseldir. Düşünmekten zevk alanların sıkça içine düştükleri bir tuzak.

    x. Akıl kendisini değil, bedeni konuştururken çoğunlukla geri çekilir. Fakat ona ara sıra göz ucuyla bakmalıdır ki bedenin darbe girişimlerini öngörebilsin. Zaman zaman, kontrolün tamamını bedene bile isteye vermek zorunlu hissedilir, bu sebeple doğrudur. Fakat şu an bir yapılması gereken görüntüsü doğru bulunuyorken; görüntüyle gerçekliği bir diyalektiğe sokmamak kendinden vazgeçmektir. Hem bu diyalektiği her zaman 'yapılması gereken' kazanmak zorunda da değildir.

    x. Sevgi, eğlence ve tada her zaman pragmatik amaçlarla başkaldıran akıl, pragmatizminin nesnelliğinden kuşkulanmakta haklıdır.

    Okuduğunuz için teşekkürler.



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Guest-73A8A7D1E -- 6 Kasım 2017; 17:27:21 >







  • Bir demir paranın yazısı turası var. Hareketin ahlakı onun havaya atılması sonucun istenen ya da istenmeyen olması ise ahlaksızlık endişesi... Mi?



    Bir hareket sonucun doğruluk değeri için yapılmış ise sonucun değişkenliği doğruluğun tekilliğine her atışta vurgu yapıyor ise o an için doğru olan anın her yuzeyinde de doğrudur.



    Attınız yazı geldi ve hep yazı geliyor. Bu hareketi aklar.



    Attınız bazen yazı bazen tura geliyor. Sonucun istenen kısmı neydi? Hep yazı gelmesi mi hep tura gelmesi mi?



    Bu aşamada hareketin ahlakiliği sonucun sizdeki anksiyetisi olatrak yazı turayı değil sizi değişime zorlar.





    ..................



    Yazı da tura da paranın yuzeyidir ve birisinin gelmesi yuzeyin sorunu değildir. Sonuçta para havada asılı kalmadığı surece ahlakiliği oluşturur ve bu ahlakilik her cisim yere düşer şeklinde oluşur.



    Buna anlam yuklemesi yapıp mevcudu bolup sonucun istenmeyen kısmına doğruluk değeri atamamak kişisel ağır kusurdur.



    ........................



    İnsan sınırlıdır ve bu sınırı kainatın varlığına sebeb olduğunu göstererek sonsuza ıratamaz.



    İlahi kudrete mesned de ahlakilik zaten meselenin ozunde mevcut olmalı.



    ........



    Bana göre en makul çıkış hattı olması bakımından fikir birlikteliği anlamlıdır.



    Tez anti tezle çatışmaz anti kısmı sonlandırır denmelidir.



    Tartışmanın sonu tartışmasız gerçeğe yonelen olmalı.

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • boş zamanımda okurum yararlı birşeye benziyor.
  • 
Sayfa: 1
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.