Şimdi Ara

Geziparkı Gösterileri (30. sayfa)

Bu Konudaki Kullanıcılar:
2 Misafir - 2 Masaüstü
5 sn
1.454
Cevap
4
Favori
32.578
Tıklama
Daha Fazla
İstatistik
  • Konu İstatistikleri Yükleniyor
0 oy
Öne Çıkar
Sayfa: önceki 2829303132
Sayfaya Git
Git
sonraki
Giriş
Mesaj
  • Buradan gezi parkındaki arkadaşlara selamlarımı iletirim. Bu güzel eylemlerinden dolayı kendilerini destekliyorum.

    Ancak son derece haklı nedenlerle ve iyi niyetli insanlarla başlayan bu güzel eylem neye dönüştü... Buna da üzülüyorum.

    Araya terör örgütleri girdi, marjinal gruplar girdi, sağolsun faiz lobisi ve Almanya istihbaratının da boş durmadığı söylendi. Polisin ve zabıtanın son derece yanlış müdahaleleri, RTE'nin kabadayıvari konuşmaları ve yanlışlar yanlışlar... Ardından ölümler, ağır yaralanmalar, devlet araçlarının ve özel mülklerin tahrip edilmesi vs.vs. Güzelim eylem tam bir arapsaçına döndü. Kim haklı kim haksız, kimin eli kimin cebinde anlamak ilk bakışta olanaksız!
  • Gezi Parkı eylemcilerinden birinin yazısı.




    quote:

    Orijinalden alıntı: bebetoca

    Merhaba, Gezi Parkı hakkında yazmaya geldim yine.
    Bu kez güzel şeyler değil fakat yazacaklarım. Maalesef değil.

    Bir kere parka dair yanılgıları anlatayım dilim döndüğünce.
    Parkta yaptığımız şeyin adı "Eylem" değil artık. Orada olan şeyin adı "İşgal" olmuş durumda. 10. gün bitti. 10 koca gün. Ve biz bir şey yapamadık. Bir şey kazanmayı bırak; doğru dürüst bir şey bile isteyemedik. Bakın, çok önemli bu nokta, bizim isteklerimiz bile belli değil daha. Ve maalesef eylem düşüş sürecine girdi artık.

    Daha önce de belirttim, kendi gözlerimi anlatıyorum ben neredeyse sürekli parkta kalan biri olarak. Düşüş sürecine girdi dedim, neden öyle dediğimi anlatayım. Bıktık bir kere. Yorulduk artık. Her sabah "Gündoğdu Marşı" ile uyanırdı Gezi, bu sabah söylenmedi. Söylense bile çok cılızdı. Belirsizlik bizi yoruyor, yordu. Polis müdahalesi olmadıkça daha da çöktük.

    Biz o parkı işgal etmek için mi geldik yoksa parkı halka kazandırmak için mi? Her yere çadırlar kuruldu, her yere. Parkta oturacak yer kalmadı, yürünmüyor. Parkta meydan bile kalmadı doğru düzgün. Direnişçi çadırlarını hadi bir nebze anlarım ama nerede bir siyasi parti var, bir dernek var, bir örgüt var; çadır kurdu parka. Işıklandırdılar çadırları. Her yerdeler. Sodep, Ödp, Tkp, Edp, Dsip ... niceleri daha. Dostum hani siyasi değildik? Parkı işgal ettiniz bildiri dağıtımı yaptığınız çadırlarınızla, oturacak yer kalmadı. Ben senin bildirini almak için mi geliyorum oraya? Senin propagandalarını dinlemek için mi geliyorum? Yahu arkadaş dün gece saat sabahın 4'ü, gelmiş bana bildiri veriyor Ödp. Tayyip şöyle yapıyor, Akp böyle yapıyor ... direnelim... Lan saat zaten sabahın 4'ü, kıçımızı koyacak yeri zor bulmuşuz, bırak yatmayı. Ben bunları bilmiyor olsam ne bok işim var orada o saatte? Adı duyulmamış, unutulmuş, mazide kalmış ne kadar "Sol" parti varsa kendi reklamı peşinde, bok oldu park.

    Üstüne basa basa "Sol" dedim, açıklayayım.
    Hani "Her kesimden herkes orada." var ya, heh işte, o artık değişti.
    "Her kesimden herkes orada-ydı."
    Artık değiller.

    Öcalan posteri açan şerefsizler var çünkü parkta, sayıları hiç de az değil. Bir gece dolaşan kişi en az 5 tane görür o şerefsizin fotoğraflarını. Bdp'nin ihanetine uğruyoruz. Çözüm sürecindeki dostları Tayyip'e yardım ediyorlar orada, sırf ona yardım etmek için geliyorlar oraya, başka açıklaması yok. Dün gece eşek kadar pankart açtılar "İmralı'dan Gezi'ye selam var!" diye. Eksik olsun o orospu çocuğunun selamı. İndirtemiyoruz da o fotoğrafları. Bize kızan kim varsa kendi adıma özür diliyorum o pankartlar - afişler - posterler için. Başaramıyoruz ama. Gelsinler, beraber deneylim. Bir kere yedim Bdp'li dayağı, tekrar yemek gerekirse yine yerim, dert değil. Gezi'de görüştüğümüz arkadaşlar gördüler zaten ne halde olduğumu, dayak arsızı oldum, yine yerim. Ama işe yaramıyor. 2 - 3 saat uğraşıyoruz bir Öcalan posteri indirtmek için. Müzakere ediyoruz, konuşuyoruz, tartışıyoruz, kavga ediyoruz ... iniyor poster, en az 2 saatlik uğraş sonucu. E 10 dakika sonra tekrar kalkıyor? Ne yapalım biz? Yok mu yapacak bir şey? Var. Oraya geldiklerine pişman edebiliriz onları, o şerefsizin posterlerini bu arkadaşların görünmeyen yerlerine koyup gönderebilecek kişiler var parkta. Ama o zaman da zaten hazırda bekleyen medya "Eylemciler birbirine girdi." diyecek. Demeyecek mi? Diyecek. Tamamen düşeceğiz o zaman. Biz arada kaldık. Orada olan herkes arada kaldı. Dün gece sabahladım, bu sabah ayrıldım, tüm gece boyunca konuştuğum ki varsa, 100 insandan 100 tanesi de rahatsız o posterlerden. Ama süreci anlattım işte size, kan çıkarmadan gitmeyecek densizler. O zaman da eylemciler kötü olacak herkesin gözünde.

    Her kesimden insan var-dı.
    Artık yok. Solcular var artık sadece.
    Ben ilk polis dayaklarımı yerken ülkücü dostlar da vardı yanımda. Ben zafer yaptım, onlar bozkurt yaptı, beraber gaz yedik, birbirimizi taşıdık. E ama gitti artık bu adamlar. Günlerdir yoklar. 500 tane Bdp'liyi tek ülkücüye değişmem ben. Bugüne kadar ülkede bir bok beceremeyen solcular gelip bok ettiler bu olayı. İlk gün orada ağaçlara sarılan, dertleri sadece doğa olan, ağaçlar olan 19 kişi var, hala parktalar. Onlardan özür diliyorum. Geldik ve bok ettik onların davasını, onların mücadelesini. Solcular olarak neye el atsak boka dönüyor zaten Bukowski'nin dediği gibi. Özür dilerim hepsinden.

    Bugün miting var.
    Yok milyonlar toplanacakmış, şimdi değil de ne zamanmış.
    Meydanda parti otobüsü istemiyoruz hocam biz. Ben istemiyorum. Ben orada 10 gündür konuştuğum binlerce kişiden kimse istemiyor. Getirip durmayın şu partileri, bildirileri, dandik gazetelerinizi. Ben yokum bugün mitingde, gelmiyorum. Sabaha kadar da hiç uyumadım zaten, at gibi uyurum geceye kadar, gece kalkıp gelirim yine.

    Her yerde Gezi Parkı'nın istekler yazılı.
    Kafasına esen parti - örgüt - dernek parkın isteklerini yazdırmış afişlere, asmışlar parka.
    Hepsi farklı birbirinden, biri diyor kalk gidelim, diğeri diyor bok yeme otur.
    "Anayasanın Gezi Parkı'nın temsilcileri ile yeniden yazılması." diye madde gördüm be istekler arasında. Böyle bir örgüt bastırmış afişe, asmış oraya. Ruh hastalarına bak, anayasa yazılacakmış Gezi temsilcileri ile beraber. Yavrum sen kimsin? Gezi temsilcileri kim? Yahu orada yaşıyorum ben, benim neden haberim yok? Temsilcimiz mi var bizim? Bizim ne istediğimiz bile belli değil yahu.

    7 maddelik liste sunulmuş.
    Kim sundu - kime sordu - maddeleri kime sordu bilmem fakat bok kabul edilir. Gezi'de olan kalabalık fazla büyümüş onların gözünde, öyle bir sürü vali - emniyet müdür görevden aldıracak kuvvetimiz yok bizim, bırakalım kör bakmayı. Bunların yüzünden de mağlup olacağız. "Gezi Parkı Projesi İptal Edilsin" de bit işte. Yetsin bu şimdilik. Ama yoook, yıllardır görmediğin kalabalığı sana geldi zannettin ya, hemen rant bekle, haysiyetsizler. O maddelerden hepsi kabul edilmediği zaman yine mağlup sayılacak o halk. Lan tamam Tayyip'e karşıyız falan da karşında da devlet var. Devlet bu. Sen ise işgaldan başka bir şey yapmıyorsun, orada eylem falan yok, çingene panayırı artık orası, işgal ettik bittik halka açacağız dediğimiz yerleri, milletin kafa çekip çekip sızdığı çadırlar dolu etraf, Ankara kan ağlarken halaylar çeken densizler dolu.

    Bir de barikatlar mevzusu var.
    Hani polis oraya giremez konuları.
    Polis bizi yavru kediler gibi dağıtır oraya girse. Yaptığımız 10 barikatın 8 tanesini aşmak bir panzerin 3 dakikasını almaz. Diğer 2'si de 5 dakika ya sürer - ya sürmez. Hayatında panzer görmemiş, Toma'ya panzer diyen adamlar gaza geliyor orada. Google'a yazıp bakalım panzer nedir. Bir de barikatlara tekrar bakalım sonra. Polis kendi girmiyor oraya. Giremiyor değil, girmiyor. Ya parkta çok çocuk var, bebek var, ihtiyar var diye ya da bunlar nasıl olsa kendi kendi yiyecek diye, bilemiyorum. İkisi de yatıyor benim aklıma.

    İstisnasız her sabah kavga var.
    Kadınlar - erkekler - gruplar. Promil sınırını aşan herkesin bir kavgası var. Tuvalet sırasında, yemek sırasında, yer sorununda ... revire durmadan hasta taşınıyor. Ya alkol koması, durmadan kusanlar ya da kavga edip bir yerleri parçalanan tipler. Polis gelmese bile revir çalışıyor yani. Toz pembe değil orası. Dün ilk kez yemekte kavga çıktığına şahit oldum. İnsanlar yemek kalmadı diye yemekhaneye laf atmaya - bağırmaya başladı. Hani şu bedava yemek dağıtılan yer, oradan bahsediyorum. Hani herkesin gönüllü çalıştığı, halkın getirdiği malzemeler ile o sıcakta ateş önünde yemek pişiren arkadaşlar; heh işte onlara bağırıyorlardı "Madem yemek kalmayacak söyleyin lan, ne diye sıra beklettiniz!" diye. Birbirlerini dövüyorlar olmasın diye ağzının orasına çarpamıyorsun da.

    Eskiden içkileri toplardık.
    Artık olmuyor zira sayı inanılmaz çoğaldı, hem içen grup sayısı hem de alınan alkol miktarı. Bunlar çoğalınca biz de etkisiz kalıyoruz. Halkındır burası dediğimiz yeri halktan da aldık; ortaya karpuz kesip rakı içiyoruz. Bak sahi ya; rakı masası falan kuruluyor.

    Bizim bir liderimiz yok.
    Bize bir lider lazım.
    Mehmet Ali Alabora oynadığı banka reklamları yüzünden,
    Zülfü Livaneli geçmişindeki Chp vekilliği yüzünden,
    Sırrı Süreyya Önder de Öcalan'a yakınlığı yüzünden istenmiyor.
    Bize; bizi bir parti altında falan toplamayacak, teşebbüs etmeyecek, sadece Gezi'yi temsil edecek biri lazım ama bulamadık, çıkaramadık. Her parti rant peşinde koşup böldü de böldü bizi, her kafadan ayrı istekler çıktı. Gir parka, dolaş, en az 50 tane farklı istek var altında farklı partilerin adı olan afişlerde. Oradan bir siktirip gitseler çok daha güzel olacak aslında.

    Sıcak bira içiyorlar.
    Bunca yıllık alkolik adamım ki aslında değilmişim bak 10 gündür ağzıma sürmedim; lan arkadaş sıcak bira içeceğime bamya suyu içerim ben. Hayatımda hiç bamya suyu içmediğimi ve bamyayı masada dahi görmeye dayanamadığımı da belirteyim. Öyle lanet, öyle iğrenç bir şey sıcak bira. Hele ki o sıcakta. Dertleri o biradan zevk falan almak değil yani. Kafayı bulup ona buna yavşamak. Etraftaki insanlara bak biz içiyoruzu göstermek. İnsan başka türlü sıcak bira içmez çünkü. Güzel güzel konuştu bu sabah bir abi, 6 gibi. Başka bir grupla alkol hakkında konuşurken bizim yanımızdan bir kadın atladı. Bizim Tayyip'den ne farkımız kalırmış yasak dersek, o birasını içip Şerefine Tayyip demeye gelmiş oraya. Hemen arkamda sabaha kadar içip içip, 4 gibi sızıp, 6 gibi uyanınca "Bira var mı?" diye sorup o saatte yeni birasına da başladığını belirteyim bu ablanın. Adam da o kadar naif anlatıyor ki derdini özür dileye dileye. Ama abla sarhoş. Ki dediğim gibi adam taa karşıyla konuşuyordu, lafa atladı bu. Sarhoş ama, laf anlamıyor. Yasaklayamazsınız diyor. Artık en sonunda "Biz yasak demiyoruz, öneri sunuyoruz. Ne kazandık ki kutluyoruz?" dedim ve abla utandı, elinden bira şişesini bırakıp usuuuulca kafasını önüne nah eğdi. Cak cak konuşmaya devam etti yine. Umursamadık artık, ne yapalım. Ne yapalım yani? Sen söyle cidden, biz ne yapacağımızı bilemiyoruz, sen söyle onu yapalım.

    Sabah çöp toplayan ekip ilk kez sinirliydi bugün.
    Kırık bira şişesini temizlemekten yoruldular. Yerlerden izmarit toplamaktan sıkıldılar. Artık çatlak sesler yükseliyor, görün bunu artık.

    Ki işin diğer tarafına geleyim; maddi külfet.
    Hadi ben işverenim, işi bırakıp geldim. Millet yıllık izninden kullandı geldi ama oraya, izinler bitiyor. Öğrencilerin finalleri - bütleri başlıyor. Taksim'e ulaşmak kolay değil, ülke gibi şehir İstanbul, insanlar her gün en az 20 lira ulaşım parası veriyor. "Paramız kalmadı akbil doldurmaktan" laflarını duymaya başladım ben çok kişiden. Paralar bitiyor, izinler bitiyor, akbiller bitiyor ama hala bizim ne yaptığımız belli değil, toplan dur.

    Ankara kan ağlıyor dün gece, onca arkadaşım gözaltına alındı, oralardan doğru etrafa ulaşıp numaramı vermeye, partiden vekillere falan ulaşıp gözaltından adam almaya çalışıyorum ben ama bizim orası halay çekiyor. Anca halay, bir bok yok başka. Gidip dedim artık, yahu dedim diğer şehirler bizim başlattığımız direnişte kan kusuyor, Ankara perişan, bırakın halayı. "Halay eylemin namusudur, halay durmaz." diyor bana hadsiz. Halay için anayasa falan yazılmış demek.

    Dilek balonu denen bir bok var, o moda oldu.
    Yak gitsin. İşaret fişeği, yolla gitsin.
    Gece beraber kaldığımız çocuklar anlatıyor ki çiçek çocuklardı cidden, muazzam insanlardı hepsi, beni de eklediler, buradan sevgi - saygı sunuyorum onlara. 1993 doğumlu birine saygı sunacağım aklımın ucundan geçmezdi fakat Haliç Üniversitesi Elektrik - Elektronik Mühendisliği okuyan Ozan; eleman cidden hak ediyor. 93'lüyüm dediği an lan dedim acaba 3 gündür uyumadım diye mi sohbet edebiliyorum bununla diye düşündüm. Sabaha kadar inanılmaz güzel sohbetler ettik. Limonata, kola içtik. Emre vardı yine aynı bölümden, keza o da muazzam çocuk.
    Ne diyordum, dilek balonu. Ozan anlattı; elemana demişler ki; hocam, rüzgar da yok, atma parkın içinde. Ama dana dinlememiş, parkın içinden dilek balonu göndermiş. O da ağaca takılmış, yakmış ağacın dallarını. Az kalsın ağaç yanıyormuş, parkın Divan Otel çıkışına gidip bakın. E şimdi biz ne yapalım bu tiplere?

    Park düşüyor. Park işi sadece laylaya vurdu. Gece 2'den sonra zor yürüyor insanlar alkolden.
    Hiç bir şey kazanmadığımız halde kazandık havalarına girdik.
    İşin kötüsü kazandık havasından bile sıkıldık artık. O bile bitiyor.
    Gezi düşüyor. Gezi bir tane bile olası bir istek belirtmeden dağılmak üzere.

    İy şeyler yok mu?
    Az da olsa var.
    Bir kere dün gece beraber sabahladığımız bir arkadaşım var buradan, çok çok severim kendisini, yine kendisi belli etmek isterse kendini yazar. 6 - 7 kişilik bir grup çok güzel vakit geçirdik sabaha kadar.
    Selçuk ve eşi var bir de.
    Karşımda çadır kurmaya çalışıyorlardı. Gidip fener tutayım dedim, dedi abi ben çadır kurmasını da bilmiyorum. E dedim ben de bilmiyorum. Başladık uğraşmaya. Sonra yukarıda bahsettiğim Ozan geldi işte, 6 elimizle bir çadırı doğrulttuk. Süper insanlardı.

    Taksim Point Hotel var.
    Oteli aradım 1 - 2 saat önce, bir görevli adı aldım. Ardından farklı şehirlerde nazımın geçeceği arkadaşları aradım, o şehrin meşhur neyi varsa otelin personeline gönderdim. Kastamonu'dan çekme helva, İzmit'den pişmaniye, Afyon'dan kaymak, vs ... arkadaşlarım o otelin personeline kargo yaptı.

    Zira otel bize kapılarını öyle bir açtı ki; otel resmen bizim.
    Lavabo sorun orada, özellikle kadınlar için. Fakat adamlar 3 katta 3 lavabo açtılar, lobileri bize bıraktılar, her yere uzatma kabloları ile çoklu fiş çekmişler, şarj ettik telefonları. Tuvaletler sürekli temizlendi. Gece bir ara gittiğimizde kağıt havlu olması gereken yerde tuvalet kağıtları vardı ve "Kağıt Havlumuz Kalmadı - Kusura Bakmayın." diye not yapıştırmışlardı. Lobinin koltuklarında uyuyordu direnişçiler. O oteli sevelim. Tuvalete her geleni otel müşterisi gibi karşılıyorlar, öyle "iyi hadi geç geç." havaları asla yok. Müthişti.

    Başka da bir şey yok aslına bakarsak.
    Yardımlaşma yine var, azalma yok.
    Saygı yine var, taciz yok, hırsızlık yok.
    Fakat yukarıda yazdıklarım gerçek. Beni azıcık bilirsiniz, laf saklayan adam değilim ben, ne görüyorsam, ne düşünüyorsam onları yazdım. Konuştuğum insanların çoğu da katılıyor düşündüklerime.

    Polis lazım bize.
    Rahat bize battı.
    Gezi bok oluyor, 2 - 3 gün önceden haber vereyim.

    Öyle şeyler yazdım ki; sanılmasın vazgeçtim Gezi'den.
    Evet, aklım Ankara'da. Orada var mücadele, burası gibi panayır yok.
    Fakat başladığım işi yarım bırakmam artık, Gezi'den dönmem. Sadece bugün miting var diye yokum, kızıyorum partizanlık olunca fakat gece yine oradayım. Yarın gece. Sonraki gece.

    Gezi'ye ilk giren değilim, direnişe ilk katılan değilim o parkta fakat söz veriyorum, son çıkanlardan olacağım. Ama acilen bir lider seçip, sadece Gezi için siyasi çizgisi olmayan bir lider seçip; mantıklı, devletin kabul edeceği istekler sunmazsak kaybetmek üzereyiz.

    Moral bozmak isteyeceğim en son şey.
    Fakat yalan yere ümitlendirmek daha kötü moral bozmaktan.
    Acı gerçekler iyidir tatlı yalanlardan.

    Biz burayı bok ediyoruz, evden çıkın, gelin, burayı kurtarın bizden.
    Biz beceremedik, beceremiyoruz.

    Orada bir çok insanla tanıştım beni sadece John olarak bilen.
    Onlara söyledim adımı elbet tanışırken, bu yazı da gerçek adımla bitsin madem.
    Gezi'den sevgiler.
  • Bu da tutmazsa bel altı kasetli işlere girebilirler.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • bocekgrafik kullanıcısına yanıt
    Gezi parkında bulunma süresini göz önüne alırsak bunun bir işgal mi yoksa eylem mi olduğunu oradan faydalanan, orayı kullanan insanlar belirlemez mi hocam?
    Ya da kim belirler?
  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Bu da tutmazsa bel altı kasetli işlere girebilirler.

    Yaparlar.Devlet her türlü pisliği yapacak seviyede.Ne yazıkki molotof atan sivil polisleri eylemci zannedip, geziciler = terörist diyen bir çok insan var.
  • quote:

    Orijinalden alıntı: AnotherPlanet

    quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Bu da tutmazsa bel altı kasetli işlere girebilirler.

    Yaparlar.Devlet her türlü pisliği yapacak seviyede.Ne yazıkki molotof atan sivil polisleri eylemci zannedip, geziciler = terörist diyen bir çok insan var.

    şimdi bu tiyatroyu oynadılar.
    Yarın vay molotof attılar diye bağıracaklar.
    ALLAH bu yapılanları yanlarına bırakmayacak.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: PaiMei

    Yine sadece "görebilen" gözlerin göreceği bir dolap dönüyor...

    Hükümet-imralı görüşmesi sonucu meydanlarda "provoke" amaçlı Apo bayrakları var polisin karşısında tek tük, molotof atanlar var... YERSEN! Ve polis ısrarla bu elemanlara gidip su sıkıyor, gezi parkı eylemcilerinin içerisinde hiç olmadığı bir durumu genel durum gibi göstererek "itibarsızlaştıracaklar" eylemi. Medya'da sürekli bu vatandaşlara "zoom" yapmakla meşgul.

    Abluka altına alacak polis gezi parkını, hükümetin anlaştığı ve bazıları sivil polis olan provokatörler ile polisi tabiri caizse "melek" gösterecekler önümüzdeki günlerde. Taa ki "gezi parkına" gerçekleşecek baskın için kafalara yeterince "meşruiyet" pompalanana kadar.

    Taksim'e gidenler, elinde taş olan herkesi uyarın lütfen.

    o halde şu çok zeki gerçek eylemciler o bayraklara o örgütlere günlerdir göz yummayacaktı,onların reklamına izin vermeyecekti.
  • bu yapılanlar tarihe kara lekeler olarak geçecektir.
    Bugün olmasa da zaman içinde herkes bu yapılanlardan önemli dersler çıkaracaktır.
    Yıllar sonra insanlar bugünleri nefretle anacaktır.
    Bir gün bu ülkedeki %1'İn bile görüşleri dinlenecek.
    Bir gün bu ülkeye gerçek demokrasi geldiğinde 31 Mayıs resmi tatil olacaktır.
    Bir gün bu ülkeye gerçek demokrasi geldiğinde, herkes birbirinin farklılıklarına saygı göstermeyi öğrendiğinde, 31 Mayıs resmi tatil olacak.
    İnsanlar ele ele tutuşacak ve birbirlerinin farklılıklarına saygı duymanın ne kadar önemli olduğunu anlayacaklardır.

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • Ulaş-ım kullanıcısına yanıt
    Aktardığım yazı bana ait değil. Ordaki eylemcilerden birine ait ve onun da kendisi bunun işgale dönüştüğünü yazmış dikkat ederseniz.
  • bocekgrafik kullanıcısına yanıt
    O mesajın başkasına ait olduğunu bliyorum da bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?
    Ben bunu sorarken eksik ifade kullanmışım, o yüzden şahsi görüşünüzü öğrenmek istediğim pek belli olmuyor kusura bakmayın...

    Bana göre orada yapılan eylem mi yoksa işgal mi bunu daha çok o bölgeyi kullananların görüşleri belirler. Şu an orayı kullanamadığından dolayı rahatsız olanlar çok ise bu bir işgaldir. Yok eğer sivillere zararı yoksa bu bir eylemdir diyebilirim.


    Bir yandan da şöyle düşünüyorum: Oradaki 50-100 ağacın, hatta 5000 tane ağacın bile yok edilmesi bir insan ölümünden daha değerli olamaz. Gönül ister ki bu olaylar hiç yaşanmasaydı, insan ölümleri gerçekleşmeseydi...

    Şöyle demekte o masum ve iyi niyetli eylemci arkadaşlarımızı sorumluluktan kurtarmaz: "Efendim biz sadece protesto için geldik, aramıza kaynayıp polise taş atan, molotov kokteyli atan tiplerden bize ne?"

    Arkadaşlar biraz sakin düşünün... Biraz akıllıca düşünün. Baktınız ki eylem kontrolünüzden çıkıyor, orayı terk edip gitmesini de bilin! Aranızdaki 100-200-500 her neyse o kadar provokatörü kontrol edemeyecekseniz terk edin! Haklı bir eylemin haksızlığa dönüşmesine izin vermeyin...



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Ulaş-ım -- 11 Haziran 2013; 12:08:25 >
  • Şurası kesin:
    ORTADA ÇOK CİDDİ BİR "ANLAMA VE ALGILAMA" PROBLEMİ VAR!

    Olayların bu derece büyümesinin temelinde "karşıdakini anlamama" ya da "anlıyor gibi yapma" yatıyor. Algılama problemi ise sansürlenmiş medyadan aldığı bilgilerle harekete kalkışıp sonradan konuya dahil olup "yedirmeyeceğiz" diyenlerde. Bir taraftan insanlar sosyal medya aracılığıyla provoke edilip olmamış olaylar olmuş gibi gösterilip meydanlara dökülürken, diğer yandan da üstlerine sansürlü bilgilerle beslenmiş kitleler salınıyor.

    Sosyal medya hesabıma bakıyorum, ortada o ya da bu taraftan bilgi ve fikir yüklemesi yapılıp tepkili hale getirilmiş insanlarla dolup taşıyor!
    Bu hiçte iyi bir durum değil! Tam da darbe özlemiyle yanıp tutuşan jakobenlerimize istedikleri ortam sağlanıyor...
  • Ulaş-ım kullanıcısına yanıt
    Yanlı (objektif olmayan) tutum sergilemekle eleştirilmeyeyim diye bilerek şahsi görüş aktarmamıştım ama madem sordunuz; yazayım.

    Yazıda da belirtildiği üzere işin içine bi dünya parti girmişse, hele de bunların kâhir ekseriyeti militaristse, bunla da kalmayıp içlerinde hele de BDP (PKK) ve uzantıları var ve orada örgüt progapandası yapılıyorsa, orada bulunmanın hiçbir meşruiyeti kalmamıştır bana göre. Kalmaya devam edenler, bu malum örgütlerin propagandalarına siper (alet) olmaktan öteye gidemezler artık. Orada samimi niyetlerle bulunan halk olmasa, bu militanlar da kendilerine yer bulamazlar. Unutulmamalı ki bu militanlar, halkın arasına gizlenerek yerleştiler oraya. Bunu ben daha olayın 2. günü İşçi Partisi bayrağını gördüğümde fark etmiş ve yazmıştım ama birçok kişi karşı çıkmıştı. Görüldüğü üzere yavaş yavaş orada kendilerine resmen mesken oluşturdular. Bu adamların niyetleri ne peki? Bunu yazmama gerek yok sanırım.

    Bir de ordaki talepler mevzusu vardı hani yazıda dile getirilen. Yazar diyor ki: XYZ'ler kendilerince talepler sıralıyorlar ve bunu halk adına yaptıkları halde benim bundan neden haberim olmuyor?" İşte bunu herkesin düşünmesi gerek...
  • Yaşanan tiyatronun provası aşşağıdadır.

  • Cnn resmi sayfasında dalga geçiyor
    Oscar ödüllünü sayın Başbakanımıza vermiş

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • quote:

    Orijinalden alıntı: antonidas

    Bu da tutmazsa bel altı kasetli işlere girebilirler.

    Yakındır, sitelere düşer, eylemciler cadırda zina yaptı diye.

    Arkadaşlar yemiyoruz, gerçi bu yemeğin bize servis edilmediğini de biliyoruz itinayla servis edilen kitle yesin onlar için yeterli diyorlar zaten. Resmen bu işi oy toplamaya dönüştürdüler, krizden firsat yarattilar kendilerine, umarim altinda kalirlar yaptıklarının.
  • Başbakan : 'Buna sert diyorsanız kusura bakmayın bu Tayyip Erdoğan değişmez'
  • http://www.haberturk.com/gundem/haber/851617-dunya-televizyonlari-erdoganin-konusmasini-canli-verdi

    Dünya en son mısır ve libya krallarınıda canlı vermişti esad bitti sıra bize geldi işte kanıtı
  • bocekgrafik kullanıcısına yanıt
    Hocam demokratik bir eylemde güya "demokrasi" isteyen Militaristler zaten işin ironik yanlarından birisi!

    Bir diğer ironik durum ise kabadayıvari konuşan, meydan okuyan, yapıcı olmak yerine yıkıcı konuşan baş(ba)kanın bir yandan da mağduru (@yeditrmeyecegiz kampanası) oynaması! Hem meydan okuyacaksın, hem de beni yedirtmeyin deyip mağdur rolü yapacaksın, bu da hem ironik hem komik bir durum.

    - İyi niyetlerle başlayan bu güzel eyleme maalesef terör örgütleri de katıldı...

    - Neden tepki verdiklerinin mantıklı bir açıklaması olmayan "alkollü içki satış saatleri kısıtlaması karşıtı grup" da bu eylemlere katıldı... Oysa buna benzer düzenlemeler Rusya'dan tutun AB ülkelerine kadar bir çok yerde var.

    - Yiğit BULUT'un açıklamalarına dikkat ediniz, faiz lobisi bu eylemleri körükleyip nemalandı.

    - Bunu söylemesi benim için biraz zor ama maalesef (çevremden gördüğüm kadarıyla) "28 Şubatsever" insanlar da bu eylemlere katıldı. Çevreci oldukları için değil; sırf 28 şubat sonrası sağın yükselişini ve muhafazakar insanların kendileri gibi ayrım gözetilmeksizin önemli mevkilere gelmelerine, kamusal alanlarda insan yerine konulmalarına, inançlarına uygun biçimde yaşayabilmelerine katlanamayan insanlar da katıldı.



    Bunlar yancı, çıkarcı, çirkin gruplar. İşte bunların asıl iyi niyetli gruptaki arkadaşlardan bir şekilde ayırt edilmesi ve terazinin aynı kefesine konulamamaları lazım.
  • Arkadaşlar size tavsiyem birbirinize karşı edepli ve anlayışlı olmanız gerekirse bir mesajı 3-5 defa okuyun anlayın öyle mesaj verin.
    Bakıyorum arkadaşlarım facebook tan falan twitterden akp oy veren kesime ağza alınmayacak küfürler falan ediyorlar bu yanlış.
    Aynı ülkede yaşıyoruz yüz yüze bakıyoruz yeri gelecek arkadaşlarımız bile olabilir bu kişiler.O yüzden lütfen diyorum.
    Benimde var söylemek istediklerim ama mesela facebook tan falan yazamıyorum belki onları incitirim diye falan.
    Burada az önce bir tartışma yaşadım polis meselesiyle ilgili.
    Açık ve net dedim bu olayı polisin tezgahladığı açık ve net bir şekilde ortadadır.Görmeyen aptaldır,aptalın daniskasıdır dedim vallahi bunun da arkasındayım yani çünkü görmemezlikten gelinecek bir olay değil bu.
  • Gariban imamla uğraşmayın bari
    Ayıp ayıp
    Allah'tan korkun be

    < Bu ileti tablet sürüm kullanılarak atıldı >
  • 
Sayfa: önceki 2829303132
Sayfaya Git
Git
sonraki
- x
Bildirim
mesajınız kopyalandı (ctrl+v) yapıştırmak istediğiniz yere yapıştırabilirsiniz.